MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı 163 |
Yaz 2004 |
"YAZ TATİLİ ÖĞRENME KAYBI" KONUSUNDA ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ |
Asım ARI* |
Özet Bazı Avrupa devletlerinde, ülkemizdeki gibi üç aylık bir yaz tatili olsa da bazılarında iki ay, bazılarında dokuz hafta, hatta bazılarında altı hafta yaz tatili vardır. Ders yılında kazanılan bilgiler, yaz tatili dönüşünde öğrenme kaybına uğramakta ve birçok ülke de yaz tatili öğrenme kayıplarını en aza indirme çabası içindedir. Yapılan bu araştırmada, ders yılı, tatil süreleri, yaz tatili öğrenme kaybı ve yaz tatilini en verimli şekilde geçirmek için öğrencilere öneriler, ilköğretim öğretmenlerinin görüşlerine dayanılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada en dikkat çeken bulgu, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun “yaz tatilinin iki ay olduğu, iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan ders yılını” uygun bulmalarıdır. Anahtar Sözcükler: Yaz tatili öğrenme kaybı, ders yılı, öğretmen görüşleri.
Giriş Ülkemizde, okul takvimindeki dokuz aylık eğitim öğretim süresinin ve üç aylık tatilin kaynağının, halkın çoğunluğunun geçimini tarım ile sürdürmesi gösterilse de artık gelişen teknoloji ve makineleşme ile tarımda insan gücüne duyulan ihtiyaç azalmıştır. Birçok ülkede yaz tatilinin uzunluğu tartışılmakta ve yaz tatilini öğrencilerin en verimli bir şekilde geçirmelerini sağlayabilmek için araştırmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada da ilköğretim öğretmenlerinin görüşlerine dayanılarak bir ders yılı ile tatil süreleri değerlendirilmiştir. İlköğretim Okulları ve Ders Yılı İlköğretim, 6-14 yaşlarındaki çocukların eğitim-öğretimini kapsayan, sekiz yıl kesintisiz eğitim yapılan ve bitirenlere ilköğretim diplomasının verildiği okullardan oluşur. İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu olup devlet okullarında parasızdır. İlköğretimin amaç ve görevleri, millî eğitimin genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak her çocuğa iyi bir vatandaş olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırmak; onu millî ahlâk anlayışına uygun olarak yetiştirmek; her çocuğu ilgi, istidat ve kabiliyeti yönünden yetiştirerek hayata ve üst öğrenime hazırlamaktır (Sönmez, 1998:6). İlköğretim, sahip olduğumuz kültürün geliştirilmesi ve gelecek nesillere aktarılmasında; çağın şartlarına uygun olarak yaşam kalitesinin yükseltilmesinde; demokratik bir toplum oluşturulmasında temel teşkil eder. İlköğretim okullarında ders yılı süresi, haziran ve eylül ayları arasında 180 iş gününden az olamaz. Kayıt-kabuller ile dinlenme ve yaz tatilinin başlama ve bitiş tarihleri, her yıl düzenlenen çalışma takviminde belirtilir. Öğretim yılının başlaması, yarıyıl tatili ve ders kesimi tarihleri Millî Eğitim Bakanlığınca belirlenir. Ders yılı, arasında iki hafta (15 gün) dinlenme tatilinin verildiği iki yarıyıla ayrılır. Dinlenme tatili ocak veya şubat aylarında, yaz tatili ise ders yılının bitiminden itibaren yapılır. Ders yılı süresi, derslerin başladığı günden kesildiği güne kadar okulun açık bulunduğu günler ile öğrencilerin törenlere katıldıkları resmî tatil günleri sayılarak hesaplanır. Normal öğretim yapan okullarda sabah ve öğleden sonrası yarımşar gün, ikili öğretim yapan okullarda bu süreler tam gün sayılır (Resmî Gazete, 2003, sayı: 25212). Her öğretim yılı veya dönemi, bir önceki öğretim döneminden tamamen bağımsız olmamakla birlikte, kendi içinde başlangıcı, uygulaması ve değerlendirmesi olan anlamlı bir bütünlük göstermektedir. Tüm yıl boyunca eğitim-öğretim etkinliklerinin aksamadan ve amaçlara uygun şekilde gerçekleştirilebilmesi, öğretim yılı başında okulu, öğretmenleri, aileleri ve çocukları kapsayan pek çok kesimin farklı hazırlıklar yapmasını gerekli kılmaktadır. Yapılacak bu dönem başı hazırlıklar, eğitim faaliyetlerinin etkili şekilde yürütülmesini ve öğrencilerin istenilen davranışlar geliştirmelerini kolaylaştıracaktır. Öğretmen, okul yönetimi ve aile arasında güçlü bir iletişimle yapılacak dönem başı hazırlıkları, yıl ortasında eğitim-öğretim faaliyetlerinin kesintiye uğramadan etkili şekilde sürdürülmesini sağlayabilir (Küçükahmet, 2003:153). Ülkemizdeki Ders Yılının Diğer Bazı Avrupa Ülkeleriyle Karşılaştırılması Almanya’da haftalık ders saati, eyaletlere göre ilkokul 1. ve 2. sınıflarda 17-23, üst sınıflarda 23-27 ve orta okulda da 30-32 saattir. Avusturya’da haftalık ders saati, ilkokul 1. ve 2. sınıflarda 21, 3. ve 4. sınıflarda 25 ve orta okulda da 32-34 saattir. Hollanda’da haftalık ders saati, ilköğretim birinci kademede 22 ve ikinci kademede 25 saattir. İlköğretim okullarında haftalık ders saati Belçika’da 28, Fransa’da 26-27, Lüksenburg’da 30 ve Portekiz’de 25-31 saattir (Sağlam 1999:19-303). Ülkemizde ise haftalık ders saati 30’dur. Avrupa ülkeleri ile karşılaştırıldığında bu sürenin kısa olmadığı, hatta ilköğretim birinci kademede diğerlerinden uzun olduğu görülmektedir. İlköğretim 1. ve 2. sınıflarında (hatta 3. sınıfta) haftalık ders saati 25’e çekilebilir. Avrupa ülkelerinde, ilköğretim okullarında ders yılı süresi bir diğerinden farklıdır. Avusturya’da okul müdürleri, eğitim programında belirlenmiş ve günlere göre dağılmış olan haftalık toplam ders sayısını ayarlayabilir. Ders haftası, ilköğretimde genellikle 5 bazen de 6 gündür. Ders haftasının 6 gün olduğu durumlarda ders yılı 215 günü bulabilmektedir. Diğer Avrupa ülkelerine baktığımızda ders yılı süresi Lüksenburg’da 212, Hollanda ve İtalya’da 200, Finlandiya’da 190, Portekiz’de 184, Belçika’da 182, İngiltere’de 178 ve İspanya’da 175 gündür (Sağlam 1999:19-303; Türkoğlu 1999:167-516). Ülkemizde ise ilköğretim okullarında ders yılı süresi 180 iş gününden az olamaz. Bu süre, Avrupa ortalamasına bakarak 5 gün daha artırılarak 185 güne çıkarılabilir. Avrupa ülkelerinde, yaz tatili de farklı sürelerdedir. Yaklaşık olarak yaz tatili süresi Avusturya, Belçika, Finlandiya ve Lüksenburg’da iki ay, Hollanda ve İngiltere’de altı hafta, İtalya’da dokuz hafta, Portekiz’de 2.5 aydır (Sağlam 1999:19-303; Türkoğlu 1999:167-516). Ülkemizde ise yaz tatili süresi yaklaşık üç aydır. Bu ülkelerle karşılaştırıldığında üç ay uzun görünmektedir. Yine Avrupa ülkelerinde öğretim yılına baktığımızda, İngiltere, Finlandiya, Lüksenburg ve Portekiz’de öğretim yılının üç döneme ayrıldığı görülmektedir. Kısalan yaz tatili ile öğretim süresi uzun tutulmamış (İngiltere 178, Portekiz 184 gün gibi), iki ara tatile dağıtılmıştır. Ayrıca, Avrupa ülkelerinde uygulanan Noel ve Paskalya tatilleri ile yaz tatili süresinin kısa olmasına rağmen ders yılı süresi uzamamıştır. Diğer bir ifadeyle, kısa yaz tatili ve ders yılına yayılmış birden fazla kısa tatiller. Ülkemizde de yaz tatili 10 haftaya indirilerek, tatil süresinin kısalması sonucunda iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan 185 günlük (70+55+60) bir ders yılı elde edilebilir. “Yaz Tatili Öğrenme Kaybı” Kavramı Bilgi, şemalar içinde ve şemalar içindeki bilgi birimlerinin birbiriyle ve şemayla bağlantı kurularak uzun süreli belleğe depolanır. Geri getirmede (hatırlamada) işte bu bağlantılar önemli rol oynar. Şema içerisindeki bir birimin hatırlanmasıyla istenilen bilgi birimine bu bağlantılar kullanılarak ulaşılır. Sıklıkla kullanılan bilgi birimlerinde bu bağlantılar oldukça güçlenir ve bilgiye ulaşmak hem kolay hem de oldukça hızlı olur. Ancak bilgi kullanılmadığı zaman bu bağlantılar oldukça zayıflar ve istenilen bilgi birimlerine ulaşmak zorlaşır (Yeşilyaprak, 2003:271). Diğer bir ifadeyle geri getirmede başarısız olunur (unutulur). Yaz tatili sonrası öğrenme kaybından kastedilen de budur. Öğrencilerin bir eğitim öğretim yılında öğrendikleri bilgilerden, üç aylık yaz tatili öncesi hatırlayıp da (geri getirebildikleri), tatil sonunda bu nedenden geri getirmede başarısız oldukları (hatırlayamadıkları) bilgilerdir. Özden (2003:42) bilginin öğrenilmesini, yeni oluşturulan bağlantılarla beynin her bölgesini örümcek ağları ile donatılmasına ve bunların kullanıldıkça daha sonraki ulaşımlarını kolaylaştıran geniş otobanlara dönüşmesine benzetmektedir. Tatil süresince yeni kurulan bağlantıların kullanılmaması ya da az kullanılması sonucu, yeni dönem başlarken bu bilgilerden bir kısmına ulaşılması güçleşir. Bu durum, tatil süresinde bilgilerin unutulmaması için bu bağlantıların kullanılması gerektiğini göstermektedir. Affas (2002:14) bunu sinir hücreleri ve bunlar arasında kurulan bağla açıklar. Sinir hücreleri, belleğe kayıtlı bulunan bilgileri ihtiyaç duyulduğunda getirilmesine imkân sağlayacak biçimde ve mükemmel bir şekilde tertip ve düzene koyma işini yapar. Yeni bilgiler belleğe ulaştığında sinir bağları arasında belli bir yola girer ve sinirler arasında bağlar oluşur. Böylece de bir iskelet/çatı oluşturur. Sonra bu bilgiler oraya ne kadar çok sıklıkla ulaşırsa bu iskelet, bellekte o derece yerleşir. Burada da bağların kullanılması gerektiği vurgulanmaktadır. Yaz Tatilindeki Öğrenme Kayıpları Borman (2001:27), Amerika’da neredeyse bir yüzyıldır devam eden okul takvimindeki dokuz aylık eğitim öğretim süresinin ve üç aylık tatilin kaynağının, buradaki halkın yaklaşık %85’inin geçimini tarım ile sürdürmesi olduğunu belirterek, artık günümüzde bu oranın %3’lere düştüğünü ve bu kadar uzun tatil süresine gerek kalmadığını belirtmektedir. Ayrıca gelişen teknolojiyle ekonomi, daha spesifik bilgi ve beceri ile donanımlı bireylere gereksinim duyduğundan üç ay yaz tatilini içeren okul takviminin sorgulanması gerektiğine de değinmiştir. Yapılan araştırmalar, yaz tatili dönüşünde matematik ve okuma üzerine öğrencilerde gerileme olduğunu, matematikte bu gerilemenin daha fazla yaşandığını göstermiştir. Matematikte gerilemenin okumaya oranla daha fazla olmasında, öğrencilerin günlük yaşantısında ve ev ortamlarında okuma üzerine daha fazla pratik yapma imkânına sahip olmaları etkilidir. Hatta ailelerin, belki de çocuklarının bir şeyler okumasına yaz tatillerinde daha fazla dikkat edip üzerinde duruyor olmasından matematik ve okuma becerilerinin kayıp oranı üzerinde böyle bir farklılık çıkıyor (Cooper, 2003:1). Sharp (2000:3), öğrenme kayıplarının, konuya göre farklılaşmasının yanında öğrencinin sahip olduğu ailesel ortama göre de farklılaştığını belirtmektedir. Öğrencilerin okuma başarılarında yaz tatilinin olumsuz etkisinin, özellikle alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocuklarında görüldüğünü vurgulayan Borman (2001:27), bunun nedeni olarak da bu öğrencilerin orta ve üst sosyoekonomik düzey aile çocuklarından daha az kitaba ve yaz tatilinde kendilerini geliştirebilecek okul dışı fırsatlara sahip olmalarını göstermektedir. Bracey (2002:13) de bununla ilgili olarak alt sosyoekonomik düzey ailelerin yaşadığı çevre ve bu ailelerin çocuklarının gittiği okulların imkânlarının diğerlerinden farklılaştığına değinerek fakir okulların kütüphanelerinin diğerlerine göre yetersiz, kitaplarının eski ve yıpranmış olduklarına dikkat çekmektedir. Matematikte ise durum biraz farklıdır. Araştırmalar yaz tatilindeki kayıpların büyük çoğunluğunun, sosyoekonomik düzey ne olursa olsun tüm öğrencilerde, olgulara ve yordama dayanan matematik bilgilerinde olduğunu göstermiştir. Sosyoekonomik düzey olarak bakıldığında alt ve orta sosyoekonomik düzey çocuklarının matematik kayıpları birbirine yakındır. Çünkü, tüm öğrencilerin matematik becerilerini sınıf ortamı dışında uygulama imkânları çok azdır (Fairchild ve Boulay, 2002:4-5). Öğrencilerin yaz tatilindeki öğrenme kayıpları, Amerika ve bazı Avrupa ülkelerinde bir problem olarak görülerek bu konuda araştırmalar yapılmıştır. Ülkemizde de bu konuda çalışma yapılabileceği açıktır. Dolayısıyla yaz tatili öğrenme kaybı konusunda ilköğretim okulu öğretmenlerinin görüşleri araştırılmıştır. Araştırmanın Amacı ve Önemi Bu araştırma, öğretmen görüşlerine dayanarak ilköğretim ders yılını süre, ara ve yaz tatilleri ile eğitim öğretim açısından değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Eğitim öğretim yılı sonunda üç aylık bir yaz tatili vardır. Her öğretim yılı bir öncekinden tamamen bağımsız değildir. Bir önceki öğretim yılında öğrenilen bilgiler, yeni öğrenilecek bilgilerin ön öğrenmelerinin (giriş davranışlarının) bir kısmını ya da çoğunluğunu oluşturur. Yeni öğrenimlerin kazanılmasında, ön öğrenmelerin önemi aşikardır. Bu nedenle, yapılan araştırmayla yaz tatilindeki öğrenme kaybının varlığının tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması ile eğitim öğretim yılının verimliliğini artırmada katkı sağlayacağı umulur. Araştırmanın Yöntemi Araştırma, tarama (ilişkisel tarama) modeli ile ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerde yapılmıştır. Araştırmanın evrenini Ankara ilinin 8 merkez ilçelerinde yer alan özel ve devlet ilköğretim okulları oluşturmaktadır. Bu evren içerisinden 4 merkez ilçeden 5’i özel, 12’si devlet okulu toplam 17 ilköğretim okulu ve bu okullarda görev yapan 276 öğretmen örneklem grubunu oluşturmuştur. Veri toplamak için öğretmenlere 2004 mayıs ve haziran aylarında anket uygulanmış ve verilerin analizinde SPSS bilgisayar programı kullanılmıştır. Bulgular ve Tartışma Araştırmadan elde edilen önemli görülenleri tablolar halinde aşağıda verilerek tartışılacaktır. Tablo 1. Okul Türü ile Bilgilerin Yaz Tatili Sonunda Öğrenme Kaybına Uğraması Arasındaki İlişki Okul Türü Öğrencilerde Yaz Tatili Öğrenme Kaybı Çok Az Az Orta Çok Çok Fazla Toplam Devlet okulu Sayı 10 17 99 62 21 209 Yüzde 4,8 8,1 47,4 29,7 10,0 100,0 Özel okul Sayı 14 13 35 5 67 Yüzde 20,9 19,4 52,2 7,5 100,0 Toplam Sayı 24 30 134 67 21 276 Yüzde 8,7 10,9 48,6 24,3 7,6 100,0
X2(4, N=276)=38.354, p=.000 Okul türü ile öğrencilerde bir eğitim öğretim yılında kazandığı bilgilerin, yaz tatili sonunda öğrenme kaybına uğraması arasında anlamlı bir ilişki vardır. Yaz tatili sonunda öğrencilerinde “çok” ya da “çok fazla” öğrenme kaybı olduğunu belirten öğretmenlerin oranı devlet okullarında %39.7, özel okulda ise %7.5’tir. Aradaki fark beş kattan da fazladır. Yaz tatili öğrenme kaybının özel okul öğrencilerinde daha az olduğu görülmektedir. Burada, özel okul öğrencilerinin ait oldukları sosyoekonomik düzey ile de ilişkili olduğu unutulmamalıdır Tablo 2. Öğrencilerin Ait Olduğu SED ile Bilgilerin Yaz Tatili Sonunda Öğrenme Kaybına Uğraması Arasındaki İlişki Öğrencilerin SED’i Öğrencilerde Yaz Tatili Öğrenme Kaybı Çok Az Az Orta Çok Çok Fazla Toplam Alt Sayı 3 7 39 36 18 103 Yüzde 2,9 6,8 37,9 35,0 17,5 100,0 Orta Sayı 7 7 56 26 3 99 Yüzde 7,1 7,1 56,6 26,3 3,0 100,0 Üst Sayı 14 16 39 5 74 Yüzde 18,9 21,6 52,7 6,8 100,0 Toplam Sayı 24 30 134 67 21 276 Yüzde 8,7 10,9 48,6 24,3 7,6 100,0
X2(8, N=276)=63.799, p=.000 Öğrencilerin çoğunluğunun ait olduğu sosyoekonomik düzey ile bir eğitim öğretim yılında kazandıkları bilgilerin, yaz tatili sonunda öğrenme kaybına uğraması arasında anlamlı bir ilişki vardır. Öğrencilerinin çoğunluğunun ait olduğu sosyoekonomik düzeyi alt olan öğretmenlerin %47.5’i, orta olanların %29.3’ü ve üst olanların %6.8’i yaz tatili sonunda öğrencilerinde “çok” ya da “çok fazla” öğrenme kaybı olduğunu belirtmektedir. Görüldüğü gibi öğrencilerin sosyoekonomik düzeyi üstten alta doğru indikçe öğrenme kaybı artmaktadır. Diğer bir ifadeyle sosyoekonomik düzey, öğrencilerin yaz tatili öğrenme kayıplarını etkilemektedir. Tablo 3. Okul Türü ile Velilerin, Yaz Tatilini Çocuklarının En Verimli Şekilde Değerlendirmelerini Sağlamada Bilinçli Olmaları Arasındaki İlişki Okul Türü Velilerin Bilinçli Olmaları Evet Kısmen Çok Az Hiç Toplam Devlet okulu Sayı 8 64 101 36 209 Yüzde 3,8 30,6 48,3 17,2 100,0 Özel okul Sayı 11 44 12 67 Yüzde 16,4 65,7 17,9 100,0 Toplam Sayı 19 108 113 36 276 Yüzde 6,9 39,1 40,9 13,0 100,0
X2(3, N=276)=50.615, p=.000 Okul türü ile velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada bilinçli olmaları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada “çok az” bilinçli veya “hiç” bilinçli olmadığını belirten öğretmenlerin oranı devlet okulunda %65.5, özel okulda ise %17.9’dur. Özel okulda öğrenim gören öğrencilerin velileri, devlet okulundakilere göre yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada daha bilinçli oldukları söylenebilir. Tablo 4. Öğrencilerin Ait Olduğu SED İle Velilerin, Yaz Tatilini Çocuklarının En Verimli Şekilde Değerlendirmelerini Sağlamada Bilinçli Olmaları Arasındaki İlişki Öğrencilerin SED’i Velilerin Bilinçli Olmaları Evet Kısmen Çok Az Hiç Toplam Alt Sayı 1 11 59 32 103 Yüzde 1,0 10,7 57,3 31,1 100,0 Orta Sayı 5 50 40 4 99 Yüzde 5,1 50,5 40,4 4,0 100,0 Üst Sayı 13 47 14 74 Yüzde 17,6 63,5 18,9 100,0 Toplam Sayı 19 108 113 36 276 Yüzde 6,9 39,1 40,9 13,0 100,0
X2(6, N=276)=110.756, p=.000 Öğrencilerin çoğunluğunun ait olduğu sosyoekonomik düzey ile velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada bilinçli olmaları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Öğrencilerinin çoğunluğunun alt sosyoekonomik düzeye ait olduğunu belirten öğretmenlerin %88.4’ü, velilerin yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada “çok az” bilinçli ya da “hiç” bilinçli olmadığını belirtirken bu oran orta sosyoekonomik düzeyde %44.4 ve üst sosyoekonomik düzeyde %18.9’dur. Sosyoekonomik düzey düştükçe velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada daha az bilinçli oldukları görülmektedir. Tablo 5. Öğretmenin Meslekî Kıdemi ile Velilerin, Yaz Tatilini Çocuklarının En Verimli Şekilde Değerlendirmelerini Sağlamada Bilinçli Olmaları Arasındaki İlişkİ Meslekî Kıdem Velilerin Bilinçli Olmaları Evet Kısmen Çok Az Hiç Toplam 7 Yıl ve daha az Sayı 1 18 24 7 50 Yüzde 2,0 36,0 48,0 14,0 100,0 8-14 Yıl Sayı 3 19 28 9 59 Yüzde 5,1 32,2 47,5 15,3 100,0 15-21 Yıl Sayı 1 11 23 6 41 Yüzde 2,4 26,8 56,1 14,6 100,0 22 Yıl ve üzeri Sayı 14 60 38 14 126 Yüzde 11,1 47,6 30,2 11,1 100,0 Toplam Sayı 19 108 113 36 276 Yüzde 6,9 39,1 40,9 13,0 100,0
X2(9, N=276)=19.007, p=.02 Öğretmenin meslekî kıdemi ile velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada bilinçli olmaları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada “çok az” ya da “hiç” bilinçli olduğunu belirten öğretmenler, meslekî kıdemi 7 yıl ve daha az ile 8-14 yıl olanlarda %62, 15-21 yıl olanlarda %70.7 iken, 22 yıl ve üzeri olanlarda %40.3’tür. Meslekî kıdemi 22 yıl ve üzeri olan öğretmenler, velilerin bu konuda bilinçli olduklarını belirttikleri görülmektedir. Oranın böyle çıkmasında, özel okullarda görev yapan öğretmenlerin büyük çoğunluğunun 22 yıl ve üzeri kıdeme sahip olmalarının etkili olduğu söylenebilir. Tablo 6. Öğretmenlerin Meslekî Kıdemi ile Yaz Tatilini Uzun Bulmaları Arasındaki İlişki Meslekî Kıdem Öğretmenlerin Yaz Tatilini Uzun Bulmaları Evet Hayır Toplam 7 Yıl ve daha az Sayı 23 27 50 Yüzde 46,0 54,0 100,0 8-14 Yıl Sayı 26 33 59 Yüzde 44,1 55,9 100,0 15-21 Yıl Sayı 16 25 41 Yüzde 39,0 61,0 100,0 22 Yıl ve üzeri Sayı 76 50 126 Yüzde 60,3 39,7 100,0 Toplam Sayı 141 135 276 Yüzde 51,1 48,9 100,0
X2(3, N=276)=8.365, p=.03 Öğretmenlerin meslekî kıdemi ile yaz tatilini uzun bulmaları arasında anlamlı bir ilişki vardır. Meslekî kıdemi 22 yılın altında olan öğretmenlerde yaz tatilini uzun bulanların oranı yaklaşık %40’lardayken, 22 yıl ve daha üzeri kıdeme sahip olanlarda ise bu oran %60.3’e ulaşmıştır. Diğer bir ifadeyle 22 yıl ve üzeri kıdeme sahip olan öğretmenlerin üçte ikisi yaz tatilini uzun bulmaktadır. Öğretmenlerin tamamına baktığımızda ise yaz tatilini uzun bulanlarının oranı yarıyı geçmektedir. Tablo 7. Öğretmenlerin Meslekî Kıdemi ile Yaz Tatilinin İki Ay Olduğu, İki Tane Ara Tatil ve Üç Dönemden Oluşan Ders Yılını Uygun Bulmaları Arasındaki İlişki Meslekî Kıdem 3 Dönemden Oluşan Ders Yılını Uygun Bulma Uygun (Olabilir) Uygun Değil (Olamaz) Toplam 7 Yıl ve daha az Sayı 37 13 50 Yüzde 74,0 26,0 100,0 8-14 Yıl Sayı 45 14 59 Yüzde 76,3 23,7 100,0 15-21 Yıl Sayı 32 9 41 Yüzde 78,0 22,0 100,0 22 Yıl ve üzeri Sayı 104 22 126 Yüzde 82,5 17,5 100,0 Toplam Sayı 218 58 276 Yüzde 79,0 21,0 100,0
X2(3, N=276)=1.991, p=.57 Öğretmenlerin meslekî kıdemi ile yaz tatilinin iki ay olduğu, iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan ders yılını uygun bulma arasında anlamlı bir ilişki yoktur. Ancak öğretmenlerin meslekî kıdemleri arttıkça bu öneriyi uygun bulanların oranında da bir artış olduğu görülmektedir. Ayrıca öğretmenlerin tamamına baktığımızda ise öğretmenlerin yaklaşık beşte dördü (%79) “yaz tatilinin iki ay olduğu, iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan bir ders yılı”nın uygun olabileceğini belirtmektedirler. Öğretmenlerin büyük çoğunluğunun bu öneriye uygun olabilir yanıtını vermeleri dikkat çekicidir. Tablo 8. Öğretmenlerin Meslekî Kıdemi ile Tatilde Dersaneye Gitme ve/veya Özel Ders Almayı Tavsiye Etme Arasındaki İlişki Meslekî Kıdem Dersaneye Gitme/Özel Ders Almayı Tavsiye Etme Evet Hayır Toplam 7 Yıl ve daha az Sayı 14 36 50 Yüzde 28,0 72,0 100,0 8-14 Yıl Sayı 12 47 59 Yüzde 20,3 79,7 100,0 15-21 Yıl Sayı 6 35 41 Yüzde 14,6 85,4 100,0 22 Yıl ve üzeri Sayı 14 112 126 Yüzde 11,1 88,9 100,0 Toplam Sayı 46 230 276 Yüzde 16,7 83,3 100,0
X2(3, N=276)=8.119, p=.04 Öğretmenlerin meslekî kıdemi ile tatilde dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı tavsiye etme arasında anlamlı bir ilişki vardır. Meslekî kıdemi 7 yıl ve daha az olan öğretmenlerin %28’i, 8-14 yıl olanların %20.3’ü, 15-21 yıl olanların %14.6’sı, 22 yıl ve üzeri olanların %11.1’i öğrencilerin yaz tatilinde dersaneye gitme ve/veya özel ders almalarını tavsiye etmektedirler. Görüldüğü üzere, öğretmenlerin mesleki kıdemi arttıkça dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı önerenlerin oranı azalmaktadır. Meslekî kıdemi yüksek olan öğretmenler bunu önermemektedirler. Tamamına baktığımızda ise öğretmenlerin beşte dördünden de fazlası (%83.3) yaz tatilinde dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı önermemektedir. Tablo 9. Öğrencilerin Ait Olduğu Sosyoekonomik Düzey ile Tatilde, Dersaneye Gitme ve/veya Özel Ders Almayı Tavsiye Etme Arasındaki İlişki Öğrencilerin SED’i Dersaneye Gitme/Özel Ders Almayı Tavsiye Etme Evet Hayır Toplam Alt Sayı 26 77 103 Yüzde 25,2 74,8 100,0 Orta Sayı 12 87 99 Yüzde 12,1 87,9 100,0 Üst Sayı 8 66 74 Yüzde 10,8 89,2 100,0 Toplam Sayı 46 230 276 Yüzde 16,7 83,3 100,0
X2(2, N=276)=8.754, p=.01 Öğrencilerin ait olduğu sosyoekonomik düzey ile öğretmenlerin öğrencilere tatilde, dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı tavsiye etmeleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Öğretmenlerin öğrencilerinin çoğunluğu alt sosyoekonomik düzeye ait olanlarının %25.2’si, orta olanların %12.1’i ve üst olanların %10.8’i tatilde dersaneye gitmeyi ve/veya özel ders almayı tavsiye etmektedir. Öğrencilerin ait oldukları sosyoekonomik düzey düştükçe tatilde dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı tavsiye eden öğretmenlerin oranı artmaktadır. Alt sosyoekonomik düzeye ait öğrenciler için öğretmenlerin dörtte birinin bunu tavsiye etmeleri dikkat çekicidir. Tablo 10. Öğretmenin Cinsiyeti ile Tatilde “Tatil Kitabı veya Benzeri Kitaplar” Okuyup Çalışmayı Tavsiye Etme Arasındaki İlişki Cinsiyet Tatilde “Tatil Kitabı veya Benzeri Kitaplar” Okuyup Çalışmayı Tavsiye Etme Evet Hayır Toplam Bayan Sayı 167 28 195 Yüzde 85,6 14,4 100,0 Erkek Sayı 57 24 81 Yüzde 70,4 29,6 100,0 Toplam Sayı 224 52 276 Yüzde 81,2 18,8 100,0
X2(1, N=276)=8.728, p=.003 Öğretmenin cinsiyeti ile tatilde “tatil kitabı veya benzeri kitaplar” okuyup çalışmayı tavsiye etmeleri arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bayan öğretmenlerin %85.6’sı tatil kitabı veya benzeri kitapları tatilde okuyup çalışmayı tavsiye ederken, erkek öğretmenlerde ise bu oran %70.4’tür. Tatilde öğrencilerin tatil kitabı veya benzeri kitapları okuyup çalışmalarını tavsiye eden öğretmenlerin oranı erkek öğretmenlerde bayanlardan daha az olmakla birlikte, öğretmenlerin tamamına baktığımızda öğretmenlerin %81.2’si bu tür kitapları tavsiye etmektedirler. Tablo 11. Öğretmenlerin Öğrencilere Yaz Tatili Tavsiyeleri Yaz Tatili Tavsiyeleri Evet Hayır Toplam Tatilde, dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı 46 230 276 tavsiye etme %16,7 %83,3 %100 Tatilde oyun, eğlence, spor içerikli ve/veya eğitici 269 7 276 kampa veya kursa katılmayı tavsiye etme %97,5 %2,5 %100 Tatilde (kitap, dergi, gazete) okumak için düzenli olarak 266 10 276 günlük/haftalık belirli bir süre ayırmayı tavsiye etme %96,4 3%,6 %100 Tatilde “tatil kitabı veya benzeri kitaplar” okuyup 224 52 276 çalışmayı tavsiye etme %81,2 %18,8 %100 Tatilde, evlerine her gün ya da çoğunlukla gazete 265 11 276 almayı tavsiye etme %96,0 %4,0 %100 Tatilde, çocuk dergisi, bilimsel dergi veya başka bir 267 9 276 dergiyi takip etmeyi tavsiye etme %96,7 %3,3 %100 Öğretmenlerin tamamına yakını (%96-97’si) “Tatilde oyun, eğlence, spor içerikli ve/veya eğitici kampa veya kursa katılmayı”, “Tatilde (kitap, dergi, gazete) okumak için düzenli olarak günlük/haftalık belirli bir süre ayırmayı”, “Tatilde, evlerine her gün ya da çoğunlukla gazete almayı” ve “Tatilde, çocuk dergisi, bilimsel dergi veya başka bir dergiyi takip etmeyi” tavsiye etmektedirler. Öğretmenlerin %81.2’si de “Tatilde, tatil kitabı veya benzeri kitaplar okuyup çalışmayı” tavsiye etmektedir. Ancak öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%83.3) “Tatilde, öğrencilerinin dersaneye gitme ve/veya özel ders almalarını” tavsiye etmemektedir. Sonuçlar Öğrencilerin sosyoekonomik düzeyi üstten alta doğru indikçe öğrenme kaybı artmakta, dolayısıyla da sosyoekonomik düzey, öğrencilerin yaz tatili öğrenme kayıplarını etkilemektedir. Bununla birlikte özel okullarda (özel okul öğrencilerinin ait oldukları sosyoekonomik düzey çoğunlukla üst olmasına bağlı olarak) devlet okullarına kıyasla yaz tatilinde daha fazla öğrenme kaybı olduğu da görülmektedir. Sosyoekonomik düzey üstten alta doğru indikçe velilerin, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada bilinçli olmaları da azalmaktadır. Üst SED’ye ait öğrencilerin velileri ile özel okulda öğrenim gören öğrencilerin velileri, yaz tatilini çocuklarının en verimli şekilde değerlendirmelerini sağlamada daha bilinçlidirler. Yaz tatilini uzun bulan öğretmenlerin oranı 22 yıl ve üzeri kıdeme sahip olanlarda daha fazla olup araştırma örneklemindeki öğretmenlerin tamamına bakıldığında ise yaz tatilini uzun bulanların oranı yarıyı geçmektedir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık beşte dördü “yaz tatilinin iki ay olduğu, iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan bir ders yılı”nın uygun olabileceğini belirtmektedir. Öğrencilerin ait oldukları sosyoekonomik düzey düştükçe tatilde dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı tavsiye eden öğretmenlerin oranı artmakta ve öğretmenlerin meslekî kıdemi arttıkça dersaneye gitme ve/veya özel ders almayı önerenlerin oranı azalmaktadır. Tatilde öğrencilerin tatil kitabı veya benzeri kitapları okuyup çalışmalarını tavsiye eden erkek öğretmenlerin oranı bayanlardan daha azdır. Öğretmenlerin tamamına yakını “Tatilde oyun, eğlence, spor içerikli ve/veya eğitici kampa veya kursa katılmayı”, “Tatilde (kitap, dergi, gazete) okumak için düzenli olarak günlük/haftalık belirli bir süre ayırmayı”, “Tatilde, evlerine her gün ya da çoğunlukla gazete almayı” ve “Tatilde, çocuk dergisi, bilimsel dergi veya başka bir dergiyi takip etmeyi” tavsiye etmektedirler. Öğretmenlerin beşte dördü de “Tatilde tatil kitabı veya benzeri kitaplar okuyup çalışmayı” tavsiye etmektedir. Ancak öğretmenlerin büyük çoğunluğu “Tatilde, öğrencilerinin dersaneye gitme ve/veya özel ders almalarını” tavsiye etmemektedir. Öneriler Yaz tatili 10 haftaya indirilerek tatil süresinin kısalması sonucunda iki tane ara tatil ve üç dönemden oluşan 185 günlük (70+55+60) bir ders yılı elde edilebilir. Ağustos sonunda veya eylülün ilk haftasında başlayan ve diğer iki dönemden biraz daha uzun ve ders yoğunluğu biraz daha fazla olan birinci dönem ile ders yılı başlar. İkinci dönem, birinci dönemden süre olarak kısa ve daha az yoğundur. Üçüncü dönem süre olarak birinciden kısa, ikinciden uzun ve birinci ve ikinciden daha az yoğundur. Ders yoğunluğu az olan bu son dönem, uygulamaya, değerlendirmeye, gezi-gözleme, sosyalleştirmeye dönük hâle getirilir. Ayrıca son dönemde, haftalık ders saati günlük 5 saatten 25’e çekilebilir. Bu “haftalık 25 ders saati” uygulaması, ilköğretim 1. ve 2. sınıflarında (hatta 3. sınıfta) sürekli olarak uygulanabilir. 2004-2005 öğretim yılını üç döneme ayırırsak, aşağıdaki gibi 184 günden oluşan bir ders yılı programı ortaya çıkabilir: Öğrencilere yaz tatilinde; oyun, eğlence, spor içerikli ve/veya eğitici kampa veya kursa katılmaları; kitap, dergi, gazete vb. okumak için düzenli olarak günlük/haftalık belirli bir süre ayırmaları; evlerine her gün ya da çoğunlukla gazete almaları; çocuk dergisi, bilimsel dergi veya başka bir dergiyi takip etmeleri; tatil kitabı veya benzeri kitaplar okuyup çalışmaları önerilebilir. Ayrıca öğrencilere tatilde, dersaneye gitmemeleri ve/veya özel ders almamaları, bunun yerine dinlenmeleri önerilebilir.
Kaynakça AFFAS, Amir (2002) Verimli Ders Çalışma Teknikleri (Çev. Savaş Kocabaş), Söylem Yayınları, İstanbul. BORMAN, Geoffrey (2001) Summer Are For Learning, Principal 80 no3 Ja 2001. BRACEY, Gerald W. (2002) Summer Loss: The Phenomenon No One Wants To Deal With, Phi Delta Kapan 84 no1 S 2002. COOPER, Haris (2003) Summer Learning Loss: The Problem and Some Solutions, Eric Digest May 2003. FAİRCHİLD, RonaldA. ve BOULAY, Matthew (2002) What if Summer Learning Loss Were an Education Policy Priorty? Presentation for the 24. Annual APPAM Research Conference (November 9, 2002): APPAM Conference Paper. KÜÇÜKAHMET, Leyla (Ed.). (2003) Sınıf Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar (Üçüncü Baskı), Nobel Yayınları, Ankara. ÖZDEN, Yüksel (2003) Öğrenme ve Öğretme (Beşinci Baskı), PegemA Yayıncılık, Ankara. SHARP, Caroline (2000) The Learning Benefits of Restructuring the School Year: What is the Evidence?, London: Paper Prepared for the ATL Conference for London Memebers: National Foundation For Educational Research. SAĞLAM, Mustafa (1999) Avrupa Ülkelerinin Eğitim Sistemi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir. SÖNMEZ, Ahmet (1998) İlköğretim Sonrası Eğitim Seçenekleri, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul. T.C. Resmi Gazete (27.08.2003) Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, Sayı: 25212, Ankara: Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü Yayını. TÜRKOĞLU, Adil (1998) Karşılaştırmalı Eğitim “Dünya Ülkelerinden Örneklerle”, Baki Kitapevi, Adana. YEŞİLYAPRAK, Binnur (Ed.). (2003) Gelişim ve Öğrenme, PegemA Yayıncılık, Ankara.
TEACHERS’ VIEWSABOUT “SUMMER LEARNING LOSS”
Abstract Though in some European countries summer holiday lasts three monts as in Turkey, in some countries it is a three-month holiday,in some countries it is a nine-week holiday, and in some countries it is a six-week holiday. During summer holiday, students forget the knowledge they gained during the school year and for this reason, a lot of countries are trying to minimize the loss of learning. In this study, suggestions about the length of summer holiday, summer learning loss and how to spend time the most effectively during summer holiday are evaluated based on the primary school teachers’views. The most striking finding is that majority of the teachers believe that the best school year is the one with one two-month holiday, two brakes and three terms. Key Words: Summer learning loss, teaching period, teachers’ views.
* Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü EPÖ Anabilim Dalı Ankara-TÜRKİYE
|
|
[ yukarı ] |