MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı
150 |
Mart,
Nisan, Mayıs 2001 |
Küreselleşme ve Millî Duyarlılıklar
|
Dr. Bekir TURGUT Yayımlar Dairesi Başkanı |
Geride bıraktığımız yüzyılın son çeyreğinde ivme
kazanarak süregelen değişim süreci yaşadığımız dünyanın şartlarını da
değiştirmiştir. Bu değişim sürecinin doğal bir sonucu, bilgi ve buna paralel
olarak da bilişim teknolojileri hızla ve sürekli olarak değişmektedir. Bilhassa haberleşme teknolojisindeki inanılması güç
gelişme sayesinde ülkeler, dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen
olayları anında herkese ulaştıracak imkanlara ve yaygın bir altyapıya
kavuşmuşlardır. Böylece dünya küçülmüş, insanlar ve kültürler birbirleriyle
tanışmış, haber ve konular küreselleşmiştir. Ancak küreselleşme olgusunun, ekonomiden başlayarak
ulusal sınırları ve millî kimlikleri tehdit eder bir hale dönüşeceği
beklentisi, bazı tereddütleri de beraberinde getirmiş, millî devletin
varlığı, ülkenin bağımsızlığı, millî sınırların korunması, millî kültürün
yaşatılması gibi temel kavramlarda yüksek duyarlılıkların oluşmasına sebep
olmuştur. Dünyanın önde gelen yönelim araştırmacıları da bu kaygıları
paslaşmakta, daha 21. yüzyıla başlamadan önce bu kaygıları şöyle dile
getirmekteydiler; "Yaşam tarzlarımız ne denli homojenleşirse, köklü
değerlere, dil, sanat ve edebiyata da o denli bağlanırız. Dış dünyalarımız
birbirine yaklaştıkça iç dünyalarımıza özgü geleneklerin değeri
artacaktır." (Megatrends 2000 s.100) Bu tür hassasiyetleri ülkemiz açısından
değerlendirdiğimizde ve Büyük Atatürk’ün "Yetişecek çocuklarımıza ve
gençlerimize görecekleri tahsilin hududu ne olursa olsun, en evvel ve
herşeyden evvel, Türkiye’nin istikbâline kendi benliğine, millî geleneklerine
düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir."
sözleriyle yorumladığımızda çok haklı gerekçelere dayandığını görür, millî
eğitime ilişkin hedeflerimizi daha kolay belirleriz. Bütün bunlara rağmen küreselleşme karşıtı bir tavır
oluşturmak, tüm dünyayı etkisi altında tutan küresel olgulara karşı koymak da
mümkün değildir. Zira küreselleşme yüzyıllardır ulus-devlet ortamı içinde ve
yerel boyutta gelişmiş insanın ufkunu bir anda küresel boyuta çıkarmış,
küresel düşünen, yerel çözümleyen bireye olan ihtiyacı artırmıştır. Böylesi
bir durum ise adeta çağdaş uygarlığa ayak uydurabilmek için bir önşart,
çağdaş uygarlığın üzerine çıkmak için de millî bir hedef gibi yorumlanmalı,
çocuklarımızı ve gençlerimizi bir taraftan millî ve manevî değerlerimize
bağlı bireyler olarak yetiştirirken, diğer taraftan da millî kimliklerinden
ödün vermeden evrensel değer ve oluşumlarla uyumlu kuşaklar hâline getirmek
bilinci içinde olmalıyız. Zira geleceğin bilgi toplumunu kuracak olan
gençlerimizin akıl, zekâ ve beyin melekelerini geliştirmeleri ve etkin bir
biçimde kullanabilmeleri ve etkin bir biçimde kullanabilmeleri ise eğitim
etkinliklerinde bilinçli bir çabayı gerektirmektedir. Bilgi bolluğu ve hızlı
iletişimle küçülen günümüz dünyasında bu baş döndürücü hıza yetişebilmek,
sürekli üretilen ve çok kısa zamanda tüketilen bilgiyi gereği gibi
kullanabilmek ve dönüşümünü sağlayabilmek; kuşkusuz zihinsel güçlerini çok
iyi kullanabilen, muhakeme edebilen ve yeniden üretebilen bireylere sahip
olmakla mümkün olacaktır. |
İçindekiler...
o
Küreselleşme ve Milli
Duyarlılıklar o
Öğretmenlerin Sahip
Olmaları Gereken Davranış Olarak Sosyal Beceri o
Öğretmen Yetiştirmenin
Uluslararası Boyutu (UNESCO 45. Uluslararası Eğitim Kongresi) o
Avrupa, Amerika Birleşik
Devletleri, Çin ve Türkiye’de Beden Eğitimi ve Sporun Gelişimi o
Türkiye’de Spor
Yöneticisi Yetiştirme Faaliyetlerinin Görünümü o
İş Birliğine Dayalı
Öğrenme: Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot o
Okul Alanlarının
Bedelsiz Olarak Kamuya Kazandırılması o
Hizmet İçi Eğitim
Programlarının Değerlendirilmesi o
Üniversite
Öğrencilerinin İnternet Kullanım Düzeyleri ve Beklentilerinin
Değerlendirilmesi o
Avrupa Birliği Eğitim
Programları “Leonardo da Vinci Programı” © T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı |
[ yukarı ] |