MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı 162 |
Bahar 2004 |
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARI YÖNETMELİĞİ VE PROGRAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ |
Fethi TURAN* |
1.Giris: Okul öncesi egitim 0-72 aylık yas grubu çocuklarına, gelisim düzeylerine uygun, zengin bir uyarıcı çevre olanagı sunan, yaratıcılık basta olmak üzere, onların gelisimlerini bütün yönleri ile destekleyen, çocuga yakın çevresinin ve ulusun sosyal-kültürel degerleri ile evrensel degerleri birbirleri ile çelismeyen bir anlayısla tanıtmayı amaçlayan, istege baglı, planlı bir davranıs kazandırma sürecidir. Okul öncesi dönem, çocugun gelisiminin çok hızlı ve kritik oldugu yıllardır. Kalıtımın yanında, çocugun dogum öncesinden baslayarak etkilesim halinde oldugu çevreden kazandıkları, onun yetiskinlikteki kisiligini, alıskanlıklarını, deger yargılarını biçimlendirmektedir. 20. yy.’ın egitim anlayısına önemli katkı sunan egitim bilimci Bloom: insan yasamının ilk dört yılının zihinsel gelismenin en kritik dönemi olup, ilk dört yıl içinde egitimsel uyaranların çok önemli oldugunu ve zekayı arttırdıgını1; çocukların 18 yasına kadar gösterdikleri okul basarısının %33’ünün 0-6 yas arasındaki kazanımlarla açıklanabildigini2 ileri sürmektedir. Okul öncesi egitime yön veren bilim adamlarından Vygotsky ise: Çocugun kendi kendine çevresiyle etkileserek gelistirebilecegi bilissel kapasitenin dısında, çevresindeki yetiskinlerle ve diger çocuklarla etkileserek gelistirebilecegi bir “gelismeye açık alan” oldugunu söylemektedir.3 2001-2002 ögretim yılında ülkemizde yapılan arastırma: Okul öncesi egitim alan çocukların almayanlara oranla dönüstürme düzeylerinin, dolayısıyla yaratıcılık potansiyellerinin daha yüksek oldugunu ve okul öncesi egitimin çocuklarının yaratıcılık düzeylerini arttırmada olumlu etkilerinin oldugunu göstermektedir.4 Gelisim, döllenme ile baslayan ve ölüm ile sona eren yasam boyu bir süreçtir5. Ortalama bir insan beyin kapasitesinin ancak %1-2’sini kullanabilmektedir. insanın zihin kapasitesi onun beynindeki nöronlar (sinir hücresi) arasında kurdugu baglantılara baglıdır. iki yasındaki çocugun beynindeki her bir sinir hücresi 15 bin baglantı kapasitesine erisir. Bes yasına kadar nöronlar arasındaki baglantıların % 50’den fazlası kurulmus olur. Bu durum 10-12 yasına kadar devam eder. 12 yasından sonra zayıf baglantılar silinir, güçlü baglantılar korunur. Bu islem 18 yasına kadar devam eder. 18 yasından sonra beynin elastikiyeti azalır, ancak gücü artar6. Yukarıda yer alan bilimsel arastırma sonuçları; ögrenmenin en güçlü olarak, okulöncesi dönemde gerçeklestigini, planlı bir egitimin okul öncesi dönemde baslaması gerektigini ortaya koymaktadır. Ülkemizde de ilgililer tarafından okul öncesi egitimin önemi ve geregini kabul edilmis ve bu baglamda; okul öncesi egitim ile ilgili yasal düzenlemeler ve program gelistirme çabaları sürdürülerek açılım saglanmak istenmektedir. Ancak yapılan yasal düzenlemeler ve program gelistirme çabalarına ragmen, mevcut sayısal sonuçlar yeterli degildir. Planlanan ve gerçeklesen sayılar asagıda tablo halinde verilmistir. Tablo I: VIII. Bes Yıllık Kalkınma Planı’nda Okul Öncesi Egitim için Planlanan ve Ögretim Yıllarının Sonunda Gerçeklesen Sayılar.
Yukarıdaki sayısal verilerin nedenleri ile ele alınıp degerlendirilmesi ayrı bir arastırma konusu olacak kadar genistir. 2.Amaç: 26/02/2002 tarih ve 24679 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüge giren Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi ile 2002-2003 ögretim yılında itibaren uygulanmak ve denenip gelistirilmek üzere kabul edilen 36-72 Aylık Çocuklar için Okul Öncesi Egitim Kurumları Programı’nın bir yılı askın bir süredir devam eden uygulamasını degerlendirmek, Yönetmelik ve Programda gelistirilmesi, degistirilmesi veya açıklıga kavusturulması gereken hususları, çözüm önerileri ile birlikte egitim kamuoyunun dikkatine sunmaktır. 3.Yöntem: Yönetmelik ve Program yenilenip uygulanmaya baslandıktan sonra Konya il merkezi ve ilçelerinde bulunan özel ve resmi anaokullarında görev yapan yönetici ve ögretmenler ile yapılan toplantılar; karsılasılan sorunlar üzerine anaokulu ve ilkögretim okulları bünyesinde bulunan ana sınıflarında yapılan inceleme, arastırma, gözlem sonuçları; ilkögretim okulu yöneticileri ile yapılan mülakatlar; okul öncesi egitim kurumlarındaki ögretmen ve yöneticilere yapılan rehberlik ve teftis çalısmaları ile okul öncesi egitim programının tanıtılması için ögretmen, idareci ve ilkögretim müfettislerine yönelik düzenlenen seminer çalısmalarının sonuçları ve il ve ilçe Milli Egitim Müdürlüklerinde okul öncesi egitimden sorumlu yöneticilerin görüs ve önerileri bir bütün olarak degerlendirilmistir. 4. Sorunlar ve Çözüm Önerileri: A. Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi ile ilgili Olarak: Okul öncesi egitim kurumlarının isleyisi 26/02/2002 tarih ve 24679 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelige göre yürütülmektedir. Yönetmelik mevcut haliyle her kademedeki yönetici için belirsizlikler ile doludur. Halbuki yönetmelik hükümleri açık, net ve anlasılır olmanın yanında, yöneticiler için güvence olmalıdır. Yöneticiler belirsizlikler ile dolu bir alanda sorunlarla karsılasmayı istememektedirler. Bu haliyle Yönetmeligi, okul öncesi egitimin yaygınlasması önündeki engellerden biri olarak degerlendirmek de mümkündür. 1.01. Zaman Çizelgesi/Çalısma Kuralları: Yönetmeligin 7. maddesinde okul öncesi egitim kurumlarındaki çalısma kuralları; Talim ve Terbiye Kurulu’nun 31/05/2002 tarih ve 270 sayılı kararı ile 2002-2003 ögretim yılında uygulamaya konulan programın ekinde ise tam ve yarım gün egitim yapan ana okulu ve ana sınıfları için zaman çizelgeleri yer almıstır. Ancak okul öncesi egitim kurumlarında zaman çizelgesi ve çalısma kuralları konusunda henüz tam bir görüs ve uygulama birligi saglanamamıstır. a) 31/05/2002 tarihinde uygulamaya konulan programın ekindeki zaman çizelgeleri Bakanlıgımız Okul Öncesi Egitimi Genel Müdürlügü’nün 27/08/2002 tarih ve 1697 sayılı yazıları ile degistirilmis ve yeni bir zaman çizelgesi ilgili yazı ekinde gönderilmistir. b) Yönetmeligin, okul öncesi egitim kurumlarında çalısma kurallarını, saatlerini ve süresini düzenleyen 7. maddesinin (b) bendi ve (d) bentleri degistirilmis; Yönetmelikte geçen kavramları tanımlayan 4. maddenin “ikili egitim” ile ilgili (ı) bendi ise yürürlükten kaldırılmıstır. c)Yönetmelik degisikligi üzerine; Bakanlıgımız Okul Öncesi Egitimi Genel Müdürlügü’nce 25/09/2002 tarih ve 1931 sayılı yazı ekinde yeni bir zaman çizelgesi hazırlanıp gönderilmistir. Yapılan son degisiklikle okul öncesi egitim kurumlarında zaman çizelgesi ve çalısma kuralları ile ilgili tereddütler giderilmemis, ögretim yılı da baslamıs oldugu ve çocukların kayıtları önceki zaman çizelgelerine göre yapıldıgı için tasradaki uygulamalarda durum daha da belirsiz bir hal almıstır. Görüldügü gibi, 31/05/2002 tarihi ile 25/09/2002 tarihleri arasındaki sürede üç ayrı zaman çizelgesi hazırlanmasına ragmen uygulamada tereddütler giderilmemistir. Tasra teskilatlarında okul öncesi egitim kurumları ile ilgili yöneticiler 2002-2003 ögretim yılında yapılan uygulamalardan emin olmadıkları gibi, 2003-2004 ögretim yılı için de yönetmeligin degisen 7. maddesi (d) bendi hakkında MEB’den görüs sormak zorunda kalmıslardır. Zorunlu olmayan, 36-72 aylık çocukların egitimini kapsayan okul öncesi egitim uygulamaları, okul öncesi egitimin gelistigi ülkelerde yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, kiliseler ve özel sektör tarafından yürütülmektedir. Ülkemizin dogusundaki yerlesim yeri ile batısındaki yerlesim yeri arasında saat farkı yaklasık 75 dakikadır. Cografi bölgeler, aynı bölge içerisinde iller, hatta iller ve ilçelerdeki mahalleler arasında; insanların egitim düzeyleri, sosyo-ekonomik imkanları, yerlesim yerinin alt yapı ve gelismislik durumu, kadın nüfusun çalısma oranı arasında çok ciddi farklar bulunmaktadır. Bu durumda her bölge insanının okul öncesi egitim kurumlarından yararlanma kosulları, ihtiyaçları, beklentileri de dogal olarak çok farklı olacaktır. Öneriler: • Tasra teskilatındaki egitim yöneticilerinin sorumlulugunda, her egitim bölgesinde “Egitim Bölgesi Danısma Kurulları” ülke geneli için belirlenmis ilkelere uymak kosuluyla kendi bölgelerindeki okul öncesi egitim kurumlarının çalısma kurallarını gerekçeleri ile birlikte belirleyebilmelidirler. Ülke Geneli için Belirlenmis ilkeler fiunlar Olabilir: • Çalısanlar bakımından, kısa ve uzun günler de dikkate alınarak tam gün egitim yapan sınıflarda 8 saat (8x60 dakika); yarım gün egitim yapan sınıflarda 5 saat (5x60 dakika) egitim esastır. (Bir egitim saati Yönetmeligin 7. maddesin degistirilen (d) bendi geregi 60 dakikadır.) • Anaokullarında çevrenin talebine göre tam ve yarım gün egitim yapılabilir. • ilkögretim okulunun bünyesindeki ana sınıfında talebe göre tam ve yarım gün egitim yapılabilir. • Anaokulu ve ilkögretim okullarındaki ana sınıfları ikili ögretim yapılabilir. (2001-2002 ögretim yılı verilerine göre sehirlerdeki okul öncesi egitim kurumlarının %36’sı; ilkögretim okullarının ise %45’inde ikili ögretim yapıldıgı9 dikkate alındıgında ana okulu ve ana sınıfları için ikili ögretim kaçınılmazdır.) • Ögretmenlerin ek ders ücretleri, tam gün egitim yapanlar için 25 saat, yarım gün egitim yapanlar için 15 saat üzerinden ödenir. • Kız Meslek Liseleri bünyesindeki uygulama sınıfları da çevrenin talebine göre çalısma saatlerini düzenler, tam gün veya yarım gün egitim yapabilirler. • Aynı egitim bölgesinde genel ölçütlere uyulmak ve talep olması kosuluyla farklı zaman çizelgeleri uygulayan okullar, sınıflar olabilir. • Veli kendi sartlarına uygun olan bir okulda, uygun sınıfa çocugunu kaydedebilir (Bu tercih belli bir ögretmenin sınıfını tercih etme veya ailelerin sosyo-ekonomik imkanlarına göre sınıf olusturma seklinde degil, tamamen çalısma saatleri ile ilgili bir tercihtir.) • Kurulların kararları Agustos ayında Valilik ve Kaymakamlıkların onayına sunulur. Çalısma saatleri onaylanan okullar durumu ilan ederler. Veli okullar açılmadan bir ay önce kendi sartlarına uygun olan okulu tercih edebilir. • Talep olması halinde, egitim bölgesindeki okulların bir kısmında yarı yıl ve yaz tatillerinde de çocuk kaydı yapılıp yeni gruplar olusturulur. Yarı yıl tatili ve yaz aylarında da egitime devam edilir. 1.02. Alınacak Ücretin Tespiti-Ücretin Alınması-Komisyonlar: Yönetmeligin 27-34 maddeler arasındaki dördüncü kısmı, okul öncesi egitim kurumlarında alınacak ücretin tespitini, bütçenin hazırlanmasını ve ücretin nasıl harcanacagı ile ilgili mali hükümleri düzenlemektedir. Bu konulardaki tereddütler sunlardır. a) 28.maddede “okul öncesi egitim kurumlarında anaokulu ve uygulama sınıfı çocuklarının bakımı, egitimi...” seklinde devam eden metinde ana sınıfı sayılmamıstır. Bu husus acaba ana sınıflarında ücret alınmayacak mı? Tereddüdünün olusmasına neden olmustur. Bu konuda bazı illerden görüs sorulmus ve Bakanlık, Yönetmeligin 33. maddesini dayanak göstererek ana sınıflarında da ücret alınması gerektigi yönünde görüs bildirilmistir. b) 29. maddenin ikinci paragrafında “Bakanlık merkez tasra ve baglı kuruluslarında görev yapan personelin çocukları için % 25 indirim yapılır.” ifadesi bulunmaktadır. Ancak kız meslek liseleri bünyesindeki uygulama sınıflarına devam eden çocuklar için MEB isletmeler Dairesi Baskanlıgı’nın 30/01/2002 tarih ve 360 sayılı yazıları; bunun dısında kalan anaokulu ve ana sınıfları için ise, MEB Okul Öncesi Egitimi Genel Müdürlügü’nün 15/12/2003 tarih ve 2736 sayılı yazıları uyarınca söz konusu indirim uygulamasının yapılmayacagı bildirilmistir. c) Yarı yıl tatilinde çocuklardan ücret alınıp alınmayacagı da açıklıga kavusturulması gereken bir husustur. d) Yönetmeligi 29. maddesinin son cümlesi “Velilerden alınan ücret, hiçbir sekilde amacı dısında kullanılamaz” denilmektedir. Bu cümle ilkögretim okulu yöneticilerini tereddüde düsürmekte, bazen de ana sınıf ögretmeni ile karsı karsıya getirmektedir. Okulun yakıtından, elektriginden, suyundan, fotokopi makinesinden v.b. yararlanırken ana sınıfı çocuklarından alınan ücretin okulun genel harcamaları için kullanılamaması sorunlara neden olmaktadır. Bu konuda idarecilerde tereddüde sebep olan bir neden de; MEB Okul Öncesi Egitimi Genel Müdürlügü’nün 09/08/2001 tarih ve 020/1709 sayılı yazısının 12. maddesindeki, “fiayet ana sınıflarından aidat alınıyor ise, bu sadece ana sınıflarının egitim ihtiyacını karsılamak için kullanılacaktır. Bu kaynaktan alınacak tüm alımlar, ana sınıfı ögretmeni veya usta ögreticisinin belirleyecegi ihtiyaçlar dogrultusunda yapılacaktır.” seklindeki ifadesidir. e) Satın alma komisyonu ile muayene ve teslim alma komisyonları: Bu konuda ana okullarında bir sorun yoktur. Ancak ilkögretim okullarında, ilkögretim Kurumları Yönetmeligi geregi zaten olusturulması gereken satın alma ve muayene ve teslim alma komisyonlarının ana sınıfı harcamalarında da yetkili olup olmadıkları tartısılmaktadır. Yukarıda da adı geçen Yönetmelik maddesi ve Bakanlık yazısı, ana sınıfları için, anasınıfı ögretmenlerinin de içinde bulundugu ayrı bir komisyonun kurulup kurulmaması gerektigi konusunda tereddüt olusturmaktadır. Öneriler: • Bir okulda iki ayrı yönetmelik uygulamasının sorunlara neden oldugu anlasılmaktadır. ilkögretim bünyesindeki anasınıflarının “hazırlık sınıfı” adıyla her türlü is ve islemlerinin ilkögretim Kurumları Yönetmeligi bünyesine alınması alternatif olarak düsünülebilir. Veya iki Yönetmelik arasında çeliskili maddeler uyumlu hale getirilmelidir. ilkögretim okulu bünyesindeki ana sınıflarına devam eden çocukların bakım, egitim malzemesi, temizlik ve beslenme için ücret alınması yönetmeliklerde açıkça yer almalıdır. • Ücret tespit edilirken aynı il ve ilçe içerisinde farklı sosyo-ekonomik düzeyde mahalleler ve aileler oldugu dikkate alınarak ücretin üst sınırı belirlenmeli, alt sınır okulun içinde bulundugu egitim bölgesinin, Egitim Bölgesi Danısma Kuruluna bırakılmalıdır. • Çevrenin özelliginden dolayı hiçbir ücret alınmayan ögrenci ve sınıfların olmasına da imkan verilmelidir. • Bakanlık merkez, tasra ve baglı kuruluslarında görev yapan personelin çocukları için gerek kız meslek liseleri bünyesindeki uygulama sınıflarında, gerekse ana okulları ve anasınıflarında % 25 indirim yapılamayacagı yukarıda adı geçen yazılarla anlasılmıstır. Bu durumun Yönetmelikte de açık olarak düzeltilmesi gerekmektedir. • Velilerin alınan ücretin tamamının çocukların bakım, egitim malzemesi, temizlik ve beslenmesi için harcandıgı noktasında ikna edilmeleri açısından Yarı yıl tatillerinde çocuklardan ücret alınmamalıdır. Bu durum Yönetmelikte açıkça belirtilmelidir. • ilkögretim okullarının belli bir ödeneklerinin olmadıgı, bazılarının ekonomik olarak sıkıntılar çektikleri bilinmektedir. Bazı okul idarelerinin de ana sınıfı ücretlerini okul için düzenli tek bir gelir kaynagı olarak gördügü ve toplanan ücreti okulun genel giderleri için harcamak istedigi bilinmektedir. Yönetmeligin 29. maddesinde yer alan ifade, “Ana sınıfı için alınan ücret, baglı bulunulan ilkögretim okulunun elektrik, su, ısınma, fotokopi, temizlik giderleri için, ana sınıfı çocuklarının, okuldaki ögrencilere oranı nispetinde harcanabilir.” fieklinde açıklıga kavusturulmalıdır. • ilkögretim okulunun bünyesindeki ana sınıfı için satın alma ile muayene ve teslim alma komisyonlarının ayrı ayrı olusturulması ilkögretim okulunun islerini çogaltmaktadır. Satın alma ve muayene ve teslim alma komisyonlarında ana sınıfı ögretmenlerinin de görev alması ile bu sorun çözülmelidir. 1.03. Ögretmenlerin Nöbet Görevi: ilkögretim okullarında, Yönetmeligin 7. maddesi (b) bendine göre teneffüs yapamayan ögretmenin ters devrede nöbet görevini yerine getirmesi, ilkögretim Kurumları Yönetmeligi’nin 71. maddesindeki; “ ikili ögretim yapan okullarda ise ögretmenlerin kendi devrelerinde nöbet tutmaları saglanır.“ hükmü ile çelismektedir. Öneri: • Nöbetçi ögretmenlik konusu anaokullarında Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi’nin 20. maddesinde belirtildigi sekilde yürütülmesinde bir sorun yoktur. Ancak ilkögretim okullarındaki ana sınıfı ögretmenlerinin nöbet durumu açıklıga kavusturulmalıdır. Eger okulda bir tek ana sınıfı ögretmeni varsa, ögretmen kendi sınıfı ile ilgili olarak nöbet tutmalı ve kendi sınıfından nöbetçi ögretmen olarak sorumlu olmalıdır. (ilkögretim okullarında 20.Maddenin (d) bendinde belirtilen görev ile ilgili sartlar gerektirmeyecektir.) Birden fazla ana sınıfı ögretmeninin olması halinde ögretmenler dönüsümlü olarak nöbet görevlerini yerine getirirler.
1.04. Ögretmenlerin Egitsel Kol Görevi: ilkögretim okulu’nda görev yapan ana sınıfı ögretmenlerin görev ve sorumlulukları ilkögretim Kurumları Yönetmeligi ile Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi arasında kalmakta, okul müdürleri ögretmenlere egitsel kol görevi vermek istemektedir. Bu da bazen sorunlara neden olmaktadır. Öneri: • Ana okulu ve ana sınıflarında Yönetmeligin 39. maddesinde öngörülen özel gün ve kutlama etkinliklerinin dısında, egitsel kol çalısmalarının yürütülmesine gerek yoktur. Bu durum Yönetmelikte açıkça yer almalıdır. 1.05. Ders (Yapılan Etkinlikler) Defterinin Tutulması: Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi’nin kurumlarda tutulacak defter ve dosyalar baslıklı 35. maddesinde ders veya etkinlik defteri yer almamaktadır. Ancak yenilenen ilkögretim Kurumları Yönetmeligi’nin sonunda yer alan EK:14’de sınıf ders defteri ögretmen tarafından tutulması ve islenmesi gereken defterler arasında sayılmaktadır. Bazı anaokulu ve ana sınıfı ögretmenleri Yönetmelik’te açık bir hüküm olmadıgı için yapılan etkinlikleri bir deftere yazmayı sorun yapmaktadırlar. Öneri: • Gerek anaokulu ögretmenleri gerekse ana sınıfı ve uygulama sınıfı ögretmenleri çocukların yoklamalarını da aldıkları bir matbu defterde günlük olarak yapılan etkinlikleri birer cümle ile de olsa göstermelidirler. Bu hem ögretmenin çalısmalarının okul idaresi ve müfettis tarafından denetlenmesini kolaylastıracak, ek ders ücreti ödemelerine kaynaklık edecek, hem de ögretmenin geriye dogru kendisini degerlendirmesine olanak verecektir. Ayrıca günde en fazla bes cümle yazı yazmak ögretmen için yapılmayacak bir is degildir. 1.06. Okul Öncesi Egitim Kurumlarında Çocuklara Karne verilmesi: Yönetmelik ve programda yer almamasına ragmen çocuklara yarı yıl ve yıl sonlarında karneler verilmektedir. Karne verilmesi, ailelere her yarı yılda en az bir kez verilmesi gereken ve ögretmenin gözlem sonuçlarına dayanarak hazırlanan “Gelisim Raporunun” hiç verilmemesine veya amacına uygun olarak verilmemesine neden olmaktadır. Öneri: • Okul öncesi egitim kapsamındaki çocuklara kesinlikle karne gibi algılanan yıldızlar, gülen-üzülen çocuk sembolleri ile boyanan karneler verilmemelidir. Program ekinde da yer alan “Gelisim Raporları” Programda yer alan hedef ve kazandırılması beklenen davranıslar, yine programın öngördügü gözlem ve davranıs degerlendirme formları dikkate alınarak ayrıntılı olarak hazırlanıp, ailelere her yarı yılda en az bir kez verilmelidir. Ögretmenlere yardımcı olmak açısından hazırlanmıs örnek gelisim raporları Program ekinde yer almalıdır. Çocuklara karne verilmeyecegi ve örnegi Programın ekinde bulunan “Gelisim Raporlarının” verilecegi Yönetmelikte de açıkça yer almalıdır.. 1.07. Gözlem Gelisim Dosyası: Yönetmeligin 44. maddesinde yer almasına ragmen standardı olan bir Gözlem Gelisim Dosyasının örnegi bulunmamaktadır. Ancak 2552 Sayılı Tebligler Dergisinde yayınlanan ilkögretimde Yöneltme Yönergesi’nin ekinde bulunan örnek ögrenci dosyası okul öncesi egitime devam eden çocukları da kapsamaktadır ve bu dosya yeterlidir. Öneri: • Bu durumda ilkögretimde Yöneltme Yönergesi’nin ekinde bulunan örnek ögrenci dosyasının dısında herhangi bir dosya hazırlamaya, almaya veya islemeye gerek yoktur. Bu durum Yönetmelikte açıkça yer almalı, adı geçen dosya okul öncesi egitim alma fırsatı bulan her çocuk için, okul öncesi egitimden itibaren kullanılmalı ve çocugun devam ettigi ilkögretim okuluna mutlak gönderilmelidir. ilkögretim okulu ögretmen ve yöneticileri de öncelikle anaokulu, ana sınıfı veya uygulama sınıfından gelen dosyayı kullanmalıdırlar. 1.08. Her Gruptaki Çocuk Sayısı: Yönetmeligin 7. maddesi (e) bendi bir grupta bulunabilecek çocuk sayısının üst sınırını belirlemistir. Ancak alt sınır hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Öneri: • Okul öncesi egitim zorunlu egitim kapsamında olmadıgı için, bazı okullarımızda veya sınıflarımızda bir gruptaki çocuk sayısı 10’nun altına düsmektedir. Bu konuda gerekli alan taraması yapılmaması, ögretmen ve okul idaresinin ilgisizliginden kaynaklanan, nedenleri gidermek amacıyla, “Grup açma ve grubun devam etmesi için en az 10 çocuk bulunması, aksi taktirde ögretmenin ihtiyaç olan bir baska okulda görevlendirilmesi, çocukların da en yakın okula veya sınıfa nakil edilmesi gerekir.” sartı getirilerek verimsizlik önlenmelidir.
1.09. Hizmetli Görevlendirilmesi: Yönetmeligi 26. maddesi, “Okul öncesi egitim kurumlarında her grup için bir hizmetli bulundurulur. Ancak hizmetli atanamaması durumunda biri bayan olmak üzere en az iki hizmetli görevlendirilir.” Denmektedir. Her grup için bir hizmetlinin ne yapacagı, aynı maddenin devamındaki hizmetlilerin görevlerinden anlasılmamaktadır. Resmi okul öncesi egitim kurumlarındaki her hangi bir grupta, bir grup için bir hizmetli görevlendirilmesinin yapıldıgının örnegi muhtemelen istisna dahi olsa yoktur. Bu durumda bu maddenin Yönetmelikte yer alması gerek var mıdır? Fiili durum ise söyledir: Okullarda ve sınıflarda çocuklardan alınan ücretlerin bir kısmı ile hizmetli bayan görevlendirilmektedir. Bu durumda; • Görevlendirilen hizmetlinin ücret ve sigortalılık durumunun yasal bir çerçevede yürütülememesi, • Velilerden alınan ücretin bir çok grup için bu masrafı yasal çerçevede karsılayacak durumda olmaması, • hizmetlinin egitim ortamında bulunması, ögretmenin yardımcısı gibi sınıf içi etkinliklere katılması, bu konuda ögretmenin kolaycılıga kaçarak, kendi yapması gereken egitim etkinliklerinin bir kısmını hizmetliye devretmesi, sorun olmaktadır. Öneriler: • Özellikle anaokulu ve ilkögretim okullarına yönetmelikteki görevleri yerine getirmek üzere kadrolu hizmetli görevlendirilmesi yapılmalıdır. • Kadrolu hizmetli atanamaması durumunda, okulların maddi olanaklarına göre yasal yükümlülükler yerine getirilmek kosulu ve ilçe Kaymakamlıklarının onayı ile yardımcı hizmetli görevlendirilebilmelidir. 1.10. Okul Öncesi Egitim Kurumlarında Rehberlik: Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmelik ve Programı’nda çocuklara yönelik rehberlik çalısması herhangi bir sekilde yer almamakta, resmi ve özel egitim kurumlarındaki rehberlik hizmetlerini düzenleyen Rehberlik ve Psikolojik Danısma Hizmetleri Yönetmeligi’nde de okul öncesi egitim kurumlarına devam eden çocuklar için herhangi bir ifade bulunmamaktadır. Dolayısıyla il Rehberlik Arastırma Merkezleri de okul öncesi egitim kurumları için rehberlik çerçeve programları hazırlamamakta ve okul öncesi egitim kurumlarında çocuklara yönelik rehberlik çalısması yapılmamaktadır.
Öneriler: • Rehberlik ve Psikolojik Danısma Hizmetleri Yönetmeligi’nde okul öncesi egitim çocukları ile ilgili yürütülecek rehberlik hizmetleri yer almalı, il Rehberlik Arastırma Merkezleri okul öncesini de kapsayacak çerçeve program hazırlamalı ve ilgili okullara ulastırmalıdır. • Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi’nde de okul idaresi ve ögretmenin görevleri arasında okulda veya sınıfta çocuklara ve ailelerine yönelik rehberlik çalısmaları yer almalıdır. 1.11. Denetim: Yönetmeligin 37. maddesinde her hangi ayrım yapılmamasına ragmen, anaokulu ve ana sınıflarının denetimi ilkögretim müfettislerince yapılırken, Kız Meslek Liseleri bünyesindeki uygulama sınıflarının denetimi yapılmamaktadır. Öneri: • Okul öncesi egitim kurumlarında görevli ögretmen ve yöneticilerin muhatap oldukları farklı uygulama kaldırılmalı, denetimlerin ilgili branstan müfettislerce yapılması saglanmalıdır. 1.12. Okula Kayıt Yası: Yönetmeligi 9. maddesi (a) bendi “…Eylül ayı sonuna kadar 36 ayını dolduran ve aynı yılın Aralık ayı sonuna kadar 72 ayını doldurmayan çocuklar kaydedilir.” Son paragrafta ise “… aralık ayı sonuna kadar 72 ayı doldurmayan özel egitime muhtaç çocuklardan; rehberlik ve arastırma merkezlerince ‘Okul öncesi egitim kurumlarına devam edebilir.’ Raporu verilmis “Egitilebilir” olanlar ve birden fazla özrü bulunmayanlar, kapasitenin 1/10’u oranında bu kurumlara kaydedilir. “ denilmektedir. Öneri: • Özel egitime muhtaç çocuklar için, Rehberlik Arastırma Merkezlerince “Okul öncesi egitim kurumlarına devam edebilir.” raporu verilmis ise Yönetmelik’in 9. maddesi (b) bendindeki yas sınırı 72 ay yerine 84 aya çıkarılmalıdır. B. Okul Öncesi Egitim Kurumları Programı ile ilgili Olarak: Okul öncesi egitim programının modern program gelistirme anlayısına uygun olarak, konu merkezli degil; hedefler ve davranısların kazandırılmasına yönelik çocuk merkezli bir anlayısla yenilenmesi, okul öncesi egitimin etkinlestirilmesine yönelik bir çabanın ürünüdür. Takdir etmek gerekir. Ancak 2002-2003 ögretim yılından itibaren uygulanmak ve denenip gelistirilmek üzere 31/05/2002 tarih ve 270 karar sayısı ile kabul edilen yeni program ile ilgili olarak uygulamada karsılasılan sorunlar olmus ve eksiklikler tespit edilmistir. 2.01. Programın Zamanında ilgililere Ulastırılmaması-Tanıtılmaması: Program 2002-2003 ögretim yılı basladıktan sonra, internet üzerinden veya özel yayınevlerinin çabası ile gecikmeli olarak ögretmen ve yöneticilerin eline ulasmıstır. Bu durum, hedefler ve davranısların kazandırılmasına yönelik çocuk merkezli program ve ögretim anlayısının ögretmenler tarafından kavranıp, benimsenmesini, yıllık planların programın öngördügü anlayısa göre zamanında yapılmasını zorlastırmıstır. Halbuki çagdas program gelistirme süreci; taslak programın denenmesini, gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra programın genelde uygulanmasını, bu arada program ve ilgili materyallerin yeterli sayıda çogaltılmasını, programı uygulayacak olan tüm yönetici ve ögretmenlerin hizmetçi egitime alınmasını, düzenlenecek hizmetçi egitim yoluyla yeni programın özellikleri ve materyallerinin tanıtılıp açıklanmasını öngörmektedir. MEB Program Gelistirme Modeli’ne göre de yenilenen bir programın ülke genelinde uygulanmaya konulmasında süreç bu sekildedir.10 Ancak programın uygulanmaya konulmasında yukarıda kısaca deginilen süreç dikkate alınmamıstır. Yenilenen programın özellikle yönetici ve ögretmenlere tanıtılmadan; hatta metin olarak yönetici ve ögretmenlerin eline ulastırılmadan uygulamaya konulması, belirsizlige yol açmıstır. Öneri: • Büyük bir emek ve çabanın ürünü olan programın, amacına uygun olarak kullanılması için, en kısa sürede ögretmenlere yönelik hizmetçi egitim seminerleri düzenlenmeli, bu seminerleri verecek personel yetistirilmelidir. Programı tanıtma konusunda MEB ile özel yayınevleri arasında yapılan isbirligi çerçevesinde bir çok ilde programı tanıtmaya yönelik seminerler düzenlenmistir. MEB’nin ihtiyaç tespiti yaptırıp program tanıtımını bütün illerde tamamlamalıdır. 2.02. Planlama: Programda ve yönetmelikte ögretmenlerin yıllık ve günlük plan yapmaları öngörülmüstür. Ögretmenler arasında ünite planının yapılmayacak olması olumlu olarak karsılanmıstır. Ancak özellikle ögretim yılının sonuna dogru bir çok ögretmenden yıllık planların, uzun bir projeksiyon oldugu ve uygulamada ögretim yılı basında yapılan planlamanın öngörüldügü gibi sonuçlandırılamadıgı konusunda özelestiriler alınmıstır. Öneri: • Yıllık planların ögretim yılı basında ve egitim bölgeleri bazında, o egitim bölgesinin sartlarına uygun olarak, egitim bölgesindeki anaokulu ve ana sınıfları için, Egitim Bölgeleri Zümre Baskanlarının isbirligi ile ortak olarak yapılması, hedef ve davranısların sadece kodlanması, gezi gözlem, aile katılımı, egitim durumlarının belirlenmesinde yıllık planda ayrıntıya girilmemesi, hazırlanan ortak yıllık planın internet ortamında veya egitim bölgeleri zümre baskanları aracılıgı ile ögretmenlere ulastırılması, ögretmenlerin ise, ortak olarak hazırlanan ve kendilerine ulastırılan yıllık plana dayanarak, kendi ayrıntılı aylık planlarını yapmaları daha uygun olacaktır. Bir baska ifadeyle, ögretmen görev yaptıgı okulun egitim bölgesi için hazırlanmıs yıllık planı kendi grubuna (sınıfına) göre detaylandırarak planını aylık olarak hazırlamalıdır. 2.03. Gelisim Alanları-Hedefler ve Kazandırılması Beklenen Davranısların Gelistirilmesi: Programın içeriginde yer alan gelisim alanları, hedefler ve kazandırılması beklenen davranısların eksik oldugu anlasılmaktadır. Bunlar: a) Çocugun gelisim alanları sayılırken bir çok bilim adamı ahlak gelisimini, sosyal ve duygusal alandan ayrı olarak ele alıp degerlendirirken; programda ahlak gelisimi ile ilgili hedef ve davranısların olup olmadıgı varsa bunların neler oldugu anlasılmamaktadır. b) Çocugun saglıklı bir kisilige sahip olması için, cinsel kimligi ve gelisimi ile ilgili olarak, okul öncesi dönemde bilinçli olarak desteklenmesine ihtiyaç varken; bu hususta programda yeterli davranıs yoktur. c) Mesleki rehberligin okul öncesi dönemi de kapsadıgı bilinmekte iken; programdaki mesleki rehberlik ile ilgili hedef ve davranısların yetersiz oldugu görülmüstür. d)Bilissel ve dil gelisimi “Bilissel Alan ve Dil Alanı” olarak bir baslık altında ele alınmıstır. Ancak dil alanı ile ilgili hedef ve davranıslar yeterli degildir. e)Bayragımızın tanıtılması ve sevdirilmesi ile ilgili hedeflerin olmadıgı ile ilgili olarak programın uygulayıcıları olan ögretmenlerden geri bildirim alınmıstır. Öneri: • Ahlak gelisimi, sosyal ve duygusal gelisimden bagımsız olarak veya programda yer alan sosyal ve duygusal alanların içinde, gelistirilerek yer almalıdır. Dogruluk, sözünde durma, fedakarlık, baskasının veya kamunun mallarına zarar vermeme, israftan kaçınma, baskaları ile iliskilerinde empatik düsünme ile ilgili daha açık hedef ve davranıslar gelistirilmelidir. Ayrıca ahlak gelisimi içinde yer alabilecek, dini bayramlarımız, ibadetler, ibadet yerleri, özel günler-kandiller, okul öncesi çagda çocuga tanıtılması ve kazandırılması gereken davranıslar olmalıdır. • Cinsel kimlik, cinsel kimlige göre toplumsal roller, tutum ve davranıslar, tercihler, aile ile isbirligi çerisinde okul öncesi dönemdeki çocuklara saglıklı olarak kazandırılmalıdır. Cinsel gelisim ile ilgili, çocukların sorularına cevap olabilecek hedef ve davranıslar programda yer almalıdır. • Mesleki rehberlik ile ilgili olarak da; Sosyal-duygusal alanın 7. Hedef 1. ve 2. davranıslarının yetersiz oldugu, meslekleri tanıtmaya, her meslege ihtiyaç oldugunu, herkesin bir meslegin gereklerini yerine getirerek topluma faydalı oldugu, herhangi bir meslege karsı ön yargılı olunmaması gerektigi gibi hedef ve davranısların programda yer alması gerekmektedir. • Çocugun dil gelisimi ile ilgili hedef ve davranıslar, büyük oranda Türkçe dil etkinlikleri ile çocuklara kazandırılmaya çalısılmaktadır. Dil gelisimi aynı zamanda Türkçe ögretiminin de temelini olusturmaktadır. Bu bakımdan programda dinleme, anlama, anlatma, konusma alanları ile ilgili hedef ve davranısların, ayrıntılı olarak yer alması gerekmektedir. • Bayrak sevgisi, bayragın tanıtılması ve özellikleri ile ilgili de hedef ve davranıslar programda yer almalıdır. 2.04. Anlasılamayan veya Çocukların Gelisim Düzeyleri için Agır Gelen Davranıslar: Programı hazırlayan saygın kurullar ve komisyonların programda yer alan bütün hedefler ve kazandırılması gereken davranıslar ile neyi amaçladıklarını ayrıntılarıyla bildiklerinden kusku yoktur. Ancak alandaki uygulayıcıların, programda yer alan bir çok hedef ve kazandırılması beklenen davranıs ile neyin kastedildigini yeteri kadar anlamadıkları, bazı hedef ve davranısları ise eksik-yanlıs anladıkları, çocukların gelisim düzeylerine göre bazı hedef ve davranısların ise agır geldigi görülmüstür. Bu durumda birçok hedef ve davranısın açıklanmaya ihtiyacı vardır. Öneri: • Programın zamanında ögretmenlere ulastırılmadıgı ve ögretmenlerin program ile ilgili hizmetçi egitimden geçirilmedikleri bilinmektedir. Bu durumda programda yer alan bütün hedef ve kazandırılması beklenen davranısların açıklanması, örneklendirilmesi, örnek etkinliklerle ögretmenlere rehberlikte bulunulması bir zorunluluktur. Bir baska ifadeyle program kitapçıgının bir “ögretmen kılavuz kitabı” seklinde olması gerekmektedir. Veya programı hazırlayan ekip tarafından ayrıca bir ögretmen kılavuz kitabı hazırlanmalı ve ögretmenlere sunulmalıdır. Bu öneri programı hazırlayanlar ve uygulayıcılar için bir elestiri degil; bir gerçegin ifadesidir. Programda öngörülen hedefler ve kazandırılması beklenen davranısları açıklama, örneklendirme, örnek etkinlikler sunma ve degerlendirmeleri içeren ögretmen kılavuz kitabı hazırlama MEB Program Gelistirme Modeli’nin de geregidir11. 5. Sonuç; Çagdas uygarlıgın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortagı olacak isek; degisen ve gelisen dünya sartlarında okul öncesi egitimi görmezlikten gelemeyiz. Ülkemizdeki okul öncesi egitimin mevcut durumu nicelik ve nitelik olarak yeterli degildir. Okul öncesi egitimin yaygınlastırılması milli egitimin öncelikli hedefleri arasında olmalıdır. Bu baglamda; 1. Yönetmelik hükümleri, okul öncesi egitim ile ilgili her kademedeki yöneticinin ve ögretmenin aynı seyi anlayacagı ve ilgililere sorun çıkarmayacak sekilde olmalıdır. Tasra teskilatları sorumlu ve yetkili kılınmalı, okul öncesi egitiminin yaygınlastırılmasında gösterdikleri gelisme, tasra teskilatlarının degerlendirme ölçütlerinden biri olmalıdır.
2. Programda gelisim
alanları mümkün oldukça ayrıstırılmalı, hedef ve kazandırılması
beklenen davranıslar belli kalıplar içerisine sıkıstırılmamalı, her
ögretmenin veya usta ögreticinin anlayacagı sekilde “açık-seçik”
yazılmalı, etkinliklerle örneklendirilmelidir. ihtiyaca ve istege
baglı olarak, idareci ve ögretmenlere okul öncesi egitimde drama,
yaratıcılık, fen ve doga çalısmaları, dil gelisimi gibi alanlarda
hizmetçi egitim olanagı sunulmalıdır. Kaynaklar: DEMiREL, Ö; “Egitimde Program Gelistirme” Pegem A Yayıncılık, Ankara, 1999. ERKAN, S; “Okul Öncesi Egitim Kurumlarında Hizmet içi Egitim” Milli Egitim Dergisi, Nisan, Mayıs, Haziran, Sayı:138, Milli Egitim Basımevi, 1998. http://ekutup.dtp.gov.tr/plan/viii/taslak.pdf. http:// www.meb.gov.tr. MEB; “36-72 Aylık Çocuklar için Okul Öncesi Egitim Programı” Milli Egitim Basımevi, Ankara, 2002 _____; “ ilkögretimde Yöneltme Yönergesi” 2552 sayılı Tebligler Dergisi, Milli Egitim Basımevi, istanbul, 2003. _____; “ MEB ilkögretim Kurumları Yönetmeligi ” 2552 sayılı Tebligler Dergisi, Milli Egitim Basımevi, istanbul, 2003. _____; “ MEB Rehberlik ve Psikolojik Danısma Hizmetleri Yönetmeligi” 2524 sayılı Tebligler Dergisi, Milli Egitim Basımevi, istanbul, 2001. _____; “ MEB Egitim Bölgeleri ve Egitim Kurulları Yönergesi” 2506 sayılı Tebligler Dergisi, Milli Egitim Basımevi, istanbul, 1999. _____; EARGED, “Program Gelistirme Modeli” Ankara, 1996 _____; “2002 yılı basında Milli Egitim” 4.Aksam Sanat Okulu Matbaası, 2001 ONUR, B; “Gelisim Psikolojisi” imge Kitapevi Yayınları, Ankara, 2000. ÖZDEN, Y; “Ögrenme ve Ögretme” Pegem A Yayıncılık, Ankara, 2003. SENEMO⁄LU, N; GENÇ, fi; “Okul Öncesi Egitim” MEB Yayınları. YAPA; “Okul Öncesi Egitim Kurumları Yönetmeligi” Ya-Pa Yayın Pazarlama, istanbul, 2002. YEfiiLYAPRAK, B; “Egitimde Rehberlik Hizmetleri” Nobel Yayınları, Ankara, 2001. YILDIZ, V; ÖZKAL, N; ÇETiNGÖZ, D; “Okul Öncesi egitimi Alan ve Almayan 7-8 Yas Grubu Çocuklarda Yaratıcı Potansiyelin Degerlendirilmesi” Egitim Arastırmaları Dergisi, Sayı:13, Sonbahar, Ankara, 2003.
* Konya il Millî EgitimMüdürlügü ilkögretimMüfettisi 1 Semra Erkan,Okul Öncesi Kurumlarında Hizmet içi Egitim,Millî EgitimDergisi,Nisan, Mayıs, Haziran, 1998, S. 138. 2 Binnur YEfiiLYAPRAK,Egitimde Rehberlik Hizmetleri,Nobel Yayınları,Ankara,2001 3 Nuray SENEMO⁄LU, fiengül GENÇ, Okul Öncesi Egitim,MEB Yayınları. 4 Vesile YILDIZ, Nese ÖZKAL, Duygu ÇETiNGÖZ “Okul Öncesi egitimi Alan ve Almayan 7-8 Yas Grubu Çocuklarda Yaratıcı Potansiyelin Degerlendirilmesi” Egitim Arastırmaları, Sayı:13, Sonbahar, 2003, s. 129-137 5 Bekir ONUR, Gelisim Psikolojisi, imge Kitapevi, Ankara, 2000 6 Yüksel ÖZDEN, Ögrenme ve Ögretme, Pegem AYayıncılık, Ankara, 2003 7 http://ekutup.dtp.gov.tr/plan/viii/taslak.pdf. 8 http:// www.meb.gov.tr. 9 MEB, 2002 yılı basında Milli Egitim, 4.Aksam Sanat Okulu Matbaası, 2001 10 Özcan Demirel, Egitimde Program Gelistirme, Ankara,Pegem Yayıncılık,1999.; MEB-EARGED, Program Gelistirme Modeli, Ankara, 1996 11 MEB-EARGED, Program Gelistirme Modeli, Ankara, 1996
|
|
[ yukarı ] |