MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 159

Yaz 2003


Anadolu Lisesi Öğrencileri İle Yurt Dışı Yaşantısı Geçiren ve Anadolu Liselerine Gelen Öğrencilerin Ana Baba Tutumlarını Algılamaları Açısından Karşılaştırılması

Sabiha HAKAN*

 

GİRİŞ

Günümüzde Avrupa’ya yönelik işçi göçünün yarattığı krizler yoğun olarak yaşanmaktadır. Bu krize 1960-1970 yıllarında yoğunlaşan göçün etkili olduğu bilinmektedir.

Göç, ekonomik ve toplumsal ya da siyasî  sebeplerle bireylerin ya da toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, muhaceret (Türkçe Sözlük, 1998).

Ana Biritanica (1990)’nın tanımına göre göç; doğal, ekonomik, siyasal vb. zorluklar sonucunda yaşadığı topluluğu değiştirmesidir.

Bu göç, hızla sanayileşen ülkelerde ortaya çıkan işgücünün karşılanması talebi ile ekonomik sıkıntılar içinde bulunan ülkelerdeki insanların sosyal ve ekonomik yaşam koşullarının iyileştirilmesi isteğinden doğmuştur (Abadan Unat, 1979).

Türkiye Hükümeti 30 Ekim 1961 yılında Almanya ile bir anlaşma imzalayarak, Almanya’ya işçi göndermeye başlamıştır (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Raporu, 1987). Başlangıçta Türkiye’de  artan işsizliğe geçici çözüm olarak düşünülen işçi göçleri, 1973 ekonomik krizine dek sürmüştür. Bundan sonra da Almanya’ya yasal olmayan yollarla turist ve mülteci akını 1973’ten beri sürmektedir (Köksal, 1986). Bu göçler, gidilen toplumlarda önyargıların ve olumsuz tutumların gelişmesine yol açmıştır. ayrıca uyum sorunlarına ilişkin araştırmalar incelendiğinde, uyum sorunlarına, terk edilen çevre ile içine girilen çevre arasındaki farklılığın neden olduğu görülmektedir. Kültür ye de çevre farklılığının kişilerin uyum sorunlarını arttırabileceği gibi uyum sürelerini de arttırabilir ya da uzatabilir.

Sarıaslan (1981)’a göre, içinde bulundukları toplumun çelişkilerinden, anne babalarına oranla daha çok etkilenen Türk işçi çocukları, devam ettikleri eğitim kurumlarında çeşitli uyum sorunlarıyla karşılaşmaktadırlar. Anne babanın, toplumsal ve meslekî statü düzeylerinin genellikle kendi kişilik algılamalarının bir parçası olarak gören çocuklar, okula akranlarıyla eşit koşullarda başlayamamakta; başlasalar da yabancı olmanın getirdiği olumsuzluk nedeniyle, okulda sunulan olanaklarından yeterince yararlanamamaktadırlar.

Türk işçilerinin kendilerini Alman toplumundan soyutlamaları nedeniyle çocuklar, aileleri ile çevreleri arasında bocalamışlardır. Bunun nedenini Petto de Becer ve Aberloskamp onların dile hakim olmayışları ile buna bağlı olarak kendilerine tanınan haklardan yoksun olmaları, ailelerin meslekî statülerini düşük algılamaları sonucu, hor görülerek ikinci sınıf insan oldukları duygusuna kapılmaları olarak görmektedirler. Ayrıca annenin çalışması nedeniyle çocuklarına sahip olamayışı, onların aşırı bağımsız olmalarına komşularını tanımadıkları için onlardan gereği kadar yararlanamadıklarına, olumlu etkilerine uzak kaldıklarına tanık olmaktadırlar. Kötü yerleşim koşulları ve geleceklerinden emin olmamaları nedeniyle grubun yetişkinleri, korku, kuşku, kaygı, ümitsiz beklenti, geleneksel değer yargıları ve kurallarını çocuklarına aktarmaktadırlar (Akt. Sağlam, 1985).

Her ergen bu dönemde, ana babasından farklı değer yargılarına sahip olduğunu fark eder. Aile değer sisteminden farklı olarak davranışlarına yön vermeye ve kendine özgü yeni değerler geliştirmeye başlar. Arkadaş grubunun değer yargılarını benimseyen genç ailesine kısmen veya tamamen ters düşmeye başlar (Oskay, 1981).

Yurt dışındaki ana babalar, geleneksel tutumlarını pek değiştirmedikleri için çocuklarıyla aralarında çatışmaların daha da artacağı söylenebilir(İnceoğlu, 1986). Çünkü bu dönem çocuklukla yetişkinlik arasındaki gençlik ya da delikanlılık adı verilen ve on iki yaşında yirmi bir yaşına kadar uzanan bir çağ, ruhsal alanda önemli değişikliklerin belirdiği hızlı bir büyüme ve olgunlaşma çağıdır.

Ergenler kendi gruplarıyla özdeşleşmeye çalışırlar yaşadıkları toplumdan koparlar. Fonksiyonalist modele göre, bu yaş gruplarının kopması veya bütünleşememesi kuşaklar çatışmasına neden olur (Tezcan, 1981).

Çocukların yaşadığı koşulların, onların ana-baba tutumlarını algılamalarını etkilemiş olabileceği söylenebilir. Çünkü çocuğun çevresindeki en önemli kişiler ana-babalardır (Hansen And Maynard). En kritik etmen çocuğun, ailesinin kendisi hakkındaki düşünceleri nasıl algıladığıdır. Eğer ana-babalar çocuğa olumlu özsaygı kazandıracak bir ev ortamı sağlamak istiyorlarsa çocuğa karşı sergiledikleri tutumlara önem vermeli ve bu tutumların çocuk tarafından nasıl algılandığı konusunda duyarlık göstermelidirler (Purkey, 1970) (Akt. Bilir, Guneysu 1988).

Göçmen aileler daha eşitlikçi olmakta, aile içi ilişkileri daha açık gelişmekte, çocukların başarılı ve bağımsız olmaları için daha çok çaba harcamaktadırlar. Kadınlar aile içinde karar verme sürecinde daha etkin olmaktadırlar. Aynı zamanda istikrarsızlıklar ve boşanmalar da artmaktadır. Bu arada anne babanın çocuklar üzerindeki otoriteleri azalmaktadır. Kısaca denilebilir ki, kültürel ilişkiler, kültür şoku, kadın ve erkeklerin değer yargılarını önemli bir biçimde etkilemektedir (Abadan Unat, 1977). Bu göç hareketlerinin en önemli özelliklerinden birinin, yurt dışında ne kadar uzun bir süre kalınacağı konusundaki kararsızlık olduğuna göre kadının özgürleşme derecesinin aile üyelerinin yurt dışında kalma süresinin uzaması ile birlikte artacağı varsayımını da benimsemek yerinde olur (Abadan Unat,1977). 

Yurt Dışı Göçün Nedenleri

Uluslararası göç hareketi, göçmen ya da bütünleşme modeli, konuk işçi veya rotasyon modeli ve seçmeli göçmen modeli olmak üzere üç modelden birine dayanan politikalarla biçimlendiği öne sürülmektedir (Abandan Unat, 1979).

Yurt Dışı Göç Sürecinin Bireyin Üzerindeki Etkilerine İlişkin Bazı Görüşler

Kleman (1982)’a göre dış ülke yaşantısı ev sahibi ülke hakkında bilgileri bu ülkenin insanları ile olan ilişkileri çerçevesinde sağlarsa, kişinin olumlu tutum geliştirme olasılığını arttırmış olur. Almanya’daki Türk işçileri için bu koşulun gerçekleşmediği bellidir. Gerek kültür farklılığı gerekse ekonomik sıkıntılar ve dil bilmeme Türk göçmen işçilerin yerlilerle olumlu ilişkilere girmelerini büyük ölçüde engellemektedir. Morris (1960) dili iyi bilme ile uyum düzeyi arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur (Akt. Dönmez, 1991).

Göçmenlerin gittikleri ülke insanlarının yaşam tarzlarına ayak uydurup uyduramayacakları o ülkelerle kendi ülkeleri arasındaki kültürel farklılıkların büyük olup olmamasının etkilediğini araştırma bulguları da göstermektedir. Ulla ve Johansen (1973) yılında gerçekleştirdikleri araştırmalarından Almanya’da Heidelberg’te çalışan bir grup işçi üzerinde, yeme içme davranışları ve alışkanlıklarını incelemişledir. Bu araştırmaya göre, Türk işçisinin sofra görgüsünü ve besin türlerini değiştirmediklerini bu konudaki davranış alışkanlıklarını tümüyle Türkiye’deki gibi devam ettirdikleri saptanmıştır (Akt. Tufan 1984). 

Ashworth, Derbyshire, Farago, Maditch ve Morrisey, B. Nann ve R. Nann eski ve yeni kültürel değerler ve kimlikleri arasında kendini bir seçim yapma zorunluluğu içinde bulunan ergen göçmenler arasında akut kimlik krizi olduğunu ileri sürmektedir (Akt. Aronowitz, 1984).

Duısburg grubu diye adlandırılan Schictler, Nikle ve Griese’e; Dış göçe katılan çocukların göçe katıldıklarında sosyalleşme sürecinin hangi aşamasında olduklarına göre üç gruba ayırmaktadır. 1. Okul çağı çocukları (6-14 yaşları arası), 2. Okul öncesi çağı çocukları (1-5 yaşları arası), 3. Yurt dışında doğmuş çocuklar (0-4 yaşları arası) (Akt. Magnusson,1981).

Göçmen çocukları göç edilen ülkelerin eğitim sistemi ile de olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu ülkelerde eğitim sistemlerinin çoğu alt sosyo-ekonomik sınıflar ve göçmenlere göre düzenlenmediğinden, okullarda öğretilen konular çocukların kendi kültürleri ile farklı olduğu için ana-babaları ile kendileri arasında uçurum yaratabilir. Bu durum olumsuz bir benlik algısı ve güvensizliğin gelişmesine neden olabilir (Eppink, 1979).

Geri Dönüş Yaşantısının Çocuk Ve Gençler Üzerindeki Etkisine İlişkin Görüş Ve Araştırmalar

"Geri dönüş" üzerinde yapılan bazı kültürler arası çalışmalar "geriye dönüş"ün bir ülkeye gidişten daha zor ve daha fazla zaman alıcı bir uyum süreci gerektirdiğini ileri sürmektedirler (Hisli,1986).

Tezcan (1987) araştırmasında Almanya’dan dönen, Ankara’daki 30 liseden 326 öğrenci üzerinde yaptığı araştırmada Almanya’dan dönen işçi çocukları Almanların birinci derecede sevmedikleri yönü olarak Türk düşmanlığını belirtmişlerdir. İkinci olarak kadın erkek ilişkilerindeki özgürlüğü, üçüncü olarak da arkadaşlık ve dostluk bağlarının zayıflığını belirtmişlerdir. Denekler ayrıca ana-babalarının en çok arkadaş seçimine karıştıklarını belirtmişlerdir.

Göçmen olan anne-babalar arasında ana-baba çatışması olmakta düşük benlik tasarımı ve kimlik çatışması olmaktadır. Ancak göç yaşantısının ve kültürel değişmenin yol açtığı bu normal krizlerin genç ergenlerde daha ciddi boyutlarda olduğu da literatürde bulunmaktadır (Aronowitz, 1984). Ericson’un normal ergenlik krizlerini de düşünecek olursak sorunun boyutlarının kestirilmesinin daha kolay olacağı ileri sürülebilir.

Aksoy ve poyran (1978) yaptıkları araştırmada iki grup üzerinde kendi ülkelerinde okul ve çevreye uyum problemlerini incelerken aldıkları birinci grup Federal Almanya’da doğmuş yada anne ve babası ile Federal Almanya’ya gitmiş orada okul öncesi eğitime ve ilkokula gitmiş ve çeşitli nedenlerle yurda dönmüş çocuklar oluşturmakta, ikinci grubu ise geride bırakılan çocuklar oluşturmaktadır. Elde edilen bulgulara göre; annesi babası yurt dışında olan, yani geride bırakılan çocukların hemen hepsinde düşmanlık ve saldırgan, davranış bulunduğu,isyankar oldukları,derslerine ilgi göstermedikleri görülmüştür.Ayrıca öğrencilerde ailelerine karşı öfke ve kızgınlık olduğu saptanmıştır. Bunun yanında,  çocuklarda güvensizlik, içe dönüklük, nörotizm belirtilerinin arttığı da görülmüştür. İkinci grupta ise Türkiye’de okuma isteğinin olmadığı belirlenmesine karşı ülkeye döndükten bir yıl sonra Türkiye’deki eğitim sistemine uyum sağlayabildikleri görülmüştür (Geçtan, 1981).

Atilla Gümüş, Saadet Tetik, Fatma Yıldız ve Rüveyde Yılmaz tarafından 1984-1985 eğitim ve öğretim yılında Federal "Almanya’dan dönen Türk İşçi Çocuklarının Türkiye’ye Döndükten Sonra Karşılaştıkları Güçlükler" adlı bir araştırma yapılmıştır. Araştırmada lise çağındaki gençlerin Türkiye’de pek çok güçlükle karşı karşıya geldikleri ve bu duruma, gencin cinsiyeti, doğum yeri, aile yapısı, anne-baba eğitim düzeyi, yurt dışına gidiş yaşı, yurt dışında kalış süresi, anne babanın kesin dönüşü gibi bağımsız değişkenlerin etki yaptığı söylenebilir (Akt. Kılıçkaya, 1988).

Ana-Baba Tutumlarına İlişkin Kuramsal Görüş Ve Yaklaşımlar

Ana-baba çocuk ilişkilerine katkıları büyük olan Freud ve psikanalitik yaklaşımın diğer öncüleri ana-baba çocuk etkileşimini vurgulayan ilk kuramcılardır (Hall ve Lindzey, 1978). Bu kuramcılar daha çok beslenme şekli, memeden kesme, tuvalet eğitimi üzerinde durmuşlardır. Ana-baba tutumlarının çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmalar daha sonraki yıllarda yapılmıştır (Akt. Johnson, 1962).

Erikson, anne-baba tutumunun yaşamın ilk yıllarında, çocukta, temel güven duygusunun gelişmesinde çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Eğer çocuk, özellikle annenin kendini seven koruyan ve gereksiz yere terk etmeyeceği duygusunu yaşarsa, yani bu duyguları anne hissettirirse, çocuk kendine güven duygusunu geliştirmeye başlar. Bu da çocuğun kendine ve dış dünyaya güvenmesi demektir (Akt. Ekşi, 1982).

Sumonds, başat ana-babalar çocuktan kesin boyun eğme beklediklerini ve onu fazla dinlemediklerini, çok eleştirdiklerini belirtmektedirler.Uysal ana-babaların ise çocuğu denetlemediklerini ve kendi haline bırakarak gevşek ve tutarsız bir disiplin uyguladıklarını vurgulamaktadır (Akt. Medinnus ve Johnson 1962). Böyle olunca da farklı tutumlarda gelişen çocuklarda farklı davranışlar gelişmektedir.Ana babaları başat olan çocukların kural olarak daha iyi sosyalleştikleri gruba uyum gösterdikleri görülmüştür.Ancak,ana babalarınca özgür yetiştirilen çocuklara oranla daha hassas, çekingen içe kapanık, bağımlı ve uysal oldukları bunun yanında, ana babaların uysal olan çocukların otoriteye başkaldırmaya ve sorumsuzca davranmaya daha eğitimli oldukları, yalnız kendilerini çok iyi anlatabildikleri bağımsız ve kendine güven duyguları yüksek bireyler oldukları saptanmıştır.

Balldevin ve arkadaşlarının belirttiği gibi demokratik aile ortamında büyüyen çocuklar, aile tarafından sürekli keşfetmeye ve deneme yanılma yoluyla öğrenmeye teşvik edilmektedirler. Bu nedenle de merak, planlı olma, özgün olma, yaratıcılık gibi zihinsel öğeler açısından, yüksek düzeydedirler. Ancak, bu çocuklar aynı zamanda korkusuz saldırgan kurallarına uymayan ve lider olma özelliği taşıyan çocuklar oldukları gözlenmiştir (Akt. Mednnus ve Johnson, 1962).

Otoriter ana baba ve demokratik ana baba tutumlarının yanında Kuzgun (1972) ilgisiz ana baba tutumundan ise şöyle söz eder. İlgisiz ana baba çocuğunu ihmal hatta psikolojik açıdan reddeder, nerede ve ne yaptığını bilmez ve ilgilenmez, varlığından rahatsız olduğundan çocuğunu çevresinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışır. İlgisiz ana baba çocuğuna en az sevgi gösteren ve davranışlarına en az kontrol uygulayan ana babalardır. Bu nedenle de ilgisiz tutumdaki sevgi yokluğu kendini gerçekleştirmeyi engelleyici bir etmen olmaktadır.

Ana Baba Tutumu Üzerine Yurt Dışında Yapılan Bazı Araştırmalar

Duncan (1971) tutarlı ve sağlam bir disiplin uygulayan ve ancak denetleyen ana-babaların yetiştirdiği çocukların benlik tasarımı yüksek olmakta böylece bu çocuklar kendine güvenli bağımsız kendi başına karar alıp uygulayan ve diğer kişilerle iyi ilişkiler kurabilen bireyler olmaktadır.

Rosalind (1978) ergen ile olan iletişimin benlik kavramına etkisini araştırdığında, ana-babası ile olan olumsuz ilişkisinin olumsuz benlik yapısına sahip olmasına neden olduğunu vurgulamıştır.

Lise öğrencileri üzerinde bir araştırma yapan Landis ve Stone (1952) demokratik ve otoriter ailelerden gelen gençler arasında otoriter ailelerden gelenlerin daha çok problem işaretlendikleri görülmüştür. Otoriter ailelerden gelenlerin evden kaçma isteğine olan iç veya dış çatışmalara, körü körüne otoriteye boyun eğme veya saldırganlık eğilimlerine rastlanmıştır. Demokratik aileden gelen gençlerin ise kararlı bağımsız ve kendi kendini yönetebilen, başarılı bireyler olduklarını bulmuştur.

Ana-Baba Tutumu İle İlgili Olarak Türkiye’de Yapılan Araştırmalar

Kılıçcı (1981) üniversite öğrencilerinin kendilerini kabul düzeyini etkileyen bu değişkenler konusunda yaptığı araştırmada demokratik ailede yetişen gençlerin kendilerini kabul düzeylerinin otoriter ailede yetişen gençlerden daha yüksek olduğunu bulmuştur.

Abacı (1986) üniversite öğrencileri üzerine yaptığı araştırmada durumluk ve sürekli kaygı düzeyi ile demokratik-otoriter-ilgisiz ana-baba tutumları arasında ilişkiler 01 düzeyinde anlamlı bulmuştur.

Kuzgun (1972) üniversite öğrencileri arasında yaptığı araştırmada, demokratik, otoriter ve ilgisiz ana-baba tutumlarının, bireyin kendini gerçekleştirme düzeyine etkisini araştırmış ve şu bulguları elde etmişler. Demokratik ana-baba tutumları, bireyin kendini gerçekleştirmesi için en uygun ortamı yaratırken, otorite ana-baba tutumunun bireyin kendini gerçekleştirme düzeyini olumsuz yönde etkilediğini belirtmiştir.

Bilal (1984) lise öğrencileri üzerinde yaptığı araştırmada, otoriter, demokratik olarak algılanan ana-baba tutumlarının, çocukların uyum düzeyine etkisini araştırdığında, demokratik ortamda büyüyen çocukların uyum düzeyleri, otoriter aile ortamında büyüyen çocuklarınkinden daha yüksek olduğunu bulumuştur.

Öztürk (1990) "Ana-Baba Tutumların Üniversite Öğrencilerinin Bağımsızlık, Duyguları Anlama, Yakınlık, Başatlık, Kendini suçlama ve saldırganlık düzeylerine Etkisi" adlı araştırmasında demokratik tutumun olumlu özelliklerini destekleyen, otoriter tutumun ise olumsuz özelliklerini destekleyen, sonuçlar elde etmiştir. Demokratik ortamda yetişen bir gencin otoriter ortamda yetişen bir gence göre, bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık, başatlık, düzeyleri daha yüksek, buna karşın saldırganlık düzeyleri ve kendini suçlama ise daha düşük çıkmıştır.

MATERYAL VE YÖNTEM

Problem

Yurt dışı yaşantısı geçiren lise öğrencileri ile, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen lise öğrencileri arasında ana-baba tutumlarını algılamaları açısından aralarında bir fark vardır.

Yöntem

Bu araştırma, yurt dışı yaşantısı (Almanya) geçiren ve geçirmeyen lise öğrencilerin bazı değişkenlere göre karşılaştırılmasına ilişkin betimsel nitelikte bir araştırmadır

Evren

Bu araştırmanın evreni iki alt grupta oluşmaktadır. Bu alt gruplardan birisini yurt dışından (Almanya) döndükten sonra Ankara il merkezindeki Anadolu liselerinin lise kısmına devem eden öğrenciler  oluştururken diğerini ise, sınavla Anadolu liselerine girerek bu liselere devam eden yurt dışı yaşantısı geçirmemiş öğrenciler oluşturmaktadır.

Örneklem

Ankara ilindeki, Ankara Anadolu lisesi Çankaya Anadolu lisesinde okuyan yurt dışı yaşantısı geçirmiş öğrencilerin hepsi (110 öğrenci) ile Atatürk Anadolu lisesi ve Gazi Anadolu lisesinde okuyan 128 öğrenci yurt dışı yaşantısı geçirmemiş öğrenci olmak üzere toplam 238 lise öğrencisinden oluşmuş bir gruptur.

Veri Toplama Araçları

Araştırmada veri toplama aracı olarak Ana-Baba Tutum Envanteri ve Öğrenci Kişisel Bilgi Form’u kullanılmıştır.

Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmada "Çift Yönlü Varyans Analizi, Tek Yönlü Varyans Analizi"tekniği kullanılmıştır. Varyans analizi sonuçlarının anlamlı çıkması halinde gruplar t testi ile ikişerli olarak karşılaştırılmışlardır .

Araştırma verilerinin analizi Hacettepe Üniversitesi Bilgi İşlem Merkezinde yapılmıştır. 

BULGULAR VE TARTIŞMA

Bu bölümde, denenceler de verilen sıraya göre yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrencilerin, ana-baba tutumlarını algılamaları, cinsiyet, yaş, ana-babanın eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi, ailenin sosyal yapısı gibi psiko-sosyal değişkenlere göre karşılaştırılması sonucu elde edilen bulguların yorumu yapılmıştır.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen kız ve erkek öğrencilerin ana-baba tutum envanterinden annenin algılanan demokratik tutumundan aldıkları puanların ortalamaları arasında bir fark olmadığı bulunmuştur. Ancak, yurt dışı yaşantısı geçiren lise öğrencilerinin ana baba tutumunu otoriter ve ilgisiz olarak algılamaları açısından aldıkları puanların ortalamalarında yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilere  göre daha anlamlı düzeyde bir fark elde edilmiştir.

Yapılan karşılaştırmalardan yurt dışı yaşantısı geçirmeyen kız ve erkek öğrencilerle, yurt dışı yaşantısı geçiren kız ve erkek öğrencilerin annenin demokratik tutumunu algılamalarında bir fark görülmemesine karşın annenin otoriter ve ilgisiz tutumunu algılamaları arasında anlamlı düzeyde bir fark elde edilmiştir. Yurt dışı yaşantısı geçiren grupta kız ve erkek öğrenciler yurt dışına gitmeyen kız ve erkek öğrencilerle ayrı ayrı karşılaştırıldıklarında ise, yurt dışına giden ve gitmeyen erkekler, yurt dışına giden ve gitmeyen kızlara göre annelerini hem daha otoriter hem de daha ilgisiz olarak algılamaktadır.

Erkekler kendi aralarında karşılaştırıldıklarında ise; yurt dışına giden erkekler annelerini, yurt dışına gitmeyen erkeklerden daha çok otoriter ve ilgisiz olarak algılamaktadırlar. 01. düzeyinde anlamlı düzeyde bir fark elde edilmiştir.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen kız ve erkek öğrencilerin ana-baba tutum envanterinin babanın algılanan demokratik tutumundan aldıkları puanların arasında bir fark elde edilmiştir. Yurt dışına gitmeyen grup babanın tutumunu daha demokratik olarak algılamaktadır. 01 düzeyinde bir fark elde edilmiştir.

Babanın otoriter ve ilgisiz tutumunu algılamada ise yurt dışına giden grubun puanlarının ortalaması yüksek bulunmuştur. Yani yurt dışı yaşantısı geçiren grup geçirmeyene göre babalarını daha otoriter ve ilgisiz olarak algılamaktadır. Cinsiyet açısından yapılan karşılaştırmada, yurt dışına giden erkekler yurt dışına gitmeyen erkeklerden daha otoriter olarak algılamaktadır. Babanın tutumunun ilgisiz olarak algılanmasında ise erkekler arasında bir fark elde edilmemiştir.

Hisli (1986) yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin, geçirmeyenlere göre, kızların erkeklere göre, kaygı ve depresyon düzeylerinin daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Çünkü yıllarca almış oldukları kültür ve çevreden farklı bir yerde kendilerini yabancılaşmış tedirgin, pişman ve kayıplara uğramış gibi görülebileceklerini vurgulamıştır.

Adler (1963) çocuğa karşı ilgisiz davranmanın, çocuğu reddetmenin çocukta aşağılık duygusu uyandıracağını bununda kaygıya dönüşeceğini belirtmektedir.

Thomson (1952) otoriter ana-baba tutumunu ile kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin yüksek olduğunu belirtmiştir.

Horney’de kusurlu ana-baba tutumlarının temel kaygıyı oluşturan en önemli etmenler olduğunu belirtmiştir (Akt. Geçtan 1982).

From’da Horney gibi kaygının oluşmasında en önemli etmen olarak ana-baba tutumlarından söz etmektedir (Geçten, 1982). Ona göre çocuğun yetişmesinden sorumlu olan kişilerin çocuğa karşı ilgisiz davranmaları çocukta yalnızlık duygularına yol açar. Bu durum ise onda çaresizlik ve kaygı duygularını oluşturur.

Ana babalarının tutumlarını demokratik olarak algılayan bireyler hem gördükleri şartsız sevgi ve saygı nedeniyle olumlu benlik kavramı geliştirdikleri için bu kavramları arasında tutarlılık fazladır. Buna karşılık çocuğun ancak istenilen davranışları yerine getirdikleri zaman kabul gördüğü, sevginin pekiştireç olarak kullanıldığı, çocuğun kendi hakkında kararlar alabilecek güçte görülmediği, aile ortamında benlik ve ideal benlik kavramı bağdaşımı en düşük düzeyde çıkmaktadır (Abacı, 1986).

Otoriter aile ortamında çocuğun zayıf görülen yönleri şiddetle eleştirilmekte kendinden üstün kişilerle kıyaslanmaktadır. İnsancıl psikolojide sözü edilen ilk temel gereksinme olan olumlu saygı ve benlik saygısının karşılanmadığı bu ortamda çocuk olumsu bir benlik kavramı geliştirmektedir.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrencilerin yaşları açısından ana-baba tutum envanterinden annenin algılanan demokratik tutumundan aldıkları puanların ortalamalarına bakıldığında bir fark elde edilmemiştir. Annenin algılanan otoriter tutumu açısından bakıldığında ise yurt dışı yaşantısı geçiren, 15 ve daha aşağı yaşta olan öğrencilerin annelerinin tutumunu daha otoriter olarak algıladıkları görülmüştür. 01 düzeyinde anlamlı bir fark elde edilmiştir. 16 yaşın üzerindeki yaşlarda ise bir fark elde edilmemiştir. Annenin algılanan ilgisiz tutumunda ise yaşları 15 ve daha aşağı olan öğrencilerden yurt dışı yaşantısı geçirenler, annelerinin tutumunu, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen yaşıtlarından daha ilgisiz olarak algılamaktadırlar. Yaşları 16 olan öğrencilerden yurt dışı yaşantısı geçirenler, geçirmeyen yaşıtlarından daha ilgisiz olarak algılamaktadırlar. Her iki yaş grubunda da 01 düzeyinde anlamlı bir fark elde edilmiştir. 16 yaşın üstündeki gruplarda ise 17 yaşında olan öğrencilerden yurt dışı yaşantısı geçirenler, yurt dışı yaşantısı geçirmeyenlerden daha ilgisiz olarak algılamaktadırlar.

Babanın algılanan demokratik tutumunda yurt dışına giden ve gitmeyen öğrenciler arasında yaş değişkeni açısından bir fark elde edilmemiştir. Babanın algılanan otoriter tutumu açısından bakıldığında, yurt dışı yaşantısı geçiren 15 ve daha aşağı yaşta olan öğrencilerin babalarının tutumunu daha otoriter olarak algıladıkları görülmüştür. 01 düzeyinde anlamlı bir fark elde edilmiştir. Yurt dışı yaşantısı geçiren 16 ve 17 yaşındaki öğrencilerin de babalarının tutumunu yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilerden daha otoriter olarak algıladıkları görülmüştür. 01 düzeyinde anlamlı bir fark elde edilmiştir. 17 yaşın üzerindeki yaşlarda ise bir fark elde edilmemiştir. Babanın algılanan ilgisiz tutumu açısından bakıldığında ise yurt dışına giden öğrenciler, gitmeyenlere göre babalarının tutumunu daha ilgisiz olarak algılamaktadır.

Bu araştırmada yaşları 15 ve daha küçük olan öğrencilerin, yaşları daha büyük olanlara göre anne ve babalarının tutumunu daha otoriter ve ilgisiz olarak algıladıkları görülmüştür. Ancak yaş etkeni dışında, yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin hangi yaşta olursa olsun yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilerden daha otoriter ve ilgisiz olarak algıladıkları görülmektedir.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrencilerin annelerinin eğitim durumu açısından karşılaştırıldığında, annenin algılanan demokratik tutumu açısından bir fark elde edilmemiştir. Ancak annenin algılanan otoriter tutumu açısından bir fark elde edilmiştir. Yurt dışı yaşantısı geçiren grup, geçirmeyen gruba göre annelerinin tutumunu daha otoriter olarak algılamaktadırlar. Yani annenin eğitim düzeyi ne olursa olsun yurt dışı yaşantısı geçiren öğrenciler annelerinin tutumunu otoriter olarak algılamaktadırlar. Bunun yanında yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin annelerinin algılanan ilgisiz tutumu açısından da yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrenciler arasında fark görülmektedir. Yurt dışı yaşantısı geçiren öğrenciler annelerinin eğitim düzeyi ne olursa olsun, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilerden annelerinin tutumunu daha ilgisiz olarak algılamaktadırlar.01düzeyinde anlamlı bir fark elde edilmiştir.

Duncan (1971) a göre tutarlı ve sağlam bir disiplin uygulayan ancak az denetleyen ana-babaların yetiştirdiği çocukların benlik tasarımı yüksek olmakta böylece çocuklar kendine güvenli, bağımsız kendi başına karar alıp uygulayan ve diğer kişilerle iyi ilişkiler kurabilen bireyler olmaktadırlar.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen lise öğrenciler arasında babanın eğitim düzeyi açısından karşılaştırıldığında, babanın algılanan demokratik tutumunda bir farklılık görülmemiştir. Ancak babanın otoriter tutumunu algılamada ise bir fark elde edilmiştir. Yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin babalarının eğitim düzeyi ne olursa olsun yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilerden babalarının tutumunu daha çok otoriter olarak algılamaktadırlar. Aynı şekilde babanın eğitim düzeyi ne olursa olsun yurt dışı yaşantısı geçiren grup, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen gruba göre babanın tutumunu daha ilgisiz olarak algılamaktadır.

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrencilerin ailelerinin gelir düzeyine göre karşılaştırıldığında, annenin algılanan demokratik tutumu açısından aralarında bir fark görülmemiştir. Ancak, her iki grup arasında annenin algılanan otoriter ve ilgisiz tutumu açısından bir fark elde edilmiştir. Bu fark yurt dışına gitmeyen öğrenciler lehine görülmektedir. Yani yurt dışı yaşantısı geçiren öğrenciler annelerinin tutumunu yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilerden çok daha otoriter ve ilgisiz tutumlu olarak algılamaktadırlar (P<05). Gelir düzeyi düşük, orta, yüksek olan gruplarda da yurt dışı yaşantısı geçiren grup ile geçirmeyen grup arasında annenin algılanan otoriter ve ilgisiz tutumu açısından bir fark görülmektedir.

Gelir düzeyi düşük, orta, yüksek olan ailelerden gelen ve yurt dışı yaşantısı geçiren grup ile geçirmeyen grup arasından, babanın algılanan demokratik tutumu açısından bir fark elde edilmemiştir.

Ancak yurt dışı yaşantısı geçirenler, yurt dışı yaşantısı geçirmeyenlere göre, ailelerinin gelir düzeyi ne olursa olsun babalarının tutumunu hem otoriter hem de ilgisiz olarak algılamaktadırlar (P<.05).

Yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrenciler, ailenin sosyal yapısı alt, orta, üst sosyal yapısı açısından, annenin demokratik tutumunu algılama açısından bir fark elde edilmemiştir.  Ancak otoriter tutumu algılamada bir fark elde edilmiştir. Genel olarak bakıldığında yurt dış yaşantısı geçiren öğrencilerin annelerinin tutumunu, yurt dışı yaşantısı geçirmeyen öğrencilere göre daha otoriter olarak algılamakta oldukları görülmektedir (P<.05). Yalnız orta sosyal yapıda olan öğrenciler arasında anlamlı düzeyde bir fark elde edilmiştir. Yüksek ve alt sosyal yapı açısından anlamlı bir fark elde edilmemiştir. Diğer yandan annenin ilgisiz tutumu konusunda da yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrenciler arasında bir fark elde edilmiştir (P<.05). Bu fark şu şekilde görülmektedir. Yurt dışı yaşantısı geçirenler, yurt dışı yaşantısı geçirmeyenlerden, annelerinin tutumunu, sosyal yapı ne olursa olsun daha ilgisiz olarak algılamaktadırlar.

Ailenin sosyal yapısına göre, yurt dışı yaşantısı geçiren ve geçirmeyen öğrenciler, babalarının demokratik tutumunu algılamaları karşılaştırıldığında bir fark elde edilmemiştir. Ancak, ailenin alt, orta ve üst sosyal yapısına göre, babanın otoriter ve ilgisiz tutumunu algılamada ise bir fark elde edilmiştir (P<.05). Yurt dışı yaşantısı geçirenler yurt dışı yaşantısı geçirmeyenlere göre babalarının tutumunu daha otoriter ve ilgisiz olarak algılamakta oldukları görülmektedir.

B-Yurt Dışı Yaşantısı Geçiren Öğrencilerin Ana-Baba Tutumlarını Algılamalarını Etkileyen Bazı Değişkenler

Bu bölümde sadece yurt dışı yaşantısı geçirerek yurda dönen öğrencilerin Ana-Baba Tutum Envanter’inden aldıkları puanların ortalamaları değişkene göre ele alınıp incelenmiş ve buna ilişkin bulgular tartışılarak yorumlanmıştır.

Yurt dışında doğmuş veya okul öncesi yaşlardayken yurt dışına çıkmış öğrencilerle daha büyük yaşlardayken yurt dışına çıkmış öğrenciler arasında Ana-Baba Tutumunu algılama açısından bir fark elde edilmemiştir.

Yurt dışına çıkış yaşları somut ve soyut düşünme yaşlarına göre ele alınmıştır. On bir yaşından sonra başlayan soyut düşünme bireyin kendini ve çevresindeki insanları objektif olarak algılanmasını etkileyeceği düşünülerek bu sınıflama yapılmış ve denence oluşturulmuştur.

Öğrencilerin yurt dışında kalış sürelerine göre ana baba tutumunu algılamalarına bakıldığında ,yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerle ,geçirmeyen öğrenciler arasında bir fark elde edilmemiştir. Öğrencilerin yaklaşık üçte ikisinden fazlasının yurt dışında yedi ve daha fazla yıl yaşadığı saptanmıştır.

Eldeki araştırmalara göre, Şimşek (1986), beş yıldan fazla bir süre yurt dışında kalanların daha çok uyum sorunlarıyla karşılaştıklarını; Tomanbay (1983) ve Doğan (1987) araştırmalarında yurt dışında uzun süre kalanların kendi ülkelerine geldiklerinde sorunlarla karşılaştıklarını bulmuşlardır.

Yurt dışındayken anaokuluna devam eden öğrencilerle, anaokuluna devam etmeyen öğrenciler arasında Ana-Baba tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir.

Yurt dışında anaokuluna devam eden öğrencilerin üçte ikisinin anaokuluna devam etmiş oldukları da görülmektedir.

Okul öncesi çağda yani birincil sosyalleşme sürecinde okulöncesi eğitime devam etmenin çocukları toplumsallaştıracağı bilinmektedir.

Yurt dışındayken, okula en az altı yıl devam eden öğrencilerle, okula daha az süre devam eden öğrenciler arasında, Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir. Bu denence kurulurken okul ve aile çevresinin farklılığının uzun yıllar etkili olabileceği göz önünde bulundurularak kurulmuştur. Çünkü yurt dışında yaşayan göçmen ailelerinin kültürü ile, okulun verdiği kültür arasındaki farkı ancak uzun süre okulda okurlarsa azaltabilecekler ve kabul edildikleri ülkenin kültürünü alarak sosyalleşmelerini sürdürebileceklerdir

Yurt dışına çıkmadan önce aileleri köy ve kasabada yaşayan öğrencilerle, aileleri küçük ve büyük kentte yaşayan öğrenciler arasında, Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir.

Bu denence oluşturulurken benzer ailede ve benzer çevrede yaşayan öğrencilerin kendilerini ve başkalarını algılamalarının yaklaşık değerlerle dile getirileceği düşüncesinden hareket edilmiştir.

Yurt dışında bulundukları süre içinde Türkiye’ye birkaç yılda bir gelen ve hiç gelmeyen öğrencilerle, yılda bir gelen ve birkaç kez gelen öğrencilerin puanlarının ortalamaları arasında yani, Ana-Baba Tutumunun algılanması açısından bir fark elde edilmemiştir.

Bu denence oluşturulurken kabul edildiği toplumdan, kendi ülkesine hiç gelmeyen veya arada bir gelenlere göre, göç yaşantısı geçirdiği süre içinde o topluma uyum sağlamış olacaktır. Göç ettiği topluma uyum sağlamış olan bireyin tekrar kendi ülkesine dönmesi kendini ve çevresini daha kolay atlatabilecekleri söylenebilir.

Yurt dışından 1993 yılında Türkiye’ye dönüş yapan öğrencilerle 1993 yılından önceki yıllarda dönüş yapan öğrencilerin açısından Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir.

Bu denence oluşturulurken Kağıtçıbaşı (1975) ’nın dış ülke yaşantısından sonra yurda döndüğünde kişinin yeni bir uyum sürecinden geçtiğini ve yeniden bir öğrenme süreci yaşadıktan sonra uyum sağlayabileceğini belirttiği de göz önünde bulundurulmuştur.

Yurt dışından Türkiye’ye dönüş yaptıklarında 15 ve daha büyük yaşlarda olan öğrencilerle daha küçük yaşlarda olan öğrencilerin arasından Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir.

Bu denence kurulurken şu görüşlerden hareket edilmiştir. Baştan beri vurgulandığı gibi göçe katılıştaki yaş önemlidir. Çocuk göçmenlerin çevreye ergen göçmenlerden daha kolay uyum sağladıkları bilinmektedir. (Duman, 1979). Bu görüş denencenin oluşmasına neden olmuştur.

Türkçe’yi kullanma becerisi zayıf ve orta olan öğrencilerle Türkçe’yi kullanma becerisi iyi ve çok iyi olan öğrencilerin ortalamaları arasında yani Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir. Türkçe’yi kullanma becerisi zayıf ve orta olanlar örneklemin üçte birini oluşturmasına karşın Türkçe’yi iyi ve çok iyi kullananların arasında anlamlı bir fark görülmektedir. Bu denence kurulurken bu sonucun tersi bulgulardan hareket edilmiştir.

Yurt dışından yeni dönem ve Türkiye’de en çok üç ve daha az yıl okula devam eden öğrencilerle, daha uzun süre okula devam eden öğrenciler arasında, Ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir. Yurt dışından döndükten sonra Türkiye’de üç ve daha az yıl okula devam edenler tüm örneklemin üçte ikisini oluşturmaktadırlar. Bu bulgu araştırmanın 7. denencesindeki Türkiye’ye dönüş yılı ile de paralellik göstermektedir. İki denencedeki ortak yön olarak, yurt dışı yaşantısı geçiren gençlerin Türkiye’de bulunuş yılı ve okula gidiş yılı ne olursa olsun sorunlarının boyutunun aynı olduğu gözlenmektedir.Diğer yandan ana baba tutumunu algılamaları açısından da bir fark görülmemektedir.

Yurt dışına yeniden dönmek isteyen öğrencilerle, dönmek istemeyen öğrencilerin arasında,ana-Baba Tutumunu algılamada bir fark elde edilmemiştir. Bu araştırmada örneklemin yarısından biraz daha fazla olan öğrenciler yurt dışına dönmek istediklerini belirtmişlerdir, yarısından biraz azı ise, yeniden yurt dışına dönmek istemediklerini belirtmişlerdir. Örneklemin nicelik olarak hemen hemen eşitlendiği bu denence deki bulgular önemli olabilir. Çünkü yeniden yurt dışında yaşamak isteyen öğrencilerin ana baba tutumlarını algılamaları yeniden dönmek istemeyen öğrencilerinkinden farklı bulunmamıştır.

Bu denence kurulurken Türkiye’ye dönen öğrenciler üzerinde yapılan pek çok araştırmada,yurt dışına yeniden dönmek isteyen öğrenciler, yeniden dönmek istemeyen öğrencilere oranla, çeşitli problem envanterlerinden aldıkları puanların ortalamaları yüksek görülmektedir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Aile bireyin,kişiliğinin oluşmasında ilk sosyal yapıdır. Bu yapıda en önemli olgu ise ana babanın çocuğa karşı nasıl davrandığı ve çocuğun bunu nasıl algıladığıdır. Çocuğun algıladığı dünya gerçek dünya değildir. Gerçek dünyadan farklı algılar ancak önemli olan gerçek dünyanın nasıl olduğu değil, çocuğun bunu nasıl algıladığıdır (Ausubel ve Sullivan, 1970).

Çocuğun yaşadığı aile ve ana babasıyla ilişkileri onların tutumları, kişilik gelişimlerini etkileyen önemli etmenlerdir.

Ana babanın çocuğa sevgi vermesi, onun özgüvenini kazanabilmesi için onu desteklemesi gerekmektedir. Saygı gösterme ve sevilme, çocuğun temel fizyolojik gereksinmelerinin yanında hemen onlar kadar önem taşımaktadır. Bu nedenle de yetişkinlerin çocuklara seçme olanağı verecekleri bir ortam yaratmaları gerekmektedir.

Özellikle ergenlik döneminde ana baba ya da diğer yetişkinlerin alaycı ve küçük düşürücü tutumları çocuk üzerinde yıkıcı etkiler yaratır. Bunun yanında tutarsızlık çocuğu şaşkınlığa düşürür. Bu şaşkınlığın yarattığı anksiyetenin yanı sıra zaman zaman ortaya çıkan anksiyete duygularıyla baş edebilmek için gerekli olan savunma yöntemlerinin geliştirilmesini de engellemektedir (Gençtan, 1981).

Diğer yandan demokratik aile ortamında büyüyen çocuklar, aile tarafından sürekli keşfetmeye, dene yanılma yoluyla öğrenmeye teşvik edilmektedirler. Bu nedenle meraklı, plânlı olma, özgünlük, yaratıcılık gibi zihinsel ögeler açısından yüksek düzeydedirler.

Bu sonuca göre şunları önerebiliriz: 

Yurt dışı yaşantısı geçiren öğrencilerin önemli eksikliklerinden birisi ana-babalarının tutumunu olumsuz algılamaları olduğu algılamaları olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle hem Türkiye’de, hem de Almanya’da yardıma gereksinmeler olan bu öğrencilere psikolojik yardım verilmelidir.

Entegrasyon liselerindeki uyumun kolay olması nedeni ile bu okulları hem sayısal olarak çoğaltılmalı, hem de nitelik geliştirilmelidir.

Ana-babalarının zamanının sınırlı, okuma-yazma oranı ve kültür düzeyi düşük (araştırmamızın sonuçları bunun dışında) olduğundan yeterince ilgilenememekte, bu yüzden çocuklar okul dışında da ana dilini, güzel konuşmayı ve yazı kurallarını öğrenememektedirler. Bu nedenle Türkçe’nin öğretimi üzerinde önemle durulmalıdır.

Almanya’da Ana-Babalar çoğu kez çocuklarını iki okula birden gönderdikleri için çocuklar, Almanca, Türkçe, İngilizce ve de dinsel nedenlerden dolayı birde Arapça öğrenmekte eklenince çocukların ne kadar ağır bir yük altına girdikleri görülmektedir. Bu nedenle eğitimciler, basın-yayın ve okullar aracılığı ile ana-babalara ulaşmalı ve aydınlatmalı ve aydınlatılmalıdır.

Yurt dışından dönen öğrencilere okudukları okulda programlara, öğrencilerin eksiklikleri gösterilerek düzenlenmelidir.

Yurt dışı yaşantısının bu öğrencilere kazandırdığı yabancı dil, başka ülkelerin kültürlerini tanıma, o ülkelerin bir bireyi olma haklarını, gelecekte ülkeler arasındaki ilişkileri daha iyiye gitmesi için öğrencilerin bu öğrencilerin kazançlarını rehberlik servislerince öğrenciye fark ettirilmelidir.

Öğrencilerin geldikleri ülkelerindeki okulları kardeş okulu olarak görüp, sıkı ilişkiler kurabilir. Bu dünya barışına da katkıda bulunacak bir faaliyet haline dönüştürülmelidir. 

 

KAYNAKÇA

Abacı, Ramazan. "Demokratik", "Otoriter" ve "İlgisiz" olarak Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Çocuğun Kaygı (anxiety) Düzeyi ile İlişkisi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. S.55. Ankara Üniversitesi Soysal Bilimler Enstitüsü 1986.

Abadan, Unat, Nermin. Batı Avrupa ve Orta Doğu’ya Göç Eden İşgücünün Sosyal Yasalar ve Toplum Yapısı Üzerindeki Etkisi. Prof. Dr. İbrahim Yasa’ya Armağan. Ayrı Basım. Ankara Üniversitesi Basımevi 1983.

---------, Göçmen İşçi Çocuklarının Sosyal-Psikolojik ve Eğitimsel Sorunları. Yurt Dışındaki Türk Çocuklarının Eğitim Sorunları. T.C. Ankara Üniversitesi Eğitim Araştırmaları Merkezi. 1979.

---------, Dış Göç Akımının Türk Kadının Özgürleşme ve Sözde Özgürleşme Sürecine Etkisi. Amme İdaresi Dergisi Cilt:10. Sayı 1-55 106-132 Ankara. 1977.

Ana Britannica, Genel Kültür Ansiklopedisi. Cilt H.9.1990.

Arronowitz, Michael. The Social and Emitional Adjustmant of Immigrant Chiltren. A R

Rewiew Literature International Migration, Rivew Cilt. XVIII. 2.S.237.57.1984

Ausubel,D.D.ve E.Sullivan Theory and Poblem  of Child Development New York;

Grune and Strattan Inc.1973.

Bilal, Gülden Otoriter ve Otoriter ve Demokratik Olarak Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Çocuklarının Uyum Düzeylerine Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara. Hacettepe Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü 1984.

Bilir, Şule ve Sibel Güneysu. Üniversite Gençlerinin Kendini Kabul Düzeyine, Algılanan Ana-Baba Tutumlarının Etkisi Psikoloji Dergisi. Cilt. 6. Sayı:22 Ankara. Ağustos. 27.1988.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. 1987 Yılı Yurt Dışı İşçi Hizmetleri Raporu. Ankara Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Yayını No:32.

Dönmez, Ali.Yurt Dışı Yaşantısı ve İnsan Doğası Anlayışı Ankara Üniversitesi. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi Cilt 24. .1.1991.

Duncan, P. " Parantel Attitudes and interactions in Delinquency" child Development 42.1751.1765.1971.

Ekşi, Aysel. Gençlerimiz ve Sorunları. İstanbul Üniversitesi Yayınları. 1982.

Eppink, Andreas. "Social-psychological problem of migrent children and Coultural Coflicts" International Migration, Fourth Seminar on Adaptation and Integration of Permanent Immigrants:87.117.

Geçten, Engin. Psikanalize ve Sonrası. Hür Yayınları. İstanbul. 1981.

Hisli, Nesrin. Yurda Dönen İşçi Çocuklarının Uyum Sorunları Yayınlanmamış Araştırma Ege Üniversitesi. İzmir.1986.

İnceoğlu, Derya. Erkman, Fatoş. Aytar, Güler. Yurt Dışından Kesin Dönüş Yapan Ana-Babaların Aile Yaşamı ve Çocuk Yetiştirme Tutumu Açısından Türkiye’deki Ana-Babalarla Karşılaştırılması. Ulusal Psikiyatri ve Nöroloji Kongresi, cilt: 1.Sayı:73-85-s.117-119, 1986.

Kılıçcı, Yadigar. Üniversite Öğrencilerinin Kendini Kabullerini Etkileyen Bazı Değişkenler. Yayınlanmamış Doçentlik Tezi. Ankara Hacettepe Üniversitesi. 1981.

Kılıçkaya, Nilgün. Yurt Dışı Deneyimi Geçiren ve Geçirmeyen Lise Öğrencilerinin Kendini Gerçekleştirme Düzeyleri Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 1988.

Köksal, Sema. Refah Toplumunda Getto ve Türkler. İstanbul Teknografik Matbaacılık. A.Ş. 1986.

Kuzgun, Yıldız ,. Ana-Baba Tutumlarının Kendini Gerçekleştirme Düzeyine Etkisi Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara. Hacettepe Üniversitesi. Eğitim Enstitüsü. 1972.

Landis, P.H. ve Stone, C.L. The Relationship of Parental Authourity Pattens of Teenage Adjustments. Bull. No 538 Dupman, Wash, State Collage of Washington. 1952.

Magnusson, K.Jell, "Between Cultures, A Study of Attududes and Behavior of Yugoslav Youlth in Sweden" Ingegerd Monicio (8d) Family and position in the swedish society spup-Report, II. Stockholm. 1981.61.62.

Medinnus, G.R. and Johnson, R.C. Child Psychology and Development, NewYork; John Wiley and Sons. 1962.

Oskay, Gülter. Değer Yargıları Yönünden Ana-Baba Ergen Çatışması. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara. Hacettepe Üniversitesi. 1981.

Öztürk, İsmet. Ana-Baba Tutumlarının Üniversite Öğrencilerinin Bağımsızlık Duygularını Anlama, Yakınlık Başatlık, kendini suçlama ve Saldırganlık Düzeyine Etkisi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi S.83 Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara. 1990.

Rosalind, F.R. "The Effect of Self Concept Upon Adolescent Communication With Parents" Jaurnal of School Healt, (Feb) 101. 48. 100-102. 1978.

Sağlam, Mustafa Yurt Dışından Dönen Öğrenciler İçin Uyum Programı Modeli. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. 1985.

Sarıarslan. H. Educating Turkish Immigrant Children. Stockholm; EIFO. 1981. (Mimeo)

Tezcan, Mahmu, Kuşaklar Çatışması. Kadıoğlu Matbaası.Ankara. 1981.

---------, Yurt Dışından Dönen Gençlerin Uyum Sorunları. Eğitim Sistemi ve Topluma Uyum. Engin Kitabevi. S.1-10 Ankara. 1987.

Tufan, Beril. Dış Göçe Katılan Çocukların Yurda Döndükten Sonraki Uyum Durumları. Ankara Anadolu Lisesi Almanca Bölümü Öğrencilerin Üzerinde Bir Araştırma Ankara Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu Dergisi. Cilt II. Ocak-Eylül 1-3: 114-32.1984.

---------, Türkiye’ye Dönen İkinci Kuşak Göçmen İşçi Çocuklarının Psiko-Sosyal Durumları. Ankara. DPT. Sosyal Planlama Başkanlığı Planlama Dairesi Yayınları. No.DPT.2091: SPB. 405-1987.

---------, Yurt Dışındaki İşçilerin Çocukları Türkiye’de Çocuğun Durumu Ankara. T.C. D.P.T. Sosyal Planlama Başkanlığı ve UNİCEF İşbirliği ile hazırlanmıştır. 253-269. 1989

*Dr.; Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, Program Dairesi Başkanlığı.

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

 

[ yukarı ]

Arşiv