Türkiye’de Sporun Yaygınlaştırılması

Yrd.Doç.Dr. Hakan SUNAY (*)

 

1.GİRİŞ

Beden eğitimi, düzenli ve sistemli olarak gerçekleştirilen fiziksel aktiviteler olarak tanımlanabilmektedir. Ancak sporun rekabet ve yarışma özelliği bulunmaktadır. Bu durum beraberinde insan performansının arttırılmasını gerektirir. Bu genel tanımlamadan da anlaşılacağı üzere beden eğitiminin varlığı insanlık tarihi kadar eskilere dayanmaktadır(1). İnsanlar yiyecek, giyecek bulmak için avlanmışlar, koşmuşlar, tırmanmışlar ve doğayla mücadele etmişlerdir. Bunun içinde bedenlerini geliştirmiş ve eğitmişlerdir. Ancak beden eğitimi ve spor aktiviteleriyle yalnızca fiziksel gelişim değil, zihinsel ve sosyal gelişim de sağlanmaktadır (2). Bu etkileriyle beden eğitimi ve sporun bu özelliği başka hiçbir alanda bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki beden eğitimi ve spor tüm dünyada önemsenmiş ve okul programlarında yerini almıştır. Ancak beden eğitimi ve spor, gelişim süresi içinde zaman zaman savaşa hazırlık amacıyla da yapılmıştır. Günümüzdeki modern beden eğitimi ve spor anlayışı ise gelişim özellikleri olan fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişim özelliklerini kazandırması ve insanların yaşam kalitelerini arttırmaya yöneliktir. Bu bağlamda günümüzde beden eğitimi ve spor aktiviteleri; SAĞLIK, BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME, PERFORMANS, KENDİNE GÜVEN, KİŞİLER ARASI İLİŞKİLER VE AKTİF YAŞAM TARZI ALIŞKANLIKLARI (3)’nın kazandırılması amaçlı yapılmaktadır. Beden eğitimi ve sporun ayrıca toplumsal bir yönü de vardır ki eğitimciler, bir ülkede düzenli spor yapan nüfusun çoğalmasını o ülkenin uygar olma durumunun bir göstergesi olarak kabul etmektedirler(4).

2. TÜRKİYE’DE MEVCUT DURUM

Türkiye nüfusunun % 27’sini 12-24 yaş grubu oluşturmaktadır. Geriye kalan orta yaş ve yaşlı nüfusu oluşturan grupla birlikte genç nüfusun spora olan ihtiyacı oldukça fazladır. Şöyle ki; günümüzde gerek bilim ve teknolojideki gelişmeler, gerekse tıp alanındaki gelişmeler ortalama yaşam sınırını yükseltmiştir. Böylece spor yapmaya olan ihtiyaç artmaktadır. Spora ihtiyaç gösteren grupların spor yapabilmesi ise formal olarak öncelikle spor kulüpleri ile okullarda olabilmektedir. Ancak Türkiye’de spor kulübü sayısı, 1999 verilerine göre 5988’dir. Bunun 4828’i futbol branşında, 1160’ı ise diğer spor branşlarında faaliyet göstermektedir. Öte yandan 62 milyon insanımıza düşen spor kulübü oranı 10.455’dir.Yani, ülkemizde her 10.455 kişiye bir spor kulübü düşmekte, futbol branşı baz alındığında ise ülkemizde her 12.967 kişiye bir futbol spor kulübü düşmektedir. Seksen ilimizin nüfuslarının spor kulüplerine oranlandığında, Uşak ilimiz de 3874 kişiye bir spor kulübü düşerken, Ankara’da 14.004 kişiye, İstanbul’da ise 14.474 kişiye bir spor kulübü düşmektedir. Böylece, Ankara,İstanbul gibi büyük illerimiz Türkiye ortalamasının(10.455) altında kalmaktadır. Ülkemizde nüfusa göre spor kulübü başına düşen en fazla insan sayısı ise Kilis ilimizde bulunmaktadır (36.681). Yine özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesi illerimizden Kahramanmaraş, Mardin, Şırnak,Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerimizde de kulüp başına düşen insan sayısı oranları açısından iyi durumda değillerdir(5). Oysa, bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi, ülkemizin spor politikasında da sporun topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil ederken, spor alanında gelişmiş ülkeler bu politikalarını büyük ölçüde gerçekleştirebilmişlerdir. Örneğin,Almanya’da her dört kişiden biri spor kulüplerine üye iken(21 milyon kişi) 12 milyon kişi de spor kulüpleri dışında spor yapmaktadır ve bu ülkede spor örgütlerinin başarı kriteri sporu tüm nüfusa yaygınlaştırmaktır(6). Bu ülkelerde spor yapan insanların oranı genel nüfusun yarısına kadar ulaşırken, ülkemizde bu oran % 1-2 kadardır(7).

2.1. Türkiye’de Sporcu Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı

Mevcut spor federasyonlarının lisanslı sporcu sayısı 122.939’dur. Nüfusa göre sporcu oranı 509 iken bu oran futbol branşında 148’dir. G.S.G.M. ve Futbol Federasyonuna kayıtlı toplam lisanslı sporcu sayısı 544.572’dir.Türkiye nüfusuna göre oranı ise 115’dir. Bu orana göre ülkemizde her 115 kişiden biri spor yapmaktadır. Nüfus başına düşen sporcu oranı en iyi durumdaki ilimiz Yalova’dır (37).İkinci olarak Kırklareli gelmektedir(55). Sayısal açıdan en kötü durumda olan illerimiz ise Diyarbakır(375) ve Şırnak (383) gözükmektedir(8). Bu arada İzmir ili nüfusu başına düşen sporcu sayısı 99, İstanbul ilinde 107, Ankara ilinde ise 153’tür.Bu verilere göre Ankara ilimiz Türkiye ortalamasının altında kalmaktadır.

2.2. Türkiye’deki Spor Eğitimcisi Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı

1999 verilerine göre ülkemizde toplam 37 spor branşında 13.976 antrenör görev yapmaktadır. Bu sayı, ülkemizde toplam sporcu sayısına göre oranlandığında her 9 sporcuya bir antrenör, toplam nüfusa oranlandığında ise 4436 vatandaşımıza bir antrenör düşerken, G.S.G.M. tarafından her ilde açılan çocuk ve gençlerimize yönelik spor okullarında ise 40 öğrenciye bir spor eğiticisi düşmektedir. Bu oran özellikle Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerimizde yer alan illerimizde daha da yükselmektedir. Örneğin; Batman’da 105 spor okulu öğrencisine bir spor eğitimcisi düşerken,Bitlis’te 66, Adıyaman’da 65 spor okulu öğrencisine bir eğitici düşmektedir. Bu oran spor eğitiminde istenilen ve arzulanan bir spor ortamı için uygun olmamaktadır(9).

Spor eğitimi vererek toplumun spor eğiticisi ihtiyacını büyük ölçüde karşılayan üniversitelerimize bağlı beden eğitimi ve spor yüksek okulları ile bölümlerinde verilen eğitim, kalite açısından pek iç açıcı görülmemektedir. 1999 yılı itibarıyla 47 üniversitemizde yaklaşık 17.331 öğrenci spor eğitimi görmekte olup yaklaşık 362 öğretim elemanı da bu öğretim kurumlarında görev yapmaktadır. Bunların 130’u öğretim üyesidir (Yrd.Doç., Doç. ve Prof.). Bu verilere göre, yaklaşık 48 öğrenciye bir öğretim elemanı 135 öğrenciye de bir öğretim üyesi düşmektedir. Bu oran, özellikle çoğu öğretim elemanının Ankara,İstanbul ve diğer büyük şehirlerimizdeki okullarda görev yaptığı gerçeği dikkate alındığında oldukça olumsuz bir spor eğitiminin varlığından söz edebiliriz(10).

2.3. Türkiye’deki Spor Tesislerinin Sayısı ve Oranlarına Göre Dağılımı

1997 verilerine göre ülkemizde toplam 7972 spor tesisi 64 adette il hizmet binası bulunmaktadır. Spor tesislerinin illere göre dağılımları ile illerdeki sporcu sayılarına göre oranlarına bakıldığında, İstanbul toplam nüfusunun(9.061.096) 56 tesise göre oranı 161.800, lisanslı sporcu sayısına (85.025) göre oranı 1518 olarak belirlenmiştir. Adıyaman ilimizde ise toplam nüfus(684.339), 30 tesise göre oranı 22.811, lisanslı sporcu sayısına göre (2114) 71 olarak belirlenmiştir. Bu oranlara bakıldığında Türkiye’de spor yapılan yerler olan spor tesislerinin dağılımlarının oldukça yetersiz ve dengesiz olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki, bu oranlara göre İstanbul’da toplam nüfusun ancak % 9’u, spor yapma olanağı bulurken,Ankara nüfusunun % 6’sı, Adıyaman nüfusunun % 3’ü, Diyarbakır nüfusunun ise % 2’si spor yapma olanağı bulabilmektedir (11).Tabii ki bu sonuçlar, spor tesisleri amaca uygun işletilebildiğinde söz konusu olabilecektir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Ülkemizde spor yapan nüfusun bu kadar düşük olmasının temel sebeplerinden biri, sporu toplum tabanına yaymak yerine uluslar arası spor organizasyonlarında gösterilen başarı ve alınan madalya sayısına dönük politikalar olurken, bu durum ilginin tamamına yakınının yarışma sporuna kaydırılmasına, böylece sporu tabana yayacak uzun vadeli plân ve özel programlar yapmak yerine günü kurtarma hesaplarının yapılmasına neden olmaktadır(12). 1999 Spor Şûrası ÖnKomisyon Raporunda“yaygın, zevk ve sağlık için yapılan ve yarışma amaçlı olmayan faaliyetlere önem verilmemektedir” (13) görüşü de bunu doğrulamaktadır. O hâlde Anayasanın sporun gelişimini içeren 59. Maddesinin özüne uygun olarak sporun yaygınlaştırılmasına yönelik politikalara öncelik verilmelidir. Bu noktada, Türkiye’de sporun sevk ve idaresinden sorumlu olan G.S.G.M. ile spor federasyonlarına büyük görevler düşmektedir. Ayrıca yine Türkiye’de sporun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında önemli etkileri ve katkıları olan kulüpler ile üniversitelerin spor eğitimi veren kurumları ve başta Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın önemli görevleri ve sorumlulukları bulunmaktadır. Ayrıca,Türkiye’de sporun geliştirilerek yaygınlaştırılması konusu ve uygulamasında kurum ve kuruluşları ile belediyelere de görev düşmektedir. Bu sonuçlar çerçevesinde şu öneriler geliştirilebilir;

1. Türkiye’de acil spor eğiticisi açığı kapatılmalı ancak, kaliteden ödün verilmemelidir.

2. Genel bütçeden spora ayrılan pay yeterli değildir. Spora ayrılan bütçe arttırılmalıdır.

3. Kamu, özel kurum kuruluşları ile belediyelerin spora daha aktif katılımları sağlanmalıdır.

4. Basın yayın organlarının spora olan katkısı arttırılmalı, spor eğitimine yönelik yayınlar yapılmalıdır.

5. 657 sayılı devlet personel kanunu içine spor hizmetleri sınıfı oluşturulmalı, sportif alanda çalışan elemanlar oluşturulan bu kapsamda değerlendirilmelidir.

6. G.S.G.M.’nin ve federasyonların, üniversite beden eğitimi ve spor bölümleriyle ilişkileri sınırlı düzeyde kalmaktadır. Özellikle federasyonlar sporcuların tıbbî ve fizyolojik uygunluk ölçülerinin yapılması için tıp fakülteleri ve beden eğitimi ve spor bölümleriyle iş birliği yapmaları gerekli görülmektedir.

 

---

(*)Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu,Öğretim Üyesi.

(1)Alpman Cemal, Eğitim Bütünlüğü İçinde Beden Eğitimi ve Çağlar Boyunca Gelişimi, Millî Eğitim Basımevi, 1972, İstanbul, s.2-3.

(2)Bucher Charles.A ve Wuest Deborah. A, Foundation Of Physical Education And Sport,TimesMirror/Mosby College Publishing, Tenth Edition, 1987, New York, s.9-10.

(3)Lumpkin Angela, PhysicalEducationAndSport A Contemporary Introduction, TimesMirror/Mosby College Publishing, 1990, Missouri, s.8.

(4)Varış Fatma, Eğitim Bilimine Giriş, A.Ü.Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayını, 1990, Ankara, s.18.

(5)Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu, Ülkemizdeki Spor Kulübü Sayısı ve Oranları, Doküman, 1999, Ankara.

(6)Çamlıyer Hatice, “Türkiye’de Spor Yönetimi ve Federasyonlar ve Sorunları”, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu Dergisi, Sayı: 89, Ocak-Şubat, 1999, Ankara, s.10-11.

(7)İmamoğlu A.Faik, “İkibinli Yıllara Doğru Türk Sporu Üzerine Bazı Gözlemler”, G.Ü.Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi,Cilt:8, Sayı:1, 1992, Ankara, s.9, 19.

(8)Başbakanlık G.S.G.M., İl Spor Merkezleri Uygulaması Sporcu Sayısı, Doküman, 1998, Ankara.

(9)Başbakanlık G.S.G.M., Antrenör Sayılarının Branşlara Göre Yıl İtibariyle Dağılım Listesi,Doküman, 1998, Ankara.

(10)Y.Ö.K. Yıllara Göre Beden Eğitimi ve Sporla İlgili Bölümlere Kayıt Yaptıran Öğrenci Sayıları,Doküman,Ankara.

(11)Başbakanlık G.S.G.M., 60. Yıl, G.S.G.M. Yayınları, 1997, Ankara.

(12)İmamoğlu A.Faik,  Çimen Zafer, “Türkiye’de Spor Federasyonlarında Örgütsel Değişme İhtiyacı ve Bazı Uygulamalar Üzerine Düşünceler”,G.Ü.Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi,Cilt:4, Sayı:2 Nisan, 1999, Ankara, s.60-65.

(13)Başbakanlık G.S.G.M., Spor Şûrası 1999 Ön Komisyon Raporları, Haziran, 1999, Ankara, s.77.