Yrd. Doç. Dr. Ali
TEMEL (*)
GİRİŞ
Toplam Kalite Yönetiminin(TKY) ilk kez Shewhart, Deming, Juran ve Feigenbaum’un düşüncelerinden yola çıkılarak 1940’lı yıllarda Amerika’da doğduğu söylenebilir. Ne var ki Amerika’da o günün koşullarında pek ilgi görmeyen bu fikir 2. Dünya Savaşından sonra Japonya’da uygulanmış ve ancak 1980’li yıllarda ABD’de kabul görmüş bir anlayıştır. TKY’nin temel özelliklerinden biri “kalite” kavramına yeni bir bakış açısı getirmesi; “Pahalı mal kalitelidir” anlayışını yavaş da olsa değiştirmesidir.
Bir kurumun ürün ve hizmetlerinden yararlananlar için kalite oldukça önemlidir. Kalite, mal ve hizmetlerin fizikî durumu, verimlilik oranı, güvenirliği ve üretim kaynakların verimli kullanımını içerir. Geleneksel yönetim anlayışında standartlara uyma koşuluyla bir ölçüde hata ve israfa müsamaha vardır. TKY’de ise hedef, üretimde sıfır hata yönetimi (SHY) ne geçmektedir. Kalite, üretim sonrası yapılan kalite kontrolleriyle değil, üretim sürecinde gerekli müdahaleleri yaparak; ürünün hatasız üretilmesiyle sağlanır. Kalitenin sağlanması üretim sürecinin belli basamaklarını değil, ham madde seçiminden ürünün elde edilmesine kadar, bütün üretim kademelerini içerir. Kalitenin belirleyicisi müşterinin ihtiyaç ve beklentileridir. Bu nedenle kalite, iyinin de iyisi anlayışı doğrultusunda sürekli çalışma ve başarı demektir. Kaliteye, bir örgütte belirli kişilerin değil, çalışanların hepsinin düşünmesi ve çaba göstermesi ile ulaşılabilir.
TKY başlangıçta sanayi üretimi ve ürünleri için düşünülmüş, uygulamaları sanayide yapılmış ve örnekler hep sanayiden verilmiştir. Daha sonraları hizmet sunan işletmelerde de uygulanabileceği görülmüştür. TKY,TS. ve ISO9000 standartları yalnız sanayi kuruluşları için değil, hizmet üreten, okullar, hastaneler, belediyeler, bankalar için de düşünülmelidir. 1990’lı yıllarda adını duymaya başladığımız TKY’nin eğitim kuruluşlarında uygulanmasına ilişkin tartışmalar, son yıllarda düzenlenen bilimsel toplantılarda (Kalder Kalite Kongreleri (1); Başkent Üni. Toplam Kalite Yönetimi Sempozyumları (2); Eğitim Bilimleri Kongre ve Sempozyumları (3); vb.) geç de olsa yer almaya başladı. Ülkemizde hizmet işletmelerindeki ilk uygulamaları sağlık sektöründe birkaç özel hastanede, eğitimde ise birkaç üniversite eğitim programı ile Harp Okullarında başlatılmıştır.
Ülkemizde eğitim kuruluşlarının insan kaynakları olan öğrenci, öğretmen, idarî personel, mezunlar, kardeş okulların insan kaynaklarını değerlendirerek, kaliteli eğitimin bir parçası hâline getirebilmek için kurulmuş bir TKY yoktur. Kalitenin önemini sürekli vurgulamak yetmemekte, kaliteye gerçekten ihtiyaç duymak ve gereklerini yapmak gerekmektedir. Bunun için kaliteli bir eğitim için neler yapabiliriz?Sorusuna cevap aranmalıdır.
Problemleri çözmek için yollar arayan, yaratıcı, ilgi ve amaçlarını gerçekleştirmede bencil olmayan, adil, insan ilişkilerinde demokratik ve özerk, sosyal ve kültürel konularda esnek, bütünleyici özellikleri ağır basan, meslek kültürü oluşmuş insan, kaliteli ve eğitilmiş insandır.
Eğitimde kalite denildiği zaman, eğitim sisteminin beğenilmesi, kusursuzluğu, insanların yenilikleri izleyebilme bilgi ve becerisine sahip olması; kısaca, bu davranışları gösteren insanların yetiştirilmesi akla gelmektedir. Eğitim sisteminin kalitesi, insan kaynaklarının, fiziksel kaynakların, öğrenci hizmetlerinin, sosyal ve kültürel çevrenin, eğitim teknolojisinin, öğrenci - okul- sektör iş birliğinin, eğitim yönetiminin ve eğitim programının kalite - zenginlik dengesi ile yükseltilebilir.
2000’li yıllara girerken eğitim sistemimize göz atacak olursak, beklentilere cevap veremeyen ve oldukça hantal işleyen bir örgütle karşılaşılmaktadır.Kaynak yetersizliğinden, eğitim programları ile uygulanan yöntemlerin dayandığı felsefe ve politikalardan yakınılmaktadır. Her eğitim kademesi kalitesizliğin sorumluluğunu öncekilere yüklemektedir. Kalabalık sınıflar, ikili öğretim, kaynak yetersizliği, eğitim programlarının ihtiyaçlara cevap verememesi, öğretmen kalitesizliği, tam öğrenme hedeflerinin belirlenemeyişi, rehberlik ve yöneltme hizmetlerinin yaygınlaştırılamaması, yönetimde geleneksel tavırların devam etmesi, kaliteyi düşüren önemli göstergelerdir.
Sadece okul ve öğretmen sayısını artırmakla, okullaşma oranını yükseltmekle eğitim sorunu çözülemez. Eğitimimizde kalite krizi yaşanmaktadır. Yöneticilerde, öğretmenlerde, öğrencilerde yüksek boyutlu “boş ver”mişlik gözlenmektedir. Bu durumda, çalışanları ve öğrencileri güdüleyerek, iş birliğini gerçekleştirecek; geleneksel yönetici, öğretmen, çalışan, öğrenci tanımlamaları ile bunların birbirleriyle iletişimlerinde değişim sağlayacak bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır. Eğitimimizde kalitenin sağlanabilmesi ve devam ettirilebilmesi için TKY ihtiyacın olduğu söylenebilir. Bilgi toplumunda öğrenme ve öğretmede kalitenin aranacağı bir şeyin“tam öğrenilebileceği”nden söz edilmektedir. Bu görüş Toplam kalite yönetimindeki “sıfır hatalı” üretim karşılığına gelmektedir. Sıfır hata’ya girdi, yan sanayi, üretim, satış ve satış sonrası hizmetleri de içeren bir dizi önlemle ulaşılır. Başarı neyin yanlış olduğunun saptanması ve yanlışın tekrarlanmamasına bağlıdır(4).
Eğitimde kalite yönetimi dendiğinde insan yetiştirmede hata yapmama akla gelmektedir. Öğrenci, veli tatmini ve çıktı (mezun) dan işverenin memnuniyeti (tatmini), hatasız insan yetiştirmeye bağlanabilir. İnsanı hatasız yetiştirme:Girdiler (Eğitim programı,Eğiticiler, Diğer çalışanlar,Para, Eğitim araçları). Bu girdilerin eğitim süreci (işlem)başlamadan sıfır hatalı ya da kaliteli olması gerekmektedir; Eğitim Süreci (Program, Yöntemler,Uygulama, Geri besleme); Çıktılar (Öğrenci başarısı - akademik, sosyal, kültürel, sportif vb.-, Üst öğrenime girme,İş yaşamına girme,Hizmet içi eğitim,Çalışanların başarısı (işveren memnuniyeti) ile mümkündür.
Şekil-1. Sürekli Gelişme ve Hedeflerle Yönetim (Deming Döngüsü)
Yetersiz plânlama
Şekil-2. Yeterli plânlama ile kazanılan
zaman
Bunun için, Deming döngüsü de denilen plânla, uygula, değerlendir, düzelt çevriminin(Şekil:1) kurulması ve işletilmesi gerekmektedir. Toplam kalitenin temelinde “hataları önlemek” vardır. Plânlamanın doğru yapılması hataları çok azalttığı gibi değerlendirmeye ve düzeltmeye ayrılan zamanı da yarının altına indirmektedir (Şekil:2)(5). Örgütte sürekli gelişme için bu çevrimin uygulanmasına ihtiyaç vardır. Bu çevrim, eğitimin bütün aşamalarında program, yönetim, öğrenci işleri ve diğer alanlarda kolaylıkla uygulanabilir (6).
İç ve dış müşteri memnuniyeti, sürekli gelişme, verilere dayanma, yönetimde kararlılık ve katılım TKY’nin 5 temel ögesidir. Eğitimin iç müşterileri (Hizmetin sunucuları):Öğretmen, Yönetici,Deneticiler,Diğer çalışanlardır. Eğitimin dış müşterileri: Öğrenciler, Öğrenci velileri, İş çevresi, Okul dışı yönetici, Millî Eğitim Bakanlığı’dır.
Dış müşterilerin iç müşterilerden kendi hedefleri doğrultusunda beklentileri vardır. İş dünyası, verimli ve aktif elemanları okulların yetiştirmesini bekler. Öğrenciler ise belli yeterlilik ve özelliklere sahip olarak mezun olmayı isterler. Eğitimde bu beklentiler gerçekleşir ise istenilen kaliteye ulaşılır. Bunu gerçekleştirebilmek içinTKY eğitime uygulandığında neler yapılabilir?Sorusuna cevap aranmalıdır(7). Bu soruya cevaplar bulmak için beyin fırtınası yapıldığında kısaca şunlar söylenebilir:
1-Okullarımızda başarı etkili şekilde
ölçülememektedir. Belli bir puanın üstünde olanlar başarılı, altında olanlar
başarısız olarak nitelendirilmektedir. Oysa temel alınan kriterler geliştirilmiş
olsa, başarısızların da bir çok konuda başarılı olabilmeleri mümkündür.
Herkesin başarılı yönlerini ortaya koyabileceği bir değerlendirmenin yapılması
gerekir.
2-Çevremizde ve insan doğasında çok hızlı değişimler yaşanmaktadır.Bu durum birkaç dakikalık ya da saatlik sınavlara dayalı değerlendirmelere olan güveni azaltmaktadır. Öğrenci niteliğinin belirli alanlara sıkıştırılarak değil, belirli bir sürece yayılarak ölçülmesi gerekir.
3-Nitelik ve başarı belirli bir seviyeye ulaşmaya değil, iyinin iyisine, sınırsız gelişmeye imkân vermelidir. Bireylerin kapasiteleri belli sınırlar içine hapsedilmemelidir. Bulunulan kademedeki dersleri başaran bir öğrenci üst sınıflardaki etkinliklere katılabilmelidir.
4. Eğitim sistemimize yeni getirilen bir uygulamanın sonuçları beklenmekte ve uygulamanın başarısız olduğu görüldüğünde vazgeçilmektedir Deneyimler, hata yapmama maliyetinin, hatalardan kaynaklanan maliyetten daha az olduğunu göstermektedir. Yapılması gereken zaman yitirilmeden uygulama sürecinde aksaklıkların saptanıp giderilmesidir.
5-Okul yönetimleri merkezî yönetim anlayışından sıyrılmalı, sorunları yerinde çözen, alternatif çözümler üreten“Okul merkezli yönetim” anlayışı benimsenmelidir.
6-Eğitim ve öğretimin öğretmen-öğrenci iletişimi ile sınırlandırılması da doğru değildir. Öğretmenin dışındaki diğer birimler de eğitim ve öğretimde sorumluluk almalıdırlar. Ürünün elde edilmesinde öğretmen, yönetici, teknisyen, memur, hizmetli, öğrenci velisi ortak çaba göstermelidir.
7-Devamlı çağdaş öğretim ve öğrenme yöntemlerinden söz edilmekte ancak bunlar uygulamada yeterince yer almamaktadır. Artık belli ölçüde işlevini yitiren geleneksel öğretim yöntemlerinden vazgeçilmeli yeni yöntem ve teknikler uygulanmalıdır.
8-Öğretmenlerimiz stajyerliği kalktıktan sonra hep öğreten kişi olarak görülmektedir. Öğretmenlerimizin önemli bir kısmı meslek öncesi eğitimlerinde aldıkları bilgilere pek bir şeyler eklemeden emekli olmaktadırlar. Bazı alanlarda bir yıl önce öğrenilenler geçersiz hale gelebilmektedir. Toplam kaliteyi başarı ile uygulayabilmenin temelinde insanı geliştiren ve öne çıkaran sistemleri yaratma yatmaktadır. Bu bağlamda, öğretmen eğitiminde hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimde TKY’ne yer verilmelidir. Bu da yetmez!Yeniliklerin hizmet içi eğitimle öğretmenlere iletimi ile yetinilmemeli, okullar“Öğrenen örgüt”lere dönüştürülmelidir.
9-Eğitim fakültelerinin eğitim programlarına son yıllarda Bilgisayar, Araştırma teknikleri, istatistik, Drama,Mikro öğretim dersleri konulmuştur.Bunlara toplam kalite yönetimi ilâve edilmeli, kuramsal ve uygulamalı ders olarak okutulmalıdır.
10-Görevdeki öğretmen ve yöneticiler için “TKY felsefesi ve uygulama Teknikleri”nin verildiği hizmet içi eğitim seminer ve kursları açılmalıdır. Bu kurs ve seminerlerde, az harcamayla yüksek kalite, üretim ve normal kazanmanın yollarından biri olan “kalite çemberleri” ile birlikte, eğitim alanında rahatlıkla uygulanabilecek beyin fırtınası, histogram, kontrol yaprakları, süreç izleme diyagramı, güç kaynağı analizi, kalite evi teknikleri uygulamalı olarak tanıtılmalıdır. İlâve olarak öğretmenlerin yetişmesinde tam öğrenme, kubaşık (işbirlikli) öğrenme, mikro öğretim ve sosyo drama’dan yararlanılabilinir.
SONUÇ
Toplam kalite bir yöntem sorunu olduğu kadar da bir yaşam felsefesidir. Bu nedenle, önce eğitim kuruluşlarının konuyu ele almaları, toplumun sosyal ve kültürel özellikleriyle bütünleştirerek faaliyete geçmeleri gerekir. Ancak, yüzlerce şirket, binlerce yönetici ve mühendis bu konuya girmeye çalışırken yüksek öğretim kuruluşlarımız -birkaç bireysel çaba dışında-konuya kayıtsız ve bilgisiz kalabilmektedir. Türkiye, özlenildiği gibi üst sıralarda bir ülke olmak istiyorsa yüksek öğretimden ilköğretime kadar toplam kaliteyi gündemine almak durumundadır (8).
TKY, uygulandığı bir örgütte, sadece
sorunlara çözüm getirmekle kalmaz; örgütü her yönden geliştirmeye yönelik
yeni ufuklar açar. Uygulanması hâlinde önemli bir maliyet artışı da yoktur.
TKY, eğitimde niteliği artırmada temel alınması gereken bir anlayış olarak
kabul edilebilir ise, bir okulun kalite göstergeleri olarak görülen “öğretmen
kalitesi, öğretme uygulamaları/sınıf yönetimi, okul yönetimi, okul harcamaları,
özel materyal girdileri faktörlerinden önemli bir bölümü gerçekleşmiş
olacaktır.
(*)Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi.
(1)Kalder. 4.5. Kalite Kongreleri Bildirileri. Kalder Yayınları, İstanbul, 1995; 1996.
(2) Başkent Üni. Yüksek Öğretimde Sürekli Kalite İyileştirme Sempozyumu. Bildiriler. Haberal Vakfı Yayınları, Ankara, 2 Mayıs 1997.
(3)Anadolu Üni. “4. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi” Eskişehir, 10-12 Eylül 1997.
(4)Ömer Peker, “Eğitimde Kalite ve Akreditasyon”, Amme İdaresi Dergisi, Sayı:4, Ankara, 1996.
(5)İbrahim Kavrakoğlu, Toplam Kalite Yönetimi, Kalder Yayınları, İstanbul, 1996.
(6)Zuhal Cafoğlu. Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi. Avni Akyol Ümit Kültür ve Eğitim Vakfı Yayını, İstanbul, 1996.
(7)İrfan Erdoğan. “Toplam Kalite Anlayışının Eğitim Kurumları İçin Yorumlanması”. Yaşadıkça Eğitim. İstanbul, Kasım-Aralık Sayısı, 1997.
(8)İbrahim Kavrakoğlu, a.g.e.