MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 165

Kış  2005


MESLEKÎ TEKNİK ÖĞRETİMDE SINAVSIZ GEÇİŞ UYGULAMALARI

Rıfkı HENDEN*
Abdulkadir TUNÇ*

 

Özet

Bu çalışmada, meslekî ve teknik orta öğretim kurumlarından meslek yüksekokullarına sınavsız geçiş projesi, projenin amaçları ve meslekî ve teknik orta öğretim programları ile yüksek öğretim programları arasında bütünlük çerçevesinde tartışılmıştır. Proje ile meslek yüksek okulları ve meslekî ve teknik orta öğretim arasındaki problemler tartışılmış ve çözüm önerileri geliştirilmiştir. Bu bağlamda meslekî ve teknik orta öğretimde uygulanan sınıf geçme sistemleri ile meslek yüksek okullarının olumsuz yönde etkilendiği ortaya konulmuştur. Programların yürütülmesi sürecinde okul yönetimleri arasında bütçe ile ilgili sorunların olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Meslek yüksek okulları, sınavsız geçiş, okul bütçesi

 

Giriş

Türkiye’de tekniker yetiştirmek üzere 1911 yılında açılan ilk kurum “Kondüktör Mektebi” dir. Bu okulun adı 1922 yılında “Nafıa Fen Mektebi”, 1937 yılında tekniker yüksek okuluna dönüştürülmüştür. Tekniker yüksek okulları 1973 yılında tamamen kapatılmışlardır. 1973 yılında eğitim-öğretimin yeniden yapılandırılması sürecinde  yüksek öğretimde ön lisans kademesi getirilmiş ve ara insan gücü yetiştirmek üzere meslek yüksek okulları oluşturulmuştur (Resmî Gazete, Millî Eğitim Temel Kanunu, No 1739, 1973). YAYKUR Meslek Yüksek Okulları ara insan gücü yetiştirmeye 1975 yılında başlamış ve 1978 yılında Meslek Yüksek Okulu ismi yeterli görülerek kabul görmüştür (TÜBİTAK, 1978). Meslek yüksek okullarında   okuyan öğrencilerin statüleri bir yönetmelikle yasal hâle getirilmiştir (MEB MYO Yönetmeliği, 1980). Yüksek öğretimin yeniden yapılanma sürecinde meslek yüksek okulları üniversitelere bağlanmıştır (Resmî Gazete, No 17760, 1982). İlk yıllarda üniversiteler ile  meslek yüksek okulları arasında doku uyuşmazlığı oluşmuş ve üniversiteler meslek yüksek okullarını  kabul alanına almakta zorlanmışlardır.

Bilindiği üzere, 1980 Türkiyesi ekonomik açıdan pazar ekonomisine, sıkı para politikasına, döviz kazandıracak imalat endüstrisinin teşvikine önem vermiştir. İmalat  kesimindeki büyümeyi sürdürmek ve ülkenin  uluslararası pazarlardaki rekabet gücünü koruyabilmek için  üretim düzeylerini  nicelik ve nitelik bakımından yükseltilmesinin zorunluluğu anlaşılmıştır. Ekonomik kalkınma ve endüstriyel büyümede  kilit rolü oynayan tekniker düzeyinde ara insan gücüne ilişkin talep arzı aşmıştır. Bu nedenle meslek  yüksek okullarının Türkiye’nin ekonomik ve endüstriyel ihtiyaçları  ve çağın teknolojik gerekleri ile bağdaşacak hâle getirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu amaçla YÖK ile Dünya Bankası arasında 16 nisan 1984’te  Endüstriyel Eğitim Projesi imzalanmıştır. İlk etapta 8 meslek yüksek okulu ile başlayan proje uygulaması zamanla 30 okulda uygulamaya konulmuştur (Henden, 1996). YÖK/Dünya Bankası Endüstriyel Eğitim Projesi kapsamına  alınan 30 meslek yüksek okulu  araç ve gereçlerle donatılmış, günün koşullarına uygun laboratuvar imkanlarıyla öğrencilerine  hizmet  vermişlerdir.    

Proje okulları;

-  Program ve müfredat,

-  Öğretim elemanı,

-  Atölye-laboratuvar,

-  Yönetim

açısından geliştirilmiştir.

Endüstriyel Eğitim Projesi kapsamındaki okullarda belirli bir dönemde dünya standartlarında tekniker eğitimi yapılmıştır. Teknolojinin hızla değişim göstermesinden bu okullar da olumsuz yönde etkilenmiştir. Son yıllarda ülkenin düştüğü ekonomik krizden en fazla etkilenen kesim üniversiteler olmuş ve çağın teknolojik gelişimlerinin gerisinde kalmamak için büyük çaba içine girmişlerdir. Proje meslek yüksek okulları da ekonomik krizden büyük oranda etkilenmiş, istediği atılımları yapamamış ve bunun sonucunda   laboratuvarlardan bazıları düşük teknoloji ile hizmet vermeye zorlanmışlardır.

Meslek yüksek okulları siyasetin de etkisi ile üniversite önlerindeki yığılmaları önlemek, ara insan  gücü açığını kapatmak vb. amaçlarla  özellikle ilçelerde açılmaya devam etmiş, 2001 yılında sayıları 412 iken (Henden vd., 2001)  bugün sayıları 555’e ulaşmıştır (Akpınar, 2003). Bu okulların çoğunluğu eğitim ve öğretime uygun olmayan binalarda laboratuvar araç ve gereçlerinden yoksun   olarak  kalifiye insan gücü  adı altında öğrenci yetiştirmeye devam etmiş ve devam etmektedirler.  Ayrıca öğretim üyesi dahi olmayan okullar vardır.  Öğretim elemanı açığı hat safhadadır. Yönetim kurullarını oluşturamayan okullar mevcuttur. 

Meslek yüksek okulları   önceleri program çeşitliliğine özendirilmiştir. Her mesleğin eğitimi ön lisans düzeyine çıkarılmaya çalışılmış ve bu yönde adımlar atılmıştır. Örneğin, otobüs şoförlüğü, kuaförlük, fındık eksperliği vb. programlar bu tür çeşitlemelerden bazılarıdır. Amaç  çevrenin ihtiyaçlarının giderilmesidir.  Bu  amaç doğrultusunda meslek yüksek okullar da açılan program sayısı 275’e ulaşmıştır (OSYM, 2000).

Ancak Yüksek Öğretim Kurulu tarafından, meslek yüksek okullarının program çeşitliliği  unvan kargaşası yarattığı gerekçesi ile programlardan bazıları   birleştirilmiştir (OSYM, 2002). Bu bağlamda  Yüksek Öğretim Yürütme Kurulunun  04/12/2001 tarihli kararı ile  başlatılan  “Meslekî ve Teknik Orta Öğretim Kurumlarının Program Bütünlüğü ve Devamlılığı Projesi” kapsamında  programlar geliştirilmiştir. Yüksek Öğretim Yürütme Kurulunun  19/07/2002 tarih , 2002.27.2090 no’lu  kararı ile 75 program  geliştirilip ilişkilendirilerek 15 programa indirilmiştir. İlişkilendirme ve birleştirmeler  MEB-YÖK tarafından ortaklaşa oluşturulan komisyonlarca yapılmıştır (MEB, 2002).  İlişkilendirme ve birleştirmeler kamuoyunda yeteri kadar tartışılmamış, ilgili meslek yüksek okulları öğretim elemanlarının görüşleri alınmamış veya alındı ise de yeteri kadar dikkate alınmamıştır. İçerikleri aynı olan programların tek program altında birleştirilmesi yerinde bir karar olarak görülmesine rağmen, içerikleri farklı olan bazı programların birleştirilmesi en çok bu programları tercih eden öğrencileri etkilemiştir. Örneğin, Yapı Ressamlığı programını kazanan öğrenciler İnşaat programına  yerleştirilmişlerdir.  Yapı Ressamlığı programını kazanarak kayıt yaptırmak üzere okullara gelen öğrencilerin, İnşaat programına kayıt yaptırmak zorunda olduklarını öğrendiklerinde bazı öğrencilerin bu duruma  tepki olarak kayıtlarını yaptırmadıkları görülmüştür. Kayıt yaptırmak isteyen öğrencilerden ise  İnşaat programına kayıt yaptırmak için dilekçe vermeleri istenmiştir. Yapı Ressamlığını kazanan öğrenciler, İnşaat programına zorlanarak kayıt yaptırdıkları  için  belirli bir süreçten sonra  bazılarının kayıtlarını aldıkları  görülmüştür. Sınavsız geçiş sistemi ile METEB bölgesinde MYO‘larının ve MYO‘larla ilişkilendirilen meslek liselerinde açılan programların öğrenci kapasitelerini karşılayabilecek sayıda kaynağın olması gerekir. Metropol şehirlerde öğrenci kontenjanlarının dolmaması gibi bir sorunla karşılaşılmayabilir. Ancak MYO ‘larındaki programların kendi METEB bölgesindeki meslek liselerinde programı yoksa veya öğrenci sayısı yetersiz ise, programların kontenjanları dolmamakta hatta bazı programlarda hiç öğrenci tercihi görülmemektedir. Örneğin; 2003-2004 öğretim yılında Alaplı Meslek Yüksek Okulunun bazı programlarının öğrenci profilleri Çizelge 1’de görülmektedir.

Sınavsız geçiş sisteminden önce bu programların öğrenciler tarafından tercih edildiği okul kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu kayıtlarda özellikle İnşaat ve İşletme programlarını  tercih eden öğrencilerin % 97,5 ‘inin genel lise çıkışlı oldukları görülmektedir. Sınavsız sistem genel lise öğrencilerine tercih hakkı vermediği için kontenjanlar boş kalmıştır denilebilir.

Bu bağlamda okul kontenjanlarının dolması ve sistemin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bu programlara öğrenci girişlerinin genel liselerden de olmasının yolunun açılması gereklidir. Öğrenci alımında düz lise çıkışlılara belirli bir kontenjan tanınabilir veya öncelik meslek liselerine verilir. Kontenjan dolmadığı taktirde düz liselerden yerleştirme yapılabilir. Böylelikle ek kontenjana gerek kalmadan okullara tam kapasite ile yerleştirme yapılabilir. Ek kontenjan ise kayıt yaptırmayanlar olursa boş kalan kontenjanı doldurmak için kullanılabilir.

Sınavsız sistem ile gelen öğrencilerin belirli bir kısmının okuldan kayıtlarını aldıkları görülmüştür. Alaplı MYO kayıtlarına göre 2002-2003  öğretim yılı başında  sınavsız olarak gelen  öğrencilerden güz sömestri  sonunda   okuldan kayıtlarını alarak ayrılanların oranı  % 8.6’dır. Aynı okula 2001-2002 öğretim yılında sınavla gelen öğrencilerden aynı koşullarda ayrılma oranı % 3’tür.  METEB  okullarında ayrılma oranı  % 12.7’dir.  Ayrıca deneyimli öğretim elemanları  sınavla gelen öğrencilerin daha istekli ve ilgili oldukları görüşünde birleşmektedirler. Aynı öğretim elemanları sınavsız olarak gelen öğrencileri derslere karşı  motive etmekte zorlandıklarını bu nedenle yaptıkları işten haz duymadıklarını beyan etmektedirler. Sınavsız olarak gelen öğrencilerin  meslekî derslerden de yeterli bilgi ve beceriye sahip olmadıkları öğretim elemanlarınca dile getirilmektedir.       

2002-2003 öğretim yılında meslek yüksek okullarına öğrenci girişi (sınavsız geçiş sistemi ile) sadece meslek liselerinden olmuştur. Bu sistemde öğrenci profili yerel hâle gelmiştir. Yüksek öğretimin kültür değişimi ve etkileşimine olan katkısı ve bu yöndeki rolünün bu değişime paralel olarak değişmesi beklenmelidir. MEB-YÖK Program Geliştirme Projesi kapsamında  meslek yüksek okullarına öğrenci girişleri Şekil 1’de görüldüğü  gibi olmuştur.

Ara insan gücü ihtiyacı belirdikten   sonra açılan kondüktör mektebinden bugüne kadar tekniker eğitiminde değişiklikler olmuş ve bu değişimler devam ederek sürmüştür.  Meslek yüksek okullarının öğrenci giriş sisteminin değiştirilmesi bizzat meslek yüksek okullarının sorunlu olmasından  kaynaklandığı söylense de (Akpınar, 2003) tek nedenin bu olmadığı meslekî ve teknik orta öğretimden kaynaklanan sorunların da olduğunu söylemek pek yanlış olmasa gerekir.

Meslekî ve teknik orta öğretim kurumlarından kaynaklanan sorunların  bazıları şöyle sıralanabilir;

-  Meslekî ve teknik orta öğretimi  bitiren öğrencilerin ÖSS sınavlarında 105 ve üzeri not alarak üst öğrenimlerine devam etme  oranlarının az oluşu (OSYM, 2002),

-  Meslekî ve teknik orta öğretim mezunlarının yüksek öğretime geçişte tercih edilebilecekleri yüksek öğretim kurumu sayılarının kısıtlı oluşu,

-  Meslekî ve teknik orta öğretim mezunlarının yüksek öğretime devam edebilmeleri ve ara insan gücü olarak yetişecek elemanların öğrenim düzeylerinin yüksek öğretim seviyesine çıkarılmak istenmesi,

-  Üniversite önlerindeki meslekî ve teknik orta öğretim öğrencilerinin yığılmalarının meslek yüksek okulu kontenjanlarının artırılarak çözümlenmeye çalışılması.

Meslek yüksek okullarını etkileyen diğer bir etken ise   meslek liselerinin sınıf geçme sistemi alınabilir. Bu sisteme göre meslek liselerinde bir öğrencinin bir üst sınıfa geçebilmesi için Türkçe notunun ortalamasının en az 2.00 ve tüm notların ortalamasının 2,5 olması yeterlidir. Not ortalaması 2,5 olan öğrenciler diğer derslerin notlarına bakılmaksızın sınıf geçmektedirler. Atölye derslerinin ders saatleri her sınıfta yoğun olmaktadır. Atölye dersinden 5 ortalamayı tutturan her öğrencinin bir üst sınıfa  geçebileceği söylenebilir. Ayrıca öğretmenler kurulu kararı ile öğrenciler derslerden başarılı sayılabilmektedir. Bu sistem sonucunda meslek lisesi öğrencilerinin düşüncelerinin şöyle  olabileceği akla gelebilir:

-  Yüksek öğrenime sınavsız geçilecekse ek bir çaba göstermeye  gerek yoktur.

-  Matematik, Fizik, Kimya vb. dersleri öğrenip geçmek için çaba göstermeye gerek yoktur.

-  Teknisyen olacaksam gerekli olan atölye dersleridir.                                                  

Sonuç olarak öğrencilerin sınıfı geçmekte bir zorluk çekmeyeceklerini düşünmeleri, derslere ilgi duyma ve öğrenme arzularının engellenmesine neden olacağı fikrini akla getirmektedir.  Bu sistemle  meslek yüksek okullarına  gelen öğrenciler Matematik, Teknolojinin Bilimsel İlkeleri (Fizik) vb. dersleri anlamakta, kavramakta ve işlem yapmakta yetersiz kalacakları açıktır. Nitekim 2002-2003  öğretim yılında sınavsız olarak gelen bu öğrencilerin  Matematik, Fizik derslerinin güz sömestrisi sonunda başarı oranlarının  düşük olduğu Çizelge 2, 3, 4’te verilmiştir.


Çizelgeye göre sınavsız sistem ile yerleştirilen öğrencilerin başarı oranlarının sınav sistemi ile yerleştirilen öğrencilerin başarı oranlarından düşük olduğu görülmektedir. Sınavsız geçiş sistemi ile MYO’lara yerleştirilen öğrencilerin başarılarının düşük olmasının nedenlerinden biri de  meslek liselerinin başarılı  öğrencileri MYO’larda da  başarılarını korumuş  meslek liselerindeki başarıları düşük olan öğrenciler  liselerden gelen öğrenciler kadar başarılı olamadıkları için  sınavsız olarak gelen öğrencilerin MYO’larda   başarılarının  düşük  görünmesine neden olmuştur  denilebilir.

Meslekî ve teknik orta öğretime çocuklarını kayıt yaptıran  ailelerin gelir düzeylerinin alt grupta olduğu (Henden, 1996) düşünüldüğünde,  çocuklarının kısa yoldan hayata atılmalarını tercih etmelerinin doğal olduğu söylenebilir. Veliler, üniversiteler eğitime hazırlık için maddî destekte bulunmak istemeyebilirler.

Sınavsız olarak MYO’lara ve MYO’larla ilişkilendirilen meslek liselerine yerleştirilen öğrencilerin  mezunlarının  %10’unun lisans öğrenimine devam etmeleri öngörülmektedir. Lisans öğrenimine devam hakkı kazanan öğrencilerin Mühendisliğin temeli olan Fizik ve Matematik derslerinden yeterli düzeye ulaşmadıkları düşünüldüğünde bu öğrencilerin Mühendislik eğitimlerinde  başarı oranlarının yüksek düzeyde olmayacağını şimdiden söylemek yanlış olmayacaktır.

Meslek yüksek okulları ile ilişkilendirilen meslek liselerinde okuyan meslek yüksek okulu öğrencileri üniversite öğretim elemanı sayısının yeterli olmayışı ve ilişkilendirildiği meslek yüksek okuluna uzak olması vb. nedenlerle üniversite öğretim elemanlarından yararlanamamaktadırlar. Bu öğrencilerin derslerine çoğunlukla meslek liselerindeki öğretmenler görevlendirilmektedir. Öğrenciler üniversite ortamına hiç girmeden üniversite mezunu olabilmektedir. Üniversite ortamına hiç girmemiş, üniversite kültürü almamış bu öğrencilerin üniversite eğitimi aldıklarını söylemek ne derece doğru görülebilir. Nitekim MYO‘larla ilişkilendirilen okullarda okuyan öğrenciler, MYO’lara gelerek meslek liselerinde okumak istemediklerini, orada  Meslek Lisesi öğretmenlerinin dersleri yürüttüğünü, hiçbir fark göremediklerini ayrıca aynı atölyelerden yararlanmalarının kendilerine bir artı sağlamadığını beyan etmektedirler. Öğrenciler MYO‘larla bizzat ilişkilendirilen  Meslek Liselerinde değil, MYO‘larda okumak istediklerini her ortamda dile getirmekte ve METEB‘den ayrılmak istemektedirler.

Sınavsız geçiş sistemi ile MYO’lara yerleştirilen öğrenciler II. öğretim öğrencisi olarak alınmaktadırlar. II. öğretimin giderlerine (ısınma, elektrik, su, temrinlik malzemeler) devlet desteği sağlanmamaktadır. Öğrencilerden katkı payı olarak alınan ücretlerin %30’u medikososyal giderleri hariç olmak üzere bu giderlere harcanmaktadır. Kalan %70‘i ise yönetici ve memurlara ödenen fazla çalışma giderleri ile öğretim elemanlarına ödenen ders ücretlerine harcanmaktadır. Ayrıca medikososyal giderler de bu paradan kesilmektedir. Sınıf mevcutlarının 50-60 öğrencinin altına düştüğünde öğrencilerden alınan katkı paylarının yetmeyeceği basit bir hesap ile görülmektedir. Öğretim elemanlarının ücretli olarak verdiği dersin ücretini alamadığında sorunların olacağı açıktır.

Sonuç olarak sınavsız geçiş sistemi kapsamında MYO’lar ve  MYO’lar ile  ilişkilendirilen meslek liselerinin yöneticileri ile iletişim, yakıt, personel giderleri ve temizlik malzemeleri gibi konularda önemli ölçüde yönetimsel sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca sınavsız geçiş sistemi ile MYO’ların öğrenci profili değişmiştir.  Öğrencilerin tamamı meslek liselerinden gelmektedir. Öğrencilerin çoğunluğu ÖSS sınavından 105 ve üzeri puan alamayan gruptandır. Meslek liselerinde uygulanan sınıf geçme sisteminin sonucu olarak öğrenciler becerilerine dayalı olarak sınıf geçmektedirler. Matematik, Fizik, Kimya vb. derslere ilgileri azdır. MYO’lara yerleştirilen bu öğrenciler yukarıda belirtilen dersler gibi işleme ve yorumlamaya dayalı derslerde başarılı olamamaktadır. MYO’larla ilişkilendirilen meslek liselerindeki dersler, meslek lisesi öğretmenlerince yürütülmektedir. MYO’larda görevli öğretim elemanı sayısı yeterli değildir. Meslek liselerinde okuyan öğrenciler üniversite ortamına girmeden, üniversite kültürü almadan okullarını bitirmektedirler. Dolayısıyla orta öğretimde ders aldıkları öğretmen ile derslere devam eden öğrenciler, yüksek öğrenim gördüklerinin bilincine varamamakta; eğitimleri lise uzantısı hâlinde yürütülmektedir.

Öneriler

•  MYO’lar ile meslek liselerinin sınıf geçme sistemleri uyumlu hâle getirilmelidir.

•  Meslek liseleri ile MYO’ların programları uyumlu hâle getirilmelidir.

•  Öğrencilerin üniversite kültürü almaları için gereken önlemler alınmalıdır.

•  MYO’larla ilişkilendirilen meslek liselerinde okuyan MYO öğrencilerine yüklenen dersler üniversite öğretim elemanlarınca yürütülmelidir.

•  Programlar arası ilişkilendirmelerde, yürütücü konumundaki MYO’ ların görüşleri alınmalı ve ilişkilendirmeler gözden geçirilerek yeniden düzenlenmelidir.

•  Meslek yüksek okullarını genel lise çıkışlı öğrencilerinin de tercih edebilmelerinin önü açılmalıdır.

•  MYO’larda öğretim elemanlarına  birinci ve ikinci öğretimde girdiği derslerin pratiklerinin toplamı haftada 10 saatten fazla olamaz denmesi, uygulama ağırlıklı olarak düşünülen bu okullarda  sıkıntılara ve mağduriyete neden olmaktadır. MYO‘larla ilişkilendirilen meslek liselerinde olduğu gibi öğretim elemanlarına bilfiil yaptıkları derslerin ücretlerinin ödenebilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

 

Kaynakça

Resmî Gazete (1973). Millî Eğitim Temel Kanunu, No 1739.

TÜBİTAK (1978). “Ekonomik Gelişme ve Teknik İnsan Gücü Yetiştirmede Ön Lisans Eğitimi”, Bilimsel Toplantı Sonuç Raporu.

MEB (1980). Meslek Yüksek Okulları Yönetmeliği.

Resmî Gazete (1982). “Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”, No 17760.

HENDEN, R.(1996). “Meslek Yüksek Okulu Öğrencilerinin  Doğal, Toplumsal Nitelikleri ve Yaşam Standartları”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 1996, Yıl 2, Sayı 2, Bahar ve Kış 1996, Yıl 2, Sayı 1.

HENDEN,R ve TUNÇ, K., (2001), “Meslek Yüksek okulları 1. Sınıflarının Uzaktan Öğretim Yöntemi ile Okutulması Projesi ( Taslağı ) ile İlgili Bir Görüş”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, Bahar 2001,Yıl 7, Sayı 26.

AKPINAR, B., (2003). “Meslek Yüksek okullarına Sınavsız Geçiş”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, Kış 2003, Yıl 9, Sayı 33.

OSYM (2000). Öğrenci Seçme Kılavuzu.

OSYM (2002). Öğrenci Seçme Kılavuzu.

MEB (2002). Sınavsız Geçiş Projesi Bilgi Kılavuzu.

 

THE APPLICATIONS OF PASSING WITHOUT EXAMINATION IN VOCATIONAL TECHNICAL EDUCATION

Abstract

In this study, the project, passing to technical vocational colleges from vocational and technical secondary schools without examination, and the purpose of project and education programs between vocational and technical secondary schools and technical vocation colleges are wholly discussed. Due to the project the problems between technical vocation colleges and vocational and technical secondary schools were discussed and solutions were developed. Furthermore, with the application of the passing system of vocational and technical secondary schools it is indicated that technical vocational colleges were affected negatively. In addition, the problems related with budgets between school administrations were indicated during the process of programs.

Key words: Technical vocational colleges, passing without examination, school budget

 


 

*    Z.K.Ü. Alaplı MYO, 67850, Alaplı/ Zonguldak

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

[ yukarı ]

Arşiv