Eğitim Sürecinde Ortaya Çıkan Kayıpların Gerçek Maliyetlerin Hesaplanmasındaki Önemi

Yrd.Doç.Dr. Zühra YILDIZ(*)

 

GİRİŞ

Çağımızda kıt kaynakların etkin kullanımı sorunu, her alanda olduğu gibi, kamu kesiminde kullanılan kaynaklar açısından da çok önem kazanmıştır. Kamu kesiminde kararlar alınırken, alternatiflerin belirlenmesine yarayan ölçütlerin geliştirilmesi, sayısal analizlerin uygulanması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Bir eğitim sisteminde de, maliyet etkililiğinin nasıl artırılabileceğine ilişkin çabalar her geçen gün artmaktadır ve karar organlarının politikalarına yansımaktadır. Eğitim kurumlarındaki sınıf tekrarları, yüksek başarısızlık oranı ve okul terkleri, tüketilen kaynaklara oranla çıktıların, yani zamanında mezun sayısının miktarını etkileyerek, o kurumun etkinlik standardının belirlenmesindeki önemli ölçüleri oluşturmaktadır.

1. MALİYET KAVRAMI

Maliyet, bir mal veya hizmetin meydana getirilmesi, elde edilmesi amacıyla vazgeçmek zorunda kalınan bütün değerlerin toplamıdır. Ancak; gerçek maliyetlere ulaşabilmek için, açıkça vazgeçilen değerlerin yanısıra, doğrudan doğruya bir para ödemeyi gerektirmeyen ama maliyet rakamı içine girmesi gereken kalemleri de hesaba katmak gerekir(1). Yani, vazgeçilen gelirin de maliyet rakamlarına dahil edilmesi gerekir.

Diğer bir deyişle fırsat maliyeti, maliyetler belirlenirken üzerinde durulması gereken önemli bir noktadır. Bu projenin alternatif kullanım alanları vardır. Herhangi bir mali veya hizmeti elde etmek için vazgeçilen diğer mal veya hizmetler fırsat maliyetini oluşturur. Bir kamu yatırım projesinde kullanılan fonlar, vergi ve benzeri yollarla özel kesimden aktarılan paralardır. Özel kesimde kalması durumunda veya kamu kesimine aktarıldıktan sonraki alternatif kullanımlarının ele alınması gerekir. Böylece fırsat maliyetini veya alternatif maliyeti bulmak mümkün olur(2).

Bilindiği gibi, bir projenin maliyeti denildiğinde ilk akla gelen şey, projede girdi olarak kullanılan üretim faktörlerinin miktarı ile piyasa fiyatlarının çarpılması sonucu çıkan tutar olmaktadır. Ancak, piyasa fiyatlarının geçerliliği konusunda önemli duraklamalar olduğu takdirde gölge fiyatları kullanılmalıdır (3). Yani maliyetler belirlenirken üzerinde durulması gereken ikinci nokta piyasa fiyatlarının geçerliliği konusudur.

Maliyetleri üçlü bir ayırıma tabi tutmak mümkündür (4). Dolaylı-dolaysız maliyetler, gerçek-parasal maliyetler, maddi-maddi olmayan maliyetler gibi. Dolaysız maliyetler, program ya da proje ile organik ilişkili giderlerdir. Örnek olarak; yatırım, işletme, bakım giderleri dolaysız maliyetler içinde yer alır. Dolaylı maliyetlere örnek olarak ise, özellikle projenin çevre açısından ekonomiye vermiş olduğu dış kayıpları belirtebiliriz.

Herhangi bir projenin gerçek maliyeti, onun alternatif kaynak maliyetini yansıtır. Parasal maliyetler ise, nisbi fiyat yapısının değişmesi sonucu ortaya çıkar.

Maddi maliyetler, piyasada hizmet üretmek için üretim faktörlerine ödenmesi gereken fiyatı yansıtır. Ancak, eksik rekabet koşullarında ya da dışsallıkların olması hâlinde, gölge fiyatlarının kullanılması zorunludur. Bilindiği gibi, piyasa fiyatlarının geçerliliği konusunda önemli duraklamalar olduğu takdirde gölge fiyatları kullanılabilir. Örneğin, az gelişmiş ülkelerde gizli işsizlik ve emek fazlası sonucu, ücretler gerçek kaynak maliyetini yansıtmaz. Bu nedenle, emek maliyetlerini verimlilik oranında, piyasadaki ücret düzeyinin altında tutmak gerekmektedir. Ayrıca, gerçek faktör maliyetlerine ulaşabilmek için fiyatlar içinde yer alan dolaylı vergilerin piyasa fiyatlarından düşürülmesi gerekir. Maddi olmayan maliyetlere örnek olarak ise, projelerin çevre görümünü bozması, çevreyi çirkinleştirmesi örnek olarak verilebilir.

2. EĞİTİM HİZMETLERİNİN MALİYETİ

Eğitimin toplam maliyeti, kamusal ve özel eğitim harcamaları (çift saymadan arınmış olarak) ile vazgeçme maliyetinin toplamı olarak tanımlanmaktadır (5). Eğitim nedeniyle hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak uğranılan gelir kayıplarının tümüne vazgeçme maliyeti (fırsat maliyeti) denilmektedir(6).

Ulusal düzeyde, her sanayi dalı gibi eğitim de toplam kaynakların bir kısmını tüketir. Kaynakların bu kesime ayrılması, öteki kesimler için kaynakların azalması anlamını taşır. Ekonomik maliyet değişmese bile, gerçek maliyet çok farklıdır, ekonomiye etkisi aynı olmaz. Dolayısıyla eğitimi geliştirmek ereğiyle bir fabrikadan fedakârlık edilmesi, bir vazgeçme maliyetine neden olmaktadır. Böylece devlet sanayiden bir mühendisi alıp profesör yaptığı zaman, sanayide verimliliği düşürmektedir. Bu bir gerçek maliyettir(7). Bu nedenle kamu kesiminde kullanılan kaynakların etkin kullanımı konusu çağımızda çok önem kazanmıştır. Kamu kesiminde kararlar alınırken, alternatiflerin belirlenmesine yarayan ölçütlerin geliştirilmesi ve sayısal analizlerin uygulanması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Örneğin fayda-maliyet, maliyet-etkililik gibi analizler, kamu harcamalarında etkinliğin sağlanması amacıyla başvurulan sayısal analizlerden bazılarıdır. Plânlama-Programlama-Bütçeleme Sistemi, kaynakların etkin kullanımı hedeflerine yönelik olarak, kamusal karar otoritelerine yol gösteren bir yöntemdir.

Bir eğitim sisteminin maliyet etkililiğinin nasıl artırılabileceğine ilişkin çabalar hükûmetlerin finans politikalarında yansımalıdır. Maliyet-etkililik, eğitim kurumları tarafından tüketilen gerçek kaynaklara oranla eğitim çıktılarının miktarı anlamına gelir. Kabul edilebilir bir etkinlik standardından sapmalar, genellikle aşağıdaki etkenlerden bir veya daha fazlası biçiminde ortaya çıkmaktadır(8):

-Aşırı derecede öğrenci firesi

-Aşırı derecede sınıf tekrarı

-Sınavlarda yüksek başarısızlık oranı

-Öğretimdeki ilerlemenin gereğinden daha yavaş olması ve uzun zaman alması

Öğrenci firesi, sınıf tekrarı ve başarısızlık çok farklı nedenlere dayanabilir ve bu nedenler okuldan okula, bölgeden bölgeye değişebilir. Kırsal alanlardaki ve kentlerin fakir bölgelerindeki daha alt sınıflardaki çocuklar, sağlık ve beslenme sorunları nedeniyle okulu terkedebilir veya başarısız olabilirler. Yüksek öğrenim kurumlarındaki öğrenci performansıyla ilgili sorunlar ise, öncelikle, öğrencilerin geldikleri eğitim kurumlarında akademik çalışmalara yeterince hazırlanamadıklarını yansıtıyor olabilir.

2.1. Eğitimin Hizmetlerinin Bireysel Maliyeti

Eğitim harcamaları gerek kişisel gerekse kamu harcamaları anlamında toplam eğitim maliyeti içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bunlar, kişilerin ve kurumların (özel veya devlet kurumlarının) eğitimin tüketimi veya üretimi için yaptıkları ödemelerdir. Kişisel harcamalar, kişilerin yatırım veya tüketim amacıyla eğitimle ilgili olarak yaptıkları ödemelerdir. Kitap ve diğer araç ve malzemeler, ulaşım giderleri, kurumlara yapılan öğrenci ödemeleri (öğrenim kayıt bedelleri), eğitimi sürdürebilmek için sağlanan konut ve benzeri için yapılan ödemeler kişisel eğitim harcamalarıdır(9).

Bu giderlere, daha önce belirtilen, öğrencinin okuduğu süre içinde, çalışmış olsaydı elde edeceği kazanç toplamını, yani vazgeçilen geliri ilave etmek gerekir. Ancak, vazgeçilen gelirin hesaplanmasında işsizlik meselesinin dikkate alınması hesapların hassasiyeti ve güvenirliği açısından önemli olabilmektedir.

Yüksek öğretimin kişisel maliyeti şu şekilde formüle edilebilir(10). Öğrenim süresinin 18 yaşından başlamak üzere 4 yıl olduğu kabul edilmiştir.

 

 

22      22        22

∑ Ft = ∑ Vf + ∑ Dt

t=18    t=18     t=18

22 

∑ Ft = Yüksek öğretimin toplam kişisel maliyeti

t=18   

22     

∑ Vt = Dolaylı maliyet. Öğrencinin dört yıl süreyle çalışmamış               

t=18    olmasından dolayı gelir kaybı (vazgeçilen gelir)

22 

∑ Dt = Öğrencinin dört yıl süreyle yaptığı özel harcamaları

t=18    göstermektedir

 

2.2. Eğitim Hizmetlerinin Sosyal Maliyeti

Yüksek öğretimin devlete maliyeti olan cari, yatırım ve transfer harcamalarından oluşan doğrudan maliyetlerle, kişisel dolaylı ve doğrudan maliyetlerin toplamı alınır.

Şu şekilde formüle edebiliriz.

22      22     

∑ Ct = ∑ (Vs + Lt + Dt)

t=18     t=18    

Ct = Eğitimin sosyal maliyeti

Lt = Devletin doğrudan harcamaları

Vs = Sosyal vazgeçme maliyeti

Dt = Öğrencinin doğrudan harcamaları

Burada, sosyal vazgeçme maliyeti hesabında brüt gelir, ferdi vazgeçme maliyeti hesabında ise, net gelir dikkate alınmaktadır.

2.3. Gerçek Eğitim Maliyetlerinin Hesabında Sınıf Tekrarlarının Önemi

Eğitimde gerçek maliyetlerin hesaplanmasında; aşırı derecede sınıf tekrarı, okulun terkedilmesi gibi kayıpların da dikkate alınması gerekir. Böylece, daha önce belirtildiği gibi, eğitim kurumları tarafından tüketilen kaynaklara oranla eğitim çıktılarının miktarı anlamına gelen maliyet etkililiği artıracak önlemler almak mümkün olabilir.

Bunu, bir öğrenci akış modeli (11) ile açıklamak mümkündür.

Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi İşletme Eğitimi Bölümü öğrencilerinden yararlanarak hazırlanan öğrenci akış modelinde, dört yıllık öğretim devresinin son sınıfında 87 öğrenci bulunmaktadır. Sınıf geçen ve sınıfta kalan öğrenci sayısına ulaşabilmek için, ders programlarında bulunan birçok dersin sınavlardaki başarı ortalaması alınmıştır.

Öğrenci Akış Modeli

 

1. Sınıf

2.Sınıf

3.Sınıf

4.Sınıf

t-3 ders yılı

1995-1996

70 yeni kayıt

46 sınıfta kalan

 

 

 

t-2 ders yılı

1996-1997

 

68 sınıf geçen

45 sınıfta kalan

 

 

t-1 ders yılı

1997-1998

 

 

61 sınıf geçen

39 sınıfta kalan

 

t ders yılı

1998-1999

 

 

 

66 sınıf geçen

21 sınıfta kalan

TOPLAM

116

113

100

87

                                                                       

Dört ders yılında bir öğrenci/yılın maliyeti değişmediği varsayılırsa, 87 öğrencinin dört yıllık maliyetinin kuramsal olarak 87 x 4 = 348 öğrenci/yıla eşit olması gerekmektedir. Yani, hiç sınıfta kalan olmasaydı, bu dört yıllık öğretim devresi sonunda 87 öğrencinin son sınıfa kadar gelebilmesi için 348 öğrenci/yıl harcanılmış olacaktı. Oysa, devrenin son sınıfına bu 87 öğrencinin gelebilmesi için, 116+113+100+87=416 öğrenci/yıl harcanılmıştır. Buna; sınıfta kalan öğrencilerin, üç yıllık öğretim devresi süresince, yalnız bir kez sınıfta kaldıkları varsayıldığı zaman, 46+45+39+21=151 öğrenci/yıl ilâve edilecektir. Böylece, 416+151=567 öğrenci/yıl harcanılmıştır. Buna göre, son sınıfa gelmiş bir öğrencinin maliyeti, kuramsal maliyetten, yani hiç kimsenin sınıfta kalmadan devreyi tamamlaması durumundan, 567/348=1.6 kat daha yüksek olmuştur. Bu hesaplama, son sınıfa gelmiş öğrencilere göre yapılmıştır. Bunların bir kısmının da aynı yıl mezun olmaması durumunda (ki çoğu kez böyle olmaktadır) maliyet daha da artacaktır.

C = bir öğrenci/yılın maliyeti

Ei = 1, 2 ....... n sınıflardaki öğrenci sayısı

Ri = 1, 2 ....... n sınıflardaki sınıfta kalan toplam öğrenci sayısı

Söz konusu öğretim devresinde bir kısım öğrencilerin yalnız bir kez sınıfta kaldıkları ve öğrenimlerini yarıda keserek okuldan hiç ayrılan olmadığı varsayılırsa, son sınıftaki öğrencilerin öğrenim maliyeti (F),

             n

F = c ∑ (Ei + Ri) olur.

             ı

Buradan, son sınıfa gelmiş bir öğrencinin yetişme maliyeti

f = F/En olur.

Çalışmada, bir öğrenci/yılın maliyetini bulabilmek için kullanılan veriler, 1998 yılına ilişkindir. Maliyetler, 1998 yılında fakültenin harcamaları, öğrencilerin sayısı, vazgeçilen gelir(aylıklar) göz önünde tutularak, dört yıllık öğretim süresi esas alınarak ve bu sürede bir öğrenci/yılın maliyetinin değişmediği varsayılarak hesaplanmıştır.

-Doğrudan sosyal maliyetler için, bütçe harcamaları toplamı (12), toplam öğrenci sayısına bölünmüştür. Bu bize, öğrenci başına doğrudan sosyal maliyeti verir.

Lt = 196.500 milyar / 1300 = 151.100 milyon(yıllık doğrudan sosyal maliyet)

-Doğrudan kişisel maliyetin hesaplanmasına gelince; bunda ölçüt olarak, öğrencilere 1998 yılında verilen kredi tutarını aldık. Devletin verdiği kredi tutarı biraz düşük olsa bile; 8 aylık akademik yıl yerine 12 aylık tam bir yıllık ödemenin esas alınması hâlinde bu sakıncanın ortadan kalkacağı bir gerçektir (13).

Dt = 10 milyon x 12 = 120 milyon dur. Bu rakama ayrıca, yıllık 35 milyon katkı payı (harç)nı ilave edecek olursak,

Dt = 120 + 35 = 155 milyon olur.

-Dolaylı kişisel maliyetler için ise, 1998 yılına ilişkin, 13. derece 3. kademedeki lise mezunları için en düşük maaş tutarı vazgeçilen gelir kabul edilmiştir. Bu konudaki diğer çalışmalara paralel olarak, dolaylı kişisel maliyetleri (vazgeçilen gelir) hesaplarken, vergi ve kesintilerden sonra ele geçen net-maaşı, dolaylı sosyal maliyeti hesaplarken, brüt-maaşı esas aldık.

Vs (sosyal maliyet) = 81.300 milyon TL.

Vf (kişisel maliyet) = 51.663 milyon TL.

Bir yıllık toplam kişisel maliyet tutarı = Dt + (Vf x 12)dir. Örneğimizde ise,

155+ (51.663 x 12) = 740 milyon TL.dir.(yaklaşık)

Bir yıllık toplam sosyal maliyet tutarı = Lt + Dt + (Vs x 12)dir. Örneğimizde ise,

151.100 + 155 + (81.300 x 12) = 1.282 (yaklaşık) milyar TL.dir.

Sonuç olarak, bir öğrenci/yılın maliyeti 1.282 milyar TL. olursa, örneğimizdeki son sınıfa gelmiş 87 öğrencinin maliyeti,

567 x 1.282 = 727 milyar olacaktır. Bir öğrencinin gerçek maliyeti de,

727 / 87 = 8.35 milyar TL. olacaktır.

Oysa son sınıfa gelmiş 87 öğrencinin kuramsal maliyeti,

1.2828 x 348 = 446.138 milyar TL.dir.

Bir öğrencinin kuramsal maliyeti ise,

446.138 / 87 = 5.128 TL.dir. Yani gerçek maliyet, kuramsal maliyetin (hiç kimsenin sınıfta kalmadan devreyi tamamlaması durumunun) 1.6 katıdır.

SONUÇ

Çağımızda, ülkelerin ekonomik gelişme düzeyi ile eğitim düzeyi arasında çok yakından bir ilişki kurularak, okur-yazarlık oranı gelişmişliğin bir göstergesi sayılmaktadır. Bu nedenle; ulusal gelirin arttırılmasında fiziksel sermaye yatırımları kadar önem taşıyan insan sermayesine, örneğin eğitime yapılan yatırımların etkinliği sorunu birçok çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.

 

İnsan gücüne yapılan yatırımların verimliliğindeki farklılıkların, bir miktar doğuştan gelen yetenek farklılıkları ile gelir seviyesindeki farklılıklara dayandığı görüşü hemen, hemen ihmal edilerek, yapılan harcamalarda etkinliğin sağlanması amacıyla bazı sayısal analizlere başvurulmaktadır.

Bu amaçla alternatiflerin belirlenmesine yarayan ölçütler geliştirilirken, projelerin alternatif kaynak maliyetini yansıtan maliyetlere, yani gerçek maliyetlere ulaşılması gerekmektedir.

Diğer eğitim düzeyleriyle karşılaştırıldığında, özel finansman yolunun daha çok yüksek öğretimde yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde de, özel üniversitelerin sayılarının giderek artmasının ve devlet üniversitelerinde 1984-1985 yılından bu yana alınan öğrenci harçlarının çıkış noktası, yüksek öğretimin ekonomik ve sosyal getirisinin daha yüksek olmasıdır.

Buna rağmen, ülkemizde yüksek öğretim hizmetlerinin büyük çoğunluğu devlet tarafından ve kamusal finansman yoluyla gerçekleştirilmektedir. Söz konusu kaynakların etkinliğinin değerlendirilmesinde, gerçek maliyetlere ulaşılmaya çalışılırken; sınıf tekrarı, sınavlarda yüksek başarısızlık, okulun terk edilmesi gibi kayıpların da dikkate alınması gerekmektedir.

Yaptığımız çalışmada; bir öğrencinin gerçek maliyetinin kuramsal maliyetten, yani hiç kimsenin sınıfta kalmadan öğrenim devresini tamamlaması durumundan 1.6 kat daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu açıdan bakıldığında, yaz aylarında daha kısa sürede, dolayısıyla, daha az kişisel ve sosyal maliyetlere katlanılarak gerçekleştirilen yaz okulu uygulamalarının yararlarından söz edilebilir.

---

(*)Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi İşletme Eğitimi Bölümü.

(1) Orhan Türkay, İktisat Teorisine Giriş,Ankara, 1996, s.108.

(2)Burhan Şenatalar, “Fayda-Maliyet Analizinin Kapsamı-Fayda ve Maliyet Kavramları”, Maliye Enstitüsü Konferansları, 22. Seri, İstanbul, 1974, s.250.

(3)Engin Ataç, “Fayda Maliyet Analizi”Eskişehir İktisadi Ticari İlimler Akademisi Dergisi, C:14, Sayı:1, 1978, s.253.

(4)Joseph E.Stiglitz (çev.Ömer Faruk Batırel), Kamu Kesimi Ekonomisi, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, s.65.

(5)J. Hallak(çev. Mahmut Adem), Eğitimde Maliyet ve Harcamalar, Talim Terbiye Dairesi Yayınları, Ankara, 1974, s.4.

(6) Işıl Ünal, Eğitim ve Yetiştirme Ekonomisi,Ankara, 1996, s.236.

(7) Mahmut Adem,Ulusal Eğitim Politikamız ve Finansmanı, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayını,Ankara, 1993, s.141.

(8)C.Benson (çev. Yüksel Kavak-Berrin Burgaz), Eğitim Ekonomisi-Seçilmiş Yazılar, Personel Geliştirme Merkezi Yayınları, Ankara, 1994, s.26.

(9)Işıl Ünal, a.g.e., s.238.

(10) Fatih Ürer, “Türkiye’de Yüksek Öğretim Harcamalarına Maliyet Fayda Analizinin Uygulanması”,(Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığı, 1983), s.30-31.

(11)Adem, a.g.e., s.134.

(12)T.C. Gazi Üniversitesi 1999 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısı

(13) Güneri Akalın, Yüksek Öğretim Karma Malına Maliyet-Fayda Analizinin Uygulanması, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları,Ankara, 1980, s.128.