MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 159

Yaz 2003


Liselerde Alan Seçmeli Program Uygulamaları Üzerine Bir Değerlendirme: Ankara İl Merkezindeki Liseler Örneği*

İsmail DOĞAN**

 

1. GİRİŞ

Geleneksel toplumun aile merkezli eğitimi sanayi devrimiyle birlikte yerini örgün eğitime bıraktığında eğitimin geleneksel bağlamı olan aile yerine okul yeni toplumun yükselen değeri olmuştu. Bundan böyle çocuk ve gençlerin toplumsal konumu aile değil okul ve eğitim tarafından belirlenecekti. Ancak okulun şahsında eğitime bağlanan umut ve bu yolda yüklenen misyon bir süre sonra büyük bir düş kırıklığına yol açtı. Toplumsal statüsü gördüğü eğitime rağmen kendi kuşağının az eğitimli ya da eğitim almamış kişilerin gerisine düşenlerle birlikte medya, siyasal ve kültürel platformlarla yeni bazı statü etkenleri okulun beklenen işlevlerini tartışılır hale getirmiştir. Bireyi ve toplumları  değişimin yeni değer ve alışkanlıklarına hazırlayan bir kurum olarak okulun kendisi değişim sorunları karşısında belirgin bir bocalama içine girmiştir.

Kuşkusuz ki okulun bu duruma düşmesinde okul dışı etkenlerin yanı sıra okul içi etkenlerin aynı ölçüde payı bulunmaktadır. Program, yönetim, öğretmen yeterliliği gibi temel unsurlar okulun kendi içindeki zaafları olarak zaman içinde belirginleşen boyutlardır. Öğrencilerin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyleri, kitle iletişim araçlarıyla (medya) bilişim dünyasındaki baş döndürücü gelişmeler okulun işlevlerini dışarıdan etkileyen önemli etkenlerdir.

Okulun çağdaş toplumda ortaya koyduğu bu zaafların giderilmesi düşüncesi olanca dış etkenlere karşın eğitimin, değişimin gerçek anahtarı olduğu konusunda güçlü inançtan kaynaklanmaktadır. Eğitim, her şeye rağmen toplumları değişime hazırlayan, değişimi kurcalayan biricik anahtardır. Bu anahtarın işlevini gereği gibi yerine getirebilmesi okulun kendi içindeki zaaflarını gidermesine büyük ölçüde bağlıdır.

Bu gereklilikler açısından bakıldığında Türkiye’de okul, değişim karşısında esaslı sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunlar dünyadaki benzerleriyle (gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler) birlikte bu coğrafyaya özgü özel ve yerel özellikler taşımaktadır. Dolayısıyla Türkiye’de okulun değişim kültürünün yol açtığı sorunları aşmasında, bu doğrultuda yeni toplumun beklentilerine cevap verebilecek bir nitelik ve düzeye gelmesinde toplumun mevcut sorunları kadar, gelenek ve tarihten gelen yapısının dikkate alınmasının önemli ölçüde rolü olduğu asla gözden uzak tutulmamalıdır. Bu olgu, olası değişiklik ve düzenlemelerin yol açacağı doku uyuşmazlığını, uygulamayla ortaya çıkan beklenmeyen sorunların ortaya çıkmasını önleyecek ciddi bir çıkış noktasıdır.

Problem

Değişim kültürünün Türk toplumunda meydana getirdiği mevcut ve olası sosyo-kültürel dalgalanmalar Türk eğitim sisteminin çatısını kuran ilgili yasanın da temel felsefesini teşkil etmektedir. Buna göre sistem bireyleri, “beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde gelişmiş bir kişiliğe, hür ve bilimsel düşünme gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik ve girişime değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan, yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak” yetiştirmeyi amaç edinmek suretiyle sorunların üstesinden gelmeyi ve değişim kültürünün olası dalgalanmalarına bu tür bireylerle hazırlanmayı amaç edinmektedir. Ancak bu denli yenilikçi felsefeye rağmen okul ve onun şahsında Türk Eğitim Sistemi genç kuşakların değişimin öngördüğü yeni değerler doğrultusunda geleceğe hazırlanmasında okul düzeyinde görünür sorunlar yaşamaktadır. Liseler bu sürecin prototipi olarak son dönemde dikkate değer bir problem alanı haline gelmiştir.

Son on yıla bakıldığında Liselerin sistemin “neden prototipi?” olduğu rahatlıkla anlaşılır. Bu dönemde Liselerde sırasıyla sınıf geçme sistemi, kredili sistem ve alan seçmeli programlar olmak üzere üç farklı uygulama girişimi olmuştur. Bu girişimler kısa sürelerle birbirini izleyerek gelen son on yıla sığdırılmış denemelerdir. Bu denemelerin ilkesel olarak kendi içindeki geçerlilikleri bir yana Türk eğitim sisteminin beklenti, imkân ve hedefleriyle, öğrencilerin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeylerine ne ölçüde uygunluk ve uyarlılık göstermiş olduğu dikkate alınmaksızın hayata geçirilmiş olması Liselerin bu incelemeye konu olmasının önemli nedenleri arasındadır. Bu olgu “istikrarsızlığı” sistemin temel sorunlarının başına taşımaktadır.

Alan Seçmeli Programlar : Gelişme ve Tanımlar ...

1996-1997 öğretim yılından itibaren uygulamaya konulan Alan Seçmeli Programlar bu sürecin son dönem uygulaması olarak sistemdeki yerini almıştır. Bu programlarla öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendileri için en uygun olan alanı seçmelerine imkân ve fırsatın sağlanması amaçlanmaktadır. Bu nedenle Liselerin ilk sınıfları (9. sınıflar) “yöneltme” sınıfı olarak kabul edilmektedir. “Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği”nin 7. Maddesinde bu gelişme şu şekilde betimlenmektedir:

“Ortaöğretimin amaç ve görevlerinin yerine getirilmesi için ortaöğretim kurumlarında;

a. Yükseköğretime hazırlayan programlar,

b. Hem mesleğe hem de yükseköğretime hazırlayan programlar,

c. Hayata ve iş alanlarına hazırlayan programlar uygulanır.

Öğretim Programları, öğrencilerin istek ve yetenekleri yönünde bireysel farklılıklarına ve yönelecekleri alanın/bölümün özelliklerine cevap verecek şekilde ortak genel kültür dersleri, alan/bölüm dersleri ile alan/ bölüm seçmeli dersleri ve diğer seçmeli derslerden oluşur.

Ortak genel kültür dersleri ile alan/bölüm seçmeli dersleri ve diğer seçmeli derslerin her biri, bunların haftalık saatleri ve hangi yıllarda okutulacakları, Kurul kararına bağlı olarak belirlenir. (1)

Aynı yönetmelikte Alan/Bölüm dersleriyle, Alan/Bölüm Seçmeli dersleri ve Seçmeli derslerin tanımları ise şu şekilde yapmaktadır:

Alan/Bölüm Dersleri: Öğrenciyi girmeyi hedeflediği yüksek öğrenim dalına veya mesleğe ve iş alanlarına yönelten ve ona bu yönde gelişme imkânı sağlayan derslerdir.

Alan/Bölüm Seçmeli Dersleri: Öğrenciye yöneldiği alanda/bölümde gelişme imkân ve derinleşme imkânı sağlayan derslerdir.

Seçmeli Dersler: Ortak genel kültür, Alan/Bölüm dersleri ile alan bölüm seçmeli dersleri dışında kalan; öğrencilerin ilgi ve istekleri doğrultusunda çeşitli programlarda ilerlemelerini, kişisel yeteneklerini geliştirmelerini sağlayan derslerdir. (2)

Alan/Bölüm dersleri ve seçmeli derslerin seçiminde dikkate alınması gereken hususlar da şunlardır:

- Gelişim dosyasındaki bilgiler dikkate alınarak, öğrencinin önceki yıllara ait başarısı ve derslerdeki başarı grafiği.

- Yönelmek istediği veya yöneldiği alan/bölümde alması gereken derslerin hangileri olduğu.

- Hangi sınıflarda hangi derslerin alınmasının uygun olacağı. (3)

Yönetmelik ayrıca öğrencilerin alan/bölüm seçmeli dersleri ve seçmeli derslerinin seçiminin her sınıf için tekrarlanacağını vurgulamaktadır.

Alanlara yönelme ise aynı yönetmeliğin “değişik” maddesine göre şu şekilde olmaktadır:

“Programlarında birden fazla alana yer verilen okullarda dokuzuncu sınıfı geçen öğrenciler; ilgi, istek, yetenek ve derslerdeki başarı durumlarına göre alanlara yönelir veya yönlendirilirler. Yönlendirme; öğrenci ve velisinin görüşü alınarak ilgili müdür yardımcısı, sınıf öğretmeni ve rehber öğretmen tarafından yapılır.

Yönelme veya yönlendirme, dokuzuncu sınıfta okutulan alanlara kaynaklık eden derslerin yıl sonu notlarının ağırlıklı ortalaması ya da derslerin yıl sonu notları esas alınır. Buna göre,  öğrenci;

1. Alana kaynaklık eden derslerine ait yıl sonu notlarının ağırlıklı ortalamasının 2.50 ve daha yukarı,

2. Yıl sonunda 32.madde hükmüne göre, alana kaynaklık eden derslerin her birinden başarılı olduğu alan veya alanlardan birine yönelir.

b) Alanlara yönelme şartını taşımayan öğrenci, alanlara kaynaklık eden derslerin yıl sonu notlarının ağırlıklı ortalaması, hangi alan için daha yüksek ise o alana yönlendirilir.

c) Yöneldiği veya yönlendirildiği alan yerine başka bir alana devam etmek isteyen öğrenci, alana kaynaklık eden derslerin yıl sonu notlarının ağırlıklı ortalaması; tercih ettiği alana devam etmeye hak kazanmış ve ağırlıklı ortalaması en düşük olan öğrencinin ortalamasından daha aşağı olmamak kaydıyla bu alana yönelir. 32. madde hükmü gereğince yıl sonu notlarına göre başarılı olan ve bu alana yönelen öğrencilerin alanlara kaynaklık eden derslerden aldıkları notların ağırlıklı ortalaması, en düşük ağırlıklı ortalama tespit edilirken dikkate alınmaz.

d) Birden fazla alana yönelme şartını taşıyıp herhangi bir alana yönelmiş bulunan öğrenci; istemesi halinde ders yılının başlamasını takip eden bir ay içinde alan değişikliği yapılabilir.

Yabancı Dil, Sanat ve Spor alanları şartları uygun olan okullarda öğretime açılır. (4)

Yönetmeliğin Liselerde açılmasını ön gördüğü alanlar ile 9. Sınıfta her bir alana yönelmede kaynaklık eden dersler ise şunlardır (5):

1. Fen Bilimleri Alanı : Biyoloji, Fizik, Kimya. Matematik.

2. Sosyal Bilimler Alanı : Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya.

3. Türkçe-Matematik : Türk Dili ve Edebiyatı, Matematik.

4. Yabancı Dil Alanı : Türk Dili ve Edebiyatı, Yabancı Dil.

5. Sanat Alanı : Türk Dili ve Edebiyatı, Seçmeli Resim/ Seçmeli Müzik.

6. Spor Alanı : Beden Eğitim, Biyoloji.

Daha sonra Sanat Alanı, Sanat (Resim) Alanı, Sanat (Müzik) Alanı şeklinde iki alana ayrılmıştır (6). Bu durumda yönetmelik, Liselerde 7 Alan uygulamasını olası görmektedir.

Yönetmeliğe yansıtılan felsefe ve anlayış ile uygulama ilkeleri ne ölçüde hayata geçmektedir. Sistem böyle bir uygulamaya ne kadar hazırdır? Bütün bu alanların mevcut Liselerde açılma imkânı ve şansı nedir? Uygulamanın tarafları (yönetici, öğretmen ve öğrenciler) acaba bu süreçten nasıl etkilenmektedirler? Bu uygulamanın Türk eğitim sistemindeki yeri ve geleceği nedir? Uygulama, sistemin arayış çabaları ile nasıl bir ilişki ortaya çıkarmaktadır?

Ankara İl Merkezindeki Liselerden hareketle alan seçmeli program uygulamaları hakkındaki bu araştırma işte bu soruları kurcalayarak gerekli yanıtlara yol açabilecek bir uğraş denemesi sunmaktadır.

Araştırmanın Yöntemi

Ankara il merkezindeki Genel Liseler ve Anadolu Liseleri bu araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Örneklem olarak ise Anıttepe Lisesi, İncesu Lisesi, Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi, Atatürk Anadolu Liseleri alınmıştır. Alan seçimlik program uygulamalarına geçmiş olan bu Liselerde mevcut alanlar olarak Türkçe – Matematik (TM), Matematik-Fen (MF), Sosyal Bilimler araştırmaya konu olmuşlardır. Bu örneklemin okulun sosyal çevre farklılığına da ışık tutacağı varsayılmaktadır.

Söz konusu Liselerde son ikisi açık uçlu olmak üzere çoktan seçmeli seçenekleri içeren altı sorudan meydana gelen bir anket (bilgi formu) uygulanmıştır. Bilgi formlarının ilgili Lise öğrencilerine uygulanmasında Anabilim Dalımız Araştırma Görevlileri görev almışlardır.*** Ar.Gör. M. Akif Sözer bulguların yorumunda, Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü Araştırma Görevlisi Pınar Geyik ise çalışmanın istatistiksel programa aktarılmasında katkıda bulunmuşlardır.

Araştırma bulgularının analizinde SPSS paket programından yararlanılmıştır. Betimsel bir çalışma olması nedeniyle bu çalışmada veriler frekans ve yüzdeler olarak çözümlenmiştir. Tabloların bir kısmında genel toplama yer verilmemiştir. Bunun nedeni öğrencilerin bazı sorularda birden fazla seçeneği işaretlemeleridir. Gözlem ve görüşme tekniği verilerin analizi ve nihai değerlendirmesinde önemle dikkate alınmıştır. Öğrenciler, öğretmen ve yöneticiler sorunun okul içindeki tarafları olarak düşünülmüştür. Bu unsurlar tartışmanın tarafları olarak sorunun yorum ve analizinde öne çıkarılan boyutlar olmuştur.

Araştırmanın değerlendirmesinde Ankara Sincan’la birlikte Kayseri ve Van illerindeki sınırlı örneklem materyalleri ile bulguları da dikkate alınmıştır.****

II. BULGULAR VE YORUM

Araştırmaya üç alandan (Matematik–Fen=MF, Türkçe-Matematik=TM, Sosyal Bilimler=S) katılan toplam öğrenci sayısı 469’dur (Tablo 1). Bu rakamın % 49.9’u MF, % 51.2’si TM, % 7.9’u Sosyal Bilimler alanı öğrencileridir.

Tablo I. Araştırmaya Katılanların Alanlarına Göre Dağılımı

Alanlar

n

%

MF

192

40.9

Sosyal

37

7.9

TM

240

51.2

Toplam

469

100.0

“İlgili alanı tercih etmenizde kimler etkili olmuştur?” şeklindeki anketin (bilgi formu) ikinci sorusuna öğrencilerin % 87’si alan seçimini kendi kararları doğrultusunda yaptıklarını belirtmişlerdir (Tablo II). Bunu sırasıyla % 15.8 diğer, % 11.7 Anne-Baba, % 6.6 okul, % 4.7 öğretmenlerin etkisiyle cevabı verenler izlemektedir. Diğer seçeneği istenilen alanın (spor, sanat, yabancı dil vs.) olmayışı nedeniyle mevcut iki seçenek arasındaki zorunlu tercih şeklindeki yanıtlarda yoğunlaşmaktadır.

Tablo II. Öğrencilerin Alan Seçiminde Etkili Olan Kişiler*

Seçenekler

n

%

Anne-baba

55

11.7

Öğretmenler

22

4.7

Okul Yöneticileri

31

6.6

Arkadaşlar

26

5.5

Kendim

408

87.0

Rehber Öğretmen

15

3.2

Diğer

74

15.8

 * Bu tablo ile birlikte, tabloların bir kısmında genel toplama yer verilmemiştir. Bunun nedeni öğrencilerin bazı sorularda birden fazla seçeneği işaretlemeleridir.

Tablo III. Alan Seçmeli ve Seçmeli Derslerin Seçiminde Etkili Olan Kişiler

Seçenekler

n

%

Anne-baba

25

5.3

Öğretmenler

22

4.7

Okul Yöneticileri

153

32.6

Arkadaşlar

63

13.4

Kendim

270

57.6

Rehber Öğretmen

9

1.9

Diğer

51

10.9

Öğrencilerin % 57.6’sı Alan Seçmeli ve Seçmeli dersleri kendi arzuları doğrultusunda seçtiklerini belirtmişlerdir (Tablo III). Bunu % 32.6’i okul yöneticileri cevabını verenler izlemektedir. Bundan sonraki bulgularda görüleceği üzere burada öğrencinin kendi arzularının ancak diğer etkenlerle ve seçeneklerin sınırlılığı ile ilgili görece bir anlamı vardır. Bu tabloda dikkat çeken bir oran da % 10.9 ile diğer seçeneğinde gözlenmektedir. Açık uçlu olarak cevap bulan seçenekte dikkate değer olan belirlemeler şunlardır : “Seçmediğim dersleri de almışım, her halde bu okul yöneticilerinin seçimi oldu”, “Ben alan seçmedim, geldiğimde seçilmişti”, “üniversite sınavı için TM’ye geçtim.” vs. Bu açıklamaların çoğu istek dışı bir seçim olduğu noktasında yoğunlaşmaktadır. Burada etken olarak okul yönetimi gösterilmektedir.

Tablo IV. Öğrencilerin İstedikleri Alan Seçmeli ve Seçme Dersleri Alma Durumu

Seçenekler

n

%

Aldım

180

38.4

Alamadım

281

59.9

Cevapsız

8

1.7

Toplam

469

100

“Alan seçmeli”, ve “seçimlik” derslerden öğrencinin istedikleri acaba alınabilmiş midir? % 59.9’luk bir oran öğrencilerin istedikleri ders seçimlerinde isteklerinin gerçekleşmediğini göstermektedir (Tablo IV). Bu olgunun önde gelen nedenleri ise sırasıyla öğretmen yetersizliği (%25.3), Okul araç ve gereçleri ile materyal yetersizliği (% 22.5), derslik eksikliği, derslik yetersizliği (%11.6) gelmektedir (Tablo V). Bu nedenlerin okulun donanımı ve yeterliği gibi bir kategoride tanımlanabildiği göz önüne alındığında bu yeni uygulamanın daha başlangıçta okulun henüz hazır ve yeterli olmamasından kaynaklanan sorunlarla karşı karşıya olduğu görülür.

Tablo V. İstediği Alan Seçmeli ve Seçmeli Dersleri Alamayan Öğrencilerin Alamama Nedenleri

Seçenekler

n

%

Öğretmen Yetersizliği

72

25.3

Yeterli müracaat olmaması

28

9.8

Okul Ders araç-gereç ve materyal yetersizliği

64

22.5

Derslik eksikliği, derslik yetersizliği

33

11.6

Bu konuda bilgilendirilmedim

63

22.1

Diğer

97

34.0

Araştırmaya katılanların % 34’ü alan seçimde “diğer” faktörlerin etkili olduğunu belirtmişlerdir. Açık uçlu olarak cevaplanan bu seçenekte ortaya çıkan ilginç gerekçelerden bazıları şöyledir : “Hocalar biraz ilgisiz”, “seçeceğim alanla ilgili destek yok”, “seçme şansı bile tanımadılar”, “okulumuz sorumlu ve disiplinli okul değil. Seçtiğimiz derslerin verilmemesi yanında seçmediğimiz bazı dersleri görüyoruz”, “dersler hakkında bilgimiz yok. Ne veriliyorsa onu görüyoruz”, “öğretmenler iyi ders anlatamıyor”, “üniversite için gerekli konular tam verilmiyor” “Okul yöneticileri. İstemesek de girmek zorundayız” vs.

Öğrencilerin alan seçimlerinde etkilendiği kişiler alanlara göre farklılık göstermektedir. MF alanını seçenlerin anne-babadan etkilenme oranı 16.7 iken bu oran TM’de % 8.8, Sosyal alanında ise % 5.4’dür (Tablo VI).

Tablo VI. Öğrencilerin Seçtikleri Alanlara Göre Etkilendikleri Kişiler

 

MF

SOSYAL

TM

Seçenekler

n

%

n

%

n

%

Anne-baba

32

16.7

2

5.4

21

8.8

Öğretmenler

14

7.3

-

-

8

3.3

Okul Yöneticileri

8

4.2

10

27.0

13

5.4

Arkadaşlar

14

7.3

3

8.1

9

3.8

Kendim

169

88.0

27

73.0

212

88.3

Rehber Öğretmen

11

5.7

1

2.7

3

1.3

Diğer

32

16.7

6

16.2

36

15.0

Burada ilginç olan bir nokta ise Sosyal alanını seçenlerin hiçbirinin öğretmenlerinden etkilenmemesidir. Aynı şekilde MF alanı ve TM alanını kendim seçtim diyenlerin yüzdeleri birbirine çok yakın olmalarına rağmen bu oran Sosyal alanı seçenlerde düşmektedir.

Bir başka önemli husus da alan seçiminde en fazla etkili olması beklenen rehber öğretmenlerin öğrencilerin kararları üzerinde çok az etkili olmalarıdır.

Yine bu tabloda dikkati çeken bir başka nokta ise okul yönetimin MF ve Sosyal alanların seçiminde öğrenciler üzerindeki etkisi ( MF alanı % 7.3, TM alanı % 5.4) birbirine yakın iken, bu oran sosyal alanda % 27’ye çıkmaktadır. Bu durum öğrencilerin sosyal alanı seçmek istemedikleri halde okul yönetiminin yönetmelikler gereği öğrencileri sosyal alana yönlendirdiği şeklinde yorumlanabilir.

Tablo VII. Öğrencilerin Alanlarına Göre “Alan Seçmeli” ve “Seçmeli” Dersleri  Seçmelerinde Etkili Olan Kişiler

 

MF

SOSYAL

TM

Seçenekler

n

%

n

%

n

%

Anne-baba

9

4.7

2

5.4

14

5.8

Öğretmenler

14

7.3

-

-

8

3.3

Okul Yöneticileri

65

33.9

11

29.7

77

35.1

Arkadaşlar

36

18.8

1

2.7

2

10.8

Kendim

93

48.4

23

62.2

154

64.2

Rehber Öğretmen

7

3.6

1

2.7

1

0.4

Diğer

31

16.1

5

13.5

15

6.3

Öğrencilerin alanlarına göre “Alan Seçmeli” ve “Seçmeli dersleri tercihlerinde etkili olan kişilere bakıldığında ise (Tablo VII) kendim seçtim diyen MF alanındakilerle diğer iki alan arasında belirgin bir farklılık olduğu göze çarpmaktadır. Sosyal ve TM alanında kendim seçtim diyenlerin oranları birbirine yakın iken, bu oran MF alanında düşmektedir.

 Burada dikkati çeken bir husus sosyal alanda okuyan öğrencilerin seçmeli dersleri seçiminde arkadaşlarından etkilenme oranının diğer iki alana göre daha düşük olmasıdır.

Tablo VIII. Öğrencilerin Alanlarına Göre “Alan Seçmeli” ve “Seçmeli” Derslerini Almamalarında Etkili Olan Nedenler

Seçenekler

MF n=129

SOSYAL n=20

TM n=136

n

%

n

%

n

%

Öğretmen Yetersizliği

40

31.0

4

20.0

28

20.6

Yeterli müracaat olmaması

16

12.4

1

5.0

11

8.1

Okul ders araç-gereç ve materyal yetersizliği

44

34.1

1

5.0

19

14.0

Derslik eksikliği, derslik yetersizliği

18

14.0

2

10.0

13

9.6

Bu konuda bilgilendirilmedim

25

19.4

7

35.0

31

22.8

Diğer

37

28.7

8

40.0

52

38.2

Öğrencilerin seçmeli derslerini sınırlayan nedenlerin başından okul ders araç-gereçlerinin yetersizliği gelmektedir. Bunu öğretmen yetersizliği izlemektedir. Alan seçiminde etkili olan nedenlere öğrencilerin alanlarına göre bakıldığında ise; özellikle MF alanındaki öğrencilerin seçmeli derslerini seçmelerinde okul araç ve gereçlerin yetersiz olmasının etkili olduğu görülmektedir. Diğer iki alanda bu oranın daha düşük olduğu görülmektedir.

Sosyal alanındakilerin % 20’si, TM alanındakilerin ise % 20.6’sı öğretmen yetersizliği nedeniyle istediği “alan seçmeli” ve “seçmeli” dersleri seçemediklerini belirtmişlerdir. Bu oran MF alanında ise % 34.1’dir.

Bir başka farklılık ise “Bu konuda hiç bilgilendirilmedim” cevabını verenler arasında görülmektedir. Sosyal alanı seçen öğrencilerden “hiç bilgilendirilmedim” cevabı verenlerin  oranı MF ve TM alanına göre daha yüksektir.

Öğrencilerin “alan” seçimleri ile “alan seçimlik” ve “seçimlik ders”lerin seçimlerinde okul türleri arasında da benzerlikler bulunmaktadır. Okul türlerinin onların sosyal çevrelerini yansıttığı varsayıldığında bu benzerliğin anlamlı olduğu düşünülebilir. Buna göre bir gecekondu bölgesi Lisesi olan İncesu Lisesinde öğrencilerin alan seçiminde etkili olan faktörler arasında öğretmen ve yönetici unsuru diğer Liselere göre daha belirgin bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu Lisede öğrencinin kendi seçimi oranı (%62), diğer Liselerin (Anıttepe Lisesi %90.60, Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi %96.26, Atatürk Anadolu Lisesi %91.34) gerisinde kalmaktadır. Okul türleri açısından alan seçmeli ve seçmeli derslerin seçimlerinde etkili olan faktörler ise bütün okullarda okul yöneticilerini önemli etken olarak ortaya çıkarmaktadır: Anıttepe % 59.06, Mehmet Emin Resulzâde % 31.78, Atatürk Anadolu Lisesi % 25.98, İncesu Anadolu Lisesi % 36.05. Bütün okullarda ve sistemde öğrencilerin ufku, yönlendirme ve eğilimlerinde etkili olması düşünülen rehberlik ve rehber öğretmenliğin ise anlamlı bir faktör olarak ortaya çıkmadığı anlaşılmaktadır. Alan seçimi ve seçmeli derslerde rehber öğretmenin etkili olduğunu düşünen öğrenciler Atatürk Anadolu Lisesinde oransal bir değer olarak ortaya çıkmazken bu durum Anıttepe Lisesinde %1.34, Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesinde 1.87, İncesu Lisesinde ise % 1.6’da kalmıştır. Araştırma konusu olan bütün Liselerde öğrencilerin Alan seçmeli ve seçmeli dersleri kendi isteklerine uygun olarak alamadıkları  görülmektedir. Birbirine yakın olan bu oranlarda İncesu Lisesi diğerlerinin gerisinde kalmaktadır: Anıttepe Lisesi % 60.40, Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi, % 66.36, Atatürk Anadolu Lisesi % 63.78, İncesu Lisesi % 45.35.

Tablo IX. Öğrencilerin Alan Seçimlerine Etkili Kişilere Göre “Alan Seçmeli” ve “Seçme” Dersleri Seçmelerinde Etkili Olan Kişiler

 

Anne-baba

Öğretmen­ler

Okul Yöneticileri

Arkadaşlar

Kendim

Rehber Öğrt.

Diğer

Seçenekler

n

%

n

%

n

%

n

%

n

%

n

%

n

%

Anne-baba

18

32.7

3

13.6

2

6.4

4

15.3

19

4.6

3

20

6

8.1

Öğretmenler

1

1.8

9

40.9

3

9.6

4

15.3

12

2.9

-

-

3

4.05

Okul Yön.

12

21.8

6

27.2

21

67.7

6

23

126

30.8

4

26

26

35.1

Arkadaşlar

17

30.1

5

22.7

-

-

12

46

53

13

3

20

13

17.5

Kendim

37

67.2

10

45.4

6

19.3

13

50

258

63.2

10

66.6

38

51.3

Reh.Öğrt.

2

3.6

3

13.6

2

6.4

4

15.3

5

1.2

2

13.3

2

2.7

Diğer

7

12.7

2

9.1

1

3.2

3

11.5

44

10.7

1

6.6

16

21.6

Alan seçiminde etkili olan kişilerin “Alan Seçmeli” ve “Seçmeli” derslerin seçiminde ikinci derecede etkili olduğu görülmektedir. Alan seçimimde okul yönetimi ve rehber öğretmen birinci derece etkili oldu diyenlerin dışında kalanlar seçmeli dersleri kendilerinin seçtiklerini belirmektedirler.

Tablo X. Alan Seçmeli Programlara Dayalı “Üniversiteye Giriş Sistemi” Hakkında Öğrencilerin Bilgi Sahibi Olma Durumu

Seçenekler

n

%

Yeterli bilgiye sahibim

65

13.9

Ana hatlarıyla biliyorum

143

30.5

Yeterli bilgiye sahip değilim

123

26.2

Konuyu hiç bilmiyorum

5

1.1

Bildiklerim çevreden öğrendiklerimdir

149

31.8

Okul yönetimi bizi bilgilendirmedi

112

23.9

Öğrencilerin % 30.5’i üniversite giriş sistemi hakkında ana hatlarıyla bilgi sahibi olduklarını söylemişlerdir. % 31.8 bu konuyu çevreden öğrendiğini, % 30.5 ana hatlarıyla bildiğini, % 26.2 ise bu konuda yeterli bilgiyi sahip olmadığını belirtmektedirler. 

Tablo XI. Öğrencilerin Alanlarına Göre Üniversite Giriş Sistemi Hakkında Bilgiye Sahip Olma Durumları

 

MF

SOSYAL

TM

Seçenekler

n

%

n

%

n

%

Yeterli bilgiye sahibim

28

14.6

2

5.4

35

14.6

Ana hatlarıyla biliyorum

87

45.3

2

5.4

54

22.5

Yeterli bilgiye sahip değilim

38

19.8

9

24.3

76

31.7

Konuyu hiç bilmiyorum

1

0.5

-

-

4

1.7

Bildiklerim çevreden öğrendiklerim

57

29.7

24

64.9

68

28.3

Okul yönetimi bizi bilgilendirmedi

54

28.1

7

18.9

51

21.3

Öğrencilerin alanlarına göre üniversite giriş sistemi hakkında bilgi edinme durumları arasında farklılık görülmektedir (Tablo XI). Üniversite giriş sistemi hakkındaki bilgiyi çevremden öğrendim diyenlerin oranı sosyal alanda diğer iki alana göre daha yüksektir. Sosyalcilerin daha genel bilgi düzeyleri ise onların üniversite önündeki beklenti düzeylerinin düşüklüğü ile açıklanabilir.

Ana hatları ile biliyorum cevabı verenler arasında da belirgin bir farklılık olduğu görülmektedir. MF alanındakilerin % 45.3, TM alanındakilerin % 22.5 ve sosyal alanındakilerin ise % 5.4’ü bu konuda ana hatlarıyla bilgileri olduğunu söylemiştir. Bu oranlar gösteriyor ki sosyal bilimler alanında “ana hatları ile bilgim var” diyenlerin oranı diğer iki alana göre oldukça düşüktür. Aynı şekilde “Okul yönetimi bu konuda bizi bilgilendirmedi” cevabı verenler alanlara göre değerlendirildiğinde; sosyal alanındaki öğrencilerin oranı diğer iki alana göre yüksektir.

III. TARTIŞMA

Bu araştırmanın Türk Eğitim Sistemi ekseninde üç somut tarafı, üç canlı tanığı vardır : Yöneticiler, öğretmen ve öğrenciler. Anketin yol açtığı olanaklardan biri de işte bu üç canlı tanığın, yani işin içinde olanların deneyimlerini bizzat kendilerinden dinleyebilmektir. Araştırmanın sağlıklı sonuçlarla, doğru önerilere yönelmesinde tarafların kendi yorum ve yaklaşımları son derece önemlidir. Bu açıklamalarda okulun alan seçmeli program uygulamasına ne denli uygun olduğu sorunu ile birlikte ortaya çıkan güncel ve geleneksel eğitim deneyimleri ortaya çıkmaktadır. Bundan da önemlisi sistemde yeni proje ve anlayışların hayata geçirilmesinde ön planda olanların ne başlangıç aşamasında ne de ortaya çıkan sonuçlarda  dikkate alınmadığının da gözlenmesidir.

Bu çerçevede araştırmaya konu olan Liselerin müdür, müdür yardımcısı ve öğretmenleriyle bazı öğrencilerin özel açıklamaları bundan sonraki satırlarda özetler halinde verilmektedir:

Yönetici ve Öğretmen Boyutu

Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesinde Durum :

“Okulumuzda alanların tamamını açma imkânımız yok. Dil alanının açılmayışının sebebi, yeterli sayıda başvurunun olmamasıdır. Öğretmen ve imkânlar bakımından bir sorunumuz yoktur. Dil alanını seçen yalnızca dört öğrencimiz bu yıl Rıdvan Binnaz Ege Anadolu Lisesi’ne  misafir öğrenci statüsüyle devam etmektedirler. Dil alanının hangi okulda açılacağına Millî Eğitim Bakanlığı karar vermektedir.

Dil alanını seçme konusunda öğrencilerin çok istekli olduklarını söyleyemeyiz. Genellikle yabancı ülkelerde dil eğitimi almış olanlar veya yabancı bir dili normal seviyede öğrenecek kadar yurtdışında bulunan öğrenciler dil alanını seçiyorlar.

Yeni üniversiteye giriş sistemi ortaöğretimde yürürlükteki sistemle uyumlu değildir. Ortaöğretimde öngörülen 7 farklı alana karşın üniversite giriş sınavında sayısal ve sözel gibi iki alan etkili olmaktadır. Dolayısıyla öğrenci eğilimleri bu iki alana uygun olarak “Fen Bilimleri” ve “Türkçe – Matematik” alanlarının devamını, diğer alanların da kağıt üzerinde kalmasını sağlamıştır.

Anadolu Liselerinde fen bilimleri alanı popüler. Ayrıca Hukuk ve Siyasal gibi fakülteler TM ile öğrenci aldıkları için bu alana da yönelmeler olmaktadır.

Alana yönlendirme Lise 1. sınıfta başlamakta ve 2.sınıftan itibaren alana göre eğitim yapılmaktadır. Bu, amaca uygun değildir. Bir yıl gibi kısa bir sürede öğrencinin özelliklerinin keşfedilip yönlendirilmesi mümkün değildir; yönlendirme en az ilköğretimin ikinci kademesinden başlamalıdır.” (7)

Aynı Lisenin müdür yardımcısı ise şunları dile getirmektedir :

“Öğrencinin istediği dersi alabilmesi bizim de idealimizdir. Ancak ülkemiz şartları buna uygun değildir. Biz ülkemizin başkentinde, sorunlarını diğer bölgelere göre büyük ölçüde çözmüş bir okul olmamıza rağmen derslik, öğretmen vb. nedenlerle her istenen dersi ve alanı açamıyoruz. Örneğin okulumuzda bir bilgisayar laboratuarımız var, ancak öğretmen yetersizliği yüzünden âtıl durmaktadır. Söz konusu laboratuar “Apple”in Türkiye temsilcisi “Bilkom” tarafından kurulmuştur.

Çok kabiliyetli öğrencilerimiz vardı. Bunlar Fen Liselerinde olduğu kadar sanat ve sporda da çok başarılı ve kabiliyetli idiler. Ama üzülerek belirtmeliyim ki, bu yeni üniversiteye giriş sistemi yüzünden öğrencilerimin arasında spor ve sanata yeterince ilgi duyan öğrenci kalmamıştır. Velilerin ve sistemin baskısı çocukların sanat ve spor ruhunu yok etmiştir. Bizim velilerimiz bilinçli (!) oldukları için her şeyine karışıyorlar, istekleri ve gelecekleri konusunda belirleyici olmak istiyorlar.”(8)

Lisenin rehber öğretmeni ise uygulamaya şöyle bir açıklama getirmektedir:

“9. sınıfta öğrencilere ve velilere alan seçimi konusunda bilgiler veriyoruz. Bu hususta velilerle toplantı yapıyoruz”. Sistemi tanıma konusunda size Bakanlık tarafından bir eğitim veril di mi? şeklindeki sorumuza “Hayır, bireysel çabamızla sistemi tanıyıp tanıtmaya çalışıyoruz. Ayrıca Bakanlığımızın okulumuza gönderdiği bildirimlerden yararlanıyoruz. Kuşkusuz bunlar yeterli değil. Öğrencilerimiz genellikle seçtikleri alanları bilinçli olarak seçiyorlar. Yani daha sonra seçim konusunda yanlış yaptığını düşünüp alan değiştirenlerin sayısı çok azdır.

Her alanı açma imkânımız olmuyor. Örneğin “Sosyal Bilimler” alanı için yapılan başvuru, yeterli sayıya ulaşmadığı için açılmadı. Zaten aileler genellikle MF alanını tercih ediyorlar. Sonucu belirleyen de aileleri oluyor. Bir başka ifadeyle çocuklar ailelerinin eğilimine teslim oluyorlar.”(9)

Anıttepe Lisesinde Durum :

Lise Müdürünün Açıklamaları : “Öğrenciyi kabiliyetine göre yönlendirmeyi amaçlayan bu sistem, müdahalelere uğramakta, bürokrasi ve bürokratların baskısıyla amacından saptırılmaktadır. Örneğin, okulumuzdaki Sosyal bölümün TM’ye çevrilmesi için Bakanlık bürokratları baskı yapıp Sosyal bölümü kapattırdılar. Baskılara boyun eğmek zorunda kaldık.

Üniversiteye giriş sistemi böyle olduğu sürece bu kadar çok alan açmanın göstermelik olmaktan öte hiçbir anlamı yoktur. Öğrenciler doğrudan ‘Fen’ bölümüne yöneliyorlar. Bunun sebebi doğrudan yeni sistemdir. Meslek Liseleri dışında diğer tüm Liselerde de sadece ‘fen bölümüne’ eğilim var. Bu sistem sadece meslek Liselerini etkilemekle kalmamış, Liselerdeki çeşitliliği dolaylı yollardan yok etmiştir. Eski sistem bu yeni sistemden daha iyi idi.

Spor, sanat vb. alanlar göstermelik kalmıştır. Ne öğretmen, ne derslik ne de altyapı mevcuttur. Zaten öğrenci de ilgi duymuyor. Bu alanların öğretmeni olsa da diğer eksikleri giderilse de ilgi germeleri mümkün değil. Çünkü üniversiteye giriş açısından bu bölümler gelecek vaat etmiyor. Bizde şu anda sadece TM, MF ve Sosyal Bilimler bölümleri var.”(10)

Aynı Lisenin Müdür Başyardımcısının uygulama hakkındaki görüşleri ise şöyle özetlenebilir: “TM Bölümünü seçebilmek için öğrencinin TM not ortalamasının en az 2.50 olması gerekiyor. Ancak veliler buna tepki gösteriyorlar. Not ortalaması hiçbir bölüme uymayan öğrenciler yönetmeliğe göre, “veli, rehber öğretmen ve öğrencinin ortak  kanaatiyle bir alana kaydedilir” hükmü ile öğrenci başarı durumu dikkate alındığında hiç gidemeyeceği bölümlere kayıt yaptırabilmektedir. Bu durumda getirilen not ortalaması şartının göstermelik olmaktan öte pek bir anlamı kalmamaktadır.”

Anıttepe Lisesinin rehber öğretmeni: “Öğrenci matematik ve fen alanlarının üniversiteye girişte daha fazla fakülte tercih imkânına sahip olduğunu biliyor. Üstelik geleceği olan meslekler de sadece bu alanlara açılmış görünüyor. Bu nedenle hemen hemen tüm öğrenciler bu alanları tercih etmektedirler. Yani alan seçiminde öğrencilerin ilgi ve kabiliyeti değil, alanların vaat ettiği gelecek dikkate alınmaktadır.

Öğrencinin yönelebileceği alan, ilgi, kabiliyet ve bu alandaki kurallardan ziyade okul yönetiminin kullandığı inisiyatife göre değişmektedir. Öğrencilerden işini halletmeyi bilenler tutturamadıkları alanlara rahatlıkla kayıt yaptırabilmektedirler. Bu durumda da rehber öğretmen boşa kürek sallamaktadır. Dolayısıyla böyle bir olgu rehber öğretmenlerin işlerine olan inançlarını da sarsmaktadır.”

Anıttepe Lisesinin Matematik öğretmeni ise olayı şöyle değerlendirmektedir : “TM bölümüne kayıt yaptırabilmenin yönetmeliğe uygun olan şekli not ortalamasının 2.50 olmasıdır. Ancak velilerin baskısıyla daha düşük ortalama ile bu alanlara öğrenci kaydedilmektedir. Ayrıca sanata kabiliyeti olan bir öğrencinin not ortalaması örneğin fen alanını tutuyor diye o alana yönlendirilmesi hiç de doğru değil. “Çocuk”, örneğin “sanata ilgi ve kabiliyetimin olmasının yanında fen derslerinden başarılı olmam suç mudur ki, beni fen alanına mahkum ediyorsunuz?” demektedir. Ayrıca sanata kabiliyeti olan bir öğrencinin sırf ilgili sanat alanının açılmamış olmasından dolayı başka alanlara yönlendirilmesi, sistemin varlık sebebine aykırıdır.

Bölümlere hak ederek değil de başka yollarla gelen öğrenciler yüzünden aynı sınıfta bir dersten çok farklı başarı düzeyinde öğrenciler bulunmaktadır. Bunun doğurduğu sakıncaları aşmak için oluşturulan seviye grupları bazı sınıfları çok etkilemektedir.

Öğrenci başarısının üniversiteye girişte belli oranda katkısının olması beraberinde şişirme (suni) başarıları getirmektedir. Kendi branşımda açıklıkla söyleyebilirim ki bu şişirme başarı durumu maalesef vardır. Bunun özel bir nedeni vardır. Dışarıda özel ders verdikleri öğrenciler doğal olarak daha başarılı olmaktadırlar. Onların başarıları karşısında diğerlerinin seviyelerinin düşüklüğü dikkat çekecektir. Yani sizin anlayacağınız kendi özel öğrencilerini kamufle ediyorlar. Zaten yeni sistemde öğrencinin okuldan talep ettiği şey sadece yüksek not olmuştur. Çocuk alabildiğince okula gelmemeğe çalışıyor. Gelse de derse katılmıyor, dersi dinlemiyor. Bir dönemde okuldan alacağını bir ayda dersaneden veya özel dersten alıyor.”

Lisenin edebiyat öğretmeni uygulama hakkındaki düşünceleri şöyle özetlemektedir: “Sosyal sınıfa giden öğrenci tembel, diğerleri çalışkan ve zekidir gibi bir anlayış hakimdir. Bu durum sosyal alana yönelmeyi olumsuz etkiliyor. Ailenin de baskısı genelde öğrenciyi fen alanına yöneltiyor. Okul yöneticileri de sosyal alanı başarıyı artırmak için öğrencilere karşı adeta bir şantaj aracı olarak kullanmaktadır.

Edebiyat dersi bir çok versiyonuyla (Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Edebiyatı Tarihi, Edebî Metinler; Hızlı Okuma Teknikleri, Güzel Yazma ve Konuşma vs.), farklı derslermişçesine aynı sınıfın dersleri arasında yer almaktadır. Bunlar gereksiz tekrara neden olmakta ve öğrenciyi bıktırmaktadır. Ayrıca bu yüzden ders açığı ortaya çıkmaktadır. Oysa sırf derslerin çeşitliliği adına değil de derslerin içerikleri de düşünülerek bir düzenleme yapılsa hem öğrenci için sıkıcılık ortadan kalkacak hem de ders açıkları azalacaktır. Bu konuda okulumuzda edebiyat zümre öğretmenleri olarak bir rapor hazırlayıp Millî Eğitim Bakanlığı’na sunduk. Olumlu veya olumsuz hiçbir tepki maalesef yok. Okuduklarını bile sanmıyorum.

Üniversite sınavlarında sorulan konularla bizim elimizdeki müfredat arasında çok farklılıklar var. Öğrenci, “üniversite sınavında işime yaramayan bilgiyi neden öğreneyim?” demektedir. Çocuğun okuldaki başarısının yüksek olması için öğretmenden talep ettiği tek şey yüksek not olmaktadır. Bu konuda da öğretmenlerden anlayış bekliyorlar.

Ortaöğretim başarı puanı anlayışı iki yönlü işlemektedir. Bazen öğretmen öğrenciyi kendi çalıştığı dersaneye yönlendirmek için not yönünden sıkıştırıyor, sıfırı basıyor. Özellikle merkezi okullarda bu tür zorlamalar çok yapılıyor. Bazen de öğretmenler başarısız görünmek istemediği veya öğrenci – veli baskısına direnemediği için bol not vererek şişirme başarılar ortaya çıkabiliyor.” 

Öğrenci Boyutu

Öğrencilerin Alan Seçmeli Program Uygulaması ile Üniversite Seçme Sınavına ilişkin Yaklaşım ve Değerlendirmeleri ise şu şekilde örneklenebilir:

Atatürk Anadolu Lisesi Öğrencileri :

“Her yıl sistem değişikliği yapılarak düzen sağlanamaz. Ülkede eğitim sistemi diye bir şey olduğu sanılıyor ama yok.”

“Nasıl olur da seçtiğimiz, kabul ettiğimiz bir sistem daha bundan kurtulamazken birden değiştirip sonra bize farklı şeyleri kabul ettirmeye zorluyorlar? Aklım ve fikrim ve mantığım böyle bir uygulamayı kabul etmiyor. Bütün güzel şartlar Matematik-Fen grubu öğrencilerindeyken işletme ve iktisat gibi alanların da bu gruba verilmesi sistem dedikleri şeyin yüzlerce saçmalığından biridir.”

“Artık sürekli sınav sistemi değişikliklerinde de öğrenci olarak sıkıldık. Lütfen artık sistem yerleştirilsin ve böyle kalsın.”

“Bu sistem dünyadaki en adaletsiz ve en acımasız bir sistem olarak GUİNES rekorlar kitabına girebilir. Hele şu işletme-iktisat bölümlerinin fen bölümleri öğrencilerine açılması TM bölümü öğrencilerinin önünü kapatmakta, iki sene önce yaptığımız bölüm seçimlerindeki planlamayı altüst etmektedir. Oysa bizler henüz bölüm seçmeden böyle saçma bir uygulama olacağı bizlere söylenseydi bizler de ona göre seçimimizi yapardık. Bizleri bu saçma sistemle alan dışı olduğumuz fen dersleri yapmaya zorlayan zihniyete soruyorum: Madem ki her dersi yapmak zorundayız –ki bundan başka çaremiz yok- fencilerden işletme ve iktisat bölümlerini geri almak için tek çıkar yol bu, niçin okulda da bize fen dersleri vermezsiniz? Niçin bize alan seçtirir ve sınıflandırırsınız? Ayrıca bu sistemde bizlere yöneltilecek soruların sadece Lise 1 ve 2. sınıfları kapsaması ve Lise 3 konularının işlenmesi sizce mantıklı mıdır? Madem sormayacaksınız, bize Lise 3 matematiğini neden okutuyorsunuz?”

“Okul, inanın, hiçbir öğrenci için öğretim yeri değil, sadece devamsızlık yapmamak için gelinen, not için ders çalışılan, boş ders ve verimsiz saatlerle dolu bir yer olup çıktı. Bizim bu şekilde afallamamızı sağlayan sisteme söyleyecek bir tek şey yok.”

“Gereksiz dersleri görüp not ortalamalarımız düşüyor. Turizm dersi sınavda çıkmayacağı halde görüyoruz ve öğretmen inatla herkese düşük not veriyor.”

“Bence çok yanlış. TM’ci olmak isterken, kendimi fen bölümünde buldum. İstemediğim dersleri almak zorunda kaldım.”

İncesu Lisesi Öğrencileri :

“Bizler bu alanı seçmek istesek de istemesek de okul açıldığında kendimizi bu bölümde bulduk. Daha sonra bizlere dilekçe verildi. Alanı kabul ettik diye – halbuki bu işi dönemin başında yapmaları gerekiyordu. Ama bunu yapmadılar.”

“Bu sistem çok kötü oldu. Çünkü ortaöğretim başarı puanı ve okulun başarı puanı gibi unsurlar önem kazandı. Böylece özel okullarda okuyanlar okullarının puanı yüksek olduğu için istediği yere giriyor. Bizim suçumuz ne? Gecekondu semtinde bir okula gitmek mi?”

“Öğretmenlerimizin bilgileri yeterli değildir. İlk önce derslerimiz iyi olsun daha sonra üniversiteye gitmeye çabalarız. Ama okulumuzdaki bu yetersizlikle ben hiçbir yere gelemeyeceğim.”

Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi Öğrencileri :

“Bu tür seçmeli dersleri bizim yerimize idare seçiyor.”

“Fen alanı seçmeme rağmen sosyal bölümü de yapmak zorunda kalmam çok saçma. O zaman boşuna alan seçmeseydik. Ortaokuldaki gibi bölüm dersleri işleseydik. Bize gösterilmeyen konuları neden yapmak zorunda olalım ki?”

“Bir fen öğrencisi bu sistemde iyi bir üniversite kazanmak için coğrafya, tarih, psikoloji sorularını da çözmek zorunda. Aynı şekilde Türkçe-Matematik öğrencileri de iyi bir üniversite için fizik, kimya, biyoloji soruları çözmek zorunda. Bu durum tam bir saçmalıktır. Bir fen öğrencisi olduğum halde kendi alanım dışındaki derslerin sorularını niye çözmek zorundayım. Biz boşuna mı bölüm seçtik?”

“Üniversite sınavında çıkmayacak bir çok şey öğreniyoruz. Okullarda üniversiteye endeksli eğitim yapılmıyor. Öğretmenler çok katı davranıyorlar, derslerimiz iyi anlatılmıyor ve bunlardan sorumlu tutuluyoruz. Sonra sınavlardan kötü not alıp ortaöğretim başarı puanımız düşüyor. Dahası öğretmenler, sözlü notlarını aleyhimize kullanıyorlar.”

“Alan belirleniyor. ÖSS bunu dikkate almıyor. Alan dışı derslerle ancak geçiş hakkı veriyor. Ben TM seçmeme rağmen, bu sınav sistemi yüzünden fizik, kimya, biyoloji gibi fen derslerine de önem vermem gerekiyor. Oysa ben sırf kendi seçtiğim alanlarda çalışmak isterim.”

Anıttepe Lisesi Öğrencileri :

“Biz üniversite sınavında alan dışı dersleri de yaptığımız ve alan dışı yerlere girebildiğimiz için alan seçmenin hiçbir anlamı kalmıyor.”

“Bir MF öğrencisi tarih dersi alırken bir TM öğrencisi fen dersi almıyor. Her öğrenci kendi alan derslerini alırsa karışıklığın biraz daha düzeleceğine inanıyorum. Ayrıca sınav sistemini benimsemiyorum. Hiç kimse hak ettiği yerde değil (...) Bir TM öğrencisinin alanındaki mesleklerin MF öğrencileri tarafından kapatılmasını istemiyorum. Herkes kendi alanındaki meslekleri seçebilsin.”

“Bölümler öyle bir hale geldi ki fenler çok şanslı duruma geçti. Herkes fenci olmak zorunda mı?”

“Fen bilimleri öğrencileri çok daha şanslı. Bu yüzden alan seçmenin ne gibi bir mantığı var anlamış değilim.”

“Bana göre okul başarısından ziyade kişisel başarının Türkiye geneline göre değerlendirilmesi daha iyi olurdu.”

“Bazı öğretmenler, öğrencileri başarılı olsun, ÖSS’ye hazırlansın diye yazılı sınavlarını önceden verip ders bile anlatmazken diğer bir grup öğretmen öğrencileri gereksiz ödevlere boğarak ÖSS’ye hazırlanmalarını kısmen de olsa engelliyorlar. Bu durum çok büyük haksızlıklara neden oluyor. Bu olumsuz yönlerden yalnızca biri.”

“Öğretmenler bizi onların ellerine düşmüş av gibi görüyorlar. Bizi notla korkutuyorlar.”

“Okulumuzda öğretmenler bize not tehdidi yaparken diğer yandan bir başka okulda yüksek notlar dağıtılıyor. Bütün okullarda eğitim eşit olmadığı sürece pek hoş olduğu söylenemez.”

IV. GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Alan seçimlik program uygulamaları Türk eğitim sisteminin yenilikçi ve gelişmeci felsefesine uygun olarak ortaya çıkan bir arayışın ürünüdür. Bireyi merkeze alan değişim kültürü eğitim aracılığıyla öğrenciyi merkeze alan akademik anlayışı da beraberinde getirmiştir. Özel yetenek ve becerileri ile özel ilgilerini öne çıkararak bir yandan özgün boyutlarıyla öğrenciyi hayata katmayı amaçlayan yeni uygulama, öte yandan bu yetenek zemini üzerinden de öğrencileri üniversiteye hazırlamayı amaçlamaktadır.

Ancak, Ankara merkezindeki Liselerde yapılan bu araştırma uygulamanın çok belirgin ve tartışılır bazı boyutlarıyla görünür sorunların yaşandığını ortaya çıkarmaktadır. Bu olgunun uygulamadan kaynaklanan güncel açılımlarıyla birlikte tarihsel zeminde tartışmaya uygun önemli boyutları bulunmaktadır. Bu iki açılım güncel boyut ve tarihsel boyut olmak üzere iki aşamada açıklanabilir.

1. Güncel Boyut :

Alan seçimlik programlar Liselerde uygulamada sorunlarla karşılaşmaktadır. Araştırma verilerine göre bu sorunlar şöyle sıralanabilir.

- Alanların tamamı çeşitli nedenlerle açılamamaktadır. Bu araştırma örneklemini teşkil eden Liselerde mevcut alanlardan yalnızca üç alanın (MF, TM ve Sosyal Bilimler) açılabildiğine tanık olunmuştur.

- Alanların tamamının açılamama nedenleri şunlardır:

a. Yönetim etkeni. Yöneticiler tüm alanların açılması konusunda istekli değildirler. Bunun nedeni ise Lisenin üniversite önündeki olası başarı düşüncesidir. Böyle bir başarı okula prestij kazandırmaktadır. Bunun yolu ise üniversitedeki başarıyı belirleyen alanların (MF ve TM) açılması ve etkin hale getirilmesidir. Bu anlayış yönetim için diğer alanları cazip olmaktan çıkarmaktadır. Dolayısıyla “durumdan vazife çıkaran” -bazı- yöneticiler öğrencileri ilgi ve yeteneklerine göre değil de olası üniversite şansını artıracak alanlar olarak MF ve TM’ye yöneltmektedirler.

b. Bina, araç ve gereçlerinin yetersizliği, kısaca okulun alt yapı sorunu. Örneğin yabancı dil için laboratuar, resim, müzik ve spor için ilgili birim ve mekanlarla donanım eksikliği.

c. Aile etkeni. Aileler de çocuklarını özel ve farklı yeteneklerine rağmen üniversite şansı olan alanlara yöneltmektedirler.

d. Bürokratik etken ve Bürokratik müdahaleler. Anıttepe Lisesinde Sosyal Bilimler Alanı böyle bir müdahale sonunda TM’ye dönüşmüştür. Bakanlığın 0.50’lik öğrencinin bile TM’ye alınması yolundaki baskılardan yakınan yöneticiler bulunmaktadır.

- Yönetimin ve öğretmenlerin uygulamayı yanlış anlamalarından kaynaklanan sorunlar. Bazı okul yöneticileri, alan seçimlik ve seçimlik dersleri seçmeli ders olarak algılamaktadırlar. Bu durum alan seçmeli derslerin niteliğinin ve alan seçmeli derslerle amaçlanan yararı engellemektedir. Aynı anlayışın öğrencilere de yansıdığı gözlenmektedir.

- Üniversite giriş sistemi mevcut alanların tümünü dikkate alan bir sınav ufkundan yoksundur. Bu durum alanların öğrencilerin yetenekleri ve kişisel eğilimleri yerine onların üniversite hedefinde oluşmasına ve pekişmesine neden olmaktadır.

- Alanlarda ders tekrarları da ciddi bir sorun olarak görünmektedir.

- Araştırmaya konu olan öğrenciler büyük bir oranda alanı kendilerinin seçtiklerini belirtmektedirler. Ancak Alan Seçmeli ve Seçimlik derslerin seçimi ve belirlenmesini ise okulun kendi özel şartları ve yönetim anlayışı belirlemektedir.

- Liselerde rehberlik hizmeti bu konuda çok belirgin bir biçimde işlememiş, işlevini yerine getirmemiştir. Program hakkında Bakanlık  Lise yöneticilerini, yönetici ve rehberlik birimleri de öğrencileri gereken düzey ve içerikte bilgilendirmemektedir. Özellikle rehber öğretmenlerin öğrencilerin bilgilendirme ve yönlendirilmelerinde kendilerinden beklenenlerin gerisinde kalmış olduğu araştırmanın çarpıcı gerçekleri arasında yer almaktadır.

- Alanlarda öğretmen yeterliliği de önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Olgu, öğretmen yeterliliğini nitelik ve nicelik boyutlarında ele alınmasını gerektirmektedir. Her alanda değerlendirilebilecek yeterli sayıda öğretmen olmadığı gibi, alanların gerektirdiği bazı yeni dersler için gerekli formasyona sahip öğretmen bulmak da çok zordur. Bilim Tarihi, Çevre ve İnsan, İnsan İlişkileri, Hızlı Okuma Teknikleri, Astronomi ve Uzay Bilimleri, Bilgi Teknolojisi vs. Formasyonu bu dersler için uygun olmayan öğretmenlerle doldurulan dersler ise öğrencilerin üniversite sınavı için bolca test çözdükleri zaman dilimlerine dönüşmektedir.

- Genel Liseler, aynı zamanda üniversiteye hazırlayan okullardır. Alan seçimlik program uygulamasıyla bu görev adeta genel Liselerden çok Anadolu Liseleriyle Fen Liselerine devredilmiş olmaktadır.

Görüldüğü gibi Liselerdeki alan seçimlik program uygulamaları kendinden önceki (seleflerinin) farklı uygulama girişimlerinin mâkus talihini yaşamaktadır. İşin içinde olanlarla birlikte mevcut yapıyı ve değişim kültürünün öne çıkardığı yeni değerleri analiz etmeksizin devreye sokulan programlar, seleflerinin ( sınıf geçme, kredili sistem vs.) kaçınılmaz sorunlarıyla karşı karşıya bulunmaktadır. Öncesinde bir hazırlığı olmayan uygulama bu zaafıyla hakkaniyeti gözetmeyen bir üniversite giriş sistemi arasında sıkışıp kalmıştır. Ancak, Alan Seçimlik Program uygulaması koşulların başarısızlığa zorladığı masum bir girişim ve deney olarak değerlendirilemez. Bu programların üzerine oturduğu felsefe ile uygulamayı yönlendiren etkenlerin yol açtığı pedagojik açılımlar Alan Seçimlik Program uygulamalarının ülkedeki, kökleri Cumhuriyet öncesine giden bilimsel anlayışın ve bilim geleneğinin bir parçası olduğunu düşündürmektedir. Bu olgu, uygulamanın tarihsel düzlemde analizine olanak veren ciddi bir boyuttur.

2. Tarihsel Boyut :

Bir lise müdürü Alan Seçimlik Program uygulaması sonuçları üzerine şöyle bir değerlendirme yapmaktadır : “Sosyal Bilimlerin geleceği bitti. Bu yıl bir kişi dahi Sosyal Bilimleri seçmedi.”(11) Sayın yöneticinin okulundaki gözlemlerinden yola çıkarak yaptığı bu değerlendirme çok çarpıcı bir tarihsel gerçeğe işaret etmektedir. Gerçekten Türkiye’de ve Türk bilim tarihinde görece bir geçmişi olan sosyal bilimler ait olduğu sürecin en zayıf halkası haline gelmiştir ve Liselerdeki Alan Seçimlik Program Uygulamaları bu halkaya ciddi bir darbe indirmektedir. Türkiye’de sosyal bilimlerin bugününe ilişkin böyle bir değerlendirmenin Cumhuriyet öncesinden başlayan bir süreçle yakından ilgisi bulunmaktadır.

Bilindiği üzere Tanzimat dönemi İmparatorluğun çöküş ve gerileyişini durdurma süreci içinde Batıya yönelişi ve arayışı ifade eden bir olgudur. Bu dönemde Batılı yeni bilim anlayışının Osmanlı aydınlarına esinlediği bilim ve kültür ufku, merkezinde fen bilimleri olan bilimsel anlayışı ortaya çıkarmıştır. Tanzimat ve izleyen dönemlerin aydınları için bilim demek fen demekti. O nedenle, bu dernekler için bilim, somut ve görünür faydaya yönelen bir alandır. Böyle bir anlama bağlı olarak Osmanlı aydınları fen bilimlerine ulûm-ı nâfia (faydalı bilimler) demişlerdir. Onların için bilimin her durumda laboratuar ortamına getirilen bir yanı mutlaka olmalıydı. Osmanlı Bilim Dernekleri  işte bu anlayışı vulgarize etmiştir. Üstelik bu anlayış söz konusu aydınlar aracılığıyla devletin bilime bakışını da bu doğrultuda belirlemiştir. Bu derneklerin zamanla Türk bilim geleneğine olan etkileri şu şekilde gelişmiştir:

- Fen Bilimleri (Ulûm-ı Nâfia) nominal düzeyde bir sempati ve saygı öğesi haline gelmiştir.

- Fen ve teknoloji sosyal bilimlerden öncelikli ve ayrıcalıklı bir alan olarak düşünülmüştür.

- Fen bilimlerine öğrenci ve araştırmacı olarak yakın olmak aydın ayrıcalığı yaratmış; bu ayrıcalık giderek aydınların kültürel ve konumsal (statüsel) farklılaşmalarında etkili olmuştur. (12)

Cumhuriyet dönemi TÜBİTAK vasıtasıyla bu geleneği kurumsallaştırmıştır.1963 yılında kurulan bu kurumun adı ve işlevleri arasında sosyal bilimler yer almamaktadır. Devlet bu kurum aracılığıyla fencileri ve fen bilimleriyle uğraşanları desteklemiştir. Bu durum kendine özgü aydın ayrıcalığı yaratmış ve bu çerçevede fen bilimlerine yakın olmanın getirdiği statü pekişmesi gerçekleşmiştir. Bunun sonucu olarak maddi ve manevi ödüllendirmelerde en büyük payı fen bilimleriyle uğraşanlar almış; sosyal bilimciler ise üvey evlat muamelesi görmüşlerdir. (13)

Şimdi sözde yetenek havuzu olarak özel ilgi, beceri ve yeteneklerin belirlenip ortaya çıkmasına, gelişip serpilmesine imkân tanıyacak bir düzlem işlevinde düşünüldüğü varsayılan Alan Seçimlik Program uygulamaları fen bilimlerine adeta sınırsız gelecek ve olanaklar tanırken, sosyal bilim alanlarını resmen ve fiilen bu alanların gölgesinde bırakmaktadır. Sosyal bilimleri ıskalayan, ciddiye almayan bir bilim politikasının ne tür bir insan unsuruna yönelmiş olduğunu da anlayabilmek hiç de zor değildir. Alan Seçimlik Program uygulamalarının esinlediği asıl düşündürücü ve gerçekte ürkütücü olan boyut da işte budur.

KAYNAKÇA :

DOĞAN, İsmail : “Toplumsal Bir kurum Olarak Eğitim”, Sosyoloji, Kavramlar ve Sorunlar içinde, İstanbul: 2000, 3. Bsk., s.215-258.

——. “Okul ve Çevre İlişkisi”, Modern Toplumda Vatandaşlık Demokrasi ve İnsan Hakları, İnsan Haklarının Kültürel Temelleri içinde, Ankara: PegemA Yay., 2001, 2.Bsk., s. 99-110.

——. “Küresel Değerler ve Eğitim”, Sivil Toplum, “Ondan Bizde de Var” içinde, İstanbul: Sistem Yay., 2000, s. 115-195.

——. “Osmanlı Bilimsel Topluluklarının Türkiye’deki Bilim Eğitimine Katkıları”, Değişen Türkiye’de Bilim Kültür içinde, Ankara: İmaj Yay., 1997, s.68-91.

——. “Türk Bilim Politikası ve Sosyal Bilimler”, Değişen Türkiye’de Bilim Kültür içinde, s.92-100.

“Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme yönetmeliği, İkinci Kısım, Programlar İle İlgili Esaslar”, Millî Eğitim İle İlgili Mevzuat, 2. Baskı, Ankara MEB 1999.

“Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği’ni Uygulayan Ortaöğretim Kurumları (Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri İle Meslekî-Teknik Ortaöğretim kurumları Hariç) Öğrencilerin 10’uncu Sınıfta Yönelecekleri Alanlar İle 9’uncu Sınıfta Bu Alanlara Yönelmede Kaynaklık Eden Derslere Ait Çizelge”, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi, 15 Ocak 1996, Sayı: 2447.


(*) Bu araştırmanın bir kısmı 08-09 Haziran 2002 tarihleri arasında İstanbul’da KültürÜniversitesi tarafından düzenlenen “2000’li Yıllarda Lise Eğitimine Çağdaş YaklaşımlarSempozyumu”nda bildiri olarak sunulmuştur.

(**) Prof. Dr.; “Eğitim Sosyologu”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi.

*** Bu Araştırma Görevlileri Ar. Gör. M.Akif Sözer, Ar. Gör. Ali Gurbetoğlu, Ar. Gör. Rafet Aydın’dır.

****Ar. Gör. Ali Gurbetoğlu’nun Sincan Lisesi, Etimesgut Özel Ferda Lisesi; Ar. Gör. Mustafa Şanal’ın Kayseri Lisesi, Melikgazi Lisesi, Nuh Mehmet Baldöktü Anadolu Lisesi, Melikgazi İmam-Hatip Lisesi; Ar.Gör. Mustafa Tatar’ın Van Gölü Anadolu Lisesi, Kazım Karabekir Anadolu Lisesi ve Mehmet Akif Ersoy Anadolu Liselerindeki alan seçmeli program uygulamaları üzerindeki araştırma ödevleri denetimimizde gerçekleştirilen doktora dersinin bir parçası olarak hazırlanmıştır. 

(1) “Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği, İkinci Kısım, Programlar İle İlgili Esaslar”, Millî Eğitim İle İlgili Mevzuat, 2. Baskı, Ankara MEB, 1999, s. 1174.

(2) Aynı, Madde, 9-10-11, s. 1175.

(3) Aynı, s. 1175.

(4) Aynı, “Değişik: Eylül 1997- 2480 s.T.D.,” s. 1182

(5) “Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme Yönetmeliği’ni Uygulayan Ortaöğretim Kurumları (Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri İle Mesleki-Teknik Ortaöğretim kurumları Hariç) Öğrencilerin 10’uncu Sınıfta Yönelecekleri Alanlar İle 9’uncu Sınıfta Bu Alanlara Yönelmede Kaynaklık Eden Derslere Ait Çizelge”, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi, 15 Ocak 1996, Sayı: 2447, s. 18.

(6) T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi, C. 59, Sayı: 2455, 17 Haziran 1996.

(7) Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi Müdürü ile 8.12.1999 tarihinde Ankara’da makamında yapılan söyleşiden özetle verilmiştir.

(8) Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı ile 8.12.1999 tarihinde makamında yapılan görüşmeden özetle alınmıştır.

(9) Mehmet Emin Resulzâde Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni ile 8.12.1999 tarihli görüşmeden özetle.

(10) Anıttepe Lisesi Müdürü ile 9.12. 1999 tarihinde Ankara’da makamında yapılan görüşmeden özetlenmiştir.

(11) Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Başyardımcısı ile “Alan Seçimlik Program Uygulamaları Hakkında Görüşme”, 6.01.2000. 

(12) Osmanlı Bilim Derneklerinin etkileri üzerine buradaki belirlemeler için bkz: İsmail Doğan, Değişen Türkiye’de Bilim ve Kültür, Ankara: İmaj Yay., 1997, s. 68-91.

(13) İ. Doğan, “Türkiye Bilimler Akademisi Ödülleri”, Sivil Toplum, 2000, s. 177-180.

 

 

 

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

 

 

 

 

[ yukarı ]

Arşiv