MİLLİ
EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı
149 |
Ocak,
Şubat, Mart 2001 |
İdeal Öğretmen Üzerine Bir Araştırma
|
Şaban ÇETİN (*) |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Öğretme
evrensel bir uğraştır. Yaşadığımız çevrede her an ana baba çocuklarına,usta
çırağına,öğretmenler öğrencilerine sürekli bir şeyler öğretirler. Yani
sürekli bir öğretme ve öğrenme durumu söz konusudur. Ancak öğretme ve
öğrenmenin iki değişik işlev olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Çünkü öğretme bir kişi tarafından gerçekleştirilirken öğrenme başka bir
kişide oluşur. Çok açık ve basit gibi görülse de aslında üzerinde ciddî bir
şekilde durulması gereken bir durumdur. Öğretme öğrenme sürecinin etkili
olabilmesi için o iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir.
Başka bir deyişle öğretmen ve öğrenci arasında özel bir bağ kurulmalıdır. Kuşkusuz her
öğrenme süreci ve sonuçlarının eğitsel değeri bir değildir. Kimileri yüzeysel
etkiler bırakır. Bunlar kısa süre sonunda ya unutulur ya da kullanılabilir
yeterlikte değildir, eksiktir. Kimi öğrenme sonuçları da bunun tersi, uzun
süreli ve kalıcıdır. Öğrenmeyle
kazanılması istenen değerlerin kolay, unutulmaması, tam ve kullanılabilir
nitelik taşıması, öğrenenin kişiliğinin bir parçası, özelliği haline gelmesi
ile mümkündür. Böylesi bir öğrenme sonucu da öğrencinin kendi öğrenme
yaşantısı içinde kazanılabilir. Öğrencinin öğrenme yaşantısı, gerçek yaşantı
koşullarına dönüşmedikçe beklenen nitelikte bir öğrenme gerçekleşemez.
Gerçek, bilinçli ve plânlı bir yaşantıda amaç vardır. 0 amaç yönünde uygun
araçlarla uygun etkinlikler yer alır. Bu etkinlikler ilgili kişice içten bir
yönelişle severek, isteyerek yürütülür. Çalışma sırasında karşılaşılan
güçlüklere direnilir. Engelleri yenmek için düşünür, birtakım çözümler üretir
ve kararlar verip, uygular. Çalışmalarını eleştirir, durumu yorumlar. Yeni
birleşimlere varır. Yeni bilgi ve görüşler, davranışlar kazanır. Böylece
kendi yaşantısı içinde kazandığı değerleri çok yönlü etkileşimlerle elde
eder. Bu kazanımlar kalıcı olur, kolay kolay unutulmaz. İnsanın kişiliğinden
silinmez. Bu bir etkin öğrenme biçimidir. Öğrenmeyi etkinleştirmede
öğretmenin yeri büyüktür. Öğrenmeyi etkinleştiren öğretmen davranışlarıysa
bir bütündür. Bu bütünün her ögesi önemlidir.(1) Öğretmen sahip
olduğu bilgi muhtevasını öğrencilere aktarmanın, mesleğini icra etmenin
yanısıra öğrencileri kişiliğiyle de etkilemektedir. Öğretmen dersi
işlemesindeki etkililiğinin yanında öğrencilerce olumlu veya olumsuz tutum ve
davranışlarıyla da değerlendirilmektedir. Öğrenciler kısa bir zaman zarfında
öğretmenlerinin neye nasıl tepki vereceğini,nasıl bir kişiliği olduğunu
çözümlerler. Öğrenciler,
öğretmenlerinin gönderdikleri sözsüz iletilere çok duyarlıdırlar. Adale
gerilmelerini, dudak kenarlarındaki gergin çizgileri, tümüyle beden dilini
okumasını hemen öğrenirler. Bu sözsüz
iletiler sözlü iletilerle çelişiyorsa, öğrencilerin aklı karışır ya da sözsüz
iletilere inanır ve bununla ters düşen sözlü iletileri yapmacık kabul
ederler.(2) Sınıfta öğretmenle
öğrenci arasındaki ilişkiler, öğrenmenin ve eğitimin temelini teşkil eder.
Söz ve eyleme dayalı bu ilişkiler iyi ise, sınıfta olumlu bir öğrenme
atmosferi oluşur; ilişkiler kötü ise, sınıfın öğrenme atmosferi giderek
bozulur ve eğitim amacına ulaşmaz . O hâlde sınıftaki eğitici ortamın büyük
ölçüde öğretmenin davranışlarına bağlı olduğu söylenebilir.(3) Öğretmen
davranışlarının niteliklerini inceleyen birçok çalışma vardır. Öğretmen
davranışları özelliklerine göre temel olarak iki yönde ele alınmaktadır.
Birinci yöndeki davranışlar öğrencide sevgi, saygı ve yaklaşma yaratırken,
ikinci yöndeki davranışlar ise endişe, korku ve uzaklaşma yaratır.
Dolayısıyla birinci türdekiler
demokratik, ikinci türdekiler otokratik bir öğretmenin davranışları olarak
nitelendirilmektedir. Bu sınıflandırmaya göre ideal bir öğretmen demokratik
öğretmen tanımı içine girmektedir.(4) Smith iyi ve kötü
öğretmeni şu şekilde tanımlamaktadır; (5) İyi bir öğretmen; • Daima üzüntü ve
gerginlikleri hisseder ve bu durumu en asgari düzeye indirger, • Öğrencilerin ayrı
ayrı bireyler olduklarını ve her birinin bireysel ilgiye ihtiyaçları olduğunu
bilir ve kendilerini iyi hissetmelerini sağlar, • Çalışma hayatına
ve görev anlayışına kuvvetle inanır fakat bunu menfi bir baskı ile yapmaz, • Öğrenciler ve
ailelerini olumlu bir şekilde yönlendirir ve ortak çalışma gereğini kabul
eder, • Sert davranmaktan
kaçınır, • Eleştirmekten
ziyade ödüllendirmeye önem verir, • Öğrencilerin,
isteklerini, yeteneklerini ve kişiliklerini bilir, • Sonuçları,
değişken ve ilginç olarak görür, • Geniş kapsamlı
müfredatı temel becerileri geliştirmek için en iyi yol olarak görür, • Öğrenim
deneyimleri için merak ve yaratıcılığı anahtar kavram olarak görür, • İçerik ve
öğrencilere uyum sağlamak için öğretim faaliyetlerini çeşitlendirir. Böyle bir öğretmen tarafından yönetilen sınıf
canlı, ilginç ve başarılı öğrencilerle dolu olacaktır. Az bir stres ve küçük
bir gerginlik olacaktır. Buna karşın birçok grup iş birliği ve tolerans
olacaktır. Öğrenciler öğrenmek için istekli olacak ve ona göre
davranacaklardır. Ayrıca hepsi kendilerine güvenilen, kendi kendilerini
disipline etmiş ve kendine güvenli öğrenciler olacaklardır. Kötü bir öğretmen; •
Genellikle öğrencileri korkutur ve sert bir yetişkin gibi davranır, • Gerçek dışı
amaçlar üzerine dayalı baskı ile stres oluşturur, • Öğrencileri ve
ailelerini olumsuz yönden ele alır, • Ödülden çok
cezaya önem verir, sükûnetten ziyade stresi benimser ve çok az gülümser, • Her zaman
cezalandıracak şeyler bulur ve bir olayda bunu yapılandırır, • İstekleri
dondurur, canlı ve meraklı öğrencileri tehdit olarak görür, • Geniş kapsamlı
müfredatı sevmez eğitimde temel becerileri dar şartlar içinde düşünür, • Sonuçları
standart görür ve kısıtlayıcı bir zaman cetveli geliştirerek her şeyde bunu
hâkim kılar, • Kendi tariflerini
geliştirir, • Değişikliklere
şüphe ile yaklaşır, • Pasif öğretimi
tercih eder, • Çoğu kez
öğrencileri taciz eder,ancak onlardan iyi bir davranış ve tolerans bekler. Literatürde bu ve benzer
tanımlara sıkça rastlamak mümkündür. Ancak önemli olan literatürdeki ideal
öğretmen tanımlarıyla gerçekte tanımlanan ideal öğretmen tanımlarının
tutarlılığıdır. Bu bağlamda anlamlı olması amacıyla öğretmen yetiştiren bir
kurumun öğrencileri örneklem olarak alınıp onlardan “ideal öğretmen”
konusunda bir kompozisyon yazmaları düşünülmüş ve uygulamada bu düşünceyi
gerçekleştirmek amacıyla Gazi Üniversitesi Meslekî Yaygın Eğitim Fakültesi
çocuk gelişimi anabilim dalı ve aile ekonomisi beslenme anabilim dalı ile
giyim ve çiçek örgü dokuma anasanat dalı üçüncü sınıf öğrencilerinden “ideal
öğretmen” konulu bir kompozisyon yazmaları istenmiştir. Örnekleme giren
öğrenciler Tablo 1’de verilmiştir. Tablo 1: İncelemenin Örneklemi
100 kişilik örneklem
grubundan toplanan kompozisyon kâğıtları literatürde en çok kullanılan bir
kontrol listesi (Self-Evaluation Checklist for teachers) esas alınarak
değerlendirilmiştir. Değerlendirme yapılırken, her kompozisyon kağıdında
belirtilen ilk üç özellik dikkate alınmıştır. Bu özelliklerin
gruplandırılması yapıldığında “ideal öğretmen” kavramı üç boyutta
toplanmıştır. Tablo 2 , ideal öğretmenin öğrencilere göre bireysel
özelliklerini vermektedir. Tablo
2:İdeal Öğretmenin Bireysel Özellikleri
Öğretmen adayı öğrenciler,
öğretmenlerin fiziksel özelliklerini (ses,kıyafet vb.) ve entelektüel
özelliklerini (yaratıcılık, orjinallik, anlayış vb.) ideal öğretmenliğin
özelliği olarak pek düşünmemektedirler. Diğer taraftan ideal bir
öğretmende; saygı, liderlik, dürüstlük ve insan tabiatını anlama gibi sosyal
nitelikleri aradıkları görülmektedir. İdeal bir öğretmende aranan
diğer kişilik özellikleri ise; öğretmeye karşı ilgi, duygusal denge, neşe,
kendine güven ve hoşgörü şeklinde sıralanmaktadır. Tablo
3:İdeal Öğretmenin Meslekî ve Akademik Yeterlikleri
Tablo 3’de görüldüğü gibi
öğrenciler, meslekî ve akademik yeterliliklerinde ideal öğretmeni, alanında
uzman, öğrencileriyle dostça ve iş birliği içinde çalışan, çocuğun tabiatını
ve ihtiyaçlarını anlayan, kültürlü, çalışmalarını bilimsel tavır içerisinde sürdüren,
öğrencilerin arasındaki bireysel ayrılıkları analiz eden ve çeşitli metot ve
teknikleri kullanan öğretmen olarak tanımlamaktadırlar. Diğer taraftan, öğrenci ve
öğretmenin öğrenime katılmasında denge sağlayan, dersi açıklama yeteneğine
sahip, öğrencileriyle ilgilenen konuyu zenginleştirme yeteneğine sahip
öğretmen ideal öğretmendir. Tablo 4:İdeal Öğretmenin
Meslekî Atitüdler İle İlgili Tutum ve Davranışları
Öğretmen adayı öğrenciler,
öğretmenlerin meslekî atitüdler ile ilgili tutum ve davranışlarını (eğitimde
demokratik süreçleri isteyerek uygulama, rehberlik ve sorumluluk taşıma vb.)
ideal bir öğretmenin özelliği olarak düşünmemektedirler. Sonuç Sonuç olarak, öğrencilerin
ideal öğretmen tanımları kalın çizgilerle şöyle belirlenebilir;
öğrencileriyle dostça ve iş birliği içinde çalışma alışkanlığı kazanmış, alan
bilgisi tam, öğrencisinin tabiatını ve ihtiyacını anlayan, genel eğitiminde
ve bilimsel tavrında eksiği olmayan, saygılı, sevgi dolu, öğrenciler
arasındaki bireysel ayrılıkları analiz edebilen, derslerinde çeşitli metot ve
teknikleri kullanabilen öğretmen. Çağdaş literatüre göre bir
öğretmende bulunması gereken üç genel özellik vardır. Bunlar; alan bilgisi,
genel kültür ve öğretmenlik meslek bilgisidir. Bu özelliklere sahip olan
öğretmen, idealize edilmiş öğretmen davranış gruplandırmalarının birçoğunda
ortak olan sevgi, saygı, hoşgörü, iş birliği gibi özelliklere sahip olduğu
zaman öğrencileri ile daha etkin bir iletişime geçebilir. Diğer taraftan öğretmenin
kişilik özellikleri bir müddet sonra öğrencilerce çözümlenmektedir.
Dolayısıyla öğretmen ne bildiğiyle değil, kendisiyle yüzleşmektedir. Birtakım olumsuz durumların bertaraf edilmesi için
öğretmen, öncelikle öğrencilerin tutum ve davranışlarını iyi analiz ederek,
ona göre kendisi tutum ve davranış geliştirmelidir.
(*) Gazi Üniversitesi Meslekî Eğitim
Fakültesi Araştırma Görevlisi. (1) A.Rahmi Ercan, Öğretmen Davranışları, Ankara, 1999, s.31. (2) Thomas Gordon, Etkili Öğretmenlik Eğitimi, Çev:E.Aksay, Sistem Yayıncılık,
İstanbul, 1999, s.33. (3) M.Ergün,T.Duman, "Kritik Durumlarda
Öğretmen Davranışları", Millî
Eğitim Dergisi, Sayı 137, Ankara, 1998, s.45 (4) Leyla Küçükahmet, Öğretmen Yetiştirme, Ankara, 1993, s.85. (5) Bob Moon, A.Shelton Mayes, Teaching and Learning In the Secondary School, The Open Universty, New York, 1994, s.113-116. |
İçindekiler...
o
Geleceğimizin Teminatı
Dilimizdir o
Mustafa Necati’nin Türk
Eğitiminin Gelişimine Katkıları o
Atatürkçü Düşüncede Eğitim
Sistemi ve Boyutları o
Sınıf Öğretmenlerinin
Kendi Meslekî Gelişimleriyle İlgili Görüşleri,Beklentileri ve Önerileri o
İdeal Öğretmen Üzerine Bir
Araştırma o
Eylem Boyutuyla
İlkokuma-Yazma ve Ezberleme o
Bilişim Teknolojisi Işığı
Altında Matematik Eğitiminin Değerlendirilmesi o
Lise
Öğrencilerinin Işık Hakkındaki Yanlış Kavramları o
Avrupa Birliği Eğitim
Programları “Sokrates Programı” o
Öğretmen Yetiştirmede
Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Uygulaması o
Sanat Eğitiminde
Yaratıcılık o
Cumhuriyetin
Kuruluşundan Plânlı Döneme Kadar Eğitimin Finansmanı:1923-1960 © T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
[ yukarı ] |