MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı 162 |
Bahar 2004 |
HALK EĞİTİM MERKEZLERİNE DEVAM EDEN KADINLARA VERİLEN BESLENME EĞİTİMİNİN KADINLARIN BESLENME BİLGİ DÜZEYLERİNE ETKİSİ |
Nevin ŞANLIER* |
GİRİŞ Kisi ve toplum saglıgının korunmasında beslenmenin çok önemli bir yeri vardır. Yeterli ve dengeli beslenme büyüme, gelisme, beden ve ruh saglıgının sürdürülebilmesi, hastalıklara karsı dirençli olmak için gereklidir. Ancak yeterli ve dengeli bir beslenmenin olabilmesi bazı sartlara baglıdır. Bu sartlardan en önemlileri kisilere gereksinimleri kadar kaliteli besinleri sunmak, besin degeri kaybını en aza indirgeyerek hazırlama, pisirme, saklama yöntemlerini ögretmek ve yasamın her döneminde beslenme egitiminin etkin ve sürekli bir sekilde verilmesini saglamaktır. Beslenme egitimi toplumu yeterli ve dengeli besin tüketme alıskanlıklarının gelistirilmesi, yanlıs ve olumsuz beslenme uygulamalarının ortadan kaldırılması, besinlerin saglık bozucu duruma gelmesinin önlenmesi ve besin kaynaklarının daha etkin daha ekonomik kullanılması konularında halkın egitilerek beslenme durumunun düzeltilmesini amaçlamaktadır(Baysal 1995). Türkiye’de beslenme egitimi örgün ve yaygın egitim seklinde verilmektedir. Örgün egitim ilkögretimin birinci kademesinde genellikle ilkokul ögretmenleri, ikinci kademede ise is egitimi ev ekonomisi derslerinin içinde yer alan beslenme ile ilgili ünitelerde verilmektedir. Ancak sınıf ögretmenligi yetistiren fakültelerde beslenme derslerinin olmaması sınıf ögretmenlerinin yetisme süresince beslenme egitimi almadıklarını göstermektedir. Lise düzeyinde meslek liselerinde, üniversite düzeyinde aile ekonomisi beslenme ögretmenligi programlarında, beslenme ve diyetetik bölümlerinde, saglıkla ilgili egitim veren programlar ile asçılık meslek yüksek okulunda beslenme ile ilgili dersler okutulmaktadır. Yaygın egitim seklinde verilecek olan egitimde önceligin kadınlara verilmesi büyük önem tasımaktadır. Kadının egitilmesi ile ailelerin kısa bir sürede egitilebilecegi dogru bir beslenme alıskanlıklarının kazanmasının saglanabilecegi düsünülmektedir.Yapılan arastırmalarda gıda maddelerinin satın alınması, hazırlanması ve pisirilmesinde çogunlukla kadının görevli oldugu saptanmıstır(Telsiz, 1994; Demirel, 1997). Bu nedenle çalısma, ailenin beslenmesinden ve dogru beslenme alıskanlıkları kazandırılmasından sorumlu olan kadınlara verilen beslenme egitiminin beslenme bilgi düzeyi üzerine etkisini saptamak amacıyla planlanmıs ve yürütülmüstür. YÖNTEM Evren ve Örneklem Arastırma evrenini Ankara’nın Etimesgut ilçesi ve Çorum ilinde Halk Egitim Merkezlerine giden 60 kadın olusturmaktadır. Veri Toplama Yöntemi ve Araçları Kadınların egitim öncesi ve egitim sonrası beslenme bilgilerini ölçmek amacıyla arastırmacılar tarafından hazırlanan görüsme formu kullanılmıstır. Ön test uygulandıktan sonra kadınların beslenme bilgilerindeki eksiklikler dogrultusunda egitim programı hazırlanmıs ve dört hafta süre ile haftada bir ders saati(45 dakika) olmak üzere beslenme egitimi verilmistir. Egitim programının içerigini; beslenmenin önemi, yetersiz ve dengesiz beslenme sonunda görülen hastalıklar, besin ögelerinin islevleri, gebelik, çocukluk ve ergenlik döneminde beslenme konularının yanında besin satın alma, hazırlama ve pisirme ile ilgili bilgilerde olusturmaktadır. Egitim sonunda ön test olarak kullanılan form son test olarak da kullanılmıstır. Verilerin Degerlendirilmesi Elde edilen verilerin ön test ve son testinin sayı ve yüzdeleri ile standart sapma, aritmetik ortalama, minimum ve maksimum degerleri alınmıstır. Boy uzunlugu, vücut agırlıgı ölçümleri usulüne uygun olarak yapılmıs olup, vücut agırlıgının boy uzunluguna uygunlugu olan beden kitle indeksi (BKI: Agırlık(kg) / Boy Uzunlugu(m2)) hesaplanmıstır. Sonuçlar Dünya Saglık Örgütünün belirledigi 19.9 ve altı zayıf, 20.0-24.9 normal, 25.0 ve üstü sisman olarak sınıflandırılmıstır(Pekcan, 1999). Beslenme bilgi puanı hesabında verilen her dogru cevaba 1 puan, yanlıs cevaba ise 0 puan verilmistir. Egitim öncesi ve sonrası alınan puanların aritmetik ortalamaları alınarak ön test ve son test ortalamaları arasında farkın olup olmadıgı t testi ile analiz edilmistir. Ayrıca ön test ve son test puan ortalamaları arasındaki farklar ile egitim düzeyleri tek yönlü varyans analizi ile degerlendirilmistir. BULGULAR VE TARTIŞMA Kadınların yas, egitim ve meslek durumlarına Tablo 1’de yer verilmistir.
Tablo 1. Kadınların
Demografik Özelliklerine Göre Dagılımı(n:60)
Tablo 2. Kadınların
Boy Uzunlugu, Vücut Agırlıgı ile Beden Kitle Indekslerinin Frekans,
Yüzde, Minimum, Maksimum, Aritmetik Ortalama ve Standart Sapma Degerleri(n:60). Vücut agırlıgının olması gerekenden % 20 üstüne çıkması hipertansiyon, kroner kalp hastalıgı, diyabet görülme riskini arttırmaktadır. Beden agırlıgının daha fazla artması eklem, safra kesesi (safra tasları, tıkanıklıgı) ve solunum güçlügüne neden olmaktadır. Beden kitle indeksi ile ölüm riski arasındaki iliski incelendiginde en az ölüm oranının beden kitle indeksi 20-25 arasında olanlarda oldugu, beden kitle indeksi 30 ve üzerine çıktıgında ölüm oranının önemli derecede arttıgı ifade edilmektedir(Laquatra, 2000). Şismanlık kalıtımsal olarak tasıyan zunker ratları üzerine yapılan bir çalısmada, zayıf olan ratların daha uzun yasadıgı, agırlık kaybı olsun yada olmasın sisman olanların oburluktan sakınarak yasam sürelerini uzatabilecegi sonucuna varılmıstır(Johnson ve ark. 1997).Yapılan bir çalısmada ise 50 yas ve sonrasında vücut agırlıgındaki artısın kardiyovasküler risk faktörleri olan tansiyonu ve açlık insülin düzeyini yükselttigi, HDL kolesterol düzeyini düsürdügü bildirilmektedir (Herris ve ark. 1997).Şismanlıgın olusmasında en önemli faktörler yeterli fiziksel aktivitenin yapılmaması ve fazla miktarda yeme alıskanlıgıdır. Beslenme alıskanlıgı çocukluk döneminde kazanılmaktadır. Bu dönemde ailelerin yeterli beslenme bilgisine sahip olmamaları çocuklarının yanlıs beslenme alıskanlıkları kazanmalarına sebep olmaktadır. Bireylerin kendi ve çocuklarının saglıklı bir yasam sürdürebilmesi için etkin ve sürekli beslenme egitimine gereksinimleri vardır(Williams, 1990). Beslenme alıskanlıgı çocukluk döneminde kazanılmaktadır. Bu dönemde ailelerin yeterli beslenme bilgisine sahip olmamaları çocuklarının yanlıs beslenme alıskanlıkları kazanmalarına sebep olmaktadır. Bireylerin kendi ve çocuklarının saglıklı bir yasam sürdürebilmesi için etkin ve sürekli beslenme egitimine gereksinimleri vardır.Kadınların beslenme egitimi alma ve bu egitimi aldıkları yerlerin dagılımı Tablo 3’de verilmistir.
Tablo 3. Kadınların
Beslenme Egitimi Alma ve Bu Egitimi Aldıkları Yerlerin Dagılımı(n:60). Kadınların %46.7’sinin beslenme egitimi almadıkları, alanların ise %62.5’inin okuldan %9.4’ünün gazete ve dergilerden beslenme egitimi aldıkları tespit edilmistir. Bu sonuçlar beslenme egitiminde okulun daha fazla rol üstlendigini göstermekte olup beslenme egitiminin okullarda ders olarak verilerek daha fazla kitlelere ulasılabilecegini düsündürmektedir. Ancak beslenme egitimi alınan yerlerin tamamında okulun yer alması beklenirken okuldan bireylerin egitim alma oranı %62.5 dir. Mevcut sartlara bakıldıgında okullarda beslenme egitiminin ayrı bir ders olarak okutulmaması, beslenme ile ilgili konulara bazı okullarda ev ekonomisi dersinin de bazı ünitelerinde verilmesinin beslenme egitiminin öneminin maalesef hala anlasılmadıgının bir göstergesi olarak algılanmaktadır. Amerika’da okullarda ögrencilerin besin ihtiyaçlarını karsılamaya ve beslenme egitimine yönelik programlar uygulanmakta ve bu konuda bir çok arastırma yapılmaktadır. Halkın besin gereksinimlerini ve beslenme egitimlerini karsılamaya yönelik olarak da çesitli programların oldugu görülmektedir. Amerika’da uygulanan bazı beslenme egitim programlarına bakıldıgında; gıda dagıtım programı(1930), ulusal okullarda ögle yemegi programı(1946), özel süt programı(1955), okul kahvaltı programı(1975), yaslı insanlar için beslenme programı (William 1990), kadın bebek ve çocuklar için özel beslenme programı(1974) uygulanmaktadır. Amerika’da WIC (Women Infant Children) adı ile bilinen genis kapsamlı program; gebe ve emziklilik dönemindeki kadınlara, bes yasından küçük çocugu olan sosyo ekonomik düzeyi düsük ailelere beslenme egitimi vermeyi ve yeterli gıda saglamayı amaçlamaktadır. Yapılan çalısma sonuçlarına göre WIC sayesinde katılımcıların hem kendileri hemde çocukları için daha az saglık harcamaları yaptıkları, yüksek dogum agırlıklı bebekler ve bebeklerin ölüm oranlarının azaldıgı görülmüstür. Ayrıca Amerika ve bir çok gelismis ülkede beslenme egitimi ve gıda destegi saglayan programlar mevcuttur(William 1990; Bayerl 2000). Beslenme egitimine yönelik programların uygulanmasına yabancı ülkelerde 1930 lu yıllarında baslamıs olmasına ragmen Türkiye’nin beslenmeye yönelik egitim çalısmalarını çok gerilerden takip ettigi, 1984 yılından beri Türkiye’de genis kapsamlı bir beslenme arastırmasının bile yapılmaması oldukça düsündürücüdür. Ersoy(1989)’un çocuk beslenmesi ile ilgili annelerin uygulamaları ve bilgilerini saptamak amacı ile yaptıgı arastırmada anneler çocuk beslenmesi ile ilgili bilgileri aile büyükleri ve komsulardan(%44.5), saglık kurumlarından(%41.5) ögrendiklerini ifade etmislerdir. Demirel(1997)’in farklı sosyo ekonomik düzeylerdeki kadınlar üzerinde yaptıgı baska bir çalısmada ise kadınların yiyecek hazırlamayı ögrenme yerlerine bakıldıgında %51.9’u bilgileri annelerinden, %14.6’sı yazılı basından, % 21.1’i okuldan ögrendikleri saptanmıstır. Arastırma sonuçları kadınların beslenme ile ilgili bilgilerinin önemli bir kısmını aile içinde aldıgını göstermektedir. Bu nedenle kadının egitimine önem verilmesinin ailedeki diger bireylerin egitimi ve daha saglıklı bir yasam sürmeleri açısından zarurî oldugu unutulmamalıdır. insanın saglıklı bir yasam sürdürebilmesi pek çok kosula baglı iken bu kosulların en önemlilerinin basında yeterli ve dengeli beslenme gelmektedir. (Kavas, 2000). Yeterli ve dengeli bir sekilde beslenilmediginde çocuklarda zekâ geriligi, marasmus, kuvasiorkor, anemi, rasitizm gibi hastalıklar yetiskinlerde ise anemi, osteomalasia, kalp damar hastalıkları, kanser, sindirim sistemi hastalıkları, seker hastalıgı, sismanlık görülmektedir. Ayrıca yetersiz ve dengesiz beslenme vücut direncini düsürdügünden hastalıklara yakalanma riskini ve hastalıkların seyrini de arttırmaktadır(Baysal, 1999). Yeterli ve dengeli bir beslenmenin saglanabilmesi için besin ögeleri adı verilen protein, karbonhidrat, yag, vitamin, mineral ve suyun gereksinim kadar alınması gerekmektedir. Pratikte yeterli miktarda besin ögesi alabilmek için yetiskin bir bireyin günde tahıl ve türevlerinden 6-11 porsiyon, sebzelerden 3-5 porsiyon, meyvelerden 2-4 porsiyon, süt ve türevlerinden 2-3 porsiyon, et-yumurta-kurubaklagillerden 2-3 porsiyon alınması önerilmektedir. Ancak bu miktarlar yasam dönemlerine göre farklılık göstermektedir(Whitney, Rolfes, 2002). Tahıl ve türevleri grubu karbonhidrat yönünden zengin olmaları nedeni ile vücut için gerekli olan enerjinin büyük bir bölümünü karsılamaktadır. Süt ve türevleri kalsiyum ve fosfor yönünden zengindir. Kalsiyum fosfor ile birlikte kemik ve dislerin yapısını olusturmaktadır(Whitney, Rolfes, 2002).Yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı kemik yogunlugunu arttırarak osteoporozun (kemik yogunlugunun azalarak kemiklerde kırılma görülmesi durumu) önlenmesinde etkili olmaktadır(Şanlıer, Yabancı, 2002). Süt ve türevleri grubunda bulunan riboflavin ultraviyole ısınlarından zarar görmektedir. Bu nedenle sütün kalın karton kutularda yada ısıgı geçirmeyen plastik kaplarda saklanması gerekmektedir. Süt riboflavin yanında A ve D vitamini yönünden de zengin bir besindir. Sebze ve meyveler A ve C vitamini yönünden zengin besinler olmaları nedeni ile vitamin gereksiniminin karsılanmasında önemli rol oynamaktadır. Et-yumurta-kurubaklagiller ise iyi bir protein kaynagı olmalarının yanında özellikle kurubaklagiller iyi posa kaynagı iken kırmızı et ve sakatat demir yönünden zengin besinlerdir(Brown, 2000). insan organizmasının demire olan gereksinimi uzun zaman önce anlasılmıstır. Bütün metaller içinde en ucuz ve en yaygın mineral olmasına ragmen demir eksikligi bir çok ülkede en sık görülen saglık problemlerinin basında gelmektedir(Ensminger vd., 1995). Demirin insan vücudundaki en önemli görevlerinden biri kan yapımıdır. Demir eksikligine baglı olarak görülen kansızlık özelikle gereksinimin arttıgı bir yasından sonraki dönemlerde, adölesanlar da, gebe, emzikli ve menstrasyon gören kadınlarda oldukça sık görülmektedir(Whitney, Rolfes, 2002). Yeterli ve dengeli bir beslenmenin saglanabilmesi için her dönemde tüketilmesi gereken besin gruplarının miktarları degismektedir. Gebelik döneminde süt ürünlerinin en az 3 porsiyon, proteinli gıdaların ise 7 porsiyon tüketilmesi önerilmektedir. Özelikle süt gebelik döneminde önem kazanmaktadır. Bebek kendi kemik ve dis yapısını olusturmak için kalsiyuma gereksinim duymaktadır(Fagen 2000, Anderson, 2000). Bebek dogdugunda ilk verilecek olan besin anne sütüdür ki anne sütü bebek için hiçbir alternatifi olmayan besleyici degeri çok yüksek bir besin olmakla birlikte bakterilere karsı güvenilir ve daima tazedir. Bu nedenle anne sütü yeterli oldugu durumlarda bebek ilk 6 ayını sadece anne sütü ile beslenerek geçirmelidir(Fagen, 2000). Anne sütü 6 ay dan sonra bebegin bazı gereksinimlerini karsılamakta yetersiz kalacagından ek besinlere bu dönemden sonra baslanmalıdır(Bagcı, 1995; Taneli, Taneli, 1998). Özelikle düsük sosyo ekonomik durumdaki ailelerin besin kalitesinin de düsük olması nedeniyle bir yıldan daha fazla anne sütünün verilmesi çocugun büyümesini olumlu yönde etkileyecegi düsünülmektedir(Marguis ve Ark., 1997). Yapılan bir çalısma 0-1 yas döneminde anne sütü alma süresinin vücut yag miktarını azalttıgı ve kemik yogunlugunu arttırdıgı saptanmıstır(Pekcan, Yabancı, 2001). Bu arastırmalar anne sütünün bebegin büyüme ve gelismesindeki önemi ve ileri yaslarda bazı hastalıkların görülme riskini azalttıgını göstermekle birlikte anne egitiminin önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Yeterli ve dengeli beslenebilmek ve mevcut kaynakları en ekonomik sekilde kullanabilmek için besinlerin satımından tüketimine kadar gecen tüm asamalarda besin ögesi ve ekonomik kaybı en az düzeyde tutacak davranıslarda bulunmak önem kazanmaktadır. Satın alınacak olan gıdanın tüketici tarafından kontrol edilmesi tüketicinin saglıgının korunması ve ekonomik yönden aldatılmasının önlenmesi açısından önemlidir. Satın alma islemi sırasında sebze ve meyvelerde özelikle mevsiminde olanlar tercih edilmelidir. Kolay bozulabilecek olan besinler alıs verisin sonuna dogru satın alınmalıdır. Ambalajlı besin satın alırken ambalajın besine uygun olmasına, üzerinde üretim ve son kullanma tarihlerinin bulunmasına, imalatçı firma adına, adresine ve TSE markası ile içine konan maddelerin yazılı olmasına dikkat edilmelidir. Asırı yaglı , yüksek kolesterollü, tuzlu ve sekerli gıdaları satın alma yerine besin degeri yüksek taze gıdalar tercih edilmelidir. (Arslan, 1997; Kavas 2000). Yapılan bir çalısmada tüketicilerin besin satın alma öncesi, satın alma sırasında ve sonrasında yeterince bilinçli davranmadıkları saptanmıs olup tüketicilerin besin maddelerini seçme ve satın alma ile ilgili dogru kararlar almaları için bu konularda egitilmeleri gerektigi üzerin de durulmaktadır(Demirci, Baykan, 2003). Özelikle Türkiye gibi gelismekte olan ülkelerde sosyo ekonomik durumu iyi olmayan ailelerin sınırlı gelirleri ile iyi beslenebilmeleri için besin degeri ve fiyat karsılastırmasını yapabilmeleri gerekmektedir. Örnegin; pekmez baldan daha besleyici ve fiyatı daha ucuzdur, elma besin degeri bakımından muz degerinde fiyatı daha ucuzdur.(Baysal, 1990). Kivi C vitamini yönünden zengin bir besin olmasına ragmen fiyatı pahalı olan bir meyvedir. Aynı fiyata portakal alındıgında daha fazla C vitamini alınmıs olacaktır. Bu sonuçlara göre iyi beslenebilmek için çok iyi bir gelire sahip olmak gerekmemektedir. iyi bir gelir beslenme bilgisi olmadan yeterli ve dengeli beslenme için yeterli olmamaktadır. Satın alma islemi kadar besinlerin hazırlanması ve pisirilmeleri asamalarında da dogru davranıslarda bulunmak önemlidir.Sebzelerin hazırlanmasında sebzeler ayıklanmalı-yıkanmalı-dogranıp hemen pisirilmelidir. Ekmegin ince dilimlenerek kızartılması, sütlü tatlılarda sekerin önceden konulması, salata ve meyve sularının bekletilmesi, makarna, nohut, fasulye gibi besilerin haslama suyunun, yogurdun yesil suyunun dökülmesi besin ögesi kaybına neden olmaktadır(Baysal, 1990; Arslan, 1997; Kavas, 2000) Kadınların beslenme bilgi düzeylerini ve egitim sonucunda egitimin etkinligini ölçmede kullanılan sorulara verdikleri dogru cevapların dagılımı Tablo 4’de gösterilmistir.
Tablo 4 Kadınların
Beslenme Egitimi Öncesi ve Sonrası Sorulan Sorulara Verdikleri Dogru
Cevapların Dagılımı(n:60). Kadınların beslenme ile ilgili sorulara verdikleri dogru cevapların oranına bakıldıgında, kan yapıcı mineral olarak demiri ön test sonucunda % 66.7’si, son test sonucunda %86.7’si dogru olarak yanıtmıslardır. Süt ve türevlerinin vücuttaki islevlerini dogru cevaplayanlar ön test ve son test sonuçları sıra ile %76.7-% 86.7 dir.Bebegin sadece anne sütü ile beslenmesi gereken süreyi dogru cevaplayanların oranı ön test sonucunda %66.7iken, son test sonucunda %88.3 yükseldigi saptanmıstır. “Anne sütü alan bir bebege verilecek olan ilk besin ne olmalı?” sorusunu egitim sonunda dogru yanıtlayanların oranında %45 lik bir yükselme tespit edilmistir. Bu sonuçlar egitim öncesine göre egitim sonrasında dogru cevap veren kadınların oranında önemli artıslar oldugunu göstermektedir. Kadınların egitim öncesi ve egitim sonrasında verdikleri dogru cevaplardan aldıkları puanların dagılımına ve bu puanlara egitimin etkisine Tablo 5’de yer verilmistir.
Tablo 5 Kadınların
Egitim Öncesi ve Sonrasında Aldıkları Puanların Dagılımı, Aritmetik
Ortalaması, Standart Sapması ve Önemlilik Durumu(n : 60) Kadınların egitim öncesi ve egitim sonrası aldıkları puanların aritmetik ortalamaları karsılastırıldıgında p=0.000 düzeyinde önemli bulunmustur. Ancak egitimin bir defada degil degisik zamanlarda etkin ve sürekli yapılmasının faydası tartısılmaz.Little ve ark. (2002) tarafından düsük sosyo-ekonomik düzeydeki 22 egitim, 17 kontrol grubu ögrencileri üzerinde beslenme ve spor ile ilgili egitim grubuna bes ders verilmistir.Egitim öncesi ve egitim sonrası sıra ile bilgi düzeyleri kontrol grubunda 8.18 ±3.82 - 7.82±4.79, egitim grubunda 5.73±3.34 - 14.45±4.81 bulunmustur. iki grup arasındaki fark istatistiksel açıdan önemlidir(p=0.0001). iki çalısma arasındaki benzerlik önemlidir. Kısa süreli olarak verilen beslenme egitiminin bile bilgi düzeyinde önemli ölçüde artısa neden oldugu görülmektedir. Sevenay(1996)’ın Kayseri’ de kamu sektöründe çalısan kadınlar üzerinde yaptıgı arastırmada besin hazırlama ve pisirme konusunda kadınların yeterli bilgi sahibi olmadıkları belirtilmektedir. Farklı sosyo-ekonomik semtlerde yasayan ev kadınları üzerinde yapılan baska bir arastırmada da kadınların besin hazırlama ve pisirme yöntemlerinde hatalı uygulamalar yaptıkları saptanmıstır(Ates, Ballar, Pekcan, 1986).Malatyalıoglu (1991)’un Erzincan Merkez ilçesindeki köylerde yasayan kadınlar üzerinde yaptıgı çalısmada ise kadınların %13.3’ünün yeterli, %86.7’sinin yetersiz düzeyde beslenme bilgisine sahip oldukları tespit edilmistir.Demirel (1997), Antalya ilindeki farklı sosyo ekonomik düzeydeki kadınlar üzerinde yaptıgı arastırmada üç sosyo ekonomik düzeydeki kadınların büyük bir çogunlugunun uygun pisirme yöntemini kullanmadıkları tespit edilmistir. Arastırma sonuçlarına göre kadınların büyük bir kısmının beslenme bilgi düzeylerinin düsük oldugu görülmektedir. Kadınların egitim öncesi ve sonrası aldıkları puanların ortalamalarının egitim düzeyi ile karsılastırılması Tablo 6’da gösterilmistir.
Tablo 6. Kadınların
Egitim Durumlarına Göre Egitim Öncesi ve Sonrası Aldıkları Puanların
Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları(n:60) Altay(1992)’ın kadınların besin hazırlama, pisirme, saklama ve sunma konularındaki bilgi ve davranıslarını inceleyen çalısmasında okuryazar olmayan ve ilkokul mezunu olan kadınların %46.9’unun ortaokul ve üzerinde egitim almıs olan kadınların %15.5’inin sebzelerin pisirme yöntemlerinin hatalı uygulandıgı saptanmıstır. Yapılan baska bir çalısmada da ilkokul mezunu kadınların %81.4’ünün, ortaokul mezunu kadınların %60 ‘ının, lise mezunu kadınların ise %66.7’sinin yetersiz beslenme bilgisine sahip oldukları bulunmustur(Malatyalıoglu, 1991). Arastırma sonuçları benzerlik tasımaktadır. Egitim düzeyi yükseldikçe beslenme bilgi düzeyinde artıs görülmüstür.Ancak lise veya yüksek okul düzeyinde bile istenilen ölçüde yeterli beslenme bilgisine sahip olunmadıgı saptanmıstır. Bu sonucun nedeninin okullarda beslenme egitimine yeterli sekilde yer verilmemesi oldugu düsünülmektedir. Okulda bir üst ögrenime ve hayata hazırlayıcı bilgiler alması gereken çocugun sekiz yıllık zorunlu egitimden sonra okumayacagı düsünüldügünde saglıklı bir sekilde hayatını sürdürebilmesi için bu süre içinde gerekli olan bilgileri okuldan alması zorunlu olmaktadır. Çocugun ilerde yasamını saglıklı bir sekilde sürdürebilmesi ve çocuklarına da dogru beslenme alıskanlıgını kazandırması acısından hatasız beslenme bilgi ve alıskanlıgına sahip olarak okuldan ayrılması önem kazanmaktadır. SONUÇ ve ÖNERILER Arastırma Ankara’nın Etimesgut ilçesi ve Çorum’un merkez ilçesi Halk Egitim Merkezlerine giden 60 kadın üzerinde yapılmıstır.Kadınların egitim öncesi ve egitim sonrası beslenme bilgilerini ölçmek için arastırmacılar tarafından görüsme formu gelistirilmis ve kullanılmıstır. Kadınların çogunlugu(%60.0) 19-39 yasları arasında, %40.0’ı lise mezunu ve % 31. 7’si ilkokul mezunudur. Arastırma kapsamına alınan kadınların beden kitle indeksine göre %58.0’ının normal agırlıkta oldugu, yaklasık olarak yarısının (%46.7) beslenme egitimi almadıkları saptanmıstır. Kadınların egitim öncesi ve egitim sonrası aldıkları puanların aritmetik ortalamaları p=0.000 düzeyinde önemli bulunmustur. Katılımcıların kısa bir sürede verilen egitimin beslenme bilgi düzeyinde önemli oranda artısa neden oldugu tespit edilmistir. Egitim düzeyleri ile beslenme puanları karsılastırıldıgında egitim öncesi (p=0.014) egitim sonrası (p=0.016) alınan puanların ortalamaları önemli bulunmustur. Bu sonuçlar ilkokul düzeyinde bile verilecek beslenme egitiminin beslenme bilgi düzeyinde önemli oranda artıs saglayabilecegini göstermektedir. Dört hafta gibi kısa bir egitim sonucunda egitim düzeyleri düsük olan kadınlarda da beslenme bilgi düzeyinde olumlu gelismeler kaydedilmistir. Çok fazla maliyet getirmeyecegi ve kısa sürede tamamlanacagı düsünülen beslenme egitimi hastalıkların görülme riskini düsürerek aile ve ülke ekonomisine önemli katkılar saglayacaktır. Ayrıca çocukların saglıklı bir sekilde büyüme ve gelismelerini saglayarak saglıklı nesillerden olusacak bir toplum için temel teskil edecektir. Bu sonuçlara göre su öneriler gelistirilebilir; Beslenme egitimi çocuklara çizgi filimler, masal ve hikaye kitapları ile verilebilecegi gibi okullarda ev ekonomisi ögretmenleri veya diger ögretmenler tarafından verilmelidir. Ancak egitimi verecek özelikle ana sınıfı ile sınıf ögretmenlerine hizmet içi beslenme egitiminin verilmesi ve son gelismelerden haberdar edilmeleri yararlı olacaktır. Halk egitim merkezlerine giden bir çok kadının el sanatlarına yönelik kurslar almaktadır. Tüm alanlarda egitim alan kadınlara haftada bir yada iki ders saati verilecek beslenme egitimi ile bir çok kadının beslenme konusunda bilgilendirilmesi saglanabilir. Her il ve ilçeler de bulunan aile ekonomisi beslenme ögretmenleri yada ev ekonomisi ögretmenleri beslenme egitimi verebilecek yeterlilige sahiptirler. Egitici personel, egitim yapılabilecek binalar ve uygulamalı egitim yapılabilme imkanı saglayacak olan meslek liselerinin beslenme bölümlerinin atölyeleri (meslek liselerindeki ögrenci sayısının azalması nedeniyle) halkın egitilmesi için kullanılabilir. Beslenme ile ilgili son dönemlerde yapılan özelliklede yemek programları ve haber bültenlerinde dogru olmayan, sadece bir besini öne çıkaran bir çok yayın yapılmaktadır. Bu programların konunun uzmanı olan bireylerin danısmanlıgında yapılması ile halkın yanlıs bilgilendirilmesinin önüne geçilecegi düsünülmektedir. Ülke genelinde 1984 yılından beri yapılamayan ve yapılması zaruri olan ulusal beslenme arastırmasının bir an önce gerçeklestirilmesi, halkın beslenme yetersizligi sorunlarının tespit edilmesi ve çözüm yollarının bulunmasının gerekliligi de yadsınamaz. KAYNAKÇA Anderson, J. (2000). Minerals (Ed:mahan, K., Stump, S.) Krause’s Food Nutrition &Diet Therapy. Philadelphia:W.B Saunder Company. Arslan, P. (1997). Toplumun Beslenmesi ve Bilinçlendirilmesinde Saha Personeli için Toplum Beslenmesi Programı Egitim Materyali Ankara: Saglık Bakanlıgı Yayınları. Ates, M., Ballar, E., Pekcan, G. (1986). Sosyo-Ekonomik Yönden Farklı Semtlerde Yasayan Ev kadınlarının Besin Hazırlama, Pisirme ve Saklama Yöntemlerinin Saptanması Beslenme ve Diyet, 15:71-83. Altay, B. (1992). Kadınların Yiyecekleri Hazırlama, Pisirme, Saklama ve sunma Konularındaki Bilgi ve Davranısları. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Saglık Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi). Bagcı, T., (1995). Gebe- Emzikli ve Bebek Beslenmesi Temel Halk Saglıgı (Der: Atilla, S., Bagcı, T., Akdag, F., Köksal, O.)Ankara. Bayerl, C. (2000) Nutrition in the Community (Ed:mahan, K., Stump, S.) Krause’s Food Nutrition &Diet Therapy. Philadelphia:W.B Saunder Company. Baysal, A. (1999). Beslenme. Ankara: Hatipoglu Yayınları. Baysal, A. (1990). Beslenme Kültürümüz. Ankara:Kültür Bakanlıgı Yayınları, Baysal, A.(1995). Genel Beslenme. Ankara: Hatipoglu Yayınevi. Brown , A. (2000). Understanding Food. Wadsworth. USA. Demirci, A., Baykan, S.(2003) Evli Tüketicilerin Gıda Satın Alma Davranısları Üzerine Bir arastırma. Standart 495: 82-90. Demirel, N. (1997). Antalya ili Merkez ilçede Farklı Sosyo-Ekonomik Düzeydeki Kadınların Yiyecek Hazırlama Pisirme ve Saklamaları Üzerine Bir Arastırma. Ankara: Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi). Ensmınger, A., Ensmınger, M., Konlande, J., Robson, J. (1995). Food & Nutrition. California: CRC Pres . Ersoy, Y. (1989). Ankara ili Mamak ilçesi Ana Çocuk saglıgı Merkezine Basvuran Annelerin 0-1 yas :ocuk Beslenmesi ile ilgili Uygulamaları. Ankara:Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi). Fagen, C.(2000). Nutrition During Pregnancy and Lactation (Ed:mahan, K., Stump, S.) Krause’s Food Nutrition &Diet Therapy. Philadelphia:W.B Saunder Company.
Harris, T.B.,
Savage,P.J., Tell,G.S., Haan M., Kumanyika S., Lynch J.C.,(1997).
Johnson, P., R., Stern, J.,S Horwits, B.,A Haris, R.,E Grene, S.,F (1997).Longevity in Obese and Lean Male and Female Rats of the Zunker Strain: Prevention of Hyperphagia. Am. J. Clin. Nutr., 66 : 890-903. Kavas, A.(2000). Saglıklı Yasam için Beslenme. izmir: Literatür yayınları. Laquatra, I. (2000). Nutrition for Weight Management (Ed:mahan, K., Stump, S.) Krause’s Food Nutrition &Diet Therapy. Philadelphia:W.B Saunder Company. Little, j., Perry, D., Volpe, S. (2002). Effect of Nutrition supplement Education on Nutrition Supplement Knowledge Among High School Students From a Low- Income Community. Journal of Community Health. 27 : 6:433-451. Malatyalıoglu, N., (1991). Erzincan ili Merkez ilçesi Köylerindeki Evli Kadınların Beslenme Bilgi Düzeyleri ile Yiyecek Hazırlama, Pisirme Ve Saklama Uygulamaları Üzerinde Bir Arastırma Ankara: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi).
Marquis, GS
Habicht,JP Lanata CF, Black RE, Rasmussen KM(1997). Pekcan, G. (1999). Vücut Agırlıgının Denetimi. Diyet El Kitabı. Ankara:Hatiboglu Yayınevi Sevenay, N. (1996). Kayseri ili Merkez Kamu Sektöründe Çalısan Kadınların Beslenme Alıskanlıkları Yiyecek Hazırlama Pisirme yöntemleri ve Beslenme Bilgi Düzeyleri Üzerine Bir Arastırma Ankara: Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Yayınlanmamıs Yüksek Lisans Tezi). Şanlıer, N., Yabancı, N. (2002).Osteoporoz ve Beslenme. Standart 493: 63-68 Taneli, N., Taneli, B., (1998). Saglıklı çocuk Beslenmesi. izmir: Dokuz Eylül Üniversitesi yayınları. Telsiz, M. (1994). Evli Kadınların Evlilik Öncesi Evde is bölümüyle ilgili Beklentileri ve Mevcut uygulamanın Karsılastırmalı analizi. Kadın Arastırmaları Dergisi 3:83-93. Whitney, E., Rolfes, S. (2002). Understanding Nutrition. Wadsworth Company. USA. William, S., R.(1990). Essentials of Nutrition and Diet Therapy. Boston: Mosby College Publishing. USA. Yabancı, N., Pekcan, G. (2001). Adölesanların 0-1 Yas Dönemindeki Beslenme Özelliklerinin Bazı Antropometrik Ölçümleri ile Kemik mineral Yogunlugu Üzerine Etkileri. istanbul: I. Ulusal Obezite Kongresi.
Doç. Dr.; Gazi Üniversitesi Meslekî EgitimFakültesi, 06500 Besevler/Ankara. ** Aras.Gör.; Gazi Üniversitesi Meslekî EgitimFakültesi, 06500 Besevler/Ankara.
|
|
[ yukarı ] |