ATATÜRK VE EĞİTİM

 

BENER CORDAN

Müsteşar

 

Ulu Önder Atatürk; Türk toplumunun yetiştirdiği, 20. yüzyılda ülkemizin kaderi üzerinde etkinliği olan aydınlar ve devlet adamları arasında birinci sıradadır. Yalnız onun Türk toplumuna etkisi kendi kuşağına mensup asker ve sivil binlerce insanınkinden farklı olmuş, onun eşsiz dehâsı ve iradesi ile yenilmez gücü sayesinde Modern Türkiye Cumhuriyeti devleti kurulmuştur.

Bugün 80. yılını kutladığımız 19 Mayıs 1919 tarihi, millî tarihimizin böylesine önemli bir dönemecinin başlangıcıdır.

Atatürk, İstanbul’dan Samsun’a geçerken sadece ülkeyi düşman istilâsından kurtarmayı hedeflemiyordu. Bununla birlikte yeni ve modern bir devlet kurma fikri de vardı. Üstelik bu devlet millî iradeye dayalı çağdaş bir devlet olmalıydı.

O, bu düşüncelerini Samsun’a geçişinden kısa bir süre sonra Amasya’da yayınladığı bir genelgede belirterek; “Milleti, vatanın bütünlüğünü ve bağımsızlığını kurtarmak için birlikte çalışmağa davet etmiş, İstanbul hükûmetinin görevlerini yapmaktan aciz olduğunu, milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararının kurtaracağını, milletin haklı sesini tüm dünyaya duyuracak millî bir organa ihtiyaç olduğunu, bunun için de Sivas’ta millî bir kongre toplanması gerektiğini” herkese duyurmuştur.

Ancak,Atatürk, kurmayı düşündüğü modern devletin, modern ve çağdaş bir eğitimle mümkün olacağını biliyordu. Onun için Birinci Dünya Savaşı yıllarından başlayarak; çeşitli vesilelerle öğretmenlere ve halka seslenerek, eğitimle ilgili konuşmalar yapmıştır. Ayrıca, her zaman okulları ziyaret etmiş, derslere girip öğretmenleri izlemiş ve onlara sorular sormaya, onları bireysel olarak aydınlatmaya önem vermiştir. Böylece,Türk milletinin Osmanlı’nın son yıllarından itibaren yönelmeye ve katılmaya çalıştığı batı uygarlığının bir parçası olmak çabası, üstelik millî değerlerimizden de kopmadan gerçekleşmiş, Atatürk’ün eğitime büyük önem vererek kurduğu Modern Türkiye, insanlık haklarından yoksun yaşayan milletlere de örnek olmuştur.

Atatürk’e göre; “Okul genç beyinlere; insanlığa, millet ve memlekete sevgiyi, şerefi, bağımsızlığı öğretir... Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilmesi en uygun olan en güvenli yolu belletir... Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lâzımdır. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü teşebbüsün mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur.”

Bugün bize düşen görev, Millî Eğitim Temel Kanunumuzun ön gördüğü hedefler doğrultusunda, Atatürk ilke ve inkılâplarından kopmadan ülkemizi daha başarılı, insanımızı daha mutlu kılmaktır. Eğitim çabalarımızın bundan başka bir amacı da yoktur.

Bu duygularla 19 Mayıs 1919’un 80. yılında,Atatürkçü gençlerimizi kucaklıyor, Atatürk çizgisinde kendilerine, ailelerine, ülkemize ve insanlığa yararlı hizmetlerde bulunacaklarına yürekten inanıyor, başarılar diliyorum.