MİLLİ EĞİTİM DERGİSİ |
Sayı 157 |
Kış 2003 |
Bir Yetenek Sınavının Ardından |
Erdem ÜNVER* |
Giriş Toplumların gelişim düzeyleri onların hangi ölçüde nitelikli insana sahip olduğunun da göstergesidir. Çünkü bilimde, teknolojide, ekonomide, kültürde değiştirici, dönüştürücü ve geliştirici üretim nitelikli insan gücüne gereksinim duyar. Bu gücü ortaya çıkartan ve yönlendiren unsur eğitim olduğuna göre, eğitimde amaçların tespiti ve bu amaçların gerçekleşebilmesine engel olan sorunların çözümü son derece önemlidir. Eğitimimizde nitelik sorunu geçmişten bugüne gelmekle birlikte, yarınlara yansıyacak önemli bir olguya benziyor. Program, donanım yetersizliği, araştırma olanaklarının olmayışı gibi bildik sorunların yanında, genel anlamda nitelikli eğitimcilerin yetiştirilmemesi konuyu daha fazla çözümsüzlük noktalarına taşımaktadır. Yapılan araştırmalar öğrenci adaylarının hazır bulunuşluklarının okul başarısını belirlemede yüzde elliden fazla ağırlık taşıdığını göstermektedir1. Bu açıdan baktığımızda, acaba sanat eğitimi bölümlerini tercih eden adayların hazır bulunuşlukları, eğitim amaçlarının gerçekleşmesine hangi oranda katkı sağlamaktadır. Bu sorunun cevabını bir yetenek sınavının verilerinde aramak doğru olacaktır kanısındayım. Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği Programı yetenek sınavlarına, 2001-2002 Eğitim-Öğretim yılı başında giren I. Öğretimde 480, II. Öğretimde 370 adayın sınavı hem daha önce yapılan sınavların ve eğitimdeki başarı durumlarının, hem de bundan sonra yapılacak olanların gerçeklerini yansıtması nedeniyle yazımıza konu olmuştur. Yetenek sınavlarında değerlendirmeler YÖK’ün belirlediği esaslara göre yapılmaktadır. Bu esaslar aşağıda olduğu gibi belirlenmiştir. 1. Adayların I. ve II. Aşama sınav puanları toplanarak ortalaması alınmakta ve Özel Yetenek Sınav Puanı (ÖYSP) elde edilmektedir. 2. Yerleştirmeye esas olan puanlar: a. ÖYSP standart puanı (ÖYSP-SP) b. Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı (AOBP). Üç puan türünden en yükseği. c. ÖSS puanı (ÖSS-P). Dört puan türünden en yükseği 3. Özel Yetenek Sınav Puanının ağırlıklandırmaya girebilmesi için standart puana çevrilmesi gerekir. ÖYSP’lerin standart puana çevrilmesi için önce ÖYSP dağılımının ortalaması ve standart sapması hesaplanır. Bu hesaplamada aşağıdaki formüller kullanılır.
ÖYSP dağılımının ortalaması ve standart sapması bulunduktan sonra her aday için ÖYSP standart puanı hesaplanır. Bu hesaplamada aşağıdaki formül kullanılır.
ÖYSP Standart Puanı (ÖYSP-SP)=10 x ( Adayın ÖYSP-ÖYSP puan dağılımının ortalaması /ÖYSP puan dağılımının standart sapması ) + 50 Bu durumda her adayın bir ÖYSP Standart Puanı (ÖYSP-SP) olacaktır. ÖYSP-SP dağılımının ortalaması 50, standart sapması 10’dur. 4. Yerleştirmeye esas alınan puan (Yerleştirme Puanı = YP) aşağıdaki formül kullanılarak hesaplanır. a. Aday aynı alandan geliyorsa, örneğin; Güzel Sanatlar Lisesinin Resim alanından geliyorsa; YP = (1,3 x ÖYSP-P) + ( 0,65x AOBP) + (0,52 x ÖSS-P) b. Aday diğer alanlardan geliyorsa, örneğin; Genel Lisenin Sosyal Bilimler alanından geliyorsa: YP = (1,3 x ÖYSP-P) + (0,2 x AOBP) + ( 0,52 x ÖSS-P) 5. Adaylar YP puanlarına göre en yüksek puandan başlamak üzere sıraya konularak asil ve yedek listeler oluşturulur (2). Görüldüğü gibi bu değerlendirmede, Özel Yetenek Sınav Puanı, ÖSS puanı, AOBP ve bu puanın çarpanı (alandan gelen adaylarda 0.65, alan dışından gelen adaylarda 0.2 ) belirleyici olmaktadır. Amaç, adayın yetenek sınavları dışındaki performanslarını da değerlendirirken, puanları arasında belirgin farklar olan öğrencilere karşı, puanlarında istikrar olan ve alandan gelen öğrencileri korumaktır. Problem Bu değerlendirme yöntemi öğretmenlik mesleği ve sanat eğitimine yönelik sağlıklı bir sonucu sağlayamamaktadır. Yöntem Yetenek sınavlarındaki değerlendirmelere yönelik eleştirel yaklaşım, Niğde üniversitenin yetenek sınav sonuçları ve bir dönemlik eğitim sonu başarı verileri incelendiğinde önemli tespitler göze çarpmaktadır. Bulgular 1. Yetenek sınavlarının (desen, imgesel) değerlendirmesinde ölçü sınavın düzeyine göre tespit edilmektedir. Bu düzey, müracaat eden aday sayısına, yıllara ve diğer üniversitelere göre belirgin farklar göstermektedir. Ayrıca, sınav komisyonlarının değerlendirme kriterleri ve bu kriterlere bağlı olarak verilen notlar birbirini tutmamaktadır. Çizimlerdeki ustalık ya da estetik değerlerin ön plana çıkartılması ve komisyon üyelerinin öznel yaklaşımları değişik sonuçların nedeni olmaktadır. Aynı sınav belgelerinin değişik komisyonlarca değerlendirilmesinde çok farklı sonuçlar görülmektedir. 2. Bu hesaplamada yetenek sınav puanları temel belirleyici olamamakta, yüksek puanlar sınavı kaybedebilmekte ve alan dışından gelen yetenekli adaylar, alandan gelen daha yeteneksizlerin arkasında yer almakta ya da sınavı kaybetmektedir. 3. Adı geçen üniversitenin birinci öğretim I. aşama (desen) sınavında ilk otuz adayın ortalaması 100 üzerinden 90 (puanlar 95-85 arasında), kaydını yaptırmaya hak kazanan otuz adayın ortalaması 84 (puanlar 95-75 arasında), kayıt yaptıran adayların ortalaması ise 80 puandır. Yetenek sınavı sonuçları ile sınavı kazanan adayların puan farkı 6, kayıt yaptıranlarla 10’dur. 4. İkinci öğretim 1. Aşama (desen) sınavında ilk otuz adayın puan ortalaması 85 (puanlar 90-80 arasında) , kayıt yaptırmaya hak kazanan otuz adayın ortalaması 81 (puanlar 90-70 arasında), kayıt yaptıran adayların ortalaması 77’dir. Aradaki farklar 4 ve 8 puandır. Değerlendirme sonucuna göre I. ve II. öğretim desen sınavlarında, 70 puan alan aday, 85 alan adayın önüne geçmiştir. 5. Birinci öğretim 2. Aşama (imgesel) sınavında ilk otuz adayın puan ortalaması 85 (puanlar 96-75 arasında), kayıt yaptırmaya hak kazanan otuz adayın ortalaması 81, kayıt yaptıranların ortalaması 77 (puanlar 96-38 arasında)’dir. YÖK’ün belirlediği hesaplamalar sonunda imgesel sınavda 38 alan bir aday 75 alan adayın önüne geçebilmiştir. 6. İkinci öğretim 2. Aşama (imgesel) sınavında ilk otuz adayın ortalaması 85 (puanlar 96-75 arasında), kayıt yaptırmaya hak kazananların ortalaması 82, kayıt yaptıranların ortalaması 78 (puanlar 96-60 arası)’dir. Aradaki fark 4 ve 7 puan olmakla birlikte; 60 puan, 75 puanın önüne geçmiştir. Görüldüğü gibi desen sınavındaki 15 puanlık, imgesel sınavdaki 37 puanlık avantaj adayın sınav kazanmasına yetmemektedir. 7. Kayıt yaptıran I. öğretim öğrencilerinin özel yetenek sınav puanı ortalaması 80.5 AOBP ortalaması 55.74, ÖSS puan ortalaması 129, II. öğretim öğrencilerinin özel yetenek sınav puanı ortalaması 77.5, AOBP ortalaması 56.63, ÖSS puan ortalaması 133’dür. 8. Birinci öğretim özel yetenek sınav puanı ortalaması, ikinci öğretimden 3 puan fazla olmasına karşın, AOBP 0,86 puan, ÖSS puanı 4 puan düşüktür. 9. 2001-2002 Eğitim-Öğretim yılı güz yarıyılında birinci ve ikinci öğretim sınıflarına aynı öğretim elemanları girmiştir. Dönem sonu genel başarı (tüm derslere göre) oranı, birinci öğretimde %17, ikinci öğretimde %34 olmuştur. İkinci öğretim yetenek sınavlarına giren 370 adayın 340 tanesi birinci öğretim sınavına gören ve elenen adaylardır. Bir başka deyişle, birinci öğretimde öğrencilik hakkı elde edememişlerdir. Sonuç, yetenek sınavlarında yapılan değerlendirmelere yönelik eleştirileri destekler mahiyettedir. Ancak, ikinci öğretimin paralı olması ve ilk yüzde 10’luk dilime giren öğrencilerin I. öğretim ücreti ile okuma hakkını elde etmeleri düzeyi yükselten önemli bir etken olmaktadır. Ayrıca, paralı öğretimde okuyan öğrencilerdeki sorumluluk duygusu ve düzenli çalışma anlayışı, birinci öğretime göre daha yoğundur. Eğitim sürecinin istenilene yakın gelişmesi ve öğrenci performansının başarıda önemli rol oynadığı unutulmamalıdır. Değerlendirme Merkezden uzak küçük üniversitelerdeki sanat eğitimi bölümlerine başvuru sayısı, büyük üniversitelere göre çok az olmakta, sayısal farklılıklar doğru orantılı olarak niteliksel farklılığı beraberinde getirmektedir. Bununla birlikte, küçük kentlerden gelen az sayıdaki adayların yoğun kültürel ve sanatsal ortamdan uzak yetişmeleri olumsuzluğu daha da arttırmaktadır. Bu gençlerin çoğunda arabesk kültür kendini açıkça göstermekte ve eğitim sürecinde gerçek sanatsal değerlerin kazandırılması zorlaşmaktadır. Günümüzde eğitimin amacı meslek adamı yetiştirmenin ötesinde evrensel insan yetiştirmek olmalıdır (3). Oysa, özelde sözünü ettiğimiz üniversitemizin, genelde diğer üniversitelerin ilgili bölümleri çağdaş sanat eğitimi verebilecek nitelikli sanat eğitimcilerini dahi yetiştirememektedir. Ne yazık ki sonucun olumsuzluğu, ortak soruna çözüm üretebilecek ortak tavrın oluşumunu sağlayamamaktadır. Öğretmenlik mesleğinin öneminin, toplumsal statüsünün sorgulanması ve gerekli önlemlerin alınması, başarılı olmuş ve bu başarılarını daha da yükseltebilecek adayların öğretmenlik mesleğini seçmelerini sağlayacaktır. Nitelikli ve başarılı eğitimciler yetiştirmek için nitelikli adaylara gereksinim vardır. Niceliğin her zaman niteliğin önüne geçtiği ülkemizde eğitimciler bireyleri yeni değerlere ulaştırmakta başarısız olmaktadır (4). Özellikle yetenek sınavlarıyla öğrenci alan Resim-İş Öğretmenliği Programları, 120 taban puanının yeterli görülmesi nedeniyle öğrencilerini düşük puanlı adaylardan seçmek zorundadır. Durum, gösterilen sanatsal davranışların yeterli görülmesiyle açıklanmaya çalışılsa da taşra üniversitelerine müracaat eden aday sayısının azlığı ve nitelik sorunu olumsuzluğu daha da arttırmaktadır. Öğrencilerine yararlı olacak bir eğitimcinin alan bilgisi, pedagojik formasyon ve genel kültür yeterliliğin yanında psikolojik ve moral değerler yönünden de mesleğe hazır olması gerekir. Adayların seçiminde çok önemli olan bu durum önemsenmemekte ve mesleğe uygun olmayan yapıdaki kişiler sınavları kazanmakta ve öğretmen olmaktadır. Ortaöğretim kurumlarında sınıf öğretmenliği, okul – aile birliği ve rehberlik servislerinin düzenli çalışmaları davranış bozukluğu olan öğrencilerin tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması için önemlidir. Son yıllarda sosyal, ekonomik ve kültürel baskıların gerek ortaöğretim, gerekse üniversite öğrencileri üzerindeki olumsuz etkileri açıkça görülmektedir. Yetişkin bir insan kimliğini kazanma dönemini yaşayan üniversite gençleri, bu baskılara ek olarak ailenin sınırlayıcı etkilerinden uzak olmaları, denetlenememeleri gibi nedenlerle öğrencilik görevlerini yerine getirememektedirler. Yoğun sigara dumanının olduğu cafe vb. mekânlarda harcanan zamanlar onları amaçlarından biraz daha uzaklaştırmaktadır. Velilerin ilgisizliği ve çaresizliğine ek olarak, üniversitelerimiz öğrenci davranışlarının sebeplerini anlama, olumsuz davranışlardan uzaklaştırma , yöneltme bilinci ve sorumluluğundan uzaktır. Sonuç Niteliği yükseltebilmek için bölümlere alınacak kontenjan sayıları düşürülmeli, yetersiz adayların sınav kazanmaları önlenmelidir. Öğretmenlik mesleğine yeni bir yaklaşım sunan yeni yapılanma programının başarısı, büyük oranda buna bağlıdır (Yeni yapılanmaya yönelik hazırlanan program ayrı bir eleştiri konusudur). Sanat eğitimine hazır ya da uygun olmayan adaylar yeniliklere açık olmadıkları gibi imgelerin somuta dönüştürülmesinde üretici olamamakta ve sanatsal süreçlerin gelişmesi zorlaşmakta hatta olanaksızlaşmaktadır (5). Dahası, öğretmenlik yalnızca sanatsal davranışlarla açıklanamayacağına göre; alan bilgisi, öğretme-öğrenme sürecini yönetme, öğrenci kişilik hizmetleri, kişisel ve mesleki özelliklere sahip eğitimciler için nitelikli adayların mesleğe yönelmeleri sağlanmalıdır. Bu konu, eğitime yön veren iradenin önünde bulunan en önemli sorundur. Çünkü, sanat eğitimi insanlığın eğitimidir.
* Yrd.Doç.Dr., Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi, P.G.S.E.B. Öğretim Üyesi. (1) S. Benjamin Bloom, (Çeviren. D.Ali Özçelik), İnsan Nitelikleri ve Okulda Öğrenme, M.E.B.Yayınları, Ankara, 1979, s.98. (2) Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi, Yükseköğretim Programları ve Kontenjanları Kılavuzu, Ankara, 2001, s.11-12. (3) İhsan Turgut, “Eğitimde Felsefenin işlevi”, Eğitim Programları ve Öğretim (Bildiriler), M. E. B. Basım Evi, Ankara, 1993, s.15-20. (4) Ersan Sözer, “Türk Üniversitelerinde Öğretmen Yetiştirme ve Öğretmenlik Davranışlarını Kazandırma Yönündeki Etkileri”, Güzel Sanatlar Eğitimi ve Eğitim Programları ve Öğretim (Bildiriler), M.E.B. Basım Evi, Ankara, 1993, s.215-229. (5) İnci San, Sanatsal Yaratma ve Çocukta Yaratıcılık, İş Bankası Yayınları, Ankara 1977, s.2.
|
|
[ yukarı ] |