MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 153-154

Kış-Bahar 2002


Pulsuz Adressiz Kimsesiz Sevda Mektupları

İbrahim ÇAPAN*

1

“Beni neden yalnız bıraktın yaşarken taşınmaz yüklerin altında ezik”

Karanlık gecelerde senin hayalinle dertleşir dururum. Bitmez hasretinle. Haykırmak istiyorum beni yakan özleminle. Dön yaşayalım sonsuz sevimizle. Neden diyorum bize verilen ceza... Hayret bizim mi bu hüzzam sevda... Kader demeyelim. Senin ve benim hata. Dön, hediye edelim seni ve beni aşkımıza. Dön, mutluluğa koşalım, gelecek uzun yıllara.

“Beni neden yalnız bıraktın yaşarken taşınmaz yüklerin altında ezik”

2

“Ertelenmez özlemlere düştüm.”

Hani unuturdum seni... Zaman her şeyi silerdi hani... Yalan... Unutamadım seni. Silemedim nemli gözlerimden. Unutamadım. Hâlâ senin kokun var her yerde. Taş, toprak kederli. Uzun geceler matem tutar senin için. Sensiz isyan. Sensiz feryat. Sensiz kahır. Sensiz ölüm. İşte sensiz süren hayat bu.

“Ertelenmez özlemlere düştüm.”

3

“Tığlardan döküldü göz yaşı gibi

İnce bir hüzünle yandı akşam.”

Eşsiz bedenini gördüğüm an, kalbim yerinden çıkarcasına her an fırlayacak gibi oluyor, nafile. Nafile, gözlerim görse bile, gönlüm dinmiyor, konuşmak, sitem etmek, anlatmak istiyorum. Dudaklarınla buluşmak, gözlerine bakıp dalmak ve seni seyretmek benim için çözümdü. Yine nafile, gönlüm dinmiyor. Soğuk, kasvetli karlı gecelerinde Tatvan’ın. Hışırtılı bembeyaz karların altında sana ulaşmayı arzuluyorum. Ellerim cebimde, gözlerim gökte. Kalbim sadece sende. Yıldızları seyrediyorum. Benim için çok azdı onlar. Sana olan sevgim kadar çok ve parlak değildiler. Gitmiyordum. Yalnızdım. Onlar bana yetmiyordu. Ellerimi ovuşturup, seni andım. Seni düşündüm düşündüm...İçimde uzun ve acı bir sızı duydum. Umutsuzdum, sensizdim, yoktun. Varlığının verdiği sıcaklık, neşe dolu kahkahalar yoktu. Tutuşan, korlaşan kalp ateşim vardı. Özledim, hasretim...Haykırıyordum. Deli gibi koşuyor, rüzgara, kara, soğuğa va ayrılığa kızgındım. Gözlerimden akan yaşlar, umutsuzca yere düşerken, kalbim sızlıyordu. Yoktun yanımda. Yoktun.

“Tığlardan döküldü göz yaşı gibi

İnce bir hüzünle yandı akşam.”

4

“Bu gece yıldızlara baktım hep

Sen de bakarsın belki.” 

Sevdam vardı salkım saçak. Ölümüne sevmiştim. Gözlerin barut, bakışların ateşti. Birden patladı gönlüme. Ruhsatsız tabanca gibidir yüreğim. Firarîyim... Dakika dakika Yokluğu kaynatıyorum yüreğimde. Sevgim sevgin, sevgin sevgimiz olmalıydı, olacak da.

Gözlerim artık yaşsız ağlıyor. Uykularımı ela gözlerine bıraktım. Kapatma kirpiklerini, uykularımı kollarına bıraktım, bırakma koynunda sabahlasın.

Sevişmelerimiz olmadı sabaha kadar. Doyuncaya kadar sevişip, bütün ayları silmeliydik, on üçüncü ay bizim olacak...

“Bu gece yıldızlara baktım hep

Sen de bakarsın belki.”

5

“Özlemlere çekilen günler hüzne dönüştü.”

Adam kendini arıyordu kayıp ilanlarında. Bir sarhoş geçmişini, bir sevdalı Mecnun olmuş, Leyla’sını arıyordu. Ben de ben içinde seni. Sevdamız ah sevdamız. Korkuyla sabahlıyoruz geceleri. Kalbimi kaybetmemek için. Ve senin yalnızlığını emdiğini yudum yudum. Ve beni düşündüğünü günler geceler boyu. Uyku girmez gözlerime, girse de uyuyamam!...

“Özlemlere çekilen günler hüzne dönüştü.”

6

“Hangi hıçkırıklar ulaşacak sana

Boynuma inciler gibi astığım gözyaşlarımı.”

Geceler sağılır hoyrat çilelerle yüreğime. Dudaklarımda titreyen isminin heceleri. Yalnızlık iki ucu keskin bıçak. Ağzımın içi zehir, sigara dumanları sarhoş, gebeliği uzadı bitmez günlerin. Şiddeti, yalnızlığımın şiddetine denk. Uykusuzluk seninle hoş, soluyorum dem dem...Tutsaklaşıyorum isminin her bir harifine.

“Hangi hıçkırıklar ulaşacak sana

Boynuma inciler gibi astığım gözyaşlarımı.”

7

“Hem varlığına ağlarım hem yokluğuna sen varken”

Günler acımasız hastalığa tutulmuş. Bu acılar böyle sürüp gitmeyecek biliyorum. Umudumu yitirmedim, daha gün kırıntılarından. Sevdalar acı yüklüyse güzeldir, bilmezsin. Aşıp gelmeli; dağlardan, ovalardan...Sonbahar bitti. Çöpçüler süpürüp attı kuru yaprakları. Gözyaşımdır şimdi sana uzak görünen dünyamdan.

Her şey yarım kalabilir. Resim, ömür, mevsimler, özlemler, bekleyişler. Vurgun yemiş gönlüm, yarım kalan sevdandan ayrı kalırsa inan ölürüm. Ne mi yapmalısın?... Gel, yarım kalan sevdamı tamamla. Meyve versin sevgimiz. Çiçek açsın. Miski amber koksun odamız.

8

“Kara bir bulut kadar kederliyim”

Tütünsü akşamlardan gelip, tütünsü akşmalara veda ediyorsun. Hava, yorgun yorgun gülümsüyor. Belki beni düşünüyor olacaksın, yalnızlığını paylaştığın zaman. Birden hatıralarını bir zil sesi duyacak ve bölecek. Derslere girip çıkacaksın. Bizim sevgimiz hiç ucuz değil, olmayacak da.

Kilometreler engel değil sevgimize. Doluyum. Yararlıyım. Sevdalıyım. Vurgunum. Gözlerin gözlerimde yanıyor. Bu yanmaya ayrılık, bu yanmaya ayrılık ismini verdim. Kavuşmamızı bekliyor günler, geceler. Geçse de zaman uykulu uykusuz.

“Kara bir bulut kadar kederliyim”

9

“Belki de hayat bir sıcak yataktır.”

Duvarlar neden suskun, neden konuşmuyor? Gel sevdamın direnci, hayat her gün körkütük sarhoş. O gözlerden zoraki ayrılıkları da yaşadım. Şimdiki ayrılık zoraki değil. Gel artık yatağım soğuk.

Solgun bir kırmızı gece lambası. Ev çırılçıplak. Yatağım soğuk. Ve ben zilzurna sarhoşum sevginden.

“Belki de hayat bir sıcak yataktır.”

10

“İkimizin adresi aynı olsaydı.”

Eledim tüm kelimeleri sözlükten. Sevdamın büyüklüğünü anlatabilmek için son noktada kala kala seni seviyorum demek kaldı.

“İkimizin adresi aynı olsaydı.”

Son perde.

Ve

İstediğimiz tarihte, istediğimiz yerde, istediğimiz zamanda buluşmak üzere.

Sana, hoşçakal demeyeceğim...

 

* Kars Cumhuriyet Lisesi Öğretmeni.

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv