MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 158

Bahar 2003


Meta Estetiği ve Kapitalizm Arasındaki İlişki

Muharrem ÖK*
Afet YILMAZ**

 

Meta estetiğinin çıkış noktası karşılıklı ilgidir. Toplumu oluşturan bireylerin her birinin ilgi ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Bireyler bu ilgiler doğrultusunda ihtiyaçlarını giderme yollarına başvurduklarında ihtiyaçların ekonomik ve estetik değerini gözardı etmezler.

Meta estetiğini anlayabilmemiz için meta, estetik ve kapitalizm kavramlarını açıklamamız gerekir. Böylelikle  meta estetiği ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi rahatlıkla görebiliriz.

Güzellik hem çağımızın hem felsefenin önemli bir sorunudur. Güzel ve güzellik deyince aklımıza bu kavramları kendisine konu edinen estetik bilimi gelir. "Estetik" sözcüğünün kökeni yunanca "aisthesis" ya da "aisthanesthai" sözcükleridir."Aisthesis" sözcüğü duyum, duyulur algı, "aisthanesthai" sözcüğü de duyu ile algılamak anlamına gelir. İşte bu anlamda estetik; duyulur algının, duygusallığın sağladığı bilgi ile ilgilidir. Estetik bilimini yalnızca güzellik değerine bağlayıp açıklamak yanlış olur. Çünkü estetik biliminin içerisine güzellik değeri gibi çirkin, yüce, komik, zarif, hoş gibi birbirinden çok farklı değerler de girer. Bütün bu değerlerin en az güzellik kadar estetik ile ilgisi olduğu gibi, estetik bir anlamı da vardır.

Viyanalı felsefeci Wittgenstein (1889-1951) "estetik çok geniş bir alandır sadece "güzeli" estetiğin kurucusu yapmak yanlıştır. "Güzel" bir sıfattır, belli bir niteleme özelliği vardır. Güzel sıfatının kullanıldığı yerler farklı olabilir ve estetik alanının içine girmeyebilir. "Güzel bir kahve" dediğimde güzel kavramını estetik biliminin alanı dışında kullanmış olurum; çünkü güzel bir kahve denildiğinde kişide uyanan geçici bir haz duygusundan bahsediliyor. Oysa estetik haz, böylesine geçici bir haz değildir; ancak güzellik ile insan arasında belli bir ilgi vardır. İnsan güzelden hoşlanır, ondan haz duyar. Güzelin amacı insana haz vermektir ama bu haz kahvenin bizde uyandırdığı hazdan farklıdır." diyerek estetiğin salt güzellik bilimi olarak temellendirilemeyeceğini söyler(1).

Estetik kavramının anlamı ve estetik biliminin alanından bahsettikten sonra ikinci kavram meta sözcüğünün anlamına değinmek gerekir. Meta kavramını ele aldığımızda her şeyden önce bizim dışımızda bir nesnedir ve taşıdığı özellikleri ile şu ya da bu türden insan gereksinmelerini gideren bir objedir (2). Kısacası insan yaşamı için gerekli, yararlı, güzel ve hoş olan her şey anlamına gelen meta hem değişim hem de kullanım değerine sahiptir. Özünde ''insanın emek gücünün varolması'' metanın en büyük özelliğidir denilebilir.

Konumuzun üçüncü kavramı olan "Kapitalizm" sözcüğünden ise dünya pazarının yaratılmasını amaçlayan ve dünyayı kuşatmaya yönelik bir sistem anlaşılır. Sonuçta İngiltere’de ortaya çıkan bir ad olarak kapitalizm; 1860 yıllarında ilk önce ütopik sosyalistlerde Proudhon (1809-1865) tarafından kullanılan sermayenin merkezi konumunu ve temel üretim biçimini belirleyen kapitalizm sermayeye sahip olan bir grup "Burjuvazi" ile bu gruba emeğini satmak zorunda bırakılan çoğunluğun "Proleterya" oluşturdukları üretim biçimine dayanmaktadır.

Bu kavramlarla ilgisi içiçe olan meta estetiği günlük yaşantımızda sıkça duyduğumuz bir kavram değildir. Fakat bu kavramın anlamını araştırdığımızda; toplumsal ve günlük yaşantımızda sıkça karşılaştığımız ve yaşadığımız olaylarla ilgisinin olduğu görülür. Hatta bazı insanlar  için yaşam tarzı, yaşamın ereği hâline geldiğini bile söyleyebiliriz.

Meta kavramını tanımlarken metanın hem kullanım hem de değişim değerine sahip olduğunu belirtmiştik. Burada metanın başka bir değerinden de bahsetmek gerekir. Bu değer, kullanım ve değişim değerinin yanında yer alan görünüş değeridir. Buna göre meta; hem ihtiyaç duyulan bir varlık, hem de duyarlığa dayanan estetik bir objedir. Meta estetiğinin konusunu da işte bu estetik obje oluşturur. Genel anlamda her estetik obje bir görünüştür, duyarlılığa dayandığı için de bizde estetik bir etkilenme oluşturur. Bunu haz ve hoşlanma olarak yaşarız. Sadece yaşamakla kalmaz, aynı zamanda onu bir değer ile dile getirerek "güzel" kavramı ile nitelendiririz (3). 

"Metanın görünüşü, güzelliği, insanlara seslendiği sürece, metanın duyusal bilgisi ve bilgiyi belirleyen duyusal ilgi, salt seyretmeye dayanan bir ilgi değildir. Bu ilginin (güzelliğin) ekonomik temeli vardır. Bu da temel meta dediğimiz varlıktır" (4). Örneğin bir kalemi satın alırken, elbette ki onun güzelliğini, estetik görünüşünü algılarız ve onu böyle bir görünüş değeri olarak beğeniriz. Ama bu kalemi yalnız estetik görünüş değerinden ötürü değil, aynı zamanda kullanılma değerinden ötürü, yani bana sağlayacağı yararını da düşünerek satın alırım. Fakat kalemin estetik görünüşü, bir çok kalem içerisinde sadece görünüş olarak benim hoşuma giden, bana haz veren, benim güzel diyebildiğim kalemi seçmemde etkili olur. İşte bu örnekte olduğu gibi "Meta estetiği" ifadesinde, iki belirleme ortaya çıkar:

1. Metanın , yani satın alacağım metanın güzelliği, bende duyusal olarak hoşuma giden veya haz uyandıran bir görünüşe sahip olması gerekir.

2. Metada bulunan güzellik, değiş tokuş değerinin gerçekleşmesine hizmet etmeli; metaya bakan kimsede, sahip olma isteğini uyandırıp, onu satın almaya özendirici olmalıdır. Kısaca metanın ekonomik bir anlamı olmalıdır."(5) 

Bu güzellik; kendi başına ortaya konan bir güzellik değil, metanın ekonomik etkinlik içinde talep edilebilmesi için ortaya konan bir güzelliktir. Fakat daha öncede bahsettiğimiz gibi, metanın ekonomik amacının dışında, elbette hoşa gitme amacına da sahip olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, metanın temel amacının, ekonomik amaç olduğu, hoşa gitme ve haz alma amacının ise ekonomik amaç için kullanıldığını görmemizdir. Bu metayı üretenler tarafından, güzelliğin kullanılmasıdır. Metayı üretenler; metanın kullanılma objesi olabilmesi için estetik bir görünüşe sahip olunması gerektiğini çok iyi bildiklerinden metanın estetik niteliğine önem veren endüstri tasarımı alanlarının çalışmalarına hız vermişlerdir.

Bütün bu ifadeler sonucunda; "Meta, hem ekonomik hem de estetik özelliği olan fenomenlerdir." denilebilir. Üreticiler metaları üretirken, hem kullanım hem de görünüş değerini birlikte üretirler. Kullanım ve görünüş değerleri birbirini tamamlayarak bir uyum içindedir.Toplumsal yaşantımız içinde bir çoğumuzun karşılaşmış olabileceği gibi bazen metaların kullanım değerleri zayıflayabilir. Üretici, bu metanın talep edilebilmesi için metayı güzelleştirir. Güzelleşen meta, salt güzelliğiyle duyulara hitap ederek alıcı bulur. Metanın zayıflayan  kullanım değerini örtbas edebilir. Örneğin ev süs eşyalarında, erkek ve bayan giyim eşyalarında, bayan takılarında bu durumu rahatlıkla görebiliriz.

Görünüş değerinin ekonomik çekiciliğini gören üretici güçler bundan yararlanırlar ve insan duygularına hitap eden estetik yenilikler yaparlar. Bu estetik yeniliklere "moda" diyebiliriz. Estetik yenilikler belirli bir görünüş alanında değil, tüm görünüş alanlarında kökten değişimleri dile getirir. Bu değişim fenomenleri arasında sıkı bir ilişki vardır. Örneğin milenyum modasında; metalik gri ev eşyaları , giysiler, elektronik eşyalar veya yeni bir elbiseye renkçe uygun çorap, ayakkabı, çanta, yeni bir makyaj, saç şekli ve rengi evde kullanılan eşyalara kadar (yeni bir eve alınan koltuklar bunlara uygun perdeler, halılar, duvarların boyası gibi) uzandığını söyleyebiliriz.

Üretici güçlerin, görünüş değerinin çekiciliğinden yararlanabilmek için ortaya koydukları başka bir davranış da; metanın görünüşünün periyodik olarak yeniden sahneye konmasıdır. Bu ise metanın renginde, biçiminde, büyüklüğünde, işlevlerinde değişiklik yapılarak yeniden yaratılmasıdır.

Günümüzde kullanılan dayanıklı tüketim mallarından buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, bilgisayar ve arabalar bu duruma canlı örneklerdir. Bu metaların periyodik olarak yeniden yaratılması ve bu değişimlerin insanlara reklam, değişik ödeme şartlarıyla hediye kampanyaları şeklinde sunulmasının, insanlar üzerinde cezbedici, sahip olmayı özendirici bir etki oluşturduğunu görürüz. İnsanlar bu durumdan yararlanmak için adeta birbirleriyle yarışırlar ve hatta çok ihtiyaç duymadıkları hâlde bu eşyaları satın alırlar. Bu davranışın onları sıkıntılara bile düşürdüğü gözlemlenmektedir.

Yukarıdaki örneklerde de gördüğümüz gibi estetik; yenilik ve yaratmanın bir amaç değil, tersine ekonomik ilginin gelişmesi için bir araçtır. Tabi buradan karlı çıkan üretici güçler bu durumu çok iyi değerlendirirler. Sonuç olarak; metanın görüntüsünü kontrol edenlerin, gözü kamaşan halkın duygularına hitap ederek, onları da kontrol edebildiklerini ve istedikleri şekilde yönlendirebildiklerini söyleyebiliriz.

Wolfgan Fritz Houg Meta Estetiğinin Kritiği adlı yapıtında (1975) meta estetiğini genel anlamda şöyle tanımlıyor :"En geniş anlamıyla meta estetiği, metanın duygusal algılanışı ve kullanım değerinin kavranışı, nesnenin kendisinden ayrılır. Görüntü metanın kendisinden bile daha önemli hâle gelir. Çok yararlı olan ama öyle görülmeyen birşey satılmayacaktır. Bunun yanı sıra yararlı görünen birşey de satılacaktır. Satış ve alış sisteminde estetik imge, metanın vadettiği kullanım değeri, satışın bağımsız bir değişkeni olarak ortaya çıkar. Bu ekonomik nedenlerle, yalnızca doğal olmayıp, rekabetin baskısı altında, üzerinde teknolojik kontrole sahip olunması gereken bir şeydir ve estetik sürecin bağımsız üretimi demektir." (6)

Meta estetiği ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi ortaya koyduktan sonra sonuç olarak; "Meta estetiği doğrudan kapitalizm ile bağlantılıdır." diyebiliriz. Meta estetiği, kapitalist ve modernlik birlikte düşünülebilir ve bu çerçevede açıklanabilir. Meta estetiği kapitalizmin günümüzdeki boyutu ve görünümüdür.

Dünya pazarı fenomeninin yaratılması gerçeğine dayalı olan kapitalizm, günümüzde meta estetiği denilen sürecin temelini oluşturur. Bu nedenle meta estetiği kapitalizmden soyutlanarak çözümlenemez, her ikisini birlikte düşünmek gerekir. Meta estetiğinin gelişme süreci ,kapitalizmin yeni bir adı gibidir. Kapitalizm gibi meta estetiği de eğer belirli koşullara çekilmezse, bir piyasa toplumu inşa etmeyi amaçlar. Özellikle ulaşım ve iletişim olanaklarının hızla büyümesi, yaşadığımız dünyada meta estetiğine Pazar alanları yaratır. Meta estetiği bir gerçekliktir, sonuçları her yerde kendisini hissettirir. Meta estetiği ve kapitalizm arasındaki ilişki, bireyden uzak yerlerde olan şeylerle ilgili değildir, aynı zamanda dünyadaki bütün insanların yaşamlarını etkilemektedir. Meta estetiği ve kapitalizm giderek dünyanın dört bir yanındaki toplum ve insan topluluklarının ilişkilerine daha fazla etkide bulunmaktadır. Meta estetiği, üretken sistemli teknolojiyi, uluslar arası ticareti ve sosyal yaşamın bir çok yönünü de etkilemektedir.

Sonuç:

Denebilir ki günlük hayatımızda ihtiyaç olarak algıladığımız her şey, o ihtiyacı karşılamasının yanında belirli bir dış görünüşe sahiptir. Bu dış görünüşten dolayı onu herkes kendine göre bir değerlendirmeye tabi tutar. Örneğin "Güzel" deriz. Burada onun kullanılma değeri önemli değildir. Önemli olan görünüş itibarıyla, üzerimizde uyandırdığı izlenimdir. Meta estetiğinin konusu da bu güzellik kavramının nasıl ortaya çıkarılacağıdır. Dış görünüşten dolayı o nesneye olan ihtiyacın nasıl artırılacağı da meta estetiğinin konusu içerisindedir. Metanın görünüşünün ekonomik değerini de artırdığı bir gerçektir. Üretici güçler de bundan yararlanmak istemekte ve metaya yeni şekiller vererek para kazanmak istemektedirler. Bunu da iki şekilde günlük hayatımızda görürüz: Birincisi yeni gereksinimler yaratarak, bunların karşılanması için yeni üretim objeleri ortaya çıkarmaktır; Bu durumda üretici güçler yeniliğe açık onu benimseyebilecek alıcıyı meydana getirmeyi amaçlar ; genç nesil buna örnek gösterilebilir. Burada her şey gençlik açısından değerlendirilmekte, onların düşünce tarzları belirlenerek yeni ürünler ortaya çıkarılmakta ve alıcı güç oluşturma işi başarıyla sonuçlandırılmaktadır. İkinci olarak da ürünün kullanılma zamanını kısaltarak yeniden aranmasını sağlama ve görünüşte yeni tasarımlar meydana getirmedir.

Yukarıda bahsedilen meta ve estetik konularındaki gelişimler belli bir toplum yaşantısında meydana gelmektedir. Yani yeni bir toplum yaşantısını ortaya çıkarmaktadır. Çünkü insan önce bir yaşam tarzı belirlemez, onun yaşayış şekli o tarzı meydana getirir. Bu da paranın ön plânda olduğu "Kapitalist Düzen"dir. Burada estetiğin amacı, ekonomik değere ulaşmak için bir araçtır. İşte insanın yapısında bulunan her zaman güzeli arayış, dış görünüşün insanda uyandırdığı  izlenim, para kazanma aracı olarak kullanılmaktadır. Kapitalist bir düşünce tarzının ortaya çıkardığı sonuçlar, sadece insana olan etki ile sınırlandırılamaz. Doğal olarak insanın yaşadığı dünyayı da etkisine almakta, fazla üretim ve para kazanma hırsı, dünyayı meta atıklardan dolayı çöp yığınına döndürmektedir. Böyle bir tüketim canavarlığını yok edip ortaya sırf tüketen bir dünya değil, tükettiğinin yerine de yenisini ama daha uzun ömürlüsünü koyabilen ve ekosisteme  zarar vermeyen bir dünya toplumu oluşturmak hedefimiz olmalıdır. Kısacası para insan yaşantısına yön verebilmektedir. Paranın ikinci plânda olduğu , birlik ve beraberliğin ön plâna çıktığı bir toplumda, yaşamanın gerekleri yerine getirildiği zaman kapitalist düzen ortadan kalkacak ve "meta estetiği para kazanma amacı ile oluşturulamaz" hâle gelecektir.

Bu bağlamda önemli olan sorun bu anlayışın programlara yansıtılmasıdır. Ürün tasarımında ve üretim plânlamasındaki isabetlilik, istenen niteliklerin gerçekleşmesini sağlayacaktır. Plânlama aşamasında öğrencide tasarlanan davranış değişikliğinin gerçek hayatla bağdaşması, öğrenme-öğretme sisteminin ürünü sayılan bireyin işteki başarısı gerçek hayatla uyumu toplumsal barışı da destekleyecektir. Program geliştirici uzman; meta estetiğini dikkate alarak, üretici şirketlerin halkın beğeni duygusunu etkileyerek ekonomik değerler elde etme örtülü amaçlarına karşı toplumu önceden hazırlamayı plânlamalıdır. Böylece program geliştirici hem bireyin geleceğini, dolayısıyla da toplumun geleceğini plânlamış, örtülü ekonomik tehlikelerden korumuş olacaktır. Bu konudaki başarının sırf tasarruf açıklamaları ile sağlanamayacağı, toplumun yukarıdaki açıklamalar ışığında önceden hazırlanması gerektiği apaçık bir gerçektir.

KAYNAKÇA

DEMİREL Özcan, Eğitimde Program Geliştirme, Ankara: Kardeş Yayın Evi, 1998

DOĞAN İsmail ,Sosyoloji Kavramlar ve Sorunlar, Ankara: Sistem yayıncılık III.baskı 1999

DOĞAN Mehmet, Estetik , İzmir: Dokuz Eylül Yayınları , 1998

GIDDENS Anthony, Sosyoloji, Çev.Hüseyin ÖZEL,Talip KABADAYI, Mine Turhan KARA, Ankara:Ayraç Yayın Evi , 2000

HOUG Volfganj Fritz ,Meta Estetiğinin Eleştirisi, Spartaküs Yayınları , I.baskı , Nisan 1997, (orijinal baskı Kritik der Warena Esthetik 1975

KIZILÇELİK Sezgin ,Küreselleşme ve Sosyal Bilimler, Ankara: Anı Yayıncılık , 2001

MARX Karl , Kapital I Kapitalist Üretimin Eleştirel Bir Tahlili, Çev. A.Bilgi , Ankara: Sol yayınları , 1986

SEZGİN S. İlhan, Meslekî ve Teknik Eğitimde Program Geliştirme, Ankara: Alkan Yayıncılık, 1996

TUNALI İsmail ,Estetik, 5.baskı , İstanbul: Remzi Yayın Evi , 1998

TURGUT İhsan, Felsefenin Temel Sorunları, İzmir: Akademi Yayıncılık,  1998

TURGUT İhsan, Sanat Felsefesi, İzmir: Akademi Yayıncılık , 1991

VARIŞ Fatma, Eğtimde Program Geliştirme, Ankara: Alkan Yayıncılık, 1996.


* Yard.Doç.Dr.; Pamukkale Üniversitesi EğitimFakültesi ÖğretimÜyesi.

** Pamukkale Üniversitesi, EğitimFakültesi ÖğretimGörevlisi.

1 İsmail TUNALI , Estetik, Remzi Yayın Evi, 5 bsk, İstanbul 1998, s.16.

2 Marx, Kapital I, s.49.

3 İsmail TUNALI a.g.e., s.90.

a.g.e., s.90.

a.g.e., s.91.

6 Meta estetiğinin eleştirisi için bakınız, Wolfgang Fritz Haug, Spartaküs Yayınları I.baskı, 1997.

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv