Çağımızda
kıt kaynakların etkin kullanımı sorunu, her alanda olduğu gibi, kamu kesiminde
kullanılan kaynaklar açısından da çok önem kazanmıştır. Kamu kesiminde kararlar
alınırken, alternatiflerin belirlenmesine yarayan ölçütlerin geliştirilmesi,
sayısal analizlerin uygulanması gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Bir
eğitim sisteminde de, maliyet etkililiğinin nasıl artırılabileceğine ilişkin
çabalar her geçen gün artmaktadır ve karar organlarının politikalarına
yansımaktadır. Eğitim kurumlarındaki sınıf tekrarları, yüksek başarısızlık
oranı ve okul terkleri, tüketilen kaynaklara oranla çıktıların, yani zamanında
mezun sayısının miktarını etkileyerek, o kurumun etkinlik standardının belirlenmesindeki
önemli ölçüleri oluşturmaktadır.
1. MALİYET KAVRAMI
Maliyet,
bir mal veya hizmetin meydana getirilmesi, elde edilmesi amacıyla vazgeçmek
zorunda kalınan bütün değerlerin toplamıdır. Ancak; gerçek maliyetlere
ulaşabilmek için, açıkça vazgeçilen değerlerin yanısıra, doğrudan doğruya bir
para ödemeyi gerektirmeyen ama maliyet rakamı içine girmesi gereken kalemleri
de hesaba katmak gerekir(1). Yani, vazgeçilen gelirin de maliyet rakamlarına
dahil edilmesi gerekir.
Diğer
bir deyişle fırsat maliyeti, maliyetler belirlenirken üzerinde durulması
gereken önemli bir noktadır. Bu projenin alternatif kullanım alanları vardır.
Herhangi bir mali veya hizmeti elde etmek için vazgeçilen diğer mal veya
hizmetler fırsat maliyetini oluşturur. Bir kamu yatırım projesinde kullanılan
fonlar, vergi ve benzeri yollarla özel kesimden aktarılan paralardır. Özel
kesimde kalması durumunda veya kamu kesimine aktarıldıktan sonraki alternatif
kullanımlarının ele alınması gerekir. Böylece fırsat maliyetini veya alternatif
maliyeti bulmak mümkün olur(2).
Bilindiği
gibi, bir projenin maliyeti denildiğinde ilk akla gelen şey, projede girdi
olarak kullanılan üretim faktörlerinin miktarı ile piyasa fiyatlarının
çarpılması sonucu çıkan tutar olmaktadır. Ancak, piyasa fiyatlarının geçerliliği
konusunda önemli duraklamalar olduğu takdirde gölge fiyatları kullanılmalıdır
(3). Yani maliyetler belirlenirken üzerinde durulması gereken ikinci nokta
piyasa fiyatlarının geçerliliği konusudur.
Maliyetleri
üçlü bir ayırıma tabi tutmak mümkündür (4). Dolaylı-dolaysız maliyetler,
gerçek-parasal maliyetler, maddi-maddi olmayan maliyetler gibi. Dolaysız
maliyetler, program ya da proje ile organik ilişkili giderlerdir. Örnek olarak;
yatırım, işletme, bakım giderleri dolaysız maliyetler içinde yer alır. Dolaylı
maliyetlere örnek olarak ise, özellikle projenin çevre açısından ekonomiye
vermiş olduğu dış kayıpları belirtebiliriz.
Herhangi
bir projenin gerçek maliyeti, onun alternatif kaynak maliyetini yansıtır.
Parasal maliyetler ise, nisbi fiyat yapısının değişmesi sonucu ortaya çıkar.
Maddi
maliyetler, piyasada hizmet üretmek için üretim faktörlerine ödenmesi gereken
fiyatı yansıtır. Ancak, eksik rekabet koşullarında ya da dışsallıkların olması hâlinde,
gölge fiyatlarının kullanılması zorunludur. Bilindiği gibi, piyasa fiyatlarının
geçerliliği konusunda önemli duraklamalar olduğu takdirde gölge fiyatları
kullanılabilir. Örneğin, az gelişmiş ülkelerde gizli işsizlik ve emek fazlası
sonucu, ücretler gerçek kaynak maliyetini yansıtmaz. Bu nedenle, emek
maliyetlerini verimlilik oranında, piyasadaki ücret düzeyinin altında tutmak
gerekmektedir. Ayrıca, gerçek faktör maliyetlerine ulaşabilmek için fiyatlar
içinde yer alan dolaylı vergilerin piyasa fiyatlarından düşürülmesi gerekir.
Maddi olmayan maliyetlere örnek olarak ise, projelerin çevre görümünü bozması,
çevreyi çirkinleştirmesi örnek olarak verilebilir.
2. EĞİTİM
HİZMETLERİNİN MALİYETİ
Eğitimin
toplam maliyeti, kamusal ve özel eğitim harcamaları (çift saymadan arınmış
olarak) ile vazgeçme maliyetinin toplamı olarak tanımlanmaktadır (5). Eğitim
nedeniyle hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak uğranılan gelir
kayıplarının tümüne vazgeçme maliyeti (fırsat maliyeti) denilmektedir(6).
Ulusal
düzeyde, her sanayi dalı gibi eğitim de toplam kaynakların bir kısmını tüketir.
Kaynakların bu kesime ayrılması, öteki kesimler için kaynakların azalması
anlamını taşır. Ekonomik maliyet değişmese bile, gerçek maliyet çok farklıdır,
ekonomiye etkisi aynı olmaz. Dolayısıyla eğitimi geliştirmek ereğiyle bir
fabrikadan fedakârlık edilmesi, bir vazgeçme maliyetine neden olmaktadır.
Böylece devlet sanayiden bir mühendisi alıp profesör yaptığı zaman, sanayide
verimliliği düşürmektedir. Bu bir gerçek maliyettir(7). Bu nedenle kamu
kesiminde kullanılan kaynakların etkin kullanımı konusu çağımızda çok önem
kazanmıştır. Kamu kesiminde kararlar alınırken, alternatiflerin belirlenmesine
yarayan ölçütlerin geliştirilmesi ve sayısal analizlerin uygulanması
gerekliliği ortaya çıkmıştır. Örneğin fayda-maliyet, maliyet-etkililik gibi
analizler, kamu harcamalarında etkinliğin sağlanması amacıyla başvurulan
sayısal analizlerden bazılarıdır. Plânlama-Programlama-Bütçeleme Sistemi,
kaynakların etkin kullanımı hedeflerine yönelik olarak, kamusal karar
otoritelerine yol gösteren bir yöntemdir.
Bir
eğitim sisteminin maliyet etkililiğinin nasıl artırılabileceğine ilişkin
çabalar hükûmetlerin finans politikalarında yansımalıdır. Maliyet-etkililik,
eğitim kurumları tarafından tüketilen gerçek kaynaklara oranla eğitim
çıktılarının miktarı anlamına gelir. Kabul edilebilir bir etkinlik
standardından sapmalar, genellikle aşağıdaki etkenlerden bir veya daha fazlası
biçiminde ortaya çıkmaktadır(8):
-Aşırı
derecede öğrenci firesi
-Aşırı
derecede sınıf tekrarı
-Sınavlarda
yüksek başarısızlık oranı
-Öğretimdeki
ilerlemenin gereğinden daha yavaş olması ve uzun zaman alması
Öğrenci
firesi, sınıf tekrarı ve başarısızlık çok farklı nedenlere dayanabilir ve bu
nedenler okuldan okula, bölgeden bölgeye değişebilir. Kırsal alanlardaki ve
kentlerin fakir bölgelerindeki daha alt sınıflardaki çocuklar, sağlık ve
beslenme sorunları nedeniyle okulu terkedebilir veya başarısız olabilirler.
Yüksek öğrenim kurumlarındaki öğrenci performansıyla ilgili sorunlar ise, öncelikle,
öğrencilerin geldikleri eğitim kurumlarında akademik çalışmalara yeterince
hazırlanamadıklarını yansıtıyor olabilir.
2.1. Eğitimin
Hizmetlerinin Bireysel Maliyeti
Eğitim
harcamaları gerek kişisel gerekse kamu harcamaları anlamında toplam eğitim maliyeti
içinde önemli bir yer tutmaktadır. Bunlar, kişilerin ve kurumların (özel veya
devlet kurumlarının) eğitimin tüketimi veya üretimi için yaptıkları
ödemelerdir. Kişisel harcamalar, kişilerin yatırım veya tüketim amacıyla
eğitimle ilgili olarak yaptıkları ödemelerdir. Kitap ve diğer araç ve
malzemeler, ulaşım giderleri, kurumlara yapılan öğrenci ödemeleri (öğrenim
kayıt bedelleri), eğitimi sürdürebilmek için sağlanan konut ve benzeri için
yapılan ödemeler kişisel eğitim harcamalarıdır(9).
Bu
giderlere, daha önce belirtilen, öğrencinin okuduğu süre içinde, çalışmış
olsaydı elde edeceği kazanç toplamını, yani vazgeçilen geliri ilave etmek
gerekir. Ancak, vazgeçilen gelirin hesaplanmasında işsizlik meselesinin dikkate
alınması hesapların hassasiyeti ve güvenirliği açısından önemli olabilmektedir.
Yüksek
öğretimin kişisel maliyeti şu şekilde formüle edilebilir(10). Öğrenim süresinin
18 yaşından başlamak üzere 4 yıl olduğu kabul edilmiştir.
22 22
22
∑
Ft = ∑ Vf + ∑ Dt
t=18 t=18 t=18
22
∑
Ft = Yüksek öğretimin toplam kişisel maliyeti
t=18
22
∑
Vt = Dolaylı maliyet. Öğrencinin dört yıl süreyle çalışmamış
t=18 olmasından
dolayı gelir kaybı (vazgeçilen gelir)
22
∑
Dt = Öğrencinin dört yıl süreyle yaptığı özel harcamaları
t=18
göstermektedir
2.2. Eğitim
Hizmetlerinin Sosyal Maliyeti
Yüksek
öğretimin devlete maliyeti olan cari, yatırım ve transfer harcamalarından
oluşan doğrudan maliyetlerle, kişisel dolaylı ve doğrudan maliyetlerin toplamı
alınır.
Şu
şekilde formüle edebiliriz.
22 22
∑ Ct = ∑ (Vs + Lt + Dt)
t=18 t=18
Ct
= Eğitimin sosyal maliyeti
Lt
= Devletin doğrudan harcamaları
Vs
= Sosyal vazgeçme maliyeti
Dt
= Öğrencinin doğrudan harcamaları
Burada,
sosyal vazgeçme maliyeti hesabında brüt gelir, ferdi vazgeçme maliyeti
hesabında ise, net gelir dikkate alınmaktadır.
2.3. Gerçek Eğitim
Maliyetlerinin Hesabında Sınıf Tekrarlarının Önemi
Eğitimde
gerçek maliyetlerin hesaplanmasında; aşırı derecede sınıf tekrarı, okulun
terkedilmesi gibi kayıpların da dikkate alınması gerekir. Böylece, daha önce
belirtildiği gibi, eğitim kurumları tarafından tüketilen kaynaklara oranla
eğitim çıktılarının miktarı anlamına gelen maliyet etkililiği artıracak
önlemler almak mümkün olabilir.
Bunu,
bir öğrenci akış modeli (11) ile açıklamak mümkündür.
Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi İşletme Eğitimi Bölümü öğrencilerinden yararlanarak hazırlanan öğrenci akış modelinde, dört yıllık öğretim devresinin son sınıfında 87 öğrenci bulunmaktadır. Sınıf geçen ve sınıfta kalan öğrenci sayısına ulaşabilmek için, ders programlarında bulunan birçok dersin sınavlardaki başarı ortalaması alınmıştır.
Öğrenci Akış Modeli
|
1. Sınıf |
2.Sınıf |
3.Sınıf |
4.Sınıf |
t-3 ders
yılı 1995-1996 |
70 yeni
kayıt 46 sınıfta
kalan |
|
|
|
t-2 ders
yılı 1996-1997 |
|
68 sınıf
geçen 45 sınıfta
kalan |
|
|
t-1 ders
yılı 1997-1998 |
|
|
61 sınıf
geçen 39 sınıfta
kalan |
|
t ders yılı 1998-1999 |
|
|
|
66 sınıf
geçen 21 sınıfta
kalan |
TOPLAM |
116 |
113 |
100 |
87 |
Dört
ders yılında bir öğrenci/yılın maliyeti değişmediği varsayılırsa, 87 öğrencinin
dört yıllık maliyetinin kuramsal olarak 87 x 4 = 348 öğrenci/yıla eşit olması
gerekmektedir. Yani, hiç sınıfta kalan olmasaydı, bu dört yıllık öğretim
devresi sonunda 87 öğrencinin son sınıfa kadar gelebilmesi için 348 öğrenci/yıl
harcanılmış olacaktı. Oysa, devrenin son sınıfına bu 87 öğrencinin gelebilmesi
için, 116+113+100+87=416 öğrenci/yıl harcanılmıştır. Buna; sınıfta kalan
öğrencilerin, üç yıllık öğretim devresi süresince, yalnız bir kez sınıfta
kaldıkları varsayıldığı zaman, 46+45+39+21=151 öğrenci/yıl ilâve edilecektir.
Böylece, 416+151=567 öğrenci/yıl harcanılmıştır. Buna göre, son sınıfa gelmiş
bir öğrencinin maliyeti, kuramsal maliyetten, yani hiç kimsenin sınıfta
kalmadan devreyi tamamlaması durumundan, 567/348=1.6 kat daha yüksek olmuştur.
Bu hesaplama, son sınıfa gelmiş öğrencilere göre yapılmıştır. Bunların bir
kısmının da aynı yıl mezun olmaması durumunda (ki çoğu kez böyle olmaktadır) maliyet
daha da artacaktır.
C
= bir öğrenci/yılın maliyeti
Ei
= 1, 2 ....... n sınıflardaki öğrenci sayısı
Ri
= 1, 2 ....... n sınıflardaki sınıfta kalan toplam öğrenci sayısı
Söz
konusu öğretim devresinde bir kısım öğrencilerin yalnız bir kez sınıfta kaldıkları
ve öğrenimlerini yarıda keserek okuldan hiç ayrılan olmadığı varsayılırsa, son
sınıftaki öğrencilerin öğrenim maliyeti (F),
n
F = c ∑ (Ei +
Ri) olur.
ı
Buradan,
son sınıfa gelmiş bir öğrencinin yetişme maliyeti
f
= F/En olur.
Çalışmada,
bir öğrenci/yılın maliyetini bulabilmek için kullanılan veriler, 1998 yılına
ilişkindir. Maliyetler, 1998 yılında fakültenin harcamaları, öğrencilerin
sayısı, vazgeçilen gelir(aylıklar) göz önünde tutularak, dört yıllık öğretim
süresi esas alınarak ve bu sürede bir öğrenci/yılın maliyetinin değişmediği
varsayılarak hesaplanmıştır.
-Doğrudan
sosyal maliyetler için, bütçe harcamaları toplamı (12), toplam öğrenci sayısına
bölünmüştür. Bu bize, öğrenci başına doğrudan sosyal maliyeti verir.
Lt
= 196.500 milyar / 1300 = 151.100 milyon(yıllık doğrudan sosyal maliyet)
-Doğrudan
kişisel maliyetin hesaplanmasına gelince; bunda ölçüt olarak, öğrencilere 1998
yılında verilen kredi tutarını aldık. Devletin verdiği kredi tutarı biraz düşük
olsa bile; 8 aylık akademik yıl yerine 12 aylık tam bir yıllık ödemenin esas
alınması hâlinde bu sakıncanın ortadan kalkacağı bir gerçektir (13).
Dt
= 10 milyon x 12 = 120 milyon dur. Bu rakama ayrıca, yıllık 35 milyon katkı
payı (harç)nı ilave edecek olursak,
Dt
= 120 + 35 = 155 milyon olur.
-Dolaylı
kişisel maliyetler için ise, 1998 yılına ilişkin, 13. derece 3. kademedeki lise
mezunları için en düşük maaş tutarı vazgeçilen gelir kabul edilmiştir. Bu
konudaki diğer çalışmalara paralel olarak, dolaylı kişisel maliyetleri
(vazgeçilen gelir) hesaplarken, vergi ve kesintilerden sonra ele geçen
net-maaşı, dolaylı sosyal maliyeti hesaplarken, brüt-maaşı esas aldık.
Vs
(sosyal maliyet) = 81.300 milyon TL.
Vf
(kişisel maliyet) = 51.663 milyon TL.
Bir
yıllık toplam kişisel maliyet tutarı = Dt + (Vf x 12)dir. Örneğimizde ise,
155+
(51.663 x 12) = 740 milyon TL.dir.(yaklaşık)
Bir
yıllık toplam sosyal maliyet tutarı = Lt + Dt + (Vs x 12)dir. Örneğimizde ise,
151.100
+ 155 + (81.300 x 12) = 1.282 (yaklaşık) milyar TL.dir.
Sonuç
olarak, bir öğrenci/yılın maliyeti 1.282 milyar TL. olursa, örneğimizdeki son
sınıfa gelmiş 87 öğrencinin maliyeti,
567
x 1.282 = 727 milyar olacaktır. Bir öğrencinin gerçek maliyeti de,
727
/ 87 = 8.35 milyar TL. olacaktır.
Oysa
son sınıfa gelmiş 87 öğrencinin kuramsal maliyeti,
1.2828
x 348 = 446.138 milyar TL.dir.
Bir
öğrencinin kuramsal maliyeti ise,
446.138
/ 87 = 5.128 TL.dir. Yani gerçek maliyet, kuramsal maliyetin (hiç kimsenin
sınıfta kalmadan devreyi tamamlaması durumunun) 1.6 katıdır.
SONUÇ
Çağımızda,
ülkelerin ekonomik gelişme düzeyi ile eğitim düzeyi arasında çok yakından bir
ilişki kurularak, okur-yazarlık oranı gelişmişliğin bir göstergesi
sayılmaktadır. Bu nedenle; ulusal gelirin arttırılmasında fiziksel sermaye yatırımları
kadar önem taşıyan insan sermayesine, örneğin eğitime yapılan yatırımların
etkinliği sorunu birçok çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
İnsan
gücüne yapılan yatırımların verimliliğindeki farklılıkların, bir miktar
doğuştan gelen yetenek farklılıkları ile gelir seviyesindeki farklılıklara
dayandığı görüşü hemen, hemen ihmal edilerek, yapılan harcamalarda etkinliğin
sağlanması amacıyla bazı sayısal analizlere başvurulmaktadır.
Bu
amaçla alternatiflerin belirlenmesine yarayan ölçütler geliştirilirken,
projelerin alternatif kaynak maliyetini yansıtan maliyetlere, yani gerçek
maliyetlere ulaşılması gerekmektedir.
Diğer
eğitim düzeyleriyle karşılaştırıldığında, özel finansman yolunun daha çok
yüksek öğretimde yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Ülkemizde de, özel
üniversitelerin sayılarının giderek artmasının ve devlet üniversitelerinde
1984-1985 yılından bu yana alınan öğrenci harçlarının çıkış noktası, yüksek
öğretimin ekonomik ve sosyal getirisinin daha yüksek olmasıdır.
Buna
rağmen, ülkemizde yüksek öğretim hizmetlerinin büyük çoğunluğu devlet
tarafından ve kamusal finansman yoluyla gerçekleştirilmektedir. Söz konusu
kaynakların etkinliğinin değerlendirilmesinde, gerçek maliyetlere ulaşılmaya
çalışılırken; sınıf tekrarı, sınavlarda yüksek başarısızlık, okulun terk
edilmesi gibi kayıpların da dikkate alınması gerekmektedir.
Yaptığımız
çalışmada; bir öğrencinin gerçek maliyetinin kuramsal maliyetten, yani hiç
kimsenin sınıfta kalmadan öğrenim devresini tamamlaması durumundan 1.6 kat daha
yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Bu açıdan bakıldığında, yaz aylarında daha kısa
sürede, dolayısıyla, daha az kişisel ve sosyal maliyetlere katlanılarak
gerçekleştirilen yaz okulu uygulamalarının yararlarından söz edilebilir.
(*)Gazi Üniversitesi
Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi İşletme Eğitimi Bölümü.
(1) Orhan
Türkay, İktisat Teorisine Giriş,Ankara,
1996, s.108.
(2)Burhan
Şenatalar, “Fayda-Maliyet Analizinin Kapsamı-Fayda ve Maliyet Kavramları”, Maliye Enstitüsü Konferansları, 22.
Seri, İstanbul, 1974, s.250.
(3)Engin Ataç,
“Fayda Maliyet Analizi”Eskişehir
İktisadi Ticari İlimler Akademisi Dergisi, C:14, Sayı:1, 1978, s.253.
(4)Joseph
E.Stiglitz (çev.Ömer Faruk Batırel), Kamu
Kesimi Ekonomisi, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 1994, s.65.
(5)J.
Hallak(çev. Mahmut Adem), Eğitimde
Maliyet ve Harcamalar, Talim Terbiye Dairesi Yayınları, Ankara, 1974, s.4.
(6) Işıl Ünal,
Eğitim ve Yetiştirme Ekonomisi,Ankara,
1996, s.236.
(7) Mahmut
Adem,Ulusal Eğitim Politikamız ve Finansmanı,
Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayını,Ankara, 1993, s.141.
(8)C.Benson
(çev. Yüksel Kavak-Berrin Burgaz), Eğitim
Ekonomisi-Seçilmiş Yazılar, Personel Geliştirme Merkezi Yayınları, Ankara,
1994, s.26.
(9)Işıl Ünal,
a.g.e., s.238.
(10) Fatih
Ürer, “Türkiye’de Yüksek Öğretim Harcamalarına Maliyet Fayda Analizinin
Uygulanması”,(Yayınlanmamış Uzmanlık Tezi, Devlet Plânlama Teşkilâtı
Müsteşarlığı, 1983), s.30-31.
(11)Adem,
a.g.e., s.134.
(12)T.C. Gazi
Üniversitesi 1999 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısı
(13) Güneri
Akalın, Yüksek Öğretim Karma Malına
Maliyet-Fayda Analizinin Uygulanması, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi Yayınları,Ankara, 1980, s.128.