MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ
   | 
  
   Sayı
  150  | 
  
   Mart,
  Nisan, Mayıs 2001   | 
 
  Okul Alanlarının Bedelsiz Olarak Kamuya
  Kazandırılması
   | 
  
   Doç Dr. Tahsin Yomralıoğlu (*) Arş. Gör. Bayram Uzun (**)  | 
 |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| 
   1.
  GİRİŞ Eğitim, bireylerin ve toplumun geleceğini şekillendiren
  en önemli unsurlardan biri olmakla birlikte, kentsel fonksiyonlarında en
  dinamik olanıdır. Toplumların gelişmişlik düzeyleri, doğrudan eğitimin bir
  sonucu olup, ülkelerin önemli ölçüdeki bir yatırım payı bu alanda
  gerçekleşmektedir. Devletçe yapılan yatırımlar içinde beşeri yatırım olarak
  nitelendirilebilecek eğitim yatırımının amacı, insan kalitesinin
  yükseltilmesi ile alakalıdır.  Genel olarak yaşam standardının yükseltilmesi
  doğrultusunda fiziki ve sosyal altyapı yatırımları, ekonomik refahı dolaylı
  etkilemektedir. Bir başka deyişle ekonomik kalkınmayı doğrudan belirleyen
  üretici yatırımların oluşumu ve gelişimi alt yapı yatırımlarının varlığına
  bağlıdır (1). Altyapı yatırımları içinde, ekonomik büyüme ve sosyal gelişmeye
  katkı sağlayanın insan unsuru olması nedeniyle eğitim altyapısı önemli bir
  faktördür. Yeterli düzeyde eğitim altyapısının sağlanması ile ekonomik
  kalkınma için gerekli nitelikli, yaratıcı ve verimli bireyler oluşturulurken
  aynı zamanda bireysel gelir artışı ile sosyal katmanlar arasında zenginleşme
  bağlamında geçişler de sağlanmış olacaktır (2). Eğitim altyapısı, ilköğretimden yükseköğretime değin
  uzun ve sabırlı bir süreç gerektiren çok yönlü bir sistemdir. Bir ilköğretim
  yatırımının ilk fiziksel boyutunu arazi edinme ve okul inşası oluşturur. Bu
  çalışmada, arazi edinme yöntemi olarak bilinen klasik kamulaştırma yöntemine
  alternatif bir yaklaşım irdelenerek, imar plânı kapsamında ilköğretim
  altyapısının gerçekleşmesinde, eğitim amaçlı olarak kamuya arsa-arazi
  kazandırılması hususu mülkiyet yönetimi açısından incelenmiştir. 2.
  İMAR PLÂNLARI VE EĞİTİM KURUMLARI Anayasamızın eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi kenar
  başlıklı 42. maddesinin 5. fıkrası, "ilköğretim eğitimi zorunlu ve
  devlet okulları için parasızdır" kuralını getirmiştir. Eğitimin ilk
  aşamasını oluşturan ilköğretim eğitimi 16.8.1997 tarih ve 4306 sayılı yasayla
  5 yıllık ilkokul ve 3 yıllık ortaokul eğitim birimleri birleştirilmiş ve
  böylece 8 yıllık temel ilköğretim eğitimi zorunlu eğitim olarak
  belirlenmiştir.  Eğitim kurumlarının fiziksel mekanda yerleştirilmesi
  imar plânları ile yapılmaktadır. Bu amaçla eğitim tesisleri için alan
  büyüklükleri ve nüfus ile ilgili standartlar yasa ve yönetmeliklerle
  belirlenmiştir. Bu bağlamda ilkokul ve ortaokul biçiminde eğitimin ayrıldığı
  dönemde alan büyüklüğü standartları yürürlükteki 3194 sayılı İmar Yasasının
  ilgili yönetmeliğinde düzenlendiği biçimdedir. Ancak 02.10.1999 tarihinde,
  imar plânı yapılması ve değişikliklere ait esaslara dair yönetmelik de
  yapılan değişiklik ile 4306 sayılı yasaya uygun olarak ilköğretim alan
  standartları Tablo 1 deki gibi yeniden belirlenmiştir. Bu standartlar ülkenin
  toplumsal, ekonomik, kültürel ve politikalarına bağlı olarak belirlenmiştir
  (3). Kent plânlamasında bu donatı ölçütlerine bağlı olarak, ilkokul yerleşme
  birimi ünitesi diğer donatılarla birlikte tasarlanmaktadır. İlkokul esasına
  dayalı plânlama alanı ortalama 5000 kişilik nüfusu kapsamaktadır (4). Tablo 1. Eğitim Alanları Standardı ve Alan Büyüklükleri  
   İmar
  plânlarında eğitim kurumları için yer tespitindeki sorunlar İlgili yönetmeliklerde öngörülen nüfus ölçüsüne göre
  belirli alan büyüklüğünde, istenilen konumda, belli uzaklıkta olmak üzere
  ilköğretim alanları farklı mülkiyetteki taşınmazlara isabet ederek plâna
  işlenmektedir. Ancak plânın uygulama aşamasında eğitim donatıları açısından
  bazı sorunlar ile karşılaşılmaktadır. Bu sorunlardan bazıları şunlardır:  • Kentsel gelişme alanlarında, imar plânlama aşamasında
  özel mülk sahiplerinin plâncı ve belediyeler üzerindeki baskıları sonucu,
  yeterli ve uygun konumda  eğitim alanı
  oluşturulması mümkün olmamaktadır. Bu durumda eğitim amaçlı tahsis edilen
  alanlar, maliyeti artırıcı topoğrafyası uygun olmayan kötü olarak
  vasıflandırılacak arazilerdir. • Eğitim donatısı için seçilen alanların kamulaştırma
  külfetinden kaçınmak düşüncesiyle hazine veya belediyelerin mülkiyetinde
  olmasına dikkat edilmesi karşısında; bu tür arazilerin yetersizliği veya hiç
  olmaması, olsa dahi eğitim için gerekli konumda bulunmaması. • Kamulaştırma işleminde eğitim için ayrılan
  ödeneklerde kamulaştırma payının az olması, bu işleminin hukuki-teknik yönden
  karmaşık ve uzun bir süreç gerektirmesi gibi nedenlerle arsa edinmede sonuç
  alamama veya gecikme olmaktadır (5). • İmar plânları hazırlanırken, mülkiyet edinme biçimi
  dikkate alınmaksızın eğitim alanları belirlenmektedir. Bu alanların
  kamulaştırılması yasal süresi içerisinde yapılamadığından, mağdur olan
  taşınmaz sahiplerince plân değişiklikleri teklif edilmekte veya dava
  açılmaktadır. Bu yaklaşım taşınmaz sahipleri ile yerel idareler ve merkezi
  idare arasında çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Yukarıda ifade edilen bazı sorunların temelinde büyük
  oranda imar plânlarının yapımında özel taşınmaz sahiplerinin arazilerine
  eğitim donatısının isabet etmesi ve kamulaştırma mekanizmasından
  kaynaklanmaktadır. Bu durumda imar plânlarının uygulanması ve eğitim
  donatılarının kamulaştırılması aşamasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle
  mülkiyet konusunda yeni çözümler geliştirilmelidir. İlköğretim
  alanlarına isabet eden mülklerin idareye kazandırılması yöntemleri Yürürlükteki mevzuatlara göre üç türlü yöntem ile Milli
  Eğitim Bakanlığınca okul alanları için taşınmaz mal edinimi söz konusudur.
  Bunlar; a. Satın alma
  yöntemi: Arsa ve arazi edinmede en çok kullanılan yöntemlerden biridir.
  Buna göre, 2886 sayılı Devlet İhale Yasası’nın
  1.maddesine istinaden satın alma yöntemi ile taşınmaz mal edinilmektedir. b. Tahsis
  yöntemi: Devletin taşınmaz mal edinme bakımından tüzel kişiliğini ifade
  eden Hazine tasarrufundaki özel malların, 09.06.1927 tarihli 1050 sayılı Muhasebeyi
  Umumiye Kanunu’nun 23.maddesine dayanılarak idari bir işlemle kamu
  malı haline getirilmesidir. Bu yöntemle tapunun devredilmesi söz konusu
  değildir. c. Kamulaştırma
  yöntemi: Bu yöntem bir kamu hizmetinin görülebilmesi için ilgili kamu
  tüzel kişiliklerince tek yanlı irade ile kamu gücüne dayanarak kamu yararı
  amacı ile özel taşınmaza ait mülkiyetlerin zorla kamu mülkiyetine
  geçirilmesidir (6). Temel eğitim alanlarının kamulaştırma kararlarını,  köylerde köy ihtiyar heyeti, iller/ilçeler
  de ise il daimi encümeni alır. Kamulaştırılan taşınmaz malların bedelleri,
  Milli Eğitim Bakanlığınca karşılanmaktadır. Ancak bilindiği üzere bakanlıklar
  gibi Genel Bütçeye bağlı kuruluşların taşınmaz mal edinme yönünden tüzel
  kişilikleri yoktur. Sözü edilen yöntemlerle elde edilen taşınmazlar
  12.01.1961 tarih ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun
  65.maddesine göre farklı tüzel kişilikler adına tapuya tescil edilmektedir.
  Edinilen taşınmazların hangi kurum adına tescil edileceği Tablo.2’de
  gösterilmiştir. Tablo.2 Kamulaştırılan Eğitim Alanlarının Tescil Edileceği İdareler  
   Okul yapımı için taşınmaz ediniminde genelde
  kamulaştırma yöntemi kullanılmaktadır. Ancak bu yöntem devlet ve taşınmaz
  mülk sahipleri açısından birçok olumsuzluklar içerir. Kamulaştırma
  yönteminin olumsuzlukları Kamulaştırma hızlı toprak edinimini sağlamasına karşın,
  ülkemizin aksine, çağdaş ülkelerde bu yöntem bazı olumsuzlukları nedeni ile
  en son başvurulacak bir işlem niteliğindedir. Yöntemin olumsuzluklarının
  bazıları şunlardır: a) Teknik bir irtifak biçimi olan imar plânlaması ile;
  kamusal külfet ve nimetler karşısında eşitlik ilkesi göz ardı edilerek kamu
  ihtiyacı için gerekli sosyal ve teknik donatılar ile taşınmazların
  mülkiyet  hakları kısıtlanmaktadır.
  Örneğin, bir veya birkaç özel parsel üzerine konumlandırılan okul alanı için
  yalnız bu taşınmazların kamulaştırılması ile mülkiyet hakları sona
  erdirilerek bedele dönüştürülmektedir. Bu durumda;  • Eğitim tesisinden yararlanacak
  halkın kamulaştırma sürecine katılımı ayni veya nakdi sağlanamamaktadır.  • Kamulaştırılan arazi sahiplerinin mülkiyet hakları
  korunamamakta, mülkiyetin olabildiğince yaygınlaştırılması öngörüsü
  gerçekleşememektedir. Buna karşın, çevre parseller lehine okul
  kamulaştırmasından kaynaklanan konjonktürel değer artışından dolayı haksız gelir transferi yapılmaktadır. • Kamulaştırma dışı kalan taşınmazlarda ortaya çıkan
  reel değer artışları herhangi bir mekanizma ile kamuya geri
  kazandırılamamaktadır. b) Kamulaştırma sistemi içinde bedel ile ilgili süreçler devlet ve taşınmaz sahipleri açısından
  sorun olduğundan kamulaştırma kurumuna olan güven azalmıştır. Şöyleki;  • Kamulaştırma bedellerinin tespitinde karşılaşılan en
  önemli sorun, değer takdir komisyonu ile yargı tarafından belirlenen birim
  değerler arasındaki farktır. Her ne biçimde olursa olsun bir fiyatın tespit
  kalitesi, ancak sürüm değere yaklaştığı orana göre belirlenir (7). Yargıca
  sürüm değere en yakın değerlere ulaşılmaktadır. Nitekim, mahkemeler genelde
  komisyonca takdir edilen bedelleri Tablo 3’de görüldüğü üzere en az 3 kat arttırmakta
  ve bu durum karşısında yatırım için ödenek problemi ortaya çıkmaktadır. • Kamulaştırma maliyetlerinin, ilköğretim binalarının
  yapım maliyeti ile karşılaştırılması halinde Tablo.4’de görüldüğü üzere,
  bazen bu maliyetin iki katına varan kamusal kaynakların arazilerin elde
  edilmesi için harcandığı görülmektedir. • İlgili kurumların yargı tarafından artırılan
  kamulaştırma bedellerini "ödenek yeterince ayrılırsa" biçimindeki
  ödeme plânı ve 15.12.1998 tarihinde Anayasa Mahkemesince iptal edilen
  4.12.1984 tarih ve 3095 sayılı "Kanuni Faiz Ve Temerrüt Faizine İlişkin
  Kanun"un temerrüt faizinin enflasyon oranı altında %50 oranında
  belirlemiş olması, taşınmaz sahiplerini kamulaştırma mağduru yapmaktadır.
  Sonuçta iç hukuk yollarını tüketen kamulaştırma mağdurları, uluslar arası
  mahkemelerde haklarını arama yoluna gitmektedirler. Tablo.5’de görüldüğü
  üzere bu husustaki kamulaştırma amaçlı başvurular %20 düzeyine ulaşmıştır
  (8). c) Kamulaştırma davaları nedeniyle ortaya çıkan zaman
  kaybı, özellikle yatırım ve plânlama projelerini aksatmaktadır.  Tablo 3.
  Trabzon İlindeki Bazı ilköğretim Alanlarının Bilirkişi ve Yargı Tarafından
  Tespit edilen Kamulaştırma Bedel Örnekleri   
 * Enflasyon karşısında fiyatların güncelliğini koruyabilmesi için USD
  kullanılmıştır.   Tablo 4. Trabzon İlinde Bazı İlköğretim Alanlarının Yapım ve Kamulaştırma Maliyetlerinin Karşılaştırılması   
 Tablo 5. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Ülkemizdeki Kamulaştırma ile İlgili Dava Sayısı   
 d) Tüm bunların ötesinde doğup büyüdüğü ve yaşadığı
  mekanla bütünleşen insanların topraklarının kamulaştırılması, sosyo-ekonomik
  sorunları da beraberinde getirmektedir.  3.
  İLKÖĞRETİM ALANLARININ KAMULAŞTIRMA DIŞINDA BİR YÖNTEM İLE EDİNİLMESİ Bilindiği üzere ülkemizde her yıl ortalama 1.3 milyon
  çocuk eğitime başlamaktadır. Nüfus artışı ve iç göçler nedeniyle başta büyük
  kentlerde olmak üzere ikili ve kalabalık sınıflarda öğretim yanında eğitime
  ayrılan kaynakların yetersizliği çağdaş ülkelerdeki standartlarda gelişim
  amacını sınırlandırmaktadır (9). Nitekim Eylül 1997 yılı itibariyle
  kesintisiz sekiz yıllık temel eğitim altyapısına 3 yıl içinde ulaşılabilmesi
  için bir katrilyon (5.2 milyar$) Türk Lirası üzerinde finansal kaynağa
  gereksinim olduğu ifade edilmiş (10) ve bu rakamlar Tablo.6’da
  gösterilmiştir. Ancak Tablo.6’de görülen kamulaştırma bütçesi için
  ayrılan ödenek, okul yapılacak alanların büyük oranda hazineye ait yerler
  olacağı varsayımına dayanmakta ve takdir edilen bedellerin yargı süresinde en
  az 3 kat arttırılacağı gerçeği göz ardı edilmektedir. Dolayısıyla
  kamulaştırma için 1 milyar dolar gerekeceği iyimser bir tahmin olacaktır.   
   Hem hukuki hem de ekonomik bakımdan sorun olan mevcut
  yaklaşımın iyileştirilerek, kamulaştırma maliyetinin yüzde 5-10’u düzeyinde
  bir maliyetle temel ilköğretim alanlarının plânlı sahalarda kamuya
  kazandırılmasını sağlamak teknik olarak mümkündür.   Arsa
  ve Arazi Düzenlemesi (AAD) İmar plânlarının uygulanması için kamulaştırma yanında
  bilinen en etkin araçlardan biri de 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18.maddesine
  göre yapılan Arsa ve Arazi Düzenlemesidir. Yöntemin işleyişi, Şekil 1’de
  görüldüğü üzere, kadastral mülkiyetlerin geometrik yapılarının imara uygun
  biçime dönüştürülmesi ve aynı zamanda kamu için gerekli alanların Düzenleme
  Ortaklık Payı (DOP) adı altında taşınmazlarda oluşacak birim değer artışı
  karşılığında kamuya bedelsiz bırakılmasına dayanır (11). Şekil 1. Arsa ve arazi düzenlemesinin genel işleyiş mekanizması
 AAD ile kadastral taşınmazlar; imar plânı esaslarına
  uygun olarak konum, şekil, büyüklük ve malik yapısı bakımından amaca uygun olarak
  yeniden biçimlendirilmektedir. Aynı zamanda bazı teknik ve sosyal altyapı
  donatı alanları da ilgili kamu kurumuna bedelsiz olarak aktarılmaktadır.
  Ülkemizdeki imar mevzuatının günümüze kadarki gelişimi içinde bu donatıların
  neler olduğu Tablo.7’de gösterilmiştir. Tabloda, DOP; kamuya katılım payını ve donatılar; ise mülkiyet
  sahiplerinden karşılıksız yapılan kesintiler ile sağlanan alanı
  göstermektedir.  Tablo 7. Ülkemizde AAD’ nin tarihsel Gelişimi İçinde DOP Oranı ve Kapsamı   
   AAD tarihsel gelişim sürecinde Düzenleme Ortaklık Payı
  kapsamında kamu yararına ayrılan alanlar Tablo.7’de görüldüğü üzere yerel
  hizmet donatıları biçiminde gelişmiştir. Bu gelişme içinde yürürlükte
  bulunan 3194 sayılı İmar  Yasasının
  18. maddesi ile cami ve karakol gibi merkezi idarenin yetki genişliği ilkesine
  dayalı olarak taşra teşkilatlarının görev alanında bulunan donatılar da yer
  almıştır. Bu bağlamda toplumun değişen ve çeşitlenen ihtiyaçları ile uyumlu
  olacak biçimde DOP kapsamı ve oranı artan biçimde gelişim içinde olduğu
  görülmektedir. Arsa-arazi
  Düzenlemesi Kapsamında İlköğretim 
  Donatısının Yeri AAD ile ilgili hazırlanan 3194 sayılı İmar Yasası’nın
  ilk tasarısında cami ve karakol donatıları DOP kapsamında yer almamıştır.
  TBMM Bayındırlık ve İmar Turizm Komisyonu bu iki donatıyı daha sonra DOP
  kapsamına almıştır. Ancak okul, sağlık ocağı ve hastane gibi kamu tesis
  alanları yerel donatılar kabul edilmeyip kapsam dışında bırakılmıştır. Oysa
  kapsam içine dahil edilen cami ve karakol donatıları da merkezi idarenin
  görev ve yetki alanı içinde yer almaktadır. Buna karşın AAD’ne ait yönetmeliğin 12. maddesi ile
  okul, hastane, kreş gibi kamu tesisleri kapsamında yer alan alanların,
  düzenleme bölgesindeki tüm parsellerin alanı oranında hisselenmesi ile
  kazanılması amaçlanmıştır. Bu düzenlemeden amaç, AAD kapsamında yer alan
  parsellerin maliklerinin DOP kapsamındaki donatılar gibi bu donatılardan da yararlanacakları
  kabulüne dayanmaktadır. Bu kabul ile; nasıl ki düzenleme kapsamında yer alan
  arazilerden DOP kapsamındaki donatılara karşılıksız kesinti yapılıyor ise
  aynı biçimde ama bir farkla karşılıksız olmamak üzere pay verilmektedir. Daha
  sonra ilgili kamu kuruluşu yani okul alanları için Milli  Eğitim kurumu bu alanı kamulaştırmaktadır.
  Her ne kadar AAD mevzuatında yer alan bu yöntem plân uygulamasında sosyal
  adaleti sağlıyor olsa da beraberinde bazı sorunları getirmektedir. Şöyle ki;  • Çoğu kez AAD 5 yıllık imar programı kapsamında
  yapılmadığından, Milli Eğitim kurumu AAD uygulaması sonrası 3194 sayılı imar
  yasasının 13. maddesine istinaden sınırsız bir sürede bu alanı kamulaştırma
  durumundadır. Bu ise ilgili mal sahibinin mülkiyet hakkından kaynaklanan kullanma,
  yararlanma ve tasarruf yetkilerini
  kullanamamasına neden olmaktadır. • Bazı AAD projelerinde bu tür alanlara kesinti
  yapılması nedeni ile kadastral parsellere yeterince tahsis alanı
  kalmadığından müstakil imar parseli tahsis edilememektedir. Böylece hisseli
  parselin müstakil parsele göre negatif yöndeki değer farklılığı, taşınmaz
  malikinin mağduriyetine sebep olmaktadır. • Eğer milli eğitim kurumu, böyle bir yöntemle oluşan
  alanlarını kamulaştırmak ister ise, yüzlerce hatta binlerce malikten oluşan
  0.50 m2 düzeyindeki hisseleri kamulaştırmak durumunda kalmaktadır. Bu durum
  kamulaştırma mevzuatı kapsamında yer alan işlemlerin görülmesi için çok uzun
  zaman gerektirmektedir.  Temel
  Eğitim Alanlarının DOP Kapsamı İçine  
  Alınması Bir tarafta nüfusu giderek artan, diğer taraftan
  eğitimli meslek sahibi vasıflı insanları yetiştirmek ülküsü ve temel eğitimin
  zorunlu olduğu eğitim yatırımlarına kaynak yaratmak çabası içindeki bir
  ülkede; yalnız otomobil sahiplerinin yararlandığı otopark ve çoğu kez devlet
  dışı sivil organizasyonlarca toprak edinimi ve yapımı gerçekleştirilen
  camilerin DOP kapsamı içinde yer aldığı yürürlükteki mevzuatta temel eğitim
  alanı da pek ala yer alabilir. Nitekim Tablo 4’de görüldüğü üzere
  kamulaştırma maliyeti çoğu zaman yapım maliyetine ulaşmakta ve yine Tablo
  6’deki sonuçlara göre bir milyar dolar eğitim alanlarının kamulaştırılması
  için kamusal kaynakların ayrılması gerekmektedir. Bu dramatik maliyetleri,
  okul yapımı için gerekli olan araziye ayırmak yerine, mevcut yönetmeliğe teknik
  bir ilave ile AAD kapsamında temel eğitim alanlarının kamuya kazanımı
  sağlanmalı ve bu yönde yapılan maliyetler okul yapımına aktarılmalıdır.  Mevcut
  DOP Oranı Kapsamında Temel Eğitim Alanlarının İrdelenmesi Teorik olarak 5000 kişilik bir ilkokul komşuluk
  ünitesinde kişi başına ayrılması gereken donatılar Tablo 8’de gösterildiği
  biçimdedir. Buna karşın DOP kapsamında yer alan donatılar ise Tablo 9’da
  gösterildiği gibi ilkokul komşuluk ünitesindeki donatıların hepsini
  kapsamamakta, birden fazla ilkokul komşuluk biriminde veya semt ölçeğinde yer
  alması gereken donatıları da kapsamaktadır.   Tablo 8. İlkokul Komşuluk Ünitesinde Donatılar  
   Tablo 9. DOP Kapsamında Yer Alan Donatılar  
     Tablo 10. İlköğretim Donatısının DOP Kapsamı İçinde ve Dışında Olması Hâlinde DOP Oranlan   
     Buna göre 10 bin m2 alan için donatı ve konut alanı
  dağılımı şöyle olmaktadır;  10.000 m2*0.35 = 3500 m2 DOP kapsamında kamuya ayrılan
  donatı alanı olmak üzere; 3500 m2/17 m2 = 205 kişilik nüfus yoğunluğuna karşılık
  gelmektedir. Diğer taraftan; 205 kişi * 3.80 m2 = 779 m2 ise kamulaştırılacak donatı
  alanıdır. Toplam kamusal alan ise  3500 m2 + 779 m2 = 4279 m2 yani yüzde 42.8 olmaktadır. Burada görüldüğü üzere ilkokul komşuluk birimindeki
  donatıların tamamının DOP kapsamında yer alması halinde DOP oranının yüzde
  42.8 düzeyinde olması gerektiği anlaşılmaktadır. Ancak teorik ve ideal donatı
  rakamlarının Türkiye’de tam olarak sağlanamadığı bilinen bir gerçektir. Bu araştırmanın amacını oluşturan temel eğitim
  alanlarının bedelsiz edinimi, %35 kesinti oranı sabit kalmak üzere DOP
  kapsamında yer alması halinde kamulaştırma yapılmaksızın bu
  gerçekleşememektedir. Öncelikle %35 oranının yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
  Ancak aşağıda açıklanacağı üzere DOP hakkında bir düzenlemeye gidilerek temel
  eğitim alanlarının kazanımı mümkün olabilecektir. Temel
  Eğitim Alanlarının DOP Kapsamında Yer Alması İçin Gerekli Düzenleme Öncelikle imar programlarına paralel olarak düzenleme
  sınırlarının geçirilmesi ve hangi düzenleme alanı içinde temel eğitim
  alanlarının ne oranındaki DOP ile sağlanabileceğini belirlenebilmesi için
  Trabzon Belediyesi mücavir sahası içinde yer alan ilkokullar merkez kabul
  edilerek düzenleme sınırları oluşturulmuş ve Tablo.10’da görüldüğü üzere yeni
  DOP oranları elde edilmiştir. Yapılan irdeleme neticesinde Tablo.10’daki
  sonuçlara göre temel eğitim alanlarının DOP kapsamına alınması halinde okul
  ve düzenleme alanının büyüklüğüne bağlı olarak %35 oranın %1.2 ile 4.2 puan
  artığı gözlenmiştir. Diğer taraftan imar plânı yapılması ve değişikliklere
  ait yönetmelik de 2.10.1999 tarihli değişiklik ile ilköğretim alan kullanım
  standartları 15.000 m2 düzeyine çıkarılmıştır. Bu durumda DOP oranı % 40 düzeyine
  ulaşmaktadır.    Tablo 10. İlköğretim Donatısının DOP Kapsamı İçinde ve Dışında Olması Hâlinde DOP Oranları   
     Görülmektedir ki yürürlükteki 3194 sayılı imar
  yasasının 18. inci maddesine göre %35 DOP oranı kapsamı %40 düzeyine
  çıkarılmadıkça temel eğitim alanlarının DOP kapsamına alınmasının önemli bir kazanımı
  olmamaktadır. Dolayısıyla, temel eğitim alanlarının DOP kapsamında kamuya
  bedelsiz kazanımını sağlayacak biçimde mevcut yasaya ilave hükümler
  getirilmelidir.  ÖNERİ:
  3194 sayılı İmar Yasası’nın 18. Maddesinin İkinci ve Üçüncü Fıkralarına Yeni
  Bend Eklenmesi Hakkında Yasa Teklifi; Buna göre;  "Belediyeler veya Valiliklerce düzenlemeye tabi
  tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden
  yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları
  karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşülebilir. Ancak bu maddeye
  göre alınacak düzenleme ortaklık payları düzenlemeye tabi tutulan arazi ve
  arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin %35’ini geçemez, düzenleme
  kapsamında temel eğitim alanı bulunması halinde düzenleme ortaklık payı %40’a
  kadar alınabilir.  Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan
  yerlerin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha,
  cami, karakol ve temel eğitim alanı gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili
  tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz."  4.
  ÖNERİLEN YENİ DOP ORANININ FAYDALARI a) 1999 yılı AAD birim fiyatları üzerinden tablo 5’de
  verilen temel eğitim alanlarının sözü edilen yöntemle elde edilmesi halinde,
  uygulama masrafının kamulaştırma masrafına oranının yüzde 10 düzeyinde
  kaldığı görülmüştür. Yani kamulaştırma maliyetlerinin yüzde 90’nın okul
  yapımına ayrılabileceği görülmektedir. b) İmar plânında temel eğitim alanlarında taşınmazları
  kalan mülk sahiplerine, kamusal külfet ve nimetler karşısında sosyal eşitlik
  ilkesince düzenleme kapsamında yer alan diğer parseller gibi yapılaşmaya
  uygun arsa tahsis edilebilecektir. Böylece okul alanında taşınmazı kalan ve
  kullanımı kısıtlanan mülk sahipleri plân değişikliği istemi için belediyeye
  veya yargıya başvurmayacaklardır.  c) Kamulaştırma ile salt okul yeri kamuca elde
  edilirken geri kalan taşınmazların imara uygun çağdaş kent parçaları
  oluşturamaması ortadan kalkacaktır. Böylece hem devlet hem de özel taşınmaz
  sahipleri AAD ile çağdaş kentleşmede yerlerini almış olacaklardır.  d) Karşılıksız okul yaptırmak isteyen hayırseverlere,
  okul yeri için arsa tahsisleri kolaylıkla sağlanabilecektir. 5.
  SONUÇ Merkezi ve yerel idareler arasında görev ve yetki
  dağılımının yeniden gündeme geldiği bugünlerde, merkezi idarenin görevi olan
  yerel milli eğitim hizmetlerinin belediyelere devredilmesi düşüncesi ile bu
  çalışmadaki önerinin düşünce altyapısı hukuksal dayanak yönünden
  örtüşmektedir. Kamusal hizmet donatılarının en önemlilerinden biri olan ve
  toplumsal faydanın büyük olduğu temel eğitim okul alanlarının DOP kapsamına
  alınması ile yararlanan halkın toprak kesintisi biçiminde ayni katılımı
  sağlanmış olacaktır. Fakat aynı zamanda taşınmaz sahipleri için Anayasal
  temel bir hak olan mülkiyet hakkının içeriğinden kaynaklanan yetkiler daha
  elverişli hale getirilmektedir. Taşınmazların değer artışları içinde en
  önemli faktörlerden biri olan eğitim tesislerinin yapımından ileri gelen
  rantın bir kısmının sosyal adalet ilkesine uygun olarak kamuya geri dönüşümü
  sağlanmaktadır. Böylece mülk sahiplerine kamusal yatırımlardan kaynaklanan
  taşınmaz değer artışı yoluyla gelir transferi kabul edilebilir ölçülere
  indirgenmektedir. Hepsinden önemlisi de kamulaştırma ile okul alanlarının
  elde edilmesi plânlı alanlarda büyük ölçüde ortadan kalkarak, kamulaştırma
  için ayrılan yatırım ödenekleri eğitimin diğer hizmetlerine
  aktarılabilecektir.   
   (*)
  Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
  Bölümü. (**)
  Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
  Bölümü. (1)
  Yusuf Bayraktutan, "Kalkınma ve
  Altyapı", Ankara 1992, AÜ-SBF Dergisi, Cilt:47, Sayı:3-4, s.83-93. (2)
  Kenan Bulutoğlu, Kamu Ekonomisine
  Giriş, Filiz Yayınları, İstanbul, 1988. (3)
  Emre Aysu, Şehir Planlamasında Yoğunluk,
  Yıldız Teknik Üniversitesi Matbaası, İstanbul, 1990, s.180. (4)
  Ayten Çetiner, Şehircilik
  Çalışmalarında Denetim İlkeleri, İTÜ Baskı Atölyesi, İstanbul, 1991,
  s.223. (5)
  Melih Ersoy, Kentsel Alan Kullanım
  Normları, ODTÜ Basım İşliği, Ankara, 1994, s.301. (6)
  Cemal Bıyık ve Bayram Uzun, "Mevzuat
  ve Uygulamaların Işığında Arsa ve Arazi Düzenlemesinin Proje Çerçevesinde
  İncelenmesi", Ankara 1992, 3194 Sayılı İmar Kanunu 18. Madde
  Uygulamaları Semineri, TAU Yayın No:49, s.25-34. (7)
  Tahsin Yomralıoğlu ve Bayram Uzun, "Özelleştirme
  Mevzuatının Taşınmaz Mülkiyeti Açısından İrdelenmesi", İşletme ve
  Finans Dergisi, Ankara 1997, Sayı:130, s.36-46. (8)
  Hasan Denizkurdu, "Türkiye’ye
  Karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde Açılmış Davalar", 09.01.1999
  günlü Yeni Yüzyıl Gazetesi. (9)
  DPT Raporu, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000), 1995,Ankara  (10)
  Hikmet Uluğbay, 16.08.1997 günlü TRT1 programındaki açıklaması. (11) Tahsin
  Yomralıoğlu, "A Nominal Asset Value-Based Approach For Land Readjustment
  and Its Implementation Using Geographical Information Systems", Doktora
  Tezi, Dep of Surveying University of Newcastle Upon Tyne, 1993, UK.   | 
  
  İçindekiler...
  o       
  Küreselleşme ve Milli
  Duyarlılıklar o       
  Öğretmenlerin Sahip
  Olmaları Gereken Davranış Olarak Sosyal Beceri o       
  Öğretmen Yetiştirmenin
  Uluslararası Boyutu (UNESCO 45. Uluslararası Eğitim Kongresi) o       
  Avrupa, Amerika Birleşik
  Devletleri, Çin ve Türkiye’de Beden Eğitimi ve Sporun Gelişimi o       
  Türkiye’de Spor
  Yöneticisi Yetiştirme Faaliyetlerinin Görünümü o       
  İş Birliğine Dayalı
  Öğrenme: Etkili Ancak İhmal Edilen ya da Yanlış Kullanılan Bir Metot o       
  Okul Alanlarının
  Bedelsiz Olarak Kamuya Kazandırılması o       
  Hizmet İçi Eğitim
  Programlarının Değerlendirilmesi o       
  Üniversite Öğrencilerinin
  İnternet Kullanım Düzeyleri ve Beklentilerinin Değerlendirilmesi o       
  Avrupa Birliği Eğitim
  Programları “Leonardo da Vinci Programı” © T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı   | 
 |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
| 
   [ yukarı ]  | 
  ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||