MİLLİ
EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı
148 |
Ekim,
Kasım, Aralık 2000 |
Yirmibirinci Asrın Başında Balkanlarda Yaşayan Türkçe |
Yrd.Doç.Dr. Rıdvan CANIM (*) |
Balkanlar’da Türk edebiyatı,Türklerin
bu yerlere adım attıkları ilk dönemlerden itibaren başlar. Türklerin XIV.
yüzyıldan,XX. yüzyılın başlarına kadar Asya’nın dört tarafına uzanarak Balkan
yarımadasına kadar yerleşmeleri, başta Bulgaristan olmak üzere, Rumeli’nin
bütün bölgelerinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Herşeyden önce “Rumeli” veya “Balkanlar” olarak adlandırılabilecek bu coğrafî bölge
(Bulgaristan, Yunanistan(Batı Trakya),Yugoslavya,
Arnavutluk,Avusturya,Macaristan ve Romanya’nın bir kısmı) asırlar içerisinde
Türk mimarî eserleriyle, Türk kültür ve sanatıyla, Türk’ün güzel Türkçesiyle,
Türk gelenek ve görenekleriyle, inançlarıyla bezenmiş, bu bölgenin ayrılmaz
unsurları olmuşlardır. Özellikle, başta Edirne olmak üzere Balkan
coğrafyasında Üsküp, Selânik, Saraybosna, Prizren,Priştine, Sofya, Belgrad,
Filibe,Manastır,Vardar Yenicesi, Serez ve Kalkandelen gibi Rumeli şehirleri
birer kültür merkezi hâline geldi. Bu şehirler, asırlarca Türk kültürünü
besleyip büyüten, yaşatan gürül gürül pınarlar oldular. Bugün, bütün
bunlardan geriye kalan nedir ve yeni bir asrın eşiğinde Balkanlarda Türk dili
ve edebiyatı, Türk kültürü ve medeniyeti adına ayakta kalabilen değerler
nelerdir sorusunun cevabına geçelim ve bu tespitlerimize öncelikle
Bulgaristan’dan başlayalım isterseniz. Bulgaristan Türklerinin
edebiyatı, aslında Türklerin Rumeli’ne geçişleri kadar eskiye dayanır. Bu, o
kadar eskidir ki, bugünkü Bulgarca’da, Osmanlı Türklerinin bu dile hediye
ettiği 4-5 bin civarında kelime yaşamaktadır (1). Hatta Benö Tsonev,“Bulgar
Dili’nin Tarihi” başlıklı eserinde Türkçe’nin Bulgarca üzerindeki etkisinden
bahsederken, bu etkinin sadece kelimelerden ibaret olmadığını, Bulgarca’da
birçok Türkçe deyimin, atasözünün, özlü sözlerin de kullanıldığını
vurgulamakta ve bir hayli de örnek vermektedir(2). Bu nedenle, Çağdaş
Bulgaristan Türk Edebiyatı bir bakıma eski Rumeli Türk edebiyatının bir
devamıdır. Yazılı ve sözlü olarak yaşayan bu edebî geleneğin yakın dönemlerde
zaman zaman kesintilere uğradığı ya da durgunlaştığı görülür. Böyle bir
ortamda ve böyle bir süreçte soyut anlatımın en kurtarıcı yolu olan şiir,
edebiyatta diğer bütün ifade tarzlarının önüne geçmiştir. Buna göre Çağdaş
Bulgaristan Türk şiirinin başlangıcını Sofya’lı Âşık Hıfzî’nin; “Plevne Muharebesi Destanı” adlı manzumesi oluşturur (3). İkinci
Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle Bulgaristan Türklerinin sosyal ve kültürel
hayatında köklü değişmeler oldu. Özellikle çocuk edebiyatında şiir türü ön
plâna çıkar. Komünist rejimin baskıları günden güne artarken Türk kültürü
adına ne varsa ortadan kaldırılmaya, insanların isimleri değiştirilmeye,
hatta Türkçe konuşmanın yasaklanmasına kadar gider bu baskılar... Kaynağını zengin halk
kültüründen alan Bulgaristan Türk şairleri, şiirlerinde aruzun yanısıra,
heceyi ve serbest nazım tarzlarını benimsemişlerdir. Bu manzumelerde yer yer
Rumeli şîvesinin izlerine rastlansa da esas itibariyle dil her zaman Anadolu
Türkçesi olmuştur. Çağdaş Bulgaristan Türk
şiirinin önemli simaları arasında yer alan ilk isim Mehmet Müzekkâ Con(1885-1974)’dur.
Con,Bulgaristan Türkleri edebiyatının İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemiyle
sonraki dönemini birbirine bağlayan sanatçılardandır. 1890’lı yıllarda
Vidin’de doğan Mustafa Şerif Alyanak ve 1896 yılında Nevrokop/Satovça’da
doğanMehmetBehçet Perim(ö.1965) 1930’lu yıllarda Türkiye’ye gelen şairler
arasındadır. Mehmet Fikri (1908-1941), bugün Omurtag olarak bilinen
Osmanpazarı’ndan idi. Hayatı boyunca din, adalet, ahlâk ve fazilet için
savaştı. Şiirlerinin asıl teması Bulgaristan Türkleri ve Bulgaristan’ın doğal
güzellikleridir. 1890 yılında Kırcaali’de doğan İzzet Dinç(ö.1965) de
şiirlerinde benzer temaları işledi. Deliorman şairlerinden Ahmet Şerifov 1926
yılında Razgrat’da dünyaya geldi. Şairin ilk şiir kitabı olan Müjde 1960 yılında yayınlandı. Şair, Bursa’da çıkan Balkanlarda Türk Kültürü dergisinin
başında bulunmakta ve sanat hayatını sürdürmektedir. Halen Paris’te yaşamını
sürdürmekte olan Mefküre Mollova1927 yılında Dobriç (Hacıoğlupazarcık)’te
doğdu. Akademisyen şairlerden olan Mollova’nın Şiirler’i 1964 yılında yayınlandı. Şumnu’lu şairlerden Mülazım
Çavuşev (1927-1995) basit, sade Türkçeyle yazdığı şiirlerinde vatan sevgisini
ve tabiat konularını işledi. 1927 yılında Eskicuma (Targovişte)’da doğan
Niyazi Hüseyinov (Bahtiyar), ilk şiir kitabını 1964 yılında Köy Yankıları adıyla yayınladı. 1989
göçünde Türkiye’ye gelen şairlerdendir. Şiirlerinde iyilik ve kötülük, sevinç
ve keder gibi soyut temaları işleyen Lütfi Demirov, 1929-1990 yılları
arasında yaşamış Razgrat yöresi şairlerindendi. İşte onun güzel şiirlerinden
bir dörtlük:Benim Yârim: Benim yârim incelerden incedir İpek fistan giymiş görsen nicedir Saçı sünbül, başı dağdan yücedir Ferace altından çıkalı beri Sabahattin Bayramov 1931 yılında
Dobriç’te doğan şairlerdendir. 1990 yılı baharında Türkiye’ye göç eden şair
hâlen Bursa’da sanat hayatını sürdürmektedir. Adresim Şudur(1962) ve Sokaklarım
Çağrışımlar İçinde (1966) adını verdiği şiir kitaplarında topladığı
manzumelerinde hayâl zenginliği ve felsefî çağrışımlar ön plândadır. Bir
başka Dobriç’li şair, 1934 doğumlu Nevzat Mehmedov, Bulgaristan Türkleri
edebiyatının ünlü çocuk şairlerindendir. 1968 yılında Türkiye’ye göç eden
şair; Ayı Dayı (1959), Deniz(1967) ve Üç Beygir(1967) adını verdiği kitaplarında yer alan çocuk
şiirlerinde yine çocukların çok sevdiği hayvanlar dünyasını ve denizi konu
olarak işler. Obir sevgi şairi olarak bilinir. Çağdaş Bulgaristan Türklerinin
ileri gelen şairlerinden birisi de Ömer Osmanov (Erendoruk)’tur. 1934 yılında
Kırcaali/Koşukavak’ta dünyaya gelen şairin asıl mesleği öğretmenlikti. 1989
yılında Bulgaristan’dan sınır dışı edilince Türkiye’ye geldi.Sıla hasreti
şiirlerinin ağırlıklı teması oldu. Bunu şiirlerini topladığı kitaplarının
adlarından da anlamak mümkündür. Üçüncü
Mezar(1989), Ölmeden Ölmek(1991)
ve SabırDuası (1991) onun hasret
türküleridir. 1934 yılında Filibe yakınlarında doğan Recep Küpçüev, ömrü
boyunca Bulgaristan Türklerinin haklı mücadelesini savunmuş, öğretmenlikten
atılmış ve 1976 yılında Varna’da ölü bulunmuştur. Ötesi Var (1962) ve Ötesi
Düş Değil(1967) iki önemli şiir kitabıdır. O bir deniz şairi olarak
bilinir. Mehmet Çavuş(d. 1935-Eskicuma), Balkan Türklerinin çok iyi tanıdığı şairlerden birisidir. Hâlen
İstanbul’da yaşayan Çavuş’un Yılların
Serenadı (1964), Bulgaristan’dan
Sesler(1985) adını taşıyan şiir kitapları ile XX. Yüzyıl Bulgaristan Türkleri Şiiri (1988) adını taşıyan bir
şiir antolojisi bulunmaktadır. Ali bayram (d.1935) Silistre’li öğretmen
şairlerden olup, şiirlerinde daha çok dil bilincini aşılamaya ve sevdirmeye
çalıştı.Silistre’li şairlerden bir başkası Latif Aliyev (d.1935) de 1989
büyük göçünün vatanından ayırdığı şairlerdendir. Bir Bahçeden Bir Bahçeye (1961) adını verdiği şiir kitabında halk
şiiri tarzında söyleyişleri vardır. Mustafa Mutkov, 1935 yılında Lofça’da
doğdu. Tek şiir kitabının ismi Sabah
Yolcusu (1965)’dur. “Yine köşe başlarında beklesem onu Bir yağmur geçse üzerimizden ince ince Şakaklarımızdan usulca yuvarlansa damlalar Tekrar elini tutsam onun Yolumuza halı döşese bahar...” mısraları, Musta Mutkov’un şiir dünyasına
açılan güzel bir penceredir. 1936 yılında Eğridere’de dünyaya gelen Faik
İsmailov (Arda), şiirlerinde daha çok Rodop Türklerinin elem ve kederlerini,
varolma mücadelesini işledi. Onun manzumeleri,Bulgaristan Türkleri için her
zaman birer umut ışığı ve yaşama sevinci oldu. Tek şiir kitabını 1965 yılında
Ağarırken Tan adıyla yayınladı.1936
Razgrat doğumlu Mustafa Çetev de Bulgaristan Türklerinin en önemli yayın
organlarından olan Hak ve Özgürlük gazetesinin
yazarları arasındadır. Çetev’in özellikle çocuk şiirleri dikkati çeker.
1950’li yılların Bulgaristan Türkleri edebiyatında önemli isimlerden bir
başkası da Kırcaali yöresi şairlerinden Süleyman Yusufov (S.Yusuf
Adalı)(d.1936)’dur. Şiirlerinde hece ve serbest vezni kullanan şairin
özellikle sıla hasreti temasını işlediğini görüyoruz. Bir Uçtan BirUca Memleket(1965), şairin tek şiir kitabıdır.
Hasköylü şairlerden Durhan Hasanov(d.1937), 1989’da Türkiye’ye göç eden
şairlerdendir. 1965 yılında yayınlanan İnsan
Kardeşlerim adlı bir şiir kitabı vardır. Nazmi Nuriyev (d.1937), Osman
Azizov (d.1937), Aliş Saidov (d.1938) ve Şahin Mustafof (d.1938) da Kırcaali
yöresi şairlerindendir. 1938 yılında Razgrat’ın Şeremet Köyü’nde doğan Şaban
Mahmudov da Bulgaristan Türklerinin yetiştirdiği öğretmen şairlerdendir. O da
ne yazık ki 1989 göçünün vatanından ayırdığı şairlerdendir. 1966 yılında
yayınladığı Gerginlik adındaki şiir
kitabında yaygın olarak insan ve tabiat sevgisini işler. Yine Razgrat’lı bir
başka şair Latif Karagöz’dür. Halen Türkiye’de yaşayan şairin ilk şiir kitabı
Kon Kon Kelebek(1990) adını taşır. Bulgaristan’da çağdaş Türk
Edebiyatının en güzel seslerinden biri olan Naci Ferhadof, 1940 yılında
Kırcaali’de dünyaya geldi. Yazdığı şiirleri 1965 yılında Dağlı ve Deniz adını taşıyan şiir kitabında yayınlandı.
Türkçe’nin yasaklandığı yıllarda Bulgarca yazdı. İşte onun güzel şiirlerinden
biri: NERDESİN Hani koca bir ömür boyu benimle yürüyecektin Ağlarsam ağlayacak, Gülersem gülecektin, Hani delicesine vurgunduk karanfillere, alev bir çiçek gibi yanacaktı aşkımız gözlerimizde, kalplerimizde, ayrılırsak kanayacaktı... Hadi gülüm, karanfillerin rengi değişti sensiz. Peşinde koşmaktan titrer oldu dizlerim Hadi gülüm, Yıllar oldu yollarını gözlerim, Varsın bu halimi görenler deli desin, Bekliyorum çimen gözlüm, nerdesin!.. ... Yoruldum, çok aramaktan olacak seni... Şimdi sen, Belki başka gözlere sihirli bir perdesin, ama ben, hep öylesine iyimserim seni sevdim seveli, bekliyorum, çimen gözlüm, nerdesin?.. (4) İsmail Çavuşev
(d.1940-Razgrat), gazeteci şairlerdendir. İnsan sevgisi, şiirlerinin başlıca
temasıdır. Dilek adlı şiir kitabı
1967 yılında basılmıştır. Ahmet Eminov (Atasoy)(d.1944-Eskicuma), Rahim
Recebov (Akdora)(d.1944-Kırcaali), Necmiye Mehmedova (Ulucan)
(d.1945-Pravadı), Ahmet Kadirov (d.1948-Hasköy), Nebiye İbrahimova
(Akbıyık)(d.1948-Razgrat) Hilmi Haşal(d.1954-Kırcaali) ve Kadriye Cesur
(d.1968-Mestanlı) son dönemlerde yetişen ve hâlen sanat hayatını sürdüren
şairler olarak dikkati çekerler. Çağdaş Bulgaristan Türk
şiirine baktığımızda dikkatimizi çeken en önemli noktalardan birisi; şair
yetiştiren coğrafî bölgelerin belirgin bir biçimde Güney-Batı Bulgaristan
(Kırcaali yöresi) ve Kuzey-Doğu Bulgaristan (Silistre-Razgrat-Şumnu-Eskicuma
Yöresi)’ın ön plâna çıkmasıdır. Bir başka husus; son dönem şairlerinin büyük
bir çoğunluğunun öğretmen şairler oluşu ve rejimin baskılarından bunalan bu
insanların Türkiye’ye göç etmiş olmalarıdır. Genelde Bulgaristan’da yaşayan
Türk toplumunun sosyal problemleri, sıkıntıları, paylaşılan acılar, sıla
hasreti, vatan ve millet sevgisi ve dolayısıyla millî duygular ve
duygulanmalar, çocuk duyarlılıkları, tabiat güzellikleri çağdaş Bulgaristan
Türk şiirinde ele alınan belli başlı temalar olarak dikkati çeker. Şairlerin,
bir milletin varolma mücadelesi sürecinde ne kadar önemli bir konuma sahip
oldukları yakın dönemde Bulgaristan’da yaşanan hadiselerle bir kez daha
ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bugün Bulgaristan’daki durum, Türk dili, kültürü
ve edebiyatı adına düne göre daha aydınlık ve ümit verici görünmektedir.
(*)Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir
Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü. (1)Hasan Eren; Balkan Ülkelerinde ve Macaristan’da Türkoloji Çalışmaları.
Dünyada Türklük Araştırmaları ve Türkiye. Marmara Üniv.Yay. İstanbul, 1987,
s.74. (2)Hayriye (Süleymanoğlu) Yenisoy; Bulgar Folklorunda Türk Folkloru Etkileri.
Bilig Bilim ve Kültür Dergisi. Sayı:2, s.141. Ankara 1996. (3)Hayriye (Süleymanoğlu) Yenisoy; Bulgaristan Türkleri Şiiri. Türk
Dili. Dil ve Edebiyat Dergisi. Türk Şiiri Özel Sayısı V.(Türkiye Dışı Çağdaş
TürkŞiiri), Sayı:531, s.449. Ankara 1996. (4) Prof.Dr. Nimetullah Hafız; Bulgaristan’da Çağdaş Türk Edebiyatı
Antolojisi. 2(1944-1984) Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.Ankara-1987. |
İçindekiler...o
Kâzım
Karabekir Eğitim Fakültesinde “Okul Deneyimi” Uygulaması ve Sonuçlarının
Değerlendirilmesi o
Fizik
Konularının Kavratılmasında Görsel Öğretim Materyallerinin Önemi o
Okul
Psikologluğu ve Okul Psikolojik Danışmanlığı Meslekleri: Karşılaştırmalı Bir
Çalışma o
Fen
Bilimlerinde Değerlendirmenin Önemi o
Bazı
Avrupa Ülkelerinde ve Türkiye'de Zorunlu Eğitimde Yönlendirme Çalışmalarının
Değerlendirilmesi o
Türkiye’de
Eğitim Yöneticilerinin Yetiştirilmesi Süreci o
Yirmibirinci Asrın
Başında Balkanlarda Yaşayan Türkçe o
Divan
Şiiri Öğretimi Üzerine o
Lise
Resim Dersi Öğretim Programının Çağdaş Sanatsal Eğitim Bağlamında
Değerlendirilmesi o
İlköğretim
Öğretmeni Adaylarına İlkokuma-Yazma Çalışmaları ile İlgili Pratik Öneriler o
Eşrefzâde
Mehmet Şevketi’nin Medrese Talebelerinin Durumlarına İlişkin Görüşleri ve
Çözüm Önerileri © T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı |
[ yukarı ] |