MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 160

Güz 2003


Ulusal Teknoloji Politikaları ve İlköğretimde Teknoloji Eğitimi

Oktay AKBAŞ*

 

GİRİŞ

Buharlı makineyle başlayan sanayileşme, insanoğlunun kas kuvvetinin yerini almış, bilgisayarla başlayan yeni teknolojiler ise insan beyninin gücünün artırmıştır. Bilgisayarların yardımıyla bilgi ve teknolojinin üretimi ve dağıtımı kolaylaşmıştır. Bu durum bilim ve teknolojiyi belirli bir grubun tekelinden çıkararak bütün toplumun malı haline getirmiştir.

Sanayi toplumuna geçişin temel motoru, buharlı makinelerin keşfi olurken bilgi toplumuna geçişte bilgisayarlar, iletişim teknolojileri, mikro elektronik, robotlar, biyoteknoloji ve fiber optik yeni makine ve malzemelerin üretimi itici rol oynamaktadır (1). Başka bir deyişle batının endüstriyel teknolojisinin ufku kaldıraç , çark, şaft, makara, manivela ve motorların gözle görülür elle tutulur dünyasından atom, molekül, elektromanyetik dalga, indüksiyon, bakteri, virüs ve genlerin gözle görülmeyen, hatta kolaylıkla zihinlerde canlandırılmayan dünyasına doğru kaymıştır (2).

Bilgiye dayalı teknolojik ürünler üreten ülkeler ve şirketler dünya rekabetinde öne çıkmaktadır. Sanayi dönemi malı üretenler ise bilgi teknolojisine dayalı üretim yapanlara göre daha alt seviyede gelir elde etmektedirler. Kavrakoğlu (3) tarafından yapılan bir araştırmada bilgi teknolojisine dayalı ürünler ile sanayi dönemi ürünlerinin fiyatları karşılaştırılmıştır. Uydu, ileri teknoloji gerektiren ilaçlar, savaş uçağı ve yolcu uçağı gibi ileri teknoloji gerektiren ürünler yüksek fiyatla satılırken, çimento, demir çelik, penye ve otomobil gibi sanayi dönemi ürünleri oldukça düşük fiyatlarla alıcı bulmaktadır.

Yukarıdaki karşılaştırmadan dünya üzerinde rekabet etmenin ve var olmanın koşulunun yeni teknolojiler kullanarak üretim yapmak olduğu görülmektedir. Sanayi çağına yetişemeyen toplumlar üretmedikleri teknolojileri transfer yoluyla kullanabilmişlerdir. Bu dönemde yeni teknolojiyi üretmeyen ve uzak kalanların ise transfer yoluyla bu teknolojiler kullanmaları zorlaşacaktır. Böyle bir geçiş döneminde yeni teknoloji ürünlerinin ilköğretim okullarında bulunması ve bu teknoloji kültürünün öğrencilere aktarılması gerekir. Bunu yaparken teknoloji eğitimi derslerinin yeni teknolojileri kapsaması ve bilginin uygulamaya geçirilmesine olanak tanıması gerekir.

BİLİM VE TEKNOLOJİ

Bugünkü anlamda bilimsel çalışmalar başlamadan önce teknoloji büyük bir aşama kaydetmiştir. Bir kurum olarak bilim, teknolojiden binlerce yıl sonra oluşmuştur. 18 yy dan sonra teknoloji bilimin uygulama alanı olmuş, 19. ve 20. yy da bilimin teknolojinin gelişmesinde etkisi büyük olmuştur (4). Günümüzde ise bilim ve teknoloji, bilim ve araştırma, bilim ve sanayi gibi çift kavramların kullanımı artmıştır. Çünkü, bilim, teknoloji ve araştırma birbirinin verilerini kullanmaktadırlar.

Bilim doğal olayların sistematik açıklanması olarak kabul edilmektedir. Teknoloji ise bilimsel bilginin uygulanmasıdır. Çağdaş teknoloji, toplanan bilimsel bilginin yeni ürün ve sanayi süreçleri elde etmek üzere daha sistematik ve güdümlü uygulanması olarak tanımlanabilir (5). Başka bir deyişle teknoloji, bilimsel veya organize edilmiş bilgilerin sistematik bir şekilde işe koşulmasıdır. Teknoloji bunu yaparken temel araştırma ve teorik bilgi ile gerçek yaşam problemleri arasında köprü vazifesi görür (6).

Teknoloji üretimi için (7),

1.Temel araştırma ve teoriyi anlamak,

2.Uygulamadaki işin bilgisi üzerinde çalışmak,

3.Araştırmaları işi tamamlamak için kullanılabilecek bir birime dönüştürmek gerekir.

Teknoloji uygulamaları, insanın ortaya çıkışından itibaren vardır. Çünkü insanoğlu dünyayı daha yaşanabilir duruma getirmek için tarih boyunca doğayı kontrol altına alma ve kendi istediği yönde yönlendirme çabasına girmiştir. İnsanlar teknoloji ürettiklerinin farkında olmadan doğayla başa çıkma, giyinme, barınma, yiyecek saklama vb. ihtiyaçlarını karşılamışlardır.

İnsan yaşadığı çevrede yaşamını kolaylaştırmak ve doğa üstünde kontrolünü artırmak amacıyla devamlı olarak araştırmalar yapmış, problem çözme sistemleri ve faydalı araçlar geliştirmiştir. Bu çabalar sonucunda oluşan teknolojinin özellikleri şunlardır (8).

1.Teknoloji insan potansiyelini genişletmeye yönelik bir hareket içerir.

2.Teknoloji insanın istek ve ihtiyaçlarını karşılar.

3.İnsanlar teknolojiyi yaratır, işler hale getirir ve kullanır.

4.Teknoloji teknik anlamda sistem, teknikler, makineler gibi araçların kullanımı sayesinde işler hale gelir.

5.Teknoloji toplum ve kültürü etkiler.

6.Toplum teknolojinin kontrolü ve kullanımıyla ilgili sorulara cevap verme yeteneğine sahiptir.

7.Teknoloji gelişim aşamasına veya karmaşıklık seviyesine bakmaksızın her kültürün malıdır.

8.Teknoloji insanlara doğal çevreleri üzerinde kontrol için onlara güç kullanma yeteneği verir.

9.Teknoloji insan ırkının yaşaması için temeldir.

10.Teknoloji geleceğe uyum sağlamadır.

Teknoloji, tüm insanlığın bilgi birikiminin uygulanmasıdır. Teknoloji kavramı içerisinde bilme, düşünme ve yapmanın birleştirilmesi bulunur. Teknoloji sayesinde insanlar fiziki dünyada meydana gelen değişmelere daha kolay uyum sağlarlar ve iş yapma kapasitelerini artırırlar. Teknolojinin etkileri sadece fiziksel bilgi alanında olmaz, sosyal alanda da etkileri olur (9).

On altıncı ve on yedinci asır kavşağında İngiltere’de eskisinden daha fazla kömür çıkarmak ve nakletmek ihtiyacı, teknik problemler ortaya çıkarıyordu. Kütüklerin ve kömürün uzaklara taşınması odunlardan yapılan rayları, kömür madenlerinde biriken suyun dışarı atılması problemi ise buharlı makinelerin kullanılmasını doğurmuştur. On sekizinci yüzyılın sonu ve on dokuzuncu yüzyıldaki gelişmeler bilimsel inkılaba ihtiyaç göstermeden tekniklerle çözülmüştür. Ancak teknolojinin daha ileri gitmesi bilimsel bilgilerle olmuştur. Bu asırlarda meydana gelen teknolojik gelişmeler ve uygulamalı araştırmalar makineleşmiş ve elektronik çağa ulaşmamız için çözülmesi gereken problemlerle uğraşmaya yetmemiştir. Bundan sonra yapılan, yeni bilimsel bilgilerin pratik amaçlar için uygulanmasına dayanmaktadır (10).

Avrupa da rönesanstan sonra Descartes ve Galilei ile birlikte yeni bir çağ başlatan Francis Bacon, 16.yüzyılın sonunda bilgi için gerçekten çok insancıl bir görev tanımlamıştır. Bacon’a göre “Bilgi fikri zevk veya iddia, başkasına üstünlük, menfaat, şöhret veyahut güçlü olmak gibi aşağılık şeyler için değildir. Bilgi ancak yaşantımızda kullanmak ve yararlanmak için aranmalıdır” (11).

Günümüzde bilim ve teknoloji birbirinden bağımsız iki farklı olgu olarak algılamak imkansızdır. Bilim ve teknoloji arasındaki sınır günümüzde bu yüzyılın başına göre çok daha az belirgindir. Bilimin içinde belli bir ihtisaslaşma sonucu bir dallanma gözlenirken, bilim ve teknoloji arasında giderek artan bir bütünleşme söz konusudur (12).

Bilim ve teknolojinin günlük yaşamımızın bir parçası olduğu ve onları anlamak zorunda olduğumuz bir gerçektir. Bilim ve teknoloji esas olarak günümüzde yaşanan toplumsal refah ve üretim bolluğunun kaynağıdır. Bilim ve teknoloji sayesinde toplumsal, siyasi, ekonomik, sosyal tüm yapılarda değişiklikler olmuştur. İnsanların tarım toplumundan kalan tüm alışkanlıkları, eğlence türleri, boş zaman aktiviteleri, savaşları kısaca tüm yaşam tarzları değişmektedir. Bilim ve teknolojinin genel mantığının anlaşılması, işimizde ve hayatımızda  uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Öğrenilen bilginin hayatta ne işe yaradığı ve hangi teknolojik araçlarda kullanıldığının bilinmesine ihtiyaç vardır. 

Bilim ve teknoloji arasında farkın azalması bilimsel bilginin ne olduğu konusuna eğilmeyi zorunlu kılmıştır. Çağdaş eğitim akımlarından bazıları tüm öğretim süreçlerinde bilimsel çalışma sürecinin hakim olmasını savunmaktadırlar. Bu yaklaşımlardan biride yapısalcı yaklaşımdır.Yapısalcı yaklaşımın uygulandığı sınıfta öğrencilerle bilimsel bilgi anlayışı kazandırılmaya çalışılır. Öğrenciler sınıfta araştırmayla meşgul olurlar ve bu süreçte gözlem, çıkarım ve ilişkilendirme yaparlar. Bu yolla öğrencilerde bilimsel düşünme becerileri ve kendi bilimsel anlayışlarını aktif olarak geliştirme fırsatı bulurlar (13).

Bilim ve teknolojideki bu gelişmeler ve günlük yaşamımızdaki olumlu etkilerinden herkes yararlanmasına rağmen bunun üzerinde düşünenlerin sayısı oldukça azdır. İnsanları bilim ve teknoloji karşısındaki tepkileri bakımından üçe ayırmak mümkündür (14).

1.Birinci gruptaki insanlar bilgi edinme ve anlamlandırma tutkusu içerisindedir. Anlayabildiği her şeyi öğrenir. Bu gruba bilim adamları, astronomiye, yeni teknolojilere derin ilgi duyan ve popüler bilim kitapları okuyan kişiler girer. 

2.İkinci gruptaki insanlar endüstride kullanılan teknolojinin bilimsel araştırmalar sonucu olduğunu bilir. Yeni icatlarla ilgilenir. Bilgi ve becerilerini bu yeni teknolojilere göre geliştirmeye önem verirler.

3.Üçüncü gruptakiler ise bilim ve teknolojiye ilgisiz olmakla birlikte bilim ve teknolojinin yaşam üzerinde ki etkisinden en geniş ölçüde faydalanırlar. İnsanlığın büyük çoğunluğu bu grupta bulunur ve dünyadaki hızlı değişmenin farkında bile değildir.

Çoğunluğun bilim ve teknolojiye olan bu ilgisizliği yazar tarafından iki nedene bağlanmaktadır (15).

1.Okul programlarında bilim ve teknolojiye az yer verilmesi, toplumun bilim ve teknolojiye yabancı kalmasına sebep olmaktadır. 

2.İnsan çoğunluğunda görülen resimli dergi ve gazeteleri bakmayı okumaya, futbol seyretmeyi düşünmeye, bahisli yarışmaları araştırmaya yeğleyen davranışları simgelediği yaygın kafa tembelliğidir.

Savunmada, sağlıkta, sanayide bu derece yaygın olarak kullanılan bilgi ve teknolojileri topluma mal etmeye yönelik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bilgi ve becerilerini yeni teknolojilere göre geliştirebilen, yeniliklere açık bireyler için okullarda kullanılan yöntem, teknik ve araç gereçlerin bu teknolojileri anlamaya ve kullanmaya yönelik olarak düzenlenmesi gerekir. 

TÜRKİYE’DE BİLİM VE TEKNOLOJİ POLİTİKALARI

Türkiye’de bilim ve teknoloji politikaları genellikle planlı dönemden sonra ortaya çıkmıştır. Kalkınma planlarında bilim ve teknolojiyle ilgili yapılması gerekenler verilmiştir. Bu planlarda bilim ve teknoloji transferi, yurt dışına gönderilecek öğrenci sayısının artırılması, araştırma ve geliştirmeye daha çok önem verilemesi ve teknoloji temelli bir toplum yaratma gibi genel başlıklar bulunmaktadır (16). Ayrıca son yıllarda, kıt finansman kaynaklarının toplumsal, ekonomik ve uzun dönemdeki çıkarların korunması için birincil alan olarak bilim, teknoloji, eğitim-öğretim ve araştırmaya yönlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir(17).

Yedinci Beş yıllık kalkınma planlarında teknoloji kültürünün topluma kazandırılmasında eğitimin rolü üzerinde durulmuştur.Eğitim kurumlarına düşen görevler şunlardır (18).

1.Eğitim ortamı dünyada tartışılan gelişmelerin en kısa sürede yansıdığı bir ortam olmalıdır. Soru soran, eleştiren, tartışmasını bilen, merak eden, bireye saygılı, özgürcü düşünüp yaratabilen insan yetiştirmek ilke olmalıdır.

2.Araştırmacının seçilmesi ve yetiştirilmesinde ilkokuldan başlanmalıdır.

3.Eğitim kurumları ve programları için çizilecek program çerçevesi mutlak olarak bilim ve teknoloji politikalarıyla tümleşik olmalıdır.

4.Eğitimin en temel amaçlarından biri bilim ve teknoloji ile barışık bir toplum yaratma olmalıdır.

5.Bilimsel ve teknolojik gelişmelerden yararlanmak için sürdürülen sosyal uyum faaliyetlerinin çok büyük bir kısmı eğitim alanındadır. Sadece üretim değil yaşamın her alanında verimlilik, yaratıcılık ve kalite bilincine sahip mezunlara ihtiyaç vardır.

6.Gerekli olan insan tipi takım halinde çalışabilmeli ve karmaşık problemleri çözmek üzere disiplinler arası projeleri yürütebilmelidir.

7.Eğitimde esas önemli olan yüksek nitelikli, alanında yeni bilimsel ve teknolojik gelişmeleri sürekli izleyebilen ortalama uygulayıcıların artırılmasıdır.

8.Bilim ve teknoloji kültürü uzun süre, büyük yatırım ve iyi bir planlama gerektiren eğitim süreçleri ile gerçekleştirebilir.

9.Teknoloji ile barışık, modern teknolojiyi özümsemiş ve kendine özgü teknoloji üretebilen bir toplum amaçlanmaktadır.

Teknolojik kültürün oluşturulmasında esas görev eğitim kurumlarına düşmektedir. Yaşadığı ve çalıştığı teknolojik çevrenin genel mantığını kavramayan ve anlamlandıramayan insanların teknolojik kültüre katkı yapmaları beklenemez.

Türk bilim politikası adlı çalışmada bilim ve teknoloji ile ilgili dikkat çeken saptamalar şunlardır (19).

1.Bilim, teknoloji ve araştırma artık hep birlikte anılmaya başlamıştır.

2.Batıyı taklit ederken, batılılaşma gayretlerimizi sürdürürken batının en çok gıpta edilecek tarafının, başarısının asıl anahtarının bilimde ve bilimsel araştırmalarda olduğunun görülmesi gerekir.

Teknoloji üretiminde bilimsel araştırmanın önemi büyüktür. Okullar araştırma kültürüne dayalı olarak çalışmalar yapmalıdırlar.

7.Beş yıllık kalkınma planında bilim ve teknolojide Türkiye için öncelikli alanlar seçilmiştir. Bu öncelikli alanlar aşağıda verilmiştir (20).

1.Enformasyon Teknolojisi: Mikrolelektronik, bilgiişlem ve iletişim teknolojilerinin bileşimi olan enformasyon teknolojisi bilişim devriminin motorudur. Bu teknoloji toplum yaşamının her alanında temelli değişiklikler yapmaktadır. 

2.Yapı Malzemeleri Teknolojisi: Maddenin moleküler yapıda kontrolü sayesinde yepyeni özellikleri olan ürünler gündeme gelmektedir. Doğal kaynaklarla rekabet edebilecek sentetik malzeme kaynakları yaratılmaya başlanmıştır.

3.Biyoteknoloji: Moleküler yapı, genetik ve organik sistemlerdeki buluş ve gelişmeler biyoteknolojinin yirmi birinci yüzyılın başında enformatiğin konumuna gelemsine neden olmuştur.

4.Nükleer Teknoloji: Elektrik enerjisi üretimi yanında, sağlık alanında, ilaç endüstrisinde, tarım ve hayvansal üretimin ıslahında, kalite kontrolünde, ve bir çok alanda kullanılmaktadır.

5.Uzay ve Havacılık Teknolojisi: Bu alandaki gelişmeler savunma, ulaşım,ve iletişim teknolojileri yanında, dünyanın uzaydan gözlenip denetlenmesi gibi orta vadede yaşamımızı kökten etkileyecek uygulamalar başlamıştır.

Eğitim sistemleri ülkenin genel bilim ve teknoloji politikalarını destekler nitelikte eğitim vermelidir. Teknolojik içerikli derslerde son gelişmeler doğrultusunda düzenlemeler yapılmalıdır. Bu yeni teknolojilerin günlük hayatımızda kullandığımız araçlara etkisi, hangi araçlarda kullanıldığının bilinmesine ve bu araçların incelenmesine, araştırılmasına ve anlaşılmasına ihtiyaç vardır. 

İŞ EĞİTİMİ

1900’li yıllardan itibaren geleneksel okul, veya eski okul olarak adlandırılan okullar Almanya ve ABD merkezli çağdaş eğitim akımlarından eleştiriler almıştır. Ortaya çıkan çağdaş eğitim akımlarından iş eğitimi akımı, çocuktan hareket akımı, kır yurdu akımı, üretim okulu gibi akımlar kendi dönemlerinde eğitim üzerinde etkili olmuştur.

İş okulu akımında diğer çağdaş akımlarda olduğu gibi geleneksel okulun özelliklerini eleştirerek yeni bir okul önermiştir. Geleneksel okul kitap okulu, okuma okulu ve öğrenme okulu olarak eleştirilmiştir. Bu okulun yerine iş okulu ve eğitim okulu önerilmektedir.

İş eğitimi akımıyla şu iki genel amaca ulaşmak istenmiştir (21).

1.Öğrenciyi pasiflikten ve ezbercilikten kurtararak, kendi kendine faal olmasını sağlamak

2.Öğretilecek içeriğin hayat için gerekli ekonomik, sosyal, politik ve mesleki ihtiyaçlardan yola çıkarak belirlemek

Bu eğitim akımında iş zihinsel ve bedeni bir eğitim aracı olarak kullanılmıştır. Bu akım temsilcilerine göre öğrenci zihni anlamda aktif olduğu gibi el işi alanında da aktif olmalıdır. Bu akımın temsilcileri iş’ten el işi faaliyetini anlamaktadırlar.

İş eğitimi akımının önemli temsilcilerinden Kerschensteıner, geleneksel okulları sadece zihni yetenekleri geliştiren bir eğitim olduğundan dolayı eleştirir. Okul mezunlarının çoğunluğunun el işi gerektiren işlerde çalışıyor olmasını bu okulların eksikliği olarak görür. İlk başlarda el işi faaliyetlerini öne çıkarmıştır.Gelen eleştiriler sonucunda her el işinin aynı zamanda zihni bir faaliyet gerektirdiğini belirtmiştir (22).

Dewey ise, okulların öğrencileri hayata hazırlayan yerler değil, hayatın ta kendisi olduğunu belirtir. Ona göre bilgiler soyut anlam yoluyla kavranamaz, tam tersine faal haldeyken öğrenilir. Bu sebeple öğrenci faaliyetini temel aldığından yaparak öğrenme ilkesini ortaya atar. Dewey’e göre hayat faaliyetten ibarettir. Bu sebeple hazırlanacak aktif okulda eğitimle ilgili her şey çocuğun etrafında dönmelidir. Çocuk okul organizasyonunda merkez olarak kabul edilmelidir. Bu ise okul sıralarının kaldırılmasıyla öğretimin laboratuarlara, kütüphanelere, oyun alanlarına, atölyelere hatta mutfaklara kaydırılması demektir (23).

Ülkemizde iş eğitimi derslerinin gelişimi diğer ülkelerle beraber olmuştur. 1900’lü yıllardan itibaren işin eğitim amacıyla kullanımı programlara girmiştir. İş eğitimi 1909’dan sonra İstanbul’da bulunan öğretmen okulunda (Darülmuallimin) el işi adı altında okutulmaya başlanmıştır (24).

Ülkemiz eğitimcileri de tüm dünyada olduğu gibi iş eğitimi akımından etkilenmişlerdir. Bunlardan biri olan İsmail Hakkı Baltacıoğlu liberal anlamda iş okulu ile sosyalist üretim okulunu birleştirmiştir. İşin eğitim amacıyla kullanılması yanında okulların gerçek işler yaparak piyasada işe yarayacak ürünlerde üretmesi gerektiğini savunmuştur. Baltacıoğlu oyuncak işler yerine gerçek kullanılabilir ve ekonomik bir değeri olan işler yaptırılmasını ve çocukların üretici yetiştirilmesi gerektiğini savunmuştur (25).

İş eğitimi akımının temsilcilerinden İsmail Hakkı Tonguç’u iş eğitimi yönünden farklı kılan 1930’lu yıllardan itibaren iş eğitimi üzerine çalışması ve 1940 yılından itibaren bu görüşlerini Köy Enstitüleri vasıtasıyla uygulama şansına erişmiş olmasıdır. Bu akım temsilcileri okullarda bilgi kazandırmayı ikinci plana itip, iş vasıtasıyla karakter şekillendirmeyi ön planda tutmuşlardır (26). Köy Enstitülerinde, iş kavramı, genel kültürün bir parçası olarak ele alınmış ve kültürü yükseltmenin, bilimi, teknolojiyi, el becerisini ve sanatı geliştirmekle olabileceği görüşü savunulmuştur (27).

İş eğitimi ile hayata ve yakın çevreye görelilik, iş içinde yaparak yaşayarak öğrenme, iş vasıtasıyla iş için eğitim, faydalılık, iş cemaatleri halinde öğrencilerin okul yönetimine katılması gibi yeni eğitim prensiplerinin uygulanmıştır (28).Öğrenci aktifliğini ön planda tutmaları ve yaparak yaşayarak öğrenme ilkesi günümüzde de güncelliğini korumaktadır. Ancak tüm okullarda ki ders programlarının iş okulu düşüncesiyle reformdan geçirilmesi talepleri gerçekleşmemiştir. İş eğitimi akımının etkisiyle okul programlarına iş eğitimi dersinin konmuş ve bu derslerde iş, el işi olarak görülmüştür.

TEKNOLOJİ EĞİTİMİ

Teknolojik araçlar insan hayatını kuşatmıştır. Birey evinde, mutfakta, oturma odasında işe giderken, haberleşirken, iş yerinde ve tatilde her an teknolojiyle iç içedir. El becerisine dayalı işin mahiyeti değişmiştir. Günümüzde yapılan işler teknoloji temelli hale gelmiştir. Teknolojinin yayılması ve bütün insanları ve yaşamları etkilemesi teknolojinin öğretilmesine temel olmuştur (29).

Batıda endüstriyel sanatlar olarak adlandırılan ve pratik becerileri daha çok öne çıkaran yaklaşım giderek teknolojik süreç ve işlemleri bütünsel bir yapı içinde kapsayacak biçimde genişleyerek teknoloji eğitimi adını alan bir dönüşüme uğramıştır (30).

Pratik becerileri öne çıkaran iş eğitimi derslerinde teknolojik süreçleri, ürünleri, kavramları ve bilimsel düşünme sürecini öne çıkaran teknoloji eğitimi derslerine geçilmiştir. Teknoloji eğitimi ile bilimsel ve teknolojik ilkelerin algılanması, kişilere mal edilmesi ve uygulanması kastedilmektedir.

Teknoloji Eğitimi teknolojide meydana gelen  değişmelere bağlı olarak dinamik bir süreçtir. Teknolojinin amaç ve muhtevasında sürekli bir gelişme sağlanmalıdır. Bu gelişmenin sağlanmasında, diğer ülkelerde teknoloji eğitiminin nasıl anlaşıldığı ve uygulandığının bilinmesi ülkemizdeki uygulamalar için önemli katkılar sağlayacaktır. Özellikle teknoloji eğitiminin amaçlarının bilinmesi bu dersin programının geliştirilmesi için önemlidir. Burada ABD, Japonya ve Yeni Zelanda da uygulanan teknoloji eğitiminin amaçları verilmiştir.

ABD’de okullar ve tüm Amerikalılar kapsayacak şekilde teknoloji kampanyası başlatılmıştır.Teknolojik literatürü içeren yirmi ayrı standart geliştirilmiştir (31).

1.Teknolojik ürünlerin özellikleri

2.Teknolojinin çekirdek kavramları

3.Teknolojinin diğer alanlardaki çalışmalarla ilişkisi

4.Teknolojinin sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi etkileri

5.Teknolojinin çevreye etkisi

6.Teknolojinin toplumsal çevrede rolü

7.Tarihte teknolojinin etkisi

8.Teknolojinin tasarım ve çözüm üretmede rolü

9.Araştırma, geliştirme, yenilik ve buluşlar

10.Problem çözme deneyimi

11.Tasarı sürecini uygulama kabiliyeti

12.Temel teknolojik ürün ve sistemleri kullanma

13.Teknolojinin sistem ve ürünler üzerine etkisini değerlendirme

14.İlaç teknolojileri

15.Biyoteknolojiler

16.Enerji ve Güç

17.Bilgi ve İletişim

18.Taşıma

19.Üretim

20.Yapı

Bu konu başlıklarını, teknolojinin doğası, teknoloji ve toplum, tasarı, teknolojik dünya ve yetenekler, teknolojik gelişmeyi gösterecek rehber alanlar olarak beş başlık altında toplamak mümkündür. Teknolojinin doğası ve teknolojinin topluma etkisi üzerinde daha çok durulduğu görülmektedir.

Japonya’da 1980’den sonra iş yaşamında ve toplumdaki değişmelere cevap vermek için teknoloji eğitimi programında değişiklikler yapılmıştır.Teknoloji eğitiminin yeni genel amaçları belirlenmiştir(32).

1.Yaratıcı ve üretici deneyimler sayesinde temel teknolojik becerileri öğrenmelerine yardımcı olmak, modern teknolojiyi anlamalarını ve uygulama için temel tutumlar geliştirmek

2.Tasarılar ve deneyimler yoluyla problem çözme için akılcı, yaratıcı tutum ve beceriler geliştirmek

3.Makine ve araçlarla yapılan deneyimler sayesinde günlük yaşam ve teknolojinin arsındaki ilişkiyi anlamalarına yardımcı olmak.

Son yıllarda Japonya’da başka bir ana hedef elektronik ve mekaniğin birleşmesinden oluşan “mechatronics” konularının bağımsız projelerle uygulanması olmuştur. Bu becerileri kazandırmak amacıyla şu içerik hazırlanmıştır.

1.Makine ve araçlarda mekanik ve elektroniğin birleştirilmesi

2.Algılayıcıların özellikleri ve ilkeleri

3.Agılayıcı ve bilgisayarlar; Paralel dijital dönüştürme, mantık döngüsü, işaretler

4.Hareket sağlayıcıların (actuators) özellikleri ve tipleri

5.Hareket kontrolü

6.Mekanik ve güç ileten araçlar.

Bu içeriğe bağlı olarak tasarlama, üretme, araştırma ve deneyimlere bağlı projeler verilmektedir. Robot tasarlama ve üretimi, uzaktan kontrol sistemleri tasarlama ve kullanma gibi projeler verilmektedir (33). Japonya’da teknoloji eğitiminde robot teknolojileri, bilgisayar teknolojileri ile iletişim ve bilgi teknolojilerinin öncelikli hedefler olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. 

Yeni Zelanda da ise Teknoloji eğitiminin amaçları bakanlığının yaptığı çalışmalar sonucunda yeniden belirlenmiştir Teknoloji eğitimi ile öğrencilerde teknolojik bilgi, anlayış ve yetenek kazandırarak teknoloji ve toplum ilişkisini anlamaları amaçlanmıştır (34). 

Hazırlanan bu genel hedeflere ulaşmak amacıyla içerik olarak aşağıda ki konu başlıkları belirlenmiştir.

Materyal Teknolojisi

Bilgi ve iletişim teknolojileri

Elektronik ve kontrol teknolojileri

Bioteknoloji

Yapı ve mekanik

Üretim teknolojileri ve süreçler

Yiyecek teknolojileri

Teknolojik bilginin yerleşmesi için teknolojik kavramların program içerisinde kazandırılması gerekmektedir. Hazırlanan yeni programda teknolojik gelişmeyle kullanılmaya başlanmış kavramların öğrencilere kazandırılması hedeflenmiştir. Bu kavramlar, estetik, etkililik, ergonomi,geri besleme, güvenirlik, optimum vb.

Örnek alınan ülkelerde teknoloji eğitiminin yeniden ele alındığı gelişmelere göre yeniden amaç ve içerik belirlendiği görülmektedir. Teknoloji eğitiminin yirminci yüzyıl başındaki iş eğitimi dersleri gibi işlenemeyeceği açıktır. Teknolojik süreçlere, teknolojik kavramlara, yeni bilgi teknolojilerine, bilim ve teknolojinin genel yapısına uygun, tasarlama, uygulama ve problem çözmeye öncelik verilmesi gerekir. 

Günümüz insanından beklenen özellikler büyük oranda değişmiştir. Türkiye Bilişim Vakfı bilişim çağında(35).“Düşünme, algılama, karar verme ve problem çözme yetenekleri gelişmiş, çevreye ve değişen koşullara uyum gösterebilen, sanata, araştırma ve geliştirmeye, bilim ve teknoloji üretimine yatkın ve beceri düzeyi yüksek” insanlara ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Teknoloji eğitiminde yeni amaçlar hazırlanırken bilişim çağının insanında bulunması gereken özelliklerde dikkate alınmalıdır.

Ülkemizde teknoloji eğitiminin ve niteliğinin  tam anlaşıldığı söylenemez. Bu eğitime günümüzde de çoğu durumda teknoloji kavramından uzakta, geleneksel bir anlayışla ve geçmişte uygulanan el işi ve ev işi gibi basit becerileri öne çıkaran program mantığı içinde bakılmakta, teknoloji çağında teknoloji kültüründen yoksun bir işleyiş sürmektedir (36).

Günümüzde iş eğitimi dersleri el becerilerinin temel alındığı yaklaşımda geleneksel derslerin yanında ve onlarla ilişki kurmadan uygulamadan örneklerle bireye basit becerilerin öğretimi öne çıkarılmıştır. Burada kazandırılmak istenen el becerileri ile teknolojik ilkeler arasında ilişki çoğu durumda göz ardı edilmiş, konunun bilimsel boyutları önemsenmemiştir.

1970’lerden sonra birçok ülkede iş eğitimi kavramının teknoloji ve sistem temeline dayalı olarak geliştirmeye başlandığı gözlenmektedir. Ancak ülkemizde bu geçiş sağlanamamış bu derslerde bazen tasarım bazen de el sanatları ve el becerisi tek başına sistem bütünlüğü olmaksızın etkinliklerin esasını oluşturmaktadır. Bugünkü uygulamalarda teknoloji boyutuna yeterinde değinilmediği gözlenmektedir (37). 

Teknoloji eğitiminde karşılaşılan sorunların bazıları ülkemize özgüdür. Bunlar daha çok teknoloji eğitimine ilişkin anlayış eksikliği ve kaynak yetersizliğine bağlıdır. Bazı sorunlar ise birçok ülkede görülen dersin yapısıyla ilgili sorunlardır.Bu sorunlar aşağıda verilen başlıklar altında toplanabilir. 

1.Program Değiştirme Zorluğu: Teknoloji eğitimi programına teknolojide ve iş yaşamındaki değişmelere bağlı olarak en geç on yılda bir gelişmelerin yansıtılması gerekir. Teknoloji eğitimimin içeriği teknoloji dünyası, ülkelerin genel teknoloji politikası ve çalışma dünyasıyla yakından ilgilidir.

2.Üst Öğrenim Kurumlarına Öğrenci Yetiştirmenin Öne Çıkarılması: Okulların İlköğretim’den başlayarak üst öğrenim kurumlarına öğrenci yetiştirme görevini öne çıkarması üst öğrenime devam etmeyen öğrenciler bakımından eşitsizlik yaratmaktadır (38).

3.Giriş Sınavları Baskısı: Yükseköğretime gidecek grup için, bütün öğrencilerin yaşama hazırlanma gereksinimleri göz ardı edilerek bütün öğrenciler için sınavlarda soru sorulan derslere ağırlık verilmektedir. Ortaöğretim ve Yükseköğretime giriş sınavlarında ki yüksek rekabet öğrencilerin sınavlarda soru çıkan derslere ağırlık vermelerine neden olmaktadır.

4.Program Sürelerinde Oynama: Veliler ve diğer faktörler sonucunda teknoloji eğitimi haftalık ders saatlerinde bakanlıklar tarafından oynamalar olmaktadır. 1994 yılında program içeriğinde bir değişiklik yapılmadan haftalık ders süresi 3 saate düşürülmüştür. 1997 yılındaki düzenlemeyle bu süre haftalık 2 saate düşürülmüştür (39). Japonya’da da velilerin dershaneler için daha fazla zaman istemesinden dolayı ev ekonomisi ve teknoloji eğitiminin süresinde yüzde 50 azaltma olmuştur (40)

5.Teknoloji Eğitiminde Araştırma Eksikliği: Teknoloji eğitiminde insan kaynağı ve ekonomik anlamda araştırma eksikliği görülmektedir. Teknoloji eğitimi için devamlı ekonomik yatırım gerekmektedir.

ÖNERİLER

Makalemizin genel çerçevesi içerisinde, teknoloji eğitiminde karşılaşılan problemlerin çözümü için şu öneriler ileri sürülebilir.

1.Teknoloji eğitiminin hederleri belirlenirken ülkenin genel bilim ve teknoloji politikası göz önünde bulundurulmalıdır.

2.Teknoloji kültürünün yerleştirilmesinde öğretim yöntemi olarak bilimsel çalışma ve proje (tasarlama-üretme)yöntemi kullanılmalıdır.

3.Teknoloji eğitimini basit ev ve el işleri yaptırmak olarak anlamak yerine teknolojik süreci ve üretimi anlamayı  ön plana çıkarmak gerekir. 

4.Teknoloji eğitimi programı kısa aralıklarla araştırmalara, teknolojiye ve iş dünyasındaki değişmelere bağlı olarak yenilenmelidir.

5.Bilişim çağının gerekleri göz önüne alınarak bilgi ve iletişim teknolojilerine teknoloji eğitimi içerisinde daha çok yer verilmelidir.

6.Araştırma ve geliştirme günümüzde bilim ve teknolojiyle birlikte anılmakta, buluş ve yeniliklerin ortaya çıkarılmasında kilit rol üstlenmektedir. Teknoloji ve diğer derslerde öğrencileri araştırmaya yönlendirecek çalışmalar yaptırılmalıdır.

7.Teknoloji derslerinde, öğrencilerde teknolojiye karşı olumlu tutum geliştirilerek onların hayatları boyunca işlerinde ve özel yaşamlarında teknolojiyi takip ederek uygulayan insanlar olmaları sağlanmalıdır.


(*) G.Ü.Gazi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Araştırma Görevlisi 

(1) T.K. Bensghir. Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim.TODAİE Yayın No:274,Ankara,1996,s.12.

(2) C.Kozlu.Türkiye Mucizesi İçin: Vizyon Arayışları ve Asya Modelleri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1999,s.23.

(3) İ.Kavrakoğlu.Hangi Ülke Ne Kadar Dijital?, 23 Kasım 2000 Milliyet

(4) H.Doğan. Teknoloji Eğitimi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi Yayınları No:128, Ankara 1983,s.39.

(5) DPT. Bilim ve Teknoloji, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plan Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 1994,s.18.

(6) J.T.Newby. Instructional Technology For Teaching and Learning, Prentice, Hall, Inc New Jersey 1996,s.14.

(7) Newby, a.g.e.15

(8) J.Williams. Technology Education For Teachers, Macmillan Education Australia Pty. Ltd. South Melburne,1996, s.3.

(9) ) R.Satchwell and E.D.William. “A United Vision: Technology For All Americans”, Dijital library and archives, Volume 7, Number 2,Fall 96 Http://scholar.lib.vt.edu/ejournals/JTE

(10) U.J.Nef. (Çeviren Erol Güngör), Sanayileşmenin Kültür Temelleri, Devlet Kitapları, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1970, s.81.

(11) M.N.Özdeş.“Türkiye Cumhuriyetinin 75.yılında Bilim ve Teknoloji Politikaları”, Türkiye Cumhuriyetinin 75.yılında Bilim Ulusal Toplantısı, TÜBA,1.Kitap II.Cilt, Ankara,1999,s.189.

(12) TÜBİTAK, Türk Bilim ve Teknoloji Politikası, (1993-2003) Ankara, 1993,s.8.

(13) A.Culburn.Constructivisim: Science Educations Grand Unifying Theory, Copyright Heldref Publications, Sep,2000,s.5.

(14) M.L.Oliphant.Günümüzde Bilim, C. YILDIRIM (Der.) Bilim Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul,1992, s.237.

(15) Oliphant,a.g.e.s.238

(16) OECD.Türkiye Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikası Raporu, OECD, Paris 1996, s.9.

(17) TÜBİTAK.Türk Bilim ve Teknoloji Politikası, (1993-2003) Ankara, 1993

(18) DPT. Bilim ve Teknoloji, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plan Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 1994,s.12.

(19) Türk Bilim Politikası, T.C. Devlet Bakanlığı, Ankara,1983

(20) DPT. Bilim ve Teknoloji, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Plan Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara 1994

(21) K.Aytaç.Çağdaş Eğitim Akımları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1976, s.83.

(22) Aytaç,a.g.e.s.85

(23) Aytaç,a.g.e. s.87

(24) H.Doğan.İş Eğitimi, Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Ders Kitapları Yayın No:106, Eskişehir,1989.s.4.

(25) Doğan,a.g.e.5

(26) K.Aytaç.Çağdaş Eğitim Akımları, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1976,s.65.

(27) H.Doğan.İş Eğitimi, Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Ders Kitapları Yayın No:106, Eskişehir,1989,s.5.

(28) O.Kafadar. Türk Eğitim Düşüncesinde Batılılaşma, Vadı Yayınları, Ankara 1997,s.285.

(29) J.Williams. Technology Education For Teachers, Macmillan Education Australia Pty. Ltd. South Melburne,1996, s.22.

(30) F.Uluğ.“İlköğretimde Teknoloji Eğitimi”, Milli Eğitim Dergisi,Sayı:146, Ankara 2000,s.5.

(31) D.Colaianne. Technology Education For The Third Millennium, Copyright İnternational Technology Association, Sep 2000, p.2.

(32) S.Muratta and S. Stern. “Technology Education İn Japan” , Dijital library and archives, Volume 5, Number 1,Fall 93 Http://scholar.lib.vt.edu/ejournals/JTE

(33) Muratta,a.g.e.

(34) A.Jones. “The Development Of Technology Education İn New Zealand:From Policy to Practice,” Copyright İnternational Technology Association, Nov 1998, p.6.

(35) Türkiye Bilişim Vakfı Çalışma Raporu, Http//www.tbv.org.tr/turkish /yayin/strarep1.html.

(36) F.Uluğ. “İlköğretimde Teknoloji Eğitimi,” Milli Eğitim Dergisi, Sayı:146, Ankara 2000,s.8.

(37) D H.Doğan ve S.Fer. “İlköğretimde Teknoloji Eğitimi ve Bir Öneri,”Cumhiriyetin 75.yılında İlköğretim Sempozyumu, Tekışık Yayınları, Ankara 1998,s.262.

(38) F.Uluğ. “İlköğretimde Teknoloji Eğitimi,” Milli Eğitim Dergisi, Sayı:146, Ankara 2000,s.4.

(39) F.Uluğ. “Zorunlu İlköğretim Sürecinde  Teknoloji Eğitiminin Yeri,” Cumhiriyetin 75.yılında İlköğretim Sempozyumu, Tekışık Yayınları, Ankara, 1998,s.276.

(40) S.Muratta and S. Stern. “Technology Education İn Japan,” Dijital library and archives, Volume 5, Number 1,Fall 93 Http://scholar.lib.vt.edu/ejournals/JTE

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

[ yukarı ]

Arşiv