MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 163

Yaz  2004


EĞİTİM BÖLGELERİ VE EĞİTİM KURULLARININ YAPISAL VE İŞLEYİŞ SORUNLARI İLE ETKİLİLİK DÜZEYİ

Fatih TÖREMEN*
Hasan HARKTI**



Özet

Millî Eğitim Bakanlığının son yıllarda uygulamaya koyduğu en önemli projelerden birisi olan  Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları uygulamasıyla eğitim sisteminde demokrasi ve katılımcılık sağlanmıştır. Bu bağlamda okullarda oluşturulan  “Okul-Öğrenci Kurulları” ile öğrenciler, “Okul-Zümre Başkanları Kurulu” ile öğretmenler, “ Eğitim Bölgesi Danışma Kurulu” ile de mahalle muhtarları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri eğitimle ilgili kararlarda söz sahibi olmuşlardır.

Böyle önemli bir uygulamanın eğitim üzerindeki etkileri ve işleyişinde oluşan sorunları incelemeyi amaçlayan bu araştırmanın örneklemini; “Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi” gereğince, Afyon il merkezinde oluşturulan dört eğitim bölgesinde bulunan 76 ilk ve orta dereceli okullar ile 16 İlçe Millî Eğitim müdürü ve bu ilçelerdeki en büyük merkez okul müdürleri oluşturmuştur. Yönergenin yapısal ve işleyiş sorunları ile etkililik düzeyini belirlemek amacıyla eğitim bölgesi koordinatör müdürleri, okul müdürleri, öğrenci kurulları temsilcileri ve zümre başkanları temsilcilerinin görüşleri alınarak eğitim bölgeleri ve eğitim kurullarının yönetim ve işleyişi, eğitim-öğretime getirdiği kalite, etkili iletişim ve kaynakların etkin kullanımı gibi konular değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Araştırma sonucunda elde edilen bulgulardan hareketle eğitim kurullarının, her eğitim bölgesinde oluşturulan  koordinatör okullara ek külfet getirdiği, kurullarda alınan kararların sadece görüş ve öneriden öteye gitmediği, alınan kararların üst yönetimlerce yeterince değerlendirilmediği, eğitim bölgelerinin oluşturulması ile ilgili etkili bir rehberlik sunulmadığı, eğitim bölgelerinin ve eğitim kurullarının öğretmenler arasındaki iletişimi ve kaynakların verimli bir şekilde kullanımını sağlamadığı  ve eğitim bölgelerinde yer alan okullar arasında etkili bir iletişimin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Eğitim bölgeleri ve eğitim kurulları, okul-öğrenci kurulları, okul-zümre başkanları kurulu, eğitim bölgesi danışma kurulu.

Giriş

Bazı örgütler yetenekli insanlara, verimli süreçlere ve paranın satın alabileceği en iyi teknolojiye sahip oldukları hâlde, yine de başarısızdırlar; kuşku, çekişme, yüksek iş gücü devrinin yarattığı kaos ve insanların birbirine karşıt amaçlarla çalışıyor olmalarının yarattığı tutarsızlıklar içinde kıvranıp durmaktadırlar (Cohen ve Prusak, 2001:25).

Ülkemizin en kalabalık çalışanı ve en fazla uzantısı olan kurumu hiç kuşkusuz Millî Eğitim Bakanlığı’dır. Hele bir de işin içinde eğitim var ise ve bunun da hedef kitlesi yediden yetmişe o ülkenin insanı ise burada her şeyin düzgün bir şekilde işlediğini söylemek mümkün değildir. Başaran’ın (2000) da belirttiği gibi eğitim ortamında sorunlar bitimsizdir.

Türk eğitim sisteminde, aşırı merkezî denetim okulun kendine özgü amaçlarını ve kimliğini belirlemesini güçleştirmekte, okullar arası rekabeti yok etmekte, verimliliği düşürmekte ve öğrenme ortamını tekdüze hale getirmektedir. Okulun tüm alt yapısıyla, toplum olma bilinci içerisinde öğrenciye ve çevreye açık hale getirilmesine ve öğrenci merkezli öğretim yöntemlerinin uygulanmasına ihtiyacı vardır. Buna yönelik okulun yetkilerinin artırılarak kendine özgü bir kimlik yaratmasına ortam sağlayan ve okul toplumunu etkileyen kararlara okul içi (yönetici, öğretmen, öğrenci ve diğer okul personeli vb.) ve dışı (veli, üst eğitim yöneticileri, çevre grupları ve liderleri) tarafların katılımını sağlayacak bir yeniden yapılanma yaklaşımının gündeme gelmesi gerekmektedir (Aytaç, 2000: 13). Bu yaklaşım kısmen “Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi” ile ele alınmaya çalışılmıştır.

Ülkemiz gelişmekte olan bir ülkedir ve kaynakları kıttır. Eğitim öğretimin yapılmasını sağlayan personel, araç-gereç ve alt yapı imkânları savurgan bir tutum içerisinde kullanılırsa, çoğu zaman da böyle olmuştur, o ülkede verimlilikten ve kaliteli bir eğitimden söz edilemez. Örneğin; bir yerleşim yerinde birden fazla okul vardır. Her okul için laboratuvar, spor salonu, bilgisayar sınıfı, işlik, atölye, yemek salonu ayrı ayrı düzenlenmiştir. Birisine ait olan bu imkândan diğer okul yararlanamaz. Yan yana iki okul duvarlarla ayrılmıştır. Her ikisinin de oyun ya da uygulama bahçesi yetersizdir, duvarlar kaldırılıp bahçe birleştirilmez. Aynı yerde bulunan okul ve kurumlardan birinde ihtiyaçtan fazla büro memuru, hizmetli vardır, diğerinde ise yoğun ihtiyaç. Bir okulda A branşındaki öğretmen aylık karşılığında ders saatlerini dolduramazken, komşu okulda aynı branştaki öğretmenin okutabileceği dersler boş geçer. İşte bu çarpıklığı önlemek, eğitim personeli ile diğer personeli, fizikî kapasiteyi, ders araç ve gereçlerini ortak, etkili ve verimli kullanmak, böylece eğitimde kaliteyi yükseltmek amacıyla “eğitim bölgesi” oluşturmaya karar verilmiştir (Acar, 2001: 149).      

Eğitim bölgesi uygulamaları bir yönüyle bir insan kaynakları yönetimi yaklaşımıdır. Çelik (2000: 29)’e göre; insan kaynakları yönetimi yaklaşımı eğitim yönetiminde de etkili biçimde uygulanabilir. Çünkü, insan kaynakları yaklaşımı, okulun örgütsel kültürüne uygun düşer. Okulun kendisi insan kaynaklarını geliştirmeye çalışmaktadır. Hem işleyen hem de işlenen kaynak insandır. Bir okulun örgütsel kültüründe, insana değer veriliyorsa, insan kaynağının en önemli kaynak olduğuna inanılıyorsa, bu kültürde insan kaynaklarının yönetimi yaklaşımı başarıyla uygulanabilir.

Ayrıca eğitim bölgesi uygulamasıyla eğitim sisteminde demokrasi ve katılımcılık sağlanmış, eğitim kurulları birbirini tamamlayarak ve bir bütün oluşturarak öğretmenler sadece bir okulun değil eğitim bölgesinin de öğretmeni olmuşlardır. Ait olma ihtiyacı, bir işte çalışan insanların beraber olma  ve arkadaşlarıyla ilişkiler kurmak suretiyle motive edici bir güç olarak önemli olabilir. İnsan ilişkileri, sosyal güvenlik duygusu ve iş çevresi yoluyla örgüte ait olma duygusunu ortaya çıkarabilir (Schultz ve Schultz, 1990:323). Eğitim Bölgesi ve Eğitim Kurulları Yönergesi çerçevesinde Türkiye genelinde 1517 eğitim bölgesi oluşturulmuştur. Eğitim bölgelerinin oluşturulmasında katılımcılık örneği olan Eğitim Kurulları oluşturulmuştur.  Eğitim bölgeleri, İl Millî Eğitim müdürünün teklifi ve valinin onayı ile oluşturulur. Eğitim bölgelerinin yönetimini “koordinatör müdür” sağlar. Tek eğitim bölgesi olan yerleşim yerlerindeki eğitim bölgesinin yönetimi Millî Eğitim Müdürlüğünce sağlanır (MEB, 2002).

Eğitime katılımı daha etkin bir şekilde hayata geçirecek bu uygulamayla, okullarda oluşturulan “okul-öğrenci kurulları” ile öğrenciler, “okul-zümre başkanları kurulu” ile öğretmenler, “eğitim bölgesi danışma kurulu” ile de mahalle muhtarları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri eğitimle ilgili kararlarda söz sahibi olmuşlardır. İşte bu noktada eğitimde yerelleşmeye doğru önemli bir adım atılmıştır (MEB, 2002). İlişki ağı yalnızca teknoloji değil kişisel ilişkiler çerçevesinde de olabilir. Bu ilişkiler yüz yüze konuşmalarla olabileceği gibi iletişim teknolojilerinin kullanılmasıyla da olabilir. Ancak bağlantılar tümüyle pasif niteliktedir. Sonuçlar bir tür karşılıklı ilişki gerektirir. Eğer zaman içinde bu karşılıklı ilişkiler güven ilişkilerine dönüşürse sürekli hâle geleceklerdir. Kuruluşu oluşturan ilişkilerdir (Lipnack ve Stamps, 2000).

Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi, üç kısımdan oluşmuştur. Birinci Kısım: Genel hükümleri; İkinci Kısım: Temel ilkeler, eğitim ve okul bölgeleri, yönetim ve kurullarını; Üçüncü Kısım: Eğitim ve öğretim ile çeşitli hükümleri kapsamaktadır. Buradan hareketle Millî Eğitim Bakanlığı, norm kadro çalışmaları kapsamında “Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi” adı altında bir yönerge hazırlayarak, illerde eğitim bölgeleri ve bu bölgeler içinde de çeşitli adlar altında bazı kurullar oluşturmuştur. Bunlardan başlıcaları, Eğitim Bölgesi Zümre Başkanları Kurulu, Eğitim Bölgesi Danışma Kurulu ve Eğitim Bölgesi Müdürler Kurulu’dur. Ayrıca bunların dışında okul bölgesinde katılımcı yönetim anlayışını gerçekleştirmek için her okul bazında da Okul Öğrenci Kurulu ve Okul Zümre Başkanları Kurulu adları altında kurullar oluşturulmuştur. Söz konusu yönergenin hazırlanmasında, 23 Eylül 1998 tarihli ve 23472 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Millî Eğitim Bakanlığı’na Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmelik”in 37.maddesi hükümleri esas alınmış olup bu çalışmalar, eğitimde norm kadro çalışmalarının da bir parçasını oluşturmaktadır.

Bu Yönergenin amacı; eğitim kurumlarının, millî eğitimin genel amaç ve temel ilkeleri doğrultusunda işlevlerini yürütürken birbirlerini tamamlaması ve bir bütün oluşturması; bu kurumlara öğrenci alınacak çevrelerin belirlenmesi; nüfusu az ve dağınık olan yerlerde merkez okulların oluşturulması; eğitim kurumlarındaki eğitim personelinin, fizikî kapasitenin, ders araç ve gerecinin ortak, etkili ve verimli kullanılması; okulun iç ve dış ögeleri ile yerel yönetimler, özel sektör ve gönüllü kuruluş temsilcilerinin eğitim yönetimi ve karar süreçlerine katılımı ile katkılarının sağlanması; okulun çevre ile bütünleştirilerek çevrenin övünç kaynağı hâline dönüştürülmesi ve akademik çevre ile okulun her alanda iş birliğine teşvik edilmesi; böylece eğitimde kalitenin yükseltilmesi ve sürekliliğinin sağlanmasına imkân verecek eğitim bölgeleri ve eğitim kurullarının oluşturulmasına ilişkin temel ilkeleri, yönetimi, işleyişi ve işlevlerini düzenlemek olarak belirlenmiştir (MEB, 1999, madde: 1).

Eğitimde Norm Kadro Çalışmaları ve Eğitim Bölgeleri

İllerde eğitim bölgeleri oluşturma çabaları, eğitimde norm kadro çalışmalarıyla ilgilidir. Norm kadro çalışmalarına esas oluşturmak üzere de bir yönetmelik hazırlanarak uygulamaya konulmuştur (MEB, 1999) ve zaman zaman yeni düzenlemeler yapılmıştır (MEB, 1999/90; MEB, 2000/09; MEB, 2000/19; MEB, 2000/22; MEB, 2000/28; MEB, 2000/64; MEB, 2000/68; MEB, 2000/81; MEB, 2000/95; MEB, 2000/100). Bu düzenlemelerin hemen hemen hepsinde de eğitim bölgelerinden söz edilmektedir. Yani norm kadro uygulaması eğitim bölgeleri ile doğrudan ilişkilidir. Norm kadrolarının temel amacı, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumları ile diğer eğitim kurumlarının öğretmen ve yönetici norm kadro sayılarının belli bir esas ve usule göre belirlenmesini, eldeki kaynakların etkili ve verimli bir biçimde kullanılmasını sağlamaktır (Şişman ve Turan, 2000: 3).

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından son yıllarda gündeme gelen ve hâlâ üzerinde tartışmaların sürdüğü norm kadro uygulamaları ve eğitim bölgeleri oluşturarak eğitimde sorunları yerinde belirleme ve kaynakları etkin kullanma çabalarının temelinde, Bakanlığın sorun çözme yeteneğinin her geçen gün zorlaştığını görerek, geç kalınmış olsa bile eğitimde yerelleşme ve katılımcı yönetim anlayışının bir uzantısı olduğu söylenebilir (Şişman ve Turan, 2000: 3). 

Şişman ve Turan’ın (Balcı, 1993; Fullan, 1994; Joyce, Wolf & Calhoun, 1993) aktarmalarına göre, başta ABD olmak üzere kimi gelişmiş Batılı ülkelerde son çeyrek yüzyılda gündeme gelen etkili okul, yönetimde adem-i merkeziyetçilik, okul merkezli yönetim, katılmalı yönetim, toplam kalite yönetimi, eğitimde yeniden yapılanma, okul reformu gibi konularda da okul-çevre ilişkileri, çevrenin ve ailenin okula katılımı ve desteği, karar süreçlerinde aile ve çevrenin söz sahibi olması, üzerinde önemle durulan konular arasında yer almaktadır.

Temel İlkeler

Eğitim bölgesinde faaliyetler aşağıda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde yürütülür (MEB, 1999, m: 5):

a) Kaynak Kullanımı: Eğitim bölgesi olarak belirlenen sınırlar içerisinde; insan gücünün, eğitim kurumlarının ve sosyal tesislerin fizikî kapasitesi ile eğitim araç ve gerecinin eğitim kurumu ayırımı yapılmaksızın bir program çerçevesinde etkili, verimli ve ortak kullanımı sağlanır.

b) Katılım: Eğitim bölgesinde, eğitim sürecinde yer alan ögelerle, eğitimin talep alanını oluşturan bütün kesimlerin eğitimle ilgili alınacak karar ve yönetim süreçlerine katılımının sağlanmasına, bölgenin eğitime ayrılabilecek potansiyel kaynaklarının harekete geçirilmesine ve problemlerin mahallinde çözümünün sağlanmasına çalışılır.

c) Etkileşim ve Paylaşım: Eğitim bölgesinde öğretmenlerin, öğrencilerin ve çevrenin etkileşiminin en üst seviyeye ulaştırılmasına, öğrencilerin öğrenmeye isteklendirilmesine, öğretmenlerin mesleğe yatkınlıklarının ve meslekî doyumlarının sağlanmasına, eğitim kurumu ve çevre birlikteliğinin gerçekleştirilmesine çalışılır.

d) Araştırma ve Geliştirme: Eğitim bölgelerinin, üniversitelerin araştırmalarında laboratuvar konumunda olacak eğitim kurumlarını taraflarca belirlenecek kurallar çerçevesinde, üniversitelerin yapacakları araştırma ve geliştirme faaliyetlerine açmaları, araştırma bulgularından azamî ölçüde faydalanmaları, öğretmenlerin meslekî kariyerlerini geliştirmeleri için hizmet içi eğitim almaları, yüksek lisans, doktora yapmaları konusunda ve eğitim bölgesinde oluşturulacak kurul ve komisyonların, bölgenin özelliğini de dikkate alarak yapacakları araştırmada, üniversiteyle iş birliği içerisinde olması sağlanır.

e) Eğitim Standartlarının Yükseltilmesi ve Eğitimde Kalite: Eğitim bölgelerinde hizmet veren personel, kullanılan bina, tesis, araç ve gereç ile eğitim uygulamalarında, ulusal ve uluslararası en üst düzeyde kabul gören eğitim standartlarına ulaşılmasına, eğitimde kalitenin artırılmasına ve bunun sürekliliğinin sağlanmasına özen gösterilir.

f) Eğitimde Yöneltme: Eğitim bölgesinde öğrencilerin, ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda yöneltilmeleri, aynı programı uygulayan eğitim kurumlarıyla ilgili gerekli tanıtım ve rehberlik hizmetlerinin yapılarak eğitim kurumlarına dengeli dağılımları sağlanır.

Amaç

Millî Eğitim Bakanlığı’nın önemli bir projesi olan, “Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi” ideal anlamda olması gerekeni ifade etmektedir. Ancak bu konuda bazı sıkıntıların yaşandığı ilgili kişiler tarafından sürekli dile getirilmektedir. Buradan yola çıkılarak Yönergenin yapısal ve işleyiş sorunları ile etkililik düzeyini belirlemek amacıyla; eğitim bölgesi koordinatör müdürler okul müdürleri, öğrenci kurulları temsilcileri ve zümre başkanları temsilcilerinin görüşlerine başvurularak Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurullarının yönetim ve işleyişi, eğitim-öğretime getirdiği kalite, etkili iletişim ve kaynakların etkin kullanımı gibi konular değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Bu Amaca Uygun Olarak Aşağıdaki Sorulara Cevap Aranmıştır:

1.                Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurullarının yönetim ve işleyişinde çeşitli problemler yaşanmakta mıdır?

2.                Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurullarının oluşturulmasıyla eğitim-öğretimde kalite ne ölçüde artmıştır?

3.                Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları arasında etkili bir iletişim gerçekleştirilmiş midir?

4.                Kaynakların etkin kullanımı sağlanmış mıdır?

YÖNTEM

Araştırmanın örneklemini, “Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi” gereğince, Afyon il merkezinde oluşturulan dört eğitim bölgesinde bulunan 76 ilk ve orta dereceli okul ile 16 İlçe Millî Eğitim müdürü ve bu ilçelerdeki en büyük merkez okul müdürleri oluşturmuştur. Bu bağlamda; koordinatör müdür olarak görev yapan il merkezindeki dört okul müdürü, danışma kurullarına başkanlık eden 16 İlçe Millî Eğitim müdürü ve ilçelerde koordinatör okul olarak seçilen okulların müdürlerinin toplamı 36 olup tamamına anket dağıtılmış, 31 anket geri dönmüştür. İl merkezindeki 76 okul müdüründen dört koordinatör müdür çıkarıldıktan sonra geriye kalan 72 ilk ve orta dereceli okul müdürünün tamamına anket ulaşmış, 71 anket geri dönmüştür. Yine, 72 okulda bulunan öğrenci kurulları temsilcilerinin 46, zümre başkanları kurulu temsilcilerinin 52 anketi geri dönmüştür. Bu araştırma, Afyon İl Millî Eğitim Müdürlüğünün 11/03/2003 tarihli ve 6078 sayılı yazıları ile valilik makamının olurları doğrultusunda 11/03/2003 ile 31/03/2003 tarihleri arasında yapılmıştır.

Ölçme Aracının Geçerlik ve Güvenirliği

Alanyazında ulaşılan kaynaklar doğrultusunda içerik ve ifade yönünden son hâlini alan anketin geçerliği akademisyenlere kontrol ettirilerek uzman kanısıyla (Balcı, 1995: 120) belirlenmiştir. Anketin güvenirliği ise, Cronbach Alpha (İç Tutarlık Düzeyi) yöntemi ile belirlenmiştir. Sonuçlara göre, anketin alfa değeri toplanmış ve alfa değeri .86 tüm verilerin (KMO) değeri ise .82 olarak bulunmuştur.

Verilerin Toplanması ve Analiz

Araştırmada veriler 36 sorudan oluşan bir anket yardımıyla toplanmıştır. Bu soruları koordinatör müdürler, okul müdürleri, öğrenci kurulları temsilcileri ve zümre başkanları temsilcileri cevaplandırmıştır. Valilik makamı ve Millî Eğitim Müdürlüğünden gerekli onay alınmıştır. Anketin puanlaması, “Tamamen Katılıyorum=5.00-4.20”, “Katılıyorum=4.19-3.40”, “Kararsızım=3.39-2.60”, “Katılmıyorum=2.59-1.80”, ve “Hiç Katılmıyorum=1.79-1.00” şeklinde verilmiştir. Anket yardımıyla elde edilen veriler SPSS istatistik programıyla çözümlenmiştir. Çözümlemede tek yönlü varyans analizi kullanılarak gruplar arası farklılıklar incelenmiştir. Ayrıntılar için “LSD” testi kullanılmıştır.

BULGULAR ve YORUMLAR

SORULAR GENELİ

Tablo-1 Tüm Sorular Bazında Ele Alınarak İncelenmiştir:

“İlköğretim ve orta öğretim kurumlarının aynı eğitim bölgesi içinde ele alınması çeşitli sorunlara neden olmaktadır” önermesi açısından koordinatör müdürler ile okul müdürleri kararsızlık içinde oldukları hâlde, öğrenci kurulları temsilcileri ve zümre başkanları temsilcileri “katıldıkları” yönünde görüş bildirmişlerdir. Bunun sebebi ilköğretim ile orta dereceli okullardan gelen öğrenci kurulları temsilcileri ile zümre başkanları temsilcilerinin psikolojik baskıları olabilir. Ayrıca ilköğretim ile orta öğretimin ihtiyaç ve isteklerinin farklı olması da eklenebilir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı fark olduğu gözlenmektedir.

“Norm kadro fazlası öğretmenlerin koordinatör okullarda toplanması ve bunların dağıtımının koordinatör okula bırakılmasında sorunlar yaşanmaktadır” görüşüne tüm gruplar “katılma” yönünde görüş bildirmişlerdir.

“Eğitim bölgeleri oluşturulurken nüfus sınırlaması yerine, öğrenci sayıları baz alınmalıdır” önermesine koordinatör müdürler, okul müdürleri ve öğrenci kurulları temsilcileri “katılıyorum” derken, zümre başkanları temsilcileri “tamamen katılıyorum” yönünde görüş belirtmişlerdir. Zümre başkanları, öğrenci ve çevre ile daha yakından ilgilenen kişilerdir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık belirlenmiştir.

“Eğitim bölgeleri içinde oluşturulan kurullar arasında koordinasyon eksikliği bulunmaktadır” önermesine okul müdürleri “tamamen katılırken” diğer grupların görüşü “katılma” yönündedir. Toplantıların baş aktörü okul müdürleri olduğuna göre kurullar arasında koordinasyon eksikliğinden söz edilebilir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

“Eğitim bölgelerinde oluşturulan kurullarda, okulun iç ve dış öğeleri ile yerel yönetimlerin, özel sektör ve gönüllü kuruluş temsilcilerinin, eğitim yönetimi ve karar süreçlerine katılımı sağlanmaktadır” görüşüne koordinatör müdürler ile okul öğrenci kurulları temsilcileri “katılırken” zümre başkanları ile okul müdürlerinin “kararsız” kaldıkları gözlenmektedir. Yani okul müdürleri ve zümre başkanları birebir uygulayıcılar olarak sözü edilen süreçlere katılım konusunda memnun değildirler. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık belirlenmiştir.

“Öğretmen ve diğer personelin hizmet içi eğitim ihtiyacı yerinde tesbit edilmektedir” önermesinde tüm gruplar kararsız durumdadır. Bunun anlamı personelin  hizmet içi eğitim ihtiyaçları yeterince karşılanamamaktadır.

“Eğitim kurulları, her eğitim bölgesinde oluşturulan koordinatör okullara ek külfet getirmiştir” önermesine koordinatör müdürler “tamamen katılırken” okul müdürleri ile öğrenci kurulları “katılıyorum” düzeyinde görüş bildirmişlerdir, zümre başkanları ise “kararsız” olduklarını belirtmişlerdir. Bütün toplantıların, iş ve işlemlerin  koordinatör okulda yapıldığı düşünülürse; koordinatör okul müdürlerinin haklı olduğu söylenebilir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık belirlenmiştir.

“Yönetici ve öğretmenlerimizin üzerine düşen işler ve harcadıkları zaman itibarıyla kurulların işleyişinde aksamalar meydana gelmektedir” görüşüne tüm gruplar “katılma” yönünde görüş belirtmişlerdir. Yani kurulların işleyişinde aksamalar meydana gelmektedir.

“Kurullarda alınan kararlar, birtakım konularda sadece görüş ve öneriden öteye gitmemektedir” önermesine koordinatör okul müdürleri “kararsızlık” diğerleri ise “katıldıkları” yönünde görüş belirtmiş olup bu durumda alınan kararların görüş ve önerilerden öteye gitmediği söylenebilir. Koordinatör müdürler ise direkt sorumlu olduklarından çekinceli bir tavır sergilemişlerdir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

“Eğitim bölgelerindeki kurullarda alınan kararlar üst yönetimlerce (İl Millî Eğitim Müdürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı) değerlendirilmektedir” sayıltısı bağlamında tüm gruplar, “kararsızlık” içindedir. Alınan kararların üst yönetimlerce yeterince değerlendirilmediği anlaşılmaktadır.

“Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları Yönergesi gereği, bu kurullarda bulunması gereken sivil toplum örgütüne mensup kişiler, kurullara yeterli ilgiyi göstermemektedir” görüşü açısından koordinatör müdürler “kararsız” oldukları hâlde diğer üç grup, sivil toplum örgütlerinin bu kurullara yeterli ilgiyi göstermediklerini düşünmektedirler. Koordinatör müdürlerin veya koordinatör müdür sıfatındaki (İlçe Millî Eğt. Md.) kişilerin bu işin uygulayıcıları olarak çekinceli davrandıkları görülmektedir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmektedir.

“Koordinatör okul müdürünün diğer okul müdürleri üzerinde herhangi bir yaptırımı bulunmamaktadır” önermesine koordinatör müdürler tamamen “katılırken” diğer üç grup “katılma” yönünde görüş ileri sürmüştür. Bu durum koordinatör müdürlerinin diğer okul müdürleri üzerinde herhangi bir yaptırımı bulunmadığı gerçeğini düşündürmektedir.

“Eğitim bölgelerinin oluşturulması, norm kadro uygulamasına destek sağlamıştır” görüşüne tüm gruplar “katılma” düzeyinde görüş bildirmişlerdir; bu durum eğitim bölgelerinin, norm kadro uygulamasına destek sağladığını göstermektedir.

“Danışma kurullarında alınan kararlar etkili bir şekilde uygulanmaktadır” önermesine aşağı yukarı bütün grupların verdikleri cevaplardan hareketle danışma kurullarında alınan kararların etkili bir şekilde uygulanmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durum, Şişman ve Turan  (2000) tarafından da desteklenmektedir.

Koordinatör müdürler, okul öğrenci kurullarının amacına uygun çalışmadığını belirtirken diğer gruplar kararsız kalmışlardır.

“Eğitim bölgesi danışma kurulları için belirli bir mekân, personel ve bağımsız bir koordinatör yönetici olmalıdır” önermesine koordinatör müdürler “tamamen katılırken” diğer gruplar “katılma” yönünde görüş bildirmişlerdir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

“Yönetimde daha az merkezî, daha çok yerel iş birliği sağlanmıştır” görüşüne bütün gruplar “kararsızlık” yönünde görüş bildirmişlerdir.  Eğitim bölgeleri bünyesinde oluşturulan kurullar, demokratik ve katılımcı yönetim anlayışını gerçekleştiriyor mu? yönündeki soruyu, denekler “kararsızım” şeklinde cevaplamışlardır.

“Eğitim bölgesi  ve eğitim bölgeleri arasında dayanışma ve rekabet sağlanarak eğitimde kalite yükselmiştir” önermesine koordinatör müdürler “katılmıyorum” derken diğer gruplar “kararsızım” demiştir. Yani eğitim bölgesi ve eğitim bölgeleri arasında rekabet sağlanarak eğitim-öğretimde kalite yükseltilememiştir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu belirlenmiştir.

“Toplam Kalite Yönetimi bu kurulların işlemesinde önemli bir desteğe sahiptir” şeklindeki soruya koordinatör müdürler ve zümre başkanları katılırken diğer iki grup kararsız kalmışlardır. Okul müdürleri ile okul öğrenci kurulları temsilcilerinin içinde bulundukları duruma göre TKY ile yeterince ilgilenemedikleri anlaşılmaktadır.

“Aynı eğitim bölgesi içindeki öğretmenlerin meslekî eğitim ve sosyal ihtiyaçları karşılanmaktadır” önermesine bütün gruplar, “katılmıyorum” seçeneğini işaretleyerek aynı eğitim bölgesi içindeki öğretmenlerin meslekî eğitim ve sosyal ihtiyaçlarının karşılandığına inanmadıklarını ifade etmişlerdir.

 “Eğitim bölgelerinde personel, her türlü alt yapı, tesis, araç ve gereç gibi standartlar yükseltilerek eğitimde kalite arttırılmıştır” şeklindeki soruya bütün gruplar “katılmıyorum” seçeneğini işaretleyerek olumsuz görüş bildirmişlerdir.

“Eğitim bölgelerinin oluşturulması ile  etkili bir rehberlik sunulmaktadır” önermesinde koordinatör müdürler ile zümre başkanları kararsız kalırken okul müdürleri ile okul öğrenci kurulları temsilcileri, etkili bir rehberliğin sunulduğu görüşüne katılmamaktadırlar.

“Okul öğrenci kurulları öğrencilerin, okul ve çevreye uyumlarını sağlayacak önlemlerin alınmasında görüş bildirmekte ve öneriler sunmaktadır”, “Okul öğrenci kurulları, öğrenci sorunlarının belirlenmesi ve çözümü konusunda görüş bildirir”, “Okul öğrenci kurulları, okuldaki eğitici kol faaliyetlerinin başkanları ile iş birliği yaparak okullarda ve eğitim bölgelerinde yapılacak kültürel ve spor etkinlikleri konusunda görüşler bildirmekte ve öneriler sunmaktadır” önermelerine hemen hemen bütün gruplar katılma yönünde görüş bildirmişlerdir.

“Bu kurullar sayesinde, öğrenciye daha fazla öğrenme imkânı sağlanır” önermesine denekler kararsız oldukları yönünde görüş bildirmişlerdir.

“Eğitim kurulları, araştırma ve geliştirme açısından çevredeki üniversiteyle iş birliği içindedir” şeklindeki soruya bütün denekler “katılmıyorum” derken çevredeki üniversiteyle iletişimin sağlanamadığı görülmektedir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır.

“Eğitim bölgeleri ve eğitim kurulları, öğretmenler arasındaki iletişimi, çalışmayı planlaştırmayı ve kaynakların verimli şekilde kullanımını sağlamaktadır” önermesine denekler katılmadıkları yönünde görüş bildirmişlerdir.

“Eğitim bölgelerinde yer alan okullar arasında etkili bir iletişim vardır” şeklindeki soruya koordinatör müdürler ve okul öğrenci kurulları temsilcileri “katılmıyorum”  derken okul müdürleri ile zümre başkanları “kararsız” olduklarını belirtmişlerdir. Burada da eğitim bölgesinde yer alan okullar arasında iletişim kopukluğunun olduğunu görmekteyiz.

“Okul, çevre ve eğitimle ilgili her kesim, etkili bir iletişim ve paylaşım içindedir” önermesine denekler katılmadıklarını ifade etmişlerdir. Tüm katımcılar okul, çevre ve eğitimle ilgili her kesimin, etkili bir iletişim ve paylaşım  içinde olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir.

“Eğitim bölgelerinde fizikî kapasite, ders araç-gereçleri, etkili ve verimli bir  şekilde kullanılmaktadır. Dolayısıyla öğretmenin verimini de artırmıştır”  önermesi bağlamında tüm denekler kararsızlık içinde olduklarını ifade etmişlerdir.

“Eğitim bölgesi içinde, mevcut kaynakların, eğitim kurumu ayrımı yapmaksızın ortak kullanımı sağlanmaktadır” şeklindeki soruya koordinatör müdürler katıldıklarını, diğer denekler kararsız olduklarını belirtmişlerdir. Deneklerin görüşleri arasında anlamlı farklılık olduğu görülmüştür.

“Eğitim bölgesi danışma kurulları için belirli bir kaynak oluşturulmalıdır” önermesine koordinatör müdürler ile zümre başkanları “tamamen katılıyorum” derken  okul müdürleri ile öğrenci kurulları temsilcileri “katılıyorum” şeklinde görüş beyan etmişlerdir. Eğitim bölgesi danışma kurulları için belirli bir kaynak oluşturulmasını, bu işin en fazla sıkıntısını çeken koordinatör müdürler istemektedir.

“Eğitim bölgelerinde öğrenci ve öğretmenlerin yararlanabileceği, eğitim ve öğretimi destekleyici tesisler (kütüphane, sosyal tesisler, eğitim araçları vb.) bulunmaktadır” sayıltısına denekler katılmadıklarını ifade ettiğinden eğitim bölgelerinde öğretmen ve öğrencilerin yararlanabileceği yeterli tesislerin bulunmadığı anlaşılmaktadır.

“Eğitim bölgelerinin oluşturulması sonucu, eğitimde emek ve kaynak kaybı önlenmiştir” görüşüne koordinatör müdürler katılırken, diğer denekler kararsız olduklarını belirtmişlerdir.

Tablo-2’de genel olarak anketin alt boyutları deneklerin görüşleri açısından yorumlanmaktadır.

GRUPLAR

Tablo-2

Tablo-2 incelendiğinde görüleceği gibi; genel anlamda Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurullarının yönetim ve işleyişi açısından araştırmaya katılan deneklerin tümü  sorulara “katılıyorum” şeklinde görüş belirtmişlerdir. Ankette yer alan sorular göz önüne alındığında  Yönergenin amacına uygun olarak çalışmadığı, yani bu konuda istenilen hedeflere ulaşılamadığı görülmektedir. 

“Eğitim öğretimde kalite” açısından bakıldığında deneklerin; çok önemli olan bu bölümde bir kararsızlık örneği sergiledikleri görülmektedir. Bu durum; Yönergenin ortaya koyduğu hedeflere ulaşılmamakla birlikte, bu durumun kaliteyi sağladığını söylemenin mümkün olmadığını düşündürmektedir.

“Etkili iletişim” yönünden bakıldığında yine Yönergenin ortaya koyduğu hedeflere hiç yaklaşılmadığı, eğitim camiasında etkili bir iletişimin sağlanamadığı, kurullar arasında iletişimin olmadığı görülmektedir.

“Kaynakların etkili kullanımı” konusunda; koordinatör müdürler, okul müdürleri, öğrenci kurulları temsilcilerinin kararsız oldukları, zümre başkanları temsilcilerinin ise az bir farkla katıldıkları görülmüştür. Buradan hareketle eğitim bölgesi uygulamasının kaynakların etkin olarak kullanılması bağlamında yeterince etkili olmadığı söylenebilir. 

Gruplar Arası  İlişkiler

Tablo-3                                                        

*p<0.05

Tablo-3’te genel sorular itibarı ile gruplar arası ilişkiler incelenmiştir. Tablodan da görüldüğü gibi yönetim ve işleyiş, eğitim-öğretimde kalite ve iletişim değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık görülememiştir.

Kaynakların etkin kullanımı konusunda deneklerin görüşleri arasında (P<0.05) düzeyinde anlamlı farklılık bulunmuştur. Okul müdürleri “kararsız” lık,  zümre başkanları kurulu temsilcileri ise “katılıyorum” yönünde görüş belirtmişlerdir. Bu durumun zümre başkanlarının birbirleri ile sık sık bir araya gelmelerinden kaynaklandığı söylenebilir. 

Sonuç ve Öneriler

Eğitim Bölgeleri ve Eğitim Kurulları  Yönergesi,  Tebliğler Dergisinin 0/11/1999 tarihli 2506. sayısında yayımlanmıştır. Bu yönerge ile yapılanan uygulamalar bağlamında aşağıdaki sorunların ortaya çıktığı görülmektedir. İlköğretim ve orta öğretim kurumlarının aynı eğitim bölgesi içinde ele alınması, norm kadro fazlası öğretmenlerin koordinatör okullarda toplanmasında bir sakıncanın olmadığı, ancak bu öğretmenlerin dağıtımında koordinatör okulların sıkıntı çektiği, eğitim bölgelerinin oluşturulmasında nüfus sınırlamasının baz alınmasında yönetici ve öğretmenlerimizin üzerine düşen işler ve harcadıkları zaman itibarıyla kurulların işleyişinde çeşitli sorunlara neden olmaktadır.  Eğitim bölgeleri içinde oluşturulan kurullar arasında koordiasyon eksikliğinin olduğu görülmektedir. Eğitim bölgelerinde en önemli kurul danışma kuruludur. Danışma kurulu diğer kurullara göre şemsiye bir kurul niteliğindedir. Yapılan araştırmalarda bu kurulda alınan kararların görüş ve önerilerden öteye gitmediği anlaşılmaktadır. Bu kurullarda alınan kararların muhatabı da net olarak belli değildir. Eğitim bölgelerinin diğer alt kurullarında da durum farklı değildir. Danışma kurulları eğitimde yerelleşmeye doğru atılan bir adım olmasına rağmen, toplantılara çağrılan sivil toplum kuruluşlarına ait kişiler, toplantılara gönülsüz gelmekte, gelenler de daha önce alınan kararların uygulanmadığı yönünde görüş bildirmektedirler.

Araştırma sonuçlarına göre eğitim kurulları, her eğitim bölgesinde oluşturulan koordinatör okullara ek külfet getirmiş olup kurullarda alınan kararlar, birtakım konularda sadece görüş ve öneriden ibaret kalmakta, alınan kararlar üst yönetimlerce (İl Millî Eğitim Müdürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı) yeterince değerlendirilmemektedir. Araştırmadan çıkan diğer sonuçlar da  eğitim bölgelerinin oluşturulması ile  etkili bir rehberlik sunulmadığı, eğitim bölgelerinin ve eğitim kurullarının, öğretmenler arasındaki iletişimi, çalışmayı planlaştırmayı ve kaynakların verimli şekilde kullanımını sağlamadığı ve eğitim bölgelerinde yer alan okullar arasında etkili bir iletişimin olmadığı yönündedir.

Okul öğrenci kurullarının eğitimde çok önemli yeri vardır. Burada da alınan kararlar sadece bir öneri niteliğinde kalmaktadır. Bu durum, zaman zaman danışma kurullarına katılan öğrenciler tarafından dile getirilmektedir.

Araştırma Sonuçlarına Göre Şu Öneriler Verilebilir:

1.  İlköğretim ve orta öğretim kurumlarının aynı eğitim bölgesi içinde ele alınırken ortaya çıkabilecek sorunların önceden tespiti yapılarak bu sorunlar giderilmelidir.

2. Eğitim bölgeleri oluşturulurken o bölgenin genel nüfusundan çok, okul çağındaki öğrenci sayıları göz önünde bulundurulmalıdır.

3. Eğitim bölgesi danışma kurulları için belirli bir mekân, personel ve bağımsız bir koordinatör yönetici belirlenmelidir.

4.  Eğitim bölgesi danışma kurulları ve koordinatör okullara ek bir kaynak/bütçe oluşturulmalıdır.

5.  Danışma kurullarında belirlenen hizmet içi eğitim faaliyetleri, üst yönetimlerce mutlaka değerlendirilmelidir.

6.  Koordinatör müdürlerin yetki alanları genişletilmelidir.

7. Kurulların işleyişinde çok önemli bir yeri olan toplam kalite yönetiminin mutlaka aktif bir şekilde uygulanması gerekmektedir.

8.  Okul öğrenci kurullarının ve zümre başkanlarının görüş ve önerileri mutlaka değerlendirilmelidir.

9.  Eğitim bölgelerinde etkili bir rehberlik sistemi mutlaka kurulmalıdır.

10. Eğitim kurulları, araştırma ve geliştirme açısından çevredeki üniversitelerle mutlaka iş birliği yapmalıdır.

11. Sadece bir eğitim  bölgesi ile sınırlı kalınmayıp eğitim bölgeleri arasında etkili bir iletişim sağlanmalıdır.

 

KAYNAKLAR

Acar, H. (2001). Norm Kadro Uygulaması. 2000 Yılında Türk Millî Eğitim Örgütü ve Yönetimi Ulusal Sempozyumu, Ankara: 11-13 Ocak.

Aydın, M. (2000). Eğitim Yönetimi, Ankara: Hatipoğlu Yayıncılık.

Aytaç, T. (2000). Okul Merkezli Yönetim, Ankara: Nobel Yayıncılık.

Balcı, A. (1995). Sosyal Bilimlerde Araştırma, Yöntem, Teknik ve İlkeler, Ankara: Pegem Yayıncılık.

Başaran İ, E. (2000). Eğitim Yönetimi, Ankara: Feryal Matbaası.

Cohen, D. ve Prusak, L., (2001) Kavrayamadığımız Zenginlik. Kuruluşların Sosyal Sermayesi, İstanbul: MESS Yay.

Lipnack J., J. Stamps, Sanal Ekipler. Executive Excellence, Sayfa: 14-15, Mart, 2000.

Schultz D. P. & S. E. Schultz, Psychology and Industry Today, New york: MacMillan Publishing Company, 1990.

Şişman, M & Turan, S. (2000). Eğitim ve Okul Yönetiminde Eğitim Bölgesi Danışma Kurullarının İşlevi. LX. Ulusal Eğitim Bilimleri Kongresi, 27-30 Eylül.

M.E.B. (1999). Eğitim Bölgesi ve Eğitim Kurulları Yönergesi, Tebliğler Dergisi.

MEB. 2002. http//:www.meb.gov.tr/ 

 

EDUCATIONAL REGIONS AND STRUCTURAL AND FUNCTIONAL PROBLEMS OF EDUCATIONAL COMMITTEES WITH THE LEVEL OF EFFECTIVENES 

Abstract

Democracy and participation are achieved in the educational system with the application of Educational Regions and Educational Committees which is one of the most important projects carried out by the Ministry of Education in recent years, In this connection; the students through the “school – studen committees”  formed at schools, the teachers through the “school- group chiefs committee”, ward headmen and the representatives of the civilian society  organizations though the “information committee of educational regions” had a right to comment on decisions related to education.

In accordance with the Directive of “Educational Regions and Educational Committees”; 76 elementary schools and junior high schools which are in the four educational regions formed in the city of Afyon, 16 District Directors of National Education and the principals of the biggest schools in these districts constituted the sample of this research aiming at the investigation of the effects of such an important application on education and the problems occured in its function. With the aim of the determination of the structural and functional problems of the directive and its level of effectiveness; by taking the opinions of the Coordinator Directors of Educational Regions, the Principals, the Representatives of the Student Committees and the Representatives of the Group Chiefs; the matters like the administration and the function of the Educational Regions and the Educational Committees, the quality they brought to education and training, effective communication and the active usage of the sources have been tried to be evaluated.

Through the findings obtained at the end of the research; it has been concluded that the educational committees brought an additional trouble to the coordinator schools formed in every educational region, that the decisions taken in the committees did not have any effect beyond opinion and suggestion, that the decisions taken were not sufficiently evaluated by the superior administrations, that an effective guidance was not presented with the formation of educational regions, that the educational regions and the educational committees did not provide communication among the teachers and the productive usage of the sources, and that there was not an effective communication among the schools located in the educational regions.

Key Words : Educational regions and educational committees, school-student committees, school-group chiefs committee, information committee of educational region.

 

 


 

      *    Yard. Doç. Dr.; Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri BölümüÖğretim Üyesi, (ftoremen@yahoo.com) ELAZIĞ
**    Dazkırı İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü (hasan4407@hotmail.com) AFYON

 

 

İçindekiler...

 

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

[ yukarı ]

Arşiv