Doç Dr. H. Hüseyin DİLÂVER (*)
Eğitim tarihi incelendiğinde, ilk ve orta dereceli okullara alınan öğretmenlerin seçiminde ve atanmasında çeşitli yolların takip edildiği görülmektedir. Osmanlı döneminde Fatih’in sıbyan okullarına öğretmen olacaklar için farklı program uygulattığı, vakfiyesinde; açtığı ilk mektebin öğretmeninde bulunması gereken bazı özellikleri saydığı, hatta medreselere müderris atarken ve onları terfi ettirirken, kurduğu imtihan heyetine başkanlık ettiği bilinmektedir. (1).
Yine, II. Beyazıt ve oğlu
Yavuz Sultan Selim’in Enderun mekteplerine atanacak öğretmenlerin mutlaka
bilgili ve ehliyetli kimselerden seçilmesine itina gösterdiği, Kanûnî’nin
Galata Saray Mektebinin öğretmen ve idarecilerine ait tayinleri bir sisteme
bağladığı bildirilmektedir. (2) O dönemlerde öğretmen alınırken çok sıkı
ve ciddi bir imtihanın yapıldığı, ancak bu uygulamanın sonraları terkedildiği
anlaşılmaktadır. (3)
Manastır İdadî Mektebi Türkçe öğretmenliğine tayini düşünülen Recep Efendi hakkında Manastır Valiliğince Maârif Nezâretine gönderilen 21 Haziran 1306 (3 Temmuz 1890) tarihli teklif yazısı. |
1800’lere gelindiğinde, öğretmen alımında ehliyet ve liyâkattan bahsedilmekte ise de, bu vasıfların belirlenme usûlü veya imtihan yönetimi konusunda yeterli bir açıklamaya rastlanmamaktadır.
Nitekim, Merzifon Naibinin ismini ve imzasını taşıyan 1225 (1810) tarihli bir belgede (4) Merzifon Kurşunlu muallimhanesine tayin edilen Mehmet Emin Efendi isminde birisinin yapılan imtihanında ehliyetinin anlaşıldığından ve bir berat verildiğinden bahsedilmekte, ancak imtihanın yapılış biçimi ve imtihanı yapanlar hakkında bilgi verilmemektedir.
Tanzimat döneminde açılan ilk beş rüşdiyenin hocalıklarına ehliyetli ve kabiliyetli, muktedir hocaların tayininden bahsedilmekte ise de (5) bunların nasıl alındığı hususuna açıklık getirilmemiştir.
Nitekim Akyüz’ün yayınladığı 1851 tarihli Nizamnamede de (6) Darülmuallimîn mezunlarının öğretmenliğe atanmalarında mezuniyet başarı derecesinin göz önünde tutulduğu belirtilmekte, ancak okullara bu öğretmenlerin nasıl alındığı, bir imtihan yapılıp, yapılmadığı, yapılıyorsa nasıl yapıldığı ile ilgili bir hususa rastlanmamaktadır.
Mutlakiyet döneminde, öğretmenlik konusunda olumlu çalışmaların yapıldığını söyleyen Akyüz, mesleğe giriş için bu gün bile değerini koruyan şartların getirildiğinden söz etmekte, fakat öğretmen okulu mezunlarının ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğu için başka kaynaklardan da öğretmen alımı yoluna gidildiğini ifade etmekte, Mülkiye mezunlarının idâdilere doğrudan müdür ve öğretmen olarak atandığını da örnek olarak vermektedir. (7)
Yine, 1290 (1873) tarihli Silistre Kaymakamlığına yazılan bir belgede, (8) Silistre’de yeni inşa edilen Rüşdiye Mektebine muallim-i evvel ve lüzumlu kitapların Dersaâdet’ten (İstanbul) beklendiği, ancak muallim-i sâniliğe Hafız Salim Efendi’nin huzura çağrılıp imtihanı yapılarak ehliyetinin tespit edileceği, yazı muallimliğine tayini düşünülen Zihni Efendiye ise “birer satır yazı yazdırılarak”, bu yazı örneğinin Nâfia Nezâret-i Celîlesine takdim kılınacağı bildirilmektedir. Burada yazı öğretmeni hariç, diğer öğretmenlere nasıl bir imtihanın uygulanacağı belirtilmemiştir.
Görüldüğü gibi, Eğitim kurumlarına alınan öğretmenlerin ehliyetli, kabiliyetli ve temiz ahlâklı olması şartı aranırken, bunların nasıl tespit edildiği, imtihan yapılıyorsa yönetimin nasıl olduğu, imtihan yapanların kimlerden oluştuğu konularına açıklık getiren yeterli bilgi ve belgeye ulaşılmamıştır.
Ancak, II.Abdülhamit döneminde Manastır Mülkî İdâdî Mektebine (Lise alınacak olan bir Lisanı Osman-i (Türkçe) öğretmenine uygulanan imtihan usûlü ve evrakı (9) öğretmen alımında yapılan imtihan konusunda bize ayrıntılı bir bilgi vermektedir.
Adıgeçen bu belgede; Manastır
Vâlisi Mehmed Faik imzasını taşıyan Maarif Nezâretine hitaben yazılmış
bir üst yazı ile ekinde imtihan olunan öğretmene ait beş sayfalık imtihan
evrakı bulunmakta, sonunda imtihanı yapanların isim ve imzaları ile tarih
yer almaktadır.
|
İmtihan Evrakının Maârif Nezâretine Sunulması
Adıgeçen belgede yer alan ve Maarif Nezaretine sunulan üst yazıda, Manastır Mekteb-i İdâdî-i Mülkî’nin münhal olan Lisan-ı Osmanî (Türkçe) öğretmenliğine seçilen Recep Efendi’ye ait imtihan evrakının ekte gönderildiği belirtilerek tayininin yapılması hususunda Nezâretin onayı istenmektedir.
İmtihan Evrakı ve Yöntem
Beş sayfadan oluşan imtihan evrakının; ikiden fazla sayfası “metin tahlili”ne, yarım sayfası “imlâ”ya, yarım sayfası “resmî yazışma”ya, bir sayfaya yakında, “tören konuşması”na aittir. İmtihan kâğıdının son sayfasının altında sınavı yapan üyelerin isimleri ve imzaları (mühür) yer almaktadır.
Görüldüğü gibi, uygulanan imtihanda öğretmen, branşında dört yönden sınava tabî tutulmuş ve meslekî ehliyeti ölçülmeye çalışılmıştır.
1. Metin Tahlili
Öğretmen adayı Recep Efendi’ye ilk olarak aşağıdaki edebî metin yazdırılarak, dilbilgisi yönünden tahlili istenmiştir.
“Hülâsa: Beşerde dâim olan
kemâldır. Cemâl mütehavvil olur. Halbuki eserde kâim olan makâldır. Meâl
muntekıl olur. Fakat mâ-dâmeki mâhiyetin tagayyürü ve tabiatın hüsn-i ifâdeden
teneffürü adîmül-ihtimâldir: Bir eserin ebediyyetine meâl-i sahîhinin makâl-i
fasîh ile ittihâdı kâfil olur.”
Recep Efendi, besmele ile başladığı imtihanda altı cümleden oluşan bu metni, ilk cümlesinden itibaren, her birini ayrı ayrı ele alıp, kelime ve cümle yapısının iki sayfayı aşan bir tahlilini yapmıştır. (10)
2. İmlâ
Öğretmen adayına ikinci bir metin daha yazdırılarak, “imlâ” yönünden Türkçe’ye hakimiyetinin ölçülmesi amaçlanmıştır. (11)
3. Resmî Yazışma
Sınavı yapan komisyon, üçüncü olarak öğretmene bir konu vererek, bu konuda resmî bir yazı yazmasını istemiştir. “Mülki İdâdi Mektebi mezunlarından kabiliyetli olanların Mülkiye Mektebine kayıt ve kabulleri” hakkında Maârif Müdürlüğünden Maârif-i Umûmiye Nezâretine hitaben yazdırılan böyle bir yazı ile öğretmenin, resmî yazışma usulu ve esasları konusundaki bilgi ve tecrübesi değerlendirilmeye çalışılmıştır. (12)
4. Konuşma (Nutuk)
Sınavın son aşamasında Recep Efendi’den; mektebede düzenlenecek bir ödül dağıtma merasiminde bir konuşma yapması istenerek, öğretmenin irticâli konuşma, bilgilerini aktarabilme kabiliyeti aranmıştır. (13)
İmtihan Komisyonu ve Evrakın İmzalanması
Öğretmen adayı Recep Efendi’nin cevap kâğıtlarının son sayfasının altına, kendi ismini ve imzasını (mühür) koyduğu görülmektedir.
Adı geçene ait isim ve imzanın hemen altında ise; Mülkî İdâdî Mektebinin münhal olan Türkçe öğretmenliği için Recep Efendi’nin komisyon huzurunda imtihan olduğunun tasdik edildiği belirtilmektedir. Tasdik tarihi ise 5 Haziran 1306 (17 Haziran 1890)’dır. İmtihan evrakı; imtihan komisyonunu oluşturan üyelerden, Maarif Meclisi azasından Hacı Hayrullah, Mehmet Ali Efendi’ler ile Mekteb-i İdâdî muallimîninden yüzbaşı Tevfik Efendi ve Hazım Bey, Manastır İdâdî Mektebi müdürü Ömer Lütfi tarafından imzalanarak sınavın tamamlandığı görülmektedir. (14)
Yukarıda da belirtildiği
gibi, Komisyonun imzalayıp tasdik ettiği 17 Haziran 1890 tarihli imtihan
evrakı; 15 gün sonra 3 Temmuz 1890 tarih ve 19 sayılı Manastır Valiliği
üst yazısı ekinde Maârif Nezâretine gönderilmiş ve adıgeçen öğretmen adayının
tayini hususunda gereken işlemin yapılması istenmiştir.
Sonuç ve Değerlendirme
Adı geçen belgenin tahlili yapılırken, sınav soruları ve cevapları üzerinde değil, sınavın yöntemi, öğretmenin hangi yönden değerlendirilmeye tabî tutulduğu konusu üzerinde durulmuştur. Bu sebeple de, sınav kâğıtlarındaki metinlerin tahliline girilmemiş, orijinal nüshasının fotokopisi ilgilenecekler için eke konmuştur.
Adıgeçen belge, o dönemde yapılan öğretmen alımı sınavlarına ışık tutması, bize bir bilgi vermesi açısından önemlidir.
Bu belgenin tahlilinden Cumhuriyetten önceki dönemde eğitim kurumlarına alınan öğretmenler için uygulanan sınav yöntemi hakkında bazı yeni bilgiler elde etmek mümkün olmuştur.
Bu bilgiler, şu şekilde özetlenebilir:
*Abdülhamit döneminde okullara öğretmen alımında imtihan usûlünün tatbik edildiği anlaşılmaktadır.
* Manastır İdâdî mektebine (lise) alınacak öğretmen için imtihan yapılması, idadilerde ciddi bir eğitimin yapılmak istenmesinin bir göstergesidir.
* Sınavda, Türkçe öğretmeninde aranan vasıfları ortaya çıkarıcı kriterlerin uygulandığı bir yöntem kullanılmış, önce alan bilgisi ölçülmüş ve sonra da bu bilgileri amaca uygun şekilde aktarma kabiliyeti aranmıştır.
* Üniversite mezunlarının çoğunun bir dilekçe bile yazmaktan mahrum olduğu yolundaki eleştiriler dikkate alındığında, sınavda cevaplanması istenen hususlar, o günkü Türkçe’ye olan hassasiyeti ortaya koyma bakımından oldukça önemlidir.
* Sınav yapıldıktan onbeş gün sonra evrakın Vâlilik kanalıyla onaylanmak üzere Bakanlığa gönderilmesi, o dönemdeki tayin işlemlerinin bürokratik işleyiş yönünden iyi yürüdüğünü göstermektedir.
* Eğitimde nicelik sorununun, nitelik sorunundan daha yoğun yaşandığı o yıllarda bile, öğretmen alımında sınav yönteminin uygulanması, günümüzde öğretmen istihdamı politikasının değerlendirilmesinde önemli ipuçları vermektedir.
(*) Millî Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü Daire Başkanı.
(1) Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi (Ankara: 1989) s. 76-98.
(2) Ülker Akkutay, Enderun Mektebi (Ankara: G.Ü.G.E.F. Yayını, 1984), s. 78-82.
(3) Tayyip Duman, H. Hüseyin Dilâver, “İstanbul’da Açılan İlk Darulmaullimîn”, Erdem, 9:26 (Eylül 1996), s. 652.
(4) BOA (Başbakanlık Osmanlı Arşivi), C. Maarif, 1225, Belge No: 2691.
(5) H.Hüseyin Dilâver, “Tanzimat Dönemi Başlarında İlköğretimin Zorunluluğu ve Halka Duyurulması”, Millî Eğitim, 132 (1996) s.40.