MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 153-154

Kış-Bahar 2002


Çağdaş Eğitime Bakış

Prof. Dr.Nevide GÖKAYDIN

Her konuşmamda ve yazılarımda belirttiğim gibi, çağımızda EĞİTİM, yaşamsal bir önem kazanmıştır.

Ancak genelde yetkililer, doğru ve yararlı eğitim sistemleri yerine, daha çok, öğretmen sayısı ve eğitime ayrılan maddî pay üzerinde durmakta yani konunun niceliğini önemsemekte fakat eğitimin niteliği yani kalitesi ve içeriği üzerinde durmamaktadırlar. Oysa iyi yetişmiş nesiller için, ne kadar? sorusundan çok, ne? ve nasıl? sorularına yanıt aramak zorundayız.

Eğitimi, çağdaş, gelişmiş araçlarla zenginleştirip, düşünceyi geliştirici metodları kullanıp, öğrencilere kendi kültürleri dışındaki kültürleri de tanıtıp, dünya ile rekabet edecek nesiller yetiştirecek güce ulaşmalıyız. Çünkü, bugün, ulusların varlığı ve çıkarları, kendi ulusal sınırları dışına taşmış, globalleşmiştir.

Eğitime getirilecek her değişiklik, yararı, zararı ve olması gereken dikkate alınark ele alınmalı ve bu alanı doğru tanıyan, deneyimli uzmanlarla iş birliği içinde olunmalıdır.Bu tutum, her yıl değişen koşullar dikkate alınarak gözden geçirilmeli ve öğretmenler sık sık yenileyici kurslara çağrılmalıdır.

Yukarıdaki açıklamada belirtildiği gibi, kursların, öğrenciler için değil, öğretmenler için yapılması çok önemlidir.Çünkü, eğitimde başarısızlık, genellikle öğrenciden değil, öğretmenden kaynaklanmaktadır.Nitekim, İngiltere’de, bu sistem uygulanmakta ve öğretmenler için eğitici, yenilikleri tanıtıcı, yol gösterici kurslar düzenlenmektedir.

Bu kurslar için, deneyimli eğitimcilerden ve ilgili alanlardaki uzmanlardan yararlanılmaktadır. Öğretmenlerini çağdaş dünya ile rekabet edebilecek düzeye getiremeyen ülkeler bu alanda başarılı sonuçlar alamazlar.

Üzerinde durulacak bir diğer önemli olay da geleceğin okulunun BİLGİSAYAR destekli olacağıdır.Bu eğitim biçimi, hiç kuşkusuz, yeni eğitim sisteminin yanı sıra, YENİEĞİTİMCİve uygulayıcı profilinin ortaya çıkacağını da gösteriyor.

Eskiden olduğu gibi, herşeye hakim öğretmen yerine; ÖĞRENMEYİ, BULUŞ YAPMAYI, DÜŞÜNMEYİ, DENEMEYİ öğreten eğitimcilere gereksinim duyacağımız gerçeği kaçınılmazdır.

Bu açıdan baktığımızda, öğretmenlerimizin çağdaş eğitim sistemleri ve bu paralelde, çağdaş teknik gelişmelerle donatılmaları, önemi giderek artacak bir gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır.

Bilgisayar ağırlıklı eğitim biçiminin, ilerici bir sistem olmakla beraber, eğitimin ilk aşamalarında kullanılmasının, öğrenci açısından bazı mahzurlar taşıyabileceği görüşündeyiz.

Zamanının büyük bir bölümünü, kendi yerine düşünen ve çözüm üreten bir aletle geçiren bir öğrencinin yaşamında bazı handikaplar olması kaçınılmazdır.Bu alanda en önemli tehlike gencin sosyal ilişkiler yönünden zayıf olması ve beyin tembelliğine yönelmesidir.

Eğitim, belki bu kez de, zorunlu olarak, öğrencilerin sosyal ilişkilerini geliştirmeye yönelik çözümler peşinde olacaktır.

Geçmişte, ezberci, taklitçi, tekrarcı ve büyüklere özgü standartların baskısı altında tutulan ve kişiliğini geliştiremeyen öğrenci, bu kez de, yetkililerin yoğun bilgisayar ağırlıklı eğitim yöntemleri nedeni ile asosyal olmanın ezikliğini hissedecektir.

Eğitimcilerin kendilerine özenle sormaları gereken bir soru vardır.Aşırı düzeyde makinelere bağımlı olmaya yönelen eğitim biçimi nedeni ile, gençlik, bu kez de robotlaşacak mı?

Yetkililerin bu gerçek üzerinde çok dikkatle durmaları gerekmektedir.Eğitim alanındaki sorumluların, bu alan için sistem ararken, benimsenen sistemin, yararı ve zararı, önceden incelenerek sistem öyle organize edilmelidir.

Amerika BirleşikDevletleri’nde, NÖROBİLİMLER ENSTİTÜSÜ (beyin bilimi ile uğraşan enstitü) Başkanı Profösör TimShallots şöyle diyor:“aslında elimizde zaten mükemmel bir bilgisayar vardır; beynimiz gibi.Onu her olay için kullanıyoruz.İnsan beyni, bilinen en komplike ve güçlü bilgisayardır.”

Her problemi çözümlemede beynimizin yardımına başvuruyoruz.Kozmik doğanın sırlarını onun yardımı ile çözümlediğimizi unutmayalım.Elbetteki bu gelişmelerde bilgisayarların desteği gözardı edilemez. Ancak unutmayalım ki bilgisayar da insan beyninin bir ürünüdür.

Bilgisayardan yararlanabilmek için önce beyni geliştirici eğitimle onun gücünü geliştirelim.Çünkü bilgisayar, sanatçının elindeki fırça gibidir.Bu nedenle, eğitimin amacı, öncelikle, öğrencinin düşünce ve yaratıcı gücünü geliştirmeye yönelik sistemler kullanmak olmalıdır.

18Mart 1998 tarihli bir gazete makalesinde (*), İngiltere Başbakanı TonyBlair’in, çok anlamlı ve yararlı bir girişimde bulunarak, teorik ve zihinsel uygulamalı matematiğin tekrar uygulamaya konulmasını istediği belirtilmektedir(bu noktada Türk eğitimcileri de Başbakan Blair’le aynı görüştedirler).

Başbakana göre,“matematik bilgisi olmayan bir toplum modern dünyada söz sahibi olamaz.Bu nedenle hesap makinesi ve diğer tüm makine kullanımı sınırlandırılacak ve öğrencilerin zihinden işlem yapma güçleri geliştirilecektir.Çarpım tablosu ezberletilecek, her öğrenciye, hergün en az bir saat matematik dersi verilecektir.Ayrıca, eğlenerek öğrenilen matematik derslerinde yaş dikkate alınmayacaktır.”

Bu girişim de gösteriyor ki, BEYİN denilen makine, aslında, çağımızda eğitilerek kullanılacak tek ve en mükemmel araçtır.

Bu noktada, matematik ve sanat da birleşiyor.Çünkü çağımızda sanat ve bilim eşdeğer kabul edilmektedir.Matematik de, sanat da problemlerin sonuçlandırılmasında, varsayımlara başvurmaktadırlar.Sanatın dayandığı RİTİM, ORAN, ZAMANve ŞİDDET aynı zamanda matematiksel kuramlardır.Matematikte RİTİMbirİŞLEV olurken sanatta RİTİMetkileyici bir DİLolmaktadır.

Sonuç olarak, bütün bu gerçekleri göz önünde bulundurarak, öğrenciyi, çarpım tablosu gibi basit bilgiler için bile makineye muhtaç hâle getirmemelidir. Okullarımızda, ileri yaşlarda kullanılması gerekli ve kaçınılmaz olan bilgisayar sistemini, eğitimin ilk aşamalarında, çocuğun karşısına çıkarmamalı, öğrenciye, eğitimin ilk yıllarında belli bir formasyon, beyinsel gelişim ve düşünce gücü, kazandırıldıktan sonra bu sistemden yararlandırılması sağlanmalıdır.Ayrıca, eğitimin ilk adımlarında, yarardan çok zarar verebilecek bilgisayar sisteminin, Devletin, eğitim kurumlarının ve ailelerin bütçelerine yapacağı ağır ekonomik yük de dikkate alınmalıdır.

* Sabah Gazetesi, 18 Mart 1998.

 

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv