MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ
|
Sayı
150 |
Mart,
Nisan, Mayıs 2001 |
İşbirliğine Dayalı Öğrenme; Etkili Ancak İhmal
Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot
|
Ali Yılmaz (*) |
|||
GİRİŞ
Öğrencilerin yetenekleri, öğrenme ve düşünme biçemleri
(tarz), akademik motivasyon düzeyleri ve ilgileri birbirinden farklıdır(1).
Çağdaş eğitim anlayışı öğretmeni, öğrenmeyi maksimum düzeyde gerçekleştirecek
öğretim metodunu seçme ve uygulama zorunluluğu ve sorumluluğu ile karşı
karşıya bırakmıştır. Bununla birlikte, gerek ilköğretim gerekse ortaöğretim
kurumlarımızdaki öğretmenlerin çoğunluğu (mevcut müfredat programlarının da
etkisiyle) belirlenmiş ders kitapları çerçevesinde ve öğrencilerin pasif
dinleyiciler olarak katılımı esasına dayanan geleneksel anlatım(takrir)
metodunu kullanmaktadırlar. Bazı öğretmenlerin ise, öğrencileri aktif hâle
getirdiğine inanarak, yazdırma (dikte) metodunu kullandıkları bilinmektedir.
Söz konusu bu klâsik metotlarla da öğrenme ve öğretme bir ölçüde
gerçekleşiyor olsa da, araştırmalar birçok öğrenci için bu metotların
anlamsız ve verimlilikten uzak olduğunu göstermektedir(2). Lazarowitz
öğretmenin anlatımına dayalı anlatım metodunu, sadece çalışkan öğrencilerin
yararlanabildiği, bireysel çalışma ve yarışma yoluyla öğrenmeyi teşvik ettiği,
sınıftaki öğrencilerin tamamının akademik ve sosyal gelişimine yeterince
katkıda bulunmadığı gerekçesiyle eleştirmekte, öğretmenlerin bunun dışında
başka metotları kullanmasını önermektedir(3). Lazarowitz’e göre anlatım
metodu öğrencilerin, düşüncelerini açıklamasına, tartışmasına ve
anlayamadıklarını sormasına yeterince uygun olmadığından, özellikle anlama
güçlüğü olan öğrenciler için birçok dezavantaja sahiptir. Slavin, tatmin
edici eğitim ortamının, öğrencilerin zihinsel olarak aktif katılım sağladıkları,
bilgiyi zihin süzgecinden geçirerek içselleştirdikleri, düşünceleri
birleştirebildikleri ve fikirleri test edebildikleri ortamlar olması
gerektiğini vurgulamaktadır (4). Harste ve Short, öğrencilerin bireysel
düşüncelerini özgürce açıklayabildikleri, tartışabildikleri ve birbirlerini
önemseyerek dinleyebildikleri ortamların öğrenme-öğretme etkinliklerini daha
etkili, verimli ve sür’atli kıldığını belirtmişlerdir(5). 1900’lü yılların ortalarına doğru Amerika Birleşik
Devletleri’nde bir kısım sosyal araştırmacı ve eğitimciler değişik eğitim
ortamlarının öğrenme üzerindeki etkilerini konu edinen araştırmalara
yönelmişler ve özellikle bireysel, yarışmacı ve iş birliği hâlinde çalışma
koşullarının öğrenme üzerindeki etkilerini araştırmışlardır. Minnesota Üniversitesi
profesörlerinden David W.Johnson ve Roger T.Johnson 1960’lı yıllardan beri
konuya ilişkin pek çok araştırmanın yanında, üniversite bünyesinde
İşBirliğine Dayalı Öğrenme Merkezi (Cooperative Learning Center) adıyla bir
de araştırma merkezi kurmuşlardır. Merkez yıllardır, öğrenciler arasındaki
farklı etkileşim ortamlarının öğrenme üzerindeki etkilerini araştırmakta ve
literatüre önemli katkılar sağlamaktadır. Johnson ve Johnson, öğrenme
ortamlarının temelde üç kategoriye ayrılabileceğini belirtmektedirler.
Bunlar: 1. Bazı öğrencilerin kazanırken diğer bazılarının
kaybettiği ve kimin“en iyi” olduğunu ortaya çıkarmak için öğrencilerin
birbiriyle yarıştığı yarışmacı (competitive) öğrenme ortamı. 2. Diğerlerinin ne yaptığıyla ilgilenmeksizin kendi amaçlarını
gerçekleştirmek üzere öğrencilerin tek başına çalıştığı bireysel (individualistic)
öğrenme ortamı. 3. Sonuca göre grup üyelerinin ya birlikte kazandığı ya
da birlikte kaybettiği, ortak amaçlar çerçevesinde birlikte çalışmayı
gerektiren iş birliğine dayalı(cooperative) öğrenme ortamı.(6) Yarışmaya dayalı öğrenme ortamında öğrencilerin öğrenme
amaçları ortak olmakla birlikte amaç gerçekleşmesi bakımından öğrenciler
arasında negatif bir ilişki (korelasyon) vardır. Yani gruptaki bir bireyin
amaçlarına ulaşması, diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirememesine
bağlıdır.Başarılı sayılabilmek için diğerlerinin başarısız olması
gerekmektedir. Bireyin ulaşmak istediği sonuç sadece kendisi için yararlı
iken gruptaki diğer bireyler için olumsuzdur. Bireysel çalışmaya dayalı öğrenme ortamında
gruptakilerin amaç gerçekleştirmesi bakımından birbiriyle ilişkisi
(korelasyon) söz konusu değildir. Bireyin amaçlarını gerçekleştirmesinin
diğerlerinin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmemesi üzerinde hiçbir
etkisi yoktur. Yani birey kendi amaçlarını gerçekleştirirken gruptaki diğer
bireylerin amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği ile ilgilenmez. İş birliğine dayalı öğrenme ortamında ise, öğrencilerin
öğrenme amaçları ortak olup, grup üyelerinden birinin amaçlarını
gerçekleştirmesi, gruptaki diğer bireylerin de amaçlarını gerçekleştirmesine
bağlıdır. Yani amaç gerçekleştirmesi açısından grup bireyleri arasında
pozitif bir ilişki (korelasyon) vardır. Amaç birliği yapmış olan grup
üyelerinden birisinin amacına ulaşması diğerlerinin de amaçlarına ulaşmasına
bağlıdır. Tersi bir ifade ile grup üyelerinden birisinin amacına ulaşamaması
tüm grubun amacına ulaşamaması anlamı taşır. İŞ
BİRLİĞİNE DAYALI ÖĞRENME METODU NEDİR? NE DEĞİLDİR? İş birliğine dayalı öğrenme metodu (cooperative
learning), “ortak öğrenme amaçlarını maksimum düzeyde gerçekleştirmek üzere
öğrencilerin küçük gruplar hâlinde (2-4 kişilik) iş birliği içerisinde
birlikte çalışması esasına dayalı interaktif bir öğrenme-öğretme metodu(7)”
olarak tanımlanmaktadır. İş birliğine dayalı öğrenme metodu temelde bir
grupla öğrenme metodu olmakla birlikte, her grup iş birliğine dayalı öğrenme
için uygun olmayabilir. Bir başka ifade ile, her grup yapısı, iş birliğine
dayalı öğrenmenin etkili ve verimli olmasının garantisini oluşturamaz.
Nitekim ilköğretim okullarımızda bazı öğretmenlerimiz, “küme çalışması”
adıyla benzer bir metodu uygulamakla birlikte, bu çabaların tümünün istenilen
verimi sağladığını iddia etmek zorudur. Hatta bazı durumlarda bu tür
çalışmaların öğrenmeyi aksattığı, öğrenciler arasında uyumsuzluk ve
hoşnutsuzluklara neden olduğu bilinmektedir. İş birliğine dayalı öğrenme
metodunun etkili ve verimli olabilmesinin ön koşulu, grubun böyle bir amacı
gerçekleştirmeye uygun olarak yapılanmış olmasıdır (8). Grupların uygun
yapısal özelliklere sahip olmadığı ve öğrenme için gerekli motivasyonun
yeterince sağlanamadığı durumlarda iş birliğine dayalı öğrenme metodundan
istenilen verimin elde edilemeyeceğini araştırmalar göstermektedir(9). Johnson ve Johnson dört çeşit öğrenme grubu tespit
etmişlerdir(10). 1.
Sahte (yapay) Öğrenme Grubu (Pseudo Learning Group):En
belirgin özelliği, grubun, grup üyelerinin ilgi ve istekleri göz önünde
bulundurulmaksızın birlikte çalışmak üzere oluşturulması ve en başarılıdan
başarısıza doğru sıralanmak suretiyle bireysel olarak değerlendirileceklerine
inanmalarıdır. Böyle bir grupta grup üyeleri birbirine güvenmezler. Birbirini
yanlış yönlendirir ve bilgiyi paylaşmaktan kaçınırlar. Sonuçta elde edilen
verim grup üyelerinin bireysel potansiyellerinin çok altındadır. Eğer üyeler
bireysel olarak çalışıyor olsalar elde edecekleri verim daha fazla olacaktır.
2.
Gelenekse Öğrenme Grubu (Traditional Learning Group):En
belirgin özelliği, grubun, grup üyelerinin kendi istekleri doğrultusunda
birlikte çalışmak üzere oluşuturulması ve başarının grup üyeleri olarak
değil, bireysel olarak değerlendirilmesi ve ödüllendirilmesidir. Böyle bir
grupta grup üyeleri birbirinden bilgi almayı arzu ederler ancak kendi
bilgilerini paylaşmayı istemezler. Bazı üyeler kendilerine düşen görevleri
yerine getirmeksizin, kurnazca grubun başarısından yararlanmaya çalışırlar.
Sonuçta elde edilen verim grup üyelerinin bazılarının bireysel çalışmayla
elde edebileceğinden fazla olmakla birlikte, zeki ve çalışkan üyelerin
bireysel çalışması hâlinde elde edebilecekleri verimden daha düşüktür. 3. İş
Birliğine Dayalı Öğrenme Grubu (Cooperative Learning Group):Ortak öğrenme amaçlarını gerçekleştirmek ve elde edilen verimden tüm
üyelerin yarar sağlaması esasına dayanan öğrenme grubudur. Böyle bir grupta,
grup üyeleri öğrenilecek materyali anlama ve daha fazla çalışma hususunda
birbirini teşvik eder, konuları aralarında tartışarak bilgi paylaşımını
sağlarlar. Bütün üyelerin öğrenmesi ve diğerlerinin öğrenmesine katkı sağlaması
esas olduğu için bireysel performans düzenli biçimde kontrol edilir. Hiçbir
üyenin çaba sarfetmeksizin grup başarısından yararlanmasına izin verilmez.
Sonuçta elde edilen verim grup üyelerinin bireysel performansının toplamından
büyüktür. Bütün üyeler, bireysel çalışmaları hâlinde elde edebilecekleri
verimin daha fazlasını böyle bir grup çalışmasıyla elde edebilirler. 4.
Yüksek performanslı-iş birliğine dayalı öğrenme grubu (Hihg-performance
Cooperative Learning Group):İş birliğine dayalı öğrenme
metodundan en verimli sonucun alınabileceği grup çeşitlidir. Bütün grup
üyelerine iş birliğine dayalı öğrenmenin tüm yararlarını sağlayan grup
yapısıdır. Böyle bir grubu diğerlerinden üstün yapan en belirgin özelliği,
grup üyelerinin birlikte çalışma ve üretme isteğinin ve birbirine olan
bağlılıklarının üst düzeyde olmasıdır. İş birliğine dayalı öğrenme
gruplarının çok azı bu özelliklere sahiptir. İş birliğine dayalı öğrenme metodu öğrencilerin küçük
gruplar hâlinde birlikte çalışmasını gerektiren bir grup aktivitesi olmakla
birlikte, çalışma grupları, proje grupları, laboratuvar grupları ve okuma
grupları gibi diğer grup tekniklerinden farklıdır. Sadece öğrencilerin grup
hâlinde birlikte çalıştıkları, öğrenmede birbirine yardımcı oldukları,
öğrenme materyallerini paylaştıkları bir grup etkinliği olmanın ötesinde, iş
birliğine dayalı öğrenme metodunun başarısı; pozitif dayanışma, bireysel
sorumluluk, yüzyüze etkileşim, sosyal becerilerin kullanılması ve grubun
kendi kendisini değerlendirerek geliştirmesi gibi ögelere sahip oluş
derecesine bağlıdır(11).Aşağıdaki paragraflarda bu ögeler teker teker
açıklanmıştır. 1. Pozitif Dayanışma (Positive
Interdependence):İş birliğine dayalı öğrenmenin özünü oluşturan bu
ilk ögesi, grup üyelerinin her birinin, gruptaki diğerlerinin de
öğrenmesinden sorumlu oldukları bilincine sahip oluşunu ifade eder. Gruptaki
her öğrenci kendi çabasının gruptaki herkese ve gruptaki diğer bireylerin
çabalarının da kendisine yararlı olduğunun bilincindedir. Grubun başarısı
grup üyelerinin her birinin öğrenme amaçlarını gerçekleştirmesine bağlıdır.
Grup üyeleri, eğer üyelerden birisi dahi başarısız olursa tüm grubun
başarısız sayılacağının bilincindedirler. Böyle bir pozitif dayanışmanın grup
üyelerinin tamamını, yapabileceklerinin en iyisini yapmaya maksimum düzeyde
motive edeceği açıktır. 2. Bireysel
Sorumluluk(Individual Accountability): İş
birliğine dayalı öğrenme gruplarının en önemli amacı, her üyesinin bilgi
beceri ve davranış bakımından güçlü bireyler olmasını ve potansiyeli
ölçüsünde grubun amaçlarının gerçekleşmesine katkıda bulunmasını sağlamaktır.
Bu amacın gerçekleşebilmesi için grup üyelerinin her biri, kendisine düşen
görevi en iyi şekilde yerine getirmek sorumluluğu ile yükümlüdür. Her üye,
hiçbir şey yapmaksızın gruptaki diğerlerinin başarısına ortak olamayacağının
bilincinde olmalıdır. Öğretmen bireysel sorumluluğu kazandırmak için üyelerin
her birinin performansını ayrı ayrı değerlendirip sonucu birey ve tüm grupla
paylaşmalıdır. Öğretmen ayrıca, grupları çalışma hâlindeyken gözlemleyip her
üyenin katkılarını kaydederek, tesadüfi olarak seçtiği üyelere sorular
sorarak, grubunun ya da kendisinin çalışmasını özetlemesini ve öğrendiklerini
tüm sınıfla paylaşmasını isteyerek öğrencilerin bireysel sorumluluklarının
gelişmesine katkıda bulunmalıdır. 3. Yüzyüze Etkileşim (Face-to-face Interaction): Bu öge, öğrenmenin daha etkili ve verimli şekilde gerçekleşmesi için
grup üyelerinin birbirini cesaretlendirmesi, desteklemesi ve yardım etmesini
ifade eder. Grup üyeleri karşılaştıkları problemleri nasıl çözdüklerini
birbirine açıklamalı, edindikleri fikirleri grup arkadaşlarıyla tartışmalı ve
bu hususlarda birbirlerini cesaretlendirmeli, desteklemeli ve yardım
etmelidirler. Böylece üyeler, birbirinin başarılarının yükselmesine katkıda
bulunmuş olurlar. Grup üyeleri arasında yüzyüze etkileşimin artması, üyelerin
birbirine karşı sorumluluk duygusunun, akıl yürütme ve sonuç çıkarma
yetilerinin gelişmesini ve sosyal dayanışmanın artmasını beraberinde getirir.
Yüzyüze etkileşim sayesinde sözel olmayan iletişimin yararları da öğrenme
ortamına taşınmış olur. Yüzyüze etkileşimin istenilen etkiyi sağlayabilmesi
için iş birliğine dayalı öğrenme gruplarının üye sayısı mümkün olduğunca
küçük olmalıdır. Johnson, Johnson ve Smith, iş birliğine dayalı öğrenme
gruplarındaki üye sayısının 2 ile 4 arasında olmasının ideal olduğunu,
dörtten fazla öğrencinin bir grupta toplanmaması gerektiğini belirtmektedir
(12). Oturma düzeni ise, öğrencilerin birbirini görebileceği şekilde
düzenlenmelidir. 4
SosyalBeceriler(SocialSkills):İş birliğine dayalı öğrenme
çabalarının etkili ve verimli olması, kişiler arası iletişim becerilerinin
yanında diğer sosyal becerilerin de kullanılmasını gerektirir. Eğer grup
üyeleri birbirini yeterince tanımıyor, birbirine güvenmiyor, birbiriyle
etkili iletişim kuramıyor ve birbirine yeterince destek olamıyorsa iş
birliğine dayalı öğrenme çabalarından alınacak verim düşer. Bu nedenle
öğretmen, sadece ders konularının öğrenilmesinden değil liderlik, başkalarına
güven, empatik yaklaşım, uzlaşma ve etkili iletişim becerilerini
kazandırmakla da kendisini sorumlu hissetmelidir. 5. Grubun Kendini
Değerlendirmesi (Group Processing):İş birliğine dayalı öğrenmenin
bu son ögesi, bizzat grup üyelerinin, bireysel ve grup amaçlarını ne düzeyde
gerçekleştirip gerçekleştiremediklerini değerlendirmesini ve birlikte çalışma
becerilerinin geliştirilerek devam ettirilmesini ifade eder. Grup, üyelerin
hangi etkinliğinin yararlı ve hangilerinin yararsız olduğuna, hangi
etkinliklere devam edilmesi, hangilerinin değiştirilmesi gerektiğine
tartışarak karar vermelidir. Eğer grup çalışmasının istenilen verimi
sağlaması isteniyorsa -ki asıl amaç bu olmalıdır- grubun birlikte çalışma
becerisi ve verimliliğin nasıl artırılacağının değerlendirilmesine de zaman
ayırmalıdır. Böyle bir değerlendirme grup üyelerinin öğrenme etkinliğinden
maksimum verimi elde etmelerini sağlayacağı gibi, grup bilincini ve birlikte
çalışma alışkanlığını da kazandırır. İş birliğine dayalı öğrenme metodunun etkili ve
verimliliği yukarıda açıklanan 5 ögenin uygun ve eksiksiz kullanımına
bağlıdır. Öğretmenler bu öğrenme-öğretme stratejisini kullandıkça deneyim
kazanacaklar, zamanla bu stratejilerin her düzeyde, her derste ve her konu
alanının öğretiminde kullanılabileceğini göreceklerdir. İŞBİRLİĞİNEDAYALIÖĞRENMEMETODUNUNÜSTÜNLÜKLERİ İş birliğine dayalı öğrenmenin; akademik başarı,
bellekte tutma, hatırlama, özgüven (self-esteem), empatik yaklaşım, farklı
etnik köken ve cinsiyetler arası ilişkiler gibi değişkenler ile ilişkisini
inceleyen çok sayıda araştırma yapılmıştır(13). Johnson, Maruyama, Johnson,
Nelson ve Skon’ın, iş birliğine dayalı öğrenme ile akademik başarı arasındaki
ilişkiyi inceleyen 122 araştırmayı tekrar gözden geçirdikleri çalışmalarında;
iş birliğine dayalı öğrenmenin akademik başarı açısından her yaş grubu ve
konu alanında, hem yarışmacı (competitive) hem de bireysel (individualistic)
öğrenme metodundan daha olumlu sonuçlar verdiği ortaya koyulmuştur (14).
Slavin, 1983’te yaptığı çalışmada gözden geçirdiği 46 araştırmanın % 63’ünde
iş birliğine dayalı öğrenmenin yarışmacı ve bireysel öğrenme metodu ile
kıyaslandığında, akademik başarı açısından anlamlı düzeyde pozitif sonuçlar
verdiğini bildirmiştir(15). Yine bu araştırmada, grup ve bireysel
ödüllendirmenin birlikte yapılmasının akademik başarıyı artırdığı
belirtilmiştir. Bir başka ilginç bulgu ise, iş birliğine dayalı öğrenme
metodunun tüm öğrencilerin akademik başarısını yükseltmekle birlikte, bu
oranın zenci (African-American) ve İspanyol kökenli
Amerikan(Hispanic)öğrencilerde daha yüksek olduğunu ortaya koymasıdır.
Araştırmacı bu sonucu kültürel farklılığa dayandırmakta ve her iki kültürde
de iş birliğini motive edici unsurların bulunduğunu savunmaktadır. İş birliğine dayalı öğrenme metodunun akademik başarı
üzerindeki olumlu etkilerinin yanında akademik olmayan bazı değişkenlerle de
pozitif ilişkileri (korelasyon) tespit edmiştir. Aronson ve Patnoe, iş
birliğine dayalı öğrenmenin, özellikle akademik başarısı düşük öğrencilerde
daha etkili olmak üzere, tüm öğrencilerde özgüvenin (self-esteem)
yükselmesini sağlayıcı etkiye sahip olduğunu belirtmektedirler(16). Johnson,
Johnson ve Smith de öğrencilerin hatırlama ve eleştirel düşünme yetileri
üzerinde iş birliğine dayalı öğrenme metodunun olumlu etkilerinden söz
etmektedirler(17). Ayrıca, farklı kültürler, sosyo-ekonomik düzeyler ve
farklı etnik kökenden gelen öğrenciler arasındaki ön yargıların giderilmesi
ve arkadaşlık ilişkilerinin geliştirilmesi üzerindeki olumlu etkilerini
ortaya koyan bulgular da mevcuttur (18). Bilindiği gibi okulun amacı öğrencileri sadece belli
dersler ve sonular hakkında bilgilendirmekten ibaret değil, onların bedensel,
zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimlerine de yardımcı olmaktır. İş birliğine
dayalı öğrenme metodu çocukların öğrenmeleri yanında onların çeşitli
yönlerden gelişimlerini de olumlu yönde etkilemektedir. Öğrencilere,
özellikle günümüzde “başarının sırrı” olarak ifade edilen ekip çalışması
(team work) becerisinin kazandırılmasında, sosyal becerilerinin
geliştirilmesinde ve iyi arkadaşlık ilişkilerinin oluşturulmasında oldukça
etkili bir metottur. Yaşam boyu gerekli olan değişik sosyal rollerin
öğrenilmesinde, karşılaşılan güçlüklerin çözümünde ve insanları tanıma ve
anlama yeteneğinin gelişiminde önemli etkilere sahiptir. Kişiler arası
ilişkiler kurma ve iletişim becerilerini kazandırmada en etkili metotlardan
birisidir. İş birliğine dayalı öğrenme metodu problem çözme ve
yaratıcı düşünme yetilerinin kazandırılmasında da etkili bir araçtır.
Bireysel ve yarışmacı öğrenme metotlarından farklı olarak bu metot,
problemleri çözüme kavuşturmak için öğrencilerin birlikte çalışması esasına
dayanır. Bir probleme birlikte çözüm aramak, daha fazla çözüm önerisi üretmek
demektir. Yaratıcı düşünmenin en etkili araçlarından olan“beyin
fırtınası”(brain storming) da birlikte çalışmayı gerektiren bir stratejidir.
Bu strateji, problemlere daha fazla çözüm önerilmekle birlikte, sonuçta
grubun çözüm önerilerinden birisinde -en rasyonel olanında- consensus
sağlamasını gerektirir. Bu uygulama, öğrencilere, “farklı düşüncelere sahip
olmakla birlikte rasyonel bir düşünce etrafında birleşebilme” (demokratik
anlayış) becerisini kazandırma işlevi görür. Birey kendi fikirlerini diğerlerine
kabul ettirmeye çalışırken, diğerlerinin fikirlerini de analiz, sentez ve
kritik etmeyi öğrenir ki bu da eleştirel düşüncenin gelişimine önemli
katkılar sağlar. SONUÇ İş birliğine dayalı öğrenme metodu her yaş grubunda,
her sınıf düzeyinde, her ders ve konu alanının öğretiminde başarı ile
uygulanabilecek bir öğrenme metodudur. “Sınıfların kalabalık oluşu metodun
uygulanışını zorlaştırır.” biçiminde bir kanaat bulunmakla birlikte
araştırmalar metodun kalabalık sınıflarda da başarıyla uygulanabileceğini
göstermektedir (19). Araştırmalar, kalabalık sınıflardaki tüm öğrencilerin
derslere aktif katılımını sağlamanın bu metotla daha kolay olacağına işaret
etmektedir. Doğru uygulandığında her öğrenciye soru sorma, cevaplama ve
düşüncelerini açıklama fırsatı vermesi metodun önemli avantajlarındandır.
Akademik başarı üzerindeki olumlu etkilerinin yanında yüksek özgüven
(self-esteem), empatik yaklaşım, iletişim becerileri, problem çözme, yaratıcı
ve eleştirel düşünmenin gelişimine de büyük katkılar sağlar.
(*)Ondokuz
Mayıs Üniversitesi. (1)Y.
Özden, Öğrenme ve Öğretme:Yaratıcılığı
Geliştirme, Düşünmeyi Öğrenme,Öğrenme Biçemleri, Ankara:Pegem, 1997,
s.67. (2)D.W.
Johnson & R.T.Johnson, Making cooperative learning work. Theory into Practice. 38, (2), 1999,
s.67. (3)
R.Lazarowitz, Learning science in cooperative modes in junior and senior high
schools. Cognitive and affective outcomes.In Secondary schools and cooperative learning: Theories, models and
strategies. (Eds) J.E.Peterson and A.D.Digby. New York:Garland, 1995,
s.198. (4)R.E.Slavin,
Cooperative learning:Theory, research
and practice.Boston:Allyn&Bacon. 1990, s.56-7. (5)J.
Harste & K. Short, What educational difference does your theory of
language make? Queensland, Australia. 1988, s.4. (6)
D.W. Johnson & R.T.Johnson, How can we put cooperative learning into
practice. The Science Teacher, 67,
(2), 2000, s.39. (7)
D.W. Johnson, R.T.Johnson & K.A.Smith, Maximizing interaction through
cooperative learning. ASEEPrism,
7, 1998, s.24. (8)D.W.
Johnson & R.T.Johnson, a.g.e.,
1999, s.68. (9)E.
Aronson & S. Patnoe, The jigsaw
classroom:Building cooperation in the classroom.New York:Longman, 1997,
s.18. (10)D.W.
Johnson & R.T.Johnson, a.g.e.,
1999, s.69. (11)
Bkz. D.W.Johnson, R.T.Johnson & K.A.Smith, a.g.e., s.27; D.W.Johnson, R.T.Johnson & K.A.Smith, a.g.e., 1999, s.72; S.Stainer,
L.K.Stromwall, S.Brzuzy & K.Gerdes, Using cooperative learning strategies
in social work education. Journal of
Social Work Education, 35, (2), 1999, s.254. (12)
Daha fazla bilgi için bkz. D.W.Johnson, R.T.Johnson & K.A.Smith,
Cooperative learning returns to college:What evidence is there that it works.
Change, 30, (4), 1998b, s.29. (13)S.Stainer,
L.K.Stromwall, S. Brzuzy & K.Gerdes, a.g.e.,
1999, s.255. (14)D.W.Johnson,
G.Maruyama, R.Johnson, D.Nelson & L. Skon, Effects of cooperative,
competitive and individualitic goal structures on achievement: A
meta-analysis. Psychological Bulletin,
89, 1981, p-56. (15)R.E.Slavin,
When does cooperative learning increase student achievement. Psychological Bulletin, 94, 1983,
p-441. (16)E.
Aronson & S.Patnoe, a.g.e.,
s.77. (17)D.W.Johnson,
R.T.Johnson & K.A.Smith, Active Learning:Cooperation in the college
classroom. Edina, MN:Interaction, 1991, s.89. (18)
Bkn. E. Aronson & S.Patnoe, a.g.e.,
s.78. (19)Bkn.
Stainer ve diğerleri, a.g.e.,
s.255. |
İçindekiler...
o
Küreselleşme ve Milli
Duyarlılıklar o
Öğretmenlerin Sahip Olmaları
Gereken Davranış Olarak Sosyal Beceri o
Öğretmen Yetiştirmenin
Uluslararası Boyutu (UNESCO 45. Uluslararası Eğitim Kongresi) o
Avrupa, Amerika Birleşik
Devletleri, Çin ve Türkiye’de Beden Eğitimi ve Sporun Gelişimi o
Türkiye’de Spor
Yöneticisi Yetiştirme Faaliyetlerinin Görünümü o
İş Birliğine Dayalı
Öğrenme: Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot o
Okul Alanlarının Bedelsiz
Olarak Kamuya Kazandırılması o
Hizmet İçi Eğitim
Programlarının Değerlendirilmesi o
Üniversite
Öğrencilerinin İnternet Kullanım Düzeyleri ve Beklentilerinin
Değerlendirilmesi o
Avrupa Birliği Eğitim
Programları “Leonardo da Vinci Programı” © T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı |
|||
[ yukarı ] |