MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 151

Temmuz, Ağustos, Eylül 2001


XIX. Yüzyıl Çocuk Dergiciliği ve Eğitsel İşlevleri Üzerine

Hüseyin ŞİMŞEK(*)

Çocuk dergiciliğinin ortaya çıkışı, basın tarihçesi içerisinde ele alınabilir. Genel olarak "basın" kavramıyla ifade edilen kitle iletişim araçlarının, insanlar arasında bilgi akışını , (Information) düşüncenin, yorumların ve fikirlerin toplum içerisinde dolaşımını sağlamak gibi temel işlevleri bulunmaktadır. Bu temel işlevlerin yanında basının,  insanları eğitmek ve eğlendirmek, bireysel ve toplumsal sorunlara ilgi çekmek, yaşam koşullarının iyileştirilme çabalarına katkıda bulunmak gibi  yararlarından da söz edilebilir. Kitle iletişim araçları, toplumsal yaşamın belirli  alanlarında olduğu gibi, eğitim alanında da çok önemli bir işleve sahiptir.

Dünyada 17. yüzyılda ortaya çıkan basın (1), Osmanlı İmparatorluğunda yaklaşık iki yüzyıllık gecikmeyle gündeme gelmiştir. Osmanlı basını, ilk önce yabancıların çıkardıkları gazetelerle başlamıştır. Ancak Türk basının (gazete ve dergiciliğinin) gelişmesi ve yaygınlaşması, 19. yüzyılın ikinci yarısında Şinasi ile Agah Efendi’nin birlikte çıkardıkları ilk özel gazete Tercüman-i Ahval (1860) ile mümkün olabilmiştir.

Matbaanın kullanımında olduğu gibi basının gelişmesinde de Avrupa’nın öncülüğü yine karşımıza çıkmaktadır. Basının önemli bir bölümünü oluşturan dergiciliğin  ortaya çıkışı ve gelişmesi, sosyal bilimlerin doğuşuyla yakından ilgilidir. Sosyal bilimlerin ortaya çıkışı ve bilginin topluma arzı, bilgiyi aktaracak araçların doğuşunu hazırlamıştır. Bu araçlar içerisinde en etkili ve kalıcı olanları, uzun süre saklanabilen, çok sayıda bireye ulaşma imkânı olan yazılı kaynaklardır. Ayrıca güncel bilginin kamuya arzı ihtiyacı da periyodik olarak bu işlevi görecek araçların arayışını başlatmıştır. İşte dergicilik böyle bir gereksinimin doğal sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Dergilerin yayınlanmasıyla, daha önce bir ölçüde bilgi aktarım işlevi  görmekte olan gazetelerden, içerik olarak farklı bir  iletişim aracı ortaya çıkmış oldu.

Dergiciliğin tarihi, basın tarihi içerisinde ayrı bir yere sahiptir. Çünkü basın denilince öncelikle gazeteler akla  gelmektedir. Gazetelerin tarihi ise dergilerin tarihinden daha eskidir. Dergiler, gazetelerin ortaya çıkışından sonra gelişen ayrı bir iletişim alanıdır. Dünyada dergilerin ortaya çıkışı XVII. yüzyıla rastlar. Dergilerin ortaya çıkışı bir dizi sosyal, kültürel  ve bilimsel gelişmenin sonucudur. Batıda XVII. yüzyıldan itibaren kurulmaya başlayan ve XVIII. asırda parlak  dönemini yaşayan ilmî cemiyetler, bir yandan bilimin ilerlemesi ve  yaygınlaşmasını sağlamak ve diğer yandan bilim adamları arasındaki iletişimi temin edebilmek için süreli yayınları kullanmaya başlamışlardır. Bu amaçla geliştirilen ilk süreli yayınlar, hem bilim adamları arasındaki iletişimi sağlamış hem de  bilimsel tartışmalara sayfalarını açmışlardır.

Bu anlamda dergiciliğin tarihi, bilim cemiyetlerinin tarihiyle iç içedir. Çünkü batıda ilk yayınlanan dergiler, bilimsel amaçlı dergilerdir. İlk dergi, 1665 yılında "Jornal de Scavant" adıyla Fransa’da yayınlanmıştır (2). Bu dergiyi 1682 yılında Leipzig’de  Latince  olarak  yayınlanan  " Acta Eruditorum "  takip etmiştir. İlk sayısı 1 Ocak 1682 tarihinde yayınlanan Acta Eruditorum’da matematik ve fen dallarında çeşitli makalelere yer verilmiştir (3).

1688 yılında " Monatsunterredungen des Thomasius " dergisi, Almanca olarak yayınlanır. İlk yayınlanan dergiler öğretici (didaktik) karekterde olup, değişik şehirlerdeki bilim adamları arasında ilişki kurmayı amaçlamışlardır. Daha sonraki tarihlerde politik, tarihî ve ilmî dergiler yayınlanmaya devam etmiştir.

Osmanlı’da ise batı kültürü ve bilimi ile kurulan ilk temas, Tanzimat öncesinde XVIII. asrın sonlarında, devlet adamları aracılığıyladır. Modernleşme çabalarının bir parçası olarak, batı kaynaklı bir çok yenilik gibi bilim alanındaki cemiyetleşme hareketi de Osmanlıya bu yolla girmiştir. 

Türkiye’de  Dergiciliğin Tarihi

Türk dergicilik tarihindeki ilk girişimlerin yaşandığı dönem, Tanzimat Dönemidir. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren günlük gazetelerle birlikte haftalık, 15 günlük ve aylık dergilerin yayımlanmaya başladığı bu dönem, Türk dergiciliği açısından önemlidir. İlk Türk dergileri tıpkı Avrupada olduğu gibi ilmî cemiyetlerin yayın organı olarak ortaya çıkmışlardır. Bu anlamda Türk dergiciliği bilim dergiciliği olarak gelişmeye başlar. Şu ana kadar yapılan araştırmalar Osmanlı’da ilk derginin  1862 yılında çıkarılan Mecmua-i Fünun (4) adlı dergi olduğunu göstermektedir.  Dergi, sahibi olan Münif Paşa’nın, Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye adıyla kumuş olduğu bir derneğin yayın organı olarak neşredilmeye başlanır. Fizik, kimya, felsefe, ruh bilim, sosyoloji, tarih ve coğrafya gibi ilmî konulara ilişkin makalelerin yer verildiği dergi, iki yıl boyunca 50 sayı kadar çıktıktan sonra, İstanbul’u kasıp kavuran büyük kolera salgını yüzünden yayınını durdurmak zorunda kalmıştır. Münif Paşa, dergiyi 1866 yılında yeniden yayımlamaya başlamış, fakat uzun süre devam ettirememiştir. 1869’da ise hem cemiyet hem de dergi kapanmıştır. Dergi üçüncü defa aynı zat tarafından yayımlanmaya başlanmışsa da bir süre sonra dergiye ilgi azalmış ve kendiliğinden kapanmıştır (5). 

Bu tarihten itibaren değişik alanlara ilişkin dergiler yayınlanmaya başlamıştır. Her biri farklı alanlara yönelik olarak yayınlanmaya başlayan dergiler, çocuk dergileri, mizah dergileri, kadın dergileri, ilmî dergiler, edebiyat dergileri, ve meslekî dergiler olmak üzere oldukça geniş yelpaze oluşturmuşlardır.

Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye’nin yenilikçi ekibi tarafından yayınlanan Mecmua-i Fünun’la rekabet etmek amacıyla, Bab-ı Ali katiplerinden oluşan bir gurup, Cemiyet-i Küttap adıyla örgütlenirler. Bu cemiyet tarafından Mecmua-i Fünun’a karşı Mecmua-i İbritname adıyla bir dergi çıkarmışlardır (6).

Türk dergiciliğinin ilk örneklerinden birisi de Mecmua-i Fünun’un yayınlandığı yıl çıkarılan ve ilk resimli Türk dergisi ünvanına sahip Mirat adlı dergidir. Mustafa Refik tarafından ancak üç nüsha neşredilebilen dergi, kısa ömürlü dergiler arasında yerini almıştır (7).

Musiki-i Osmani, 1863 yılında yayınlanan müzik dergisidir. İlk Türk müzik dergisi ünvanına sahip olan dergi ancak on sayı yayımlanabilmiştir (8).

Türk dergiciliğindeki diğer bir ilk örnek ise resmî olarak yayınlanan Ceride-i Askeriye adlı dergidir. Harbiye Nezareti tarafından 1864 yılında neşredilmeye başlanan dergi, Fuat Paşanın çabalarıyla yayınlanmıştır. Derginin idaresinde Ahmet Mithat’ta bulunmaktadır (9).

Türk dergiciliğinde bir ilk olan diğer girişim ise 1869 yılında Mümmeyyiz’in çıkarılmasıdır. Aynı adla bir gazetenin haftalık eki olarak yayınlanan Mümmeyyiz, ilk çocuk dergisi ünvanına sahiptir. Yayıncısı Sıtkı tarafından 49 sayı yayınlanan bu dergi, çocuk dergileri içerisinde en çok  beğenilenlerdendir (10).

Diyojen adlı dergi, 1869 yılında Teodor Kasap tarafından çıkarılan ilk müstakil mizah dergisidir. Dergi, daha önce Rumca ve Fransızca çıkarılan dergilerin Türkçesidir.

Hadika, Mecmua-i Fünun’dan sonra çıkan ilmî ve teknik süreli yayınlardandır. Dergide endüstri konularına ilişkin ilmî yazılara yer verilmiştir. Hükûmet tarafından, beğenilmeyen bir yazısı nedeniyle kısa süre kapatılan dergi, daha sonra tekrar yayınlanmaya başlar ve gazete hüviyetine bürünür (11).

Dünyada Çocuk Dergiciliğinin Tarihçesi

Çocuk süreli yayınlarını (dergileri) genel basın tarihi gelişiminden ayırmak mümkün değildir. Başlangıçta toplumun belirli kesimlerine hitap eden basın, zaman içerisinde, toplumun tüm kesimlerine hitap etme arayışına girmiştir. Basının kitleselleşmesi sonucunu doğuran bu arayış, zaman içerisinde cinsiyet, ilgi ve meslekî farklılıklara dayalı yeni haberleşme ürünlerinin doğmasına neden olmuştur. Artık toplumun tamamına yönelik bir haberleşme aracı yerine kadınlara, çocuklara, gençlere, değişik ilgi ve meslek guruplarına yönelik gazeteler ve dergiler çıkarılmaya başlanmıştır. İşte çocuk süreli yayınları da bu ayrışmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar ve gelişir. Bu gelişme, basında gazete ve dergi terimlerinin de doğmasına neden olur. Artık geniş kitlelere ulaşmaya çalışan aktüel ve günlük gazeteler yerine, periyodik aralıklarla belirli bir kitleye, spesifik konularla ilgili, daha detaylı bilgi, fikir incelemeleri, görece daha kapsamlı olarak sunulabilen süreli yayınlar ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda kadın dergileri, gençlik dergileri, çocuk dergileri, moda dergileri, bilim dergileri, spor dergileri gibi yeni süreli yayınlar çıkmaya başlamıştır.

Avrupa’da çocuk dergileri, dergiciliğin ortaya çıkışından (1672) yaklaşık yüzyıl sonra başlayabilmiştir. Çocuk dergiciliğinin başlangıcını ahlâkî dergiler (Moralische Wochenschrift) oluşturmaktadır. İlk yayınlanan çocuk dergileri, birtakım ahlâkî değerleri içermekteydi. Bu dergilerde ebeveynlere ve çocuklara yönelik ahlâkî öğütler yer almaktaydı.

1722 yılında Leipzig’de yayınlanan "Leipziger Wochenblatt für Kinder " çocuk dergiciliğinin ilk örneği olarak kabul edilir. Bu ilk derginin içeriğini hikâyeler, fabller, tabiat bilgisi konuları, mektuplar ve birtakım temsiller oluşturmaktaydı (12).  Yine aynı yıl bu dergiye rakip olarak " Nidergaschisches Wochenblatt für Kinder " adıyla ikinci çocuk dergisi yayınlanmıştır. Önemli bir okuyucu kitlesi bulan bu derginin içeriği de benzer konulardan oluşmaktaydı (13). 

Daha sonra sırasıyla Moralische Wochenschrift (1724) , Patriot (1724-1726) yayın alanına girer. 1725 yılında yayınlanan "Vernüftiger Tadlerin" çocuk terbiyesini esas alan bir yayın politikası izlemiştir.  1759-1763  yılları  arasında  Berlin’de   yayınlanan "  Wocehenblatt zum Besten der Kinder " (Çocukların Yararına Haftalık dergi) ile, 1771 yılında Stutgart’ta yayınlanan " Wochenschrift zum Besten der Erziehung der Jugend " (Gençlerin Eğitimi Yararına Haftalık Mecmua) adlı dergiler yayınlanır. 1775 yılında "Kinderfreund " (Çocuklara Arkadaş) dergisi yayınlanır. Bu dergide sohbetler, sanatçılar hakkında bilgiler, bilmeceler, fabller ve şarkılar yayınlanır (14). 1784 yılında yayınlanan "Kinder Akademie" nin konuları ise coğrafya, tarih ve sanat üzerinde yoğunlaşmıştır (15).

İngiltere’de ise ilk çocuk dergisi XVIII. yüzyılın sonunda (1788’de) "Juveile Magazina" adıyla yayınlanır. Bunu "The Chılders Magazine" (1799) takip eder. Her iki dergi de iyi şöhret yapmalarına rağmen kısa ömürlü olmuşlardır (16). İngiltere’de yayınlanan diğer çocuk dergileri Children’s Friends, Infant’s Magazine, The Charm (1852-1854) ve The Boy’s Own Magazine (1855-1874) adlı dergilerdir.

1824’te The Chıld’s Companion adıyla yayınlanan çocuk dergisi XIX. yüzyılın ilk çocuk dergisi olması yanında en uzun süre yayınlanan dergi unvanına sahiptir. Bu dergi, yaklaşık yüz yıl süreyle yayınlanmıştır. XIX. yüzyılda Amerika Birleşik Devletlerinde yayınlanan önemli çocuk dergileri ise 1826’da yayınlanan The Jeveile Miscellany ve  1829’da yayınlanan The Chılders Magazine adlı dergileridir (17). Aynı dönem Fransa’da ise Le Musse de Familles ve Magazine de’ Education et de Rec’re’atıon (18) adlı dergiler yayınlanmıştır.

Bu dergiler, çocukların eğitimi için çok az sayıda eserin bulunduğu, yazılan eserlerin ise daha çok aileler ve eğitimcilere yönelik olduğu ve bunların da gençler için yetersiz kaldığı gerçeğinden hareketle, amaçlarını çocuklar ve gençler için en iyisini yapmak biçiminde belirlemişlerdir. Dergilerdeki konular çocukların ve gençlerin beğenecekleri tarzda yazılmıştır.

Türkiye’de Çocuk  Yazının Gelişmesi ve Çocuk Dergiciliğinin Doğuşu

XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan Türk çocuk dergiciliğinin tam olarak anlaşılabilmesi için bu dönemin kısa bir analizini de yapmak gerekir. Bilindiği gibi XIX. yüzyılın ikinci yarısı, Osmanlı Devletinin gerileme ve çöküş dönemi olarak nitelendirilmektedir. Gerileme ve çöküşü askerî alandaki yenilgiler ve toprak kayıpları olarak yaşayan Osmanlı Devleti, ekonomik alanda da giderek güçsüzleşmektedir. Osmanlı Devleti, sanayi devrimini gerçekleştirmiş Avrupa karşısında, tarıma dayalı ekonomik yapısıyla, belirgin bir gerileme içerisinde bulunduğunu kısa sürede görmüş ve bu gerilemenin durdurulabilmesi için önce askerî alanda sonra da eğitim alanında birtakım düzenlemeler yapma gereği duymuştur. 1773’te açılan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun (Askeri Deniz Mühendislik Okulu) ’dan yaklaşık elli yıl sonra, bu kez batılı tarzdaki sivil eğitim kurumları (Rüşdiyeler) açılmaya başlanmıştır. XIX. Yüzyılın ilk çeyreğinde açılan Rüşdiyeler ve bu yüzyılın ortalarında açılan öğretmen okulları (Darulmuallimin 1848’de ve Darulmuallimat 1868’de), Osmanlı devletinin gerilemeyi ve çöküşü eğitimle aşmayı plânladığını göstermektedir. XIX. Yüzyılın ikinci yarısı, devlet eliyle açılan eğitim kurumlarının yaygınlaştırılmasıyla birlikte, toplumun değişim taraftarı kesimlerinin batılılaşma çabalarına tanık olmuştur.

XVIII. yüzyılın son çeyreğinde başlayan ve kimilerine göre batılılaşma, kimilerine göre de modernleşme diye adlandırılan bu süreç, çok yönlü sosyal değişimlerin (Transformatıon) de ilk adımı olmuştur.  Osmanlı Devletinin gerileme ve hatta çöküş yaşadığı bir dönemde başlayan bu süreç, kültürel, teknik ve eğitim alanlarında kendini göstermiş ve bu değişim sürecinin en etkili vasıtalarından birisi iletişim araçları olmuştur. İletişim araçlarının bu değişim sürecindeki en önemli işlevi ise bilgilendirme ( Informatıon) olanağı sunması biçiminde ortaya çıkmıştır. Devletin resmî yayın organı olan Takvim-i Vekayi bile sayfalarında batı kültürünü, tekniğini ve batıdaki politik gelişmeleri haber veren çok sayıda haber ve yoruma yer vermiştir.

XIX. yüzyılın ortalarından itibaren iletişim araçlarının özel şahıslar eliyle yürütülmeye başlanması, batıyı tanımaya yönelik bilgilendirme sürecini büsbütün hızlandırmıştır. Batının her alanda tanıtımına ağırlık veren basın sayesinde batıdaki modern gelişmelere ve sosyal değişmelere açık bir toplum kitlesi oluşmaya başlamıştır. Bunun önemli yansımalarından birisi, edebiyat alanında görülmüştür. Yeni edebiyat ürünleri batıyı yakından tanıma fırsatı da vermiştir. Çünkü yeni edebiyat eserlerinde, batı ailesi batı kültürü ve batıdaki sosyal ilişkiler konusu ele alınmıştır.

Çocuk edebiyatının doğuşu, yenileşme düşüncesi ve batıya açılmayla  yakından ilişkilidir.  Bilindiği gibi Osmanlı döneminde başlatılan yenileşme hareketleri, öncelikle eğitim alanında kendini göstermiştir. Batılı anlamda öğretim yapmak üzere kurulan okullarda okutulacak kimi eserlerin (bilim ve teknik kitaplarının) yayınlanması ve basılması, eğitimle basın arasında sıkı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yenileşme döneminin eğitim uygulamaları da ilk önce yayınlar yoluyla halka duyurulmuştur. Ancak bu dönemde çocuklara yönelik olarak yayınlanan ilk eserler geleneksel anlayışı yansıtan eserlerdir. Çocuk yazınıyla ilgili ilk eserler arasında şair Nabi’nin (1642-1712) oğlu için yazdığı öğüt kitabı Hayriyye ve Sümbülzade Vehbi’nin ( ?- 1809) oğluna yazdığı Lütfiye-i Vehbi adlı mesnevileri (19) gösterilmektedir. Bunların yanında Tuhfe-i Vehbi, Nuhbe-i Vehbi ve Subha-i Sıbyan gibi eserler de çocuk yazını içerisinde sayılmaktadır. Bu eserler geleneksel Müslüman Türk toplumunun ahlâkî, sosyal ve bireysel değerlerini öğretici nitelik taşımaktadırlar.

XIX. yüzyılın sonlarında meydana gelen siyasal ve kültürel değişikliklerle birlikte, yazın alanında da önemli gelişmeler dikkat çekicidir. Osmanlı Dönemi’nde gerçek anlamda çocuk edebiyatının ortaya çıkışı, Tanzimat Dönemi’ne rastlamaktadır.

Çocukların okuma becerileri ve özel ilgileri dikkate alınarak, onlar için kitaplar hazırlanması XIX. yüzyılın ikinci yarısında görülür. Kayserili eğitimci Doktor Rüştü’nün Nuhbet’ül Etfal (1859) adıyla yayınlanan ilk Türkçe Alfabe kitabı, önemli bir yere sahiptir. Bu kitapta çocuklar için hazırlanmış bir takım fabller ve küçük hikâyelere yer verilmiştir.

Öte yandan Şinasi’nin çabaları modern edebiyatın ve bu arada çocuk edebiyatının gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Çocuk yazınına ilişkin önemli bir eser 1869 yılında yayınlanmıştır. Ethem Paşa tarafından Türkçe olarak kaleme alınan Terbiye-i Etfal adlı kitap, Takvim-i Vekayi’de tanıtılmış ve çocuklara tavsiye edilmiştir. Kitabın birtakım nasihatler ve yararlı bilgileri ihtiva ettiği, Türkçe tahsil yapacaklar  ve  özellikle de çocuklar için yararlı olduğu belirtilmiştir (20).

Bu yıllarda yazılan bir diğer eser ise Beylerbeyi Rüşdiye muallimlerinden Osman Hayri’nin kaleme aldığı Terbiyet’ül Ezhan ve Teshil’ül Efkar adlı kitabıdır. Düşünce ve zihin eğitimi konularını içeren kitap, öğretmen ve öğrenciler için tavsiye edilmiştir.

Çocuk yazının gelişmesi modern Türk edebiyatının gelişmesiyle de doğrudan ilişkilidir. XVIII. yüzyıldan başlayarak şekillenen Türk edebiyatı, Tanzimat döneminde, büyük hız kazanmıştır. Bu dönemde, toplumsal ve ona bağlı olarak estetik bilinçte de esaslı değişiklikler görülür. Batıyla temasların yoğunlaştığı XIX. yüzyılın son otuz yılında  Türk edebiyat ve sanat düşüncesi, toplumda gelişmekte olan sosyal ve ideolojik değişiklikleri yansıtma aracı olmuştur (21).

Türk edebiyatının gelişmesi, genellikle bir değişim ve kriz dönemiyle başlatılır. Osmanlı imparatorluğunun, geleneksel İslam düşüncesine dayalı, siyasal ve kültürel yapısının, modern batılı düşünceye doğru evrilmesi ile başlayan bu dönem, bütün alanlarda bir hareketlenmeye neden olmuş ve bu arada edebiyat alanını da doğrudan etkilemiştir. Modern Türk edebiyatının, bir uygarlık kriziyle başladığını ileri süren Tanpınar şu görüşleri savunur. " Bu edebiyatın bir uygarlık değişmesinin sonucu olarak doğduğunu göz önünde tutmak gerekir. 1826 da yeniçerilerin ortadan kaldırılmasıyla başlayan ve 1839’da Tanzimat Fermanıyla devlet kurumlarının ve toplum yapısının yavaş yavaş Avrupalılaşmasına varan ve sırasıyla 1876’da I. Meşrutiyet, 1908’de II. Meşrutiyet devrimlerini kapayan bu uygarlık krizi 1923’te Cumhuriyet’in ilânı, Ankara’nın Başkent oluşu, Atatürk devrimleri gibi kesin görünümlü aşamalarla Türk toplumunu bugünkü durumuna kadar getirir." (22).

Türk toplumunun batıdan etkilenmesindeki gecikmenin temel nedeninin, kendine güven ve üstünlük duygusundan kaynaklandığı ileri sürülür. Ancak XVII. yüzyıldan başlayarak hızlanan gerileme, yönetim, siyaset ve askerî alanlarda çare arayışlarını da hızlandırmıştır. III. Selim döneminde, Yeniçeri Ocağının kaldırılıp yerine Nizam-ı Cedid’in kurulması, batılı tarzda yeni okulların ( mühendishaneler ve daha sonra rüştiyeler) açılması, gazete çıkarılması, Avrupa’ya öğrenci gönderilmesi, yeni kıyafetlerin giyilmeye başlanması (şalvar yerine setre pantolon, kavuk yerine fes vb.), siyasal, sosyal ve askerî alanlardaki batıya doğru değişimin hızlandığını göstermiştir. Bu değişimleri perçinleyen 1839 tarihli Tanzimat Fermanı’yla, özellikle kültürel alanda bir çok yenilik yaşama geçirilmiştir.

Batılılaşma olarak da nitelenen bu yeni dönemde, batılı tarzda okullar açılmış ve batılı tarzda gazete ve dergiler yayımlanmıştır. Bu iki gelişme, aynı zamanda kültürel hayatın değişmesine de yol açmıştır. Çünkü yeni açılan okul programlarında, daha fazla batı kaynaklı bilgi, yeni yayınlanan gazete ve dergilerde, daha fazla batı orijinli haber, hikâye ve düşüncelere yer verilmeye başlanmıştır. Büyük bir kısmı tercüme yoluyla yazın hayatına giren batılı ürünler, Türk edebiyatını da derinden etkilmiştir. " Batı kültürüyle yetişen yeni kuşaklar eski edebiyatın yeni hayatı anlatmaya elverişsiz olduğunu görmüşler, batı edebiyatı yolunda yeni bir edebiyat çığırı açmaya girişmişlerdir." (23).

Tanzimat  Edebiyatı olarak da anılan batı edebiyatına geçiş dönemi, Tercüman-ı Ahval gazetesinin çıkışından (1860) Edebiyat-ı Cedide’nin yayın organı olan Servet-i Fünun dergisinin hükûmetçe kapatılışına (1901) kadar geçen 41 yıllık bir süreyi kapsar. Bu süre içerisinde, modern batı edebiyatının, hemen hemen bütün türleri ( şiir, hikâye, roman, tarih, anı, makale, deneme, eleştiri v.b ) yeni Türk edebiyatına girer.

Tanzimat edebiyatının kurucusu sayılan Şinasi (1826-1871), birkaç batılı şairden çevirdiği şiirlerini, 1859 yılında Terceme-i Manzume adıyla bastırmış, Türk edebiyatında batı tiyatrosu yolunda yazılmış ilk oyun Şair Evlenmesi de yine aynı yıl yazılmıştır. Aynı yıl Türk edebiyatında roman türünün ilk örneği sayılan Terceme-i Telemek, Fransız yazar Fenelon’dan çevrilmiştir. Bu dönem, aynı zamanda geleneksel Türk edebiyatı (Divan Edebiyatı)‘ından uzaklaşma dönemidir. Divan edebiyatında bulunmayan makale, tiyatro, hikâye, roman, anı ve eleştiri gibi kavramlar yeni edebiyat ürünlerine girmiştir. Yeni edebiyat ürünlerinde içerik olarak da değişimler görülür. Eski edebiyatta bulunmayan millet, hürriyet, hak, adalet, kanun, meşrutiyet, bilim, fen, sosyal yaşam gibi konular yeni edebiyatta ağırlıkla işlenir. Toplum için sanat anlayışını benimseyen bu dönem edebiyatçıları, batıdan çok etkilenirler. Yeni edebiyatçıların bir çoğu  belirli süre batıda kalmışlardır. Tanzimat edebiyatının batıya yönelimini gösteren diğer bir özellik ise, batıda revaçta olan çeşitli akımların Türk edebiyatı ürünlerine de yansımış olmasıdır. Bu dönemde romantizim, naturalizm, klasisisizm ve realizm gibi akımlar Türk edebiyatçılarını etkiler. Tanzimat edebiyatçıları, seçkinci anlayışa karşı olduklarından, biçimden çok içerik (mesaj) üzerinde durmuşlardır (24). 

Tanzimat edebiyatçıları çocuklar için eser vermeyi ihmal etmemişlerdir. Tanzimat yazarlarından Şinasi, Recaizade Ekrem ve Ahmet Mithat Efendi çocuklar için Fransızca’dan Türk diline kısa manzumeler ve fabller çevirmişlerdir. Ayrıca bu dönemde Şinasi, Ahmet Mithat ve Muallim Naci’nin oldukça sade bir dille fabl türünde yazdıkları şiirler, çocuklar tarafından zevkle okunmuştur. Ziya Paşa’nın J.J. Rousseau’dan yaptığı Emile çevirisine yazdığı önsöz, Recaizade Ekrem’in Tefekkür adlı eserinde çocukluk anılarına ayırdığı bölüm ve Naci’nin sekiz yaşına kadarki çocukluk anılarını kapsayan Ömerin Çocukluğu (1889) adlı kitabı, Tanzimat dönemi çocuk yazını ürünlerindendir. Bir bölümü ilk ve ortaokul kitaplarına da alınan bu eserler çocuklar tarafından ilgiyle okunmuştur.

Türk çocuk yazınının önemli bir bölümünü ise dünya çocuk klâsiklerinin çevirileri oluşturmaktadır. Çocuklar için yapılan çevirilerden birisi, Yusuf Kamil Paşanın Fenelon’dan çevirdiği Terceme-i Temelak (1862) adlı kitaptır. Bundan başka Vakanüvis Lütfi’nin Defoe’den çevirdiği Tercüme-i Hikaye-i Robinson (1864), Mahmut Nedim’in Johnathan Swift’ten  çevirdiği Guliverin Seyahatnamesi (1872), Mehmet Emin’in Jules Verne’den çevirdiği Merkez-i Arza Seyahat (1883) ve Beş Haftada Balonla Seyahat (1887) gibi kitaplar çocuk yazını alanındaki ilk yabancı eserlerdir (25).

Modern Türk çocuk yazınının gelişme sürecinde önemli etkileri olan bu tür eserler, dil bakımından istenilen sadelikte değildir. Çocuk yazınının gelişmesinde çeviri eserlerin ve kitaplar yanında bu yıllarda yayımlanmaya başlayan çocuk dergilerinin de önemli katkısı olmuştur.

Çocuk dergiciliğinin doğuşu Tanzimatla birlikte hız kazanan sosyal değişimin bir devamıdır. Çünkü iletişim araçları ve edebiyat yoluyla sosyal değişmeye aracılık eden elit kitle, değişimin sağlıklı biçimde sürmesi ve kalıcı olabilmesi için toplumun en dinamik kesimi olan genç kuşaklara yönelme ihtiyacı duymuşlardır. Çünkü genç jenerasyon değişime en açık kitle olarak görülmüştür. Bu düşünce, çocuklara daha iyi ulaşma yolarının arayışına götürmüştür. Başlangıçta çeşitli edebiyat eserleri yayınlanmış, basında da çocuklara yönelik sınırlı yazılar yayınlanmıştır. Ancak doğrudan çocuklara yönelik ürünlerin ortaya çıkması XIX. yüzyılın ikinci yarısında mümkün olabilmiştir.

İlk çocuk dergileri  günlük gazete ekleri olarak neşredilmiştir. Ancak Tanzimat dönemi çocuk dergileri uzun ömürlü olamamıştır. Bu dönem çocuk dergileri zorluklar içerisinde var olmaya çalışmışlardır. Tanzimat dönemi çocuk dergilerinden en uzun ömürlüsü ilk çocuk dergisi unvanına da sahip olan Mümeyyiz  (26)dergisidir. 1869 yılında Sıtkı Efendi adlı yayıncının, aynı adlı günlük gazetenin  çocuklar için haftada bir neşrettiği Mümeyyiz’in her sayısı ayrı bir renkte çıkarılmıştır. Çocuk eğitimi üzerinde yoğunlaşan, eğitim ve öğretim yazılarını içeren ve sekiz sayfa olarak basılan bu özel sayı (Mümeyyiz), Türk basın tarihinde ilk çocuk ve eğitim dergisi olarak değerlendirilebilir.

İkinci çocuk dergisi, üzerinde basım yılı bulunmayan, ancak yayınladığı ilânlardan, dolaylı olarak yapılan çıkarımlarla, muhtemelen 1873 veya 1874 yılında yayınlanan diğer bir çocuk dergisi Hazine-i Etfal adlı dergidir(27).

1875 yılında Mehmet Efendi adlı yayıncının çıkardığı Sadakat adlı günlük gazetenin, aynı adla haftalık eki olarak yayınladığı dergi Sadakat, Tanzimat döneminin diğer bir çocuk dergisidir. İlk altı sayısı büyük bir ilgi gören Sadakat yedinci sayısından itibaren Etfal adıyla devam etmiştir (28). 23 Mayıs 1875 tarihinde yayınlanan Etfal dergisi, ancak 16 sayı çıkabilmiştir.

Hem kadınlara hem de çocuklara hitap eden Ayine Tanzimat dönemi dergilerindendir. Derginin ilk sayısı 14 Kasım 1875’te yayınlanır. Selanik’te 41 sayı yayınlanan dergi İstanbul dışında yayınlanan ilk çocuk dergisidir (29).

XIX. yüzyılın önde gelen çocuk edebiyatçılarından, Mehmet Şemseddin tarafından yayınlanan Arkadaş (1876) dergisi, Tanzimat döneminin son çocuk dergilerindendir. 13 sayı yayınlanabilen Arkadaş, batılı tarz çocuk dergilerinin başında gelir.

Çocuk dergiciliğinin gelişme dönemi Mutlakıyet dönemidir. Mutlakıyet dönemi çocuk dergilerinin başında Tercüman-i Hakikat gelmektedir. Aynı adlı günlük gazetenin daha çok orta okul öğrencileri için neşrettiği haftalık ek olan Tercüman-ı Hakikat adlı dergi 1880 yılında yayımlanır. Derginin 26 sayısı yayımlanmıştır.

Mutlakıyet dönemi çocuk dergilerinden sayılan Aile, Şemseddin Sami tarafından yayımlanmıştır. Kadın ve eğitim yazılarına yer verilen derginin kütüphanelerde ancak üç sayısı bulunabilmiştir.

1880 yılında toplam 40 sayı yayımlanabilen bir başka çocuk dergisi ise Bahçe dergisidir. Kemal Efendi tarafından çıkarılan dergide batı dillerinden tercüme edilen hikâyeler yayımlanmıştır (30).

Mecmua-i Nevresidegan Mutlakıyet dönemi çocuk dergilerinden bir diğeridir. Ancak dört nüshası bulunan ve Tarih, Coğrafya ve Matematik konularına ait yazıların yer aldığı dergi, bir okul dergisi görünümündedir. Yayımlanma yılı 1881’dir.

1881 yılında yayın hayatına başlayan iki çocuk dergisi daha bulunmaktadır. Bunlardan ilki Çocuklara Arkadaş diğeri ise Çocuklara Kıraat adlı dergilerdir.

Ahmet Mithat tarafından 1897 başlarında yayınlanmaya başlayan Çocuklara Rehber dergisi, Osmanlı dönemi çocuk dergileri içerisinde en uzun süreli ikinci dergi olma özelliğine sahiptir. Toplam 166 sayı yayımlanmayı başaran dergi aynı zamanda XIX. yüzyılda yayınlanan son çocuk dergisidir. Derginin diğer bir özelliği ise İstanbul dışında yayınlanan çocuk dergisi olmasıdır.  Dergi Selanik’te yayımlanmıştır.

Mutlakıyet dönemi çocuk dergilerinin sonuncusu ise Selanik’te yayınlanan Çocuk Bahçesi adlı dergidir.

Çocuk Dergilerinin Eğitsel İşlevi

Basının önemli bir görevinin eğitim olduğuna işaret edilmiştir. İçel, basının toplumsal fonksiyonları arasında eğitim fonksiyonu da saymıştır. İçel’e göre basının toplumsal görevleri şöyle sıralanabilir (31). 

a- Eğitim aracı olmak

b- Öğretici fonksiyonu yerine getirmek

c- Eğlendirici olmak

d- Günlük yaşamda karşılaşılan problemlerin çözümüne yardımcı olmak

Eğitsel açıdan bakıldığında süreli yayınlar, okul ve meslek yaşamında öğrenilenlere ilâve olarak bunları tamamlayıcı bilgiler vermek, eğlendirmek gibi fonksiyonlara sahiptir.

Çocuk süreli yayınlarının eğitimle ilişkisi tartışma götürmeyecek kadar açıktır.* Çocuk süreli yayınlarının gelişimine bakıldığında, ilk yayımlanan dergilerin eğitim amaçlı dergiler olduğu görülmektedir. Çocuk dergiciliğinin öncülüğünü yapan ilk çocuk dergisi    "Leipziger Wochenblatt für Kinder" ‘in içeriği çocuklar için hikâyeler, fabller, tabiat bilgileri, mektuplar ve temsillerden oluşmaktadır. Bu dergiden sonra yayınlanan dergilerde de eğitim konusu ağırlıklı bir yer işgal etmiştir. Batıda yayımlanan ilk çocuk dergileri, amaçlarını, örf ve âdetlerin korunması, faziletli, iyi ahlaklı vatandaşların yetişmesine yardımcı olmak biçiminde belirlemişlerdir. İlk çocuk dergileri, öğretmenlerin iyi bir eğitim görmesi, kızların eğitimine özen gösterilmesi gibi konuları ön plâna çıkarmışlardır. Türkler tarafından yayınlanan çocuk dergileri de benzer içeriğe sahiptir. İlk Türk çocuk dergisi Mümeyyiz’de eğitim ağırlıklı makaleler, eğitsel amaçlı hikâyeler, eğitimle ilgili haberler, çeşitli eğitim sorunları, eğlenceli fıkralar, öğrenciler için düzenlenmiş yardım kampanyaları gibi eğitimle doğrudan ilişkili konulara yer verilmiştir. Diğer çocuk dergileri de bu yolu izlemişlerdir.

Batıda yayınlanan ilk çocuk dergilerinde savunulan temel ilkeler şunlardır  (32);

a- Çocuk ve gençler için sınırlı bir ebeveyn otoritesi,

b- Çocukların yapısına ve ruhsal durumuna uygun bir eğitim uygulanması,

c- Çocukların oyun oynama ihtiyacını karşılayacak kadar zaman bırakılabilen bir eğitim sistemi,

d- Çocuklar ve gençlerin zevkle ve severek öğrenebilecekleri bir müfredat,

e- Çocukların ve gençlerin vücut gelişimlerine yardımcı olacak spor derslerinin programlara alınması.

Bu temel ilkeler XIX. yüzyıl Türk çocuk dergiciliğinde de savunulmuştur. Bu ilkelerin ilk maddesi hariç, diğerlerinin tamamı, gerek Tanzimat dönemi ve gerekse Mutlakıyet dönemi çocuk dergilerinde savunulan ana ilkeler olarak karşımıza çıkar.

Çocuk dergilerinin işlevlerinin anlaşılması için içeriklerine bakmak gerekir. Çünkü dergiler, amaçlarıyla bütünleşen bir yayın politikası izlemeye çaba göstermişlerdir. Dergiler bu amaçlara uygun içerikleriyle de önemli bir işlevi yerine getirmişlerdir. Her şeyden önce çocuk dergileri, ilköğretim çağında bulunan ve okula devam eden öğrencilere yönelik olarak çıkarılmış dergilerdir. Dergiler, amaçlarını, hedef kitle olarak seçtikleri ilköğretim öğrencilerinin eğitimleri ve eğlenmelerine odaklamışlardır.

Çocuk dergilerine bakıldığında, eğitime ilişkin yazılar ve yorumlar, çeşitli hikâye, masal, öykü ve roman tefrikaları, okul müfredatına uygun öğretim konuları ve bunlara ilişkin sorular, bilmeceler, çocuk oyunları ve eğlence konuları, kitap ve diğer tanıtımlar gibi çok zengin bir içerikle karşılaşılır.

Çocuk dergilerini eğitim konusunda değerli kılan taraflarından birisi, çocukların ilgisini çekecek görsel malzeme kullanmalarıdır. Çocuklara yönelik yayınlar içerisinde resimli olarak yayınlanan ilk eğitim aracı çocuk dergileri değildir. Çünkü ilk çocuk dergileri olan Mümeyyiz, Hazine-i Etfal ve Sadakat dergilerinde görsel malzeme kullanılmamıştır. Kronolojik olarak dördüncü  çocuk dergisi olan Etfal (1875) resim yayınlayan ilk çocuk dergisi unvanına sahiptir. Ancak bu derginin tarihi görsel malzemenin kullanıldığı ilk resimli Elifbanın yayınlanmasından sonradır. Halbuki Hafız Refi’nin 1874’te (H.1291) yayınlamış olduğu Resimli Elifbay-ı Osmani adlı kitap, tespit edilebilen ilk resimli kitap olma özelliğine sahiptir. Galatasaray öğretmenlerinden olan Hafız Refi bu resimli Elifbadan önce de resimsiz olarak bir Elifba yayınlamıştır. Galtada Neologos Matbaasında basılan kitap 96 sayfadan oluşmaktadır (33). 

Kitap, hayvanlarla ilgili okuma parçalarıyla doludur. Öğrencilerin ilgisini çekecek tarzda hazırlanmış kitapta, 31 adet gravür biçiminde yapılmış hayvan resmi bulunmaktadır. Batı dillerinde basılmış kitaplardan alıntı olduğu tahmin edilen resimler,  vahşi hayvanlardan (Aslan, timsah, kurt, yılan, gergedan, kartal ve vaşak gibi) ve evcil hayvanlardan ( papağan, güvercin, horoz, koyun, köpek ve kedi gibi) oluşmaktadır. (34)  

Görsel malzeme kullanan ilk çocuk kitabıyla başlayan bu gelenek, daha sonra yayınlanan çocuk dergileri tarafından takip edilir. Çocuk dergilerinde kullanılan görsel malzemeler içerisinde resimler önemli bir yer tutar. Çocuk dergileri, yayınladıkları resimlerle okuyucu kitlesine, albenisi yüksek ve onların ilgilerini çekecek görsel malzeme sunmuşlardır. Çocuk dergilerinde yayınlanan resimler dört gurupta toplanabilir.

Birinci grup resimler, doğal ve vahşi yaşama ilişkin resimlerdir. Doğal yaşamı anlatan resimler içerisinde, bitki resimleri, hayvan resimleri ve  manzara resimleri yer almaktadır.  Hayvan resimleri içerisinde ise vahşi hayvanlar ağırlıktadır.

İkinci grup resimler, teknik ve bilimsel gelişmeleri anlatan resimlerdir. Çocuk dergileri yayınlandıkları dönemdeki teknolojik gelişmeleri anlatan resimlere (tren, vapur, bisiklet, mikroskop, telgraf vb.) büyük ilgi göstermişlerdir. Bilimsel konularda kullanılan resimler ise çeşitli doğa olaylarını anlatan resimler (fırtına, kar, yağmur, yanardağın lav püskürtmesi vb.) coğrafya konularına ilişkin resimler (gece ve gündüzün oluşması, mevsimlerin oluşması, dünyanın yuvarlak oluşu, suyun kaynaması, gaz basıncı vb.) gibi öğretim amaçlı resimlerdir. 

Üçüncü grup resimler, hikâyeleri anlatan resimlerdir. Üç- beş kareyi geçmeyen ve çoğunlukla tek kareden oluşan bu tür resimler, çok önemli görülen bir estentaneyi anlatan türdeki resimlerdir.

Dördüncü grup resimler ise eğlendirici resimlerdir. Çocuk dergilerinde, dört-beş kareden oluşan çeşitli karikatürler ve eğlenceli bir olayı anlatan çizgi film türü resimler yayınlanmıştır.

Dört grup altında toplanabilen bu resimler, eğitim ve öğretim bakımından oldukça önemlidir. Hey şeyden önce bu resimler, çocuklar için zaman ve mekân kavramlarını geliştirici, ufuk açıcı, ilginç araç ve makinaları tanıtıcı ve eğlenceli bir dünya sunmaktadırlar. Dergilerde yayınlanan teknik ve teknolojik gelişmeleri ifade eden bu tür resimler, aynı zamanda öğretici özelliğe de sahiptir. Bu resimler, sözlü anlatıma dayalı bir öğretim geleneğinde  önemli bir değişimi ifade etmektedir. Bu değişim, eğitim sürecindeki yenileşmenin bir parçası olarak kabul edilebilir.


(*) Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma Görevlisi.

(1)Gazeteciliğin tarihine ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Ancak ilk defa gazete adının kullanılması 16. yüzyıla rastlamaktadır. İlk defa gazete adı 1536’da Venedik’te, bir paraya verilmiştir. Venedik’teki uygulamaya göre, basılan bir gazetenin değeri, bu sikkeye eşit olduğundan, bu paraya gazete adı verilmiştir. Bugünkü anlamda gazete adı, kâğıt ve matbaanın icadıyla ancak 17. yüzyılda başlar. (Bkz. EnverBehnan Şapolyo, Türk Gazetecilik Tarihi ve Her Yönüyle Basın, Ankara, 1971, s.1).

(2)Pross Herry, Moral der Massenmedien, Köln, 1967, s.47.

(3)Seniha Şahinbay, Yazılı Alman Basını İçinde Gençlik Basını, 1991, s.9.

(4)Hasan Refik Ertuğ, Basın ve Yayın Hareketleri Tarihi, Birinci Cilt, İstanbul Üniversitesi Yayını, Yayın No:1492, 1970, s.186.

(5)Ertuğ, a.g.e., 1970, s.187-188.

(6) Türker Parlak, Yeni Asrın Selanik Yılları, İzmir, 1968, s.130.

(7) Ertuğ, a.g.e., 1970, s.188.

(8)Fuat Süreyya Oral, Türk Basın Tarihi, Adım Matbaası,Ankara, 1967, s.101.

(9) Ertuğ, a.g.e., 1970, s.189.

(10) Ertuğ, a.g.e., 1970, s.212.

(11) Ertuğ, a.g.e., 1970, s.214.

(12)Şahinbaş, a.g.e., 1991, s.77.

(13) Şahinbaş, a.g.e., 1991, s.77.

(14)Şahinbaş, a.g.e., 1991, s.79.

(15) Şahinbaş, a.g.e., 1991, s.79.

(16)A.FerhanOğuzkan, “Dünya Çocuk Edebiyatının Ana Çizgileri” Çocuk Edebiyatı Yıllığı, İstanbul, 1987, s.25.

(17)Oğuzkan, a.g.y., 1987, s.26.

(18)Oğuzkan, a.g.y,, 1987, s.27.

(19) “Çocuk Edebiyatı”,Türk Edebiyatı Ansiklopedisi,Cem Yayınevi,C.II, s.327.

(20) Takvim-i Vekayi, 4 Cemaziyelahir 1285, s.4.

(21)  Svetlana Uturgauri, Türk Edebiyatı Üzerine, (Çev. Atilla Özkırımlı) İstanbul, 1989, s.10.

(22)  A.Hamdi Tanpınar, Edebiyat Üzerine Makaleler, İstanbul, 1969, s. 102.

(23)  Cevdet Kudret, Edebiyat Kapısı, İstanbul, 1997, s. 376.

(24)  Kudret, a.g.e., 1997,  s. 377-380.

(25) Çocuk Edebiyatı, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, Cem Yayınevi, C. II, s. 329-330.

(26) M. Nuri İnuğur, Basın ve Yayın Tarihi, İstanbul, 1993,  s. 243.

(27) Atatürk Üniversitesi Seyfettin Özege Kütüphanesi’nde 972 numarasıyla kayıtlı olan Hazine-i Etfal’in  tek nüshası mevcuttur.

(28) İnuğur, a.g.e, 1993, s. 249.

(29) Dergi Hakkı Tarık Us Kütüphanesinde BC. 76 numarasıyla kayıtlıdır.

(30) Milli Kütüphane’de 1956 SB 124 numarasıyla kayıtlıdır.

(31) Kayıhan İçel, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul, 1977, s. 79.

* Prof. Dr. Yahya Akyüz danışmanlığında, “Tanzimat ve Mutlakıyet Dönemi Çocuk Dergilerinde Muhteva Analizi” konulu doktora araştırması makalenin yazarı tarafından yapılmaktadır.

(32) Şahinbaş, a.g.e, 1991,  s. 78.

(33) Yahya Akyüz, “Resimli İlk Türkçe Alfabe ve Okuma Kitabımız ve Türk Eğitim Tarihindeki Önemi”, Millî Eğitim Dergisi, Temmuz, Ağustos, Eylül 2000, Sayı 147, s. 4.

(34) Akyüz, a.g.m., 2000, s. 4

 

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv