Filiz ÇETİN (*)
Şaban ÇETİN(**)
GİRİŞ
Doğumla birlikte başlayıp ölüme kadar devam eden eğitim süreci içerisinde insanların öğrendiklerini başkalarına da öğretme eğilimi göstermeleri, toplum içerisinde birtakım eğitici roller üstlenmelerine yol açmıştır. Bireysel olarak başlayan bu faaliyetler daha sonraları ekiple çalışma şeklinde kurumsallaşmış, toplumsal yapının vazgeçilmez bir öğesi hâline gelmiştir. Bu durum da eğitim kurumlarını ve kurumların en önemli unsuru olan öğretmen faktörünü ortaya çıkarmıştır.
Günümüzde teknolojideki hızlı gelişme ve değişmelerin sonucu olarak toplumun yapısı hızla değişmekte, buna bağlı olarak da eğitimin amaçlarında, yöntemlerinde ve öğretmenlerin rollerinde farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Toplumu oluşturan fertlerin bu hızlı gelişme ve değişmelere kolay uyum sağlayabilmesi nitelikli bir eğitim ve çok iyi yetişmiş öğretmenlerle mümkün olabilir.
Öğrencinin niteliklerinin öğretmenin nitelikleriyle doğru orantılı olduğu düşünülürse sistemin başarıya ulaşmasında öğretmenin rolü daha iyi anlaşılabilir.
Eğitim ve öğretimde, hedefler çok iyi belirlenmiş, ders konuları fonksiyonel olarak seçilip organize edilmiş olsa bile, öğretmenler iyi yetiştirilmemişse beklenen sonucun gerçekleştirilmesi mümkün değildir (1).
Bu nedenle öğretmenlerimizi en iyi şekilde yetiştirmek, geçmişte olduğu gibi bugünde ülkemizin geleceği ile ilgili en önemli konuların başında yer almaktadır.
Özellikle ilköğretim ve ilkokul öğretmenliği bütün dönemlerde önemini korumuş, Cumhuriyet döneminde gelişip yaygınlaşmıştır. İlköğretimin ve ilkokul öğretmenliğinin önemini arttıran sebepler arasında şunlar sayılabilir (2);
1. İlkokul çağının, öğrencilerin bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin en hassas dönemini kapsaması,
2. İlköğretimin hem Anayasamızın 42. maddesine göre "kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve Devlet okullarında parasız olması" hem de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 26. maddesine göre bir hak sayılması,
3. İlkokul öğretmenliğinin branş öğretmenliğinden farklı olarak ilkokuldaki bütün dersleri okutabilecek bir sınıf öğretmenliği oluşu,
4. İlkokulların vatandaşlık eğitiminin temellerinin atıldığı birer Millî Eğitim Kurumu oluşları.
Diğer taraftan bugün eğitim sistemimizdeki toplam 14.363.595 öğrenciden 9.547.338’inin ilköğretim öğrencisi, 70.201 okuldan 48.038’inin ilköğretim okulu ve 532.093 öğretmenden 229.791’inin ilköğretim okulu öğretmen olduğu, göz önüne alınırsa ilköğretimin yeri ve önemi daha net bir şekilde anlaşılabilir (3).
İlkokul öğretmenliği büyük sorumluluk gerektiren bir meslektir. Sınıf öğretmeni, öğrencilerine rehberlik yapmak, her sınıfın derslerini okutmak, öğrencileri bir üst öğrenime hazırlamakla yükümlüdür. Sınıf öğretmenlerinin bu işlemleri yerine getirmeleri onların birtakım niteliklerle donanmış olmalarını gerektirir. Bu nitelikler M.E.B.’nca şu şekilde sıralanmaktadır (4);
1. Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda,Türk Milletinin millî, ahlakî, insanî ve kültürel değerlerini özümsemiş olmak,
2. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarını bilmek ve davranış hâline getirmek,
3. Türkçeyi, millî birlik ve bütünlüğü sağlayıcı yönde, özelliklerini bozmadan kullanabilmek,
4. Hür bilimsel düşünme ile sanat yaratıcılık gücüne değer vererek, insan haklarına saygılı olmak,
5. Okul, aile ve eğitim sektörleri arasında işbirliği ve eşgüdümü sağlayabilecek yeterliliğe sahip olmak,
6. Beden, zihin, ahlâk ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı, gelişmeye uygun kişilik ve karakter özelliğine sahip olmak,
7. Öğretmenliğe, öğrenciye, çevreye ve sosyal değerlere yönelik olumlu tutuma sahip olmak,
8. Öğretmenliğin gerektirdiği, genel kültür, alan bilgisi ve öğretmenlik meslek bilgilerini alarak;
a) Öğrencilere neyi, nasıl öğreteceğini bilen,
b) Öğrencinin öğretim sürecine aktif katılımını sağlama yollarını bilen ve uygulayan,
c) Öğrencilerin, öğrenmelerini yeterince ve zamanında pekiştirebilen,
d) Öğrencilerin öğrenme eksiklikleri ve güçlüklerini dönemlerle belirleyip, öğrenciye gelişimlerini sağlayan, eksikliklerini tamamlaması için olanaklar sunan, ihtisas sahibi kişi olmak.
Sınıf öğretmenlerinin hitap ettiği kitlenin özel durumu nedeniyle daha hassas yaklaşımlar içinde bulunma zorunluluğunda olduğu düşünülürse, yukarıda sayılan niteliklere sahip olmayan kimselerin sınıf öğretmeni olarak atanması doğal olarak beraberinde birtakım sorunları getirecektir.
Nitekim, ülkemizde işin nicelik boyutu düşünülerek, değişik zamanlarda değişik uygulamalarla, sınıf öğretmenliğinin gerektirdiği niteliğe sahip olmayan öğretmen adayları, eğitim sistemine sınıf öğretmeni olarak katılmıştır.
İşte branş öğretmenlerinin sınıf öğretmeni olarak ilkokullarda görevlendirilmeleri bu uygulamalardan birisidir.
Bu uygulamanın doğrudan içerisinde yer alan, başka bir deyişle sınıf öğretmeni olarak atanan branş öğretmenlerinin meslekle ilgili sorunlarını tespit etmek bu araştırmanın genel amacını oluşturmaktadır.
Bu genel amaç doğrultusunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır:
1. Sınıf öğretmeni olarak atanan branş öğretmenlerinin; öğretim etkinlikleri, öğrenciler, yöneticiler ve müfettişlerle ilgili sorunlarına ilişkin görüşleri nelerdir?
2. Öğretmenlerin görüşleri; cinsiyet, branş ve kıdemlerine göre farklılık göstermekte midir?
Araştırmanın örneklemini belirlemede iki aşamalı küme örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Önce Ankara ili merkez ilçeleri arasından 4 tanesi random yöntemiyle seçilmiş, daha sonra ilçe içerisindeki okullar küme kabul edilerek her ilçeden yine random yöntemiyle 10’ar okul seçilerek bu okullardaki görevli 200 öğretmene anket uygulanmıştır.
Bilgi toplama aracı olarak kullanılan anket formu iki bölümden oluşmaktadır; Birinci bölümünde bazı kişisel sorulara yer verilen anketin ikinci bölümü öğretmenlerin meslekle ilgili sorunlarına yönelik dört ayrı grupta toplam 40 sorudan oluşmaktadır.
Hazırlanan anketler yoluyla elde edilen veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmek üzere kodlanarak formlara aktarılmış, ilgili istatistiksel işlemler SPSS paket programı aracılığıyla yapılmıştır.
Anketteki her soruya ilişkin görüşlerin frekans ve yüzdeleri, ortalama ve standart sapmaları hesaplanmıştır. Öğretmenlerin kişisel özellikleriyle ilgili bağımsız değişkenler açısından görüşleri arasında 0.05 anlamlılık düzeyinde fark olup olmadığının tespit edilebilmesi için t testi tekniğinden yararlanılmıştır.
BULGULAR VE YORUM
Araştırmanın bu bölümünde ilköğretim okulları birinci kademesine sınıf öğretmeni olarak atanan branş öğretmenlerinin sorunlarına ilişkin görüşlerinden elde edilen bulgulara yer verilmiştir.
1. Öğretmenlerin, Öğretim Faaliyetleri İle İlgili Sorunlarına Yönelik Görüşleri
Eğitim fakültelerinde branş öğretmeni olarak yetiştirilmiş, ancak ilköğretime sınıf öğretmeni olarak atanmış öğretmenlere öğretim faaliyetleriyle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla;
Öğretim faaliyetlerini günlük ders planı şeklinde düzenleyebilme, dersin işlenişine uygun öğretim yöntemlerini seçebilme, derste mevcut araç ve gereçlerden faydalanabilme, öğrencilerin başarılarını yansız olarak değerlendirebilme, değerlendirme sonucunda öğrencilerin eksiklerini tespit edebilme gibi toplam 13 soru yöneltilmiştir.
Örnekleme giren öğretmenlerin % 60’ı öğretim faaliyetleriyle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla hazırlanan bu sorulara "kısmen", % 31.2’si "büyük ölçüde" şeklinde cevap verirken "hiç" şeklinde cevap verenlerin oranı % 8.8’dir. Bu verilere dayanılarak öğretmenlerin öğretim faaliyetleriyle ilgili konularda güçlük çektikleri söylenebilir.
Bu konulara yönelik dağılımlar ise şöyledir:
Öğretmenlerin öğretim faaliyetleriyle ilgili sorunlarına yönelik (bir önceki dersi özetleyip yeni ders ile arasında bağ kurabilme, öğrencilerin başarılarını yansız olarak değerlendirebilme) konuları haricindeki (öğretim faaliyetlerini yıllık ders plânı şeklinde düzenleyebilme, öğretim faaliyetlerini öğrencilerin düzeylerine uygun olarak ayarlayabilme, dersin işlenişine uygun öğretim yöntemlerini seçebilme, seçilen öğretim yöntemlerini uygulayabilme) gibi konulardaki görüşlerinin (en az % 65) "kısmen" ve "hiç" şeklinde yoğunlaştığı görülmektedir.
Öğretmenlerin öğretim faaliyetleriyle ilgili sorunlarına yönelik görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem açısından analizi yapıldığında, öğretmenlerin cinsiyet ve branşlarına göre görüşleri arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı, ancak kıdemlerine göre öğretmen görüşleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu gözlenmiştir.
Öğretmenlerin konuyla ilgili
sorunları açısından tüm sorulara yönelik görüşleri kıdemlerine göre karşılaştırılarak
bulgular "Tablo 1"de verilmiştir.
Tablo 1. Kıdemlerine Göre
Öğretmenlerin Öğretim Faaliyetleriyle İlgili Tüm Sorulara Yönelik Görüşlerinin
"t" Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 1" incelendiğinde kıdemlerine göre öğretmenlerin sorunlarında ortalamalar arasında 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık gözlenmektedir. Buradan 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin öğretim faaliyetleriyle ilgili olarak 1-2 yıllık kıdeme sahip öğretmenlere oranla daha az güçlük çektikleri söylenebilir. Başka bir deyişle öğretmenlikteki kıdem arttıkça öğretim faaliyetleriyle ilgili olarak karşılaşılan güçlüklerin azaldığı şeklinde de yorum yapılabilir.
2. Öğretmenlerin Öğrencilerle İlgili Sorunlarına Yönelik Görüşleri
Öğretmenlere öğrencilerle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla ;
Öğrencileri derse karşı güdüleyebilme, sınıfta uygun bir disiplin ortamı oluşturabilme, öğrencilerin öğrenme güçlükleriyle karşılaştıkları durumları tespit edebilme, öğrenme güçlüğü yaratacak durumlarla ilgili önlem alabilme, öğrencilerle olan ilişkilerde demokratik davranabilme, öğrencilerin kişisel sorunlarıyla ilgilenebilme, öğrencilerin fikirlerine hoşgörüyle bakabilme gibi toplam 9 soru yöneltilmiştir.
Örnekleme giren öğretmenlerin % 46.8’i öğrencilerle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla hazırlanan bu sorulara "kısmen", % 46.4’ü "büyük ölçüde" şeklinde cevap verirken "hiç" şeklinde cevap verenlerin oranı % 6.8’dir. Bu verilere dayanılarak öğretmenlerin öğrencilerle ilgili sorunlarının olduğu söylenebilir.
Bu konulara yönelik dağılımlar ise şöyledir:
Öğretmenlerin öğrencilerle ilgili sorunlarına yönelik (öğrencilerle olan ilişkilerinde demokratik davranabilme, öğrencilerin fikirlerine hoşgörüyle bakabilme, öğrencilere, kendilerini rahatça ifade edebilmeleri için imkân sağlayabilme ve sınıfta uygun bir disiplin ortamı oluşturabilme) konuları haricindeki (öğrencileri derse karşı güdüleyebilme, öğrencilerin öğrenme güçlükleriyle karşılaştıkları durumları tespit edebilme, öğrenme güçlüğü yaratacak durumlarla ilgili önlem alabilme) gibi konulardaki görüşlerinin (en az % 55) "kısmen" ve "hiç" şeklinde yoğunlaştığı gözlenmiştir.
Öğretmenlerin öğrencilerle ilgili sorunlarına yönelik görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem açısından analizi yapıldığında, öğretmenlerin branşlarına göre görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmezken, cinsiyet ve kıdemlerine göre görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmektedir.
Öğretmenlerin konuyla ilgili
sorunları açısından tüm sorulara yönelik görüşleri cinsiyet ve kıdemlerine
göre karşılaştırılarak bulgular "Tablo 2 ve Tablo 3"de verilmiştir.
Tablo 2. Cinsiyetlerine
Göre Öğretmenlerin Öğrencilerle İlgili Tüm Sorulara Yönelik Görüşlerinin
"t" Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 2" incelendiğinde
cinsiyetlerine göre öğretmenlerin öğrencilerle ilgili sorunları açısından
tüm sorulara yönelik görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmektedir.
Bu verilere dayanılarak bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere oranla öğrencilerle
daha az sorun yaşadıkları söylenebilir.
Tablo 3. Kıdemlerine Göre
Öğretmenlerin Öğrencilerle İlgili Tüm Sorulara Yönelik Görüşlerinin "t"
Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 3" incelendiğinde kıdemlerine göre öğretmenlerin sorunlarında ortalamalar arasında 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık gözlenmektedir. Bu verilere dayanılarak 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin 1-2 yıllık kıdeme sahip öğretmenlere oranla öğrencilerle ilgili olarak daha az sorunla karşılaştıkları söylenebilir. Başka bir deyişle meslekteki kıdem arttıkça öğrencilerle yaşanan sorunlarda azalma gözlenmektedir denebilir.
3. Öğretmenlerin Okul Yöneticileri İle İlgili Sorunlarına Yönelik Görüşleri
Öğretmenlere okul yöneticileriyle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla;
Yöneticilerin kendilerine karşı olumlu bir tavır sergileyip sergilemediği, ortak karar verilmesi gereken durumlarda yöneticilerin kendi fikirlerini dikkate alıp almadığı, okulla ilgili karşılaşılan sorunlarda yöneticilerce kendilerine yardımda bulunup bulunulmadığı, öğretmenlerin uzmanlık alanlarıyla ilgili eğitsel çalışmalarda yöneticilerin kendilerinden yararlanıp yararlanmadığı gibi konularda toplam 6 soru yöneltilmiştir.
Örnekleme giren öğretmenlerin % 44.9’u okul yöneticileriyle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla hazırlanan bu sorulara "kısmen", % 35.9’u "hiç", % 19.2’si "büyük ölçüde" şeklinde cevap vermişlerdir. Bu verilere dayanılarak öğretmenlerin okul yöneticileri ile ilgili konularda sorunlarının olduğu söylenebilir.
Bu konulara yönelik dağılımlar ise şöyledir:
Öğretmenlerin okul yöneticileriyle
ilgili sorunları açısından görüşleri incelendiğinde öğretmen görüşlerinin
tüm sorularla ilgili olarak (en az % 67) "kısmen" ve "hiç" şeklinde yoğunlaştığı
gözlenmiştir.
Öğretmenlerin okul yöneticileri ile ilgili sorunlarına yönelik görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem açısından analizi yapıldığında, öğretmenlerin cinsiyet ve branşlarına göre görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmezken, kıdemlerine göre öğretmenlerin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmiştir.
Öğretmenlerin konuyla ilgili sorunları açısından tüm sorulara yönelik görüşleri kıdemlerine göre karşılaştırılarak bulgular "Tablo 4"de verilmiştir.
Tablo 4. Kıdemlerine Göre
Öğretmenlerin Okul Yöneticileri İle İlgili Tüm Sorulara Yönelik Görüşlerinin
"t" Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 4" incelendiğinde kıdemlerine göre öğretmenlerin okul yöneticileriyle ilgili sorunlarında ortalamalar arasında 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık gözlenmektedir. Buradan 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin 1-2 yıllık kıdeme sahip öğretmenlere oranla okul yöneticileriyle ilgili olarak daha az sorunla karşılaştıkları söylenebilir.
4. Öğretmenlerin Müfettişlerle İlgili Sorunlarına Yönelik Görüşleri
Öğretmenlere müfettişlerle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla;
Teftiş sırasında müfettişlerin kendilerine yardımda bulunup bulunmadıkları, dersin işlenişiyle ilgili yapıcı öneriler getirip getirmedikleri, eğitsel etkinliklerle ilgili çalışmalarda yardımda bulunup bulunmadıkları, müfettişlerce eleştiriler yapılırken branş öğretmeni olmanın göz önüne alınıp alınmadığı, teftiş sonrası kendilerine eksiklerini giderici çözüm yollarının müfettişlerce önerilip önerilmediği gibi konularda toplam 12 soru yöneltilmiştir.
Örnekleme giren öğretmenlerin % 47.6’sı müfettişlerle ilgili sorunlarını tespit etmek amacıyla hazırlanan bu sorulara "hiç", % 46.3’ü "kısmen" şeklinde cevap vermişlerdir. Bu verilere dayanılarak öğretmenlerin müfettişlerle ilgili konularda sorunlarının olduğu söylenebilir.
Bu konulara yönelik dağılımlar ise şöyledir:
Öğretmenlerin müfettişlerle ilgili sorunları açısından görüşleri incelendiğinde öğretmen görüşlerinin tüm sorularla ilgili olarak (en az % 90) "kısmen" ve "hiç" şeklinde yoğunlaştığı gözlenmektedir.
Öğretmenlerin müfettişlerle ilgili sorunlarına yönelik görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem açısından analizi yapıldığında, öğretmenlerin branşlarına göre görüşleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmezken cinsiyet ve kıdemleri arasında anlamlı bir farklılık gözlenmektedir.
Öğretmenlerin konuyla ilgili
sorunları açısından tüm sorulara yönelik görüşleri cinsiyet ve kıdemlerine
göre karşılaştırılarak bulgular "Tablo 5 ve Tablo 6" da verilmiştir.
Tablo 5. Cinsiyetlerine
Göre Öğretmenlerin Müfettişler İle İlgili Tüm Sorulara Yönelik Görüşlerinin
"t" Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 5" incelendiğinde
cinsiyetlerine göre öğretmenlerin müfettişlerle ilgili sorunlar açısından
tüm sorulara yönelik görüşleri arasında bayan öğretmenlerin lehine anlamlı
bir farklılık gözlenmektedir. Buradan bayan öğretmenlerin erkeklere oranla
müfettişlerle ilgili olarak daha az sorunla karşılaştıkları söylenebilir.
Tablo 6.Kıdemlerine Göre
Öğretmenlerin Müfettişler İle İlgili Sorunları Açısından Tüm Sorulara Yönelik
Görüşlerinin "t" Testi Sonuçları
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
*P< 0.05 SD = 198
"Tablo 6" incelendiğinde
kıdemlerine göre öğretmenlerin müfettişlerle ilgili sorunlarında ortalamalar
arasında 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık
gözlenmektedir. Buradan 3-4 yıllık kıdeme sahip öğretmenlerin 1-2 yıllık
kıdeme sahip öğretmenlere oranla müfettişlerle ilgili olarak daha az sorunla
karşılaştıkları söylenebilir. Başka bir deyişle meslekteki kıdem arttıkça
öğretmenlerin müfettişlerle daha etkin ilişkiler içerisine girdikleri şeklinde
de yorum yapılabilir.
Sonuç ve Öneriler
Araştırmadan elde edilen bulgular ışığında aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:
1. Sınıf öğretmeni olarak atanan branş öğretmenlerinin "öğretim faaliyetleriyle", "öğrencilerle", "okul yöneticileriyle" ve "müfettişlerle" ilgili konularda genel olarak sorunlarının olduğu gözlenmektedir.
2. Dört gruptaki sorulara verilen cevaplar genelde olumsuz olmakla birlikte bu olumsuzluk müfettişlerle ve yöneticilerle ilgili sorun grubundaki sorulara ilişkin görüşlerde diğer gruptakilere oranla daha çok artmaktadır. Öğretmenlerin sorunlarını belirlemek amacıyla gruplandırılmış sorulara verdikleri cevaplar irdelendiğinde; Müfettişlerle ilgili sorunlarını belirlemeye yönelik sorulara (en az % 90) "kısmen" ve "hiç" şeklinde cevap vermişlerdir. Okul yöneticileriyle ilgili sorunlarını belirlemeye yönelik sorulara ise öğretmenlerin (en az % 67) "kısmen" ve "hiç" şeklinde cevap vermişlerdir.
3. Öğretmenlerin sorun gruplarındaki sorulara ilişkin görüşleri genel olarak anlamlı bir farklılık göstermezken, cinsiyetlerine göre "öğrencilerle" ve "müfettişlerle" ilgili sorunlarına ilişkin görüşlerinde bayanların lehine anlamlı bir farklılık gözlenmektedir. Bu sonuçlar bayan öğretmenlerin sözü edilen konularda erkek öğretmenlere oranla daha az sorun yaşadıkları şeklinde yorumlanabilir. Kıdemlerine göre ise öğretmenlerin görüşleri tüm sorun grupları için kıdemi fazla olan öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık oluşturmaktadır. Buradan meslekteki kıdemi fazla olan öğretmenlerin az olanlara oranla daha az sorun yaşadıkları veya meslekteki kıdem arttıkça öğretmenlerin karşılaştıkları sorunların nispeten azaldığı söylenebilir.
Bu sonuçlara dayanılarak, konuyla ilgili önerileri şu şekilde sıralamak mümkündür;
1. Öğretmenlerin müfettişlere yönelik olumsuz tutumlarını değiştirmek amacıyla müfettişlerce sık sık seminerler düzenlenmeli ve öğretmenlerin bu seminerlere katılması sağlanmalıdır.
2. Okullarda, öğretmenlerin yöneticilerle ilgili olumsuz tutumlarını iyileştirmek amacıyla daha çok, rehberlik ağırlıklı çalışmalar düzenlenmelidir.
3. Sınıf öğretmeni olarak atanan branş öğretmenlerinin sorunlarını çeşitli yönlerden konu edinen araştırmalar yapılmalıdır.
4. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilmeli ve uygulama imkânı olan kararlar alınmalıdır.
5. Sınıf öğretmeni yetiştirme
ve istihdam konusunda geçerli ihtiyaç tahminleri geliştirilmelidir.
(*)Mamak Ticaret Odası İlköğretim Okulu Sınıf Öğretmeni.
(**)Gazi Üniversitesi, Meslekî Yaygın Eğitim Fakültesi.
(1) Tayyip Duman, Türkiye’de Ortaöğretime Öğretmen Yetiştirme, İstanbul, M.E. Basımevi, 1990, s.5.
(2) Abdullah Demirtaş, "İlkokullarda Öğretmen Yetiştirme", Öğretmen Yetiştiren Yüksek Öğretim Kurumlarının Dünü-Bugünü-Geleceği Sempozyumu, Ankara, 1987, s.148.
(3) M.E.B. Sayısal veriler, Ankara, 1999, s.2-14
(4) M.E.B. Öğretmen Yetiştirmede Koordinasyon, Ankara, 1992, s.54.