MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 160

Güz 2003


Cumhuriyetimizin 80.Yılında Ülkemizde "Eğitim Sosyolojisi" Alanının Durumu ve Sivil Toplum Örgütleri

Mahmut TEZCAN*

 

Cumhuriyetimizin 80. yılında ülkemizde “Eğitim Sosyolojisi” bilim dalının durumu üniversite düzeyinde ele alacak olursak olumsuz bir değerlendirme yapmak zorunda kalırız. Bu olumsuz değerlendirme 1997 tarihinde Eğitim Bilimleri Fakültesinde yapılan değişiklikle ilgilidir. Oysa ki bu tarihten önce üniversitelerimiz eğitim bilimleri ve eğitim fakültelerinde “Eğitim Sosyolojisi” adı altında bir ders bağımsız olarak okutuluyordu. Bu devrede kuşkusuz hem eleman yetişiyor, hem de alanla ilgili araştırmalar yapılıyordu. 30 yıllık bir sürede Eğitim Bilimleri Fakültesinde böyle bir alanın eğitim-öğretim ve araştırma etkinlikleri sürdürülüyordu. Bu alan, öğretmenler ve eğitim uzmanları için temel bir alan olarak görülüyordu. Gelişmiş batı ülkelerinde de böyle idi. Orada hâlâ bu tutum sürmektedir. ABD ve Avrupa’daki öğretmen ve eğitim uzmanı yetiştirme programlarında eğitim sosyolojisi önemli bir alandır.

Fakültenin yeniden yapılanması ve eğitim fakültelerinin programlarının değiştirilmesi ile bu ders lisans ders programlarından kaldırılmıştır. Yani zorunlu ders olmaktan çıkarılmıştır. Diğer eğitim bilimleri de aynı biçimde kısmen programlardan çıkarılmıştır.

Neden böyle oldu? YÖK sorumluları bu konuda hiçbir açıklama yapmadılar. Resmî olarak yapılan açıklamalarda ve toplantılarda bu konuda bir açıklamaya rastlanmamıştır. Kuşkusuz açıklama yapılmayınca meslektaşlar arasında bazı tahminler yapıldı. Örneğin: a) Acaba genelde eğitim bilimleri ve özel olarak da eğitim sosyolojisi öğretmenlik derslerinden daha kuramsal olduğu için mi kaldırıldı? b) Öğretmen sadece çocuklara okuma yazmayı öğretsin (Teknisyenlik görevi) Toplum sorunlarına karışmasın mı denerek kaldırıldı? Bu tahminlerin doğruluk derecesini bilmiyoruz. Ama toplumunu tanımayan, ondan kopuk bir öğretmeni de düşünemiyoruz. Böylece zaman zaman seçimlik dersler kategorisinde bu alana yer verilmektedir. Ama öğretmen adaylarının tümü bu fırsattan yararlanamamaktadır. Çünkü az sayıda öğrenci bu dersi almak zorunda kalıyor. Öğrenci başka dersler arasında dağılmış oluyor.

Böylece alanın programların kaldırılmasıyla gelişmesi ve araştırma ve incelemelere konu olması sınırlandırılmış olmaktadır.

Yeni lisans programlarında dikkat çeken bir husus da, bazı eğitim sosyolojisi konularının başka dersler içine serpiştirilmiş olmasıdır. Örneğin Öğretmenlik Mesleğine Giriş ders programlarında meslek olarak öğretmenlik konuları, öğretmen rolleri, özellikleri, eğitimin toplumsal temelleri gibi konular yer almıştır ki bunlar tamamen eğitim sosyolojisidir. Ayrıca sınıf yönetimi adı altındaki derslerde de okul ve sınıf içindeki etkileşim ve sosyal ilişkiler de sosyolojik niteliktedir. Aynı biçimde vatandaşlık bilgisi derslerinin içeriği de sosyal niteliktedir. Fakat bu konuları ele alan kitapların yazarları ve öğreticileri sosyolog olmadığı için yeterince etkin olamamaktadır.

Ayrıca , eğitim programları ve öğretim anabilim dalında yer alan eğitimin sosyal ve tarihî temelleri bilim dalında yapılan yüksek lisans ve doktora eğitimi de sınırlı da olsa eğitim sosyolojisi alanında hizmet vermektedir.

Şimdi de eğitim sosyolojisi konusu olarak sivil toplum örgütlerinin eğitimsel işlevlerine ve bu konudaki gelişmelere değinmek istiyoruz.

ÜLKEMİZDE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VE EĞİTİMSEL İŞLEVLERİ

GİRİŞ

Demokratik ülkeler sivil toplum örgütleriyle daha sağlıklı bir görünüme kavuşurlar. Bugün çağdaş demokrasilerde sivil toplum kuruluşları, toplumun vazgeçilmez öğeleri arasındadır. Ülkemizde öteden beri bu öğeleri benimsemiş ve toplum yaşamında denemiştir. Cumhuriyetimizin gelişim çizgisinde sivil toplum örgütleri de yer almıştır. Fakat bunların etkinliği ancak 1970’li yıllardan sonradır.

Bu yazıda toplumda bir çok işlevleri üstlenmiş sivil toplum örgütlerinin eğitimsel işlevleri üzerinde odaklaşacağız. Konunun genel görünümlerinden sonra ülkemizde bir sivil toplum örgütü olarak Türk Eğitim Derneği’nin eğitimsel etkinliklerini örnek olarak sunacağız. Bu kuruların etkinliği, ancak sivil toplumun varlığı ile olanaklıdır.

SİVİL TOPLUM KAVRAMI

En soyut anlamıyla sivil toplum, üyeleri öncelikle devlet dışı etkinliklerle ve bu etkinlikleri dolayısıyla devlet kurumları üzerinde bir çeşit baskı ve denetim uygulayan, kendi kimliklerini koruyan ve dönüştüren kurumların oluşturduğu bir bütündür. (Önal, 2000:1)

Ülkemizde sivil toplum kuruluşları denildiğinde, aralarında,vakıfların, meslek odaları, ve baroların, sendikaların, derneklerin, kooperatiflerin ve yurttaş girişimlerinin dahil olduğu geniş bir örgütlenme yelpazesinden söz etmek olanaklıdır. Böylece bu kuruluşlar, kendi amaçları ile ilgili parlamento dışı muhalefeti gerçekleştirmektedirler.

Sivil toplum kavramının özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:

1. Devlet denetimi yada baskısının ulaşamadığı ya da belirleyici olamadığı alanlarda bireylerin / gurupların devletten izin almadan, kovuşturmaya uğrama korkusu taşımadan ve ekonomik ilişkilerin baskısından da büyük ölçüde bağımsız olarak hareket ederek tutum belirleyebildikleri, gönüllü ve rızaya dayalı ilişkilerin, etkinliklerini ve kurumların oluşturabildiği bir toplumdur sivil toplum.

2. Sivil toplum, insanların siyasal otorite olmadan içinde yaşamalarını, ekonomik ilişkilerini, aile ve akrabalık yapılarını, dinsel kurumlarını yaşayabilecekleri bir yapıdır. Sivil toplum tamamen bir analitik kavramdır, çünkü siyasal otoriteden bağımsız olarak var olamaz ve genel görüşe göre siyasî otorite olmadan uzun süre yaşayamaz. Böylece ikisi arasında net bir sınır kolay kolay çizilemez.

3. Bir başka açıdan sivil toplumun, başkalarıyla kurulan bağlantı ve iş yoluyla bireyin gereksinimlerinin doyumu, adaletin yaygınlaştırılması, kişi hak ve özgürlüklerinin evrensel biçimdi güvence altına alınması, temel öğelerini oluşturur. (Önal, 2000:6)

Görüldüğü gibi devletle sıkı ilişki durumları dikkati çekmektedir.

Sivil toplum alanının özellikleri şöyle sıralanabilir: (Güneş, 2003:128)

• Gönüllük ve özel alandan fedakarlık

• Sonul amaç olarak topluma bir şeyler sunmak ve toplumsal iyi katkıda bulunmak

• Sivil toplum kuruluşlarının açık ve belli bir konuda uzmanlaşmış olmaları

Bu kuruluşlar hangi alanlarda etkinlik gösterir?

• Kamusal bir gereksinimi karşılayan ve kamu hizmeti yapan kuruluşlar

• Özel ilgi ve özel gereksinimleri karşılamaya dönük kuruluşlar

• Meslek mensuplarının gereksinimlerini karşılamaya dönük kuruluşlar

• Hayırsever dernekleri gibi bazı özel gurupların gereksinimlerini karşılamak için kurulanlar. (Güneş, 2003:128-129)

Sivil Toplum ve Devlet

Sivil toplum her şeyden önce devletin dışındaki bir alanı çağrıştırır. Kendine devlet dışında bir alan bulmasıyla da karşıtı bir konumda yer alır. Sivil toplum için amaç, devletin ekonomik, siyasal ve kültürel düzeyde varlık alanının daraltılmasıdır. Fakat amaç, devletin varlığına tamamen son vermek değildir.Sivil toplum ve devleti birbirinin düşman kardeşleri olarak görmek yanlış bir bakış açısıdır. Sivil toplum kurumlarına göre, sivil toplum olgusu, ancak demokratik bir ortamda oluşur. Sivil toplumun sağlıklı olması için demokratik, ortama demokratik olabilmesi için de devlete gereksinim vardır. Burada, ikisinin birbirini destekleyici bir rolü olduğu dikkatimizi çekmektedir.

Tam olarak işleyen bir sivil toplum, giderek çoğulcu ve katılımcı bir toplum durumuna gelecektir.

Sivil toplum kavramını biraz daha açacak olursak şu hususlara değinebiliriz.

Sivil toplum devlet ve devlet otoritesi dışındaki ekonomik ve toplumsal alanı nitelemek için kullanılan bir kavramdır. Kendi ilke ve kurallarına göre işler. Devlet otoritesi dışında kendi kendini düzenleyen özerk alanlar sivil toplumu ifade eder. Sivil toplum derken devletin alabildiğine dar bir alanda yer aldığı çoğulcu ve katılımcı nitelikler söz konusudur. Yâni, devlet dışı örgütlenmeler ve gurupların söz hakkı vardır ve katılımcı demokrasi söz konusudur.

Sivil toplumun boyutlarına bakacak olursak: (Güneş, 2003:122)

a) Kurumların örgütlerin ve düşüncelerin çoğulluğuna dayanan kamusal alan

b) “Mahremiyet” (özellik) özerk bireysel ahlâkî tercihi anlatır.

c) Yasalık olarak tanımlanan ve toplumsal alanın korunması ve geliştirilmesi için gerekli bir dizi hakları içeren yasal sistemin varlığı.

Kuşkusuz bunlara Çaha’nın belirttiği bir takım koşullarda eklenebilir. Örneğin: (Güneş, 2003:122) Toplumsal farklılaşma (Etnik, cinsiyet, kültürel, dinsel, ideolojik, siyasal açılardan)

• Toplusal örgütlenme

• Gönüllü bir nitelik

• Toplumsal düzeyde bir özerkleşme

• Baskı mekanizması oluşturma

Şu nitelikleri de A.S. Akad ekliyor: (Güneş, 2003:122)

• Devletin mülkiyetini minimum düzeyde olması

• Açık piyasa ekonomisinin olması

• Toplumsal katılım mekanizması olması

• Bürokrasinin çok güçlü olmaması

• Kesintisiz bir demokrasinin varlığı (Askerî müdahalelerle kesintiye uğramama)

Güçlü bir sivil toplum, devlet gücünü elinde bulunduran yöneticilerin iradelerini sınırlar. Oların birer tirana dönüşmemesini sağlar.

Avrupa’da sivil toplum, şu nedenlerle giderek etkinlik alanını genişletmiştir: (Güneş, 2003: 125)

• Birey ve birey özgürlüğüne dayanan bugünün toplumlarında dayanışmanın ortadan kalkması

• Temsilî demokrasinin bugünkü toplu koşullarına giderek uymaması

• Partilerin belli toplumsal sınıfların temsilcileri olmaktan çıkmaları ve sağ ile sol arasındaki çizginin giderek belirsizleşmesi

• Devletin ideolojik ve ekonomik alanlarda küçülmesi, hizmet alanlarında ise daha etkin olması konusundaki beklentiler.

Genel tanımıyla sivil toplum kuruluşu, gönüllü ve kâr amacı taşımayan özerk kuruluşlardır. Amaçları hiçbir zaman siyasal iktidarı ele geçirmek değildir. Fakat onları etkilerler, ilgili kararlara katılırlar.

II. SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN EĞİTİM HİZMETLERİ

Sivil toplum örgütlerinin eğitim hizmetleri konusunda elimizde bilimsel araştırma verileri yoktur. Bu konuda ülkemizde araştırmalar yapılmamıştır. Fakat bu örgütlerin bazılarının eğitimsel hizmetlerine genel olarak baktığımızda bu konuda da önemli hizmetler yaptıklarını söyleyebiliriz. Özellikle vakıflar ve dernek türündeki sivil toplum örgütleri eğitimsel etkinliklere yönelmişlerdir.

A. VAKIFLAR VE EĞİTİM HİZMETLERİ

Öteden beri çok çeşitli hizmetleri yanında eğitime de yönelmişlerdir. Türk insanının yardımseverliği, bu konuda geniş rol oynamıştır. Vakıfların eğitim hizmetleri hakkında aşağıdaki örnekler bize bir fikir verebilir:

- Yoksulların karınlarının doyurulması

- Okul öğrencileriyle, esnaf, çırak ve kalfalarına bahar aylarında kırlarda ziyafet verilmesi

- Bazı eğitim kurumlarına katkı ve yardım

(Eğitim hizmetleri ile ilgili binaları yapmak veya yapımına büyük çapta katkıda bulunarak ilgili kuruma teslim etmiştir. Ankara Hukuk Fakültesi, Etimesgut yatılı ilkokulu, Pertevniyal Lisesini sayabiliriz.)

- Vakıf öğrenci kampları açılması

- Vakıf Öğrenci yurtları açılması

- Burslar vermek

Kamplar

İstanbul’daki imaretlerde inşa edilen ilkokul çocuklarının zayıf ve bakıma muhtaç olanları her yıl tatil aylarında kent civarında sahilde kurulan kamplara alınarak tatil yaptırılmış ve böylece sağlıklı olarak yeni ders yılına girmeleri sağlanmıştır.

Yurtlar

Başarılı, çalışkan ve muhtaç durumdaki öğrencilerin sorunlarına eğilen Vakıflar Genel Müdürlüğü, ülkemizin bir çok il ve ilçesinde vakıf öğrenci yurtları açmıştır. Bu amaçla 1953 yılından itibaren açılmakta olan Vakıf Orta Öğretim Öğrenci Yurtlarında öğrenciler karşılıksız olarak barındırılmıştır. Bu yurtlara ilkokulu bitirip de mahallesinde lise bulunmaması dolayısıyla öğrenimine devam edemeyen yetenekli yoksul çocuklar alınarak orta ve lise öğrenimlerini yapmaları sağlanmıştır. Bunlardan liseyi iyi derece ile bitirip, üniversiteyi kazanmış olanlar yüksek öğrenim yurtlarına alınarak yüksek öğrenimlerini yapmaları sağlanmıştır.

Burslar

Burs vermek de vakıfların bir eğitim hizmetidir. Orta öğretim ve yüksek öğretim öğrencilerine verilen burslar karşılıksız olup, amaç yoksul ve çalışkan öğrencilerin okul giderlerine katkıda bulunmaktır. 1967 yılında kurulan Türk Eğitim Vakfı, sağladığı burslarla, okul ve öğrenci yurdu inşası ile önde gelen vakıflarımız arasındadır.

B. DERNEKLER VE EĞİTİM HİZMETLERİ

Eğitim amaçlı birçok dernek ülkemizin çeşitli yörelerinde yer almıştır. Bu dernekler de yoksul ve başarılı çocukların okutulmasına katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca okul yardımlaşma dernekleri kurulmuş ve bunlar da okulun tüm gereksinimlerini karşılamaktadırlar.

Devletin okullara ayırdığı ödenek bugün yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle vatandaşlar çocuklarını kayıtları sırasında dernekler kanalıyla okula maddî yardımda bulunmaktadırlar.

TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ

Türkiye genelinde eğitime çeşitli yönlerden katkıda bulunan dernekler arasında kuşkusuz Türk Eğitim Derneği başta gelmektedir. Bu yazımızda bu konuda derneklerin etkinliklerine örnek olarak Türk Eğitim Derneğini ele aldık.

31 Ocak 1928 tarihinde kurulan Türk Eğitim Derneği, Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Türk Tarih Kurumu ile birlikte kurulan ilk dört sivil toplum örgütünden biridir.

74 yıllık geçmişe sahip TED kurucuları arasında İsmet İnönü, Celal Bayar, Fevzi Çakmak, Şükrü Saraçoğlu, Mehmet Akif Ersoy, Dr. Reşit Galip, Dr. Refik Saydam ve Yunus Nadi vardır.

Kimsesizliği ve parasızlığı dolayısıyla kendi başına okuma olanağı bulunmayan Türk çocuklarının okumalarını, yabancı dil öğrenmelerini, toplumsal, kültürel, sportif eğilimlerini yükseltmeyi hedefleyen Türk Eğitim Derneğinin bugün yurdun her köşesinde 16 okulu, 9 şubesi, 2 yurdu, 12015 öğrencisi ve 1108 öğretmeni okullarında görev almaktadır. 1600’ün üzerindeki gence karşılıksız eğitim bursu sağlamaktadır.

TED’in ulusal eğitimimize çağdaş katkılarda bulunmak, bilimsel çalışma ve araştırmaları yönlendirip desteklemek, eğitim sorunlarımıza çözümler önermek ve bu yöndeki çalışmaların gerçekleşmesini sağlamak amacıyla kurduğu bir Bilim Kurulu vardır.

Türk Eğitim Derneğinin Genel Eğitim Anlayışı

“TED, eğitim alanına hizmet vermek için kurulan Millî Eğitim Vakfı, Türk Eğitim Vakfı gibi kuruluşlara ve eğitim anlayışıyla özel okullara örnek olmuştur.

Atatürk, demokrasi kavramının ancak iyi eğitilmiş bir kuşakla, bu kuşağın yetişmesinin de kendi gelişmiş okullarımızla olanaklı olabileceğini, yabancı dilde eğitim verebilen ve Türk çocuklarını kendi öz benliklerinden koparmadan uluslar arası çağdaş platformlara hazırlayabilen yansız bir eğitim kuruluşuna, bir sisteme gereksinim olduğunu düşünüyordu.

TDE, okullarında verdiği eğitimle, O’nun bu düşüncesini gerçekleştirmeyi üstlendi.

Çağdaş, bilimsel, Atatürk ilkelerine ve Cumhuriyete bağlı, çevresiyle uyumlu, dünyadaki gelişmeleri yakından takip eden, yaratıcı düşünceye sahip, düşüncelerini doğru ifade edebilen, eğitim aldıkları İngilizce’nin yanı sıra bir yabancı dil daha iyi düzeyde kullanabilen gençler yetiştirmenin; eğitimde her zaman Avrupa standartlarını yakalayabilmenin gururunu yaşamaktadır.” (Dernek dokümanları).

TED, okullarındaki eğitim kalitesini yükseltmeyi ve okullarındaki eğitim standarını artırmayı amaçladığından TED okullarında görev yapan öğretmenlere yönelik her yıl hizmetiçi eğitim seminerleri düzenlemektedir.

“Eğitim ve Bilim” adı altında bir dergi çıkarmakta, araştırma, destekleme programları, eğitim hizmet ve eğitim bilim ödülleriyle, meslekte başarı, sporda başarı, eğitimde başarı, TED eğitim özel ödülü ve TED başarı armağanlarıyla Türk eğitim sistemine önemli katkılarda bulunmuş, genç kuşaklara araştırma ve eğitim alanında örnek olacak üstün başarılar göstermiş kişilere, başarılı sporculara ve TED okullarının yabancı dil, sosyal, Türkçe, matematik ve fen dallarında en yüksek puanı alan öğrencilerine kısaca Türk eğitimine özverili katkıda bulunmuş herkesi taktir eden, onurlandıran, başarı durumunu her zaman daha yukarılara çıkartmayı amaçlayan, yurdun dört bir yanında Atatürkçü, çağdaş TED okullarının açılmasını ve gereksinimi olan başarılı öğrencileri bularak onları okutmayı hedefleyen Türkiye’nin en büyük derneği ve sivil toplum örgütüdür.

TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ (TED) VAKIF OKULLARI

TED ANKARA KOLEJİ VAKFI

TED ZONGULDAK KOLEJİ VAKFI

TED KARABÜK KOLEJİ VAKFI

TED KAYSERİ KOLEJİ VAKFI

TED KDZ. EREĞLİ KOLEJİ VAKFI

TED BATMAN PETROL KOLEJİ VAKFI

TED ALİAĞA KOLEJİ VAKFI

TED POLATLI KOLEJİ VAKFI

TED İSTANBUL KOLEJİ VAKFI

TED AFYON KOLEJİ

TED KONYA EREĞLİ KOLEJİ

TED AYDIN KOLEJİ

TED BURSA KOLEJİ

TED KONYA KOLEJİ

TED MALATYA KOLEJİ

TED ISPARTA KOLEJİ

TÜRK EĞİTİM DERNEĞİ ŞUBELERİ

TED ZONGULDAK ŞUBESİ

TED KARABÜK ŞUBESİ

TED KAYSERİ ŞUBESİ

TED KDZ. EREĞLİ ŞUBESİ

TED BATMAN ŞUBESİ

TED ALİAĞA ŞUBESİ

TED AFYON ŞUBESİ

TED BODRUM ŞUBESİ

TED BURSA ŞUBESİ

Halen yaklaşık 11.000 öğrencinin öğretim gördüğü okullar ve yurtlar açmıştır.

TED’nin ilk genel başkanlığını İsmet İnönü yapmıştır. 1939 tarihli Bakanlar Kurulunun kararı ile kamuya yararlı derneklerden sayılmıştır.

Burslar

Kimsesiz ve parasızlığı dolayısıyla kendi başına okuma olanağı bulamayan ahlâklı, anlayışlı ve çalışkan Türk çocuklarının okumalarını sağlamak amacıyla kuruluşundan bu yana 45.000 korunmaya muhtaç öğrenciye öğrenim bursları sağlayarak eğitime ciddi boyutlarda katkı sağlamıştır.

2001 eğitim yılında 650 yüksek öğretim, 700 ilköğretim ve lise olmak üzere toplam 1350 öğrenciye karşılıksız burs vermektedir. 1990 yılından itibaren yüksek öğretime de burs vermeye başlamıştır.

Aylık öğrenim burs miktarı ilköğretim ve lise öğrencileri için 20.000.000 TL., yüksek öğretim öğrenciler için ise 50.000.000. liradır.

Öğrenci bursları için kullanılan başlıca kaynaklar, derneğin gayrimenkullerinin kira gelirleri, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan yardım, bağış ve vasiyet kabulleridir. Ayrıca, çeşitli bağışçılar, derneğe düzenli olarak öğrenci bursu bağışında bulunmaktadır.

Şimdiye değin 24 kişi eğitim hizmeti ödülü, 1 kişi eğitim bilim ödülü ve 4 kişi eğitim araştırma ödülü kazanmıştır.

Bilim kurulunun Düzenlediği Eğitim ve Öğretim Toplantıları

Derneğin yapısında oluşturulan “Bilim Kurulu”, her yıl çeşitli eğitim ve öğretim toplantıları düzenleyerek bunlar yayın haline getirilmektedir.

Şimdiye değin eğitim dizisinde 24,öğretim dizisinde ise 18 kitap yayınlanmıştır.

Önemli Türk Eğitimcilerini anma toplantıları çerçevesinde şimdiye değin 9 kitap yayınlanmıştır. Eğitim ve bilim adındaki sürekli yayın olan dergi, 1976 yılından bu yana yayınlanmaktadır. 124. sayısına ulaşmıştır.

Ayrıca eğitimin çeşitli konularında 6 kitap yayınlanmıştır.

Bu yıl beşincisi gerçekleştirilen (1998 yılından itibaren) TED-ÖDTÜ yaz bilim okulu etkinliği olarak bir haftalık süre ile TED’in başarılı öğretmen ve öğrencileri ÖDTÜ’de konuk edilmektedir. Bu projenin amacı, özellikle orta öğretimde okuyan gençlerimizin gelecekti tercihlerini daha sağlıklı belirlemelerine yardımcı olmak ve bir yaz etkinliği süresince eğlenirken öğrenmektir.

Ayrıca Rüştü Yüce Başarı ödülleri de eğitimde, sporda ve meslekte başarılı olanlara verilmektedir.

SONUÇ

“Sivil toplum, Batı siyasal düşünce geleneğinde, devlet-toplum (birey) ilişkilerinin çözümlenişinde başvurulan, devlet tarafından denetlenmeyen toplumsal ilişkiler, kitle iletişim araçları, piyasa, gönüllü kuruluşlar ve toplumsal hareketler alanına gönderme yapılarak kullanılan bir kavramdır” (Bora, 2002:336)

Hoşgörü, çoğulculuk, birey değeri, yurttaş kimliği, sivil toplumun ölçüleri olarak gündeme gelmiştir.

Sivil Çağdaş demokrasilerde devletin üzerinden attığı sosyal yardım işlevlerini sivil topluma, daha somut olarak sivil toplum kuruluşlarına yüklemek gibi bir eğilim vardır.

Batı’da “Sivil Topluk Kuruluşları Siyaseti”, 1968 sonrasındaki yeni toplumsal hareketler deneyimi ve yeni sol geleneği içinde, modernleşmenin yarattığı karmaşık sorunlar yumağı karşısında hantallaşan ve yabancılaşma üreten temsilî/parlamenter demokrasinin ve ulus devletin tıkanması karşısında ilerici bir çözüm olanağı olarak da düşünülebilmektedir”. (Bora, 2002: 337)

Türkiye’de sivil toplum kavramı, 1980 sonrasında, ilkin sol içinde gündeme gelmiştir.

Ülkemizde çevreciliğin-ekolojizmin, kadın hareketinin, insan haklarının mücadelesinin ve Alevî canlanışının, alışılagelmiş siyasal kanalların dışında gelişen ve geleneksel dernekçiliğin kalıplarına da sığmayan etkinlik biçimleri, sivil toplum alanına ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik ilgiye ivme kazandırmışlardır.(Bora, 2002:338)

Toplumun sorunlarını çözme işlevini yüklenen en büyük örgütler olan devletin ve kamu yönetimlerinin birçok alanda yetersiz kalması, hatta bir dizi alanda topluma karşı tutum alır duruma gelmesi sonucunda doğan boşluklar, bireylerin kendi örgütlenmeleri ile doldurulur duruma geldi.

Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının oluşumu, bazen kendi iç dinamiğinin sonucunda, bazen de devletin kendi eliyle yukarıdan aşağıya hareketiyle gerçekleşmiştir. Toplumun sosyo-ekonomik yapısının geçirdiği dönüşümler, işbölümü ve uzmanlaşmanın gelişmesi, hızlı kentleşme, toplumsal hareketliliğin ve siyasal katılımın artması, kişi başına gelirin çoğalması ve eğitimli profesyonel sınıfın gelişmesi sivil toplum kuruluşları için gerekli insan gücünü ve malî olanakları sağlamıştır. (Gönel, 1998:96)

1985 sonrası, çevre, kadın, tüketiciyi koruma gibi görece az işlenmiş alanlarda örgütlenmeler oldu.

Eğitime yönelik örgütlenmeler ise hızla artış göstermiştir.

1995 Kopenhag Sosyal Gelişme Konferansının eylem planlarında “Halkın Sesi” olarak tanımlanan sivil toplum kuruluşlarının yenilikçi, esnek ve sorun çözücü potansiyellerine dikkat çekilmiştir. (Bora, 2002: 339)

Sivil toplum kuruluşlarını bir modernizm aracı olarak nitelendiren söylemin, politikayı etkisizleşmiş, tıkanmış, zımnen çağ dışı sayarak itibarsızlaştıran bir yanı vardır. Her ne kadar abartılı bir görüş olsa da, sivil toplum kuruluşlarına önem verilmesini sağlamış bir görüştür.

Sivil toplum kuruluşları, Türk toplumunun modernleşme sürecindeki açığını kapatmasını sağlayacak, hızlı modernleşmeyi gerçekleştirecek, yahut modernleşme (Çadaş uygarlık / Batı düzeyine erişme) potansiyelini açığa çıkartacak bir olanak olarak görülmüştür. (Bora, 2002: 346) Gerçekten 1980 yıllardan sonraki bu kurumlardaki hızlı gelişme ve gerçekleşen etkinlikler bu görüşü doğrular niteliktedir. Özellikle konumuz olan eğitim hizmetleri açısından bu görüşün doğruluğu açıkça görülmektedir. Türk Eğitim Vakfı, Türk Eğitim Derneği ve çok sayıdaki dernekler, Türk demokrasisinin gelişmesine ve Türk eğitimine katkıda bulunmaktadırlar. Bu kuruluşlarla ne kadar övünsek azdır. Bunların ileride daha da artacağından eminiz. Çünkü Türk insanı, öteden beri yardımsever kişiliğiyle dünya kamu oyunca da tanınmıştır.

KAYNAKLAR

1. Bora, Tanıl – Çağlar, Selda: “Modernleşme ve Batılaşmanın Bir Taşıyıcısı Olarak . Sivil Toplum Kuruluşları”, Modernleşme ve Batıcılık Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce, Cilt 3, İstanbul, 2002, İletişim Yayınları.

2. Gönel, Aydın: Önde gelen STK’lar. İstanbul 1998, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı Yayını.

3. Güneş, Muharrem – Güneş, Hasan: Türkiye’de Eğitim Politikaları ve Sivil Toplum, Ankara 2003, Anı Yayınları.

4. Önal, Bengü: Mehir Vakfı Konya 2000, Mehir Vakfı Yayınları No:4.

5. Sivil Toplum Kuruluşları Rehberi (Başlıca Kuruluşlar) İstanbul 1996, Tarih Vakfı Yayınları.

6. Tezcan, Mahmut: “Cumhuriyet Boyunca Ülkemizde Sivil Toplum Örgütlerinin Gelişmesine Eleştirel Bir Bakış”, 75. Yılında Tüm Boyutlarıyla Cumhuriyet Sempozyumu, Sivas 1998, Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları.

7. Türk Eğitim Derneği Dokümanları.

8. Ulaş, Taciser: Merhaba Sivil Toplum. Helsinki Yurttaşlar Derneği Yayını, No: 10.

9 Tezcan, Mahmut: Eğitim Sosyolojisi, Ankara 1997.


* Prof. Dr.; Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi ÖğretimÜyesi ve İlköğretim BölümBaşkanı.

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

[ yukarı ]

Arşiv