Yayımlar Dairesi
Başkanı
Ülkemiz, 17 Ağustos 1999
günü meydana gelen ve asrın felâketi olarak
nitelendirilen depremle sarsıldığında; birçok can yok olmuş, insanlarımızın
alın terleriyle elde ettiği emekler de enkaza dönüşmüştü.
Bu felâket sonrasında, ülkemiz insanı bir taraftan depremin yaralarını sarmaya, diğer taraftan da ekonomik ve sosyal sıkıntılarını aşmaya çalışırken, Türk eğitimcileri de eğitim-öğretimin devamı yönünde gösterdikleri kararlılık ve özveri ile toplumun en dinamik kesimi olduklarını kanıtlamışlardır.
Böylesi bir özveri ve
kararlılıkla geçen bir eğitim-öğretim yılının arkasından başlayan 2000-2001
eğitim-öğretim yılı ise; ulusal yönden eğitime ilişkin sorunların önemli ölçüde
aşıldığı bir yıl olmanın ötesinde, yeni “binyıl”ın
ilki olmak gibi bir özelliği de beraberinde getirmiştir. Çünkü, yeni “binyıl”a
adım atarken 185 ülkenin liderlerinin katıldığı “Birleşmiş Milletler Milenyum Zirvesi” bu eğitim-öğretim yılının
hemen öncesindeki günlerde (6-8 Eylül 2000) NewYork’ta toplanmış, katılımcıların dünyamızın geleceğine ilişkin
olarak görüştükleri beş ana meseleden birini eğitime ilişkin konular teşkil
etmiştir. Buradan da anlaşılmaktadır ki, eğitimin ve bilginin değeri her geçen
gün artmakta, bilgiyi üretmek, depolamak ve istenilen bilgiye anında ulaşmak ve
onu kullanabilmek çok önemli hâle gelmektedir.
Bu da göstermektedir ki yeni
“binyıl”, ileri teknoloji çağlarını
da içinde bulunduran bir“binyıl”
olacak ve yeni “binyıl”da, çağın gereklerine
uygun olarak yetişmiş insan gücüne sahip ülkeler ayakta kalabilecektir.
Hiç kuşkusuz, bilgi çağının
ve insanlığın bugün ulaştığı uygarlık düzeyinin oluşumunda en etkin araç
bilgisayardır. Bilgi ve iletişimin birlikteliğinin ürünü olan, 1980’li yılların
başından itibaren hızla yaygınlaşan, insanın zihinsel yeteneklerinin yerine
konabilen bu alet sayesinde, evrende ve çevremizde meydana gelen değişim ve
gelişmeleri anında öğrenebilmekte, uygarlığın bizlere sunduğu her türlü
kolaylıktan yararlanabilmekteyiz.
Dolayısıyla çocuklarımızın
ve gençlerimizin yeni binyılın ilk günlerinden itibaren; teknoloji
okur-yazarlığına kavuşmuş, bilgiye ve bilime inanan, öğrenmekten hiçbir zaman
geri kalmayan ve öğrendiğini üretime dönüştürebilen, iyiyi, güzeli arayan ve
böylece uygarlığın nimetlerinden yararlanabilen bireyler olarak
yetiştirilmeleri büyük önem arz etmektedir.
İşte, 2000-20001
eğitim-öğretim yılı bu tespitler açısından değerlendirildiğinde, hem ulusal hem
de evrensel açıdan diğer yıllara göre ayrıcalıklı bir yıl olarak ele alınmalı
ve görülmelidir.
Ülkesi ve milleti için her
zaman ve her şartta hiç bir fedakârlıktan kaçınmayan Türk eğitimcilerinin, yeni
ders yılına bu bilinçle başladıklarından hiç kuşkumuz yoktur.
Kendilerine yeni
eğitim-öğretim yılında başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.