MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 153-154

Kış-Bahar 2002


Eğitim Öğretim Faaliyetlerinde Fiziksel Mekan

Doç. Dr.Zekeriyya ULUDAĞ*
Öğr. Gör. Hatice ODACI**

GİRİŞ

İnsanlık tarihi insanın eğitsel tarihidir. Böylesi önemli bir süreç, daima insani mekanlarla birleşerek değer kazanmıştır. Medeniyetler tarihe inşa ettikleri eğitim yuvalarıyla damgalarını vurmuşlar ve bu faaliyet alanlarıyla kendilerine övünç kaynakları yaratmışlardır.

Her dönem kendine özgü eğitim özellikleri ve eğitim mekanları ile yeni sistemler oluşturmuştur. Tarihsel veriler toplumların belirli dönemlerde felsefi, dini ve bilimsel gelişmelerin sonucunda eğitim sistemlerinin amacına uygun olarak ideal eğitim mekanları düşünmüş ve gerçekleştirmiş olduklarını göstermektedir.

İster geleneksel ister modern dönemler dikkate alınsın insanlık, ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurumlar oluşturmuştur. Toplumsal ve beşeri ihtiyaçları karşılamak üzere oluşturulan kurumların en gelişmiş, dinamik ve faal olanları arasında okulu saymak mümkündür. Okul güven uyandıran konumu ile her zaman kendine olan talebi karşılamak için çaba sarf etmektedir1.

Bu konumunu dikkate alanlardan bir kısmı okulu, hayat karşısındaki ideal mekan hatta “mabed” olarak nitelendirirken onu içinde görev yapan “ruh mimarı” öğretmeni ile birlikte “mana alemine” götüren yol olarak kabul etmektedirler2. Buna karşılık okulu bir efsane haline dönüştürmeden “geleneklerin girift, toplum birikimlerinin karmaşık olduğu ve bunların simgeler halinde amaçlandırılarak öğretilmesi gerektiği zaman ortaya çıktığını”3 ifade eden, onu hayatın bizzat kendisi yaparak içindekilere “kararlılık ve güven” vermeye çalışan bir kurum olarak kabul eden görüşlere de rastlamak mümkündür. 

Her ne kadar zaman zaman eğitim karşıtı görüşler ile son zamanlardaki postmodern “antipedagoglar” eğitim için ideal mekan düşüncesine karşı çıkmakta ve bunu, Batı medeniyetinin temel çıkış noktası olan “Aydınlanma” fikrinden bir kopuş4 olarak nitelendirmekteyseler de modern eğitim, ulus devlet ve üniter yapılar vasıtasıyla yönetilip yönlendirildiği sürece –eleştirel yaklaşımlara rağmen- rasyonalite ve bilim ışığında eğitim için ideal mekanı daima düşünecek ve onunla insan ve çevre arasındaki uyumu ele alacaktır.

Bu itibarla “bir sistemin yer aldığı mekanın özellikleri ile, sistemin araç, süreç ve hedeflerinin uyuşum içinde olması gerekir. Mekan, sistemin bir parçası olarak, onun diğer parçalarıyla uyumlu olmak durumundadır”5. Herhangi bir uyumsuzluk durumunda eğitim sisteminde aksaklıkların oluşabileceği söylenebilir. “Fiziksel ortam, eğitim etkinlikleri için ayrılan mekanın özelliklerini belirtir. Sıra, masa, dolap vb. araçlarla, boş alanlar, mekanın ısı, ışık ve renk düzeni gibi bir dizi etken, ortamın fiziksel değişkenlerini oluşturur. Öğretmen-öğrenci ilişkileri, büyük ölçüde bu fiziksel değişkenler tarafından etkilenir”6. Bu yüzden eğitim ve öğretim faaliyetlerinde ortam (mekan) düzeninin önemi çok büyüktür. Sınıf içi nesneler insanla birleştiğinde değer kazanırken öğretime katkı sağladığı sürece fonksiyonel olacaktır. Hathaway “Eğitsel Binalar” adlı makalesinin girişinde şöyle diyor: “Bizler ilk önce binaları şekillendiririz sonra onlar bizleri şekillendirir. Okullar için bu çok önemlidir, çünkü gerek öğrenmeye ve insan becerisine yardımda ya da  her ikisini de engellemek için eğitsel binaların birçok özelliğinin gizil güçleri vardır”7.

Bu açıdan bakıldığında fiziki mekan öğretmen-öğrenci arasındaki ilişkide insanileşerek, hem öğretmen için hem de öğrenci için yaşanılır bir çevre oluşturmaktadır. Cohen, Manion ve Morrison da fiziksel çevrenin öğrenmenin bir iskeletini oluşturduğunu ve öğrenmeyi ilerletmede katkıda bulunabileceği gibi öğrenmeyi engelleyebileceğini belirtiyorlar ve bu durumu öğretmenin mümkün olduğunca kontrol altında tutması gerektiğini, aslında fiziksel çevrenin öğretim için en iyi şekilde düzenlenmesinin öğretmen becerisine bağlı olduğunu ve bunun da sınıftaki kişisel gücüne katkı sağlayacağını önemle vurgulamaktadırlar8.

Tüm bunlardan yola çıkarak mekan düzenleme konusunda en büyük görevin öğretmene düştüğünü ve amaca göre düzenlenmiş bir eğitim ortamının eğitim ve öğretim faaliyetlerinde öğretmene birçok katkılar sağlayacağını söylemek mümkündür.

FİZİKSEL ORTAM VE ÖGELERİ

Fiziksel ortam olarak kabul ettiğimiz okul, sınıf ve okulun çevresi hakkındaki tartışmalar oldukça eskiye dayanmaktadır. Bu tartışmalar genelde okul binalarının teknik ve inşası yanında okulun iç mekanının düzenlenmesi ile okulun çevresi hakkında ortaya çıkmakta olduğu görülmektedir. Okul inşaatlarının tarihsel gelişim çizgisi içinde “yetki” mercileri arasında görüş farklılıkları bu konudaki gelişmeleri desteklemiş ve görüşlerin değişmesine neden olmuştur9.

Fiziksel ortam dediğimizde karşımıza çıkan bu üç kavram bir taraftan insanın çevresi ile uyuşmasını gündeme getirirken diğer taraftan onun kendi iç dünyasında kendisi ile olan barışıklığını sağlamakta veya onu kuşatan çevresinden algıladıkları sayesinde kendi iç dünyasına kapanmasına uyumsuz veya psikolojik yönden rahatsız, huzursuz bir insan olmasına sebep olmaktadır. Bu bakımdan dış görünüş itibariyle çok basit görünmesine rağmen insan hayatında oldukça derin izler bırakabilecek bir problem alanı olarak algılanmak zorundadır. Öğretmen-öğrenci yaşamının büyük bir bölümünün geçtiği fiziksel mekan yani sınıf öncelikle içerisinde bir takım özellikleri barındırmalıdır. Bunlar; öğrenciye çalışma zemini ve ders yapma olanağı tanıyan işlevsellik, öğrenme aktivitelerinin arzu edilen duruma gelmesinde öğrencide duygu yoğunluğu ortaya çıkarması, farklı amaçlara hizmet edebilecek esnekliğe sahip olmalıdır ve öğrencilere sınıfta elde ettiklerini doyasıya yaşatacak estetik bir değer önde gelmelidir10. Çünkü fiziki çevre düzenlenmesinden inşasına kadar öğrenci üzerinde psikolojik etkilerde bulunacaktır. Bu çevre öğrenmeyi ve devam eden gelişmeyi ya cesaretlendirecek ve artıracak ya da önleyecek veya cesaret kıracaktır11.

Bu bakımdan fiziksel ortamla ilgili olan her değişken, eğitime destek veya engel olabilir. Sadece mekanda varolanlar değil, bunların düzenlenişi, görüntüsü (estetiksel durumu) da eğitsel açıdan insan üzerinde önemlidir ve etkileyici olmaktadır. Literatürde akademik başarı üzerinde fiziksel çevrenin etkisini inceleyen çalışmaların sınırlı olduğu göze çarpmaktadır. King ve Marans yapılan çalışmaları incelemişler ve renk, ısı, mekan düzeni ve aydınlatmanın öğrenme üzerinde önemli etkilerinin bulunduğuna dair araştırma bulgularının olduğunu tespit etmişlerdir ve bu konu ile ilgili daha çok çalışma yapılmasına ihtiyaç olduğunu belirtmektedirler12. “Bu konuda yapılan çalışmalarda iyi bir sınıf düzeninin öğrenciyi güdülediği, öğrenci başarısını artırarak öğrenilenlerin hatırlanmasına neden olduğu, öğrencilerin birlikte çalışma alışkanlığı kazanmalarına ve arkadaş ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunduğu ortaya konulmuştur”13. Cheng, Hong Kong da altıncı sınıf öğrencisi olan 21.622 öğrenci üzerinde yapmış olduğu çalışmasında sınıfın fiziksel çevresi ile öğrenci performansı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Elde ettiği bulgulara göre, fiziksel çevrenin kalitesinin algılanması ile öğrenci performansı arasında ilişki olduğu ortaya çıkmıştır14. Sınıf ortamının iyi bir şekilde düzenlenmiş olması, öğrencilerin birlikte çalışma alışkanlıklarının gelişmesine, arkadaş ilişkilerinin artmasına, öğrenmelerine ve öğretmenin sınıfta kontrolü sağlamasına katkıda bulunabilir15. Manning ve Manning de; sınıfın fiziksel çevresinin öğrencileri teşvik edici olabileceğini ve onların mutlu ve üretken kalmalarına yardım edebileceğini ve de bir öğretmenin sınıfın duvarlarından, tavanından ve zemininden yararlanmasının önemli olduğunu çünkü bunlar sayesinde öğretmenin araştırmacılığı ve üretkenliği cesaretlendirebileceği belirtmektedirler16. Eğitimin temel hedeflerinden birisi olan öğrenilenlerin davranışa dönüşebilmesi yani alışkanlık halinde kalıcılık kazanması, bir başka ifade ile eğitsel davranış olabilmesi için de Maiden ve Foreman aynı unsurlar hakkında yapılan çalışmalardan birisi olan okul binaları ile öğrenci başarıları ve eğitsel davranış arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadırlar17. Bucko ise; sağlıklı bir öğrenme atmosferinin; arkadaş canlısı sınıf arkadaşları, güzel fiziksel çevre, yumuşak renkler, temizlik, klasik müzik ve destekleyici öğretmenlerden oluştuğunu belirtiyor18. “Eğitim türü ve düzeyi, dersin amacı gibi değişkenlere göre, yapılandırılmış sınıf ortamı, öğrencilerin güdülenmesini kolaylaştırır. Yapılandırılmış ortam, sınıfta yer alan fiziksel özelliklerin amaca uygun düzenlenmesini tanımlamaktadır. Her durumda eldeki olanaklar ölçüsünde düzenlenebilecek en uygun sınıf ortamının sağlanması amaçlanmalıdır. Çünkü fiziksel ortamın uygunluğu, etkili öğrenme-öğretme sürecinin ayrılmaz bir parçasıdır”19.

Öğrencilerin okula geldikleri ilk günkü sınıfın görünümü, bundan sonraki her gün, öğrencilerin ve öğretmenlerin okula gelmelerinde, öğretimde ve öğrenmede önemli bir rol oynar. Sınıf mutlaka; hareketli, mutlu, düzenli ve temiz bir yer olmalıdır20. Yapılan araştırmalar fiziksel çevrenin hem öğrencilerin davranışlarını hem de öğrencilerle aynı ortamda çalışan kişilerin davranışlarını doğrudan etkileyebileceğini önemle vurgulamaktadır21.

Modern eğitim taraftarları son yüzyıllar içinde ortaya çıkan mimarideki gelişmelerle sağlık konusundaki araştırmalar ve bilimsel verilerin ışığında sınıftaki fiziksel ortamın öğelerini insanın algılama biçimlerini de düşünerek; sınıftaki öğrencilerin sayısı, duvar ve eşya renkleri, ışık, ısı, temizlik, gürültü düzeyleri ve görünüm olarak sıralamaktadırlar22. Bunlara yerleşim düzeni öğesini de eklemek  mümkündür.

Eğitimde verimlilik üzerine yapılan araştırmalarda sınıf ve okul ortamının öğrencilerin başarıları üzerinde etkili olduğu ve aynı zamanda istenen davranışlara ulaşma konusunda bir gösterge olarak kabul edilebileceği ve eğitimde istenen verimin alınabilmesi için sınıf ve okul binalarının önemi üzerinde durulmaktadır23. Bu unsurları ise eğitim öğretim ortamlarındaki etki ve önemleri bakımından aşağıdaki gibi ele almak mümkündür.

Öğrenci Sayısı: Yukarıda da belirtildiği gibi eğitim insan içindir ve daima insanidir ve insan tarafından yürütüldükçe amaca ulaşacaktır. Eğitimin objesi olan insanı yani öğrenciyi dikkate almayan bir faaliyet eğitim olmaktan çok bir zorlama ve bir baskı aracı olacaktır.

Her ne kadar ülkelerin eğitim imkanları ile sınırlı olmakla beraber modern eğitime gönül verenler tarafından sınıfta öğrenci sayısının genel olarak otuzun üstünde olması istenmeyen bir durumdur. Ancak ideal bir öğrenci sayısının olmadığı, bu durumun dersin niteliğine, eğitim düzeyine ve türüne göre değişebileceği kanaatindedirler24. İlk yıllarda öğrenciler öğretmenin yardımına daha çok gereksinim duyarlar “bu nedenle ilk sınıflarda öğrenci sayısının az tutulması gerekir, gerekirse sınıf düzeyi ile birlikte yükseltilmesi uygun olacaktır”25. Yapılan araştırmalar öğrenci sayısı ile başarı arasında ilişki olduğunu, öğrenci sayısının az olduğu sınıflarda başarının ve öğrenmenin öğrenci sayısı çok olan sınıflara göre daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır26.

Kalabalık olmayan sınıflar bazı bakımlardan öğretmene de kolaylıklar sağlamaktadır. Başar; Herder ve Benjamin’e dayanarak bu kolaylıkları şöyle aktarmaktadır: “Bu sınıflar, öğretmene ek zaman kullanma, az kaynakla yetinebilme, her öğrenciye daha fazla zaman ayırabilme, öğrenci gelişimini kolay izleyebilme, sınıfı daha etkili yönetebilme, etkin öğrenmeyi kolaylaştırabilme fırsatları verir. Bu nedenle de eğitim ortamı olarak kabul ettiğimiz sınıf öğrenci sayısının  mümkün olduğu kadar üst sınırın (30) altında olması hem öğrencilerin daha başarılı olmalarını hem de öğretmenlerin kaliteli bir eğitim vermelerini sağlayacaktır”27. Bu yüzden de ilköğretimden yüksek öğretime kadar sınıflardaki öğrenci sayıları belirlenirken dikkatli davranılmasında ve bu yaklaşımlara uyulmasında fayda olacağını söylemek mümkündür. Ayrıca bir sınıfta öğrenci sayısı ne kadar az olursa eğitimin niteliği ve hedeflere ulaşması ve öğrenmenin gerçekleşmesi o kadar kolay olacaktır. Bunların yanında disiplin sorunları da bir o kadar az olacaktır. Çünkü öğrencilerin takip ve kontrolleri daha rahat yapılabilecek ve onlarla yakından ilgilenme imkanı artacaktır. Bunun yanında ekolojik-psikoloji bulguları daha az öğrenci bulunan sınıfların öğrencileri, öğrenci sayısının az olmasının kendilerini psikolojik olarak olumlu yönde etkilediğini ve öğrencilerin sınıf içi aktivitelere daha çok katıldıklarını, kendilerini daha çok yeterli hissettiklerini, daha dakik ve daha düzenli olarak okula devam ettiklerini, sinirlilik ve okuldan uzaklaşma duygularını daha az yaşadıklarını ortaya koymaktadır28. 

Renk: İnsanların renkler konusundaki düşünceleri farklı olmakla birlikte, insan hayatı üzerinde çok büyük bir etkisinin olduğunu belirtmek yerinde olur. İnsanın iç dünyasını oluşturan duygular ile renkler arasındaki ilişki üzerinde durulması gereken bir alan olarak karşımıza çıkar. “Renkler, insanları harekete geçirebilir, heyecanlandırabilir, sakinleştirebilir, üşütür veya ısıtır, rahatsızlık verebilir veya memnuniyet sağlayabilir, ihtiras duygularımızı canlandırabilir veya bizi çevremizdeki varlıklardan uzaklaştırabilir”29. Rengin insanlar ve davranışları üzerinde önemli etkilerinin olduğu çeşitli çalışmalarla da ispat edilmiştir. “Yapılan araştırmaların sonuçlarına göre renk, ruhsal ve duygusal durumda, psiko-motor işleyişte, kas faaliyetlerinde, nefes alma ve nabız oranında ve kan basıncında değişikliklere sebep olmaktadır. Soğuk renklerin; kan basıncında düşüşe ve gevşemeye neden olduğu, sıcak renklerin ise; kan basıncının yükselmesine ve tedirginliğin artmasına sebebiyet verdiği belirlenmiştir. Yaşantımızın ortalama üçte ikisini kapalı mekanlarda geçirdiğimizi düşündüğümüzde, iç mekanlarda kullanılan renklerin ne kadar önemli olduğunu ve üzerimizdeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu tahmin etmemiz çok da zor olmasa gerek”30. Yapılan çalışmaların elde edilen sonuçlarına göre; kırmızı, sarı, turuncu ve parlak kahve renge boyanmış, alçak tavanlı ve sıcak akkor ışıklı odalarda bulunan insanların kendilerini daha rahat hissettikleri; bunun tersi durumda da, yani mavi, yeşil, donuk veya beyaz renkle boyanmış ve florasan ışıklı odalarda insanların kendilerini soğuk bir ortamda ve rahatsız  hissettikleri tespit edilmiştir31. Yine yapılan bir araştırmaya göre; duvarları maviye boyanan bir ofisin çalışanlarının “üşüyoruz” şeklindeki şikayetleri üzerine ofis kakao ve portakal renkleriyle yeniden boyanmış ve bu defa çalışanlar “oh ne sıcak” demeye başlamışlardır. İşin ilginç tarafı ofisteki kaloriferlerin ısı derecesi ofis maviye boyandığında da kakao ve portakal rengine boyandığında da aynı imiş32. Renkler çevremizi farklılaştırıp, üretkenliğimizi arttırabileceği gibi sosyal yaşantımızı da zenginleştirebilir ve sağlık durumumuzun iyileşmesine katkıda bulunup bizleri daha da canlandırarak mutlu insanlar olmamızı sağlayabilirler33. Okul ortamları için renklerin özenle seçilmesi gerektiğini çünkü kırmızı, sarı ve portakal renginin öğrencide uyarıcı etki yaptığını ve hareketliliği arttırdığını, mavi ve yeşilin ise rahatlamayı sağladığı ifade edilirken, okullarda örneğin kütüphane, lavabo, koridor ve kafeterya gibi yerlerde bazı soğuk renklerin rahatlatıcı etkileri nedeniyle kullanılmasının iyi olabileceğini34 de ifade etmektedir. Buna benzer bir başka görüş ise; “sınıf için, liseye kadar sıcak renklerden sarı, pembe, şeftali rengi; lise ve sonrasında ise mavi ve mavi-yeşil tonları önerilmektedir”35. Sınıftaki duvarların rengi kadar eşyaların da renkleri önemlidir. Öğrencilerin yaş düzeyleri göz önünde bulundurularak eşyaların renklerinin seçiminde de titiz davranılması gerekir. Çünkü sınıfın rengi denilince sadece duvarların rengi değil eşyaların renk uyumu ve seçilen renk sayesinde mekana verilen rahatlık ve genişlik de akla gelmektedir. Bu konuda öğretmenlere ve okul idaresine büyük görevler düşmektedir. Okulun ve sınıfların dizaynında renk uyumunun duygusal anlamda öğrenci üzerinde yarattığı etki de göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü bir okulun veya sınıfın dizaynında yapılan hatalı renk seçimi hem öğrenci ve öğretmeni ve hem de okuldaki diğer çalışanları duygusal olarak olumsuz yönde etkileyecektir.

Başlangıçta doğru bir renk veya renkler seçimi yapmak önemlidir. Çünkü bir okulun rengini sık sık değiştirmek o kadar da kolay bir şey değildir. Özellikle renk seçiminde okullarda görev yapan resim öğretmenlerinden fikir alınabilir. Ayrıca iç tasarımla uğraşan uzmanların görüşleri bu konuda oldukça yol gösterici olabilir.

Işık: Görmeyi kolaylaştırmanın dışında, ışığın; insanlar ve hayvanlar üzerinde bazı ilginç ve görülmeyen etkileri vardır ve bunların bazıları fizyolojik, bazıları da psikolojik olabilmektedir. XX. yüzyılın başlarında tıbbi alanda ortaya çıkan yeni gelişmeler güneş ışığının raşitizm hastalığına iyi geldiğini ortaya koymuştur. Bugün ise mor ötesi radyasyonun veya düzenli miktarda D vitaminin raşitizmi engellediği ya da tedavi ettiği kabul edilmektedir36. Bu konuda yapılan bazı araştırmalara bakacak olursak; Zamkova ve Krivitskaya ilkokul çocuklarını içeren kontrollü bir deneyde çocukları iki gruba ayırarak bir grubu normal florasan ışıklı bir odada, diğer grubu ise mor ötesi ışıklı bir odada bırakmışlardır. Florasan ışıklı yerde bırakılan grupla karşılaştırıldığında mor ötesi ışığa maruz bırakılan öğrencilerde çalışma yeteneği düzeyinde artış, yorgunluğa karşı direnmede artış, akademik performansta ve net görme dengesinde gelişme, boy ve kiloda gelişmeler olduğu tespit edilmiştir37. Maas, Jayson ve Kleiber, Cornell Üniversitesi öğrencileri üzerinde yaptıkları çalışmalarında tam-spekturum (güneş ışığını taklit eden florasan ışığı) ile soğuk-beyaz olan ışığın öğrenciler üzerindeki etkisini karşılaştırmışlardır. Sonuçlara göre; tam-spektrum ışığında çalışan öğrencilerde, özellikle görmede net algılamanın büyüdüğü tespit edilmiştir; soğuk-beyaz ışıkta çalışanlarda ise tam-spektrum ışığında çalışanlara göre daha büyük uyuşukluk belirtileri ortaya çıkmıştır. Ott, Nations ve Mayron yapmış oldukları ortak çalışmalarında iki farklı ışık kaynağının öğrenciler üzerindeki etkisini kıyaslamışlardır. Sınıflardan biri geleneksel soğuk-beyaz ışık ile aydınlatılırken, diğer sınıf ise tam-spektrum ışıkla aydınlatılmıştır. Ortaya çıkan sonuç; tam-spektrumlu florasan ışıkta bırakılan öğrencilerin davranışlarında olumlu gelişmelerin olduğunu göstermiştir. Volkova da bir fabrikadaki genel aydınlatmaya ilave edilen mor ötesi ışığın etkisi üzerinde çalışmış. Normal halde bırakılan grupla kıyaslandığında, üzerlerinde deney yapılan yetişkinlerde; deri kılcal damarlarının geçirgenliğinde azalma, beyaz hücrelerin aktivitesinde artış ve soğuk algınlığında azalma tespit edilmiştir38. Hathaway yaptığı literatür taramasına yönelik “Işık, Renk ve Havanın Kalitesi: Sınıf Ortamının Önemli Ögeleri mi?” adlı çalışmasında sıradan beyaz ışıklandırma ile kıyaslandığında tam-spektrum aydınlatmanın öğrencileri daha pozitif ruh durumuna yönelttiğini keşfetmiştir. Yazar çalışmasının sonunda ne yapabiliriz başlığı altında ise ışıklandırma ile ilgili olarak şunları belirtmektedir; eğer kullanıcılar her gün yeteri miktarda gün ışığına maruz kalıyorlarsa yapay ışık kaynaklarında çok seçici olmak zorunda kalınmayabileceğini, ancak eğer kullanıcılar yeterli gün ışığından yoksun bırakılıyorlarsa yapay ışık kaynaklarının (tam-spektrum) arttırılması gerektiğini ve yapay D vitamini alınması gerektiğini önemle vurgulamaktadır39. Telman da “çalışmanızı, iyi aydınlatılmış bir mekanda yapın, böylece yorgunluk ve baş ağrısı ihtimalini de azaltmış olursunuz”40 diyor. Ayrıca; aydınlatmanın normalden fazla olması göz rahatsızlıklarına ve dikkat dağılmasına, az olması ise uyku haline ve uyuşukluğa neden olabilmektedir.

Çalışmamızın içeriği itibariyle öğrenci sağlığı eğitimin etkinliğini artırarak öğrenci başarısını artırmak açısından, aydınlatmanın çok önemli olduğunu yukarıdaki araştırma sonuçlarına bakarak söyleyebiliriz. O halde okullarımızda mümkün olduğunca gün ışığından yararlanılmalı, bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise sağlıklı aydınlatma sağlayan tam-spektrumlu florasan lambalar kullanılmalıdır.

Isı: Isının insanlar üzerinde önemli etkileri vardır.Yapılan araştırmalardan elde edilen birçok bulguya göre, ısı sistemi performansı ve davranışı etkilemektedir41. Isının gereğinden fazla veya az olması bireyleri olumsuz yönde etkiler. “Ortama uygun giyinen bir insan için gerekli oda ısısının yirmi derece dolayında olduğu söylenebilir. Sınıfın ısısı, mevsime, neme olduğu kadar, öğrencilere göre de değişir. Giyim ve sınıfın fiziksel koşulları, ısının etkisini değiştirir”42. Bu farklı değişkenler dikkate alındığında “ısı sınıftaki öğrencilerin dikkatini ve dolayısıyla da onların öğrenmelerini etkileyen önemli faktörlerden birisidir ve sınıf ısısının mevsim şartları da göz önünde bulundurularak oda ısısında korunmasına özen gösterilmesi gerekir”43. Sınıfta ısının fazla yükselmesi öğrencide uyuşukluğa ve uykuya, düşmesi ise öğrencinin dikkatinin dağılmasına neden olabilmektedir. Bu yüzden sınıfın ısısının duruma ve şartlara göre çok iyi bir şekilde ayarlanması gerekir. “Çünkü sınıfın aşırı sıcak veya soğuk olması, öğrencilerin derse yönelik konsantrasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir”44. Bu da öğrencinin başarısının düşmesine neden olabileceğinden okulun ve özellikle sınıfın ısısının iyi ayarlanması gerekir.

Temizlik: Bir sınıf ortamı, sağlık kurallarına ve insan onuruna uygun olmalıdır. Temizlik alışkanlığı kazanmak, öğrencilerin insanileşmesinin, medenileşmesinin ve uygar bir topluma uyum sağlayabilme sürecinin en önemli aşamalarından birini oluşturur. Bu bir taraftan bireyselleşmeyi sağlarken diğer taraftan toplumsallaşmayı sağlayarak eğitimin davranış kazandırma amacını gerçekleştirmeyi sağlayacaktır. Bedensel temizliğinin önemini kavrayan öğrenci, aynı duyarlığı çevresi için de gösterecektir. Böylece temiz bir çevrede yaşama bilinci kazanan öğrenciler, sınıflarının temiz tutulması yönünde ortak çaba gösterirler. Bu nedenle öğretmen, sık sık temizliğin neden gerekli olduğunu anlatmalı, enfeksiyon hastalıklarına karşı öğrencilerini uyarmalıdır. Bu arada öğretmen kişisel görüntüsüne özen göstermeli ve öğrencilerinin karşısına her zaman temiz çıkmalıdır45. Temizlik insan sağlığı açısından önemlidir ve sınıfta yerlerin, duvarların, pencerelerin, sıra ve masaların ve diğer eşyaların temizliğinin düzenli olarak yapılması gerekir46. Bir bakıma “her şey aslında iyi olarak doğar”47 ifadesinden hareketle insanın içinde yaşadığı mekanın temizliği iç dünyasının dışa yansıması olarak da algılanabilir. Dolayısıyla temiz bir çevre insana daima yaşama aşkı kazandıracaktır.

Bu konudaki araştırmalar sınıftaki havanın temiz olması gerektiğini vurgulamakta ve oksijen azlığının öğrencileri dikkatsiz ve uykulu yapacağını belirtmektedirler. Ayrıca içerideki havanın kirlenmesi durumunda hastalık düzeyinin yükselebileceğini vurgulayanlar, doğada olan temizleme ve tazeleme aşamalarının havanın sınırlı olduğu binalar içinde söz konusu olmadığını ve bina içindeki havanın kirlilik içerebileceğini ve oksijen içeriğinin değişebileceğini bunun da rahatlık seviyesini ve insanın kendini nasıl hissettiğini etkileyebileceğini ifade etmektedirler48. Sağlığımız ve başarımız için gerekli olan temizlik konusuna okullarımızda büyük bir titizlikle önem vermesi gerekmektedir. Özellikle ders aralarında sınıfların havalandırılması konusunda öğretmenlerin yönetimle işbirliği içine girmesi; eğitimin öğrencide alışkanlık kazandırmak varsayımına yardımcı olacak ve görerek öğrenmek hususunda katkı sağlayacaktır.

Gürültü: Gürültünün insanlar üzerinde genelde olumsuz bir etki yaptığı motivasyon ve konsantrasyon bozukluğu ortaya çıkarma gibi bazı etkileri olduğu ifade edilmekte ve artarak devam eden bir gürültünün günümüzün rahatsızlıklarından biri haline gelen “stres”i ortaya çıkardığı kabul edilmektedir. Bu bakımdan günümüz toplumları gürültünün bir tür çevre kirliliği olduğu bilincindedir.

Dolayısıyla okul çevresinde gürültü hoşgörüyle karşılanamaz49. Bunun en basit nedeni ise; dışarıdan gelen gürültü seviyesinin sesleri örterek ve işitsel algılamayı engellemesidir. Bu bakımdan gürültü; öğrenim için hiç de arzu edilmeyen bir durumdur, çünkü dışarıdan gelen sesler genellikle diğer geniş çalışma alanlarındaki sesleri örtmektedir bu durum öğrenciler için hiç de elverişli bir öğretim ortamı sağlamaz50 şeklindeki düşüncelere katılmamak mümkün değildir. Elbette insanları rahatsız eden gürültünün kaynağı sadece harici mekan değildir. Aynı zamanda toplumsal hayatın geçtiği sınıf ortamı gürültü üreten bir ortam olarak algılanmalıdır. Buradan hareketle şunu açıkça belirtmek gerekir ki; öğretmen sınıftaki gürültüyü yok etmedikçe huzurlu bir öğretim ortamının olmayacağının bilincinde olmalıdır51. Gürültünün sınıftaki öğrencileri rahatsız edici ve onların işitmesini engelleyici, dikkatlerini dağıtıcı ve ruhsal sağlığını bozucu bir etkiye sahip olduğunu ve bu yüzden öğretmenlerin, sınıf içinden ve dışından gelen gürültüye karşı duyarlı olmaları ve sınıfta gerekli düzenlemeleri yapmaları gerektiği52 belirtilmektedir. Gürültüyü; rahatsız edici, işitmeyi engelleyici, dikkati dağıtıcı, fiziksel ve ruhsal sağlığı bozucu bir fiziksel mekan değişkeni olarak ele alan H.Başar da sınıf içinden kaynaklanan gürültüyü azaltmanın temel yolunun sınıf kurallarının gürültüyü de içermesi ve bu kurallara özenle uyulması olduğunu ifade etmektedir. Buna ilave olarak gürültülü bir sınıfta söyleneni işitmeyen bir öğrencinin, öğretmene söylemekten de çekiniyorsa, eksik ve yanlış anlayabileceğini belirtmekte ve gürültü var diye öğretmenin sesini yükseltmesinin gürültüyü arttıracağını, böyle durumlarda öğretmenin kısa bir süre sessiz kalmasının veya varlığını hissettirici bir davranış veya söz söylemesinin gürültülü durumlarda yararlı olabileceğini vurgulamaktadır53.

Görünüm (Estetik): Okulun ve okul sitelerinin estetiği bir toplumun eğitim durumu ve eğitime verdiği değer konusunda bilgi verir. Okullardaki estetiğe büyük dikkat ve özen gösterilmeli çünkü okulun estetiğinin eğitim üzerinde önemli etkisi vardır54. Bu konuda öğretmenlerin de katkı sağlamaları mümkündür. Fakat çoğu öğretmen okulun akıtan çatısı ve kirli duvarlarıyla ilgilenmiyor görünmektedir; oysa ki en azından bu öğretmenler, ihtiyaç duyulan tamiri rapor ederek gerekli yerlere bildirebilirler ve de az bir çaba ve beceri ile normal bir okulun görüntüsüne çekicilik getirilebileceğini ve hoş bir işyeri havasının kazandırılabilir. Bir okulu en iyi şekilde kullanabilmenin dört kuralı vardır. Bunlar; 1. okulu temiz tutmak, 2. okulu düzenli tutmak, 3. okulu güzelleştirmek, 4. neye sahip olduğunu göz önünde tutmak55. Sınıfın genel görünümü ve estetiği hem öğrenci hem de öğretmen açısından önemlidir. Okulun yanında sınıfta yer alan nesnelerin uyumlu olması ve amaçlara uygun bir diziliş içinde sıralanması gereklidir. Özenle seçilerek oluşturulmuş bir sınıf düzeni, öğrenciyi psikolojik yönden etkiler. Sınıfa etkili bir görünüm kazandırmak, uygun bir mekan kullanma duyarlığını, renk seçimini ve amaç-araç dengesini sağlamayı gerektirir. Etkili bir eğitim ortamı, görünüm açısından öğrenciyi olumlu yönde etkileyerek, onun seçici bir kişilik kazanma bilinci geliştirmesine de katkıda bulunur. Bu nedenle öğrencinin, sınıf düzenine ilişkin görüşlerinin alınması yararlıdır. Öğrenciler, fiziksel mekanın düzenlenmesinde sorumluluk almaktan mutluluk duyarlar. Ayrıca güzel bir sınıf görüntüsü yaratmada, bireysel planda katkıda bulunmak, öğrencilerin eğitim yaşamına dönük algı ve beklentilerini de olumlu yönde etkiler56. Sınıfın görünümünde güzellik ve uyumun, öğrencinin moral motivasyon ve enerjisini arttırdığı çoğunlukla tekrar edilen bir durumdur. Bu da eğitim ortamlarında öğrencinin başarısı için önemlidir. Çünkü, estetik algı, insanın iç dünyasının dış dünyadaki güzellikleri fark ederek hayata renk katması hatta orada da kalmayarak değişmeyen güzelliği yakalaması olarak kabul edilebilir. Dolayısıyla insan iç huzurunu ararken önce çevre güzelliğine önem vermelidir.

Yerleşim Düzeni:  Fiziksel yerleşim insanların davranış şekillerini doğrudan etkiler ve bu yüzden de sınıf ortamında çocukların davranışları yönetilirken bu durum göz önünde bulundurulmalıdır. Sınıf içindeki fiziki yerleşim hem doğrudan hem de sınıf yerleşiminin diğer öğrencilere olan etkisi yoluyla öğrencilerin ve öğretmenlerin davranışlarını etkileyecektir57. Dersin türüne göre, konusuna göre sınıfın yerleşim düzeninin farklı olması gerekebilir. Bu yüzden de okullarda modüler mobilya (rahat hareket edebilen ve taşınabilen) kullanılması hem fiziksel konfor sağlar hem de interaktif iklimin oluşmasını kolaylaştırır58.

Sınıf yerleşim düzeni, mekanın büyüklüğü veya küçüklüğü ile yakından ilişkilidir. Mekan insanlar üzerinde bıraktığı etki ile başarıya direkt olarak etkide bulunacağından eğitimin amacına hizmet edecek veya aksamasına sebep olacaktır. Bundan dolayı küçük sınıfların öğrencide arkadaş ilişkilerinin gelişmesine motivasyon ve uyuma; büyük sınıfların ise ilgisizlik, uyumsuzluk ve sinirlilik hallerine yol açacağı görüşlerine katılmak mümkündür59.

Dolayısıyla sınıf, ustaca düzenlenmiş bir çevre olmalıdır. Çünkü, davranışı değiştirmenin en etkili yollarından bir tanesi çevreyi değiştirmektir60. Düzenleme dersin türüne, öğrencilerin yaşına ve aktivitelerin yapısına göre değişim gösterse de başlangıçta çocukların nereye oturacağının öğretmen tarafından belirlenmesi önemlidir, çünkü bu doğrultuda hazırlanan bir oturma planı sayesinde öğretmen yeni girdiği bir sınıftaki öğrencilerin isimlerini kısa bir sürede öğrenecektir61. Bir sınıf belli bir plan dahilinde düzenlenmiş olsa da, öğrencilerin mümkün olan hangi şekillerde duracaklarını, hareket edeceklerini ve oturacakları yolları düşünmenin, öğretmenin zaman harcamasına değeceğini ve aynı şekilde öğretmenin kendi pozisyonunu da bu durumda düşünmesi gerektiği62 dikkate alınmalıdır.Yine öğretmenin sınıftaki yerini belirlemede; sınıfta öğretmenin sabit olarak yerini tespit etmenin zor olduğunu ve öğretmenin sınıfta değişik yerlerde durarak öğrencilerle birlikte çalışması gerektiğini ve de bu yaklaşım tarzının öğrencileri bireyselliğe cesaretlendirdiğini ve öğrencilerin öğretmenleriyle birlikte çalışmalarına izin verdiği63 göz önünde tutulursa sınıf yerleşim düzeninde öğretmenden öğrenciye, oturma sıralarından çöp kutusuna varıncaya kadar bütün objelerin yerlerinin büyük bir titizlikle seçilmesi gerektiğini söylemek mümkündür.

Yerleşim düzeni, eğitimin etkin ve akıcı bir işleyişe kavuşturulmasına dönük eylemleri içerir. Başarılı bir yerleşim düzeni, sınıf içi etkileşimi ve öğretimi olumlu yönde etkiler, kaynaklara ulaşmayı kolaylaştırır. Sınıfın yerleşim düzeni konusunda öğrencilerin düşüncelerinin alınması da yararlıdır. Böylece hem birçok alternatif seçenek ortaya çıkar hem de öğrencilerin sürece katılmaları sağlanarak demokratik bir kişilik yapısı geliştirmelerine katkıda bulunulur64. Sınıf organizasyonunda temel ilke, sınıfın, öğrenciler için amaçlanan öğrenme etkinliklerinin gerçekleştirilmesine uygun nitelikte düzenlenmesidir. Bunu gerçekleştirmek için, öğretmenin ilk önce sınıfın sahip olduğu alanı gözden geçirmesi gerekir. Bunu yaparken öğretmen sınıftaki yazı tahtasının nerede durması gerektiğinden, öğrencilerine konuşması gerektiğinde sınıfın neresinde duracağına, öğretimde kullanacağı araç, gereç ve materyallerin nerede durması ve korunması gerektiğine kadar bazı kararlar vermek durumundadır65. Öğrencileri barındıran okul binası ve kullanılan eşyalar her geçen yıl değişim göstermektedir. 1945’li yıllarda; sabit mobilyalar, yükseltilmiş öğretmen platformu ve sırası, standart sıra düzeni öğretmen merkezli olarak düzenlenirken, 1970’li yıllarda; esnek boşluklar, tek sıralar ve çeşitli şekillerde masalar gündeme geldi, 1995’li yıllardan günümüze kadar ki süreçte ise ergonomik şekilde dizayn edilmiş sıra ve mobilyalar, bilgisayar çalışma grupları, rahat çalışma ortamları ve derslere göre çeşitli okul dizaynları ideal olarak benimsenmektedir66. Bull ve Solity ‘ye göre, insanların başkalarıyla ilişkilerinde nerede nasıl duracağını ya da oturacağını yani alanlarını kullanma yolları diğerleriyle iletişimlerinin bir kısmını oluşturur. Farklı oturma düzenleri işte bu yüzden değişik türdeki aktiviteler ve karşılıklı etkileşim için uygundur ve tercih edilendir. Değişik oturma ve oda düzeni sınıf içinde yapılması planlanan aktivitelere göre seçilmelidir, çünkü yerleşim, öğrencileri yapmaları gerekene en uygun şekilde davranmaya cesaretlendirir. Öğretmen ve öğrenci arasında ve öğrencilerin kendi aralarındaki karşılıklı ilişkileri geliştirmek için sınıftaki mobilya ve eşyaların en uygun şekilde yerleştirilmesi gerekir. Eğer çocukların ders aktivitelerine en uygun şekilde katılmaları isteniyorsa sıralar uygun davranış için tercih edilen pozisyonlara göre yerleştirilmelidir. Sonuç olarak çocuklar arasında etkileşimi olumsuz şekilde yönlendirecek ya da gerektiğinde katılımı zorlaştıracak yerleşim düzeninden kaçınılmalıdır. Çünkü düzenli sınıflardaki öğrencilerin düzensiz sınıflardakilere göre daha mutlu ve daha iyi davrandıkları görülmüştür67.

Aynı şekilde okul binaları daha proje bazında  iken bazı kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. Henüz mimari aşamada iken metrekareye düşün öğrenci sayısı ile kullanımı kolaylaştıracak olan birçok okul binasının, engelli ya da engelsiz kullanıcılara göre ve özellikle engelli bireylerin kullanımına imkan verecek şekilde inşa edilmesi gerekir. Ayrıca okul binalarının sadece öğrencilerin yararlanması için değil aynı zamanda öğretmenlere, ailelere ve okul ziyaretçilerine de hizmet edecek şekilde düzenlenmesi okulun etkinliğini arttırmayı sağlar68.

SONUÇ

Eğitim insanın bir halden daha iyi bir hale gelmesi için yapılan düzenlemeler olarak görülebilir. Bu anlam itibariyle o, insanla özdeşleşmiş bir faaliyet şeklinde düşünülmelidir.

İnsan bilgisinin kaynaklarından biri olan duyumun mekanı ve yine bir özelliği olan hareketinin geçtiği yer de dünyadır. Yani insanı boşlukta düşünmek mümkün olmadığı gibi insan, her yönüyle içinde yaşadığı mekana, çevreye veya içinde yaşadığı fiziksel ortama bağımlıdır.

Yukarıda ifade edildiği gibi insan eğitimi de bu faaliyetlerden biri olduğuna göre elbette onun da bir mekanı olacaktır. Mekan insana sağladığı imkanlarla insan için gerçek yaşanılır bir çevre olacaktır. İşte o mekan buradaki anlamıyla güvenin kaynağı olan okul ve çevresidir. Dolayısıyla okul ve onun alt birimi olan sınıf üzerine dikkatlerin toplanması doğaldır.

Mekan olarak okul veya fiziksel ortam düzeni insanların; sağlıklarını, duygusal dünyalarını ve performanslarını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu durum, okul mekanlarında özellikle öğrencileri ve öğretmenleri çok fazla ilgilendirmektedir. Eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapıldığı okullarda bu konu üzerinde önemle durulması ve gerekli düzenlemelerin yapılması eğitimin kalitesini arttırmada oldukça etkili olacaktır. Bu yüzden eğitim kurumlarında; yerleşim düzeninden, öğrenci sayısına, renk uyumuna, uygun ışık ve ısı düzeyine, temizliğe, gürültünün olmamasına, estetiğe varıncaya kadar birçok fiziksel ortam öğesinin göz önünde bulundurularak düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

2000’li yıllarda ülkemizde okul binaları dizayn edilirken multi-disipliner bir yaklaşımla mimarlar, iç tasarımcılar, yöneticiler, öğretmenler, öğrenciler ve diğer ilgili uzmanlar hep birlikte çalışarak, okul binalarını daha işlevsel bir yapıya dönüştürmelidirler. Eğitim binaları gelişigüzel inşa edilebilecek yerler değildir, çünkü buralar gelecek nesli yetiştiren öğretmenlerimizin çalıştığı ve çocuklarımızın yetiştiği ortamlardır. Bu nedenledir ki, okul binalarının eğitim ve öğretim faaliyetlerini kolaylaştırıcı ve verimi arttırıcı bir şekilde düzenlenmesi, öğrenci ve öğretmenin yanında, aileye ve halka açık yerler haline gelmesi gerekmektedir.

KAYNAKLAR

Arı, R. /Saban, H; Sınıf Yönetimi, Günay Ofset, Konya, 1999.

Aydın, A.; Sınıf Yönetimi, Anı Yayıncılık, Ankara,1988.

Başar, H.; Sınıf Yönetimi, Dördüncü Basım, Önder Matbaacılık Ltd Şti., Ankara, 1998.

Bucko, R.L.; “Using What Brain-Based Research Tells Us”, Streamlined Seminar, V.16, N.2, s.3, December 1997.

Bull, S.L & Solity, J.E.; Classroom Management: Principles to Practice., Routledge, London, 1987.

Cangelosi, V. E. & Lemoine, L.F.; “Effects Of Open Versus Closed Physical Environment On Employee Perception And Attitude”, Social Behavior And Personality, Vol:16, N.1, 1988, s.71-77.

Cheng, Y.C.; “Classroom Environment and Student Affective Performance: An Effective Profile”, Journal of Experimental Education. V.62, N.3, 1994,s. 221-239.

Cohen, L., Manion, L. & Morrison, K.; A Guide To Teaching Practice.: Routledge, Great Britain by Clays Ltd, St Ives PLC, Fourth Edition. London ve New York,1996.

Dewey, J.; Demokrasi ve Eğitim (ç.M.Salih Otaran), Başarı Yayımcılık, İstanbul,1996.

Farrant, J.S.; Principles and Practice of Education, Second Edition. Longman Singapore Publishers Pte. Ltd. England,1980.

Fraser, B. J.; “Research on Classroom And School Climate”, Handbook Of Research On Science Teaching And Learning , Simon & Schuster and Prentice Hall International, New York,1994.

Griffth, J.; “Linkages Of School Structural And Socioenvironmental Characteristics To Parental Satisfaction With Public Education And Student Academic Achievement”, Journal Of Applied Social Psychology, Vol:27, N.2, 1997,s.156-186.

Griffth, J.; “The Relation of School Structure and Socual Envireonment to Parent Involvemement in Elementary School”, The Elementary School Journal, Vol: 99, N.1,1998, s.53-80.

Hathaway, W.E.; “Light, Colour & Air Quality: Important Elements Of The Learning Environment”, Education Canada, Fall/Automne, 1987, s. 35-44.

Hathaway, W.E.; “Educational Facilities”, Education Canada, Winter / Hiver, 1988, s.28-35.

Howe, A.C. & Jones, L.; Engaging Children in Science , Second Edition.: Upper Saddle River, New Jersey.

Kleberg, R.J.; “Über die Qulietät von Lernräumen”, Bildung und Erziehung, 51 Jg.Heft 1/März, 1998, s.29-36.

Klünker, H.; “Schulbaudiskussion und Schulbauforschung in Deutschland”, Bildung und Erziehung, 51 Jg.Heft 1/März, 1998, s.5-17.

Kohn, A.; “What To Look For İn A Classroom”, Educational Leadership. V.:54, N:1, September,1996, s.54-55,

Maiden, J. & Foreman, B.A.; “Cost, Design and Climate: Building a Learning Environment”, School Business Affairs, V.64, N.1, 1998, s.40-44.

Maning, M. & Manning, G.; “How Comfortable Is Your Classroom? Teaching and Writing”, Teaching Pre K-8. Vol:24, N.2, October,1993, s.127-128.

Oelkers, J.; Erziehungsstaat und paedagogiescher Raum: Die Funktion des idealen Ortes in der Theorie der Erziehung, Zeitschrift für die Paedagogik, 39.Jg.1993.Nr.4,s.631-648. 

Polka, W.S.; “Managing The Dynamic Forces That Will Influence The Curriculum In The New Millennium”, Educational Planning, Vol.11, No.4, 1999.

Reboul, R.; Eğitim Felsefesi (çev.Işın Gürbüz), İletişim Yayınları, İstanbul, 1991.

Rousseau, J.J.; Emil Yahut Terbiyeye Dair (çev. H.Z.Ülken, A.R.Ülgener, S.Güzey), Türkiye Yayınevi, İstanbul, 1956.

Scrivener, J.; Learning Teaching A Guidebook For English Language Teachers, Macmillan Publishers Limited, Hong Kong,1998.

Shade, B.J.; “Cultural Diversity And The School Environment”, Journal Of Humanistic Education And Development, Vol.25, No.2, 1986, s.80-87.

Smith, C.J. & Laslett, R.; Effective Classroom Management, Second Edition, Routledge, London ve New York,1993.

Sun, H.& Sun,D. Hayatınızı Renklendirin, (Çevirenler: Arzu E. Songör ve Murat Demirci), Kurtiş Matbaacılık, İstanbul, 1998.

Telman, N.; Etkin Öğrenme Yöntemleri, Epsilon Yayıncılık, İstanbul.

Thompson, J.J. “Sınıfta Sözsüz İletişim (2)” (Çeviren: Akif Ergin), A.Ü. Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi. Cilt:28, Sayı:1, 1995,s.13-30.

Topçu, N.; Türkiye’nin Maarif Davası, Dergah Yayınları, İstanbul,1997.

Türkkan, R.O.; “Renklerin Dili”, Eğitim Bilim Dergisi, Yıl:3, Sayı:19, Nisan, 2000. s. 16.

 

* Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fak. Eğitim Bilimleri Öğr. Üyesi

** Ondokuzmayıs Üniversitesi Eğitim Fak. Eğitim Bilimleri Öğr. Gör.

1 ) Reboul,O.; Eğitim Felsefesi, s.44-49.

2 ) Topçu, N.; Türkiye’nin Maarif Davası, s.45 v.d.

3 ) Dewey, J.; Eğitim ve Demokrasi, s.24.

4 ) Oelkers, J.; Erziehungsstaat und paedagogischer Raum, s.644.

5 ) Başar, H.; Sınıf Yönetimi, s.28.

6 ) Aydın, A.; Sınıf Yönetimi, s.34.

7) Hathaway, W.E; Educational Facilities”, Edacation Canaday Winter/Hiver, 1988, s.28.

8 ) Cohen, L./Manion, L./Morrison, K.; A Guide To Teaching Practice, s. 342.

9) Bu konudaki tartışmalar için bk. Klünker, H.; Schulbaudiskussion und Schulbauforschung in Deutschland, Bildung und Erziehung, 47 Jg. Heft 1/Maerz 1994, s.5-17.

10 ) Kleberg, R.J.; Über die Qulietät von Lernräumen, s.35.

11 ) Kleberg, R.J.; İbid., s.32.

12 ) Shade, B.J.; Cultural Diversty And The School Environment, s.81.

13 ) Aktaran Başar, H.; İbid., s.29.

14 ) Cheng, Y.C.; Classroom Environment and Student Affective Performance, s.221-239.

15 ) Cohen, L./Manion, L./Morrison, K.; A Guide To Teaching Practice, s.343

16 ) Maning, M./Maning, G.; How Comfortable Is Your Classroom?Teaching and Writing,

17 ) Maiden,J./Foreman,B.A.; Cost, Design and Climate: Building a Learning Environment, Ayrıca; Okulun fiziksel dizaynının öğrenci üzerindeki etkilerini belirleyen ölçek çalışması tarafımızca tamamlanmış olup yayıma hazırlanmaktadır.

18 ) Bucko, R.L.; Using What Brain-Based Research Tells Us.

19 ) Aydın, A.; İbid., s.34.

20 ) Hawe, A.C./Jones, L.; Engaging Childern in Science, s.46.

21 ) Bull, S./Solity, J.E.; Classroom Management, s.16.

22 ) Bk.Başar, H.; İbid., s.29

23 ) Fraser, B.J.; Research on Classroom and School Climate, s.511.

24 ) Bk.Aydın, A.; İbid., s.34.

25 ) Bk.Başar, H.; İbid., s.29.

26 ) Bk.Aktaranlar Aydın, A.; İbid., s.35;  Başar, H.; İbid.,s.30.

27 ) Başar, H.; İbid., s.30.

28 ) Griffth, J.; The Relation of School Structure and Socual Envireonment to Parent Involvement in Elementary School, s.157.

29 ) Sun, H./Sun, D.; Hayatınızı Renklendirin, s.1.

30 ) Sun, H./Sun, D.; İbid., s.135.

31 ) Hahaway, W.E.; Light, Colour/Air Quality, s.39.

32 ) Aktaran Türkkan, R.O.; Renklerin Dili, s.16.

33 ) Sun, H./Sun, D.; İbid., s.1.

34 ) Hahaway, W.E.; İbid, s.44.

35 ) Aktaran Başar, H.; İbid., s.31.

36 ) Hathaway, W.E.; İbid., s.37.

37 ) Hathaway, W.E.; İbid., s.37.

38) Hathaway, W.E.; İbid., s.37-38.

39) Hathaway, W.E.; İbid., s.41-43.

40) Telman, N.; Etkin Öğrenme Yöntemleri, s.106.

41) Bul, S.L/Solity,J.E.; Classroom Management, s.47.

42) Başar, H.; İbid., s.31.

43) Arı, R./Saban, H.; Sınıf Yönetimi,s.64.

44) Aydın, A.; İbid, s.42.

45) Aydın, A.; İbid., s.43.

46) Arı, R./Saban, H.; İbid., s.64.

47) Rousseau, J.J.; Emile,s.8.

48) Bu konuda bk. Başar, H.; İbid., s.32; Hathaway, W.E.; İbid, s.35; Hathaway, W.E.; Educational Facilities,s.29.

49) Thompson, J.J.; Sınıfta Sözsüz İletişim, s.29.

50) Hathaway, W.E.; Educational Facilities, s.32-33.

51) Aydın, A.; İbid., s.42.

52) Arı, R./Saban, H.; Sınıf Yönetimi, s.64.

53) Başar, H.; İbid., s.32.

54) Hathaway, W.E.; İbid. S.31.

55) Farrant, J. S.; Priciples and Practice of Education, s.244.

56) Aydın, A.; İbid, s.42.

57) Bull, S.L./Solity; İbid.,s.45.

58) Cangelosi, V.E./Lemoine, L.F.; Effects Of Open Versus Closed Physical Environment On Employee Perception and Attitude,s.71.

59) Griffth, J.; The Relation of School Structure and Socual Envireonment...,s.75.

60) Başar, H.; İbid., s.32.

61) Smith, C.J./Laslett, R.; Effective Classroom  Management, s.4.

62) Scrivener, J.; Learning Teaching A Guidebook For English Languge Teachers,s.93.

63) Kohn, A.; What To Look For İn A Classroom,s.54.

64) Aydın, A.; İbid., s.35.

65) Arı, S./Saban, H.; İbid., s.65.

66) Polka, W.S.; Managing The Dynamic Forces That Will Influence The Curriculum in The New Millennium,s.36-37.

67) Bull, S.L./Solity, J.E.; İbid.,s.54,49,55,62.

68) Hathaway, W.E.; İbid., s.31.

 

 

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

[ yukarı ]

Arşiv