MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ

Sayı 160

Güz 2003


Sanat Eğitimi Nasıl Olmalıdır?

Meltem DEMİRCİ KATIRANCI*

 

GİRİŞ

I. Problem:

Sanat eğitimi salt beceriye, yeteneğe dayalı bir eğitim değildir; tarihsel gelişim içinde değişen eğitim politikasına paralel olarak önemini korumuş ve gelişmiştir. Türkiye’de bugüne kadar uygulanan programlar, bazı aksaklıklar nedeni ile “Sanat eğitiminin uygulama ağırlıklı mı yoksa kuramsal bilgi ağırlıklı mı olmalı?” tartışmalarının da etkisi ile tam olarak amacına ulaşamamıştır. Oluşan aksaklıklar, doğal olarak sanat eğitiminin uygulama biçimini de etkilemiştir. Günümüze değin, Türk ve yabancı birçok düşünürün sanat eğitiminin uygulama alanına yönelik farklı yöntemleri ve görüşleri, sanat eğitimi tarihinde yer almıştır.

Sanat eğitiminde kesin bir yöntemden söz edilmemekle birlikte, kişinin psikolojik yapısı, araç gereç yeterliği, donanımlı ortam, özgür düşünme gibi ifadeler önem kazanmıştır. En önemli görev ise sanat eğitimcisine düşmektedir. Onun tutum, davranış, deneyim ve alanında iyi yetişmiş olması eğitimi etkileyen faktörlerden sadece birkaçıdır.

Sanat eğitimcisi öğrenciye, hayata dönüştürebileceği bilgileri verirken, çevresine göre kendi yöntemlerini de saptayabilmelidir. Araştırmamızda, Sanat Eğitimi Nasıl Olmalıdır? sorusu ile geçmişten günümüze kadar kullanılan, günümüzde tercih edilen ve olması düşünülen ideal yöntemler saptanmaya çalışılmıştır. 

II. Alt Problemler:

“Sanat eğitimi nasıl olmalıdır?” konulu araştırmamızda, sanat eğitimi tarihinde ve günümüzde uygulanan bazı sanat eğitimi yöntemlerinin belirlenmesi, sanat eğitimi yöntemleri konusundaki görüşlerin tespitine ulaşmak için aşağıda belirlenen alt problemler yanıtlanmaya çalışılmıştır.

1. Resim dersinde öğretme yöntemlerini içeren görüşme soruları nelerdir?

2. Günümüz sanat eğitiminde uygulanan öğretme yöntemleri nelerdir?

3. Sanat eğitiminde değerlendirme yöntemleri nelerdir?

4. Günümüz sanat eğitiminde uygulanan değerlendirme yöntemleri nelerdir?

5. İdeal yöntem nasıl olmalıdır?

III. Yöntem:

Bu araştırmada: “Sanat eğitiminde hangi yöntemler kullanılmalıdır?” konusu kaynak tarama modelinin yanısıra, günümüz sanat eğitiminde uygulanan yöntemlerin ve sanat eğitiminde olması gereken ideal yöntemin tespitinde görüşme yöntemi kullanılmıştır.

IV. Varsayımlar:

• Öğretmenlerle yapılan görüşmelerde, öğretmenlerin doğru cevaplar verdikleri varsayılmıştır.

V. Kapsam ve Sınırlılıklar:

• Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans ve doktora yapmakta olan 10 İlköğretim okulu resim-iş dersi öğretmeni ile sınırlıdır.

VI. Kavramsal Çerçeve

Pek çok tanımı yapılmış olmakla birlikte sanatı, kısaca sanatçının kendisini anlatma çabası olarak düşünmek mümkündür. Nitekim San’a (1985 ,6-7 )göre sanat; sanatçının duygu, düşünce ve izlenimlerini estetik düzeyde dışa vurmasıdır. Bu tanımda öz, sanatçıdır.

Bu anlatım ve yorumların örnekleri çoğaltılırsa, ünlü estetikçi Kant’a göre sanat bir “oyun”dur. O, sanatın kaynağı olarak “iş”i görmektedir. Hegel ise sanatı, “Ruhun madde içindeki görünümü” olarak nitelemektedir. Sanat insana özgü bir olgu, olaydır. Bunları bir bütünlük içinde düşünürsek, “tüm bu tanımlardaki ortak öz sanatçının anlatmak istediği olguyu, Biçim Verme Yöntemiyle gerçekleştirme çabasıdır “ (Türkdoğan 1981,9-12).

Freud sanatı “içgüdü” teorileri ile, Kant ve Spencer, “oyun” “iş” teorileri ile yorumlamaya çalışırlar. Evet, sanatın kaynağı aslında insandır. Ne var ki daha geniş anlamda sanat, ondan da öteye tüm sosyal ve estetik boyutları ile “Toplumsal bir olgudur ve toplumun kendinden kaynaklanır” denmesi halinde, sanatın toplumsal karakteri ve evrenselliği de gözden uzak tutulmamış olunur (San 1985,15-28).

Değişik kaynaklarca yapılan eğitim tanımları ise “İçerik” ve “Süreç” tanımları olarak iki grupta ele alınmaktadır. Fakat genel olarak eğitim, “bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir” (Ertürk 1974,10). Bu süreç içinde, Sanat eğitiminin yalnızca insana özgü bir gereksinim olduğu varsayımından hareket edilirse, bireyin tüm ruhsal ve bedensel eğitim bütünlüğü içinde estetik duygularının geliştirilmesi, yetenek ve yaratıcılık gücünün olgunlaştırılması çabası, sanat eğitiminin anlamını açıklamaktadır.

21. Yüzyılda insanlık bir zihinler arası rekabetin içindedir. Bu yarışın içinde sanat eğitimi önemli bir rol üstlenmektedir. Sonucu etkileyecek olan kültür boyutu da yine sanat eğitimi ile bir bütün olarak düşünülmelidir. Çünkü yetkin bir eğitbilim, okulun tam anlamıyla toplumsallaşması sonucu gerçekleşecektir. Bu da çocuğun yararlı bir birey olarak topluma kazandırılmasını gerektirir.

Sanat Eğitiminde Öğretim Yöntemleri:

Geçmişten günümüze sanat eğitimi tarihinde uygulanan yöntemler şu şekilde özetlenebilir; Çocuk Merkezci Yaklaşım; küçük çocuğun kendi kendini düzenleyen özgür bir ortamda dinamik bir sistem içinde sanat öğrenmesidir. Bunun için önce yaygın bir programla, bol araç ve gereç ile ve özgür ortamda yüreklendirilmesi gerekir. Görsel Algının Geliştirilmesi, görmeyi öğrenmeyi amaçlar. Algılamada Gelişme; uygulamalı Etkinliklerle Öğrenilmeli; Çocuğun doğal büyümesine bağlı olarak görsel algısı da gelişir. Algısal Gelişme öğretimle de gerçekleşir. Bilişsel, Duyuşsal ve Devinişsel boyutta amaçlanan davranışlar geliştirilmelidir. Disiplin Merkezci Yaklaşım; görsel sanat alanı ile bilgili her türlü bilgi, beceri, değer öğretim yolu ile öğrenciye kazandırılır. Bu görüşün ön gördüğü öğretim yolları ile sanat eğitiminde derinleşmeye gidilebilir. Deneysel Yaklaşım; çocukların kendi başlarına çeşitli gereçlerle deney yapmalarını, sanatsal süreci yaşamalarını estetik ve sanatsal gelişmede temel almaktadır. Bu yaklaşım “bırakınız yapsınlar” anlayışına dönüştürülmedikçe derslerde okullarda diğer yaklaşımlarla birlikte uygulanabilir (Kırışoğlu 1991, 250-253).

Bütün bu yöntemlerin uygulanabilmesi için; deneyimler, birikimler, donanımlı ortam ve özgür ortam diye belirlenen ön koşulların sağlanması gerekmektedir. Deneyimler, Birikimler: Sanat eğitimcinin alanında çok iyi yetişmiş olması başarıyı önemli ölçüde etkilemektedir. Donanımlı Ortam: Binanın elverişliği, araç, gereç, teknik ve teknolojik olanakların sağlanması sanatsal yaratmayı olumlu ölçüde etkileyen faktörlerdir. Özgür Ortam: Ancak her çeşit olasılığı araştırmaya imkan tanıyan, her çeşit düşünme biçimine olanak veren, eleştiriye açık özgür bir ortamda, özgür yaratma gerçekleşebilir (Etike 1995, 25-26). 

Sanat Eğitiminde Değerlendirme:

Öğretmenin baskın olan öğretim yolu ile öğretim ve öğretme biçimlerini kullanarak öğrenciyi bilgilendirmesi kadar sanatsal öğrenmenin nasıl değerlendirileceği de önemlidir. 1991’de Doç. Dr. Serap ETİKE tarafından 40 kişiye uygulanan ve orta okulda resim öğretimine ilişkin görüşleri kapsayan 13 soruluk anketin ikinci bölümünde “Orta okulda resim öğretiminin değerlendirilmesinde hangi görüşü benimsiyorsunuz?” sorusuna verilen yanıtlarda, “Resim öğretimi not ile değerlendirilmemelidir, yüksek puan almak öğrencinin amacı olmamalıdır. Resim Derslerinde gerekli tüm koşullar (atölye öğretmen program gibi) elverişli olduğunda bütün öğrenciler ilgi ve istekle çalışacak, gücü oranında başarılı olacaktır”, sonucu ortaya çıkmıştır.

Etike’ye göre bu sonuç, sanat eğitiminin öz yapısına en uygun değerlendirme yöntemidir. Ancak bugün okullarımızda kimi olumsuz koşullar nedeniyle istenen verimin alınamadığı resim dersleri, “notla korkutma” yolu ile verimli kılınmak istenmektedir. Öğrenci sayısının çokluğu, atölye yokluğu, araç gereç yetersizliği gibi sorunlarla birlikte çözümlenmesi gereken “not” sorunu öğretmence, öğrenciye karşı bir silah gibi ele alınmamalıdır” (Etike 1991,183-185).

Yapılan araştırmalar sonucunda, resim eğitiminin değerlendirilmesi gerektiğini düşünen Kırışoğlu ve Stokrocki ise değerlendirme ile ilgili yöntemleri; Geleneksel Nicel, Niteliksel, Ön Değerlendirme ve Son Değerlendirme şeklinde guruplandırma yoluna gitmişlerdir. Geleneksel nicel sanat testleri, öğrenmeyi sayısal değer yolu ile ölçer. Genellikle salt bir yanıt doğrudur ve doğrudan bilgiyi anımsama yeteneğini ölçer. Örnek testler, karşılığını bulma, çapraz bulmaca, çoktan seçme ve tamamlama testleri gibi. Ön değerlendirme (niteliksel) yöntemleri, bir sanat yapıtının ya da bir sanat deneyiminin niteliklerini tanımlar, ancak bunları ölçmez. Öğretmenin, öğrencilerin kendilerini değerlendirmelerine not vermesi gibi. Son değerlendirme, dosya değerlendirmesi; öğrencinin gelişiminin değerlendirilmesidir. Bu değerlendirme son ürünü ve bunun gelişimini kapsar. Dosya; planları taslakları, notları, çözülmüş problemleri, değişik çözüm önerilerini, son ürünü ve değerlendirmeleri, süreç üzerine yorum ve düşünceleri içerir (Kırışoğlu-Stokrocki 1997, 3.49).

Buna göre beş tür değerlendirme sorusu vardır:

• Değer Soruları; öğrencinin sanat formlarına karşı tutumunu ve yeni formları kabul etmeye hazır olup olmadığını saptar.

• Algı Soruları; öğrencinin sanat elemanları ve ilkelerini görsel olarak ayrımsama yeteneğini saptar.

• Bilgi Soruları; öğrencinin sanat kavramlarını ya da sanat tarihi gerçekleri anlayışını saptar.

• Yargı Soruları; görünüşte basit görünen sorular arkasındaki “Niçin?” sorusuna verilecek cevabı saptar.

Ürün Soruları ise; “Yukarıdan ve yandan olmak üzere ayakkabınızın resmini çizin” (Kırışoğlu-Stokrocki 1997, 3.49-3.52).

VIII. Bulgular ve Yorum

VIII.1. Resim Dersinde Öğretme Yöntemleri nelerdir? Alt Problemine Yönelik Bulgular ve Yorum:

Öğretmenlerin öğretme yöntemlerine yönelik görüşlerinin tespit edilmesi için seçilen 10 öğretmenden sadece 2’si bilimsel yayınları düzenli olarak takip edebilmektedir. Onlara yöneltilen sorular ve sonuçları aşağıda verilmiştir.

“Sanat Eğitimcisinin Farklı Öğretim Yolları Vardır”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 6 3 1 10 
% 60 30 10 100 

“Her eğitimcinin farklı öğretim yöntemleri vardır” sorusu; %60 katılıyor, %30 kısmen katılıyor, %10 katılmıyor ile yanıtlanmıştır. Görüşe katılmayan bir kişi, “Genel öğretim yöntemlerinden yararlanılmalı ve sistematik olarak koordineli uygulanmalıdır.” fikrini savunmaktadır. Elimizdeki verilere göre, büyük bir çoğunluk her sanat eğitimcisinin farklı öğretim yolları olduğunu savunmaktadır.

“Öğretim Yolu Emredici Olmalıdır”*

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 0 7 3 10 
% 0 70 30 100 

“Öğretim yolu emredici olup pek çok ders anlatımını ve göstermeyi kapsamalıdır” sorusu; %70 kısmen katılıyor, %30 katılmıyor olarak yanıtlanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların çoğunluğu kısmen katılırken, hiç katılmayanların önerisi; zaman zaman emredici davranışlar sergilenebilir ancak kesinlikle emredici yöntem olarak benimsenmemeli, motive edici olmalı, şeklindedir. Sonuç olarak, öğretim yolu pek çok ders anlatımını ve göstermeyi kapsarken, kısmen emredici olabilir.

“Açık Uçlu Sorularla Derse Başlanılmalı”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 7 3 0 10 
% 70 30 0 100 

“Öğretmen önceden ucu açık soruları ve hatırlatmaları yani seçenek yanıtları hazırlamalı ve öğrencileri uygun yanıtları seçmeye yönlendirmelidir.” sorusuna, %70 katılıyor, %30 kısmen katılıyor oranlarında cevap verilmiştir. Bu verilerden çıkan sonuç; öğretmenlerin çoğunluğu derse, açık uçlu bilgilendirici ve önceki bilgileri hatırlatıcı nitelikte sorularla başladıklarını göstermektedir.

“Bireysel Dikkat Kullanılmalı”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 7 2 1 10 
% 70 20 10 100 

“Kimi açıklamalar ve göstermeler ile daha çok bireysel dikkat kullanarak öğrenciler yönlendirilmelidir” sorusu; %70 katılıyor, %20 kısmen katılıyor, %10 katılmıyor oranlarında yanıtlanmıştır. Görüşme sorularını yanıtlayanlardan bir kişi, bireysel dikkatin özellikle kalabalık sınıflarda herkese uygulanamayacağını bunun da öğrenci motivasyonunu olumsuz etkileyeceğini düşünmektedir. Yine de elimizdeki sayısal sonuçlar %90’lık büyük bir çoğunluğun kısmen de olsa, özellikle dikkatini bir konuda uzun süre yoğunlaştıramayan öğrenciler için, kimi açıklamalar ve göstermeler arasında bireysel dikkatin kullanılması gerektiğini düşünmektedir. 

“Öğretmen Az Konuşmalı Öğrenci Araştırmalı”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 4 5 1 10 
% 40 50 10 100 

“Uygulanacak yöntem öğretmenin az konuşup, öğrencinin çok araştırmasına dayanmalıdır” sorusuna cevap olarak; %40 katılıyor, %50 kısmen katılıyor, %10 katılmıyor seçenekleri işaretlenmiştir. Bu düşünceye bir kişi; “Öğretmenler öğrenciyi araştırmaya sevk edici etkinliklerde bulunmalı, fakat az konuşarak öğrencileri tecrübelerinden ve bilgisinden mahrum etmemeli.” görüşünü savunmuştur. Sonuç olarak; büyük çoğunluk kısmen de olsa öğretmenin az konuşup öğrencinin çok iş yapmasını beklerken, onu takip eden %40’lık bir çoğunluk da bu fikre katılmaktadır.

VII.2. Günümüz Sanat Eğitiminde Uygulanan Öğretme Yöntemleri Nelerdir? Alt Problemine Yönelik Bulgular ve Yorum:

Görüşme sorularının uygulandığı öğretmenlerin en baskın öğretim yöntemlerini belirlemek amacı ile sorulan altıncı soru açık uçludur. Bu sorunun yanıtları aşağıda görüldüğü gibidir;

Öğretmen A tarafından, “güdüleme, anlatma, öğrenciyi araştırmaya sevk etme, birlikte öğrenme ve özetleme şeklinde ders boyunca çeşitli öğretme yöntemleri bir arada süreklilik ve ardıllık ilkesi ile” kullanılmaktadır.

Öğretmen B, öğrencinin yaş grubuna göre ilk andan itibaren, dikkatini derse çekecek çeşitli yöntemlerin kullanılması ile katılımlarının sağlanması ve motivasyonlarının sürdürülmesi şeklinde bir yöntem uyguladığını belirtmektedir.

Öğretmen C, öğrencinin bilişsel, duyuşsal ve devinişsel yönlerini geliştirici yöntemleri uyguladığını savunmaktadır.

Öğretmen D, öğrenciyi düşündürücü sorularla derse başlamaktadır. Öğrencilerin düşündüklerini, sınıf ortamında tartışmacı ve uygulama çalışmalarında ifade etmelerini sağlayıcı yöntemler kullanmaktadır.

Öğretmen E, öğrenci konuya motive edildikten sonra öğretmenin ve öğrenci aktivitesinin dengesi sağlanmalıdır, görüşünü savunmaktadır.

Öğretmen F, G ve İ, az konuşarak öğrencinin araştırmaya dayalı buluşlar yolu ile öğrenmesi yöntemini uygulamaktadırlar.

Öğretmen j, öğrencileri motive edici, gerektiğinde emredici hatta dikkati dağınık öğrencilerle bire bir iletişim sağlayarak, öğrenciyi araştırmaya yönlendirici fakat bilgilerden öğrenciyi mahrum etmeyecek şekilde bir öğretme yöntemi uyguladığını belirtmektedir.

Öğretmen K ise, açık uçlu sorular ile derse başlamakta ve yerine göre emredici yöntemler de kullanarak, öğrenciyi motive edici, kısmen bireysel dikkati de kullanarak, öğrenciyi araştırmaya sevk edici yöntemleri kullanmaktadır.

Sonuç olarak, araştırmaya dahil edilen resim-iş öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu öğrencinin dikkatini çekerek derse başlamayı ve farklı öğretim yöntemleri ile öğrencinin derste aktif olmasını, tercih ettikleri söylenebilir.

VII.3. Sanat Eğitiminde Değerlendirme Yöntemleri Nelerdir? Alt Problemine Yönelik Bulgular ve Yorum:

İlköğretim resim öğretmenlerinden 10 kişiye uygulanan görüşme sorularından yedi soru üç seçenekli cevap şıklarıyla belirlenmeye çalışılmıştır.Buna Göre:

“Sanatsal Öğrenmeler Değerlendirilmelidir”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 8 2 0 10 
% 60 20 0 100 

“Öğrencinin sanatsal öğrenmeleri değerlendirilmelidir.” sorusuna; %80 katılıyorum, %20 kısmen katılıyorum görüşleri belirtilmiştir. Çizelgeye göre; soruyu yanıtlayan öğretmenlerin büyük bir kısmı, süreç içerisinde öğrencilerin öğrenmelerinin değerlendirilmesi gerektiğini düşünmektedir.

“Sanat Elemanlarını ve İlkelerini Görsel Ayrımsama”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 8 2 0 10 
% 80 20 0 100 

“Çoğunlukla öğrencinin sanat elemanlarını ve ilkelerini görsel olarak ayrımsama yeteneği saptanmalıdır.” sorusuna katılma oranı; %80 katılıyor, %20 kısmen katılıyor şeklindedir. Elimizdeki sayısal değerlere göre katılımcıların büyük çoğunluğunun düşüncesi, öğrenci değerlendirmeleri uygulama çalışmalarında sanat elemanlarının ve ilkelerinin görsel olarak ayrımsama yeteneğinin saptanması şeklindedir. 

“Öğrencinin Yeni Sanat Formlarına Karşı Tutumu”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 7 3 0 10 
% 70 30 0 100 

“Değerlendirmede önemli olan öğrencinin yeni formları kabul etmeye hazır olup olmadığı ve yeni sanat formlarına karşı tutumudur.” sorusu; %70 katılıyor, %30 kısmen katılıyor biçiminde  yanıtlanmıştır. Sonuç olarak; öğrencinin yeni formları kabul etmeye hazır olup olmadığı ve yeni sanat formlarına karşı tutumu yüksek bir katılım ile tamamen benimsenmekte, %30 ‘luk bir katılım ile de kısmen benimsenmektedir.

“Niçin” li Sorular

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 9 1 0 10 
% 90 10 0 100 

“Basit gibi görünen “NİÇİN”li sorular ile öğrenciye yüksek bir düşünme düzeyi sağlayarak değerlendirme yapılmalıdır.” sorusunda; %90 katılıyor, %10 kısmen katılıyor oranında katılım sağlanmıştır. Elimizdeki verilere göre, “Niçin”li sorular ile öğrenciyi düşünmeye sevk ederek değerlendirme yöntemi en yüksek katılım oranının sağlandığı yöntem olarak belirlenmiştir.

“Sanat kavramlarını Anlama Kapasitesi”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 4 6 0 10 
% 40 60 0 100 

 

“Öğrencinin sanat kavramlarını ya da sanat tarihi gerçeklerini anlama kapasitesi saptanmalıdır.” sorusuna katılma oranı; %40 katılmakta, %60 kısmen katılmaktadır. Çizelgeye göre, büyük bir çoğunluk sanat kavramlarının ya da sanat tarihi gerçeklerinin öğrenci tarafından kısmen öğrenilmesi ve bu konuların da kısmen değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini düşünmektedirler.

“Ürün Çizimine Dayalı Sorular”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 0 8 2 10 
% 0 80 20 100 

“Öğrencinin öğrenme düzeyi çoğunlukla ürün çizimine dayalı sorular ile saptanmalıdır.” sorusunda; %80 kısmen katılıyor, %20 katılmıyor oranlarında katılım sağlanmıştır. Elimizdeki sayısal değerlere göre, katılımcı grubu sanatsal öğrenmelerin ürün çizimine dayalı olarak değerlendirilmesi gerektiğine kısmen katılmakla birlikte, iki kişi algı, bilgi, yargı ve ürünün birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünerek, katılmıyorum seçeneğini işaretlemiştir.

“Değerlendirme, İçeriğe ve Yaş Grubuna Bağlıdır”

  Katılıyor  Kısmen Katılıyor  Katılmıyor Toplam
F 8 2 0 10 
% 80 20 0 100 

“Belirtilen değerlendirme yöntemleri, dersin içeriğine ve öğrenci yaş grubuna göre farklı zamanlarda kullanılmalıdır.” sorusunda; %80 katılıyor, %20 kısmen katılıyor seçeneği işaretlenmiştir. Sonuç olarak, katılımcıların büyük bir çoğunluğu yukarıda belirtilen değerlendirme yöntemlerinin dersin içeriğine ve öğrencinin yaş grubuna bağlı olarak değişken olduğunu düşünmektedir.

VII.4. Günümüz Sanat Eğitiminde Uygulanan Değerlendirme Yöntemleri Nelerdir? Alt Problemine Yönelik Bulgular ve Yorum:

Görüşme sorularının uygulandığı öğretmenlerin değerlendirme yöntemlerini belirlemek amacı ile sorulan 14. soru yine açık uçlu bir sorudur. Bu sorunun yanıtları ise şöyledir;

Öğretmen A, öğrencinin düşüncesini ve yorumunu temel alarak değerlendirme yapmaktadır.

Öğretmen B, her konu için önceden belirlenen kriterlere bağlı kalarak bir değerlendirme yapmaktadır.

Öğretmen C, öğrencinin sanat kavramları ve bilgisi ile birlikte, uygulamaya hakimiyetinin durumunu tespit edebilen bir değerlendirme yöntemini savunmaktadır.

Öğretmen D, öğrencinin yaş grubunu dikkate alan, ancak bireysel farklılıkları da düşünen bir yöntem ile derse katılım, konuya uygunluk, güncelliğe yakınlık ve eksiksiz malzeme ile belirlenmiş değerlendirme yöntemlerini tercih etmektedir.

Öğretmen E, öğrencinin derse katılımı, malzeme konusundaki titizliği ve ürün sonuçlarına göre bir değerlendirme yöntemi kullanmaktadır.

Öğretmen F’ye göre ise değerlendirme; öğrencinin sanatsal öğrenme alanları (algı, bilgi, yargı,ürün), ürün değerlendirmesi ve malzeme kullanımından oluşmaktadır.

Öğretmen G, açık uçlu sorular ile öğrencinin sanat kavramlarını ve bilgi düzeyini tespit, eksiksiz malzeme temini, ürün çalışmaları ile sanat formlarının, sanat elemanlarının ve ilkelerinin yerinde kulanılmışlığını ölçmektedir.

Öğretmen İ, bilgi düzeyi, kişilik gelişimi ve ürün sonuçlarını esas alan değerlendirme yöntemlerini kullanmaktadır. 

Öğretmen J ve Öğretmen K’ye göre ise değerlendirmede kişilik gelişimi ve ürün sonuçları önemlidir.

Araştırmaya dahil edilen öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu değerlendirmede ürünü esas almakta ve değerlendirme kriterlerini öğrenciye açıklamamaktadır.

VII.5. İdeal Yöntem Nasıl Olmalıdır? Alt Problemine Yönelik Bulgular ve Yorum:

İlköğretim resim öğretmenlerinden 10 kişiye uygulanan görüşme sorularından 15. soru da açık uçlu olup, öğretmenlerin ideal öğretim ve değerlendirme yöntemleri konusundaki görüşlerini tespit etmek amacı ile sorulmuştur. Bu soruya verilen yanıtlar aşağıda görüldüğü gibidir;

Öğretmen A, ideal öğretim yöntemlerinden öğrenci merkezli görüşü benimsemektedir. Bu yöntem, genel öğretim yöntemlerini de kapsamalı, öğrencinin gelişim düzeyine, öğrenme biçimine ve eğitimde öngörülen hedefe göre saptanmalıdır. Sınıftaki bütün bireyler ve gruplar ile iletişim kurularak, öğrenciler için gerçekçi fakat yapabileceklerinin en iyisini yapmaya yönlendirecek beklentiler hedeflenmeli, bilişim (elektronik, bilgisayar v.s.) teknolojileri, öğretme araç gereçleri etkinlik–uygunluk saptanarak kullanılmalı ve çeşitli öğretim yöntemlerinden yararlanılmalıdır. Değerlendirme yöntemi ise; öğrencinin sanatsal öğrenme alanlarını (algı, bilgi, yargı,ürün), geleneksel (nicelik ölçen) sanat testleri, ön test (nitelik ölçen testler), ürün değerlendirmesi ve son test (öğrenci gelişimini ölçen test)’ten oluşmalıdır.

Öğretmen B’ye göre, öğrencinin aktif olarak derse katılmasını, kişiliğinin ve yaratıcılığının ön plana çıkmasını sağlayan, demokratik ve özgür ders ortamını oluşumu, öğretme yöntemleri açısından başat unsurdur. Öğrencinin değerlendirilmesi ise, aktivitesi, malzemeleri oranında ve ürün sonuçları doğrultusunda yapılmalıdır.

Öğretmen C, ideal öğretme ve değerlendirme yöntemlerinden söz etmek için öncelikle ideal ortamların oluşturulması gerektiğine inanmaktadır. Ön değerlendirme, konu anlatımı, özet ve son değerlendirme sıralamasına göre öğretim ve değerlendirme yöntemleri iç içe kullanılmalıdır.

Öğretmen D’ye göre, öğretim ve değerlendirme ölçütlerinde çoğu kez görüldüğü gibi bazen öğrenci bazen öğretmen eksenli olmayıp, tutarlı bir denge ile yöntemler oluşturulmalıdır.

Öğretmen E, öğretme yöntemlerinde öğrencinin bilişsel duyuşsal ve devinişsel yönlerini geliştirici metodlar; değerlendirme yöntemlerinde ise önceden öğrenciye bildirilerek her konu için farklı kriterler belirlenmesi gereğini vurgulamaktadır.

Öğretmen F, öğrenciye gerekli olan bilgilerin aktarılması, açık uçlu sorular ve örnekler yolu ile konuyu anlaşılır hale getirerek düşünmesini sağlayıcı yöntemlerin tümünü uygulamak gerektiğini savunmaktadır.

Öğretmen G ve Öğretmen İ, öğretmede, öğretmenin az konuşarak öğrenciyi araştırmaya sevk edici, değerlendirmede ise; bilgi düzeyi, kişilik gelişimi ve ürün sonuçlarını esas alan yöntemleri kullanmak gerektiğini düşünmektedirler.

Öğretmen J, öğrencileri motive edici, gerektiğinde emredici hatta dikkati dağınık öğrencilerle bire bir iletişim sağlanarak, öğrenciyi araştırmaya yönlendirici fakat bilgilerden öğrenciyi mahrum etmeyecek şekilde bir öğretme yöntemi ve açık uçlu sorular ile öğrencinin sanat kavramlarını, bilgi düzeyini tespit, ürün çalışmaları ile sanat formlarının, sanat elemanlarının ve ilkelerinin yerinde kulanılıp kullanılmadığını ölçebilen değerlendirme yöntemlerinin ideal olduğunu savunmaktadır.

Öğretmen K’ye göre ise, açık uçlu sorular ve yerine göre emredici yöntemler de kullanarak, kısmen bireysel dikkat ile öğrenciyi motive edici ve öğrenciyi araştırmaya yönlendiren yöntemler, değerlendirmede ise, kişilik gelişimi ve ürün sonuçlarını dikkate alan yöntemler idealdir.

V. Sonuç

Bu araştırmadan çıkan sonuç, Türkiye’de fiziki şartlardan ve araç gereç yetersizliğinden ziyade, öğretmenin alanında iyi yetişmesi için gereken olanakların (bilimsel yayın takibi gibi) sağlanamadığı yönündedir. Bu durum doğal olarak sanat eğitimi yöntemlerini etkilemektedir. Ayrıca, ilköğretimde bir saat olan resim dersinin süresinden dolayı istenilen yöntemleri uygulayamadıklarını belirten öğretmenler, bunun kendileri için kısıtlayıcı, engelleyici olduğunu düşünmektedirler.

İdeal öğretim yöntemlerinden, öğrenci merkezli görüş benimsenmektedir. Genel öğretim yöntemlerini de kapsayan, öğrencinin gelişim düzeyine, öğrenme biçimine ve eğitimde öngörülen hedefe uygun bir şekilde sınıftaki bütün bireyler ve gruplar ile iletişim kurarak, elektronik, bilgisayar v.s. teknolojileri, öğretme araç gereçleri etkinlik–uygunluk saptanarak kullanılması olanağının sağlanması yönünde düşünülmektedir.

Öğretmenlere göre ideal değerlendirme yöntemi ise; öğrencinin sanatsal öğrenme alanlarını (algı, bilgi, yargı,ürün), geleneksel (nicelik ölçen) sanat testleri, ön test (nitelik ölçen testler), ürün değerlendirmesi ve son test (öğrenci gelişimini ölçen test)’ten oluşmalıdır. Değerlendirme yöntemleri, öğrencinin aktif olarak derse katılmasını, kişiliğinin ve yaratıcılığının ön plana çıkmasını sağlayan, demokratik ve özgür ders ortamında, öğretme yöntemleri ve aktivitesi oranında seçilmelidir.

VI. Öneriler:

1) Sanat programlarının işlerliğinin arttırılması hedeflenmeli ve buna yönelik çalışmalar, okul, aile ve öğretmen aracılığı ile yapılmalıdır.

2) İlköğretim programlarında ders süresi yetersizdir. Çağdaş sanat eğitiminden beklenen amaçların sınırlı bir sürede hedefine ulaşması beklenemez.

3) Programda yer alan konular öğrencinin kişilik gelişimi, çevre faktörü ve kazandırılacak davranış ve tutumların günümüz şartlarında yeniden ele alınması, güncelliğinin saptanması açısından yararlı olabilir.

4) Öğretmenlerin sanat konusunda iyi yetiştirilmeleri, sanat eğitimi uygulamalarını da olumlu etkileyecektir. Resim öğretmenine uygulama eleştiri ve kültürel alanlarda bilgi, beceri ve deneyim kazandırılmasının dersin uygulanmasına katkıları büyük olacaktır.

5) Sanat eğitimcisi, çocuğun bilişsel, duyuşsal, devinişsel ve yaratıcı yönünü, uygulama ve kişilik gelişimi ile sürekli izleyebilecek yöntemleri tercih etmelidir.

6) Sanat eğitimcisinin mesleki bilgi, deneyim ve birikimleri, eğitim verilecek yaşa özgü bireysel farklılıkların tespitinde, etkili olacaktır.

7) Yetenekli çocukların ortaya çıkarılması, bireysel yaklaşımın sağlandığı oranda mümkündür.

8) Bireysel yaklaşımların olması düşünüldüğüne göre, sınıf mevcutları kalabalık olmamalıdır.

9) Resim dersleri özgür, fakat disiplinsiz olmamalıdır; böyle görüntüler resim dersinin gerekliliğini de zedelemektedir..

10) Öğrenci “not” ile korkutulmamalıdır. Sanatsal öğrenmelerin değerlendirilmesi, özellikle İlköğretim’de eleştiri anlamında kullanılmalı ve yapıcı olmalıdır. 

11) Donanımlı sanat atölyelerinin yer aldığı elverişli binaların olması, slayt, video film, bilgisayar destekli tasarımın kullanılabilmesini sağlar. Bu durum ders anlatımını daha cazip kılabilir ve akılda kalıcı olmasını kolaylaştırabilir.

KAYNAKÇA

ERTÜRK, Selahattin. (1974). Eğitime Giriş, Ankara.

ETİKE, Serap. (1991). Türk Sanat Eğitiminin tarihsel Gelişim Süreci İçinde Ortaokul Resim Eğitimi ve Resim Öğretmeni Yetiştirme, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Programları ve Öğretim Ana Bilim Dalı, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara.

ETİKE, Serap. (1995). Sanat Eğitimi Yazıları, İlke Yayınevi, Ankara, 25-26.

KIRIŞOĞLU, Olcay Tekin. (1991). Sanatta Eğitim; Görmek, Anlamak, Yaratmak, Demircioğlu matbaacılık, Ankara.

KIRIŞOĞLU, Olcay ve Mary STOKROCKİ. (1997). Orta Öğretim Sanat Eğitimi, YÖK/ Dünya Bankası MEGP, Ankara.

MİCHAEL, John. (1983). Art and Adolesence: Teaching Art at the Secondary Level, Teachers College Press, New York, 100-105.

ÖZSOY, Vedat. (2001). Sanat (Resim) Eğitiminde Bir Nitel Araştırma Yöntemi: Eğitsel Eleştiri, Eğitim ve Bilim, Ankara, 26, (122), 41-51.

SAN, İnci. (1985). Sanat ve Eğitim, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.

TÜRKDOĞAN, Galip. (1981). Sanat Eğitiminin Yöntemleri, Kadıoğlu Matbaası, Ankara.


* Arş.Gör.; G.Ü.G.E.F. Güzel Sanatlar Eğt. Bölümü Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalı

 

 

 

İçindekiler...

© T.C. MEB Yayımlar Dairesi Başkanlığı
Teknikokullar, ANKARA
Tel. (312) 2128145
Fax (312) 2124668
med@meb.gov.tr

 

[ yukarı ]

Arşiv