MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 150

Mart, Nisan, Mayıs 2001


Okul Alanlarının Bedelsiz Olarak Kamuya Kazandırılması

Doç Dr. Tahsin Yomralıoğlu (*)

Arş. Gör. Bayram Uzun (**)

1. GİRİŞ

Eğitim, bireylerin ve toplumun geleceğini şekillendiren en önemli unsurlardan biri olmakla birlikte, kentsel fonksiyonlarında en dinamik olanıdır. Toplumların gelişmişlik düzeyleri, doğrudan eğitimin bir sonucu olup, ülkelerin önemli ölçüdeki bir yatırım payı bu alanda gerçekleşmektedir. Devletçe yapılan yatırımlar içinde beşeri yatırım olarak nitelendirilebilecek eğitim yatırımının amacı, insan kalitesinin yükseltilmesi ile alakalıdır.

Genel olarak yaşam standardının yükseltilmesi doğrultusunda fiziki ve sosyal altyapı yatırımları, ekonomik refahı dolaylı etkilemektedir. Bir başka deyişle ekonomik kalkınmayı doğrudan belirleyen üretici yatırımların oluşumu ve gelişimi alt yapı yatırımlarının varlığına bağlıdır (1). Altyapı yatırımları içinde, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmeye katkı sağlayanın insan unsuru olması nedeniyle eğitim altyapısı önemli bir faktördür. Yeterli düzeyde eğitim altyapısının sağlanması ile ekonomik kalkınma için gerekli nitelikli, yaratıcı ve verimli bireyler oluşturulurken aynı zamanda bireysel gelir artışı ile sosyal katmanlar arasında zenginleşme bağlamında geçişler de sağlanmış olacaktır (2).

Eğitim altyapısı, ilköğretimden yükseköğretime değin uzun ve sabırlı bir süreç gerektiren çok yönlü bir sistemdir. Bir ilköğretim yatırımının ilk fiziksel boyutunu arazi edinme ve okul inşası oluşturur. Bu çalışmada, arazi edinme yöntemi olarak bilinen klasik kamulaştırma yöntemine alternatif bir yaklaşım irdelenerek, imar plânı kapsamında ilköğretim altyapısının gerçekleşmesinde, eğitim amaçlı olarak kamuya arsa-arazi kazandırılması hususu mülkiyet yönetimi açısından incelenmiştir.

2. İMAR PLÂNLARI VE EĞİTİM KURUMLARI

Anayasamızın eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi kenar başlıklı 42. maddesinin 5. fıkrası, "ilköğretim eğitimi zorunlu ve devlet okulları için parasızdır" kuralını getirmiştir. Eğitimin ilk aşamasını oluşturan ilköğretim eğitimi 16.8.1997 tarih ve 4306 sayılı yasayla 5 yıllık ilkokul ve 3 yıllık ortaokul eğitim birimleri birleştirilmiş ve böylece 8 yıllık temel ilköğretim eğitimi zorunlu eğitim olarak belirlenmiştir.

Eğitim kurumlarının fiziksel mekanda yerleştirilmesi imar plânları ile yapılmaktadır. Bu amaçla eğitim tesisleri için alan büyüklükleri ve nüfus ile ilgili standartlar yasa ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Bu bağlamda ilkokul ve ortaokul biçiminde eğitimin ayrıldığı dönemde alan büyüklüğü standartları yürürlükteki 3194 sayılı İmar Yasasının ilgili yönetmeliğinde düzenlendiği biçimdedir. Ancak 02.10.1999 tarihinde, imar plânı yapılması ve değişikliklere ait esaslara dair yönetmelik de yapılan değişiklik ile 4306 sayılı yasaya uygun olarak ilköğretim alan standartları Tablo 1 deki gibi yeniden belirlenmiştir. Bu standartlar ülkenin toplumsal, ekonomik, kültürel ve politikalarına bağlı olarak belirlenmiştir (3). Kent plânlamasında bu donatı ölçütlerine bağlı olarak, ilkokul yerleşme birimi ünitesi diğer donatılarla birlikte tasarlanmaktadır. İlkokul esasına dayalı plânlama alanı ortalama 5000 kişilik nüfusu kapsamaktadır (4).

Tablo 1. Eğitim Alanları Standardı ve Alan Büyüklükleri

 

Eğitim Türü

Nüfusa Bağlı Alan Standardı

En Az Alan Büyüklüğü

İlkokul

2.0 /m2

3,500- 5,000 m2

Ortaokul

1.8 m2 /kişi

5,700- 8,800 m2

İlköğretim

4.0 /m2

8,000-15,000 m2

 

İmar plânlarında eğitim kurumları için yer tespitindeki sorunlar

İlgili yönetmeliklerde öngörülen nüfus ölçüsüne göre belirli alan büyüklüğünde, istenilen konumda, belli uzaklıkta olmak üzere ilköğretim alanları farklı mülkiyetteki taşınmazlara isabet ederek plâna işlenmektedir. Ancak plânın uygulama aşamasında eğitim donatıları açısından bazı sorunlar ile karşılaşılmaktadır. Bu sorunlardan bazıları şunlardır:

• Kentsel gelişme alanlarında, imar plânlama aşamasında özel mülk sahiplerinin plâncı ve belediyeler üzerindeki baskıları sonucu, yeterli ve uygun konumda  eğitim alanı oluşturulması mümkün olmamaktadır. Bu durumda eğitim amaçlı tahsis edilen alanlar, maliyeti artırıcı topoğrafyası uygun olmayan kötü olarak vasıflandırılacak arazilerdir.

• Eğitim donatısı için seçilen alanların kamulaştırma külfetinden kaçınmak düşüncesiyle hazine veya belediyelerin mülkiyetinde olmasına dikkat edilmesi karşısında; bu tür arazilerin yetersizliği veya hiç olmaması, olsa dahi eğitim için gerekli konumda bulunmaması.

• Kamulaştırma işleminde eğitim için ayrılan ödeneklerde kamulaştırma payının az olması, bu işleminin hukuki-teknik yönden karmaşık ve uzun bir süreç gerektirmesi gibi nedenlerle arsa edinmede sonuç alamama veya gecikme olmaktadır (5).

• İmar plânları hazırlanırken, mülkiyet edinme biçimi dikkate alınmaksızın eğitim alanları belirlenmektedir. Bu alanların kamulaştırılması yasal süresi içerisinde yapılamadığından, mağdur olan taşınmaz sahiplerince plân değişiklikleri teklif edilmekte veya dava açılmaktadır. Bu yaklaşım taşınmaz sahipleri ile yerel idareler ve merkezi idare arasında çeşitli sorunlara neden olmaktadır.

Yukarıda ifade edilen bazı sorunların temelinde büyük oranda imar plânlarının yapımında özel taşınmaz sahiplerinin arazilerine eğitim donatısının isabet etmesi ve kamulaştırma mekanizmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda imar plânlarının uygulanması ve eğitim donatılarının kamulaştırılması aşamasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle mülkiyet konusunda yeni çözümler geliştirilmelidir.

İlköğretim alanlarına isabet eden mülklerin idareye kazandırılması yöntemleri

Yürürlükteki mevzuatlara göre üç türlü yöntem ile Milli Eğitim Bakanlığınca okul alanları için taşınmaz mal edinimi söz konusudur. Bunlar;

a. Satın alma yöntemi: Arsa ve arazi edinmede en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Buna göre, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası’nın 1.maddesine istinaden satın alma yöntemi ile taşınmaz mal edinilmektedir.

b. Tahsis yöntemi: Devletin taşınmaz mal edinme bakımından tüzel kişiliğini ifade eden Hazine tasarrufundaki özel malların, 09.06.1927 tarihli 1050 sayılı Muhasebeyi Umumiye Kanunu’nun 23.maddesine dayanılarak idari bir işlemle kamu malı haline getirilmesidir. Bu yöntemle tapunun devredilmesi söz konusu değildir.

c. Kamulaştırma yöntemi: Bu yöntem bir kamu hizmetinin görülebilmesi için ilgili kamu tüzel kişiliklerince tek yanlı irade ile kamu gücüne dayanarak kamu yararı amacı ile özel taşınmaza ait mülkiyetlerin zorla kamu mülkiyetine geçirilmesidir (6). Temel eğitim alanlarının kamulaştırma kararlarını,  köylerde köy ihtiyar heyeti, iller/ilçeler de ise il daimi encümeni alır. Kamulaştırılan taşınmaz malların bedelleri, Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanmaktadır. Ancak bilindiği üzere bakanlıklar gibi Genel Bütçeye bağlı kuruluşların taşınmaz mal edinme yönünden tüzel kişilikleri yoktur. Sözü edilen yöntemlerle elde edilen taşınmazlar 12.01.1961 tarih ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun 65.maddesine göre farklı tüzel kişilikler adına tapuya tescil edilmektedir. Edinilen taşınmazların hangi kurum adına tescil edileceği Tablo.2’de gösterilmiştir.

Tablo.2 Kamulaştırılan Eğitim Alanlarının Tescil Edileceği İdareler

 

İdare

İlköğretim okulları

Lise ve dengi okullar

Köy

İl/İlçe

İlçe

İl

Köy Tüzel Kişiliği

 

 

 

 

 

 

İl Özel İdaresi

 

 

 

 

 

 

Maliye Hazinesi

 

 

 

 

 

Okul yapımı için taşınmaz ediniminde genelde kamulaştırma yöntemi kullanılmaktadır. Ancak bu yöntem devlet ve taşınmaz mülk sahipleri açısından birçok olumsuzluklar içerir.

Kamulaştırma yönteminin olumsuzlukları

Kamulaştırma hızlı toprak edinimini sağlamasına karşın, ülkemizin aksine, çağdaş ülkelerde bu yöntem bazı olumsuzlukları nedeni ile en son başvurulacak bir işlem niteliğindedir. Yöntemin olumsuzluklarının bazıları şunlardır:

a) Teknik bir irtifak biçimi olan imar plânlaması ile; kamusal külfet ve nimetler karşısında eşitlik ilkesi göz ardı edilerek kamu ihtiyacı için gerekli sosyal ve teknik donatılar ile taşınmazların mülkiyet  hakları kısıtlanmaktadır. Örneğin, bir veya birkaç özel parsel üzerine konumlandırılan okul alanı için yalnız bu taşınmazların kamulaştırılması ile mülkiyet hakları sona erdirilerek bedele dönüştürülmektedir. Bu durumda;

• Eğitim tesisinden yararlanacak halkın kamulaştırma sürecine katılımı ayni veya nakdi sağlanamamaktadır.

• Kamulaştırılan arazi sahiplerinin mülkiyet hakları korunamamakta, mülkiyetin olabildiğince yaygınlaştırılması öngörüsü gerçekleşememektedir. Buna karşın, çevre parseller lehine okul kamulaştırmasından kaynaklanan konjonktürel değer artışından dolayı haksız gelir transferi yapılmaktadır.

• Kamulaştırma dışı kalan taşınmazlarda ortaya çıkan reel değer artışları herhangi bir mekanizma ile kamuya geri kazandırılamamaktadır.

b) Kamulaştırma sistemi içinde bedel ile ilgili süreçler devlet ve taşınmaz sahipleri açısından sorun olduğundan kamulaştırma kurumuna olan güven azalmıştır. Şöyleki;

• Kamulaştırma bedellerinin tespitinde karşılaşılan en önemli sorun, değer takdir komisyonu ile yargı tarafından belirlenen birim değerler arasındaki farktır. Her ne biçimde olursa olsun bir fiyatın tespit kalitesi, ancak sürüm değere yaklaştığı orana göre belirlenir (7). Yargıca sürüm değere en yakın değerlere ulaşılmaktadır. Nitekim, mahkemeler genelde komisyonca takdir edilen bedelleri Tablo 3’de görüldüğü üzere en az 3 kat arttırmakta ve bu durum karşısında yatırım için ödenek problemi ortaya çıkmaktadır.

• Kamulaştırma maliyetlerinin, ilköğretim binalarının yapım maliyeti ile karşılaştırılması halinde Tablo.4’de görüldüğü üzere, bazen bu maliyetin iki katına varan kamusal kaynakların arazilerin elde edilmesi için harcandığı görülmektedir.

• İlgili kurumların yargı tarafından artırılan kamulaştırma bedellerini "ödenek yeterince ayrılırsa" biçimindeki ödeme plânı ve 15.12.1998 tarihinde Anayasa Mahkemesince iptal edilen 4.12.1984 tarih ve 3095 sayılı "Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"un temerrüt faizinin enflasyon oranı altında %50 oranında belirlemiş olması, taşınmaz sahiplerini kamulaştırma mağduru yapmaktadır. Sonuçta iç hukuk yollarını tüketen kamulaştırma mağdurları, uluslar arası mahkemelerde haklarını arama yoluna gitmektedirler. Tablo.5’de görüldüğü üzere bu husustaki kamulaştırma amaçlı başvurular %20 düzeyine ulaşmıştır (8).

c) Kamulaştırma davaları nedeniyle ortaya çıkan zaman kaybı, özellikle yatırım ve plânlama projelerini aksatmaktadır.

Tablo 3. Trabzon İlindeki Bazı ilköğretim Alanlarının Bilirkişi ve Yargı Tarafından Tespit edilen Kamulaştırma Bedel Örnekleri

 

İlköğretim Okulu Adı

Senet Alanı m2

Bilirkişice Takdir Edilen br. Fiyat* (I)

Mahkemece Takdir Edilen br. Fiyat* (II)

Oran II/I

Erdoğdu

15.06.00

53 $/m2

169 $/m2

3.2

Yavuz Selim

 5408.00

47 $/m2

160 $/m2

3.4

Beşirli

 6346.00

28 $/m2

86 $/m2

3.1

Ayasofya

 4389.00

69 $/ m2

230 $/m2

3.3

* Enflasyon karşısında fiyatların güncelliğini koruyabilmesi için USD kullanılmıştır.

 

Tablo 4. Trabzon İlinde Bazı İlköğretim Alanlarının Yapım ve Kamulaştırma Maliyetlerinin Karşılaştırılması

 

İlköğretim Okulunun Adı

Okul İnşa Bedeli (USD)®

Kamulaştırma Bedeli (USD) (U)

Oran II/I

%

Erdoğdu

1.103.681

253.821

  23

Yavuz Selim

664.439

863.762

130

Beşirli

565.958

545.542

   96

Ayasofya

493.044

1.008.636

205

Tablo 5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Ülkemizdeki Kamulaştırma ile İlgili Dava Sayısı

 

 

Mahkeme

 

 

 

1998 Yılı Sonu İtibariyle

 

 

AIHM

Toplam Dava Sayısı

Kamulaştırma Dava Sayısı

Oran

(%)

  2205

       475

   20

d) Tüm bunların ötesinde doğup büyüdüğü ve yaşadığı mekanla bütünleşen insanların topraklarının kamulaştırılması, sosyo-ekonomik sorunları da beraberinde getirmektedir.

3. İLKÖĞRETİM ALANLARININ KAMULAŞTIRMA DIŞINDA BİR YÖNTEM İLE EDİNİLMESİ

Bilindiği üzere ülkemizde her yıl ortalama 1.3 milyon çocuk eğitime başlamaktadır. Nüfus artışı ve iç göçler nedeniyle başta büyük kentlerde olmak üzere ikili ve kalabalık sınıflarda öğretim yanında eğitime ayrılan kaynakların yetersizliği çağdaş ülkelerdeki standartlarda gelişim amacını sınırlandırmaktadır (9). Nitekim Eylül 1997 yılı itibariyle kesintisiz sekiz yıllık temel eğitim altyapısına 3 yıl içinde ulaşılabilmesi için bir katrilyon (5.2 milyar$) Türk Lirası üzerinde finansal kaynağa gereksinim olduğu ifade edilmiş (10) ve bu rakamlar Tablo.6’da gösterilmiştir.

Ancak Tablo.6’de görülen kamulaştırma bütçesi için ayrılan ödenek, okul yapılacak alanların büyük oranda hazineye ait yerler olacağı varsayımına dayanmakta ve takdir edilen bedellerin yargı süresinde en az 3 kat arttırılacağı gerçeği göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla kamulaştırma için 1 milyar dolar gerekeceği iyimser bir tahmin olacaktır.

 

Yatırım Türü

TL (1997 Eylül)

Oran II/I

Okul İnşası

793 Trilyon (I)

 

 

Kamulaştırma

48 Trilyon (II)

   %6

 

Hem hukuki hem de ekonomik bakımdan sorun olan mevcut yaklaşımın iyileştirilerek, kamulaştırma maliyetinin yüzde 5-10’u düzeyinde bir maliyetle temel ilköğretim alanlarının plânlı sahalarda kamuya kazandırılmasını sağlamak teknik olarak mümkündür.

 

Arsa ve Arazi Düzenlemesi (AAD)

İmar plânlarının uygulanması için kamulaştırma yanında bilinen en etkin araçlardan biri de 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.maddesine göre yapılan Arsa ve Arazi Düzenlemesidir. Yöntemin işleyişi, Şekil 1’de görüldüğü üzere, kadastral mülkiyetlerin geometrik yapılarının imara uygun biçime dönüştürülmesi ve aynı zamanda kamu için gerekli alanların Düzenleme Ortaklık Payı (DOP) adı altında taşınmazlarda oluşacak birim değer artışı karşılığında kamuya bedelsiz bırakılmasına dayanır (11).

Şekil 1. Arsa ve arazi düzenlemesinin genel işleyiş mekanizması

AAD ile kadastral taşınmazlar; imar plânı esaslarına uygun olarak konum, şekil, büyüklük ve malik yapısı bakımından amaca uygun olarak yeniden biçimlendirilmektedir. Aynı zamanda bazı teknik ve sosyal altyapı donatı alanları da ilgili kamu kurumuna bedelsiz olarak aktarılmaktadır. Ülkemizdeki imar mevzuatının günümüze kadarki gelişimi içinde bu donatıların neler olduğu Tablo.7’de gösterilmiştir. Tabloda, DOP; kamuya katılım payını ve donatılar; ise mülkiyet sahiplerinden karşılıksız yapılan kesintiler ile sağlanan alanı göstermektedir.

Tablo 7. Ülkemizde AAD’ nin tarihsel Gelişimi İçinde DOP Oranı ve Kapsamı

 

Yasa Tarihi

No

DOP

Donatılar

20.06.1930

1663

%15

Yol, meydan

21.06.1933

2290

%15

Yol, meydan, yeşil saba

17.01.1957

6785

%25

Yol, meydan, yeşil saha, otopark

11.07.1972

1605

%25

Yol, meydan, yeşil saha, otopark, park, çocuk bahçesi

03.05.1985

3194

%35

Yol, meydan, yeşil saha, otopark, park, çocuk bahçesi, cami ve karakol

 

AAD tarihsel gelişim sürecinde Düzenleme Ortaklık Payı kapsamında kamu yararına ayrılan alanlar Tablo.7’de görüldüğü üzere yerel hizmet donatıları biçiminde gelişmiştir. Bu gelişme içinde yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar  Yasasının 18. maddesi ile cami ve karakol gibi merkezi idarenin yetki genişliği ilkesine dayalı olarak taşra teşkilatlarının görev alanında bulunan donatılar da yer almıştır. Bu bağlamda toplumun değişen ve çeşitlenen ihtiyaçları ile uyumlu olacak biçimde DOP kapsamı ve oranı artan biçimde gelişim içinde olduğu görülmektedir.

Arsa-arazi Düzenlemesi Kapsamında İlköğretim  Donatısının Yeri

AAD ile ilgili hazırlanan 3194 sayılı İmar Yasası’nın ilk tasarısında cami ve karakol donatıları DOP kapsamında yer almamıştır. TBMM Bayındırlık ve İmar Turizm Komisyonu bu iki donatıyı daha sonra DOP kapsamına almıştır. Ancak okul, sağlık ocağı ve hastane gibi kamu tesis alanları yerel donatılar kabul edilmeyip kapsam dışında bırakılmıştır. Oysa kapsam içine dahil edilen cami ve karakol donatıları da merkezi idarenin görev ve yetki alanı içinde yer almaktadır.

Buna karşın AAD’ne ait yönetmeliğin 12. maddesi ile okul, hastane, kreş gibi kamu tesisleri kapsamında yer alan alanların, düzenleme bölgesindeki tüm parsellerin alanı oranında hisselenmesi ile kazanılması amaçlanmıştır. Bu düzenlemeden amaç, AAD kapsamında yer alan parsellerin maliklerinin DOP kapsamındaki donatılar gibi bu donatılardan da yararlanacakları kabulüne dayanmaktadır. Bu kabul ile; nasıl ki düzenleme kapsamında yer alan arazilerden DOP kapsamındaki donatılara karşılıksız kesinti yapılıyor ise aynı biçimde ama bir farkla karşılıksız olmamak üzere pay verilmektedir. Daha sonra ilgili kamu kuruluşu yani okul alanları için Milli  Eğitim kurumu bu alanı kamulaştırmaktadır. Her ne kadar AAD mevzuatında yer alan bu yöntem plân uygulamasında sosyal adaleti sağlıyor olsa da beraberinde bazı sorunları getirmektedir. Şöyle ki;

• Çoğu kez AAD 5 yıllık imar programı kapsamında yapılmadığından, Milli Eğitim kurumu AAD uygulaması sonrası 3194 sayılı imar yasasının 13. maddesine istinaden sınırsız bir sürede bu alanı kamulaştırma durumundadır. Bu ise ilgili mal sahibinin mülkiyet hakkından kaynaklanan kullanma, yararlanma ve tasarruf yetkilerini kullanamamasına neden olmaktadır.

• Bazı AAD projelerinde bu tür alanlara kesinti yapılması nedeni ile kadastral parsellere yeterince tahsis alanı kalmadığından müstakil imar parseli tahsis edilememektedir. Böylece hisseli parselin müstakil parsele göre negatif yöndeki değer farklılığı, taşınmaz malikinin mağduriyetine sebep olmaktadır.

• Eğer milli eğitim kurumu, böyle bir yöntemle oluşan alanlarını kamulaştırmak ister ise, yüzlerce hatta binlerce malikten oluşan 0.50 m2 düzeyindeki hisseleri kamulaştırmak durumunda kalmaktadır. Bu durum kamulaştırma mevzuatı kapsamında yer alan işlemlerin görülmesi için çok uzun zaman gerektirmektedir.

Temel Eğitim Alanlarının DOP Kapsamı İçine   Alınması

Bir tarafta nüfusu giderek artan, diğer taraftan eğitimli meslek sahibi vasıflı insanları yetiştirmek ülküsü ve temel eğitimin zorunlu olduğu eğitim yatırımlarına kaynak yaratmak çabası içindeki bir ülkede; yalnız otomobil sahiplerinin yararlandığı otopark ve çoğu kez devlet dışı sivil organizasyonlarca toprak edinimi ve yapımı gerçekleştirilen camilerin DOP kapsamı içinde yer aldığı yürürlükteki mevzuatta temel eğitim alanı da pek ala yer alabilir. Nitekim Tablo 4’de görüldüğü üzere kamulaştırma maliyeti çoğu zaman yapım maliyetine ulaşmakta ve yine Tablo 6’deki sonuçlara göre bir milyar dolar eğitim alanlarının kamulaştırılması için kamusal kaynakların ayrılması gerekmektedir. Bu dramatik maliyetleri, okul yapımı için gerekli olan araziye ayırmak yerine, mevcut yönetmeliğe teknik bir ilave ile AAD kapsamında temel eğitim alanlarının kamuya kazanımı sağlanmalı ve bu yönde yapılan maliyetler okul yapımına aktarılmalıdır.

Mevcut DOP Oranı Kapsamında Temel Eğitim Alanlarının İrdelenmesi

Teorik olarak 5000 kişilik bir ilkokul komşuluk ünitesinde kişi başına ayrılması gereken donatılar Tablo 8’de gösterildiği biçimdedir. Buna karşın DOP kapsamında yer alan donatılar ise Tablo 9’da gösterildiği gibi ilkokul komşuluk ünitesindeki donatıların hepsini kapsamamakta, birden fazla ilkokul komşuluk biriminde veya semt ölçeğinde yer alması gereken donatıları da kapsamaktadır.

 

Tablo 8. İlkokul Komşuluk Ünitesinde Donatılar

 

Donatı

Ana Okulu

İlkokul

Yeşil Alan

Sağlık

Teknik Altyapı

Yol+Otopark Meydan

Toplam

Alan m2/kişi

0.7

2.0

7.0

1.0

0.1

9.0

19.80

 

Tablo 9. DOP Kapsamında Yer Alan Donatılar

 

Donatı

Yeşil Alan Ç. Bahçe+Park

Yol+Otopark Meydan

Cami+Karakol

Toplam

Alan m2/kişi

7.0

9.0

1.0

    17.0

 

 

Tablo 10. İlköğretim Donatısının DOP Kapsamı İçinde ve Dışında Olması Hâlinde DOP Oranlan

 

İmar Pafta No.

D.Giren Alanı m2)

İmar Ada Alanı (m2)

İlkokul Alanı(m2)

DOPO(I)

DOPO(II)

II-I

20-Ö-IV

374777

237838

44700.00

0.3535

0.3654

%1.2

20-J-II

350065

227771

5507.00

0.3336

0.3494

%1.6

19-Ö-III

448572

280109

7430.00

0.3589

0.3756

%l.7

20-K-I

447050

269051

14180.00

0.3664

0.3982

%3.2

20-M-IV

426531

264633

17909.00

0.3610

0.4030

%4.2

 

 

Buna göre 10 bin m2 alan için donatı ve konut alanı dağılımı şöyle olmaktadır;

10.000 m2*0.35 = 3500 m2 DOP kapsamında kamuya ayrılan donatı alanı olmak üzere;

3500 m2/17 m2 = 205 kişilik nüfus yoğunluğuna karşılık gelmektedir. Diğer taraftan;

205 kişi * 3.80 m2 = 779 m2 ise kamulaştırılacak donatı alanıdır. Toplam kamusal alan ise

3500 m2 + 779 m2 = 4279 m2 yani yüzde 42.8 olmaktadır.

Burada görüldüğü üzere ilkokul komşuluk birimindeki donatıların tamamının DOP kapsamında yer alması halinde DOP oranının yüzde 42.8 düzeyinde olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak teorik ve ideal donatı rakamlarının Türkiye’de tam olarak sağlanamadığı bilinen bir gerçektir.

Bu araştırmanın amacını oluşturan temel eğitim alanlarının bedelsiz edinimi, %35 kesinti oranı sabit kalmak üzere DOP kapsamında yer alması halinde kamulaştırma yapılmaksızın bu gerçekleşememektedir. Öncelikle %35 oranının yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Ancak aşağıda açıklanacağı üzere DOP hakkında bir düzenlemeye gidilerek temel eğitim alanlarının kazanımı mümkün olabilecektir.

Temel Eğitim Alanlarının DOP Kapsamında Yer Alması İçin Gerekli Düzenleme

Öncelikle imar programlarına paralel olarak düzenleme sınırlarının geçirilmesi ve hangi düzenleme alanı içinde temel eğitim alanlarının ne oranındaki DOP ile sağlanabileceğini belirlenebilmesi için Trabzon Belediyesi mücavir sahası içinde yer alan ilkokullar merkez kabul edilerek düzenleme sınırları oluşturulmuş ve Tablo.10’da görüldüğü üzere yeni DOP oranları elde edilmiştir. Yapılan irdeleme neticesinde Tablo.10’daki sonuçlara göre temel eğitim alanlarının DOP kapsamına alınması halinde okul ve düzenleme alanının büyüklüğüne bağlı olarak %35 oranın %1.2 ile 4.2 puan artığı gözlenmiştir. Diğer taraftan imar plânı yapılması ve değişikliklere ait yönetmelik de 2.10.1999 tarihli değişiklik ile ilköğretim alan kullanım standartları 15.000 m2 düzeyine çıkarılmıştır. Bu durumda DOP oranı % 40 düzeyine ulaşmaktadır.

 

Tablo 10. İlköğretim Donatısının DOP Kapsamı İçinde ve Dışında Olması Hâlinde DOP Oranları

 

İmar Pafta No.

D.Giren Alanı m2)

İmar Ada Alanı (m2)

İlkokul Alanı(m2)

DOPO(I)

DOPO(II)

II-I

20-Ö-IV

374777

237838

44700.00

0.3535

0.3654

%1.2

20-J-II

350065

227771

5507.00

0.3336

0.3494

%1.6

19-Ö-III

448572

280109

7430.00

0.3589

0.3756

%l.7

20-K-I

447050

269051

14180.00

0.3664

0.3982

%3.2

20-M-IV

426531

264633

17909.00

0.3610

0.4030

%4.2

 

 

Görülmektedir ki yürürlükteki 3194 sayılı imar yasasının 18. inci maddesine göre %35 DOP oranı kapsamı %40 düzeyine çıkarılmadıkça temel eğitim alanlarının DOP kapsamına alınmasının önemli bir kazanımı olmamaktadır. Dolayısıyla, temel eğitim alanlarının DOP kapsamında kamuya bedelsiz kazanımını sağlayacak biçimde mevcut yasaya ilave hükümler getirilmelidir.

ÖNERİ: 3194 sayılı İmar Yasası’nın 18. Maddesinin İkinci ve Üçüncü Fıkralarına Yeni Bend Eklenmesi Hakkında Yasa Teklifi;

Buna göre;

"Belediyeler veya Valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşülebilir. Ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin %35’ini geçemez, düzenleme kapsamında temel eğitim alanı bulunması halinde düzenleme ortaklık payı %40’a kadar alınabilir.

Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, cami, karakol ve temel eğitim alanı gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz."

4. ÖNERİLEN YENİ DOP ORANININ FAYDALARI

a) 1999 yılı AAD birim fiyatları üzerinden tablo 5’de verilen temel eğitim alanlarının sözü edilen yöntemle elde edilmesi halinde, uygulama masrafının kamulaştırma masrafına oranının yüzde 10 düzeyinde kaldığı görülmüştür. Yani kamulaştırma maliyetlerinin yüzde 90’nın okul yapımına ayrılabileceği görülmektedir.

b) İmar plânında temel eğitim alanlarında taşınmazları kalan mülk sahiplerine, kamusal külfet ve nimetler karşısında sosyal eşitlik ilkesince düzenleme kapsamında yer alan diğer parseller gibi yapılaşmaya uygun arsa tahsis edilebilecektir. Böylece okul alanında taşınmazı kalan ve kullanımı kısıtlanan mülk sahipleri plân değişikliği istemi için belediyeye veya yargıya başvurmayacaklardır.

c) Kamulaştırma ile salt okul yeri kamuca elde edilirken geri kalan taşınmazların imara uygun çağdaş kent parçaları oluşturamaması ortadan kalkacaktır. Böylece hem devlet hem de özel taşınmaz sahipleri AAD ile çağdaş kentleşmede yerlerini almış olacaklardır.

d) Karşılıksız okul yaptırmak isteyen hayırseverlere, okul yeri için arsa tahsisleri kolaylıkla sağlanabilecektir.

5. SONUÇ

Merkezi ve yerel idareler arasında görev ve yetki dağılımının yeniden gündeme geldiği bugünlerde, merkezi idarenin görevi olan yerel milli eğitim hizmetlerinin belediyelere devredilmesi düşüncesi ile bu çalışmadaki önerinin düşünce altyapısı hukuksal dayanak yönünden örtüşmektedir. Kamusal hizmet donatılarının en önemlilerinden biri olan ve toplumsal faydanın büyük olduğu temel eğitim okul alanlarının DOP kapsamına alınması ile yararlanan halkın toprak kesintisi biçiminde ayni katılımı sağlanmış olacaktır. Fakat aynı zamanda taşınmaz sahipleri için Anayasal temel bir hak olan mülkiyet hakkının içeriğinden kaynaklanan yetkiler daha elverişli hale getirilmektedir. Taşınmazların değer artışları içinde en önemli faktörlerden biri olan eğitim tesislerinin yapımından ileri gelen rantın bir kısmının sosyal adalet ilkesine uygun olarak kamuya geri dönüşümü sağlanmaktadır. Böylece mülk sahiplerine kamusal yatırımlardan kaynaklanan taşınmaz değer artışı yoluyla gelir transferi kabul edilebilir ölçülere indirgenmektedir. Hepsinden önemlisi de kamulaştırma ile okul alanlarının elde edilmesi plânlı alanlarda büyük ölçüde ortadan kalkarak, kamulaştırma için ayrılan yatırım ödenekleri eğitimin diğer hizmetlerine aktarılabilecektir.

 


 

 


(*) Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü.

(**) Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü.

(1) Yusuf Bayraktutan, "Kalkınma ve Altyapı", Ankara 1992, AÜ-SBF Dergisi, Cilt:47, Sayı:3-4, s.83-93.

(2) Kenan Bulutoğlu, Kamu Ekonomisine Giriş, Filiz Yayınları, İstanbul, 1988.

(3) Emre Aysu, Şehir Planlamasında Yoğunluk, Yıldız Teknik Üniversitesi Matbaası, İstanbul, 1990, s.180.

(4) Ayten Çetiner, Şehircilik Çalışmalarında Denetim İlkeleri, İTÜ Baskı Atölyesi, İstanbul, 1991, s.223.

(5) Melih Ersoy, Kentsel Alan Kullanım Normları, ODTÜ Basım İşliği, Ankara, 1994, s.301.

(6) Cemal Bıyık ve Bayram Uzun, "Mevzuat ve Uygulamaların Işığında Arsa ve Arazi Düzenlemesinin Proje Çerçevesinde İncelenmesi", Ankara 1992, 3194 Sayılı İmar Kanunu 18. Madde Uygulamaları Semineri, TAU Yayın No:49, s.25-34.

(7) Tahsin Yomralıoğlu ve Bayram Uzun, "Özelleştirme Mevzuatının Taşınmaz Mülkiyeti Açısından İrdelenmesi", İşletme ve Finans Dergisi, Ankara 1997, Sayı:130, s.36-46.

(8) Hasan Denizkurdu, "Türkiye’ye Karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Açılmış Davalar", 09.01.1999 günlü Yeni Yüzyıl Gazetesi.

(9) DPT Raporu, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000), 1995,Ankara

(10) Hikmet Uluğbay, 16.08.1997 günlü TRT1 programındaki açıklaması.

(11) Tahsin Yomralıoğlu, "A Nominal Asset Value-Based Approach For Land Readjustment and Its Implementation Using Geographical Information Systems", Doktora Tezi, Dep of Surveying University of Newcastle Upon Tyne, 1993, UK.

 

İçindekiler...

o        Küreselleşme ve Milli Duyarlılıklar

o        Yaratıcı Tarih Öğretimi

o        Öğretmenlerin Sahip Olmaları Gereken Davranış Olarak Sosyal Beceri

o        5-6 Yaş Çocuklarının Öz Bakım Becerilerinin Cinsiyet ve Okulöcesi Eğitim Alma Durumlarına Göre İncelenmesi

o        Öğretmen Yetiştirmenin Uluslararası Boyutu (UNESCO 45. Uluslararası Eğitim Kongresi)

o        Yönetici Yetiştirme Sorunu

o        Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Türkiye’de Beden Eğitimi ve Sporun Gelişimi

o        Türkiye’de Spor Yöneticisi Yetiştirme Faaliyetlerinin Görünümü

o        İş Birliğine Dayalı Öğrenme: Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot

o        Okul Alanlarının Bedelsiz Olarak Kamuya Kazandırılması

o        Hizmet İçi Eğitim Programlarının Değerlendirilmesi

o        Üniversite Öğrencilerinin İnternet Kullanım Düzeyleri ve Beklentilerinin Değerlendirilmesi

o        Avrupa Birliği Eğitim Programları “Leonardo da Vinci Programı”

o        Yazım Esasları

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv